m A MN 2 Ağustos SON POSTA Danzig davası nedir, bu davanın sulhan halli mümkün müdür? ANTHONEY EDEN İngilterenin eski Hariciye Nazırı Büyük muharebenin sonunda sulh mu- #hedesinin yapıczarı Alman - Leh hu- dudunun tesbiti işine başladıkları Za- Mar, geçmiş asırlarda bir arının Ü- Zerinde sürçmüş olduk'arı bir mu- adele ile karşılaştılar. Bize kadar intikal eden tarihin anlat- tiğına bakılırsa daha ilk asırlarda Töton- lârla Slavlar şarkın bütün yollarına yer- leşmişler ve boyuna yekdiğerile boğuş- Muşlardır. Bazan bazan da öteki 0- boritesini tesis ederdi. Yalnız mukabil tarafın boyunduruğu altına giren, kim Olursa olsun. Oasla kadere boyun €ğmezdi, adele devam ederdi. 14 üncü asırda Töton şövalyeleri dev- tinden 19 uncu asırda Bismarkın şiddet- le takib ettiği Prusyalılaşlırma devrine kadar Almanya hep, bir kısni bugün Polonyanın Pomorz vilâyetini teşkil e- deh bu topraklarda, hâkimiyetini tesis İle uğraşmıştır. Sartettiği gayret Büyük Harbin patladığı tarihte de devam edi- Yordu, Fakat bu gayret tam bir muvaffa» kiyetie netiöelenmedi. Taksime, Prusya» İilâştırma siyasetine rağmen ve şüphesiz büyük mikyasta bu sebeblerden dolayı lonyalıların mili? ruhlarındaki kuv- Vet hiçbir zaman sarsılmadı. Bugün de Hiçbir zaman sönmemiş olarak parla- maktadır, 13 üncü madde Uzun yıllar süren mücadele, kaçınıl- Müzi imkânsız bir netice olarak arkasın- ÖN ağır bir ırki çekinme ve şüphe mirası birakmıştır. Bu ırki çekinme ve şüphe bazan tetkiksiz, insiyaki kanaat derece- erİn$ kadar da gitmiştir. Mazide Şarki Yrupada zuhur etmiş olan birçok hâ diselerin tahlilinde ipucu vazifesini gö-| Ben işte bu haleti ruhiyedir. Sulh konferansı 20 yıl evvel böyle a- Finı biz tarihi mirasın-karşısında kalınca Kendi hattı hareketini tayin etmek için! Manında bir anahtar buldu. | , Vilsonun 14 maddelik — programının! üncüsünde şöyle deniliyordu: za «Müstakil bir Polonya devleti tesis Wimelidir, bu devlet itiraz edilmez bir ilde Polonyahlarla meskün toprakları YAZAN İetin kendi mukadderatına hükim olmae- 81 düstürü bir mana ifade ediyorsa kori- dör Polonyalıdır. Bu koriderun Polonya» ya ilhakı iktısadi sebeblerin meticesi de- Bildir ve koridor asla Danzig müadelesi- nin bir cüz'ü sayılamaz. Bu nokta üze- rinde ısrara Bizum vardır. Zira iki mua- dele Alman taleblerinde oyekdiğerine raptedilmiştir ve ağlebi ihtimal Alman- ların zihinlerinde her vakit için böyle olmuştur. Hakikat şudur ki, Şarki Prusya bir Slav deryası içinde kaybolmuş bir Alman adasıdır. Binretice biri, Şarki Prusyayı Slav memleketleri arasında bırakarak, içinde bulunan Almanları bazı İktısadi mahzurlar karşısında terketmek, diğeri a dudu içine almalı ve denize inmeli! et bir mahreci bulunmalıdır. Polon-| e mülki, siyasi, iktsadi bütünlüğü , etler arası bir muahede İle garanti al “a alınmalıdır. hep ayarın bu 14 maddeyi sulh mua) dane esas olarak kabul ettiği zsman- br, İbüren Alman hükümetleri bu via yekdiğerini takiben müracaat May dir, elân da etmektedirler. bina- wüç Wh hiç değilse bu nokta üzerinde ih- mevcud olamaz. Polonya koridoru yasele bu noktaya gelince, ekseriya “i$lıkla yekdiğerins karıştırılan, biri Ny işi gaya koridoru, diğeri de Dan- dey denilen iki muadeleyi yekdiğerin- Ri etmek Jâzımdır. 