18 Ağustos SON POSTA Sayfa 9 Suriye Mektubları Suriyede devam eden tevkifata sebeb nedir ?| Fransızlar, aleyhlerine gizli teşekküller kurulduğunu, Vataniler ise kendilerini ortadan kaldırmak üzere Fransızların masallar uydurduklarını söylüyorlar ! Şam 11 (Husust muhabirimiz yazı - yor:) — Vatani kütlesi aleyhine tevcih edilmiş umumi bir hareket mahiyetinde görünen siyasi takibat, büyük bir mah-| remiyet ve kelumiyet içinde devam edi - yor. Şamda keşfedildiğinden evvelki mektublarımda bahsettiğim suikasd tah- kikatı etrafında her şey söylendiği halde müsbet olarak henliz hiç bir şey malüm değildir. Bugünkü Şam hükümeti Fran- sızlarım mutemed tanıdıkları insanlardan mürekkeb olduğu ve emniyet işlerinin başında Fransıziarın doğrudan doğruya adamı olarak tanınan'ardan biri bulun- duğu halde, gene bütün tahkikat bizzat Fransızlar tarafından idare ediliyor, Şimdiye kadar cereyan eden şeyler hak- kında müsbet malümat pek noksan ol - makla beraber henüz, evvelce söylehil « diği gibi, mühim şahsiyetlerin isimleri bahse karışmış değildir. Şumda ve Hamada yapılan tahkikata müvazi olarak Halebde açılan tahkikata gelince, bunun da, Şamdaki gibi, bir sut kasdla alâkadar olduğuna dair ortada bir hayli rivayetler dolaşmış bulunmakla be- raber bu hususta vazih hiç bir şey öğre- nilmiş değildir. Şu kadar var ki, Halebde açılan tahkikata Türkiyenin de ismi ka- rışıyor: Orada ötedenberi Türkiyeye kar- gı teveccühkâr olarak tanınmış bir kısım Vatani Blok mensubları, eğer ahvâle vâ- kıf bazı gazetelerin yazdıklarına inan - mak lâzım gelirse, Türkiye ile gizli mü- Dasebette bulunmakla itham ediliyorlar. Bunlardan Halebli İbrahim Paşa gibi nü. $uz ve mevki sahibi olanlar dahi, Fran - dialarına göre, bütün bu hareket, Suriye nasyonalizmini öldürmeğe matuf uydurma bir şeydir. Fransızlar, Suriye- nin canlanmasını istemedikleri için, onu mak için böyle su Halebden bir manzara sızlardan mürekkeb tahkikat heyetinin huzuruna çağırılmışlar ve tafsilâtı ma - Jüm olmıyan sıkı bir sual ve cevabdan geçirilmişlerdir. Şamda bulunan Vatani rüesasının id - sırt canlandırmak istiyenleri ortadan Kaldır. k bir memleketle gizli münasebet gibi masal d gibi, ecneb Jar icad ederek hem umumi bir tedhiş yapmak, hem de müteassib nasyonalist- leri hiç olmazsa kısmen ortadan kaldır- mak istiyorlar. Bizzat Fransızlara ve onlarla temas — ları kuvvetli olanların İfadelerine göre de, hakikst böyle olmayıp bir kısım müf- rit Watanilerin bir taraftan bugünkü Su- ve diğer taraftan da bir takım gizli teşkilât- lar vücude getirmiş bulundukları sabit olmuştur. Bu iki iddianın hangisinin ne derece doğru olduğunu şimdilik tayine imkân yoktur. riye hükümetine ” Suriyede ilk defa olmak üzere bir şe- ker fabrikası kuruluyor. «Suriye ve Bü-| yük Lübnan Bankası» nın himaye ettiği ve bir hayli Fransız sermayesinin de iş- tirak eyliyeceği bu teşebbüse, uzun sü - ren tetkiklerden sonra karar verilmiştir. Teşebbüsün, bilhassa bizim için entere - san olan karakteristiği şudur: Teşebbüs, 80,000 Fransız altını serm ile tesis e. dilen bir anonim şirket elile tatbik edi- lecektir. Bu sermaye 16,000 sehme ayrıl- miş olup her sehim beş taksitte tediye e- dilecektir. Şu kadar var ki, herkesin şi kete iştirak edebilmesini