g ağ: GEREERE (DLEDEBİYAT JJ ikinci cevabım Yazan: Kâzım Nami Duru © Hald Pari Ozansıyia aramızdaki ihtlif, | tina kadar bile, aksettiren bir edebiyattır. bitün fazlalıklarından tecrid edilirse, şu ba-| İşte ben bunun olmadığını iddin ettim; Ha- #* şekle girer: Bir Türk mili edebiyatı var | Md Fahri ise sksini bat edemedi. Bir Fren- madır, yok mudur? O, vardır, diyor; ben yok-İgin sözlerinden mülheri olarak verdiğini ve tar, diyorum. Yala bu varlığı ve yokluğu , neşrettiğini söyledii konferansın bana güs- misbi manalarınde almak lâzımdır; çünkü|İterdiği parçalarında da ben, istediğim de - bir millet olur da onun bir edebiyatı olmaz, | Hilleri göremedim. demek hata değil, bete bir Türk için küfür - | . Pransızca tercüreelerinde orijinal kuvvet- dür. Halid Fahri umarum ki beni böyle birİlerinden pek çok kaybetmiş olduklarına inan küfürden tenzih eder. dığım birkaş Rus morauunu ele alayım: “Türk, bitmez, #ükenmez asırlar çinde,| 1954 yılında çikan. her biri 120-160 sayfalık milli hayatının hör türlü safhasında, hem | (Milletlerarası eğebiyat) mecnun içindeki de bircok milletisre gıpin verecek warlikler | bütün romanları, piyesler hikâyeleri oku - göstermiştir. Bir milletin varlığından, bir| um. Oğuz destanı, bir Ergenekon destem, bir! Romanlardan bir! Ukranyalı genç muhar- Küreği destan, daba birçok o milletlere|rir Katayef'in «Ben, çalışkan helkoğlur 2 maledilerek bizee meçhul kalmış mieç nice! dindeki Tomamıdır. Banda Ukranyadı bir destnalar, efsnneler, misaller bulunur da, o | Köyün iç sarasteki bütün kayalım gü millete edebiyatsır denir mi? Orhun ve Yeni- | nüz. Ukranya köylülerinin bilu etleri, çiy ühidelerini, kodstko bigileri, Kilabı Değe | an'aneleri, yaşmyış tariları, o sıralar&ax' çe- Korkutları, daha svura, velev karışık bir dile | tin ve amansız saonş sahneleri birbirlerine mücerred manalar ve zihni hayaller üze -| öyle karışmıştır &i bir köyün hikâyesini o - rinde kurulmuş vlsa da, Divan edebiyatın, | kuyorum sanırken, iç savaşın dn gülünç veya aci kahramanlik safhalarım &a öğrenirsiniz. İkine! roman «Derbenfis adindeki petrol gemisinin Huser derisindeki macerasını an- latır. Burada komsomalların yanında #nki- lâba ihanet edenlerin de çevirdikleri entri - kalara, yalancı ve mütereğdid tmanlı irki - Tbenların süflarıma ve Fharetlerine şahid 0- lar, fakat Btahanoyst gençliğin rihayet mu- vatfak olduğunu salaraınız. Stahanovizm, Ruzçada yeni bir iş metofu- dur ki ax #amanân asuml âş çıkarmanın yo- Yanu öğretir. Bu, bir nevi gıpla denis'atlon yoludur. Bunu İylee anlamak işin, Sovyet Rusyadaki içtimai ve iktasadi faaliyeti e - #aslı bir surette bimek icab eder. Bunlardan sonra Pogodin ndindaki genç muharririn «Tüfecii adams piyesini okuma-, dadır. Bu piyes, Şadrmi adında tüfekli bir ne- feri gösterir; fakat nefer, burada, bölün e- hemmiyetile beraöer, nihayet bir dekordur. Piyesto asil yaşatılan, ie savaşın başlangı — cında Leningraddaki Smelnideki sarayında yorulmaz ve yilniaz Lenindir. Bu bir yallık goleksiyonda okuduğum bir hayli orijinal hirüyeler içinde ise, bilhassa bir tanesinden, #Meçltul arkadaş» tan bah - setmek isterim. Bu. «Meçhul arkadaş» Ja - ponların hücumuna uğrıyan bir Rus istas - Yonundaki telgratçıdır. Hkâyeyi burada an- Iatmak vzun sürer: yatmz, Japotlurm istas- yonu İşgaline 'kağor bütün olan biteni Rus kumandanlığına bildiren bu talgrafçı ölüm haline gelinciye kadar dörüldüğü halde yap- tığım söylemiyor, bir hangarı tikilan Rus- Jlara