4 Ve konferansı şimdi söylediğim hakka maddeyi tatbik etmeye çalışmak wa e Polonyanın irk prensiplerine iç alen üzerinde hak iddia ettiği bütün Yep tal oaaklar bu devlete vermek mecburi: eği bulunduğunu sanmıyordu. Zaten ça) hükümeti d2 esloda bulundu. ei tavizler elde hayer tesbit n eki, bi audud da sabırla tam olarak ya- Maş bir etidün neticesi oldi. Koridorda bu olduğu gibi eski za- Ay irda da bir eh kütlesi yaşamıştır. a iy yükse Leh milliyetperverliği ig e her vakit için Dehli olmuştur. İç Sihinde yapılmış olan Alman'nü- Mig çı ind bilâhare Polonyaya veril a topraklarda, Garbi Prusyada ve kin du mide mühim bir Leh ekseriyeti bü» “Bu kaydedildi, binaenaleyh her mi İ de 33 milyonluk bir Polonya kiltlesini ta- bit mahreçlerinden mahrum bırakmak gibi Iki muadeleden birini tercih etmek icdb ederse hiçbir adalet mahkemesi ka-| rarında bir saniye dahi tereddüd edemez. Bütün tarih gösterir ki, Polonya de - nize mahreci olmadan yaşayamaz, eski Amerika Cümhucreisi bu «emin ve ser- best» mehreci bir sulh şartı olarak tes- bit etmiştir. Şimdi Polonya halkının mevcudiyet hakkı inkâr edilmeden bu şart ortadn kaldırılamaz. Danzig anlaşması Paris sulh konferansı Polonyaya bu «amin ve serbest» limanı temin etmek vazifesi ile mikellef olunca Almanya ile Lehistan arasındaki hududun tesbiti gi- yesile teklifatta bulunmak vezifesile hu- susi bir komisyon teşkil etti. Amerika- nın, İngilterenin, Fransanın, oJaponya- nın, İtalyanın tanınmış mümessillerini ihtiva eden bu komsiyon Lekistana sade- ce Danzigi vermekle kalmadı, Danzigden başlayıp NMlavadan geçetek oVarşovaya giden demiryolunu da bu memlekete ver- di. Fakst uzun müzakerelerden sonra sulk konferansı komisyonun tekliflerini tadit etti. Bu dakikada dahi mevcud olan hal şekli o vakit bulunmuş olan hal şeklidir ve Danzig Uluslar Kurumunun idaresi altımda bir serbest şehirdir. | ! ww İyan Almanların hukukunu koruyan, hem eden, |bir silâhlanma ya « de Polonyaya bir mahreç temin anlaşma yolunda yapılmış samimi bir te şebibüs olmasıdır. Fazla olarak şurası da batırda tutulmalıdır ki, bugünkü an:35- manın şekli dir. Asırlarca müddet Danzig Polon- ya için denize bir mahreç hizmetini gör- mekle beraber müreffeh, mağrur. hemen hemen müstakil bir mevcudiyete malik“ ti. Bir müddet evvel Versay mushedesin- de Danzig şehrinin statüsünü tesbit e den maddelerin nriphemliği tenkid edil mişti. Bu tenkidler az çok yerindedir. Bununlu beraber şurası da bir hakikat- tir ki, bugünkü hal şeklini mutlak su- vette tetbik etinek arzusu mevcud oisay- dı bu hal şekli elin mer'i olarak kahp gi- decekti. Son 20 yıl içinde Uluslar K mü (Darzig) e aid çok müşkül ve pürüz- Wâ meseleleri halletmiştir ve sulh mu bedesinden de müstakbele ald bütün mu- adeleleri peşinden derpiş etmiş olması istenemezdi. Halledilmiş olan musdele- lerin en mülimleri (Danzig) in Gdynla ismindeki Polonya limanı ile münasebet- lerine, Polonya filosunun Danzigde bir hakkı olup olmadığına ve bu şehirde ya- şayan Leh ekailiyetinin hukukuna mü- teallik şeylerdi, hepsi de Uluslar Kuru- manun alen? celsslerinde Calledilmiş- lerdir. Hakiki mundele Fakat şimdi bahis mevzuu olan sey bunlar değildir. Bazan çok nazik olma- sına Yağmen bir hal çaresi bulunan me kanizmaya müteallik bir ihtüâf karşısın-| da bulunmuyoruz. Şimdi bahis mevzuu! olan muadele aslen stratejik olan bir mu- adeledir. Bu mundelenin esaslı hatları değişemez. Polonya denize (serbest ve emin) bir mahrece malik olmalıdır. Hal- buki Danzig bir defa Almanyaya ilhak edilince Polonya bu limanda hâkim ola- maz, bu nokta üzerinde bir mutavüssit tarzı tesviye bulmak ta hatıra gelemez. 