” “Son i Müstea © Genç kadın şahadet parmağını sayfa - © ların srasına koyarak elindeki romanı kapadı, başını yastıklar arasında daha gevşek bir vâziyette bıraktı ve tembel “tembel gerindi. Okuduğu roman kendi « sini o kadar alâkadar ediyordu ki gece | yarısını iki saat geçtiği halde bunu bir © türlü elinden bırakamıyordu. Bu kitab sanki kendi hislerini kaleme âlmak için yazılmış bir yazıydı! Sene - © lerdenberi müdafaa ettiği, hayelile ya - Şadığı bütüm prensipler bu sayfalar ara - sında canlanmış, bir şekil peyda etmiş ve kuvvetli bir tez haline gelmişti, © Beş senelik evlilik hayatında o bir dü. ziye kocasma: — Kadınlar serbest bırakılmalı; istib. dad içinde yaşatılan kadın mes'ud olma . © dığı gibi mes'ud da edemez! © Dememiş miydi? İşte bu yüzden ko casile aralarında mütemadi bir geçi sizlik baş göstermiş ve bu geçimsi boşanmıya kadar varmıştı. Nazire bir senedenberi dul bir kadın Posta,, nın Hikâyesi “dı ve görek babasından kalan para, ge - yekse kocasının her ay gönderdiği nafa © Xa onu müreffeh bir surefte yaşatıyor “du. Küçük bir apartıman kiralamış, bu. nu, artık kocasinin inad ve ısrarlarından! uzakta. kendi arzusuna göre süslemiş ve burada her akşam arkadaşlarını davet e. © derek kendisine serbest bir hayat hazır. © Jamıştı. Ancak, yeni haystı ne olursa ol.| sun, Nazire hâlâ en çok okumadan zevk duyuyordu. Hem de, on altı yaşında ol. duğu zamanki gibi romantik ve hissi ro. manlardan. İşte bu gece elinde tuttuğu kitab yeni bir muharririn tam kendi hislerini ifad edecek şekilde yazılmış güzel bir roma. mıydı ve Nazire bunu son sayfasına ka. dar okuyup bitirmedikten son; ,5 Miyacağını pekâlâ biliyordu. E Ancak, kitab bittikten sonra da Nazi . renin heyecanı durmamıştı. Hemen ka . lemi eline slarak meçhul romancıya, tâ. bil adresine bir mektub yazdı: «Beyefendi; yeni çıkan romanınızı o. © Kudum. Kadın kalbini bu kadar ince bir © anlayışla tahlfl ettiğiniz için size bütün “hassas kadınlar hamma teşekkür ede - rim. Kitabınız intişar edeli bir ayı geç ra uyuya. ni ri © — Hayır. Vallahi sana dargın deği- Mim? — Görüyorsun ya beni seviyor muş- sun! — Seni seviyormumuşum X Oh. a o doğrusu çok anlayışlısın Mükerremei- beni sevmiş olsaydın bu şeyi bu kadar kola la kabul etmez - 5 din. Sukutu hayâl ile müteessir olur - 2 dun. k — Sukutu hayale uğramadığım; sana kim söylüyor, müteessir olmadığımı 5 kim iddia ediyor?. Sukutu hayal ve te- essür namına en mükemmel ne varsa ben onu hissettim. — Ya şimdi? — Simdi ne demek? — Benden nefret mi ediyorsun? — Yok canım... Ben tanıdığımı © vahmettiğim bir Mükerremi başka bir muhabbetle seviyordum. Şimdi tanı - —dığım bir başka Mükerremi başka tür- Nü seviyorum. Müşahhas üzerinde yan- “ dişlik vapmışım.. işte hepsi bul. © O— Demek artık bütün mazi unutul - du? 5 — Kimin tarafından? — Senin tarafından... — Hayır. hiç bir şey unutmadım. Ve “geçen günleri ben bazan düşünürdüm; — hem de Inan bana ac: bir his duyma - dan.. o günleri düşündüğüm zaman bu şeyler hayattan hiç bir şey anlamıyan “bir küçük sersem çocuğun başmdan n hikâyelerdir; diyor omuzlarmı “gilkip geçiyorum — Senin için “şey yok mu? — Anlıyama: we gibi bir şey? — Abdal gibi görünmiye uğraşma; ne söylemek istediğimi herhalde anlıyor- sun. — Vallahi bir şey anlamıyorum. — Peki açıkça söyliyeyim. Seninle 9 a mevzuubahsolan bir | | P “evlenmek istiyen kimse yok mu? — Hayır, benimle evlenmek niyetin- 43 olan bir insan tanımıyorum. * Aİ r isim ği i Yazan : Muazzez Tahsin Berkand m tiği halde gazetelerde, bilhassa kadın imzasfle çikan yazılardan, benim gibi