OT.A.N. (Ankara): «Sevdim, deli gibi sevildim. O otuzu - na yaklaşmış dul bir kadın, ben henüz yüksek tahsili bitirmiş. yeni memuriye - te geçmiş bir gençtim. İlk kocasından bedbaht olmuş, bana dört elle sarılır de- dim. Lâaleftayin, hede'siz bir macera o- Jarak başlıyan sevgimi izdivaca bağla - dım, evlendik. Ne kadar mes'udduk Ya- rabbi... Ellerimi öpüyor, sayende yaşıyorum, diyordu. Çok ızlırab çektiğinden, bayatı yeni anlamağa başladığından her an bahsedi- yordu. İki sene geçti aradan.. Benim $ev- gimde zerre kadar bir eksilme yoktu. Fakat kul hatâdan salim midir?.. Be- nim de bir takım kusurlarım oluyordu, 6 nuri da.. Ufak tefek kavgalar yapıyor - duk. Fakat gitgide, çok kötü bir tabiye 'kullanmağa, «o, hiç bana böyle yapmaz- dı». ceski kocamda böyle tabiatler yoktu» demeğe başladı. Allahım beni bu sözler öyle çıldırtıyordu ki. Zaten kafamı şüp- be ile doldurmuşlardı. Bir kadın, ilk ko- Casını unutamaz, diyorlardı. Çıldıraca&- tım. Kaç defa ayaklarma kapandım, yal- vardım. Kusur yaptığım zaman bana her hakareti yap, fakat eski kocandan bâh - #töme dedim. Fakat ne mümkün!.. Bir ak- şam gene, yemekle kavga ettik. Kendisi sebeb olduğu halde, manasız bir kadın düşüncesile hemen üst çıktı. «Peki ko - tam bana hiç böyle yapmamıştı. dedi. Kendimi kaybettim." Kaldırdım tabağı suratına fırlattım, isabet etmedi, Üzeri- ne hücum ederek dövdüm. Bunu iiraf e- diyorum. Siz beni ayıhlarsanız, bir an irademin elden gidişini düşünün! Benim yuvamda, benim kollarım âra - «sında eski kocasına hasret çekiyordu. Bende eski kocasının sayıp döktüğü es 'ki kusurların hemen hiç biri yoktu. Fa - “kat her insan gibi benim de zayıf taraf - Jarm, kusurlarım vardı. Bana niçin eski kocasile nisbet veriyordu. Başka türlü karşılık veremez miydi?. Ayrıldık. Fa - kat elân peşimdedir. nadimim, birleşe - Jim, diyor. Fakat geçti artık.. Yalnız on - Edebi tefrikamı»* Hemen otomobile atladı...“ © | — Haydi biraz daha çalışalım. ii Yanma oturdum. arabayı sarsmadan telâşsız geçirdi ve bu sefer ana şosede yürümiye böşla- dık. Dedim ki: Ti vites yapın. Dediklerimi sükünetle yaptı. Geri vitesi de öğrettim. Güneş tam tepemiz © de idi. Çiftlikten ayrılalı belki bir sa- at olmuştu. — İsterseniz dönelim artık. Yemel i. Bekletmiyelim. Sabahle - niz göl balıkları her hal- de pişmiş olacaklar, İstihza eder gibi: — Anaşılan siz de babam gibi mide- Bizi çök seviyorsunuz. Altta kalmak istemedim: — Hâyır, dedim. Midemi değil fa » kat rahatımı severim. Biraz daha geci- kisi — Şimdi yavaşça durun ve bir de ge- ki rum. Bir daha hayatımı zehirliyemem.> —EP> © H. Öktem (İzmir): “Bekârlar, niçin evlenmiyorsunuz vi Erkekler diyorlar ki “ Beni deli gibi sevdiğini söyliyen kadın evlenince bana eski kocasile nisbet vermiye başladı. Nihayet ayrıldık. Şimdi bütün kadınlardan korkuyorum, dan değil, bütün kadınlardan korkuyo -J da yok değildir. Bunları inkâr edemem. k Yüzüm de çirkin değildir. Evli Fakat böyle kurunun yanında yaşı da yakmak doğru olmasa gerektir. 