n SON POSTA Akdenizde müvazene meselesi ve Türkiye Türk - İngiliz - Fransız ittifakı, , o neden büyük, küçük birçok devletleri memnun etti? gesenensananaataş Kdeniz tarihte kâh birinci dere. cede ehemmiyetli olan, bazan i- lânda kalan, fakat hiçbir zaman nelinilel ticaret ve prestij yolu ol. yi p Mek Göldür Onun cihanşumul ehemmiyeti! İbirlikte, Balkan yarımadasının Mev Akdenizde harb gemileri beşistana ancak Akdenizden gidile- Ondan sonra Akdenizde sahilleri bu- lunan Balkan devletleri gelir ki, bun- vasfını kaybetmiyen büyük birjlar meysnında Yugoslavya daha çok | bir Adriyatik memleketidir. Adalarile doğu nseiminnei,£ YAK İNİ eniyi kel al Emekli General H. Emir Erkilet “Son Posta, nın askeri muharriri n ehemmiyet ve tesiri mahalli de” 1 umumidir ve bütün dünyaya şamil- dir. Meselâ Akdenizde bir harb Ameri. 'ka ve Japonyanın da ticaretlerini bo. zar. Keza Akdenizi İngiltere İmpara « torluğunun en kısa bir irtibat ve tica- ret yolu olarak gösterdik. Fakat, me. İstanbulda Türkler tarafından lk yapılar hamam Fatih Mehmedin yaptırttığı Irgad hamamı İdi ki saray hâdemelerinin yıkan - ması için yaptırlılmıştı, Sonra bir Bizans ha- mamından bozma olârak Yebler hamamı ya. pılmıştı. Patih devrinde yaptırılan diğer ha- mamlar, Vefa hamamı, Eyüb hamamı, Çukur hamam tai, İstanbul hamamların işleten hamamcı 8s. Bafı, söngin, doğru ve namuslu kimseler idi Büyük esnaf alayları olduğu zaman, hamam. cilar, pürsilâh küheylân atlara biner, tellâk- lar, hamam uşakları ve natulardan teşekkhi İstanbul hamamlarında 2000 tellâk, 1000 na- lr vurdı. Esnaf alaylarında, hamamcılar ö- küz arabalarının üstüne keçeden hamamlar kurarlardı. Tellaklar, hamam içinde imiş gi. bi soyunurlar, ayaklarında nalı, bellerinde ibrişim futalar, tellik diberleri kâküllerini dağılarak, ellerindâ keselerie, birbirlerine kese ve sabun sürerek geçerler: «Gel âl.. Ve. fa hamamına hayatimi», «Gir hâ!. Hacıka- dın hamamına banım!», «Gör âl.. Çinlli ha. mamı Sultanım!» diye bağırışırlardı. Natrlar ise, beilerindeki ibrişim peştemallar üzerine kılıçlarını kuşanırlardı. Ayakları, baldır! çıplak, ayaklarında şimşir, abanon, sedefkâ. ri malınlar, pürsilâh geçerlerdi. Esnaf alay. larında hamamcılar geçerken, halk katıla katıla gülerdi. On yedinci asır ortasında, belediye işlerine kadılar bakardı. İstanbul kadıları tarafın- dan bütün İstanbul esnafı için bir talimat. name ve nark defteri tanzim edilirdi. Bu deftere nazaran: Hamama yalnız gusül için girenden bir akçe alınızdı. Kese sürünüp *raş olandan iki şteri eğer İsterse fazla para verebilirdi. Nalı.« ve tellağa verilen bahşiş- Jer hamam parasından bariç idi. Ham lar müşteriye nazik ve hürmetkür mı etmeğe, dalma kuru ve temiz peştemal ve si- ecek vermeğe mocbur edilir. Tellaklar ve matırlar İbrişim peştemal sarınırlardı. Müş teri kendi istediği tellâğa yıkanırdı. Müşteri İçıktıktan sonra, tellâk ve natırların bahşiş koparmak için onu göz hapsine almaları ya. eden takımlarının başına geçerlerdi. Bütün| Vrupa, Asya ve Afrika arasındaki fev- Tikla, Çörafi durumundan ve Cebe .| Akdenize doğru uzanmış bir eli gibi sark boğazı ve Süv n Yunanistana gelince onun bayat rile de Okyanuslara n ileri gelir. Akdeniz bugün boydan b larını en uzak ve en büy Mminyı di seli Almanya ve Holandanın Portekiz ve Fransanın Okyanuslarındaki mü kiye ise doğu Al n en kuv-İden ticaret hatlarını leti olmakla beraber İz - mir, Küllük, Kereme ve İskenderun bi en büyük ve en mahfuz Akdeniz | manlarınm sahibidir. Üstelik Ak ve| Karadenizleri birleştiren boğazlar o.