bile bir tek süzle ifşada bulunmıyarak, onların da hakareti altında can veriyor. Ni- ayet, onum verdiğı malâmat sayesinde is - tasyona arkadan baskın vererek Japorları püsküret, mahpus Rusları kurtaran Sovyet Kumandamı, bu adını 'hila bilmediği «Meçii arkadaş» ın ölüsü önünde büyük bir hür - etle eğitiyor. kadar zengin ve Türk kadar yüksektir. ve incedir? Ben, elbette güneşi çamurla sıva - mağn kalkışacak kadar deli âeğilim. Mille - tinin bütün mefshirine derin bir gururla bağlıyım. Bugünkü mamasle bir mili edebiyatımız yoktur dediğim vakit, elbette bunları inkör etmiş bulunmuyorum; mazimden tecerrüd €derek köndimi nas:i yok farzederim; çünkü, he kadar hiç dlarsum olayım, ben milette- rim, millet bendendir. Kendime, hiç bir va- kii Türklükten zayri bir şahsiyet vermedim. Ben «ferd yok, cemiyet var» sözüne içten Ina- manlardanım. Türklüğe en çok yabancı sayılan Divan €- Actiyatını bile ben, yukarıda yazdığım gibi, Dürk edebiyatındım. sayıyorum. Arabdan, Acemden yığın yığın kelimeler, terkibler. ta- birler almış olmasına rağmen, o edebiyatın dili de, mefhumu da Türktür. «Osmanlıca diye bir dil olmadığını; çünkü var olan bir milletin, bazı yağancı dillerden aldığı keli- meler ve torurlarlı beraber, gene kendine hüs nüanslarla süslenen bir dilden mahrum olmayacağını her vakit iddia estim; burün e bu Tikrimi değiştirmiş değilim, Ben oku- yaa - yazmayı o dde Öğrendim; ük yazıla- rum o dille yazdım. Zararını değil, Iayda - sını gördüm; çünkü kullandığım türkçenin! edebi değilsc bile lısoni bir kuvveti varsa,| bunu bazılarımızın «cemanhca» dedikleri © dila borçluyum. Ons Istinas etmeden yam yazmağa kalkışanlarımızın zavallı dilimi. bugün nasl bir ucube baline koyduklarım görmüyor muyuz? Garb kültüründen aldıkları kuvvetli feyz Me 'Türk edebiyat kervanına karışanlarım- gin, o esk! kültünden mahrum iseler, çetrefil, ve kolay anlâşilmiyen, binaensleyh garabe- Kin Pay epi ile LL RP İK a a b ımmıyan dillerini beğeniyor mrusunuz? Ben. | bagtine kader bütün savaş ve kurtuluş ha - onlarda her vakit samimiyet içinde bİr UY -) reketlerini, Lenin gibi en büyük saydıkları Burmacılık gördüm. Bugün yazı yazantardan| bir adamın hergüukü hayatını, buyün dahi, goğu. hâlâ eski dilin mümim tesirlerluden| mircok eserlere mevmi alarak alıyor. Sovyet em CN, Rusyanın edebiyatı, yirmi bir yıllık mili ha- Evet, (yeni Ilsan) cereyanından iri türk-| yatın sadık bir aynasıdır. Hiç bir mili hare- çe, halka doğru yönelmiştir; halk dilini, ya-| ket . siyasi, Iktasadi, içtimal, zirai vs. olsun - zilır ve okunur, yüksek ve milli bir edebiyat| yoktur ki Sovyet edebiyatı onu mevzu ittihaz dili haline koymak istenmektedir. Bunön| etmesin. Şok muvaflak olanmus, çök ileri gidilmiştir) Halbuki binde 'ne Ebedi Şefimiz Atatürkün, diyebilseydim, kemiimi bahtiyar sayacsktır.İne mem Şefimiz İsmet İnönünün, MUH sa - Cfemi lisan) İs beraber, belki çok daha eV-İ vaya giriştikleri andan bugüne kadar ha - vel ortaya çikan tasfiyecilifin birder'bire! yatların edebiyatımızda mün'akis görüyo - kuvvet göstermesi bü türkçemizin bu halk-İruz. Şairlerimiz, Atatürkü de, İsmet İnönü - hiaşmak Şolunda yürümesini bukağılamağalnü de, Dırmlupınanda yatan Meçhul askeri- çalıştı. Yeni kelimeler tervininde, tercihan İmizi de övmüşlerdir; fakat bu, yalnız içten halkta yaşıyan kelimeleri #imak lâzım Yken,| taşan bir heyecanım ifadesidir. Hele eomaz- gene halk içinde yaşıyan kelimeleri, velev) larımız. hikâyelerimiz, Anadoluyu, Türk köy