iel) ait Nereye gidiyoruz ? Yazan: Muhittin Birgen ünyanın bu büyük karışma günlerinde, pek tabii olarak, herkes kendi kendisine şu svali soruyor: Nereye gidoyurz? Bu sualin «gidiyoruz» u içinde sade biz değil, herkes var; bütün dünya ver, Şu halde, herkesin zihninde- ki bu susli başka bir şekle sokup «dünya Dereye gidiyor?» demek daha doğru olur. Bu suale cevab vermek için uzun müd. | det zihnini yoran herkes, ayni zamanda, başkasının da fikrini almaya mütemayik dir. Bunun için, herkes bu suali kendi kendisine irad ettikten sonra, onu bir kere de başkasına tevcih etmeğe tabif surette mütemayildir. Hele, bu «başka. #i» bizim gibi bu nevi meseleler üzerin- de daha fazla kafa işletme, bâdiseleri daha dikkatli takib elamiş ve zaten vaz. desi de bundan ibaret insanlardan olursa önların bu süsle ne kadar çok muhatab olabilecekerini tasavvur etmek kabildir. İki gündenberi sabahtan akşama kadar her tarafta karşıma bu suslin veya buna benzer suallerin dikildiğini görüyorum. Evet, dünya nereye gidiyor? Bu suale sarih bir cevab vermek mümkün olsay. &, şu dakikada ne kadar insan, kafasın- dan büyük bir yükü atmış olmanın isti. rahatini re kadar derin hissederdi! Hal- buki, manlesef. bugün için buna imkân yoktur. Dünyanın hiçbir zekâsı tasavvur edilemez ki bugün, dünyanın nereye git #iğini, yarının dünya milletlerine meler getirebileceğini vüzuh ile tahmine mu- vaffak olsun. Başlamış olan yeni bir dün. ya karışıklığının henüz ilk günlerinde- yiz. Burun elbet bir gün sonu gelecektir. Fakat, başlangıç le o son arasında pek büyük hâdiseler cereyan edecektir. Bu hâdiselerin her biri bir meçhuldür. Bu kadar çok meçhulü olan bir muadeleyi halletmeğe imkân tasavvur edilemez. Bunun için, zihnimizi bu kadar geniş bir #uale toptan cevab vermek için hiç yor. mamak, bilâkis onu hâdiselerin inkişaf- Jarı arasında dolaşmayı sevketmek daha hayırdır. * Dünya, bir mücadeleye girmiştir. Bu mücadelenin kısa olması ihtimalleri he. möz büsbütün yok değildir; fakat, uzun sürmesi varid olduğu gibi çok uzun sür- mesi de mürrkündür. Siyaset o xadar seyyal, içtimai buhranların en kuvvetli Amillerini kendi elinde tutup bunları dünyanm ber tarafına tohum halinde serpen harb, bizatihi öyle cilvelerle dolu bir hâdisedir ki onun karşısında bizi bu. günden yarına hangi nevi sürprizlerin karşılıyabileceğini tayin edemeyiz. Şu bulde, bugünkü vaziyet üzerinde, İnsan- bik halinde, millet halinde ferd halin. de düşünürken, günün hâdiselerini kabil olduğu kadar objektif bir ruh ile mütar Jea etmeğe çalışmaktan başka bir vazile #e mükellef değiliz. Şu halde, bugünkü meçhuller arasın. da birinci vazifemiz, muammayı zihni mizde toptan halletmeği düşünmemek, | muş'u, arada irad ettikleri nutukla vardı: i Londra borsasının içli Londra borsası ne biçim bir yerdir? A. zasından maada kimsenin giremediği ve dünya malsyesinin esaslarının hazırlan- dığı bu yerde alâkadarlar nasi) çalışır, bütün dünya mali işlerini alâkadar eden muameleleri nami yaparlar?.. Bu, cidden merak edilecek bir şeydir. İşte bu resmi. miz, Londrada borsasının böyük salo- nunda çalışan ve #ezgâhlarında. “seter