|:ns nun memleketferinin ortasından geş-İletler için ne kadar mektedir. mesele teşkil ettiği anl Suriye, Filistin ve Misir Tü hillerile birlikte, doğu Akdeniz bir surette çevrelediklerinden ehem yet kazanmakta ve gene Suriye, Filis- olmaktadır. tin ve Mısırm hâmt memleketlere olan İdenva Orta Avrupanın (irtibatları bu denize ba ılunmak «İtirdikleri bo ş bir ayajı t sılarnı bu rülüvor ki Akdeniz, yalnız etra- Uzun yarımadayı her taraflan|fında yasıvan memleket ve milletler i- “derek yalarlar. Üstelik orta Ak-İsin değil Karadeniz devletlerile dış “e cenub sahillerini Tunustan Mı.| devletler icin bir ticaret, hayat ve in. n,, dör kaplıyan Trablusgarb ve tedir. Orun i (Kyrenaika) m ilekelerile a, İngi ük İngiliz onlarına, Hindistana ve Avus - ar en kısa yoldur. Keza manın Tunus, Cezayir, kısmen do. ve Suriye ile irtibatı Akdenize sulh ve sükü Pen alir. yük devleti en az yarısı zde bulunmakta ve hariçle ve a F, irtibalının yüzde Akon tarık “boğazın: İnk zla müstahkem liman veya ada' bulhumduklarını tekrar okşa - Paz ya emde, tatlı bir nefes, urkâzıda bi — vi tarafımda genç bir weviyetin omus. tün ,( temasından hissettiğim bir haz, bü. — “öcudümde tatlı bir ürperme... My imden de anlamadınız mu? Maki sesinizi tanıyorum; güzel, tatlı, Mahi Pr ses. Fakat kimsiniz? Ne za. in, Dereye ald hatırlarim içindesiniz, Kinsintaz, Ve u— »- Yazık sine, beni bitmilyorrunuz! birey Sal, yumuşak, ifadeli eller gözlerimi| © © i Maraz me lez çinden bırak. | Y3 Giy, Mdeki elleri ellerimle tay edersiniz, dedim, seslülsi birden ha-İşçin bunların hepsinden mühim olan, gur burada m benim için bedbehiliktır. SİZİ rumu okşayan ve Ayşenin bana verdiği ser- Aradan deme Şak yevindizm İsemliğe rağmen daha ilk tanışmamız günü VE tüzeğ gij çisindeki pembe, yumuşak, ae de kendisile fazlaca alâikalarımama sebeb ÖDtüm. dudaklarıma götürerek saygı Ve teşkil eden şey, benim romanlarımı okumuş, Tir manevi ilemime girmiş, eserlerimdeki şahıs. Mahug ların ruhlarile rTuhlanmış, heyecanlarını ya. Ankar; ie şamış olması 1d. Bunlar bana söylerken Ki- ada birkaç defa evime gelip giden ve tablarımdan isimler sayıyor, roman kahra-| daha Sonra rl Kadını si da ortadan kaybolaln genç Rus bunlardan başka onda birçok insani duğu gibi gir ve hikâyelerini okudu! Petrovna... Evvelki yaz, İstanbuldaki #an'at havasının heyecani içinde kotra gezintisinde tanıdığım, sonra larda bulunuyor, hikâyelerimin neticelerine, | bir Türk muharrir! ile tanışımş olmak Ayşenin eski mekteb arkadaşı, gerek 0 kot- kl âlemindeki ük tanışmamızda, gerek Mü ziyaretlerinde gevimli halile bende da tesir bırakmıştı; Türkiyede yerleşmiş Am, Bilesine mensub olan ve İstanbulda | erikan mektebinde okumuş olan Liza di ve ingilizceden başka türkçeyi pek ün konuşurdu; beni fevkalâde alikadar| ancak terbiyelerinin derecelerine, en Rus muharrirlerinin eserlerini roman. ye Şahısların isimlerine, karakterlerine, aa iyetlerine varıncaya kadar ezberden , Eriiyordu: yabancı edebiyatlar halrkında. Umumi bilgisi oldukça genişti ve benim yakâr bir kızdı; yeryüzünden uzak, münevi!mek üzere olduğünu işittim. dır; fakat bir san'atkâr için eserinin beğe-/etmeli idi, nilmesi, kendiale meşgul olunması kadar Jurlar. Liza Polinova Petrovna edebiyata meraklı, | iımal ettim. Bir zaman görünmedi; Bir veya ind ve Pasifik emlekelere gi » da Akdenizden geçtikleri düşünülürse o zaman Akde- ru ve dolayısile de bu le alâkah ol - nen bütün devletler ve mil. ehemmiyetli bir Simdi bütün bu yolların Akdeniz - de, İnsilterenin hâkim olduğu Cebelüt- n, İspanyanın Balear, Fransanın Korsika ve İtalyanın Sar - e Sicilya adaların vücude ge lan, İtalvanm Pan - rva ve İngilizlerin MaHa kaleleri mlerinden geçtiklerini ve yandan, ar- kadan ve bilmem nereden su veya bu niz Ve hava üslerinin tehdidlerine ma- tasavvur ediniz Ankarada birkaç defa, bazı arkadaşları ta-'har sab: boşa gidecek başka hiçbir şey zoktur. Haki.