birçok içli kimseler üzerine çok büyük bir tesir yaptığını anlıyorum. Fakat ben teşekkürlerimi gazeteler vasıtasile değil, Mususi bir şekilde bildirmek istedim; çünkü Tomanmızda teşrih ettiğiniz his, tamamile benim duygumdur ve ben bu. nu, maalesef beni anlamıyan kocama karşı senelerce müdafaa etmiştim. Ko - cam beni anlamadı, yuvamız yıkıldı. Si . zin romanmızdaki erke geç te olsa, karısının hislerini takdir etmiş olması içime büyük bir teselli veriyor. Demek)! hayatta kadın kalbini anlıyan bir erkeğe (romanlar ekseriya hayattan vak'alar değil midir?) tesadüf etmek te| kabilmiş! Bana bu büyük ümidi vermiş olduğunuz için size minnettarım beye - fendi. Bu minnettarliğrmi bizzat söy - İlemek için sizi ne gün ve nerede göre - bileceğimi bildirmenizi rica ederim. * «Saadet şarkısı» muharriri Vecdi Os - man Bey bir aydanberi yüzlerce kadın mektubu almıştı. Bu ilk romanının gör. düğü rağbet ümidini kat kat aşmıştı; fa. kat bu sebah Nazire imzasile gelen mek. tub onu'iki üç dakika düşündürdü. Na zire , Beyazıdda ... sokağında ... Bu . maralı apartımanda . kadının hüviyeti hakkında şüphe etmeğe imkân yoktü. Bu satırlar kendi karısı tarafından yazıl - maşti, Vecdi Osman . asıl ismile Kemal Yıl. maz - oldukça iyi işliyen bir eczanenin sahibi idi, Karısından ayrıldıktan sonra uzun zaman kadınlardan uzak kalmağa azmetmiş ve bu sebebden evinde kendi İkendine münzevi denecek bir ömür sür, meğe başlamıştı. Ancak beş senelik evli. lik hayatı, ne de olsa, insanın üzerin . de bir iz birakiyor. Bu yalnızlık zaman - larında Kemal bilâ ihtiyar karısile göçen hayatını tahlil etmeğe, aralarındaki ge çimsizliği teşrih etmeğe ve bunların se. bebini araştırmağa koyuldu. Bu tahlille. ri ve bu teşrihleri o kadar inceden ince . ye ve metodik bir şekilde yapıyordu ki, bunu için tâ nişanlılık zamanlarma, hat, tâ daha evvele, ikisinin de çocukluk za. manlarına kadar inmeğe, kendi aile ha, alınmış /1 yatile karısının - sonradan öğrendiği - aile hayatı arasında bir mukayese yap - mağa, görüş ve terbiye tarzlarını karşı. laştırmağa başladı. Bu oyun yavaş yavaş onu sarmağa baş. lamıştı. Bunu büsbütün metodik bir şek. le sokmak için eline kâğıd ve kalemi al. mağa ve her iki aileyi bu köğudlar üze. rinde canlandırmağa mecbur oldu. Gün geçtikçe kâğıdların #dedi çoğalıyor, bir i ırdu. Nişanlılık zama.| alarını, Nâzirenin genç kızlık hülyalarını, evlenmel ilk ay. mes'ud saatlerini, sonradan kıs . yüzünden baş » asıl anlaşamı yan bir karı kocanın gündelik ba rındaki hareketleri ve sözleri birer birer not etmeğe başladı. Ve ... bir gün bunları tekrar okuduğu zaman bir romana çok benzediğini gö. rTünce ihtiyar gülümsedi. Bu defa ba. şının içinde yeni bir fikir doğmuştu. E. linde böyle kuvvetli bir mevzu ve esas olduktan sonra şabısları ve vak'aları de, Biştirmek, bunları büsbütün başka bir sokmak pek güç bir şey olmama - Bu gayretle hemen işe girişti ve içinde, müstaar bir isim al - izel bir hissi romanı neşretmeğe k oldu. huysuzluklari, v müşkül bir vaziyet karşısında yordu. Nazireye cevab yazmak, 0. tanıtmak lözumdı. Aksi tak. dirde kaba ve itimada lâyık olmıyan bir romancı mevkiine düşmüş olacaktı ki ilk adımda böyle fena bir reklâm yapması muvafık olamazdı. Bahusus, Nazire gibi tanıdığı çok ve romans düşkün bir ka , dına karşı böyle bir hareket büsbütün ihtiyatsızlık olurdu. İcabında 9, gâzetede kendisine açık bir mektuh da gönderebi. lirdi. Fakat, ya Vecdi Osmanın kendi ko. cası olduğunu anladıktan sonra tehlike daha büyük olmaz mıydı? Genç muharrir o gün akşama kadar düşimdükten sonra, karısının kendi şeh. elini baltı'amıyacağını, bilâkis bu TO « manla kendi hayatı arasındaki rabıtayı daha yakindan görerek kocasının âdeta pişman olduğunu sanlıyacağını ve meş - hurbir muharririn karısı (velev ki boşan «KON POSTA, SEX 'TEPPİKASI Orta - Lise bütü Orta - Lise bütün ikmal ve bitirme gruplarla gündüz ve gece de 4 lisanla . dllü "emi n ikmal dersleri imtihanlarına tek veya azami 4 kişilik hazırlıyoruz. 