menşeler! itibarile yabancı da olsalar, atıp ta) lüsünü mevzu Sahi ittihaz etmiş alsalar, amriardanberi ölmüş kelimeleri dirilimek,İ ortaya on altı yillik hayatımızı akrettirecek meseli «mektub» yerine vames, «akıl ye- |değerde hemen biç bir kıymet koymamışlar. rine vüs.... gibi veya büsbütün uydurma ko-|dır. Bu muğur var olan zalili edebiyat? Mimeler koymak türkçe yepmax olamaz. Halâ Fahri güsel söylüyor: Bizde yazı - eAlmanler, bilmem kimler şöyle yapmış. cılar nihayet amatördürler; eserlerile vefa- biz €» örle yapımauyız. demek, kendi Silisi Hümemek, yahud yeni bir millete yeni bir dü vermek lüzumuna inanmaktır; birincisi ne kadar manasız ise, İkincisi o kadar saygıya Jâyıktır. Fakat Türk milleti modern hayat #eratrürlerinde yeri de olsa, ucu buca bu - luntaran marisi Hifbarile, elbette eski, hem gok eskidir. Ne yeni bir gn yapılır, no ölmüş bir si #hya edilir. Dil yaşyın bir varlıktır; yaşa - yışi esnasinda muhtelif tevehiler gösterebilir; eserlerile yaşıyabilir miydi? Yakub Kadri, Sadri Ertem, Sababade'r Ali de ya sefir, ya meb'us, ya memur veya öğretmendirler, Kendilerini (osan'atlarına (o yakfedemezler; mât'us olanlardan gayrileri siyasi hayatı - min bile mevzu edinemez Bütün bunlar Geğredur; amatör edebiyatı bu kadar eler, Hand Fahri, Onhtasırayda edebiyat öğet- meni olmasaydı, yazılarma bakarek ağ ka - ir, makalemin mevsuu bu miçine cerib hea» demek gülünztür vermek olsaydı, bir dakika teredâhd etmez, Bâebiyat ta bunun gibidir; o, bir yandan folklorda bütün safletile yaşarken, «Divan edebiyatın, «Tanzimaı edebiysti., «Serveti — fünun edebiyatı., «Ferelati edebiyatın şe - fakat bundan ötürü Şu halde benim «Mili! bir edebiyatımız yoktur. hilkmünü vermek'iğim bir mugalâ- ta olur, değil zi? Halbuki hiç te böyle de - Bildir; çünkü benim bu sözüm, zarflan ziyade muzrufa, kaplan ziyade muhteraya, şekil - Musiki notası Son günlerde Pariste işlenen bir ci - taya koymak bakımından cidden meraklı safhalar argetmektedir: z isini okumağa, kadını da elişleri yapma- ya meruklıdır. Yalnız haftada bir Ml #maâstini bozacık (hallerden değildir. Dupin'in bir hususiyeti de musikiye kar- şı olan glâkesızlığıdır. Karısile de ayrık dığı yeğine nokta budur. müthiş bir piyano meraklısıdır. Ve ek- seriya da piyano çalmayı sever. Fakat bitişik odada bir delikanlı ki - İracı vardır. Onun da musiki ve hele pi- yano xmersklısı olduğu anlaşılmıştır. Zi- za, Tanrının gecesi, pencereleri açar, pi-| İyanonun başına geçer, çalar, çalar. Bu konseri Dupin'lerin oturma odasından duyulur. Dupin, bu piyano delisinin ine çaldığınım farkında değildir. alâkadar bile olmamaktadır. © derece ki, karısının bu piyano çalışlarına kapı larak, delikanlı konserini bitirir bitir - miştir, İ Bir akşam, Dupin'in arkadaşlarımdan biri tesadüfen onları ziyarete gelir. Bu misalir piyanodan pek iyi anlamakta, kendisi de gayet mükemmel bir surette almaktadır, çi : O ukşam da yemekten sonra, deliksn- li piyanist gene konserine başlar. Du - pin'le konuşmakta olan misafir, lâkırdı ,arasında, delikanlının nota harici bir şey ler çaldığını duyar, merak eder. Tesadü-| ilen gözleri Dupin'in karısına küyar. De-! İlikanlı piyanosunu kapatır kapatmaz, ©- nun yüzünde garib bir ifade ile ayağa kalklığımı, piyanonun başına geçtiğini ve sanki kendi kendisine eğlenirmiş gibi parmaklarını tuşlara değdirdiğini görür ve bırden beyni işliyerek, öteki evden gelen piyano seslerile, kadınm bu tarz- daki calısı arasında bir münasebet bu - lur gibi olur; ve bir yolunu getirerek, Dupin'e şüphelerini söyler. Dupin, ikarısını fena halde kiskan - makladır. Fakat onun böyle bir fena - liktir bulunacağına asla ihtimal vermez. Ve arkadaşile birlikte karısını yakalata- cak bir ipucu, bir deli arar; ve onun musiki notaları arasında arkadaşınm bir türlü ofkaramadıkları ki nota sayfası bulur. Ertesi gece de delikanlının evde olmadığı sıralarda, odasına girer ve #-) damın eşvaları arasında “iki nota sayfa -| #mm bir eşine rastlar, Dupin'm arkadaşı bu sayfaların ar - Kasımda yazılı olan şifler sayesinde, üstündeki notaların: — Seni seviyorum. Bütün öpüzükle - İrimle,. mânasını #fade Ertesi gece de bu şifre ile mücehhez o - larak Dupin'in evinde saklanır, ve deli- kanlımın tath tatlı dinlettiği konseri a -| rasında, sevgilisile aralarında şöyle bir musiki ile gecer: — Koran bu gece sokağa çıkıyor mu, sevgilim ?... — Hayır.. Fena tallimiz varmıs, — O halde yarın gece gelsem bir teh- Wike vok ya? — Hâyır.. Gel, hararetle seni bekli - yorum.. Bu son cevs#bdan sonra, delikanlı nes'e ile bir serenad daha çalar ve ara - sma da — Seni seviyorum meleğim;.. cüm - lesini katar... İste tem bu sırada Dunin, elinde ta - banca deli w'bi fırlar. İrkönen Term, sonra da delikanlıyı öldürür. Kendisi de /basmı alın dağa cıkar.. serermmansimssasesesenamme0ssnssssananuasanuasansasasananaaa Köfte yiyerek zehirlenen amele Haydarda Kasa Demirhun mahallesinde Tepedelen çıkmazı No. 15 da oturan ve Ga- :Jiatada kutu fabrikasında cahşan (İbrahim oğlu Ramaxan köfce yemiş, biraz sonra san- cılanmaz. zehirlendiği arlaylarık baygın bir halde Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Balık yiyen bir kızfzehirlendi Gülatada No. 24 de oturan Kirkor kın Bi. Side evvelki gün akjam yemeğinde balık ye- miş ve bir müddet sonra zehirlenme alimi göstermiştir. ettiğini anlar.) Kiflâe tedavi olunmak üzere Beyoğlu has- tnnesine kaldırılmıştır. İlerden sonra gene bu iddlasında ısrar ede- tek mi? Ona yazdığım cerabda (son) hitabını yal- nız kendisine alıyor; halbuki o hitab, bütün Türk edebiysiçilarma teysih edilmişti. İş - terdim Xi beni eserlerle iskât edecek bir e- debiyatşımız çikan ve ben utancımdan yere goçmiyeyim, fakat gidip onun elini öperek en derin ve en içten saygılarımı sunayım. Kâzm Nami Duru İtalya Türkiyenin de iştirakile bi Halid Fahri Ozansoya ile sevişen âşıklar (Konferans akdini teklif edecek “ (Baştarafı 1 inci sayfada) ve Fransada artık bütün kuvvetile Rus - Alman deklarasyonu harbin tasfi- 'yenine tsfitedair alan kısmı karanlık olmak- Ja beraber, barı Darış tek'ifleriie bu teklitle- nayet, şimdiye kadar asla duymadığımız|/in reddi haline ali olmak özere bam teh- tarzda sevişen bir çiftin maceralarım or-| Gdleri birlikte ihtiva ettiği görülüyor. Bu teklifin mahiyeti ne olacağını kestire- mem, fakat derhal söyliyebilirim ki, hiçbir Pariste Dupin isminde bir kuyumcu, | #85sn hiçbir tehdid İngiltere ve Fransayı harbe girmekle güttüğümüz gayeden vazge- siremiyooekiir. Alman propagandasının yap- sonra gazete-| iğ! gibi, mozkür gayeyi istihsalden evvel mücadeleyi terke amade olmadıfımızdan do- iki/İev: harbin devamından mütevellid mes'n — Myeti bizim sırtımıza yüklemek (teşebbüsü 5 iel gücak Almân taktiğinin yeni bir nümunesi için sokağa çıkarsa da buda aile) labilir. Düm Teklif nasıl karşılanacak ? Bugünukü Alman bükümelini kabul ede- Zira karısı,| meyiz, zira bu hükümet taahhüdlerinin ken- di işine gelmediği zaman hiçbir kıymeti