8 Sayfa SON POSTA “Benim başımdan geçen aile faciaları her erkeğin tüylerini ürpertir. Zen- i ginim. Aile yuvası dünyada en fazla merbut olduğum mefhumlardan biridir. Buna rağmen iki defa evlendim ve iki karımdan da ihanet gördüm. Şimdi © F.A. (Ankara): «Yüksek tahsil görmüş, bügün yaşı çoktan kırkı ağmiş bir bekârım. Veçhen | girkin sayılmam. Geçim kuvvetim yerin-, ie. Daha uzun müddet enerjimi muhafa- a ve hayat mücadelesine devam edebi- lirim. Bundan on beş sene evvel İslan- bulda iş ve memuriygi bulamıyarak her- kes gibi ben de meleliksiz Ankaraya gel- im. İnşaat işlerinde kâtibilğe başlıyarak | müteahhid oldum ve hayli para kazan-| hayatta idealsiz kalmış bir serseriyim,, rüyor da heves ediyor, diye bir mahzur görmüyordum. Bir gün candan bir arkadaşın: «Senin bayanın dizgirlerini çeksen iyi olurs de- mesi, başka bir gün bir diğerinin ihtarı, sönelerdenberi hatır ve hayalime gelmi- yen şüpheleri doğurdu. Birbirinden ha- bersiz arkasına adamlar koydum. Musır- ran takib ettirdim. Vak'a müsbet çıktı. Bir gün bir gencle Baraja gittiğin: tele- fon ettiler. Hemen mümkün mertebe teb- dım. Yenişehrin güzel bir yerinde apar-jdili kıyafet ederek Barâja koştum. Be- txman yaptırdım. Sira bir yuva kurmağâ|reket versin tabanca taşımak âdetim de- gelmişti. Hayatta dandan alâkalı kimsem | ğildir. Yoksa çocuklarım anasız, babası? kalmamıştı. Tanıdıkların tavsiyesile ol-| kalacak, gazetelere de iyi sermaye çıka- dukça iyi tahsil ye terbiye görmüş bir caktı. Soğukkanlılığımı muhafaza ettim. hızla altı ay nişenli kalıp anlaştıktan | Mahkemeye baş vurdum. Dokuz ay uğ - para büyük ümidierle evlendim. Henüz Yir ay geçmemişti. İkinci katta boya ta- birlerini Yapmakta olan üstü başı mü- İvves, kerih bir boyacı kalfası ile... Böylemeğe tecddüb ediyorum. Derhal İoyacı ile karımı oturduğumuz apartı- handan çıkardım, Kendine mahsus eşya- bırı, bohçaları boyacıya yükledim. Karı- man koltuğuna da bir bohça verdim, ba- Yasının evine iade ettim. «Sarımsağı ge- İn etmişler de, kırk gün kokusu çıkma- Muş» tibirini de o zaman öğrendim. Tam ir buçuk sene mahkememiz sürdü. Ni )ayet bir hayli fedakârlıklardan sonrs | ayrdım. Uzun zaman bekâr yaşadım. Fakat içimde alle saadeti, çocuk sevgisi bir türlü sönmüyordu. Çünkü maddi ih- Byaçlarımı fazlasile temin etmiştim. Ar- Yadaştar ve eşleri eski terbiye görmüş, Küçük bir kasabada büymüş, ilk fahsili bile tam olmıyan basit, biraz da ahmakça bir kız buldular. Tam senin istediğin gi- bi.. dediler. Ben tahsii, boy. bos, zekâ 2-! tamıyordum. Aradığım tek şey iffet ve| Damustu. Hülâsa bu fakir kızla evlen-| Gim. Beş sene beraber yaşadık. Üç tane çocuğumuz oldu. Artık kendimi dünya- Bin en Mes'ud adamı sayıyordum. Her ak- gem ellerimde puketlerie evime geliyor, çocuklarımın gürültülerile o oyalanıyor- dum. Bahtiyarlığımıza peysn yoktu, Ka-| rım doğru dürüst iki lâf konuşamıyordu. © Radyoda flimi, içtimal güzeli konferanslar verilirken bir şey anlıyamadığı için der hal kapar, Arab yelellisi dinlerdik. Ki- tab ve gazete okuduğuma kızardı. Buna mümasil birçok (omoksanları rağmen mes'udum. Çünkü karım afifti, Son zamanlarda karımın ahval ve et- raştıktan sonra dolgun