1914 © senesindenberi usulü tedris ve muvaffakiyetle tanınmış (ÇEMBERLİTAŞ karşısmda Ya - bancı Diller ve Riyaziye Kız - Erkek okulu) birkaç derste müşküllerini gi « derir. Sınıfta kalmak korkusu da bırakılmaz. Tediyatta kolaylık da göste » rilir. Direktörü Ziya Çetinkaya Mobilya Yaptırılacak Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya fakültesi direktörlüğünden A — Fakültenin yeni binası için yaptırılacak muhtelif cinste mobilya kapak zarf usulile münakasaya konulmuştur. Muhammen bedel 50.017 Jira 76 kuruştur. z İstekliler fenni şartname ve resimleri «almak için Ankara mekiebler muhasebeiliğine 25 lira yatıracaklar ve alacakları makbuzla fakülte hesap memurluğuna müracaat edeceklerdir. “6 7,5 muvakkat teminat bedeli 3750 lira 33 kuruştur. İhale 27/7/939 Perşembe günü saat 15 de Ankara mektebler muhasebeci ğinde yapılacaktır. Teklif mektublarının ihaleden bir saat evveline kadar ği mezkür muhasebecilik veznesine Elmalı Elektrik Türk Müessisler taahhüdatlarını 225 liraya lik senedatları satılacağı. o «4843, mış olsun!) olmakla iftihar edeceğini anlamıştı. Bundan başka, Kemalin kal . binde en gizli bir köşesinde birden bire bir ümid ışığı da parlamıştı; çünkü o ka. rısmın ve kendisinin hayatlarile hisle. rini tahlil ederken bilâihtiyar kendi ka - bahatlerini görmüş ve zaten Nazireye karşı duymakta devam ettiği sevgi ye » niden körüklenmiş * Nazire heyecanlı bir romanı okuduk . tan sonra düşünmeden yazdığı mektubu, bilhassa bu mektubda romancile görüş. mek istediğini yazmış olduğunu hatır - ladikça yanakları kıpkırmızı oluyordu. | Bereket versin ki gelen cevab gayet hür. metkârdı: «Hanımefendi, iltifatınıza teşekkür e. derim. Yarın, saat Üçte, Ankara cadde. sinde ... mecmua İdarehanesinde emir. lerinizi bekliyeceğimi hürmetle bildiri rim.» Ne ince adam! İstemiş olsa bir apar «| tıman adresi de verebilirdi! O takdirde! Nazire ne kadar müşkül bir mevkie dü. şerdi! İdarehanenin taş merdivenlerini çıkar. ken kalbi çarpıyordu; fukat arkasına çok — O halde niçin Hayri amca bana telgraf çekti. — Ne telgrafı”. — «Bildiğin şeyi son defa olarak dü- şünmek için hemen İstanbula gel» diye bir telgraf aldım. O zaman (o meselenin sana aid olduğunu anladım. İstikbali - nin mevzuubahs ol- duğunu sezdim. Am cam da son defa 6 - larak Oo düşünmiye beni davet ettiği i - çin kalktım geldim. Yanılmışsın, herhalde mesele ba- na aid değil... — Sana kimse âşık değil mi?, Bun- dan emin misin? — Eminim. — Tamamile emin misin? Emine gülmiye başladı: — Ha... dedi. Tamamile emin deği - lim... Bir sevgilim var... Az kaldı unu- tuyordum... Otelde bütün tanıdıklar ona Pminenin sevgilisi diyorlar — Kimdir bu? — Bu ihtiyar bir adanicağızdır. Ba- na karşı çok naziktir ve yetmiş fki ya- şındadır. — Bu hikâye de nereden çıktı” — Bu hikâye değil hakikattir. Otelâe herkesin alay ettiği #hti di var. Bana karşı Nakleden: Hatice Hatib gösteriyor. — Bu nasıl olur? — Basbayağı olur... Herhade boşu « na gidiyorum adamcağızın. Sonra da ona karşe çok iyiyim.Zaten o pek can sikıci bir insan değil... Bilâkis gayet ince müstehzi cin gibi bir adam, — Bu şeylerden 'bir mana