|rafından cüretkürane sayılmasına rağmen | yerek gü katte bütün insanlar, yaptıkları işin beğe.! yalnız olarak, siyâretime geldi; ahbablığın- nilmesinden hoşlanırlar ve bu memnuniyeti 'da zevk buldum; fakat o sıralarda beni birdi, evlendikten sonra ma gelişip bu iradeleri. . kumma halinde saran Ayşe, başka hiçbir gey| geldi? Yoksa altı ay evvel ben, beş blssimi| vardı . bir masayâ, diğer #5 kişi &r başka İşiir ve hikâye okumaktan sevk duyan, hül.İzengin bir Yunanlı tüccarın oğlu ile evlen- müddet | sadüf;” seyahatim wi saktı. Hamamlarda müşterilerin soyundukla- rı oda gibi bölmelere kafes denilirdi. Kopuk ve sereriler kafese alınmazdı. Açı lerin üstünde soyunurlardı. Ayaklarına na. ın verilmezdi. Hiristiyinlar dk hamamda * x üzere demir hal. ıyafeti düzgün müşt nür görünmez, nalır ve n sesleri ile k: tellâklar sılanırlare dm Aliyi karşılıy 1dı. Bir uşak, açık. taki sedlerden birinin üstünde yer gösterdi. Bir de hatır gelerek, hamnm sı olu suz hâkimiyeti kimin eline vermek is” iniz ve verdiğiniz takdirde bu de. nizin yakın ve uzak dolaylarından yâ- şıyan millet ve devletler için rahat, sa- adet ve $ imet tasavvur olunur mu Onun için Akdeniz dünyanın silâh - tan âri en sulhperver bir gölü, bir su cenneti olmak gerektir. Fakat bu müm kün olamayınca, burada barış ve $i künun temini için, dalma bir sulh m te Yazan: Refik Ahmed Sevengil Dir âlemin şekli verilemiyen hazlarına karşı Js0nra da bir tesadüf, genç Rus kızım ve ni. içinde derin bir hasret taşıyordu ve bütün) şanlısını Ankarada Yunan sefarehanesin.| rda ol.İdeki bir suârede karşıma çıkardı. Masmazel a, eser. | Petrovna, bilinmez niçin, beni nişanlısı ile lerini dinlediği veya gördüğü san'ulkürları | Lanıştırmağa lüzum gördü. Birkaç nezaket İyakından tanımak, onlarla düşüp kukmak, | cümlesile düğümlenen bir sohbetten yaşamak | onlarda: ihtiram vardı. Rus, İngiliz ve Franmz edib-|tünden henüz birkaç ay geçti geçmedi, eski lerinin hayatlarına, bilhama bususiyetlerine | dostum matmazel Petrovna, şimdiki adı fle manlarımın hareketleri hakkında mütalen.| ve aşklarına dair birçok eserler okumuştu; madam Dimitriyadu, bol güneşli bir günün sonra ayrıldım ve işte bu tesadüfün Üz bu ! ortasında, denimde, pembe Ufuk ve mavi gök bitiş şekillerine dair tenkidler yürütüyordu.) noktadan onun teoessüsünü tatmine vesile arasında, bir seyahatin başlangıcında vapu- Bunu itiraf etmek güç ve belki de ayıb.!veren bir hâdise İdi, bunu mutlaka istismar)run güvertesinde karşımdadır; piril piri, göz kamaştıran bir güzellikle, taptaze bir ba. 1 gibi sesk ve aydınlık, gülümse. imln içine bakiyor. eskiden de bu kadar güre! mi hale nin kuvveline göre gizlemeğe muktedir 0- düşünmeme, hiçbir şeyle mepzul olmama İm.) Aygeye vakfetmiş olduğum için onun varlığı bir masaya o kün bırakmadığı için Liza Petrovnuyı galiba | dışındaki bütün güzelliklere karşı kör, #ağır'sonra güzel yol arkadaşım, zarafetine sonra | ve sersem imi idim? © güzel bir te. — Ne güzel tesadüf, diyor, as