bir nafaka vere - rek ayrıldım. Bosanma kanununun kim ne derse desin, mem'eket ihtiyacını kar- şılamadığı meydandadır. Boşanma kölay olması için kapah bir y yabancı b'r erkekle yakalamanız şarttır. Otomobil gezintisi, kolkola gezmeler, boşanmayı kolay halledemiyormuş.. Şimdi beynime giren, gittikçe büyü - yen kurdu da yazayım. Hafiflik, şımarık- Jık bir kadını nereye kadar götürüyor. Bu kadın bü yolsuzluğa ne vakit başladı. Kaç sene oldu. Çocuklar olmadan evvel mi*, Çocukların babası karışık mıdır? Başka- sının çocuğunu kendi evlâdım diye bağ- rıma bastım da, ahmak zannettiğim kadın için için güldü mi7. Buna karşı acı bir intikam tasavvur ediyorum. Emlâk ve a- karım nakde tahvil ettikten sonra nafa- ka vesair talebler için beni kat'iyen bula. mıyacakları bir yere gideceğim. Para - larımı da bir yere gömeceğim. Yaşadığım müddet zarfında sarfedeceğim. Ben 8) - dükten sonra pera toprak altında çürü « yecek, varisler on para alamıyacak, üç çocuğile bu kadın ömrünün sonuna ka - dar sefil olacak. Şimdi hayatin ideâlsiz kalmış bir serseri oldum. İki defa tali - him bana yar olmac:. Şehrin fakir ma- hallelerini dolaşıyorum. Teneke odalardıs oturan, beş çocuklu aileler görüyorum, Kapılarının önünde babalarının getire ceği iki ekmekle annelerinin yaptığı sı - cak bir çorbaya kaşık atmak İçin sal sızlık gösteren aç çocukların şenlendi diği mes'ud yuvaları gıpla ve hâsretle do- ya doya seyrediyorum. Milletin bu sağ- lam temelleri de biz münevverler gibi düşünseler, maazallah düşünebilseler varında bazı garabetler görmeğe başla-| memleketin istikbali kapkaranlık olur - m. Fazla süs, fazla boyanma, dans me-İdu. Genç kızlar, bekâr erkekler! Dedi - takı - evvelce 'dans bilmezdi - gene hoş | koduları, birbirinize kusur bulmayı bı - © — örüyordum. Görüştüğümüz ailelerde gö-|rakınız da evleniniz. Memleket, millet Edebi tefrikamız: 33 e e pl lim KOYDEKİ DOST Fakat bilmem memnun olacak mı? Burhan Cahid | — Kendinizi bize yabancı görmeyiniz Kaşpusiyer cebinden yeni neşredi « len (Göl sabahları) romanımı çıkarıp)larını en yakınlarından daha yakın bü- uzattım: lur. — Boş vakitlerinizde okursunuz Vil-| Bana biraz ileri gitim gibi geldi. dan hanım. Tashih etmek gayreti ile: Kurşuni göz bebekleri büyüdü. Ki-| — Tabit değil mi efendim, dedim. İsbı almak için iki eli ile uzanmıştı. o | Maksadım lâtife, — Çok naziksiniz Cevad Bey dedi.) Vildan j © baktı. Gözlerimi ye. Cevad Bey. İnsan hayatında bazı dost- Mem insanı en ümidsiz zamanlarda se yindirmesini öyle biliyorsunuz ki! Ve gözlerimin içine bakarak ilâve Ati: — Öyle değil mi? Osman Bey: ç . — Eyvah, dedi. Şimdi de ben kıskan dım. Lâtife ettim: — Ya ben, dedim. Ben ikinizi de kis- © kandım. Deminki sevinç o sahnesi ne » Semimidi. Böyle içli hislerde yabancı Yalanların kıskançlığı ne derindir bil. leniz.. re indirerek ilâve ettim: — Şaka, lâtife ruhun gıdasıdır der- ler. Osman Bey: — Evet, öyle ya, öyle ya. Derken genç kadının âsabiyetle e- lindeki romanın yapraklarım çevirdi- ğini farkettim. Havuz başındaki muayyen yerleri - mize dağılacağımız zaman Vildan: — Ben biraz içeri'gidiyorum baba, dedi. Şövalyeye söylenecek bir şey var m1? — Hayır, yavrum. Sen