İme'aner arisında irtibat vazifesini gören İborsa simsarlarını gösteriyor. Bu simsar. |lar dü pazarlarının birer mümessili ji ler. Erkeklerin işlerini kadınlar yapıyor Son umumi buhran dünyanin veçhesi- ni değiştirmiş bulunuyor. Artık erkekle. İrin ekser işlerini kadınlar görmektedir. İlondra sokakları, iş gören kadınlarla ga- rib bir hal almış bulunmaktadır. Koca. İları, kardeş veya babaları silâh altına İkincisi de önümüzde hâdiselere müm. | çağırılmış olan kadınlar, her türlü işleri kün olduğu kadar kuvvetli biz objektivi- te ile bakmaya çalışmaktır. Bunları yaptıktan sonra da, Türk ola. rak, insan olarak vazifelerimizi düşün. mek icab eder. Türk olarak vazifelerimiz zin en başımda, Türklüğün her bakımdan vahdetini sağlam, tutmak, ondan sonra, bütün şahsımızın menfaatlerini Türklü- ğün büyük ve kutsf menfaatleri içinde yapmaktadırlar, leyi toptan halledecek şeylerle © meşgul etmek yerine, bütün şuurumuzu ve bü- tün kalbimizi bu vazifeler etrafımda top. lamaya çalışırsak daha çok faydalı, daha çok hayırlı bir iş görmüş oluruz. Dünya nereye mi gidiyor? Nereye giderse gitsin, | nereye gidecekse gidecek, Fakat, biz bir tarafa, yalnız bir tarafa gideceğiz: Kafa : Üç sene evvel 1914 harbinde sukat kalmış ihtiyar asker - lerden mürekkeb bir Fransız kafilesi Almanyaya gitmişti, Almanyada ayni vaziyette bulunan eski muharibler tara - fından heyecanla karşılanmıştı. İstasyonda birleşen iki es- Xi hasım askerinin ilk ziyaret ettiği yer bir mezarlık ol - — Ölülerimizin hatırasını yemin ediyoruz ki, çektiklerimzi çocuklarımıza çektirmiyeceğiz. rda şu cümleler Eski harbin fecayiini gözleri önünde elân saklıyan nesil ne düşünürse düşünsün o neslin çocukları bugün gene elde süngü karşı karşıyadır, gene milyonlarca kişi ölecek, sakat kalacak, milyonlarca aile perişan olacaktır. Çünkü insanın karında hiç bir zaman öldürülememiş olan Iki mikrob var. dır, birinin #dma haksızlık, ötekininkine hırs deriz. Bu, bizim y serme eeeanen sanane sunans0nep0noannemamsıı, | i , " | Hergün bir fikra | i Umümi Harbde batan bir gemiden sağ olarak kurtulan ve yüze yüze ker, mensub olduğu devletin aza bu- lunduğu bir tahkik heyeti karşısında Paltosunu bana i K i ; İ Türklerin bulunduğu sahile çıkan ve i nasl! esir edildiğini anlatıyordu: i ğ ğ ş giydirdi Türkler tarafından esir alınan bir a3. — Yüze yüze sahile çıkmıştım, de. di, bir askerin bana doğru süratle koştuğunu gördüm! Tahkik heyeti azasından biri he- yecanla sordu: — Seni öldürmeğe geliyordu, de, i gil m? ; Asker cevab verdi! — Hayır, yantma geldiği arkasındaki paltoyu (çıkardı, giydirdi. zaman : bana d 4 Asırlarca sonra bulunan bir tablo Savonalı, Kario Noya adında bir tacir, Leorar dö Vincinin resimlerine hayran. | mma dır. Bu maksadla da, evinden kalkarak Milanoda açılmış ve meşhur ressamın e- serlerinden mürekkeb olan bir sergiye gitmiş, orada gördüğü bazı resimleri ve! İhele bunların arasındaki Meryem ana! İresimle ni görünce hiç yadırgamamıştır. | Evine dündüklen birkaç gin sonra, ta. van arasındaki kiler odasında bir şey &- İzarken, tozlera bulanmış bir resme ilişmiştir. Resim, kucağında