25 yaşında bir bekâr olduğumu yuka- rida zikretmiştim. Evlenemediğimin 8€- bebi şudur: Bulunduğum muhitte nesil «Anketinize verilen cevablacın - ka-|den nesle, irsi bir hastalik gibi İntikal dinları hesiba katmamak şartile - hepsi doğrudur. Sebebi de aşikâr... Kendilerini haklı göstermek (istiyen kadınlar cevab yazadursunlar. Bizim İ- çin ehemmiyeii yok. Çünkü erkekler, böyle sinirli parmakların tuttuğu kale- mie aldırış bile etmezler. N Şimdi gelelim asıl suale: 28 yaşında, 120 lira aylığı olan, orta tahsil görmüş, hayata göğüs germiş bir gencim. İki sene evvel evlendim. mes'ud hayattan sonra tekrar bekârun. Anlatayım da ibret olsun! Evlendiğimin dördüncü ayında, işimin icabı bir iki gece gelmemek üzere, karı- mın haberi olarak bir köye gittim. Fakat işim bir günde bitti. Gece evime dönmek medburiyetinde kaldım. Eve gelince ne göreyim. Evde karım bir erkek arkada” şımla beraberdi. Hem de ne münasebet- siz bir vaziyette... Dünya başıma yıkıldı sandım. Hemen ertesi günü mahkemeye mür4- caat ettim ve bir buçuk senede ancak kurtulabildim. Bir daha evlenmek mit. Demir kafes içinde, anahtarı da bende olacak olsa bile, bir daha kadın istemem.» —E> © Se-Me (Ceyhan): «Gazetenizde bir müddeltir devam €- değelmekte olan ankete verilen cevab ları dikkat ve alâka ile takib etmekte- yim. Okuduğum cevablar hakikaten be- ni müteessir ediyor. Beni ankete iştirake sekveden yağâne amil, bekâr bay ve ba- yanların birbirlerine karşı insafsızca hü- cumları olmuştur. Ben de yirmi beş yaşında bir bekâr ol- mama rağmen bu hücumları doğru bul- muyorum. Evet, doğru bulmuyorum. Zi- ra tarafeynin yazıları, cevabdan ziyade hücum ve ithamdır. Bu yazıların içinde hakkat olanları KOYDEKİ DOST SF aplğaş Siğd leyman Beyin yollâra düşeceğine şüp- he etmiyorum. Dudaklarmın arasından birkaç keli- Marşa bastı, motörü işletti, viteslerilme yarım yarım döküldü: — Evet, haklısınız Cevad Bey. Tekrar çiftlik yoluna saptığımız za- man ilâve etti: — Şunun için haklısınız ki iyi bir va na bir aile sahnesile karşılaştınız. Pa- kat emin olunuz bü sahneyi ben isti - er icad etmiş değilim, İ — Bundan asla şüpbe etmiş değilim k | Vildan Hanım. Mirıldanır gibi: Dört ayi it geçirmek için geldiğiniz yerde fe- İeden ve kamımın yasak etmiş olmasına rağmen. kızlarını satılığa (çikarmaktan vazgeçmiyen, kız velilerinin bu kötü ve çirkin âdetlerini bırakmamaları gençle- rin evlenememesini Intaç etmektedir. Kr- saca: Ağır bir külfet olan başiyk ve dü- ğün masraflarının kaldırılmasile bekâr- ların adedini yüzde seksen nisbetinde a zalmış göreceğiz. Herkes gibi ben de evlenmek, mes'nd bir yuva kurmak isterim. Ne yazık ki bu hal böyle devam edecek olursa ebediyen İbekâr kalacağız. Birkaç defa evlenmeğe İniyet ve teşebbüs ettim. Pek yakından | alâkadar olduğum bir iki genç kızda ara- dığım vasıfları bulduktan ve onların iyi bir aile olacaklarına kanaati tamme ge- tirdikten sonra velilerinden istemiş isem de, babalarının pek yüksekten uçmala- rı, bütçemi fena halde sarsacak metali- batta bulunmaları beni bu işten vazgoç- meğe mecbur etti. Henüz