© masaydım, böyle bir zamanda Londrada adam müsaade © cuze. O ya dr r bi terütaze 12 Sayin gm” “Son Posta, nın Hikâyesi GELEN Çeviren di ve ölüm acısı çeken bir insan gibi in- kedi. Eczacı gayet mülâyim bir sesle sordu: — Bana tedavi ettirmek istediğiniz bu mhhifk kılıç yarasını siz mi açtınız? | ROMADAN On sekizinci asrın ortalarında doğru 4&i, Rüzgârlı bir sonbahar gecesi cozacı, dokter Konfiyuşının dükkânnm çeni kazlı bazlı çalındı. Eczacı derhal uyandı. Geceliğinin üstüne kalın yün hırkasını geçiriyordu ki, uşağı kapıyı tıkırdattı: — Ben inip bakayım mi usta. gelen 'bekçi değil, pencereden baktım. Bir a- reba ile iki edam duruyor aşğıda.. dedi. Eezacı atıldı: — Ben açarım. Herhalde mühim bir iş olacak... — Öyle is ben de geliyorum. Fakat doktor Konfiyuşın kapısını aç- İı ve uşağını bir kenara iterek: — Anlamıyor m yavrum. de- di. Ben her kaza ve beliya karşı şerbet- yim. Sen burada kal ve kâhya kadına göz kulak ol... | Kapının zili gene öttü. Doktor Konfi-| yuşın sokak kapısını açınca sordu: — Peki efendiler, bu aceleniz neye?.. Ne var, ne oluyor?. Yatağımdan kalkar kalkmaz hemen koştum. Keskin gözlerile karşısında duranlar- dan birisinin uşak, ötekisinin de efen si olduğunu anlamıştı. Her iki ziyaretçi- de genç idi. Ellerinde silâh vardı, yüzle- rine de taftadan birer maske geçirmiş- lerdi, — Ölüm halinde bulunan birisini.. de- ba doğrusu, ölüm derecesinde tehlike i- çinde bulunan iki erkeği kurtarmak için | Şu halde yanlış kapı çalmışsınız.. derhal gelmenizi rica edıyorum. Araba bir müddet daha gittikten son- — Pekâlâ. yalnız müsaade ediniz de|ra, cılız bir fenerin aydınlattığı bahçeli gidip çantamı alıp geleyim. Hastalık ne İ küçük bir evin önünde durdu. İmiş?. Meçhul zat, doktor Konfiyuşını kolun- — Hastalık filân değil.. sadece bir kı- dan tuttuğu gibi koşturdu. 3 ıç yarası, divenlerden acele acele çıkartarak Eczacı içeriye girmek üzere iken, ge-| dillerle ışıklandırılmış bir odaya soktu. lenlerden uşak Kılıklısı arkasından git-| oOdada çocuk yaşlarında bir Ouşağın mek istedi. Fakat efendis. haşin bir sesle | baktığı, benzi sapsarı ve kanlı bir bezi! onu tersledi: göğsüne bastırmakta olan bir delikanlı — Doktoru rahat bırak. Ona emin ol-| pufla bir döşeğe uzanmış yatıyordu. Eczacıya rehberiik eden adam odanın perdelerini açtı ve E lerek: yaptım. Yaraladığım insan da öz karde- şimdir. — Günahınız pek büyük.. Tanrıdan af istemeniz yerindedir, dostum. Delikanlı sert bir tavırla etti: mukabele — Kardeşim ölecek olursa. ne yapa- cağımı bilmiyorum. İşte onun için de size ki k hayavnı kurtarmanız lâzım geldiğini, meharetiniz. hazaketinizle ik! cana yeniden hayat vereceğinizi söyle- miştim. — Mucize yaratarılardan değilim. El- ğım. İsminiz ve meslekiniz lâtfen?.. Öteki adam apaçık sezilir bir gururla* — Sizin dirayet ve kiyasetimize inan- dığım İçindir kt, fiyuşen, dedi. Malt vaziyetim oldukça iyidir. Muvaffak olduğunuz takdirde de ücretiniz ona göre verilecektir. İhtiyar doktor itidelini bozmadan ee- vab verdi: | — Benim para gözlüsü olduğumu nıyorsanız, yanılıyorsunuz. dostum.. Zi re, meharetim para ile satın almamaz bu kadar doktor var iken ona gelir mi idim.. Eczacı cevab verdi: — Bu derece iyi bir şöl pa ziyadesile memnunum efer Doktor Konfiyuşın bu gibi hallere a- Yışıktı. Onun için arası çok geçmeden, in- sanm yüzüne kamçı gib: inen rüzgârlı ve ıslak sokağa çıktı. Telâşı pek ayan be-| yan olan yabancı onu arabaya bindirdi, kendisi de arkasından atlarken uşak ta arabacının yanına sıçradı. astanın üzerine eği- — Nasılsın?.. diye sordu. Yaralı adat ağzını açmadan bağını salladı. Meçh dam yüzündeki keyi sıyırarak, tikten kendisine bakan kardeşini işaret ederek hırçın bir sesle: Yoksa ölüyor mu?”