varken artık Osman Bey, filozof bir bakışla dedi ben bir şeyle meşgul olmam. Osman Beyin ilk sözü su oldu: sizden bunu istiyor. Mes'ud olmak, maa- şın azlığı, çokluğu ile değildir. Birbiri - nize sadık ve vefakâr olmak kâfidir. Ka- dinın #hanetinden başka dünyada bira - zab tasavvuru mubuldir. Benim bugün - kü servetim, konforlü apartımanım, şu teneke baraka yanında pek bedbahttır. he kat'iyen saadet değildir ve olamaz.» ae © Mustafa Ertürk (Kilis): | <Bekârlar için hayat ve mühim bir | mevzua temas &den anketinizi başladığı İ gündenberi takib ediyorum. Kızlarımızın müdahaleleri karşımda bu husustaki kanaat ve bilgilerimi arzetmek arzusuna Kapıldım. Yalnız bundan evvel muhitin jan'anevi şartlarile bu arada birkaç misal tereceğim: | Mes'ud bir yuva kurulmasına hizmet İetmekten ziyade ticari zihniyetle hareket jeden kız baba ve anaları ekseriyeti teş- kil etmektedir, Sıklet itibarile, kilosu bir altın Hraya satılan bir kızdan ne gibi bir saadet beklenebilir? 60 kilo ağırlı- ğında, dolayısile 60 altın lira mukabilin- de nişanlanam bir kız iyi bir aile kurma- ğa namzed midir?.. Sanmam. Hiçbir muhitte buradaki gibi ihtiyar arkadaşlara soruyorum. Bu şartlar için- de nasıl evlenelim” diyorlar. Hayat pahalılığı da malüm. Binacna- leyh az maaşlı memurlar veya geçim şartları müşkül olan kimseler, evlenmek- te tereddüd etmekte haklıdırlar. Sonra itiyad haline giren an'aneleri kz velile- rinin kafasından silmeli, Yirmi dört yaşında bir kekâirim. Ev- lenmeğe hiçbir mâni vaziyetim yoktur. İdeslime uygun bir bayan seçebildiğim takdirde derhal evleneceğim. Biraz mü- | tereddid olduğumu saklamıyacağım. Bu- İ günkü kızlar ve kadınlar ev kadınlığına | veda etmek üzeredir. Ehemmiyetsiz. ve pek basit meseleler yüzünden evini, ko- > | casını ihmal eden kadınlara sık sık tesa- df ediyoruz. Kızlarımız tasarruf bilmiyorlar, Süse, tuvalete karşı elleri çok açıktır. Bence geçimsizliğin en mühim sebeblerinden biri budur. Evine, parasızlığı yüzünden redyo alamıyan bir arkadaşıma, karısı isyan etti, Bu bir yuva dağılmas İçin sebeb midir?.. Bütün karşılaştığım hâdi- feler, eğlenmemi geciktitiyor, | iyisini bulmak arzusile bekliyorum.» (Devamı 10 uncu savfada? — Süleyman Beyi görmediniz mi hiç? — Hayır. Buradan beraber gitmiştik. Beni Beyoğlunda bıraktı. Bir daha te- sadüf etmedim. Çiftliğe gelmedi mi? Osman Bey başını salladı Biraz dil- şündü. Sonra yavaş bir sesle; — Vildanla mektublaştılar. Bir şey sormadım. Fakat öyle hissediyorum kilise. Aile içindeki partizanlık çok tehli- kocasının | kelidir. Vildanm çiftlikte kalması hoşuna gitmiyor. Osman Bey devam etti: — Sebebini de anlamıyorum. Vil . dan bu hafta gene bir çok eşya getirt- ti. İşlerine karışmak istemiyorum. Fa- kat hislerim beni aldatmıyorsa arala - rındaki genginlik fena bir netice vere- ceğe benziyor. Mütcessir babayı teselli etmiş olmak | kalmaz. İzdivaç zaten cemiyetin en ih- için dedim ki: — Üzülmeyin karı koca, hele esiki- dikçe kardeş gibi olurlar. Darılır, ba- rışırlar. Osman Bey hafif bir tebessümle: — Evet, dedi. Bunlar da o devreye | şılmıştır. Eğer cemiyette bir çocuk da- girdiler amma, ikisi de genç evlendik.) vası ve