Hergün Ümid edelim ve Bekliyelim... Yazan: Muhittin Birgen ührerin mutkuna cevat olarak İngiliz başvekili tarafından Ayam Kamara sında yapılan beyanatı, bütün dünya me. takla beklemişti, Bütün dünya ümid ediyor- du ki bu nutukla vaziyete sarahar gelecek ve harbe mi, yoksa sulhe mi gidildiğini her- tes anlıyacaktır. Maalesef, bu nulkun met- aini tetkik ettikten sonra, etrafımızda vü- suh ve sarahat hâsıl olduğunu göremedik. Bu, sıkıcı bir vaziyettir; çünkü, harb ne ka- dar büyük bir afet olursa olsun, kararsızlık ta ondan daha az yakıcı, daha az üzücü bir (ey değildir. Fakat, ne yapalım, sabredece. Şizi Bununla beraber, bir buçuk ay içinde ce- rayan eden her hâdise, bizi a'tı hafta evvel- dd karanlıktan bir parça olsun kurtarmaya yardım ettiği gibi, muhterem Chamberlainin >u defaki beyanatı da bize, muhâkememizi bâdiseler arasında daha emniyetle dolaştır. mayı mümkün kılacak bazı unsurlar getir- miştir. 5 * İngiliz başvekilinin nutkumu da, tıpkı Al- man devlet relsinin nutku gibi, iki kısma a. yırabiliriz: Polemik kısmı, aktüel sulh mese- esi bahsi, Evvelâ, bir lâhza polemik bahsinde dura- hım: Bay Chamberlain Bay Hitlere karşı gid. detli ithamlarda bulundu. Bu ithamlar, hep eski tema Üzerine yeni kurulmuş bir takım cümlelerle ifade ediliyor: Almanya kuvvet ve zorbalık politikası kullanıyor, konuşma. anlaşma, hak isteme, hak lanır yolların- dan gitmeği Almanya bilmiyor. Halbuki İn- giltere, milletlerin hürriyet ve istiklâlleri na- mına berbediyor ve... İh. Geçen gün, aynca bir makalemizde bahset. tiğimiz gibi, bu sahada Almanya zayıftır Kend! hesabına, kendi bakımından, kendi hareketlerini müdafaaya salih ne kadar de-| Mi getirirse getirsin, Führer, başka milletler hesabına, onların bakımlarından, İngütere.| nin eline pek kuvvetli silâhlar vermiştir. Ge- çen Mart hâdiselerine kadar gayet baklı gö- rünen Almanya, Marttan bugüne kadar ce- reyan eden vukyat arasında kendisini hak- sızlıkla Ytham edenlere, davalarını kolaylık- Ia isbat için bir hayli yardımlarda bulundu. Hitler, kendisini müdafaa için, bütün tarihte İngilterenin ne kadar büyük haksızlıklar yapmış olduğunu söyliyebilir ve belk! bunda hakkı da vardır; fakat, dünyanın bugünkü vaziyetinde, vaktile İngilterenin hakslık. Jar yapmış olmasını, hiçbir millet, bugün Al- manyanın da haksızlık yapması için kâfi bir mazeret olarak kabul edemez. B'lbassa, söz tutmak bakımından, Chamberlainin Mitlere yaptığı hücumlar, boşa gitmez, çünkü, ser- diği vatanına az zamanda çok şey vermek için, çok acele yürümeğe çalışmış olan Füh. yer bu telâşlı yürüyüşte bir aözünün diğerini De dereceye kadar tuttuğuna dikkat etmek SON POSTA — Beklivem görür, derler, doğrudur. Fakat: — Kismetin kaşığında çıkar, derlerse inanma! muştur, Gördüğün rm Hergün bir fıkra Gaskonyalı ile Marsilyalı Gaskonyalılar da oldukça müba- Mâğacıdırlar emma, Marsilyalılara ye- tişemezler. Bir gün bir Marsilyalı ile bir Gaskonyalı birlikte lokantaya git- mişlerdi. Mantar istediler. Garson ikisine de birer tabak içinde mantar- lar getirdi. Mantarlar Gaskonyalının gözüne küçük görünmüştü: — Bunlar da mantar ma, dedi, bi- | i zim Gaskonyada ağaç altlarmda