anlıyama- dım- — Bu şeylerden senin anlaman icab eden bir mana olduğunu ben zannetmi. yorum, — Bu ihtiyarın. bu şekilde Hareket etmesinde elbette bir sebeb vardır. — Bir sebeb olsa önhi... Sana ne7 öğretmek istiyorsun — Bana haddimi galiba?. — Eğer iyi dost kalmamızı istiyor - san bunu bir daha unutmamanı rica &- derim. Buna cevab ver - yerinden < doğrul - du... Sokağa bak - mıya başladı: — Kuzum Hayri amca bizi dahane kadar bekletecek ... Acsba onu karşıla - yamaz mıyız? — Ne taraftan ge- leceğini bilmiyoruz ki karşılayabım. | — Hakkın var hangi taraftan gelece- ğini bilmiyoruz ... Burası çok sıcak da nefes alınmıyor. Genç kız hasır iskemlenin üstünde arkaya doğru uzanır gibi oturmuştu. Gümeşten yanmış kolları ince ve u- zun bacakları; başının arkasında büyük bir topuz gibi toplanmış gümrah saçla- rile ne kadar güzeldi. Eminenin halinde bir lâkaydi ve bir sükünet vardı. Halbuki Mükerrem si- nirli görünüyordu. Durmadan ona ba- kıyordu... Çok kötü giyinmişti. Eğer iyi İbir terzi elinden giyinmiş olarak böyle bir kadın resmi kabullerde, ziyafetler- bir beyefen-| Mükerrem yarı şaka eğerek ve yarılde ne harikulâde bir insan olarak gö- Hilddetle: rünürdü. teslim edilmiş bulunması lâzımdır. (2582) O (5089) Anonim Şirketinden: iblâğ eylemeleri, elmiyenlerin müessis. sade bir elbise giymiş olduğuna ve yü. zünde bir dirhem boya bulunmadığını memnundu. Hiç olmazsa meçhul romancı onu hafif bir kadın addedemiyecekti, — Vecdi Osman Beyle görüşeceğim efendim. — Yandaki kapıdan gireceksiniz. Sizi bekliyor hanımefendi. Ne çılgınlık! Bu yabüeciı adama roma, nmı çok beğendiğini bizzat gelip”söyle . mekte mana var mıydı? Nasıl olmuştu böyle düşüncesiz bir karar vermişti! — Buyurunuz efendim... Genç kadının kaşları çatıldı. Eski ka, casına hiddetle baktı, — Bu komedinin manası nedir? Ben Vecdi Osman Beyle görüşmeğe geldim. — Vecdi Osman benim Nazire... — Sen mi? — Evet, o benim müstaar ismim. * Eski karı koca o gün, bu gazete idare hanesinde neler konuştular! Het haldı mevzuları «Saağet şarkisız romanı et rafından bir parça uzaklaşmış olacak ki birkaç ay sonra Nazire ile Kemal bariş tıklarını ve yeniden evlenmeğe karı verdiklerini ahbablarına ve eş dostlarımı bildirdiler. — İşte Hayri amca geliyor. Bu söz müketremi bir an için dalde. ğı düşünceden sıyırdı. Emine: — Bak hele diyordu. Yanındaki ka. dın Şaziye hanım değil mi?. Şaziye ha- ramla flört edebilmek yüzünden bizi burada sicak ateşte kavurdu. Hayri bey de yeğeni ile Emineyi gör. İmüştü. Vapur iskelesine doğru şiden !Şaziye hanımın önünde eğilerek elini öptü. Ondan ayrıldı. Kahveye girdi. O kahveye girerken; Emine çocukluk ar- kadaşına: — Mükerrem dikkst; diyordu. Şazi- ye hanım sana gözlerini süze süze ba- kıyor. Mükerrem samimiyetle: — Otelde mi oturuyor? Şimdi la yanlarında bulunan Hayr bey suali duymuştu. Gülerek: — Evet beyim; dedi. Bu güzel hanın bizim otelde oturuyor... Akşam sehin- İe onu tanıştırırım... Çok nazik ve gü zel bir kadın hem valışi de değildir. ek lidir... Senin hozmn gidecektir. Senin onun hoşuna gittiğini de demin gör » dük. — Adada çok kalacak mısın? Acaba Emine bu suali Hayri beyin Tâkırdısını kesmek için mi sormuştu? Mükerrem doğrudan doğruya ona cevab vermedi. Hayri beye doğru eği- lerek: — Benim bir şeyden haberim yok; dedi. Amcam beni davet etti. İşimi terkedip izin alıp geldim. İznim bir aylıktır. Fakat amcam kaç gün sonra beni kovacak bumu bilmiyorum. Hayri bey: — Hele bu şeyleri sonra dedi. Haydi şimdi plâja gidelim... Am- ma artık yürümem... Bana bir araba bulunuz. 5 K (Arkası var) —