nal İM SON POSTA Sayfa 7 LL GUNUN ADAMLARI J | Fransız Başuekili Daladye Fransayı uçurumdan kurtaran Başvekil, dünyanın en süküti adamı Bundan hentiz bir sene evveline ge - rın, sağcıların, mer- ihtirasları, ileri yüzünden en de - ruma sürüklenmekte olan, hattâ türüklenmiş bile sayılan dost Fransa, a- n vazife başma geç - sezerek ineeleri, büyük bir sürat ile toparladı. inin alemdarların « u mucizeyi yaratan, hiç şüphesiz, bu- ül Fransanın başında bulünan ve bü- yanın takdirlerini kazanmış olan başvekii Daladyedir. Fransız halkı tarafından: Le taureau de Vaucluse #Vauc ia «Le ta- titurnes «siküt andan Da- k sini bütün halka sev- olmuştur. Bir devlet Adamı için bu da hiç şöphesiz büyük bir an, dinlenme- kalmeir c Ma ti, lâkabı verilmiştir. yk devlet adamının bir geçirdiğini anlatacağ rün bu t i nası) Bünü Halktan çıkmış, halktan yı » olan halkı n tanır. Çünkü o da ) Bunun i bir başvekili olmakla be- en azade iyenin 1 suna İhtiyacı vardır. “Onun için ağrmdan Pako i hiç için h Yazı masasının çek pipoları va i Piposunda 1* Pipe lerinde her cins n lüks İngi- tütünü g Fransız asker. Yakskği fiz boyun! irmiştir, Onda şıklık aramayınız... , Piposundan koyuverdiği kesif duman- ası sükütün, çalış - imsalidir. 25 veya Bu tesir altın. 2 bulunmasına cidden imkân yoktur, Ü- Kerimde çalıştığı masa kimindir bilir mi- Sniz?.. Bu masa Napolyonun idi. Napol- a fütuhat plânlarını hazırlamaış- aksine olara Avrupanın b Dalady, lan fübuhat ulışmaktadır. e pek çok not alır... Konuş- şiktan biç almaz. Konuşmak onun SA bir külfettir. Ko; içim yazmak konuş - âiktan çak daha k ge etmekten d en de kir. e Midi hı Bir kâtibesi vardır, Adı Matmazel Mol- İtir. Bu kadın onun söylemek istediği hoşlanmaz. Esasen ek Içli konuşmak lâzım değil dir. Muhaberatını | Deladye bir tayyare seyahatinde şeyi ağzından çıkmadan kavrar, keşfe-| der... Daladye ona cevab yazmak için bir mektub uzattığı vakit mektubun uzatıl -| mâ tarzından cevabın ne veçhile veril- mesi lâzım geldiğini anlar. Matmazel Mollet'nin odası Daladyenin odasına biti- şiktir. Başvekilin bütün muhaberatını o a - çar. Aşağı yukarı her gün 400 mektub gelir. Elli tanesinden fazlası taahhüdlü -| dür. İçlerinde başvekile izdivaç teklif a- denleri bile vardır! Daladyenin başlıca askeri müşaviri General Decamptır. Henüz genç olan bu general beşvekilin yanından hiç ayrıl -| maz. Bu genersl; doğruğan doğruya tek- nik müşavirleri bulunan: Genera) Game- “İlin; Georges, Buhrer, Colgon, Bourret ile| temin eder. Bu generaller an nüstesna ahvalde başvekil tarafın - dan kabul edilirler... Kendisine boş yere esüküti ir ya,. Hakikaten de Dalaâye tan çekinir. O, işlerini vakit Esasen ini ona göre taksim eylemiştir. Şitah! hiç bir ka- rar vermez. Hep tahrirldir. General Decamp işini görüp çekildik - ten sonra yerine Mösyö Clapier denilen zat gelir... Mösyö Ctapler onun en yakın mesai “İkakiardan geçer. Kimsenin dikkat naza - Bi lâkabı | arkadaşıdır. Tuhat bir ti rak cilssece, etvarca, tabiatçe tıpkı bir- | birlerinin b idirler... O da başvekil İ gibi Vaucluselüdür. O da sükütidir. O da İlâkırdıdan ziyade yazı taraflarıdır... A- ralarında bir fark vardır. Daladye fazla asabidir. Hiddetlendiği vakit müti rette kızarır. Hâlbuki Mösyö Clapier ma sarı benizlidir... Onun için şu zarif teşbi i yaj genin rengi olur mu hiç? Clapler kâtl» nin gölgesi değil mi beraberce çalışmaktadırlar. Birbirlerini iyice anlamışlardır. İfadelerini bir iki ke-| in eylemeği kendilerine va- Maiyeti erkânmdan biri fazla lâkırdı söylemeğe başlar başlamaz Daladye çok itina eylediği nezaketini bir tarafa bı - hiddetini, infialini £ kabine şefi olan Ge: ükütiler grupuna iltihak eyl sini bilenlerden olmuştur. İmza et cek evrakı, notları muayyen olan vakitte getirir, başvekile takdim eder, ağız aç - madan imzalatır, çekilir gider. Bu sirada başvekilin dışarıya Zamanı gelmiştir. Şapkasını oluruna başına geçirir. Ce ket veya pardesünün yakasının dü olup olmadığına bakmaz, öylece çıkar. Daladyenin zarafet ve şıklık fle hiç al kası yo Saat on bire doğru gittiği yet çıkma eder. Nezâretin kapısından rafi gazeteciler alır, Bir vakitler gazeteci ran, ön ri yanına çağı - arla hasbihal eden, hattâ onlara| ler anlatan Daladye, onlara karşı tamamile