ye | mek tabağı büyüklüğünde mantarlar ? i — Yetişir amma ağaç altlarında i yetişmez, mantarlar o kader büyük- $ olur. Marsilyalı cevab verdi: tür ki, ağaçlar mantarların altların» :| da yetişir, Haftada iki gün | İkişerdakika mektebe Uörayan talebeler — Bizim Marsilyada ağaç altların- du mantar göremezsiniz. Gaskonyalı şaşırmıştı: — Marsilyada hiç mantar yetişmez mi? amaaa İngilterede Eseks'de Bömford nahiye- sinde bulunan kız mektebi tslebesinin Bugün karşılaştığın fırtınayı dün ektiğin tohum doğur - jtam kırk sene İnsan kendi eserini idrak eder ütüf ve ceza hep senin eserindir, Ömürlerinin sonunu Polonyada geçirmeğe Gelen Lehli karı hoca Resmini gördüğünüz o Polenyelı aile, Amerikada yaşadıktan sonra, son demlerini Polonyada geçirmi- A e EY ye karar vermişler, ve Pilsudski vapurile için ne kâfi derecede vakit, ne de kâfi de-| nahiyedeki sığnaklarım ikmaline kadar recede itidal ve sükünet bulamamıştır. Bu-| haftada iki gün -o da ikişer dakika sür- Tası böyledir. mek şertile- mektebe gitmeleri, bu sırada Her iki tarafın da sırf propaganda mak. pi v şili az #ndile yapmış ve yapmakta oldukları pole-| bir haftalık vazifelerini icab N yeri mik sahasında Almanya, manen çok zayıf-| bırakıp, evlerinde çalışmak üzere yeni tir, O kadar zayıftır ki bunu, hiçbir şeyle te-| ders notlarını almaları, alâkadar makam- JAfI edemez. Bütün bu mücadele devam et-|, kararlaştırılmıştır. ti81 müddetçe bu zAfın cezasını çekecektir. geriye ii imi pi * Bırskirken görüyorsunuz. Sulh aim gelince, ik bakışta şonu gö- rürüz: İngiliz başvekili, Almanyaya karşı ö #ddetli bücumlar yapmış olmazma rağmen, 23 uauru doğuran köpek |! j #ulh kapısını açık bırakmış ve Hijler ne ka.İ Macaristanda bir köylüye ald bulunan bir W dar vazh veya müpbemse, Chamberlsin de o kadar vazıh veya müpham olarak, İngil re ve Pransanın şulh fikrine nıllsald bulu duklarını teyid eylemistir. Bu mmtabakai köpek #izmla Mübaristanda- noktaları şunlardır: Almanya sulh İstiyor: ai al ie gigi, İngiltere de. Almanya, hak ve adalet üzerine yeni dir dünya kurulmasını istiyor. İneille.! ni Sevresler yapmalarına mâni olamaz. Harb renin de-iştediği bodur. Almanya, konferans esnasında her silâh, meşrudur. istiyor; bu fikir İngiltere tarafından da mü- Şu halde, İngiliz başvekilinin beyanasile nasib görülen bir fikirdir. İngiltere He Al- Ayam Kamarasında söylenilmiş olan diğer! manyanın henüz mutabık olmadıkları tek mülâyim sözleri, sulh için biraz dahâ açi-| pokta, bütün bu islerin yaptlebilmesi İçin İlk mış bi olarak kabul edebileceğimiz gibi | adımın kimin tarfadan atılması ve bunu! bunları cal bir taarruz maksadile Miş. İngiliz gazeteleri, azkeri heyetimiz relal Or- müsbet şekilleri meselesidir. İlenmiş sözler olarak ta telâkki mümkündür. |enerei Kâzım Orbay ile yakından alâkadar Bayan Orbay | Yavenlarin hepsi de sağdır. Eğer, meseleyi bu şekilde mütalen edersek #ulbe çok yakın bulunduğumuz netleesine! varabiliriz. Yeni bir nutux teatisi, yahud, a- raya girecek bir mütevaasıtın ber iki tara- fın madde üzerinde konuşmaların: temin ey- lemesi gibi bazı hâdiseler, en'ernasyonal bir konferans toplanması imkân'arım bir ara. ya