20 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

20 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Bekârlar, niçin evlenmiyorsunuz ?,, Bekâr erkeklerin iddia ve *Başımdan öyle şeyler geçti ki şimdi kadın denilice adeta tüylerim ürperiyor © S.Ö. (İstanbul): «Gazetenizdeki anketin iki cephesini de muntazaman takib etmekteyim. Ben de diğer bekâr erkekler gibi kızlarımızı haksız bulup fikrimi yazmayı lüzumsuz Saymıştım. Fak nizdeki bir bayanın yanlış düşüncelerini okuyunca, bu mektubu yazmaktan ken - dimi alamadım. Diyor ki: «Bugünkü ka. dın bir salon kadınıdır, diyemezsiniz, bu. günkü kadının evinin, mutfağının, koca. sının ve çocuklarının kadınıdır. hayırl.. Şimdi böyle bir kadın pek nadirdir. İs. yemeğini kadının ko. sık sık duyuyoruz, ra, gene diyor ki! «Bekâr erkekle. kları birer bahanedir. Çünkü on. lar evlenmekten korkuyorlar. Kendileri. Din bu korkaklıklarını örtecek ithamlar - la, suçlu olarak kadını gösteriyorlar.» Evet korkuyoruz; kimden” Ka. dınlardan, ve kadınların müsrifliğinden, kadınların ihânetinden, hodkâmlığından korkuyoruz. Erkeklerin elbiselerine taş atmak ba banesile deniyor ki: «Omuzları geniş ol. | * sun diye içine dünyanın pamuğu tıkılmış teketler onlar için tabistten gelme şey.|* ler mi” Peki, biz de 8 tin işkence âletlerine benziyen ve ancak iki kişinin yardımile bağlanabilen korsa- ir sizin için tabiatten gelme şeyler mi?.. Bir de, «evinde karısı için giyinen, hat, ii traş olan erkek azdır» diyorlar.. Sora. nm. acaba kocası için saçını tarıyan ka - iin var mıdır? «Erkek çok maddidir. Evleneceği kızın hanı, hamamı olup olmadığın arar ve madeti karısından gelecek parada zanne. der» iddinsında bulunuluyor. Ne yaniış bir düşünce... Bilâkis bunu yapan kız tarafıdır. Dü. Yün masra işin fuzuli birçok masraf. ır gösterirler. Az maaşlı bir erkek ken. Mi seviyesinden yüksek bır kızı mes'ud edemem diye almaz. Kızların ise, görü yüksektedir. Bu erkek kimi alsın? (İşte berim evlenemeyişimin yegâne sebebi budur) bayan okuyucu yazısını şöyle bi. tirmiş: «Doğrusu kızlar gözlerini dört değil, yekiz açsınlar ki mes'ud olabilsinler.s Ben de cevabımı «doğrusu bekâr er - kekler gözlerini dört deği, sekiz açsınlar ti mes'ud olabilsinler; dıye bitirsem da. ba münasib olmaz mı” >>> © İbrahim Özarı (Geyve, Tarak- » «Anketinize, başıma gelen felâketi an. latarak cevab vermek istiyorum. 824 se - besinde genç bir kizla teehhül ettim, Ev. enme kararını vermeden ©vvel mali va. dyetimi kendisine bildirmiş, maaşımın Edebi tefrikama: 20 KOY ———— — ——.. DEKİ DOST mmm lk e | Apartımanda işitmediğim horoz ses- eri, tavuk gıdaklamaları arasında gö- tümü açtığım zaman güneş yatağıma tadar girmişti. Yattığım gibi kalıp ha- tinde kalmışım. Hemen fırladım. Açtığım pencereden lavanta çiçeği kekik karışık temiz bir #or havası hü- tum elti. Geriş nefes alarak birkaç de- İh gerindim. Osman bey tabiat sahibi bir adam. Yatak odalarında akar su var. Burası konforlü bir dağ pansyonu. Doğrusu böyle bir ahbab tanımam çok laydah oldu. Şehirden bunaldıkça bu- raya kaçmak pek kolay. Fakat genç kadınla tanıştığıma ya - vaş yavaş pişman oluyorum. İçimde bezginliğe, bıkkınlığa benzer bir istek- sizlik var. Vildan bana korkulu bir ka-|lendim. Gördüğü muhakkak. dın hissi veriyor. 