evlenmekten vazgeçmiş değilim. Ancık aradığım va- sıfları haiz, kimsesiz bir kız bulduğum tskdinde evleneceğim.» Açık muhabere : © Bayan Nevin (Ankara): — Size soralım: Siz bizim yerimizde olsaydınız, gönderdiğiniz mektubu neşre- der miydiniz? © İbrahim Dülgeroğlu (Uşak): — Evli olduğunuzu yazdığınız halde, arikete cevab vermişsiniz. Biz yalnız be- kârların mektublarıni neşrediyoruz. Ay- rılmak tas#vvurunda oluşunuz, bekâr addedilmenize bir sebeb teşkil oelanez. Mazur görün!.. © Ali Özbek (Ankara, Ulucan- lar Özengör sokak): — Biz yalnız ankete verilen cevabları dercediyoruz. Bekâr olduğunuzu tasrih eimemişsiniz. Hem de cevabiniz ankete değil, bayanlara. bu münasebetle neş- rinde bir fayda bulmadık, Nusret Safa Coşkun Karı koca bugün biribirlerinden ka- çıyorlar. Bu vesile ile Vildan da direk- siyon öğrenmiş oldu. Osman Beyin kızını biraz azarlar gi- bi: — Maşallah, maşallah, dedi. Şu işe biraz daha evvel heves etmiş olsaydın alıp başını gidecektin zannederim. Bu lâtif azarlarış Vildanın neşesini iadeye kâfi geldi. Şakrak bir kahkaha savurdu: — Beni o kadar iyi anlarsın ki baba! Ve bir lâstik top gibi babasının boy- nuna sıçradı. Biribirlerine o kadar alışmışlar ve ynaşmışlar ki, daha doğrusu bu iyi irli insan kızına öyle açık fakat te- miz bir terbiye vermişti Ki bugün evli bir kadın olduğu halde Vildanın şu ha- reketleri hiç göze batmıyor. Daha ilk gün apartımanda gördüğüm kadın ne ise bugün de ©.. çocukça hareketlerinde — Kim bilir. dedi. Belki dostluğu -İyanmacık yok. Babasının boynuna ası- muz devam ederse bizi daha iyi anlar-İlp ayaklarını motör gibi işletmesi bü- sınız. Genç kadının neşesi havaya atılmış tün ruhunu gösteriyor. Baba kızın şakalaşmaları devam e. bir avuç pudra gibi mini mini bir|derken Süleyman Bey meydana çıktı. pembe bülüt halinde dağılıvermişti. — Kollarını sallaya sallaya meyva bah Çiftliğe döndüğümüz vakit havuz)çesi tarafından geliyor. başında yemek masasını hazır bulduk. | Yemekten evvel havaya sükünet ge © Ç kirsek zaten dinamit haline gelen Sü-İOsman Bey ayakta hizmetçilere bir şey tirmek için tam fırsattı; Hadınlar diyorlar Ki “İzdivaçlar çoğalmıyorsa bu işin mes'ulü yalnız erkek- lerdir. Erkeklerin karaktersizliği ve bu karaktersizliğin kadınlarda yarattığı aksülâmellerin tesiri... İşte misal olarak başımdan geçenleri anlatıyorum ,, © Feriha, Pangaltı: çekiniyorum: diye bir mektub yazdı. Yirmi sekiz yaşındayım. Tahsili bir) o Bu vaziyette İstanbullu kız ms? Taşra- Tı delikanlı rm hoppa bilmiyorum. Şimdi duydum, Kendi memleketine giden ders me çalma bir tiyatru grupundan bir ar- tistle!. beraber yaşıyormuş. Hem de o artisti nikğhlamış!. Bu iki tecrübeden sonra artik gözüm korirtu. Taliblerimin hepsini bir an bile düşünmeden reddettim. Halbuki inanı - nız bana ne shlâksız, ne çehre zügürdü, ne kötü ahlâklı, ne de geçimsiz bir kızım, Tahsilimi bitirdiğim günderiberi, çalış» yorum. Bugün ailemin parası vardır. İh- değilim. Evlenmek istemiyorum. Bunun sebebi ne taltb eksikliği ne de kendimin, prensip olarak izdivaç