bir devlet meselesi olmasa bu” benliklerini |gtinküi izdivaç teşkilâtm; tarihin muh- leri #çin hususiyetlerini, yeni yeni hissediyorlar. Şimdiye ka- t#klâlni buldukça aralarında his ve düşünce farkı Kendini gösterdi. Şimdi | gidecektir. Biri sulh biri kadın. Yer bit taraf fikrini ötekine kabul 0 Gi oh 5 vi di kız ekseriyetine tesadü? etmedim. Erkek| | Kadınlar diyorlar Ki “Baylar biraz insaflı olunuz, hücum ettiğiniz ka- dınlar içinde benim gibileri de var. Kocam günde birbuçuk lira kazanıyor ve bir liradan fazlasını rakısına veriyor. Geri kalan para benim ve hayat veren, onları bu dünyaya getirip çocuklarımın yiyecek, giyecek paramızdır,, © Faika, Nazilli: Erkeklerin kadınlar aleyhınde bulun» masına şaşarım, Kadın bugün orlar için çok mukaddes olmalıydı. Çünkü onlara! büyüten, adam eden analar: da kadındır. Kadınlara kötü söz söyliyen bir erkek evvelâ kendi annesinin kalbini kırıyor demektir. Kadın fena değildir, kadın fena ola- maz. Çünkü onur hassas bir kalbi, ve bu kalbde sonsuz şefkati vardır. Onun bu şefkatini tahrik eden bu kalbini El yan erkek ancak bu kalbin şefkat ve sev- gisinden istifade edebilir, Onun için eğer kadını size karşı iyi| muhabbetli ve fedakâr görmek #stiyorsa-' | kocam (bana dost olup ta bütün kafamdan geçenleri paylaşamaz, âşık olup ta gön- Yümün içindekileri anlıyamazsa ve sonra her insanın muhtaç olduğu rahatı, kon- İforu, eğer iktidarı varsa lüksü bana ver- mezse ben bedbaht olurdum. Çünkü gözü dışarda bir kadın değilim. Bir erkek her şeyi kendisinden bek- liyen, kendisinden çok şey istiyen ve çok şey bekliyen bir kadina koca olduğu ze- man memnun olmalıdır. Çünkü emin 0- labilir ki bu kadının hayatta kendisinden başka en ufak bir meşgalesi bir saadeti veya bir alâkası yoktur. Böyle olmıyan kadınlar saadeti ve #h- tiyaçlarını aile yuvası haricinde arayan kadınlardır. Asıl onlardan korkmak ve dar biribirlerinin varlığında ne olduk- İlönç bulmamız pek tabiidir. İnsanlarm Jarım bilmeden yaşadılar.. Hisleri #s-İbütün zeki kudretlerine rağmen halle- çekinmek lâzım gelir. Sp © Şaziye Gürbüz: Ben de derdimi dökeyim. Beş sene önce san'atkâr bir gençle ev lendim. Kadınlığa yarar vasıflarım ta mamdır. Bir erkeği mes'ud edecek kabi liyetteyim. Lâkin kocam fevkalâde ay yaştır. Hergün bir buçuk lira kadar bit para çıkarabilir, fakat hergün bir lira dan fazla Tukı ve meze masrafı vardır Gıdamıza çuk az para ayırdığı için iki ço cuğumla çok büyük müzayaka içinde ya şamaktayız. İçkiden pâra arttırıp ta üste başa ba kamıyan kocam, pejmürde kıyafetle gez © Fatma, Büyükada: dikçe erkekten iğrenir bir hale geldim Bir kadının kocasından her şey bekle-| Müğbrem ihtiyaçlarımı karşılayabilmek mesi ayibsa ne yapalım, ben © ayıbı İr-İ için evimde hasır dokumağa başladım tikâb ediyorum. Hayatta her şeyimi. a$-| Kocam bu halden sıkılacak yerde rakısı” kı, refahı, saadeti, lüks ve fedakârlığı,|na devam etmektedir. dostluğu, arkadaşlığı kocamdan bekliyo-İ O Beni maddi ihtiyaçlar içinde kıvrandı- rum. ran bu adamla evlendiğime çok pişma- Çünkü kadın erkek gibi değildir. Ha-| nım. Fakat elden ne gelir! İçinde mes'ud kikaten sevince kendisini pay etmeği ya-| olamadığım bu yuvayı bozmak, her za- ni aşkını (bir erkeğe dostluğunu bir er-| man hatırımdan geçer. Ancak, iki çocuk- keğe. arkadaşlığını bir erkeğe vermeği|la bundan sonra bir yerde barınamıyaca- refahı şundan, zevki bundan beklemeği| gımı, besi bir kocaya almıyacaklerını beceremez. Kadın tek sevgi ve tek erkek| düşünerek acıklı halime Katlanıyorum. 