15/1/939 tarihli gazete. | ralım; Engizisyon devri. | İdınların ne düşüncede mahlüklar ol - İyorlar. Vildan bügün pek neş'eli. F. i#hamları kırk lira olduğunu, nafia yol çavuşu bu. lunduğumu söylemiştim. Kanaatkâr ol . duğu cevabını vererek bu para ile mes'ud bir yuva kurabileceğimizi temin etti, ev.| lendik. 11 sene beraber yaşadık. Üç de ço. cuğumuz oldu. Ben 3 sene evvel vazifem icabı Karamürsele sevkedildim. Bin müş. külâta katlanarak, âllemle (çöcuklarımı| da beraber götürdüm. Oradan Gebze yo.| luna gönderdiler. Bız ücretli memurlara ay kırk liranın 25 lirasını onlara gönde. riyordum. Bu hal böyle devam ederken günün birimde bana ihanet ettiğini haber aldım. İhaneti sabit oldu. 11 senelik mes'ud yuvayı yıktı. Evlenirken benim| ne okluğumu biliyordu. İhaneti için ne| sebeb düşünebilirim? 11 senede bir kere bile sırtıma giydiğim elbiseler yen karım, işleri olduğunu ileri sürerek isteklerimi yapmıyordu. Ben bir evin Imasının ne kadar fe. ci olduğunu düşünerek bunlara katlan - dım, göz yumdum. Bana ihanet ettiği hkeme huzurunda şahidler ifade et r, kendisi de «ben bu adamı istemi ımmadan da itiraf et şisında ben bir dah Kadın denilin, ta tüylerim ürperir. —Eb. © C. (İstanbul); «Ar ize gelen cevabları muntaza.| mân okuyorum. Kadınlar erkeklere, er. kekler kad: lar ve bir sudan sebebi, in üstlerine sözdür: «Kabahati telli duvaklı gelin yap mışlar da yüzüne bakan olm der . ler, Evlenmemeğe veyahud evlenip de İmes'ud olmamağa sebeb ne şudur, ne de| bu... Hepsinin başında terbiyo gelir. Bun dan sonra da ikinci sebebi dengini bula - mamakta aramak icab eder. Şimdi iki ral çarpışadursun ben de başımdan ge. İçeni ve fikrimi kısaca yazayım; rü bir| Ankarada yazıhanemde çalışan bir kız var sevdi, kendisine evlenmeğe nı söyledim. Halbuki sebeb bu de. | dili; aramızda seviye farkı vardı. Uzat - mıyayım, bir gün bana her şeyi itiraf etti ve: «Annem fena bir kadındır, beni fena yola sevkedecektir. Beni almakla büyük sevab işlemiş ölacaksınız. Hayatım kur - tulacak, size ebedi; Bıms dedi. Düşündüm: Fenayi, iyiyi a» yırd eden bir kız. Hayatını kurtarmış o. Iâcağım, nasıl olsa evlenecek değil miyim alayım, dedim ve evlendim. Fâkat şar . İmmiz şu idi: Annesi kızı İle, kız annesi ile yalnız benim yanımda konuşacaklar, fakir İm fadınlar cevab Veriyorlar “ Erkekler ankete kadın imzasile ke © M. Ş. (Karantine İzmir): tırladım. Ümüd ederim ki L. T. imzasile «Bekârlar Türk kadınları ev işi bilmi.! Yazı Yazan bayın da gözü şu satırlara yor diye yazıp çizip duruyorlar. Biz ev) ilişsin de okusun. Bu ümüdle şu satırları işi bilmiyorsak, acaba erkekler kadima)ilâve ediyorum ki; çocuğu beşikte ağlar. nasıl nruamele edilir biliyorlar mı? ken, ocakta yemeği yanarken bırakıp eğ. Farzedelim ki bir kadıncağız üç dörtİlenceye gitmiş bir bayân ne gördüm, ne saat mutfakta meselâ gözüne soğan su.