m arar Ül aray m bale Değ image ire | | | İ | | EEE ae * dar yaklaşır ve ne dereceye kâdar naz &- Hergün İngiliz gazetelerinin İfşaatı devam ediyor! —. Yazan: Muhittin Birgen (Bastarafı 1 inci sayfada) Bu mevzuu işlemekte vlan İngiliz gaze- telerinin kaydettikleri haberlere inan » mak lâzım gelirse meselenin öyle tesadüf bir konuşmadan ibaret olmadığına haki- katen inanmak icab ediyor. Hattâ. Al manyaya verilerek kredi bahsinden New-York maliye mehafilinin de bir de- receye kadar malümatı varmış. Temmu- zun on ikisinde New-York maliye âle - mine mensub çok marul biri Londranın mühim bir simasını telefonla aramış ve ondan bu Almanya İle anlaşma plânı hak- kında malümet istemiş imiş. Böyle bir plânın New-York borsasında çok müsald tesirler yapacağıma göre, bu zat, mesele halıkında Londradan melümat almak İs- tiyermüş. Diğer taraftan, muhtelif siyaset mer - kezlerinde ve bilhassa Londra ile Ber - linde yanlar ve söylenen şeylere bakı - lınga görülüyor ki, doktor Wohitat ile müsteğar Hndson arasmdaki konusma, hemen hemen bahsedilen şekilde, baki- keten vaki olmuş bir şeydir. Yalnız ri- vayetlerde ve tzahlarda ihtilâf var: Ak manlara göre bahar İngilizler açmışlar, İngilizlere göre de bu sözler. doktor Wehitat'ın temas ettiği bir mevzu üze - rinde konuşulurken kendiliğinden gelen bir ilham altında söylenilmiş. Fakat, bir kısım “gâzetelere göre ne böyle, ne de) şöyle, ortada daha ziyade hazırlanmış bir hareket plâm vardır. Bu hareket p'âm- nın gazete diline düşmesi onun belki de şimdilik akamete uğramasını mucib ola- bilir, Fakat, mevzu, Üzerinde ciddi suret te işlenilmesi mütasavver bir mevzudur, * Londra ifşastma karşı Alman mat « buatının kullandığı dile bakılacak olur - sa Berlin bu mevzu üzerinde konuşmıya taraftar olsa dahi, bu ifşaatlan memnun değildir. «Almanya, hiç bir zaman kendi haklarını bir milyar İngiliz lirasına saf- mak #araftarı olamaz!» tarzındaki Al » man reaksiyonu, daha ziyade hem dakile hitab eden bir politika sözü, hem de pa- zarlik sırasında alış verişçinin kullarma- yı itiyad edindiği dildir, Son bir sene içinde çök yüksek bir perdeden konuş - muş olan Almanyanın birdenbire alçak perdeden konuşmasına elbet imkân ola- maz. Acsiba, iddin edildiği gibi, İngilterede bu tarzda bir plân tasavvur edilmiş mi - dir? Bir zamandanberi, İngilterenin bir taraftan askeri kuvvet ve politika ted - birleri almakla beraber bir taraftan da bir anlaşma hareketi yapmak azminde bulunduğuna dair mütemadiyen şayi 0- lan riyaveylere bakılırsa, Londra ifşsa - tma kıymet vermek icab edeceği şüphe- sizdir. Müstemlekelerden Almanyanın da istifade etmesi için İngilterenin muhte- lif zamanlarda muhtelif şekiller tasavvur etmiş olduğuna göre Londranın şimdi daha başka bir şekilde bu mevzua avdet etmesi hiç te fevkalâde bir şey değildir. Almanyaya kredi vermek bahsine gelin- ce. muayyen bir sulh politikası için İn - Hterenin bir milyar Jiza değil, daha çok miktarlar üzerinden Almanyaya (geniş malt yardımlar yapmayı kabul edeceğin- de şüphe yoktur. En kısa bir harbin yi - yeceği milyarları hesab etmek, kisa bir sulhün garantisi olarzk bir değil, birkaç milyar lirayı bile gözden çıkarmıya kâ - fidir. Şu halde, Londra plânımın esas iti- barile doğru olduğu hakkındaki iddiaları kolaylıkla makul bulabiliriz. Yalnız, halledilecek noktalar şunlar - dır: Almanya bu tarzda konuşmays, bil- hassa bu ilşaattan sonra, ne dereceye ka der? Diğer taraftan, iki &utub arasında bir konuşma temin edildiği ve bunun ne- #icesinde Almanya ile İngiltere anlaştık- Yarı takdirde (böyle bir uzlaşma, ne ka - dar devam edebilir? Bu suallerin meyda- na Koyduğu meseleleri halletmek bizce kolay değildir. Şimdiye kadar çok yüksek iddialarla hareket etmiş olan Almanya- nın, dahili politika zaruretleri ve rejim hesabları ile, bu tarzda bir anlaşmaya ko- İay kolay yaklaşacağını zannedemeyiz. Yaklaştığını farzettiğimiz takdirde de evvelâ gayri resmi, sonra da (belki ses- mi müzakerelerin hayli süreceği muhak- kak olduktan başka, uzlaşmanın devamı hakkında Almanyanın verebileceği Ki - mada lâyık teminat ta büsbütün ayrı me Bir adam tasavvur ediniz ki oturmaktı kalkmak arzusundadır. Fakat kımıldanmak İstediği daki - kada arzusunun mümkün olmadığını anlar, çünkü, eli, kolu, ayağı birer bağla oturmakla “olduğu koltuğa bağlıdır. Bu bağların adına etetkik mahsulü olmıyan kanaat, «peşin - den edinilmiş fikir» deriz. birçok ahval alakoyan odur. İngilterenin en gürbüz Eelbeği şampiyonluk Sütü içiyor j b İngilterede West Kensingtonda yapr lan gürbüz çocuk müsabakasında bu âi aylık bebek birinciliği kazanmış, ken- disine verilen altın kupa ile de şanpi- yonluk sütünü içmiştir. Avrupa seyahatleri ne kadar kısaldı 1872 de Fransa - Prusya harbinden sonra, dünya sülha kavuştuğu sıralarda! şimdiki Kuk seyahat acentalarının ku- rücüsü Tomas Kuk 212 günde Avrupayı drlaşmmş, bunun için de tem 4009 Tira har| camaştı. Bugün ise ayni messfeyi 30 gün-| de 3000 Yinaya yapmak mümkündür. aaa a selelerdir. Bunun için, Londra ifşaatın - dan dolayı uzunca bir dünya sulbü namı- na lüzumundan fazla ümide düşmek a - bestir. Fakat, şurası muhakkaktır ki, bu if - şaat, hiç olmazsa bu sene için, sulh bah- sinde nikbin olanların kanaatlerini tak - yiye eden yeni bir unsurdur. Her fki ta - rafın da halen harb istemediklerini gös- termek bakımından kıymeli büyük olan bu hâdisenin pratik neticeleri ne kadar meşkük olursa olsun, biz onda gelecek bâ-| hara kadar sulh içinde yaşıyacağımızın kuvvetli bir delilini daha görüyoruz. Şu dakikeda en mühüm olan şey de vakit ka- zanmaktır, Muhittin Bizgen İSTER IN Bir gencimiz Avrupanın büyük üniversitelerinin birin - den Doktor ünvanını almış. Gazetede tafsilâtın: okuyoruz: — Doktorluğu «edebiyat» kısmından: , Bir ikinci gencimiz de mümasil bir muvaffakiyet kazan- mış. Bakıyoruz, onunki de — İktısad kısmındandır. Nihayet bir üçüncünün #uvaffakiye! öğreniyoruz ki: — O da hukuk deltoru olmuştur. «Edebiyat» ın, <iktasadı ın, «hukuk» nu iddia edenlerden değiliz, fakat her üçünün memleketi - İNAN, “İSTER SON POSTA — Tetkik mahsülü olmıyan kanaatler. & a olduğu koltuktan