1919 da tesis edilmiş olan hususi kömis- yonun tekliflerini sülh konferansını tev- di ettiği gündenberi birçok noktalarda ricat edilmiştir ve artık elde verilebile- cek bir şey kalmamıştır. mrasnmssabezsasnamonaneseendagakinemesznssmassasasanscza Gümrük ambar ve antrepoları hak. kında bir talimalname hazırlandı Limanlar Umum Müdürlüğü ile gümrük ambar ve antrepolarınm iş - letmesi hakkında bir müddettenberi hazırlanmakta olan talimatname ik - mal edilmiş, dün alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Talmatname bugünden © #tibaren meriyet mevkiine girmektedir. (Am- barlama sorvisi iş talimatnamesi) a - dını taşıyan bu talimatname bir ihti. yaçtan doğmuştur. Bugüne kadar am barlara ve antrepolara müteallik olan işler âmirlerin verdiği bir takım emir lerle görülmekte idi. Bu yüzden mu- amelelerin çok defa matlüba muvafık olmadığı görülmüştü. Talimatname esaslı tetkikler yapan bir komisyon tarafmdan kaleme alın- mış olduğundan, bumdan sonra güm - rük ve liman ambarlama servisinin çok iyi bir şekilde yapılabileceğinde şüp- he bırakmamaktadır. Limanlar Umum Müdürlüğü kooperatifi toplanıyor Limanlar Umum Müdürlüğü me - içerisinde taplanacaktır. Bu mutavassıt tesviye tarzının makul) Kooperatif memuf'lâra yeni bazı ko-| Ji olup olmadığı noktam üzerinde yekdiğe-| aylıklar temin etmek Üzere bü defe rinden farklı fikirler yürütmek kabildir. |mfühirn bazı kararlar Htihaz eğeceğin- Fakat inkâr edilemiyecek olan meziyeti, |den. bu sonunu #lâkadar- o zaman için hem serbest şehirde yaşı«|lâ* ni ise de muhteviyatı yeni |* Sayfa ? LL DENİZ VE DENİZCİLİK EN Japonlar yaptıkları harb gemilerini niçin saklıyorlar ? (“Son Posta,, nın deniz Vaşington tahdi di teslihat konfe * tsnsi ahkâmının if. lâs ettiği 1936 se- vesindenberi Mü - tün devletler yeni ışıma başlamışlar - dir. Bu yarış ken - dini en ziyade, de- hiz sahasında gös » *eriyor. Bilhassa si durumun ne “ | zaketi o karşısında | devletlerin kuvvet- erini, bir misli da- ha, artırdıklarını görüyoruz. Grek günlük — gazeteler ve gerekse ecnebi yıllıklarda muhtelif memleketlere oaid yaplan gemilerin wsafanı gördüğü - müz halde Japon - lar ve bir de Rus - lar hakkında hiçbir maşümata tesadüf edemiyoruz. Bunun sebebi nedir? Kara ve deniz tekniği Bilümum harb vasıtalarının muha- rebe san'ati ile alâkası vardır. Esasen silâh, muharebenin ihtiya - cına göre, muharebe de eldeki silâhın cinsine göre yapılır. Bununla beraber | karada her devlet hasmının nasıl bir silâh kullandığını ve nasıl bir muha » rebe sistemi takib ettiğini bilir. Kara- da bu gibi şeyleri saklamağa (lüzum yoktur; çünkü arazi belli başlı bir ha- ildir. Onun tabii manileri olan dağla- rın arkasında kuvvetler toplanır, ta » arruz hazırlanır ve muharebe yapılır. Denizde ise muharebe göğüs göğüse, | yani birbirini görerek yapılır. Bir de- fa düşman göründü mü, artık, kuvve” nizin omikdarını gizlemeğe imkân yoktur. Gerçi sun'i sis, havanın bulut- lanması, hararet tebeddülü gibi rüye- te mani olan arızalar vardır. Fakat bu arızalar, dağlar tepeler gibi daimi bir hail değil; meteorolojik durum icabı a rızalardır. | Denizin bu hususiyeti tekniğe pek) ziyade tesir eder. Devletler, bu açık mubarebeyi kazanmak için, si lâh kuvvetini, atış (mesafesini, zırh kalınlığını, gemi süratini gizlemek 20“ rundadırlar, tarih bu husustaki ketu - miyetin ne kadar faydalı neticeler ver diğini göstermiştir. Büyük Harb ( başlangemda Yavu - run İngiliz gemileri tarafından kova - landığı malümdur. Yıllıklardan Yavu- zan süratini 28 mil olarak okuyan İn - gilizler bu gemiyi yakalayabilecekle - rini zannetmiş iseler de şanlı gemi 3l mil yol ile tazıların önünden kaçmış - tır. Herhalde geminin böyle gizli vasıf. lara malik bulunması bir rüçhandır. Bundan dolayı gemisini kendi inşa e - den milletler, silâhını © ucuza mal et- mekden başka, gizli vasıflarla düşma - mına lahâkküm etmek (imkânlarına maliktirler. Denizeilikte buna teknik baskını demek lâzum gelir. Japonya neden mecbur? Japonlar, esasen ketum insanlar ol- makla beraber, silâhlarını (gizlemek hususunda diğer (devletlerden daha hassas olmalıdırlar. Bunun için bu Şark imparatorluğunun coğrafi duru. muna İasaca bakmak lâzım gelir. nya bir ada (devletidir. Aşağı işleri mütehassısı yazıyor ) ! — Halka mühaceret yolları bul mak. 2 — İptidaf madde kaynağı bulmak. 3 — Sanayti için pazarlar elde et mek. Nitekim bu uğurda tâ (1895) Çin « Japon harbinde başlayan mücadele bu güne kadar davam etmiş ve edecektir le... Japonya tekmil Çini alsa bile yuka. rıda sıralanan ihtiyaçlardan pek azı - nı temin eder. Zira Uzakşarkta iklim pek de Japonların yaşamasına elveriş- li değildir. Onun en tabii tevessü yolu adalardır. Bilhassa Filipi Bome vesaire... Malüm olduğu üzere Japonyanın bu emelleri, İngiliz, Fransız ve en çok A* merikanın menfaatleri çarpışmakta, dır. Kuvvet mukayesesi Deniz bu çarpışmanın omihrakıdır. Acaba Japonya bu emellerini deniz kuvvetlerine dayanarak tahakkuk et - tirebilir mi? Bunun için kısa bir kuv - vet mukayesesi yapmak lâzımdır. Bu kuvvet mukâyesesi yalnız harb gemileri arasında değil, deniz kudre- tine dahil tekmil sahalara teşmil edilri melidir. Yani: Donanmadan yana: Japonya zayıf. İptidat madde: Japonya zayıf. Uzakşarkta üssü berri: Japonya kuv vetli. Maliye: Japonya zayıf. Japonya deniz kuvveti vazifesi Bu mukayese bize Japonya donan - masının, pek de, İngiliz ve Amerika deniz kuvvetlerile becelleşemiyeceği » ni gösterir. Şu halde Japonya, bu iki İkocamış devletle mücadele için, hedef olarak, düşman donanmasın: değil düş man ticaret ve nakliyst yollarını ele almalıdır. Bu vöz'fe hat gemilerinin değil da- ba ziyade kruvazörlerin işidir. Bilâkis diğer devletler de yolların: kruvazör- lerle himaye edecektir. Bunun gibi İn- giltere ve Amerika da, Japonyayı mağ İüb etmek ii onun deniz yollarını kesmek isteyeceklerdir. Bu iş de kru vezörlere düşer... Böyle bir kruvs mücadelesinde kim kazanır? Tabiatile gemisi kuvvet- Wi olan taraf... İşte Japonya da böyle bir muharebeyi kazanmak için yaptığı ör eli milyon Kağar olen nüfusu, bir tag yığını İielinde bulunan, adalar- dn yüğar. Bu durum öppouyayı şu nok- calbodom gemilerin cesametini, topunu, zırhını saklamaktadır. Herhalde (o, hareke - tinde haklıdır. F.L