rağmen -İetti: Yazan: Reşad Ekrem Hamamda verilen karar rer akçeyi peşin istedi, Bu, bir emniyelaiziin alâmeti idi, fakat Midili ve Yandım All için İbu haller tabii görülürdü. Delikanlı çıkarıp İç akçe verdi: — Çocuk sabun kase de sürünecek. | Dedi. İki serseriye adi birer futa verildi Nalın verilmedi. İçeriye girer girmez, Yan- dım Alinin ilk işi şöyle bir çöz gesdirmek ol. du. Göbek taşına bir adam sırtüstü yatmış, uyuyordu. Bir kurnada da, iri yarı bir adam İyıkanmakta JdL Yandım Al Arnavud Sinan derhal tamdı. Uyuyan adam, kendisi için :di. Yandım Ali Midilliye ilerde bir rna göstererek: — Git orada yıkan!, Dedi. Sonra kendisi göbek taşına oturdu. Arnavud Sinan; — Bre geç kaldın çok!. Diye bağırdı. Yandım Ali, Arnavadun Bu uluorta hitabından uyuyan, yahud uyur gi. bi görünen adamın da kendilerinden oldu. f gunu anladı. Zaten, Arnavudun sesini işitir İâşitmez kalkıp otüruvermişti: — Merhaba Yandım Al! Tanımadığı adamın ağzından adı çıkınza, delikanlı bir an şaşaladı; — Merhaba ağa... — iki saattir Sinan ile seni bei Yandım Alinin gözü önüne, bütür ve letafeti ie Zerefşan geldi. Hafifçe içini ge — Yolda bir işim çıktı. İ Olur bazı. ne haber baki İfendiden.. — İşler yolunda. berif bu gece gidiyor Çekmeceye... — Kaç kişi gitti Pehlivan Ahmed kolunda bizden?! — On beş, — As değil mi? — Pehlivan takımı yüz elli kişi le gitti Çekmeceşe.. yüz elli kişinin arasına on beş işden farla katılamaz ki, — Pehlivan çakar mı dersin? İ — Yok canım. dört beş kişi arabalar Ba. lattan kalkarken takıldı, Boğax tokluğuna çalışan adam olunca pehlivan bir gey demez, İDört beş kişi de Topkapıda takılacaktın Dört beş kişi de Çekmece yolunda... Sen ne zama iyoraun? — Bu işl de başarabilirsen yok mu?... — Oldu bir İ Yandım Alinin adın: bile sorüp öğrenme l zum görmediği adam: — Deme be Yandım Ali! Diye bağırdı. Delikanlı, mağrur ve müte. besslm: — Ben merak ettiğim şeyi yaparım... Dedi ve sonra etrafına bakınarak ili — Eğer istersem Sultan Muradı da kaçı. nrimi., Arkası var) hava ve deniz kuvv hermiyetli sib makul si mektedir alâkalı büt ve büyük millet ve devletlerin bugün Türk - İngiliz - ız muahedesini memnuniyetle te- elerinin sebeblerini de işte zevkli geçecek drmek... Arkadaşlığınızdan 4s. İ tifade edeceği — Beni mes'ud ediyortunı , ami benim ne kada? sevindiğimi tahmin edemen. siniz. Yalnız ve yorgunum, ârkadaşlığının seyahatim müddetince bana yeni bir kun. vet getirerek... Şitndiden gözlerimin gözleri nizde dinlendiğini hissediyorum. Alayo bir kahkaha ile güldü: — Korkarım, bu sözleriniz bana ald ol- maktan ziyade ileride yeni bir romanınızın gümel bir cümlesini teşkil etmek üzere söyle, niyor; siz galiba yeni bir esere hazırlanıyor. , sunuz! Yolcuları öğle yemeği için salona davet e den çıngırak, beyaz ceketli, temiz yüzlü bir İ çocuğun elinde sallanıp gürültüler çıkararak dolaşıyordu. — Yalnız mısınız, yemekte sizinle beraber İ bulunabilecek miyim? Bana hiçbir şey söy- İJemediniz. Dedim. Cevsb verdi: — Bibise değiştirmek için kamatama gidi. yordum, siri burada gördüm, kaldım... Bani yemek salonunda bekleyiniz, hepsini anlam tacağım, şimdi gelirim, Birinei sını! yolculara mahsus yemek sa, Yonu hemen hemen tenha gibi idi Mümkün | oduğu kadar uzun beyin iki Amerikali ka. ldm - yaşları birinden pek farklı görün- emekle beraber ana kız olmek ihtimalleri rmağa hazırlanıyorla kat daha reynak veren kıyafet kapısında göründü; ayağa kalkarak kendi, İsine yer gösterdim. (Arkası sar)