temin için bu beş parçada ödenecek olan sermayenin her parçası da, muayyen bazi şartlarla, küçük küçük taksitler halinde ödenebi - lecektir. Yapılan tetkikler, Suriyede şe - ker pancarının zirsatine elverişli geniş sahalar bulunduğunu gösterdiğinden, bü ilk teşebblsten sonra yeni şeker fabri - kaları kurulması da mukarredir. LİNANILMIYACAK ŞEYLER | Amerikanın varidat bütçesinde garib bir fasıl: “Vicdan tazminatı, Hindistanda dişi bir kurd tarafından beslenen iki çocuk bulundu, beynelmilel maliyecilerin en esrarengizi öldü 1811 senesinde Amerikada Vaşington gehrinde maliye tahsil şubelerine vergi- lerini tamam olarak vermemiş, yani ma» liye dairelerini dolaba sokmuş olan mü- kellefler vicdan azablarını gidermek için bu paraları gizlice mezkür şubelere gön- dermişlerdir. O gün bugündür Amerikan e şubeleri sık sek meçhul Şahıslar- dan posla havaleleri vamtasile para alır Son seneler içinde bu irsalât mühim bir yekün tutmağa başlamıştır. Bunlari &e suretle ve ne nam İle irad kaydede- &eklerini bilemiyen maliye daireleri ne- zarete müracaat ederek kendilerine bir hattıhareket irme edilmesini o istemişler- dir. Amerikan maliye nezarti vermiş ol- duğu kararda «vicdan tazminatı hesabi» adında bir hesab açılmasına karar ver- miştir. Maliye şubelerine gelmekte olan bu paralar, bundan böyle, nezarette bu- Yundurulan bu hesabın matlubuna geçiri- kecektir. 1908 senesi içinde bu suretle gönderil- miş olan paralar hakkında biraz malü- mat verelim: 18 yaşında olduğumu söyliyen bir kız dört çentik fki pul göndermiştir. Mek. tubunda demiştir ki: .. Bundan on gün evvel kullanılmış olan pulu tekrar kullandım. Vicdan aza- bı duydum. Size parayı iade ediyorum. Bir çiftçi üç dolar göndermiştir. Bu Paralara İncilden bir sure rapteylemiştir. Amerikan istiklâline iştirak etmiş elan bir mütekaid zabit 1908 senesi Temmu- munda 2000 dolar göndermiştir. 88 yağın. da olduğunu, bekâr bulunduğunu, bir €- ve malik olduğunu, paraya ihtiyacı olma- dığımı bildirmiştir. İndiana eyaletinde bulunan bir papaz| iki yüz dolar yo'la ır. Paranın kendi- sine bir müteka'd zabit tarafından tevği edildiğini bildirmiştir. Zabit şimdi çek, pek çok ibtiyardır. Papaza vermiş öldü- ğu ifadede Genera! Grantın esterlerin- den birini çaldığını ve bu sayede zengin olduğunu bildirmiştir. Esterin şirkatinin hafızasında yer ettiğini ve hiç raha: yözü görmediğini söylemiştir. 200 dolar bu es- terin bedelidir. Adamcağız parayı gön- derdiğinden az sonra ölmüştür. Eylülde memurlardan biri öğle tati- İlinden sonra vazifesi başına döndüğü za- man masası üzerinde eski, yağlı pazete kâğıdına sarılı 30,000 dolar bulmuştur... i Para ile hiçbir mektub gönderilmemiştir. Mektub dört gün sonra gelmiştir. Mek- tubun mürseli, bu paramın hazineden do0- landırıldığını ve binaenaleyh indesi va. cib olduğunu, hattâ coza olarak bu para- nın dört mislini göndermiş olduğunu bil- dirmiştir. Asri Şaylokun maceraları Beynelmilel maliyecilerin en büyüğü ve Fransanın en zenginlerinden aslen Alman olan Fritz Mannkheimer daha he- nüz 48 yaşında iken, 28 yaşlarında bir kızla gizlice eviendiğinden bir buçuk ay sonra ölmüştür. Maliyecinin ölümü de yaşayışı kadar esrarengiz bir surette ol- muştur. Bir kalb sektesine kurban giden maâliyecinin