4 için yaratılmıştır. Bunun haricine çıkan| Hep kadınların kusurlarını öne süren kadın anormaldir. erkeklere soruyorum. Siz kadın olsanız i Ben bütün genç kızığım: seveceğim| ve benim gibi mahrumiyetler içinde ya” bir erkekle evlenmek hülyasile geçirdim. | şasanız ne yapardınız? Şimdi o erkeği buldum. Tabit bu erkek| Erkeklere hitaben söylüyorum: OKa- benim bütün ihtiyaçlarımı tatmin etme-|dımlar çok şey çekerler. Kadınlara o ka” lidir. Kocam arkadaşım olup benimle be-| dar hücum etmeyiniz, biraz insaflı olu” raber gülüp konuşma; beceremezse ! naz! çalışıyor. Bu en buhranlı devirdir, biri |gün kadın davası da halledilmiş olur. ölekine galebe çalamazsa Osman Beyi dikkatle dinliyorum. İki avucunu açarak devam etti: Bu fikir bana da hiç yabancı gelmiyor. — Biri sağa biri sola. Ve gelmediği için de hoşuma gidiyor. Güldüm: Kendisile bir fikirde olduğumu yüzüm — Eyvah âile içinde de sağ, sol var |deki ifadeden anlayan kıymetli dostum demek. devam etti: z — Hem de siyasi partiler gibi olsa ne| o Kadın arzın en faydalı ve gözel mahlükudur. Fakat erkek bu güzel ve | faydalı mahlöka değerinden fazla kıy”. | met verdiği için zevkini alamıyor Hat | ta işkence haline getiriyor. Hele s0. | devir kadın bütün inceliğine rağme8 erkeğe faydalı olmaktan kalmıştır. Evet hayatımıza arkâdeş olarak alırken yö” nız, ona karşi siz de iyi muhabbetli ve fedakâr olunuz. Aile içinde bir taraf her şey versin, diğer taraf her şey alsın, bu olamaz. Yalnız ailede değil bu dünyada böyle! Görüyor musunuz bakınız, Hitler her şeyi almak istedi. Fakaz kuzu gibi halim, selim Çemberlayn bile sonunda: «Feda- kârlık yalnız bir teraftan olmaz, aklımı başına toplar dedi. Aile hayatında öyle Hitlerler vardır ki, bunlara rasgelen ka- dınlar birer melek olsalar çileden çıkar- lar. Haksızlığa lüzum yok. Dedik yal... Her sey karşılıklı olur. Osman Bey meseleyi daha ciddi ko. nuşmak İster gibi: — Kari kocanın her noktada anlaş. malarına imkân yoktur. Fakat iki ta- raf da biribirine ikramda bulunmalı, biribirine yaklaşmalı. Merkezden uzak Jaşmamalı. İki taraf da kendi hislerinin hâkim olmasında ısrar ederse mesele tiyar bir müessesesi, dişi ve erkek mü- nasebetinin bütün nizam, kanun ve on lardan daha kuvvetli olan âdetlere rağ men insan ruhu ve dimağı için katla- nılması güç bir ıztırab olduğu anla - teltt devirlerdeki afle şekilleri gibi gü- iki dava vardır ki sürüp nımızdaki mevkiini tayin edemiyoru” Lüzumundan fazla ehömmiyet veriy©" ruz. Halbuki pek «z istisnası ile kadı yarının neşesini bugünden yutup sönü ren, bunun için de'daima hayata, sd İdete, servete karşı açlık hisseden bire” mahlükturlar. Onların hislerini sıkı bif calar değil mi? Başımı eğdim: — Tamamile. değil mi? lar daima'bire iki, ikiye dört istiyen VW mürakabe altında bulundurmayan k& tehlikededirler. — AnlıyorsunUğ