çi- maadıftını pek çok defslar isbat etmiştir. Bu- tulmasım temine armetmiş bulunmaktadır. Harbin mestliyeti Tütevali tunrruz yep. | DEVSİMSİZ ol: mez, elişlerini bırakıp piyanoya olucarak| kasını tasavvur ve tatsik edenlere alddir ve birkaç hava çaldığını dikkat büe etme) mes'uliyetten me kaçınmak, ne de ttizer|3! YAPAN harekiittan trikini yokk, Harb vaziyeti Başvekil bundan sonra kara, deniz ve ha- va harekâtı hakkındaki mutad #zahatına başlamış, ercimle bövük İngiliz ordusunun Fransaya nakledilmiş ye Fransız kuvvetleri- nin yanında yer slımş bulunduğunu bildir- miştir, i Loyd Corc kürsüde Burada Loyd Corç söz alarak, son yılların bütün zorluklarına sebeb olan tekimil mev- Ayrıca Atli, Sinkler ve Dufkupper de) ularık Hitlerin kat'iyen itimad telkin © miyeceğini söylemişlerdir. j Henüz teklif yek Çemberlayn bu mütalealara cevab * merek evvelemirde gizli celseye muğifi lif olduğunu bildirmiş ve barış teki a rem ee ederek dem “Hlen elimizde bu mahiyette teklif yoktur ve Lloyd Georges'in ti men mümkündür. Buna binaen he malüm olmıyan #hval ve şerait içi hükümetin ne yapacağını söylemek ru olamaz. Bir teklif aldığımız takdif buna alelâcele cevab verilmemesi kınön Linyâ Geörges tarafından serd&f İen fikre tamamen iştirak ederim. G çekten ciddi surette mütaleaya lâyık rünecek bir teklife niçin alelâcele © verelim. Meclisin ittılana ve tetkiki herhengi bir Müteokıben denizaltı gemilerine Ks bahseden Çemb İayn demiştir kt i Denizaltı tehlikesi süratle ve İngiliz Ilmarlarının ticanet vo mütemadiyen artmaktadır. 11 Eylül 20 Eylül arasında 1485 ticaret gemisi İ manlara girmiş veya limanlardan manvaya değil, beikı de bizaraf memleketle- | Fransa, Alınanya, Sovyet Rusya, ”! aini göstermiştir. Hn hattı hareketine bağlı bulunduğu kane-İkiye, İtalya ve Amerika davet edile yapmanın mümkün olmadığını ve Almanya- bım silâhlarını tamamen terkettikten sonra ceklerdir. Koileransta bütün dünya görüşülecek ve munallâktaki sa siylemeğe hakkı olucağını ilâve etmiştir.İrin halli çareleri aranacaktır. Sulh teşebbüsü etrafındaki tahmin ve mütalealar yapmak arzusunu i#har etmişlerdir. Her ne olursa olsun sarih olarak ve mü- tenddid defalar tayın edilen Fransız ve İn- giliz vaziyeti değişmiş değildir. İngiliz gazetelerine göre Hitler ricacı vaziyette imiş Londra, 3 (AA) — Daliv Mall gazetesi, sulh taarruzuna intizaren şöyle yarmakta- ea mutlak surette tatmini müttefilerin Al manya ile müzakereye girişmelerinin Mzun şartıdır. | yeniden tesla için de bugün de her şeyi pacaktır. Sulh, İngilizler ve Polonyalılar rafından ihlâl edilmiştir. Londra, faşizmın sulh siyasetini sultefsir eder ve İtalyan dün- ya imparatorluğunun uzun mücadeieler s9- nunda Mussolini tarafından Ookazandırılan $$ Etler, sulhü tehâldzârane değil, fakat ri-| | bu onğrlü memlekesin mütevekki bir 7) yetie kalacağını sanmak, cidden çocukça safdillik olur. i Fransız gazeteleri ne diyorlar? | Pariz 3 (A.A.) — Havas; | Paris gazeteleri, bugünkü başyazılı “ rında, diplomesinin hemen bütün mes#” lelorine temas etmektedir. A İyor ki: dar, İtalyan tavassutu şüphe k İmaktedır. Diğer bitaraf devletlere ge “ lince, bunlar, pek muhtemel olarak, het” tı hareketlerini, Fransanın ve İngiltere” nin hattı harekeline uyduracı Pransa ve İngilterenin metanet ve sâ lâbeti, Alman - Sovyet kıskacı arasın” girmiş bulunan küçük devletler il mahıvdan ve esaretten kurtulmak içi ister istemez yegâne salâh çaresi ti Fransız gazeteleri, İtalyanın tavas “|