17 Ağustoğ — Bu vuruşun kaide harici olduğu .mu söylesene bakayım. KOŞU: N — Bu kupayı koşuda kazandım, ev sahibini da geçtim, üç tene polisi de.. yı, Birkaç vecize Komşunun güzelee karısı, komşuya kendi güzel karısından daha güzel gö - rünür. * Güzel kadınla evlenen insan, güzel kâ- dını kendisi için karı, başkaları için de gösteriş diye almıştır. Kendisi içi iyi ka- rı olmasa da gene bırakmaz. Çünkü baş- kalarına karşı gösteriş olarak uzun za - man kullanabilir. * Herkes güzel görünmesini bilen çirki- »i, çirkin görünen güzele tercih eder. * Güzel sör yılanı deliğinden, güzel yüz İnsanı baştan çıkarmıya kâfidir. * İpekli alırken sorarlar — Tabif mi, sun'i mi? Şimdi güzeli alırken de soruyorlar: — Tabif mi, sun'i mi? * Güzelde vefa olmaz amma, Vefada gü- zel olur. Geçen gün oradan geçiyordum, tam üç tane gördüm. * Sevimli ile, güzel arasında bir müsa - baka yapılsa, birinciliği sevimli alır! * Romancının romanına çekip aldığı ka- dın kadar güzelini, en zengin, en İleride İnsan bile evine çekip alamaz, * Kadır, güzel olduğu müddetçe makbul sayılsaydı, herkes kırk yaşına gelmiş ka- Kina boşardı. KAHKARM AKACAK AKEL ALL LL AAA LAKE YARAL Spor âlemi | Sayfiye dönüşü . Seytiyedekinin yü- roğine de kor düşmüş ol — Dönmek vakti geliyor. Dönmek vakti geliyor amma nasıl dö- necek, nereye dönecek? Şehirdeki apartımanın dört kirasını vermemişti. Sayfiyedeki bakkala dört aydır aldık- larının parasını ödememişti. Sayfiyeden bakkal bırakmaz, şehirde- ki apartımanın sahibi apartımana almaz. Ayıkla pirincin taşını, ww Sayfiyede oturanların şimdi ağızların- dan dü öz budur: — Bu havada da hiç çekilmiyor. Bu havada çe iş s sayfiye dönüşünü düşünmektir * Sayfiyedekilerin konuştukları budur: — Döneceğiz ha! — Tabi hava soğudu. — Böyle mi döneceğiz. Benim bir ro « bum, bir mantom yok.. Kızımın öyle. Oğlum bütün elbiselerin!, ayakkabılarını eskitti, — Bir şey düşünürüz. izim apartımanda, taşındığımız gün üç cam kırılmıştı. Hamamın musluğu bozuktu, Son gelen elektrik taksiti, memiştik, sonradan elekir a kestiklerini duymuştuk. Seni tarik ver- gisi icin arıyorlardı. Oğlumüz çk aydanberi değil, — Ne olacak? — Bütün bunları halletmek lâzım.. Ne vakit döneceğiz. Hi nu söyle, — Ben bir sey ıyeyim mi? — Söyle, ne olacak! ç — Dönmesek nasıl olur? * Anne kız, ev erkeğinin yanına gelmiş. lerdir... — Kocacığım ben yeri bir mayo İste. rim, — Babacığım ben de yeni bir plâj jaması, — Peki amma, mavoyu, plâj pijaması. nı ne yapacaksınız. Bir haftaya kalmıya- cak şehre döneceğiz. Anne kız bir ağızdan cevab verirler: . — Bunun için istiyoruz ya.. Oradaki mmayolarımızla, pijamalarımızla obirkâç gün oradaki komşularımıza görünmiye - İlim mi? Yırtılmış mayoyu, rengi solmuş pijamayla görünecek değiliz yi Yağmur bardaktan boşanırcasına ya- ğar, ev sahibinin göz yaşları bardaktan boşanircasına yağan yağmur gibi yanak- larından aşağı süzülür. — Gelirken bir alay masraf, dönerken bir alay masraf Allah yardımcım — Şu bir aylık izin zamanında ne güzel vakit geçiriyorsun, istirahat ediyorsun değil mi kocacığım? SON Mektub değil Daktilo bayan, makinede yazı yazı - yordu. Şefi içeri