bir kedi ile oynamakta olan Meryem anayı tasvir et. mekte idi. Tacir, derhal, sergide gördü- gü bazı resimleri hatırlamıştır. Bunun ü. zerine alâkadarlara yazmış. Resim e minin tanınmış simalarından profesör buğün böyle olduğu gibi. yarım da böyle olacaktır, zira ya. nm harbi Bugünden hazırlanır. SOZ ARASINDA İsviçrenin Yeni generali son toplantı. as yaştır ierik FEN Gülman, İs. çre ordusu generalliğine tayin etmiştir. Mebsu'ların bir çoğu, bu toplantıya muvazzaf veya gönüllü ordu üniformala- rile iştirak etmişlerdir. Tabii ipeğin sırrı henüz anlaşılmadı İpek böceklerinin çıkarmakta olduk. ları maddenin hakiki kimyevi mahiye. ti henüz anlaşılmamıştır. İpek böcek. leri dut yaprağı yemektedirler. Dut yapraklarının sellülozdan ibaret oldu. ğu malümdur. Böcekler henüz anleşi. lamıyan bir tarzda bu maddeyi mayle i ikalbediyorlar. Bu mayi de açık havada katılaşıyor. Bu katılaşan maddeye de ipek deniliyor. ki asra yakın bir zamândenberi insan böceği taklide yelteniyor, fakat muvaf. fak olamıyor. «Sun'i ipek: denilen maddenin yakından veya uzaktan ipek görmek ve arada aramak işi gelir. Herİ xopiuluğuna, gönül birliğine, Türk ola. | NCokmi, Leonar dö Vinçinin hatıralâ-)ile hiçbir alâkası yoktur. zamandan ziyade bugün ona muhtacız. Kendimizi Ahmed, Mehmed, falan ve fi. ln oldirek ayrı ayrı ferdler halinde mü- rak ve ferd derek vazllemizin başat Dünyanın nereye gittiğini anlamaya çalışmak özere kafa patlatacak rde, rında kucağında kedi ile bir Meryem ana resmi yaptığım yazdığını hatırlamış. Di- ğer mütehassıslarla birlikte eseri tetkik Feyigmme yerine adı Türk e insan-İbizim kendi vazifelerimiz üzerinde şuvr.letmiş ve bunun asırlardanberi kaybol. iri olarak telâkki eylemek mee-|la düşünmemiz elbet daha ameli ve da- muş olan tablolardan biri olduğu netice | a olacaklar mı ... buriyetindeyiz. Daha birçok vazifelerimiz de vardır: Meselâ, mili camianın topluluğu içinde sıkı bir disiplin muhafaza etmek, dalma serinkanlı durmak, her ihtimale karşı hazır bulunmak, her vazifenin karşısında sağlam ruhlu bir nöbetçi gibi vazife da. kikasını beklemek bunların en mühimle- rindendir. Eğer biz, hep birden bu vazife- leri tam anlar ve onlara karşı kendimiz de tam bir sadakat duygusu duyarsak, dünya nereye giderse gitsin, biz Türkler, #ziz vatanımızla birlikte, mutlaka selâ. mete erişiriz. Bunun için. bugünlerde, zihnimizi bü- yük meçhullü, geniş hududlu bir muade. ha hayırlıdır. SR Gazetelerden biri kocaman, siyah bi İSTER 4 seklini Bizgan INAN, — “İhtikâra karşı harb açıyoruz, demiş. meşklir etsin, fekat elindeki vamtalar yazıp çizmekten iba“ yet oldukça sâyinin vereceği neticeyi şimdiden tahmin ede. bilirsiniz. Hakikatte harb açılacaksa dükkâncının fhtikâ « rından ziyade bir kısım kalkın düşünces'zliğine karşı açıl. İNAN, sine varmıştır. Leoar dö Vinçi bu eserine 1478 de İSTER arflerle: Allah sâyini | Türkiyesi değildir, fazlasını dr karice bileceğine; STEM malıdır. Bir defe bakınız: Bugünün Türkiyesi 1914 ün mına yel kesilmiştir. #hracat yapamıyacaktır, lüzumundan fazla yiyeceği vardır, fiatın çıkması değil, bilâkis düşmesi icab eder. Pu vaziyette