ölümünü, şatosunun bulun- duğu, Paris dışındaki köyün ahalisi saat- lerce sonra haber almışlardır, Bütün gö- zeteler, Mannheimerin küçücük bir res- mini bulup ta gazeteye basmak içini Pa- risi altüst etmiş'erss de emellerine mu- vaffak olamamışlardır. Manrhelme beynelmilel iş adamları- nın müşahhas bir nürsunesi idi. Kalın dudakları, ablak yüzü, kalın bağa göz- lüklü gözleri, geniş omuzları, tıknaz vü- cudü ile, iş âleminin en tanınmış bir si- ması idi, Gazetecilere beyanat vermez; isminin yayılmasını istemezdi. Siyasi a- kideleri ne olursa olsun, Fransada teşek- kül eden her hükümete yardım etmeği bir zevk bilirdi. Geçen sene Daladye Fransanın maif vaziyetini düzeltmek için, Mösyö Rey- naud'ya emir verdiği zaman; nazır derhal Mürnheimere gitmiş idi. Aradan çok geç- meden de, maliyecinin nüfuzunun fazla olduğu Holanda ve İsviçrede, müzakere- ler cereyan etti ve Reynsud büyük istik razlar yapmaya muvaffak oldu. Nazır ile mâliyeci bırbirlerile o kadar dost oldular ki, günün birinde maliyeci, 28 yaşlarında Şanghayda doğmuş Brezli- yalı bir güzel ile evlenince, nazır da 6- nun şahidi oldu. İşin hoş tarafı, evlen- menin gayet gizli tutulduğu, nikâh me- murunun bile işden âncak merasim günü haberdar oluşudur. Mannhelmer Umumi Hsrbde Almm cepheleri gerisinde, çelik sanayii ila uğ- raştı. 27 yaşında iken, Alman çelik kom- binasının müdürü olmuştu. Harb bitince, (Devamı 10 uncu sayfada) İra hele ilkbahardn on binleroe olarak Yılanı en bol memleket: Bosna Her sene Mayısın 9 uncu günü bir ( yılan bayramı ) — ında en fazla yılanı olan memleket e a» dır. Bosnada yılanla- rastlanmaktadır. Bu yılanlar içinde en tehlikelisi engerek yılanıdır. Isırması derhal ölümü mucib olur. Kurdları, böcekleri yemesi dolayısile ziraate nâfi bulunmasına rağmen Bosna köylüleri ondan çok ürkerler. Bosnada hurafata inanan köylüler bu yılanın gözleri açık olarak uyumakta ol- duğunu; dili vasıtasile işittiğini, hele di- lini çıkardığı vakit insanın bile duyamı- yacağı sesleri duyduğunu iddia ederler... Yılana bu mazhariyetleri bahşeden şey - tan imiş. Zehiri tıpkı kan rengindedir. Bosna köylülerine göre bu yılan in - sanlara durup dürürken kiç hücum et - mez. Bundan dolayı yolda bu cins yılı rasigeldikleri it, telâş eseri gösterme- den sessizce yollurına devam ederler. Engerek yılanının hususiyetlerine dair Bosnada birçok hikâyeler deveran edip durmaktadır. Bu hikâyelerin en alâka w- yandıranı hiç şüphesiz rahib Nikola Ra- dovanınkidir. Günün birinde Rahib Nikola Radovan Bosnasaraydan a olarak manastırına giderken yolunun üzerinde koca bir en- gerek yılanı görür. Yılanın başını ezmek için kalın bastonunu kaldırır. Fakat refa- katinde bulunan köylü çocuğu derhal o- Dun kolunu yakâlar. Beraberce ses çıkar- madan yürürler. Yilan da onların hiza - sından y » Sanki oniara refakat ediyor gibi birkaç kilometre gittikten sonra ay- rilir.., Seçula köyünde cereyan eden şu vak'a da doğrudur. Seçula köyünde nur topu gibi üç ya - şında bir kızcağızı olan genç bir köylü kadını varmış. Kadın bir yaz günü evi - nin avlusuna bir leğen koyar ve çocu - ğumu yıkamağa koyulur. Çocuk sudan hoşlandığından ellerini çarpıp duruyormuş... Bir aralık kadın ev den bir şey ölmek İçin çocuğu yalnız