girdi. Yazıyı ma - kineden çekip çı - kardı, okudu: — Bayan bu mektub Omanasız bir pey. Daktilo şaşırmıştı: — Mektub değil bay şef, — Ya nedir? — Bugünün en meşhur şiiri, şairinin bir Zamane Yaşlı kadın, genç kadının arabadak! Çocuğuna baktı; — İşte tam bir zamane çocuğu! Genç kadın du- dağını büktü: — Zamane ço - Cuğu olmasını fs - tedim amma olmadı bayan!.. Yanakları pembe pembe. zamane çocuğu olsaydı sig lamen olurdu. Onları oku — Ben öyle bir şey okumak istiyorum ki, okurken saçla- rım diken diken olsun. — Sen hiç me- rax etme kocağı - ım, ne diye ki - tabcı kitabcı do - laşacaksın, eve gelen, benim borca ku- maş aldığım, borca elbise diktirdiğim yerlerden gelen mektublariı sana vere - yim, birer birer okul Hangisi yalan Erkek — Sizin yanınızda iken kendimi ne kadar mes'ud & a / # hissettiğimi bi - mezsiniz.. Kadın — Fakat iz çok sigara içi- yorsunuz, o şimdi birini söndürdü - müz, ötekini yaktınız. Erkek — Ben çok sigara içmem. Yal. nız canım sıkıldığı zamanlar müstesnâ! ivenimin tekini yüzüne attım. — O da seni düelloya davet etti'de - ği mi? — Hayır, öteki teki de at ta eldivenim çift olsun! dedi. ) Bir çocuk dişçinin muayenehanesine girdi, cebinden bir tarak çıkardı. — Üç dişi kırılmış, bunları yapar m- sınız? Dedi, * Lokantada aynânın karşısında oturan müşteri, bir tabağındakı yemeğe bir de uynaya baktı: LE GüNüN ADAMLARI | Lehistanın Şefi Smigliy - Rydz Leh ordusundan bir görünüş Bugün Avrupanın belli başlı sima « larından biri de Leh orduları baş ku- mandanı mareşal Sımigiy-Rydz'dir. Mareşal Smifiy Rydz 1686 sene « sinde eski Avusturya Lehistanında Brzezany şehrinde doğmuştur. Küçük ismi Eduard'tır. Eduard Rydz henüz çocuk iken ebeveynini kaybet. miş ve gençliği de meşakkat içinde geçmiştir, çok çalışmıtır. Brzezany Wi. sesini ikmal eyledikten sonra Krako * vi'ye gitmiş ve orada «güzel san'atlar akademisisne yazılmıştır. Ayni zaman. da felsefe fakültesine girmiştir. O tarihte, yani 1918 ile 1905 arasın. da büyük bir Avusturya şehri olan Krakoviye. ki eski Leh payitahtı idi- Rusyadan f'rar eden Leh vatanperver. Jeri gelmişlerdi. Aralarında Pilsudski de vardı. Smigiy.Ryâz bu büyük adam ile ta- nışmak fırsatını elde etti. Az sonra İh. tiyar vatanperver genç Smigiy'nin ne derecede büyük bir vatanperver oldu. ğunu takdir etti ve onu kendisine mü - rid, şerik ve dost yaptı. Pilsudski o sırada Leh vatanperver. lerinden mürekkeb grulpar teşkil edi. yordu. Bu gruplar «Endaht cemiyeti» adı altında teşekkül ediyordu. Smigiy - Rydz bu cemiyetlerin ku” mandanlığına tayin edildi. Bu arada Umumi Harb patlak vermişti, Avusturya « Macaristan ordusunda ihtiyat zab#ti olan SmigiyJRydz; Pik sudeki tarafından teşkil edilmiş bulu. nan «Leh Jejiyonunda» harbeylemek için müracaatte buunmuş ve müracaati kabul edilmiş idi. Oradan cesur bir za- bit olarak çıktı, Amirlerinin takdirini kazandı. Michalowice harbinde şefi bulunan Pilsudskinim hayatını kurtardı. Taar - ruz hareketi esnasında Pilsudski ileri. ve atılmak Üzere iken Smigiy.Rydz karşısına dikilmiş ve ona: — İşte bu iyi, dedi, insan bir porsiyon yemek yese de Iki porsiyon yemiş kadar olur, * Müşterile