düşmanlığımdır. Hayır! evlenmesini, yani haysiyetine, €- nerjisine, karakterine güvendiğim bir erkekle hayat arkadaşlığı etmeyi içten is- terim, Çünkü bunu istememek tabiat ka- nunları haricine çıkmak ve gayri tabii bir insan olmaktır. Fakat bugünkü erkeklerin hiç biri ba- na emniyet telkin etmiyorlar. Bugünkü | # Yi ii i tiyacım yok. Fakat müstakil kalmak is- erkekler dediğim zaman tebii kendi tan-| bekler böyledir. dığım insanları kasd ediyorum. Dahil o)- ee ai Sü muhitlerde belki çok iyetli Hepsi mütelevvindirler. Kimisi paraya, i © pe kimisi gönlünün hevesine bağlı, bir genç insanlar vardır. Fakat belki benim talih- ” Z sizliğim, belki de tesadüflerin küülüğü | 570: «eni seviyorum; seninle eylermek benimle evlenmek niyetile karşıma çıkan Mi DA le ölağ erkeklerin her birinde yle kusurlar | Xu bilmiyorlar... > buldum ki böyle kusurları olan insanlar.) , Halbuki dürüst ve namlu bir erkek la hayatımı birleştirmiye cesaret edeme- | NİŞ bir manevi mes'uliyete giremeden dim. İ gönlünü eğlendirecek birçok kadm bula- On sekiz yişnda fke Glzmmu yeperiş bilir!, Amma on sekiz yaşında bir kıza bir erkek tanıdım. Aile muhitimize giri-| 2e9 ©İN Jira için istemek veya iki sene yordu. Annemin, babamm ve ağabeyleri. | "İt diye dolaştığı bir kızı sırf kendisi min emniyetini kazanmaştı. Kendisi mem | ile dolaştığı için hoppa kıyas ettiğini id- lekette iyi bir mevki yapmış bir insandı. dia ederek terketmek ahlâk salfbetini Benimle alâkadar oldu. Ve günün birin-| #0*eTen işaretler değildir. de benimle evlenmek istediğini bana) (Onun için aile saadetini yıkan veya söyledi. Üzerimde çok müsbet bir tesiri aile kurulmasına mâni olan dajma erkek- olduğu için bilâ tereddüd teklifini kabul | tir. Eğer bugün genç kızlar ve genç er- ettim ve edince meseleyi öçmesi İçin kekler evlenmekten çekiniyorlarsa mes'u kenlisine silsile verdi. - lü uzakta aramaya hiç bir lüzum yuktur. O zaman bu bay babama anneme me- Bu işin mes'ulü yalnız erkeklerdir. seleyi açmış ve benimle evelnmek istedi-| (Erkeklerin karaktersizliği ve bu &a - ğini söyledikten sonra benim de kendisi-| raktersizliğin kadında yarattığı aksülâ » ni sevdiğimi ilâve ederek, bu izdivacınİ mellerin tesiridir. yapılmasının encsk ebeveynim tarafın - dan maddi bir yardıma bağlı olduğunu ve ailem (bize bir ev kurabilmek için nak- den beş bin lira vermiyecek olursa, saa- detimizel.. Mani olacağını söylemiş. © Nazlı, Konya: le. Tebit bu izdivac olmadı... Ve haya -|, Bekâr erkeklerin anketini büyük tm büyük (bir sukutu hayal ile başladı. hiddetle dkuyorum. Türk kadınları daha Bundan sonra beş sene evlenmek lâkardı- | "€ kadar zaman kendilerine Yapılan bu sını yanımda söyletmedim. Yüksek tah- hakarete tahammül eğecek? Ben en faz- sil taptım. Hayatta müstakil olabilmek Ja bekâr erkeklere değil erkeklerin bu İve günün birinde evlenmiye medbur ol- ithamları karşısında onları haklı bulduk- mamak için. Yinmi üç yaşında bir Üni- Tarım yazan kadınlara kızıyorum. versite talebesile tanıştım. Ayni faklilte. | Bu bayanlar