bıra- kır. Avdetinde korkusundan bayılacak 0- Yur... Bir engerek yılanının çocuk ile oynaş- makta olduğunu görür. Minimini yavru, yılanın başından tutmuş, sağa sola salla- yıp duruyormuş... Hayvan da çocuğun kâh kollarına, kâh bacaklarıma sarılıyormuş... Bir arahk çocuk yanında bulunan süt dolu kâsesini alır, yılana uzatır ve kar « deş gibi beraberce içmeğe koyulurlar. Sütü de içtikten sonra yılan yavaş yavaş süzülüp gider, Kadın çocuğu kucağına alır ve ağla - mağa başlar. Annesinin ağlamasına hay- tet eden çocuk bu yılan ile arkadaş ol - duğunu ve her gün beraberce oynadık - larını söyler... Bosnada hâlâ ağızdan ağza dolaşan halk hikâyelerine, masalarına inanılacak © - Yursa vaktile engerek yılanlarına âdeta ta pınılır imiş... £ İnanılacak olursa dedik. Fakat bunun masai olmadığı ihtiyar Bos- na köylüleri tarafından temin edilmekte- dir. Yılana itikad etme, ibadet etme eski Yunanlılardan kalma olsa gerek. Yugos- yapılır. Köylüler yılanların istilâsına uğrayıp boşaltılan köyün harabelerinde toplanırlar Bir yalan ve yumurtaları İlavyahnın cenubunda eski Üsküb, şimdiki Skoplije vilâyetinin bazı yerlerinde bu itikad hâlâ bakidir! Bu vilâyetin «Orman» adında küçük bir köyü vardır. Burada ot basmış bir has rabe vardır. İhtiyarların bile hatırlıya « madıkları bir zamandı burada çok ma“ mur bir köy varmış. Bu köyün zürraı mah sulâtının bereketi yedi yerden düyul « müş! Günün birinde ansızın nereden gel « dikleri belli olmadan bu muıntaka or bin lerce yılanın hücumuna uğrar.. Köylüler bunları öldürmek ve kaçırmak için gece- Ji gündüzlü uğraşırlar... Nihayet başa çis kamıyacaklarını görerek köylerini, tar « lalarını bırakmağa, terkeylemeğe kura? verirler, Köylüler bu kararı verdikleri ve hazım» lanmağa başladıkları gün nasıl olduğu bilinmez, yılanlar ortadan çekilirler... Köylüer eşyalarını, sürülerini toplayıp köylerini terkeyledikten sonra buralara tekrar yılanlar üşüşür. Hâlâ burası yılanların istilâsı altında dır... Her sene Mayısın dokuzuncu günü bir «yılan bayramı» yapılır. Bütün tivar çifte liklerden, bütün köylerden köylüler elle- rinde #üt dolu bakreçlar ile gelirler ve Sütleri köyün harsbeleri arasına bırakıp giderler. O gün ne kadar kalabalık olur « larsa olsunlar rahat rahat gezebilirlen Sanki yılanlarla bir mütareke aktedil « miştir, Bu şayanı dikkat köyden gayri yer « lerde de köylüler yılanlar ile mücadele etmektedirler. Bazı köylüler yılanları di Tİ diri yakalayıp onlara müzik öğretmek, oynatmak isterler. uğraşıp dururlar, Bosnada, Yugoslavyada kurulan köy, panayırlarında terbiye edilmiş yılan göse teren köylülere rastgelinir. Yılanlar, «ney» den hoşlanırlar... Nes yin sesi onlara çok hoş gelir... Bu tath sesin tesirile oyun bile oynarlar... Yılan avının başlıca maksad ve hedefi tababetin ihtiyacıdır. Bu maksadla yakâs lanan yılanlar Agramda bulunan lâbo « ratuarlara sevkedilir. Bu yılanlardan, ge ne yılanların ısırmasına karşı serom is « tihsal edilir. Yılan yakalayıp satmak ile ogeçinet köylülerin sayısı pek çoktur. Yılandan tıbbın ettiği istifadenin yeni bir şey ole duğu samlmasın! Bosnada ihtiyar köylü. ler dededen kalma tedbirler meyanda yılanlardan yapılan birçok ilâçlar kul « lanmaktadırlar. Ekseriya yılanı öldürür (Devamı 10 uncu sayfada)