garson #rasında: — Keşki bu lokantaya'on beş gün ev- vel de gelseydim. — Demek yemeklerimizi o kadar be - ğendiniz? — On beş gün evvel gelmiş olsaydım. şimdi yediğim balık, taptaze olacaktı da.. * — Nişanlıma kur yapıyorsun ha de - likanlı ben sana bunu öğretirim. — Teşekkür ederim, ben esasen biliyo- rum, siz hiç zahmet etmeyiniz. * Kadın — Evlenek bir hafta oldu, sen her akşam eve geç geliyorsun. Kocası — Kahvede toplanan dostları - ma evlendiğim gündenberi kendimi ne kadar mes'ud hismettiğimi uzun uzadıya — — Kumandan, buradan geçilmez! Keşif kollarımın kumandanı benim, bu iş bana alddir. Rica ederim bekleyiniz! demiştir. Pilsudski, homurdanarak itaat etti, fakat bu arada şu sözleri söyledi: — Kendi talebem beni vazifeye da- vet ediyor? Pilsudski, Almanlara sadakat yemi- yi yapmaktan ve Fransız dephesinde harbedecek olan bir Leh ordusu teşkil eylemekten imtina eyledi. Bunun üzerine Almânlar onu Mag - deburg kalesine hapsettiler. Erkânı - harbiye reisi Sosnkovski de onunla be. raber hapse atılmıştı. Vazifesinden azledilen Smigiy-Rydz de yeni teşkil edilmiş olan ve P.O. W. rümuzü altında iş gören bir Leh as keri cemiyeti hafiyesinin başına geç - mişti. Harbi Umumi bittikten ve Lehistan tam manasile ihya edildikten sonra Sovyetlere karşı cesurane harbetti. Tam mânasile ve yüzde yüz bir a& ker olan mareşal Smigiy-Rydz vaktile anlatıyorum. Vakit geçiyor, bu yüzden| güzel san'atler akademisi talebesi ol. geç kalıveriyorum. duğunu hiç bir vakit unutmamıştır. Mareşaj Smigiy Rydz Umumi Harb esnasında Ruslara kar m büyük bir hücum yapılmak üzere idi, Leh lejiyonlarının başında hücuma kalkacağı sırada harbin vukubulacağı meydana uzun uzun bakarak: — Ne güzel bir perspektiv; demişti. Geçenlerde Londraya ziyarete git mişti. Maiyeti erkânı ile gezinirken çok zarif bir sokağa rastgelmiş. Mai * yeli erkânının hayretle açılan gözleri önünde Bir köşeye çömelerek sokağın krokisini yapmıştır. Bugün Leh ordularının başkumandan; bulunan mareşa! Smigiy.Rydz şahsın. da Lehistanın ateşin vatanperverliğini. temsil etmektedir. O, Lehistanı ihya eden büyük va « tanperver Pilsudski'nin tabit bir ha” lefidir. Bu mevkie ondan elyâk başka biri bulunamazdı. Pilsüğekinin hatırası hürmetinedir ki Leh hükümeti 13 Temmuz 1936 ta. rihinde şu kararı vermiş idi: «Mareşal Pilsudski tarafından vata. nın birinci müdefiliğine ve Cümhurre, isinin birinci şeriki mesailiğine tayin edilmiş olan general Smigiy - Rydz * Cümhurreisinden sonra devletin en büyük şahsiyeti olarak telâkki edil - melidir. O yolda da hürmet görmeli « dir.» Mareşal Smigiy.Ryd2'in Tehistana ne kadar büyük bir vatan hissi aşıladı- ğma misal olmak üzere buraya ufak bir muhavereyi nakledelim: Geçenlerde bir Alman zabiti, Varşon vada bir siyasi devlet adamına ŞU söZ« Teri söylüyordu: — Harb zuhür ederse siz Lehliler müşkül mevkide kalacaksınız... Çünkü bizim gibi güzel yollara malik değilsi. niz! Lehli buna karşı şu beliğ cevabı ve” riyor: — Doğrudur. fakat (harb patlarsa yollarımz bize kifayet edecektir. Bu cevab, halen Lehistanda hüküm sürmekte olan haleti ruhiyeyi çok gü. zel bir şekilde ifade etmektedir. Atk