niz, yahud da hai mahsulü *olmiyan de bizi hareketten bakınız, gem mn > Hergün -birfıkra Bir mecliste kılıbıklık be Kazak - İ $ lıktan bahsediliyordu. i — Kılıbık olmayan hiç bir erkek £| var mıdır? Suali soruldu. Erkeklerden biri: — Ben! Dedi, Karısı yonda olduğu hölde böy- le bir söz söylemesi orada bulunan - ları şaşırtmıştı. Yanında bulunan; yö- vaşça: Nasıl çesüyet edip te bunu söy - ledin? Dedi, Kıltbik olmadığını söyliyen, i —Fazla üzerine düşme, karım ec- i nebidir. Türkçeyi benden öğrendi. O- İ na kazağı kılıbık, kılıbığı kazak diye öğrettim, 4 N Kadınlarda 'kalın kaş Modası çıktı Uzun müddet kaşlarını yolan, daha İ- leri giderek, kalemle sun'i kaş yapan ka- dınlar şimdi bu mereklarından da Vaz- geçmiş görünüyoralr. Zira, Avrupa ve Amerikan sosyetelerinde kalın kaş mo- dası Miküm sürmeğe başlamıştır. Burada sinema yıldızı Con Kravfor- dun 1981 agnesindeki bali ile bugünkü halini görüyorsunuz. AN, S'TEIR Etrafınıza bakmız, olmasa da gene yü: tısadci bulabilirsini; dır. Her hangi biriniz, buradan kulak duygusile edinilmiş bir fikre, yerleşmiş bir kânaate, bilhassa hisse istinad ederek harekete geçmeyi » ürkçeyi benden öğrendi :! kulağına eğildi: | i eşya veya hâdise hakkında şuradan reketsiz kalmayınız, adanmış, fena bir tesirin sltında, fena bir fikir edinmiş olabilirsiniz, tetkik kanastler, peşinden edinilmiş | fikirler daima bizi yanıltırlar, onların tesiri altmdan kurtulmıyâa Atias Okyanusunu Koşarak geçen Koşucular Sutamptondan Nevyorka hareket et- miş olan «Avrupa» transatlartiğinin gü- vertelerinde dünyanın en şayanı hayret | koşusu yapılmaktadır. 4 arkadaş, müne- vebe ile ikişer saat koşarak, Nevyorka varacaklar ve birbirlerine (geçirdikleri yanan bir elektrik feneri, pili bitip Sönmeden Cuümhurreisi Ruzwelte «bir büsnüniyet #lemi: olarak takdim ede- ceklerdir. Bu dört arkadaş ayrıca Nevywrk vali- sine bir takım hediyeleri hümildirler. Koşuculurdan berhangi biri evazile> ha- linde bulunurken, diğeri (dinlenmekte, yiyip içmektedirler. Yalmız sigara ve iç- ki kullanmamaktadırlar. Kanaatlerine | bakılacak olursa, gemi üç bin millik me- İsafeyi katettiği zaman onlar da 1200 mil koşmuş olacaklardır. Resimde orijinal koşucuları görüyorsunuz. Meşhur İngiliz şairi Beyki'ın :a'utunun kulpu bulundu İngilterede St. Alfone Hertste bir ki- Jisede bir kulp “bulunmuş, kenanna hâkkedilmiş olan bir melek resminden de bu kulpun, zamanında hükümet baş” kanlığına kadar çıkmış olan meşhur feyle sof ve eser yazıcısı, ayni zamanda Şekspi- rin muasırı Baconun tabutuna aid oldu- ğu anlaşılmıştır. Şimdiye kadar Beykının bu kilise avlusunda gömülmüş olduğuna İdair bir sarahat bulunmamakta idi, INANMA! mizde mükemmelen öğrenilebileceğini her vakit düşündük. doktorluk payesine yükselebilenleri çok izlerce, binlerce hukukçu, edebiyatçı, ik- iz. Fakat meselâ bir fabrika mı kuraca - ğız. mühim bir elektrik enstallâsyonu yapacak işçiyi gün- derce ararız, icabında makine tamircisini Avrupadan getir - tini işitiyoruz, ve tir, mütehassıs diye dört döneriz. Az çok mühendisimiz va ir, faket mühendis muavini, mütehassıs işçi henüz yuk gibidir. Binaenaleyh biz Avrupaya «en> haricinde bir bilgi un İüzumsuzluğu- IS'FE R edinmek için telebe göndermenin lüzumsuz olduğuna ina - rıyoruz, fakat ey okuyucu sen: INANMA! Temmuz 29 Sözün kisasi Haliçteki mavnalar il e vakit Halice baksam, dökün. tüsü bol evlerin tavan arala- fı aklıma gelir.. Böyle evlerde işe ya - ramıyan döküntü tavan aralarına atılır; ve çürüyünciye kadar oralarda kalır.. Lü- zumsüz döküntünün bir kısmını atmak, ve davanarasın: temizlemek neden ev 3â- hiblerinin akillarına gelmez. Bizim Haliç de böyledir. İşe yaramı - yan çürük gemiler, ömrü tebiisini dol - durmuş mavnalar, delik dubalar.. oraya atılmışlardır. Bunlar o kadar çoklür ki.. Halicde vapurların kayikların bile sefer- lerine mâni olurlar. Yakağ nedense, çü- rük gemileri, ömrü tabiisini doldurmuş mavnaları, delik bile- yim Halicde bulut fiyeye töbi tutmak skin gelmez. Hele en fenası, şehrin manzarasını bo- zan, Haliç vapurlarının seferlerine mâni olan, Halteç giren, Halieden çıkan büyük gemilerin giriş ve çikışlarınde güçlükle re sebebiyet veren eski maynalar Ka - sırmpaşa İle Karagöy ârasında bağilı du- rurlar, Bunlar bazan o kadar çoğalırlar. ki.. birkaç tanesinin daha ilâvesile iki sa- hil arasında bir köprü kurmak mümkün olacak santlır, Bana anlattıklarına göre bu mavna « lar, antrepo Yerine kullanilıyonmuş. De- nizde sabih antrepo kurmak bunlardan istifade edenler için kârlı bir şey olabi- lir,, Fakat buna müsaade etmek ne de - receye kadar doğrudur? # 'Bugün öğrendim. Karar verilmiş, may- malak Hâltede daha getilebe atılacakmış, Bu karar, temizlik için. söprüntünün ye- Ya “İrini değiştirmek kabilinden bir şey'olu « yor. Bunları büsbütün Halieden çıkar « mak imkân! yok mudur? Mavna eşya için, deniz de mavna İçin ambar olmasa ingiliz Mala Ağustosun ikisinde izmiri ziyaret edecek İzmir 28 (Hususi) — İngilterenin Ak deniz filosuna mensub Malaya zırhlısı A- Zustosun ikinci Çarşamba günü saat on. da İimanımızı ziyaret edecektir. Zırhlı merasimle karşılanacaktır. Dost ve müt- tefik devlet denizcileri şerefine ziyafet- ler verilecektir. Gemide bulunan İngiliz fütboleuları İz mirde bulurdukları günlerde İzmir muh- teliti ile İki maç yapacaklardır. Maç 5 mikal mahiyette olacaktır. Çemberlayn mühim beyanalta bulunacak Londra 28 (A.A.) — Avam Kamarısın- da sorulan Bir suale cevab veren Çember Jayn, dünyanın #ktısadi menabii ve vesai- tini daha munsifane bir esasa İstinaden tevzi etmek çarelerini tetkik etmek mak- sadile umumi bir konleransı içlimna da- vet hususunda İngilterenin önayak ol - ması için zaman'n müsald olmadığını söy- Jemiştir. Mumszileyh, böyle bir konfe « ransın ayni zamanda hem iktisadi, hem de siyasi meselelerle meşgul olması icab edeceğini beyan etmiştir. Başvekil, Uzakşark meseleleri ite Mos- kova müzakereleri hakkında mühim be- yahatta bulunulmasına vesile teşkil eJö- cek olan harici siyasete müteallik mü - zakerelerin ewvelee mukarrer olduğu veç hile2 Ağustosta değil, bu ayın 31 inde yapılacağını söyl ir.