erkeklerin bizde bulduk- ye devem ediyorduk. £ Arkadaşlığırma | larını söyledikleri kusurları kendi nefis- ilerledi. Bana beni sevdiğini tahsilini bi. | lerinde hissediyorlarsa, kabahat bütün tirir bitirmez, benimle evleneceğini söy- | Kadınlığın değildir. i ledi. Sözüne inandım. Bir buçuk sene her | Ben kendi hesabıma hiç müerif bir ka- talibi reddettim. Hattâ kendisile bir ni -| dın değilim; kocam yüz lira maaşlı bir şanlı olarak dolaştım. Evleneceğimizi | insandır; elimize ayda yetmiş beş lira herkese söyledim. Tahsili biter bitmez) kadar bir para geçer. Ben bu parayı ida- memleketine döndü. Ve: «İstanbullu kız-| re ettikten maada evleneli dört sene ol” Jar çok hoppa: ben onlarla evlenmekten (Devamı 14 üncü sayfada) — Neredesiniz: Beyefendi, dedim. |girdi ve derd ortağı arar gibi ya- Ev sâhiblerinie- bakacak olsâk aç kala- | vaşça içini döktü: i cağız. Bari ibiz başımızın çaresine ba-| — Kadınlar anlaşılır mahlükler de* | kalım. Zil azizim. Hislerine, fikirlerine, karar | Biraz soğuk olmakla beraber gülüm-|lerıma emniyet edilmez. Bir hafta ev- £ ser gibi oldu. Yamma geldi. veline kâdar çiflik bahsi açılınca kir: | Garib bir tavırla sordu: pi gibi dikenlenen Vildan şimdi şehre — Siz akşama dönecek misiniz? dönmek istemiyor. Ne dersiniz? — Tabii, Bebek gibi karısını kirpiye benzeten Bunu neden sorduğunu anlamıştım. mühendisin sualine cevab vermek Benim burada kalmam (ihtimali onu |müşküldü. Dedim ki: ; deli ediyordu. Hakkı da vardı. Hiç bir| — Kadın meselelerinde tecrübem münasebet olmasa bile ben de olsam |yok. Fakat onun burada dinlenmesi de genç karımı bekâr bir erkeğin bulun: (sizin için faydalı olmaz mı? Asabı dö“ duğu yerde bırakmam. Bu geri kafalılık İzelir, sıhhati yerine gelir. Nihayet ba- değil, akıllılıktır. Bazı sonradan gör - |basının yanındadır. me, alafrangalık (iddiasında bulunan! Beni havuz başından uzaklaştırmak mankafalar vardır ki karı koca müna- (ister Kibi kalamu”çekiyordü: | sebetlerindeki böyle incelikleri hisset-| — Mesele bundan ibaret olsa haklıs” | mezler. Hatta daha ileri gidip: sınız. Fakat ö bütün bunlar geçen haf- — Kârı koca hiç olmazsa yılda on beşita sizi beklemeden şehre döndüğüm | gün, bir ay biribirinden ayrı yaşama. |için yapıyor. hdır. Diye kuş beyinlerine göre ahmak| Buz gibi oldum. Demek orada ko” ça hükümler çıkarıyorlar. Medeni ce" İnuştuğumuz işçiler geri döndüğümüzü miyet hayatının terbiye ve ahlâka hür- |söylemişler. Bunu tahmin ediyordum. met eden kısımlarında böyle kepaze -|Genç mühendisin karısile tekrar çift” liklerin yeri yoktur. İzdivaç yalnız iç-İğe Gönüşünden kuşkulanmakta ve çif” © timai bir mukavele bile olsa ancak ikilliği sevmek meselesinin yeni uyand” | mahlük arasında yapılabilir. Bu mü -İğın: söyliyerek iğnelemekte haklı i rasebete başkalarını teşrik etmek hile- | Adamcağızı teskin etmek isterken büs bi iflâstir. “ (bütün derdini deşmiştim. Terlemiyf | Şehre döneceğim haberi genç mü-|başladım. Bereket Osman Beyin İhendisi o kadar sevindirdi Xi koluma (imdadıma yetişti. (Arkası var)