.. dedi, Eczacı ge- ne o mülâyim se: cevab verdi: — Yarası teh 'dir.. amma evvelal- lab, bü işlerden anlarım. — Ölürse, ben de yaşamam. Zira kan Araba, çakıllı yolda sarsılarak ilerle-| kardeşliğimiz olduğu kadar İçtiğimiz di. Meçhul ziyaretçi, soğuktan korunmak | su da ayrı gitmezdi. için arabanın muşamba perdelerini indir.) Yaralı odam konuşmaya çabaladı a- yes Onlar odalarında birkaç kere Mü - kerrem hakkında konuştular ve bu de bette ki elimden gelen her şeyi yapâca-lil e geldim doktor Kon-İş KADIN İbrahim Hoyi — Şari,, yalvarırım. seni, kabahat 4. bulmuyorum. Benim de kusurum. gök. Adam (bir şeyler daha söylemek iste- di, fakat inliyerek bayıldı. Doktor, herkesi sindiren bir yetle emir verdi; — Işığı buraya getiriniz. Kimse ko- müşmasın. Zavallı çocuğun yarasını te- mizleyinceye kadar, ne söylersem Onu yapacaksınız. Doktor soğukkanlılıkla yarayı açtı. Durmadan kansyan yarayı temizledi. hâkimi- Hususi merhemlerinden sürdü. Bunları) yaparken de: i birbirine düşüren, bu 7 ne ola?.. diye de dü- ndü, durdu, tem işi bitip te, hastanın üne yonganını çekmek . Üzere idi ki, açan , (sebebi i gör- haşinle erdelerinin ar- bir da buğulu bir üzüm salkımı tarave- kut yüzüklerle bezeli elile ku- çenesinin altından tutan bir Doktor Kollyuşin fena halde korku -İ geçiren çocuğun elinden. mumları dibi- ne kadar yanmış olan şamdanı alarak sordu! — Bu kadın ii Deli 9 mİ vuruştunuz?.. bir suratlı a cevab verdi: Evet.. aram imdi bile tak! üne bakmaya cesa- Kardeşine bak.. yanını olur. Ateşi yiniz.. biraz daha mum yakınız. Ben de Romadan gelen bu kadınla konu- şayım.. dedi, — Demek, Simoneti tanıyorsunuz. — Vaktile, İtalyada a doğru di tanırdım. igin bir Onunla &- hiç te İstemi harab 'bir halde | kadar takib etti. Orada eczacı kadına: -- Bu iki delikanlıyı ve diğerlerini de rahat bırak!.. Romadan neden böyle çar- çabuk ve ice geldiğini biliyorum. Ru- nağın bütün ps nı yedin bıtird kattığından kimse helenmedi ma ben isbat e- debilirim.., dedi. Kadin hırçın bir Burada ar ene »nera, vE MERİNAe» za Ağwste ? amd Yüksek Deniz Ticareti Mektebi. Müdürlüğünden: Cinsi Miktarı Muhammen fiatı Oo Muvakkat teminatı Lira Lira Er. Can kurtaran #likası 1 aded 650 «© Mektebimize lüzumu olan ve muhammen fiatı, miktar ve muvakkat teminatı yukarıda yazılı can kurtaran filfkasının 9/3/989 arşamiba günü saat on beşte açık eksiltme suretile mübayaa ve #halesi ya pelacaktır. 'Taliblerin eb'ad ve evsaf ve şartlarını öğrenmek üzere mekteb muhasebesine ve 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 maddelerindeki şartları halz olmaları lâzım gelen eksiltmeye iştirak edeceklerin de yukarıda yazılı muvakkat teminatlarını İstan- bul Yüksek Maktebler Muhasebeciliği veznesine yatırdıklarını gösterir makbuz- larile veya barika mektublerile ve Ticaret Odası yeni yıl belgesini bâmll ola- rak belli gün ve saatte mehitebde müteşekkil komüsyonu mahsusuna mirecaat- Jar, «5501, İstanbul Komutanlığı ilânları İstanbul Komutan'ığına bağlı birlikler) | İstanbul Komutanlığına bağlı birlikler için 400000 kilo tutuşturma odunu satın | için 82400 kilo kuru soğan satın alına- âlınacaktır. Açık eksiltme ile ihalesi 17/ | akt tır. Açık eksiltme ile ihalesi 17/Ağus- Ağustos/939 Perşembe günü saat 14 de|/80s/939 Perşembe günü saat 15 de yapı- yapılacaktır. Muhammen tutarı 4400 i-|lacaktır. Muhammen tutarı 4044 Iradır. tı 330 liradır. Şartname-! İlk teminatı 371 liradır. Şartnamesi here ronda görülebilir. İstek-|gün komisyonda görülebilir. İsteklileri- lilerinin ilk teminat makbuz veya mek-İnin ilk teminat makbuz veya mektubla- tublarile 2490 sayılı kanunun 3 ve 3 mad-İrile 2490 sayılı kanunun 23 maddelerin- delerinde yazılı vesikâlarile beraber Fn-|de yazılı vesikalarile beraber ihale günü dıklıda Komutantık Satınalma Komisyo-|belli saatte Fındıklıda Kaomtanlık Satın nuna gelmeleri, 451778» jalma Komisyonuna gelmeleri, TT» Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden : i — Kurumumuz cczahanesi İle enstitü lâboratuvarlarmnın bir senelik ihtiya. cı olan şartnamede yazıh (125) kalem eczayı tibbiye ve baytariye ve kimyevi açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — MMuhammen bedeli (2451) ve muvakkat teminat (183,82) Iiradır. 3 — 8/8/939 tarmhine raslayan Salı günü saat 11 de Rektörlük binasındaki komisyon tarafından İhalesi yapılacaktır. 4 — Daha fuzla izahat ve parasız şartname almak İstiyenlerin enstiti dalre nüdürlüğüne müracaatları, (5471) Avcılar Belediye Reisliğinden : Nevşehir kazana bağlı Avcılar kasabasının 4747 lira bedel keşfi ilk okulu nun ahşap inşaatı kısmı 2490 sayılı kanun hükmüne göre 1/8/5359 tarihinden 15/8/939 tarihine kadar 15 gün müddetle açık eksilmeye konulmuştur. Talib olanların ehliyet vesikalarile beraber bedeli muhammen İle “4 7,5 buçuk nisbe- tinde teminat akçesi olan 336 lira ile berber eksiltme günü olan Salı günü saat 16,5 buçukta Avcılar kasabası Belediyesinde teşekkül komisyona müracaat ef- merken, - kandır) or Ka rm ra iş Seç ei ae Va atese Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: Kumaşları enstitüden verilmek üzere yaptırılacak olan 126 takim hademe açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — Muhammen bedel «819» ve muvakkat teminat «61,50, liradır. i saat 10 da Rektörlük binasında müteşekkil komisyon doktor Konfiyuş meleri ilân olunur. (6787) elbisesinin malzeme ve işçiliği 3 — 8/8/939 Sslı tarafından ihalesi yapılacaktır. müdürlüğ «3232, memiştim.. amma tavsiyeni tutacağım. Bir daha da Londrada seninle karşılaş- miyacağım Kosimo Kortoni dedi. Ağır satenden tuvaletinin eteklerini oplyarâk evden uzaklaştı, Londrada diye anılan re mike Hkanlının damadları olmasına itiraz edemiyeceklerini, oObundan bilhassa memnun olacaklarını bü mühavere - ler sırasında tesbit dahi ettiler. Şimdi Kadriyenin bu tavırlar ve bu sözlerle niçin onun cesaretini kırmağa çabaladığını bir türlü anlayamıyorlar. Mükerrem de bu cevabdan biraz bo zuldu. Fakat bunu göstermemek için daha bir ikti dakika masada oturuyor Biraz sonra başlayacak olan müsame- re hakkında görüşüyör ve sonra genç yerek Ertekinler - den uzaklaşıp Hayri beyin yanına gi- diyor. O Hayri beyin yanına gelir gelmez #htiyar adamı okuduğu gazeteyi bir ta” rafa bırakarak; hiddetli bir sesle: — Şimdi de bir İngiliz cadısının pen çesine mi düştün.. ona âdeta uşaklık ediyorsun. Diye yeğenine çıkışıyor. — Cadı mı?.. Ne cadısı! — Benim gibi ihtiyar bir herif içim bile cadı sayılacak kadar yaşlı bir a - aki kadına genç denile - — Demek etrafta yapılan dediko - İdular doğru. — Hangi dedikodular?. — Sizin evleneceğinize sözler. — Siz herkesten daha iyi ve hiç ol. mazsa berkes kadar iyi bilirsiniz ki...