bi kalmaktadır. Bazı kere gazeteci! lerini sıkar ve onlara: Bugün görüşmek isteğinde değilim. Der ve geçe rin € Nezarste ew ce müsaade almadın! hiç bir fotoğrafçının girmeğe hak tur. Daladye fotoğrafçıların objektifi nir. Hele bu o Avdeti 15 buçuğu bul ü kadar dairesinde kalacak abul eder. Ziyaretçiler naç den hoşlanmaz. olmazsa a görüşür. rı Mösyö Boneyi her iki günde bir kabul eder, Şimdi bir de onu evinde görelim! Karısı yaktı Akşam evine yorgun olarak avdet ey. lediği vakit kendini kız kardeşi ile iki Joğlu karşılarlar. Günün bu saatini en mes'ud saat te - lâkki eder, Çöcukları mektebden, derslerinden, jbocalarından bahsederler. | Çocukları ile daha yakından meşgul 0- a daima üzülür. sorra odasına İstiraha gazeteler, kitab okur. # saat «9» hazırları ig | çe kili iki defa da gece sinemaya | asını kaldırır. Tercihan loş $ gid rini celbeylemeden sinemalardan birine » biletini alır ve bir köşeye çekilir. »skten çok tevakki eder. vakit gündüzleri yahud ge görüldüğü vakit halk tarafından ansızın wümayişlerden fazla sıkılır. | lerden, nümayişlerden en çok kaçınan: m manasile bir halk nazırı: vazifesinde bir fevkalâdelik gör- mez. Bunu halka karşı bir vazife telâkki eder, T. son ays)li âne| * adamları içinde alâyiş- |” SEYAHAT MEKTUBLARI Fransanın şehri : meşhur su Evian Karaciğer hastalarile oyun meraklılarından maadası için 7 yağlanma saatidir. Her şey, her yer vıcık vıcık... Bu insanlar acaba nasıl temizlenirler? Gölün tatlı suyu bunlar çıktıktan sonra Boğaziçinin mazot dökülmüş sahillerini hatırlatıyor Yazan : Ereümend Ekrem Talu öneşfe Evinn 14/8/939 direktörü, müessesesinde nesi, sa boş kalmış tek odayı bize gösterir.| ı mevsimi. Her taraftan yolcu | maruzuz» rin yazı sonbal öğrul Saü başlı yar. Fransanın | başka yerlerinden, ve İsviçreden gelen berlik zamanlarındaki ha” gara girişlerini hatı Evi uyku Bunlara, sabah saat onbire doğru rastlarsınız. Plâj kıyafetindedirler. Ki- mi kısacık bir dizlik bir de ten fanilasi. e sokakları a Hüviyetini kaj tliren kapkara gözlüklerin ndan bi op teni lar. hes em et bilâkis ayıb sayılıyor. Ve bu bir dir- üzerlerinden atmak , nefsini mahrumiyetler stasyon bidasının önün- |tür r, İlâve postalarile sayısı rıhtıma döktükler un bizmeline yetişemi. da ayni izdiham. Bu tarafta n, öbür tarafta Tozandan, birbiri ardınca as- karşıdan bazan 6 Jehrin methalinde, toz toprak içinde insan, yolun yorgunluğuna olarak arabasma bir ga- yoldaşlarına, barmacak rağmen, il raj, kendi: frsatı ganimet biliyorlar. ükseltilmiş, tavan (araları) haline getirilmiş, tabldot İ Bat arı kabartılmış. zaktan gelen yolcu nastl ol «Eyvallah!» diyecek. hepsine: Benzer şehirlerin hepsinde olduğu| gibi Evlanda bayat gün ortasında baş. layip, gece orlasımda bitiyor. Lâkin, hiç kimse bu hareket saatlerini israf et miyor. Dakikaların bile kıymeti var. Tedaviye gelenler içmelerde, kumar -| bazlar rulet masasının başında, plâj ve monden hayat meraklıları göl kena - rında, gazinonun veya otellerin terasa. randıman hastalarile ilresan deği. oyun müp » Bunları zaten ese açık. olmıyan kumar! ve yemek santinden ye- ydana çıkıp cümlkura m'n alika uyandıran ve göz o- misafirleri tenlerini kavurma. İn ve güzel endamlerile şık tüvaletle. rini teşhir etmeğe gelen bayanlardır. kilometrelerle u.|, karar verm He iyice bulandıktan r kebabçının Üneşte aheste aheste döne döne her tarafı son. minderleri, burnuzlar, hav. hılar, mayolar; eller, yüzler, hattâ o. tel terasalarındaki iskemle ve masalar bile. Etrafınızda uzanmış bu yağlı san'ari birsmdan una bulayi da t vaya atacak! ba nasıl tem N. a zlenirler? Gölün tatl; n sonra, in mazut dökülmüş sahille. ırlatıyor. içine girip yavan ve dışı yağlı vücud. lar saat bir buçukla iki arasında ya b bali bir erkek kıyafetile, yahud ki aca. yib bir şekilde dikiimiş «Arab ından bir kostümle yemek nın başına geçerler. Açık hava, güneş, iştihaları alabildijrine açmıştır. Lâ ince endam manyasına tutulmuş nk basma- masaları. su kin, İbiçareler birer ressam palet nünd nurlar Yarım grape.fruit.. kızarmış, ince ekmek.. sıska « bir fincan sa bir p » ka nin öğle bile caiz değil I bammü! s yecek, bu muhak - kak. Tâkin bi rinden çekiniyor ve öyle dayenıyorlar. Ah, balık etini (Devamı 10 uncu sayfada)