|de işittim. Fakât çocuklarının o günkü! yu kaçmış gözü yanarken şaşırmış, üşte. | yiyeceğini bile eğlencesine feda eden er.» lik ya elini tencereye yapıştırıp yakmış, |kek işittim. Hattâ gördüm de. 12 Tem. yahud da kesmiş. Velhasıl camı yanarak)muz tarihli gazetede Leylâ Erişirgil im. e naki yanmasına rağmen büyük bir iti,|Zali mektubu da okudum. Ve şu kanaati na ile pişirdiği yemek biraz tuzsuz ol .|bâsü ettim ki bu mektubu yazan bir ka. muş, veyahud tencerenin dibi tutmuş tadın değil, bekâr bir baydır. Kaleyi bu yemek biraz yanık kokmuş. Akşam eve)süretle içeriden fethetmek için güya ka. gelip sofrada bu yemeği yiyen erkekle .| dınmış gibi, kadın imzasile mektub ya - rin yüzde kaçı bu kusuru kadıncağızın! ZıYor, görüyorsunuz ya bu da bir erkek başma vurmaz ve yüzde kaçı da bundan avga çıkarmaz... Bunu herkes bilir. i/ Habuki adamcağız: «Çok lezzetli ol . muş» dese, karısı: «Tuzsuz oldu, yanık kokuyor!» diye özür diliyecek ve ertesi gün yapmamağa gayrei edecektir. Bana sile hayatında erkekler daha ge. çimsizdir gibi £ duğum bir bikâ r. Buradâ şahidi ol. anlatmaktan kendi: evvel şarkta küçük bir kazada bulunu - yordum. O zamanlarda oraya muvakkat küçük bir tiyatro gelmiş temsiller veri » yordu. Tanıdığımız bir erkek bütün va. rını yoğunu bu artistlere yedirdikten * | sonra, cebinde on para kalmayınca 6 gün evinde pişen bir tencere dolmayı, tende, resile birlikte alıp çarşıya götürüyor. Çarşıda satıyor ve parasım alınca fiyat. roya gidiyor, o gece karısile çocukları aç yatıyorlar. Bu hikâyeyi şimdi yazarken tarihli gazetede M, Naci imzasile bekârlar anketine cevab veren 10 Temmuz bayın erkeklere bigünah demesini ha « bükün viii gizli kapaklı konuşma ve benden saklı İ | buluşma yok. Evlendiğimizin üçüncü ayında gizli bu. Tuşmalar başladı. Bunun bir ayrılığa va. racağını ikisine de anlattım. Bir daha ol. maz. dediler. Fakat bir daha, bir daha, ibir daha da oldu. Şüphelenmeğe başla . dım. Çünkü öyle bir ana kı kızını men. İaati için başka başka erkeklere teslim etmekte tereğdüd etmez bir ana,.. Fena bir ana idi dedim. Aklımıza n geliyor. r fena ana. Böyle bir ananın kı, ğım için belki beri kabahatli bu. lursunuz. Lâkin hiç te öyle değil. Kiz verdiği sözde dursa id! bugün çoluk ço. (Devamı 10 uncu sayfada) hilesidir. Bayanlardan biri de kadınlar susuyor, süküt ikrardır diye yazmış. İ Hayır! Bizim sükütumuz ikrar değil, | sabırdır. Bayan Suad Detviş münakaşa - ya girip bizi de münakaşa etmeğe teşvik etmeden ortaya çıkmadıksa bu sabrımız. dandır. Ve sabırlı olduğumuzu bir kere İdaha işte bu şekilde isbat etmiş bulunu. yoruz, , Siz de hilekârlığmızı kendinizi müda. faa ederken kadın imzası kullanmak su. retile isbat etmiş oldunuz. © İzmirde Niğdeli Ahmed usta karısi Nazillili M. Onay: Neden 'Türk kadını müsrif, modaya düşkün olsun! Ve hele babasının evinde peynir ekmek yiyen bir kız koca evinde şunu, bunu beğenmemezlik