toplar ve biz sfiratle yeni bir Avrupa ni- zamma doğru gettifimizi görürüz. Bu neti- Geyi, gerek Türk, gerek insan olarak, bütün Yüreğimizle temenni ederiz. Pakat, bu ihtimaller mümkün olduğu gi. bi, İngilterenin bütün bu yumusak sözleri, sulh kapımın: kapamıyan ve Almanya da da- hil olduğu halde bütün milletlede hak, hür. riyet ve refah temin eyliysesk bir sulh videyliyen bu müberek çayeli vâdleri, sırf Almanyaya teveih edilmis sivasi bir alâhtan başka bir şey de olmiyabilir. Ben, Cihan Har. | binde, gerek İngilterenin, gerek Fransenm| dört sene mütemadiyen bu nevi sözler söy» | lemiş olduklarını cok iyi hatırlarım. Wilson | prensipleri de tarihe gecmis bir şöhret ha- Yindedir. Bütün bunları sövliven devletler, bilâhare gösterdiler ki bu söner, sırf siyaset silâhı olarak kullanılmıstı. Nitekim, o zaman Almanva da svni sevleri sövlüyordu ve bu. gün Mitler de swni aevleri söylemekte devam ediyor. Böyle ivi sörler'n sövlenmesi, tam bir muzafferiyet elde ed''dii takdirde her İki tarafın da yeni yeni Yazaaiileşler ve yeni ye- Yalnız şana dikkat edelim; 914 ie bugün | olmaktadırlar. Bu meyanda Bâyan Orbayın İ arasında birçok farklar vardır ve yarb cep. |d8 gördüğünüz resmin! koymuşlar ve kendi- besinde gili bir harbin şartlar çok değişmiş sinden takdirle bahsetmişlerdir. bulunuyor. Ayni zamanda, Avam Kamara- sındaki bugünkü hara, samimi bir sulh ha- vası olmaya daha müsalddir. Bu müşahede bizim ümldlerimizi kuvvetlendirmeğe kâfi Ümid edelim ve bekliyelim. ölesim Bingen İSTER Gazeteler haber veriyorlar: — «İngiltere ile aramızdaki ticaret müzakerelerinin müs- bet bir şekilde neticelenmesi üzerine şehrimizdeki radyo, motör, bisiklet ve makine üzerine iş yapan birçok müessese- ler İngiltere fabrikalarile muhabörelere başlamışlardır.» di- yorlar. Bu müesseselere başladıkları işi muvaffakiyetle bi - tirmelerini temenni edelim. Kendi kesabımıza bizim yaptığı" mız teşebbüsler oksi netice verdi. İngiltereden kâğıd «lmak istemiştik. Finlândiyaya verme- İNAN, İSTER İNAN, Düğün hediyesi olarak verilen otomobil ve benzin İngilterede Benzinin vesikaya bindiril. İSTER . iSTER Ze alışkın olduğumuz flatın iki mislini istediler. Bir makine yaptırtacaktık. Almanyada bulduğumuz fiatın yüzde kırk fazlasile karşılaştık Altın para esaslle Londrada fabrika em- || rine bir cari hesab açtırmak talebi de caba. Bu vaziyeti do- || Kuran sebebler ikidir Birincisi İngiliz malının ötedenberi pa- || balı olmasıdır. İkinci sebeb de para farkıdır. Binaenaleyh biz serbest döviz esasına dönmenin yolunu bulmadıkça, yani ara- || dün para farkını kaldırmadıkça, hele İngiltereye mal salma - nin imkânını temin etmedikçe Londradan mal getirtebilme - nin kolay olabileceğine inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen: .İzivini, Olyko Wolhyniadaki malikânesin- bir İngiliz limanma çıktıkları zaman ülkelerinin eski Polonya olmadığını an- lamışlardır. Lisel Sendlar 83, karısı 82 yaşındadırlar, Sinemada seyrettiğimiz köpek - Rin - Tin - Tin cephede Beyez perdede hünerlerini görüp 2e- kâsını alkışladığınız Rin-Tin-Tin adlı köpeğin, bir Fransız olan ve şimdi asker ram Birinciteşrin Sözün kısası ! Aşiyane ve Fikrete dair'| E Ekrem Talu öyle gürültülü işlere kar âdetim değildir, smma Belediye Reisimiz Lütfi Kırdarın jesti! sonunda şu Aşiyan - Fikret münakaş$” na beni de sürükledi. Tevfik Fikreti en eski ve en yakındı tanımış olanlardan biri de benim. yıllar süren bu aşinalığın bende bırâiğ mış olduğu intıbaı şöyle hülâsa edebil rim: Fikret, nev'i şahsına münhasır jinal bir insandı. Ahlâkan çok temiz yüksekti. Bu husustaki prensipler” - mahza pek çetin oldukları için - hel İtakdir ve kabul edemezdi. O da b İlardan hiçbir fedakârlik yapamadığı © İhetle, muhitile daima sakit'bir müet le helinde idi, Vatanperverliği de Ö idi.. Dindarlığı, o da öyle. Cümlenin t€ lâkkisi kendi telâkkilerine uymadığınĞ dolayıdır ki Hisar kayalıklarının tâ ruğuna çekilerek orada adeta mün3 yaşadı. Fikretin huysuzluğunu ve prensipl&? rinden fedakârlık etmeyişini kusur 9 yanlar kendisine düşman kesildiler. © nun. sade meziyetlerini görenlerse meftım idiler. Fikret, vatanımn bugünkü hür, taki! ve mes'ud vaziyetire ihtimal vef medi. Bunu #ahmin etmiş olsaydı, evi dını Amerikaya göndermezdi. Onu bi radan uzaklaştırması, hür bir muh göndermek maksadile idi, Halük Am8 rikaya yerleşti ve Türkiyeye dön ise, bunda babasmın dehli yoktur. Aşiyana gelince, orasının yabancı lere düşmekten kurtarilnerşm hen memnuniyetle karşılıyoruz. İstanbul değerli Belediye Reisi, Fikretin «Servetifünun» edebiyatının bir müz si haline koyacakmış. Bu teşebbüs yerindedir. Zira «Servetifünun: mel bi edebiyesi valnız edebiyatta değil, dl layısile Türk Içtimalyatında da yeniliği doğru bir çığır açmıştır. Her yenilik in kılâbımızın uzun mukaddemesinden cüzdü- n» 1 bu suretle, milletin m olmak benimsiyeceğimiz ve ziyaret € deceğimiz gün tarihi bir gün olacaktıf” Muazzez bir ölünün etrafında kops rılmak İstenen kıyametler, Cümhuriy©i hükümetini ve onun İstanbuldaki mu? terem mümessilini kadirşinas olmak alıkoyamadı. Çünkü rahrtetli Fikre hlâk ve seciye prensipleri, akide ve #9 #leri bugünkü rejimin de prensiplef$i akidesi Ve kanaatleridir. i E. Elem Tali ; Bir adam sevdiği kadını bıçakla yaraladı d Kızıltaprakta istasyon çıkmazında bir de hizmetçilik yapan Artuhi adında genç Wi bulunan efendisile birlikte Majino Kat-| tına gitmesi, Fransız erkânıharbiyesince kabul olunmuştur. Polonyanın en zengin Prensi öldürüldü! Kopenhagdan bildirildiğine göre Po - İonyanın en zengin arazi sahiblerinden olan, ve sabık Polonya parlâmentosu ha- riciye encümeni reisi bulunan prens Rad- de öldürülmüştür. Prens, böyle bir sui - kasd uğrıyacağını bilmekle beraber, ül- kesinden kaçmayı tamamile reddetmişti. | mama düğün hediyesi olarak bir otomobil ile, (İl diğini biliyorsunuz. Son günlerde Lon-|bir aylık benzin sarfiyatı vesikası almış-| (| G drada evlenen bir İngiliz kızı kocasından Itır. İNANMA! NANMAT kadın evvelki gün çarşıdan dönerken önü Musa isminde bir adam çıkarak kendisi sevdiğinden ve beraber yaşamalarınö bahsetmişlir. Artuhi bu tekliflere aldırış mijerek yoluna devam etmek istömişsö. bu cevabı redden fena halde aanbileşen A sa, bıçağını çekerek genç kadım 2 tır. Artuhi tedavi altına alınmış, Musa kalanmıştır. TAKVİM