fazla telâşın düşünce mahsulü ola. Muhtelif memleketlerin âlimleri i- pek böceğinin sırrını ortaya çıkarmıya uğraşıp duruyorlar. Bakalım muvaf. başlamıştı, ne zaman bitirdiği malfim de. gildir. İNANMA! yiyeceğini kendisi yetiştirir, üstelik satar. Halbuki müşterilerinden bir kis- NANMAT Sözün kısası Her şeyden evvel çocuk *”*”* ütün dünya, çocuğa her Şey“ den fazla ehemmiyet veriyor, son hâdiseler bunu bir kere daha bize gösterdi. Harb ve havâ hücumu tehlikesi baş gösterince Paris çocukları (Paristen uzakllaştırıldılar. Londrada da ayni ted. bire beş vuruldu. Çünkü çocuk, yarının büyüğüdür, bu- gün yapılamıyanları yarın o yapacaktır, şu da var ki çocuk kendi kendisini koru. mektan en âciz olandır. Çocuk tehlikeyi büyük kadar göremez.. büyük kendisini korur amma çocuğun kendini koruması İhtimali azdır. İşte bunun için bugün Fransa ve İngiltere hükümetleri çotuk- ları büyük şehirlerden çıkarmak Jüzu. mumu kissetmiştir. Bu hâdise bana çocuğa karşı bir şehir halkının vazifelerini hatırlattı: Çocuk evinde annesinin, babasının, diğer büyüklerinin himayesindedir. Fa- kat çocuk sokağa da çıkar. Dokuz, sekiz, hattâ yedi yaşındaki çocuklar mektebe yalız giderler. Mektebden yalnız döner. ler. Bunların arasında mektebe gidere ken, mektebden dönerken arkadaşlarile oyuna dalarlar olur. Sokakta iken anne. Teri, babalârı nezaretçi olamazlar. Fakat çocuklar için bütün şehir halkının nezâ- retçi olmaları icab eder. Sokakta bir ço cuk sokaktaki büyüğün himayesindedir ve ana, baba çocuğunu sokağa bıraktığı zaman bundan emin olmalıdır. Çocuk düşer, bir yeri çizilebilir. bunu gören büyük her kimse, hemen çocuğun yanı- na koşmanın ona o anda nasıl ihtimam etmek lâzım geldiyse o tarzda ihtimam etmenin kendi vazifesi olduğunu hisset. melidir. Daha başka; meselâ bir çocuk tramvaya bineceği zaman orada bulunan büyük onun tramvaya binmesine yardım etmelidir. Bir çocuk, bir münasebetsizin Hip kakmasına maruz kalırsa, o münaso- betsize haddini bildirmek te gene çocuğa karşı olan büyüğün vazifelerini müdrik. Tere düşer! Bilhassa şu noktayı da ilâve edeyim Büyük şehirler, harb zamanında tayyare icumuna maruz olabilirler, böyle varta yetlerde Wiyfklere dfçen bir vazile, bir borç wardar; çocuk. tarı mmave, kendilerinden evvel onla- rın emin sığınaklara sığınmalarını temin etmektir. Biz büyükler, sokakteki çocukların hes pimize mevdu birer emanet olduğunu bilmek ve bu emaneti muhafaza et» mecburiyetinde olduğumuzu bilmeli; Mütsahhidler yol ihalesine iştirak etmediler Şehir sokaklarının bilhassa yokuşu ölan kısımlarının “mozaik parke ola - rak yapılması ve 507 bin Uralık oyol inşaatı çerçevesine giren bir kısım yol ların, bu şekilde inşası kararlaşmışta Mozaik parke olsbilen taşlar Bandır « ma, Kapıdağ ve civarından tedarik e - dilmektedir. Bu nevi taşların sayısı az ve istihsali güç olduğu için. şehrimiz. deki yol inşaatı gecikmektedir. Diğer taraftan hazırlanan şartname nin ağır olduğunu ileri süren yol mü « teahhidleri ! milyon 50 bin Hralık yol ihalesine iştirak etmemiştir. Şartname tadil edilmediği takdirde yeni yol in « şaatma başlanm:yacaktır. i TAKVİM