etsin!. Böyle işey olur mu?.. Bunlar kadınlara karşı| yapılmış iftiralardır.. Halbuki bunun aksi doğrudur. Pek ya. | kandan tânıdığım bir adam, adeta çıplak derilecek bir halde evlendi. Ayağına pa. buç, sırtına esvab buldu. Kızın babasının | verdiği sermaye ile dükkün sçtı. Şimdi evinin içinde başta taç olarak tutulan ihti yar kaynatasını dövüyor. Halbuki bugün omun çocuklarına gene o ihtiyar adam bakıyor. Bundan başka öyle yeni evli gençirr tanıyoruz ki evlendiklerinin üçüncü gü. rü kötü yerlere devama başlıyorlar. Ne. — Oümkdm ibvahli duklarını bildiğim için ne olsa onlara! alt olmıyacağıma da eminim. Gülüp geçmek bende adeta ikinci bir tabiat oldu. Şimdiye kadar her çeşidini tani- dım. Bir de böyle muammalısını tanı- mış olayım. Ne çıkar? 'Traş olurken onun sesini duydum. Bahçede babasile şakalaşıyor. Acele et- tim. Ve pencereye yaklaştım. “Havuz başında çocuk gibi birbirlerine su a belli olmaz. Canımı sıkacak bir kelime ile kâbus hâline gelebilir. Beni babasından evvel gördü. Fakat —— düğünü görmiyecek kadar sersem de- gilim. Peki amma * bunu niçin yaptı, dargın mı? Neye dargın olabilir? Bu- raya dönmemizi ben istemedim. Ak - şemdanberi aramızda mühim bir şey geçmedi. Bu kadın, bu altın kafa bir muamma vesselâm. Şimdi aşağıya inmek istemiyorum. İçime öyle bir yeis çöktü kişu anda kabil olsa onlara görünmeden fırlayıp gideceğim. Fakat budalalığın lüzumu yak. Sinirlerime hâkim olmanın tam sırası. Ben de onun beni gördüğünü farketmemiş gibi davranabilirim ve a- şağıya iner, onu gayet soğuk selâmlar. Osman beyle de tatlı tatlı konuşurum. Bravo Cevad. Yaman adamsın vesse - lâm. Derkal bahçeye indim. Beni görünce su oyununu bırakan baba kız adeta bir ağızdan haykırdılar: — Nerede kaldınız canım. Karnımız acıktı. görmemiş gibi davrandı. Yavaşça pen- cereden çekildim. Bu. sefer ben sinir- Genç kadın ilâve etti: — Muhakkak gea» uyumadınız. Bel- Biraz evvelki görmemezlikle bu ka arasında ne münasebet vardı. Ona karşı almıya hazırlandığım ağır vaziyet bozuluverdi. Yüzümdeki sıhhate kadar| alâkadar olan kadına soğuk muamele yapmak terbiyesizlik olacak. Ayni ne- zeketle ve biraz da babasına hitab ede- rek dedim ki: — Mükemmel uyudum. O kadar ra- jhat ettim ki belki bir haftalık yorgun- luğum çıktı. Beklettiğim için özür dile- miyeceğim. Çünkü bu kadar rahata a- lıştırılan misafirin osaygısızlığında ev sahiblerinin de günahı vardır. Osman beyin neş'e fırtınası halinde- ndilerini müdafaa İyollu mektublar göndermeğe başladılar : Bizim göster- idiğimiz sabra onlar hilekârlıkla mukabele ediyorlar,, gencim eğlence isterim. Karım beni taf min etmiyor, karşıma geçip bir kadeh râ. kı içmiyor» diye şikâyet ediyorlar. Karısı da yeni evlilik sersemliği içinde ses Çi « karmıyor, Fakat iş böylelikle kalmıyon Herif günün birinde bir sokak şırfıntısıma “koluna tekınca evine getiriyor, karısını döverek rakı sofrasını kurduruyor. O « nun karşısında yeyio, içiyor ve daha akla gelmedik rezaletler yapıyor. Bu aile kadınları içinde bazıları