| Ben bir hariciye memuruyum. Ve ec -; nebi bir kadınla evlenmekliğime im- kân da yoktur. — Demek izdivaç mevzuubahs de - gil. — Bunu da söylemedim. O, bana servetinin ikimize kâfi (geldiğini ve eğer mesleği (o terkedecek olursam | hayatımda maddi hiç bir tebeddül ol-| mıyacağını ihsas etti. Hayri bey yerinden fırladı: dair olan evlenmeğe, mesleğini terketmeğe kal- kışacaksın öyle mi? Baban ne der?. — Bir ş ylemez.. ben bir kadın! sevemez miyim?. — Mükerrem sahtekârlığı İsamimi konuş... Para için. Mükerrem onun sözünü kesti: k size bir genç kız gi-l — Kendisine kur etmeğe başladığım | üyor. İzaman yani o benim (hoşuma gittiği — Şimdiye kadar hiç bir kadın La -|vakit kendisinin paralı bir kadın ol - mez yal. — Olgun kadın! — Elli beşini geçkin kadın ihtiyar - A — O kırk beşinde yok! — Yat. D Ay Salykok kadar hoşuma gitmemişti. duğunu bilmiyordum. Si ai İdim... Ve Ne dedi.. para için bu kocakarile|& — Yalan söylüyorsun! — Müsaade et... — Müsaade edemem. Ben seni bu - raya niçin getirdim... Bunu da inkâr edemezsin ya. Seni buraya ben getir- şu olan şeylerin de aşağı yu- bbibi benim. Ben seni bu - raya böyle delilikler yap diye çağır * madım... Eminenin bu İstanbul seya- hatinde başından bütün hayatı için bir değişiklik olabilmesi ihtimali bulu - nan hâdiselerin geçeceğini, geçedile - ceğini tahmin ettim. Ve belki aranız - da bir şey olur diye onu buraya ça » gırd Maksadım yanında ge « çen kıymetin! o anlayabil men bir kere daha düşünme. karı müs adetin ine de bizim <evlenmemizin bir şev olduğunu bugün ar» — Çok şükür ki Emine makul bir|, ızdır. Fakat sen... — Ben ne yapıyorum kuzum. — Bu ihtiyar İngi dinimi, serve” İti için... Mükerrem gene sözünü kesti: — Onu beğeniyorum. Eğer sizi ra - hatsız etmezse, hattâ seviyorum diye” bilirim. — Doğru değil. yalan söylüyorsun. Onu belki de elegant ve şık bulmuş- sundur fakat güzel asla, çünkü buna ihtimal yoktur. İhtiyar bir kadındır. Evvelâ Kadriye ile alâkadar oldun... Çok kusurlu bir kızdır.. Fakat kusur- ları bügünkü kızların hepsinde var. O da zengin, zengin amma yüzünün güzelliği, servetinin o parlaklığından evvel göz kamaştırabilir. Öyle bir kız on parası olmasa da alınır. Niçin o - nunla ciddi surette alâkadar (oolma - dın... Para ise onda da var. — Fakat Lady Salykoke. Hayri bey sinirlenmişt Kes artık dedi. Mademki karar verdin, hayatını omahvetmeğe.. buna joe karışacak değilim... Mesleğini bir İkaç bin İngiliz Brasına feda etmek, bir çirmeğe Tazı olmak, senin gibi antikası bizim soydan çıkmamıştı. Dikkat et Adada ne kadar kalırsan, kal benim yanıma uğrama, uzaktan bir merhaba kâfi anlıyor musun? Ben uzun müddet burada kalmıyacağım. Bugün yarın mn parasile bütün bir hayatı ge-| 4 — Daha fazla izahat ve parasız şarlname almak isteyenlerin enstitü daire «5470» eczacı, hastasının odasına dönerken meş'um kokotun arabasının sokakta ta kırtayarak uzaklaştığım duydu. | Yarah adam doktor Konfiyuşın meha- ireti sayesinde iyileşti. Kardeşler de tek- İrar barıştılar, Emineyi almak Üzere Sami bey geli - yor. Burada bir hafta kadar kalır. Ben de onunla birlikte kalacağım. Ve bir hafta sonra gidiyorum. Yaptığın deli- likten geri dönebilirsin. Yapacağın bu şey baban: fevkalâde müteessir ede - cektir. Sana son defa olarak söylüyo - rum. Kadriye uzaktan Mükerremle am - casının konuşuşunu seyrediyor ve yüz lerindeki manadan, seslerinin bazan yükselip kendi masalarına kadar ak - seden tonundan mühim bir meseleyi münakaşa etmekte olduklarını anlı - yor. Ve dikkatle bu sahneyi seyreder» ken onların arasında konuşulan şeyi işitmek için büyük bir tecessüs hissi duyuyor. Mükerrem Hayri beyin sinirli sinir. li ayrılıp kendi masalarının yanından geçmemek için yolunu (değiştirdiğini gören Bay Fikri Ertekin kızma: — Hayri beyle Mükerrem kavga ettiler. dedi. herhalde aralarında cid- di bir mesele var. Kadriye sebebini bilmeden ağlamak istiyordu: — Neden baba. bana da öyle geldii cevabını verdi. —9— Müsamere pek parlak oldu. Bu sen? Adada bulunan hiç bir âile kalmamış” tı ki bu müsamereye gelmemiş olsu» (Arkas var)