ölün. ciye kadar bu hale tahammül eğip sinirli hastalik, bedbaht oluyorlar. Bazilari ayrılmak için mahkemeye koşuyorlar, ba maları da ondan ayni yolda intikam al - mağa kalkışıyorlar. Hiç bir kadın yoktu ki kocasına hiç yere hiyanet etsi; Geçen gün bekörlar sütununda bir en keğin yazılarını okudum, o gün. bugün gülerim. Birçok para sarfetmiş. evlen « miş, ertesi gün kayınvalidesinin elini öp mekten dönerken çarşıya uğramışlar ha. nımına sadece pudra, allık gibi şeyler a. larak 28 küsür lira sarfetmişler. Her kız evlenirken muhukkak kendi « sine tuvalet takımı satın alır. Muhakkak önün hanımı da almıştır, Ve kız palyaço gibi boyansa, iki göndülbir kutu pudra bitmez... Bu bay hanımına ihtiyaç İçin değil, her halde hediye olsun diye böyle şeyler almış olacak, o zman şikâyet e. mesin... O karısına yirmi sekiz liralık tuvalet takımı İçin ondan soğumuşsa pek ayıb... Her halde boşanma bundan do « layı değildir. Üçüncü günü kaymvalide. yi ziyaretten dönerken her halde genç evli bay bir başkasını görüp sevmiş ola. cak. Zaten bütün boşanma davaları başka. larını sevmekten ileri gelmiyor mu? Bunlar hep istibdad meylin! hasretle anan gönçler... Kapı arkasında beşini a. Np üçünü bırakmak emelindedirler. Ben kendi hesabıma evli bir kadınım, kocamdan da hiç bir şikâyetim yok, çok gördüğüm şeylerden aldığım intıbalar üzerine böyle yazıyorum. mes'udum. Yalnız etrafımda Bugünün, kızını, kadınını beğenmi « yen erkek evlenmesin, serbest yaşamağa devam etsin, bir takım iftiralarla genç kızlara hücum etmek günahtır. o Biz kadınlar ev yıktırıcı değil, ev ya « Za» dökecektim. Gayet lâkayıd ve isteksiz — Ya. dedim. Demek böyle sürpriz- ler hazırlamak için akşam erkence bizi yalnız bıraktınız. , Vereceği mühim havadisle doğru - dan doğruya alâkadar olmıyarak ek - şamki nezaketsizliğini yüzüne vuru “ şum onu-altüst etti. İnce kaşları çatıl- dı. Kurşuni gözleri bulandı. Ucu biraz havaya kalkık burnunun kanadları oy» nadı. Sinirlendiği belliydi. Ve ben de istiyordum. Hazırladığı sürprizi merak ödeceğimder o kadar emin ola- ki sürekli kahkahaları ve genç kadın: — Hakkınız var. Babam bürada yal- nız kalmamak için eline geçen dostlara bütün ikramını yapar. Diye batırdığı iğnenin acı tatlı gülüş- meleri arasında sofra başına geçtik. Vildan bu sabah bütün şakraklığı ile konuşuyor. Küçük billür bir kavanoz” dan tabağıma bal ayirırken dedi ki; — Cevad beye bir sürprizim var. Ne- Afacan | ki Köpekler sizi rahatsız ettiler. Fakat|dir diye sorsanıza... Bununla beraber ka” | gibi gözleri var. Ve ben de onun gör -İyüzünüzde yorgunluktan eser yok. Osman bey Kıs kıs gülerken tabağımı cak ki beklemediği bu cevab onu şa » şırtmıştı. Osman bey de pek ileri gittiğimin far kında idi. Bereket Osman Sep nn A za girdi: R al — Hayat zaten sürpriz dolu. İddia etmeye ne lüzum var. Fakat ben de me rak ettim. Ne imiş bu sürpriz Vildan? Hislerini yenmeğe alışmamış insan - ! larda görülen infisi ile başını iki yana ! salladı, > (Arkası var) v

Bu sayıdan diğer sayfalar: