14 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

14 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© biraz kekemeliğim var den de aktör olmazmış. Nihayet vermiştim, Piy: piyesin mevzuunu günler Aylarea düşündü © lerini anlamıyan Lady Salikok kırıta - © ça tanınmış bir tiy © Soğuk bir hava yarattı Kadriye hiddet” © tem. İlk başta uklör olmak, sahnede gö. © tünmek istedim, olmadı. Çünkü ben Şiş. m. © ani “Son Posta,, nn Hikâyesi « “Amına 117111707. Piyes muharriri ALNAN ES MAY... Çeniren : Nimef Muslafa Fi tarihinde, tiyatroya merak sarmış.İihtiyacı olduğunu, bu parayı ben temin edersem, piyesimi oynamaları mümkün olabileceğini söyledi. Piyesimin oj yatro müdürün ği parayı temin ettim ye piyesim müdür. Ge kaldı. On bı andım, şişman aktö ış, üstelik tım. Yazacağım e düşündüm. , aylarca emek sarle. , Ve o zamanın olduk. suna götürdüm. Tiyatro kapısında sakalı uzamış or - n muhtelif yerlerde mu akat benim pi - çıkmıyordu. Bir ke. yesimden bir habe Te daha tiyatro mü tim. Tiyatro müdürü on beş gün evvelli kekler, kılık kıyafetleri bir şeye benze. | söylediklerini bir kere daha tekrarladı. iyen kadınlar vardı. Onlara $ : İBir kere daha benden ihtiyacı olan pa - — Bu tiyatronun müdürü kimdir? rayı temin esti. Ve pi mi oynıyacağıma iler.. Onların bu ha.|söz v , Sesimi yükselterek| On beş gün gene bir ses e hitab ediyorum, bu tiyatronun |düm: #)lur mu? mü görmiye git .| di beş gün sonra bir ker daha müdürü gür. | 1 b ö — Tabli bana, birine! ve ikinci perdeyi başlan aşağı kadar ben yazdım. Gerçi öyle amma, benim yazdığım piy — Ha anladım. O oynanmazdı kil — Neye oynanır dediniz? — Yahılmışım, insan hiç yanılmaz 6- Beni bir düşünce almıştı. oldukça para Tiyatroya Şimdi yardımı yapmıştım. üne hakkı telif vermem bir kere daha » Fakat öşünmüşlüm — Benim bu piyes için alac i mu, ondan sizin his; ürü bu sözü duyar duy. İstanbul Üniversitesi A. E. P. . Komisyonundan : Yapılacak iş Keşfi (o Teminatı İhalegünü Saati Gureba H. Kulak, Boğaz, Burun klini- ğinde yapılacak tahta mobil: 1605 Lâ, 12lLi, 27/7/9899 10 Gureba L2ü de yap. tırılacık ishta mobilya, 3168 28 » ».» 10,5 Üniversite merasim salonunun betona çevrilmesi, 1583,47 19 > e 5 Soba kurulması tamiri boru ve teler- rüatimn alınması. 1683.90 27 > v5 15,5 1 — Yukarda yapılacak işler Rektörlükte açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — İstekli hta mobilyalar için Ünüversite mimarlığından ihaleden beş gün evvel vesika almaları, döşemenin betona tahvili işi için de 1009 liralık bu gi bi işler yaj ları, soba işi içi isteklilerin 939 Ticaret Odası vesikaları 3 — Bu işlere aid şartname, keşif ve -eri Rektörlükte görülür. o «978 TAB ma dair İstanbul Vilâyetinden ihaleden 8 evvel vesika alma. de bu gibi işler yaptıklarına dair vesika göstermeleri ve bütün göstermeleri lâzımdır. diğer evraklar Pazartesi, Perşembe gün. LETi «$örü benim! Bizden bunu rica edebilirler mi? idir, nerede bulunur? erinden sarı saçlı, çil yüzlü bir er — Tiyatro müdürü, rejisörü ve baş ak- — Afedersiniz tahmin edememiştim. Bu söz gayri ihtiyari ağzımdan çık - mişti. — Olabilir! Dedi. Yanındaki sakalı uzamış, er .| kekleri, külüstür kıyafetli kadınları işa. | ret etli: — Arkadaşlarım. Tiyatromun artist - leri, Beni tepeden tırnağa kâdar süzdü: — Ya siz kimsiniz? — Meşhur tiyatro müellifi! Benim bu sözüm gene onlan güldür. müştü. Onların gülmelerine de ben kız. mıştım; fakat kızgınlığımı belli etmedim. — Tiyatronuzda temsil edilmek üzere ize bir piyes vermek isterim! Dedim. Tiyatronun müdürü olduğunu söyliyen zat: — Sizinle bu hususta görüşmek için o. dama geçelim! Dedi ve beni merdiven altındaki kö , #nürlüğe benziyen bir odaya aldı. Ben pi. yesimden bahsetmiye vakit bulmadan © kendi tiyatrosunu uzun uzadıya anlattı ve uzun sözün kısası her bakımdan bu eşi bulunmi Uyatrosunun o hayatını idame edebilmek için bir miktar paraya| İhtiyar adamın hali bütün (salonda ten kıpkırmızı olmuş bir vaziyette ora- dan ayrıldı. Türkçenin bülün incelik - rak ihtiyara yaklaş! — Osh mö Olsun âvantürümü si Sonra ilâve etti: — Bilmem genç kız olmıyanlar da Hadi bey: — Bu kadar güzel &onra! Diyerek onun irici dı. Ve söze başladı: — Madam, siz çok zeki bir kadın de ğilsin Hayatınızın — başlangıcında çok zahmetli, sıkıntılı ve kederli gün « feriniz oldu... Şimdi paranız var... Fa- kat bu parayı kolaylıkla elde etmiyor » sunuz... Lady Salikok biraz bozuldu. Fakat bunu belli etmemek için tebessüm et « mekte devam etti. Türkçe ola — Falımızın sözlerini hep tersine si elleri olduktan elini avucuna ak b malıyız... dedi. Onun bozuk Türkçesi bütün salonu © güldürüyordu. © Eldeki falı okumakta devam etti: Hep gülüştüler. Bminenin ( #evgilisi — Sizin için üç güzel kadından ge - lecek bir tehlike var... Onlar sizin için © büyük bir tehlike olabilirler. Lady Salikok yana döndü. Ve Erte- kin beyin kızlarına bakarak Kadriye » ye Fransızca: — Karmen dedi. Siz üç kız kardeş bana ne fenalık yapacaksınız?.. Kadriye, Hadi beyin de alâkadar ol duğu bir mevzu üzerinde şaka yapma“ © mak için dudaklarını büzerek omuzla- rmı sifkti, Hadi bey: — Size şunu söyliyeyim, dedi. Bu üç E genç kız... Ertekin beyefendinin keri - Mmelerine benzemiyorlar. o Bu üç genç insan... Sarışın bir şeyler.. arkalarında o da ne var. haç gibi. balta gibi şeyler görüşebiliriz! — Piyesi okudum. Yarin bu hususta Yemek salonlarına, yatak ve ban- yo odalarına, mutfaklara, aptesa- sinden atarik tek Dedi. Ertesi gün tekrar gittim. — Piyesiniz mükemmel, fakat birinci perdede bazı Tötuslar yapmak icab edi. yordu. Onları n yaptım! Dedi. Ve bii perdeyi bana okudu. Benim yazdığım pivesin birinci perde . kelime birakma - mıştı. Povaya başlıyacağız, dediği gün mü . dür: — Bu gün provaya başlıyamıyacağız, çünkü aktörlerimle bi e dün üçüncü perdeyi okuduk, bazı değişiklikler yap - tık, dedi, Üçüycü perdeyi bana okudu. Üçüncü perdede de benim yazdığım pi - yesin üçüncü perdesinden bir tek kelime bırakmamıştı. Nihayet prova başladı. Provada be - nim yazmış olduğum üçüncü perdeyi li. zumsuz buldukları için olduğu gibi at - tılar. * Piyes oynanacaktı. İlânlar bastırılı . yordu. Piyesin ilânında benim de ismim bulunacaktı. Fakat tiyalro müdürü bana şöyle bir teklifte bulundu. — Piyese isminizin muhakkak konul . masını İstiyorsanız, bunun için hakkı te. lif vermeniz icab eder, Şaşırmıştım: — Hakkı telif mi, kime vereceğim? telifiniz olmaz olur mu? Ilem eser telif olduğu için tam yüzde on alacaksınız... Yüzde on düşünün bir kere en azdan beş bin Tira hasılat ye miz para olarak sizin elisize geçecek.. Beş bin diyorum ya, on bin de olabilir. O zaman elinize geçecek bin liradır. Dü - şühün huvadan bin lira,. Bize bundan do. kuz bin lira kalıyor zannderseniz yanı - lırsınız.. Artistlerin parası, dekor, kos - tüm, tiyatronun ipe sapa gölmez masraf. lam bütün bu parayı götürür. Hem ben sizden hakkı telif olarak ancak iki yüz lira istiyeceğim. Sizin kazanacağınız ya. nında, bu İstediğimin ne ehemmiyeti var ki!,. Fakat bunu peşin vermelisiniz. Mas. raflarımız malüm, Allem kallem etmiş, beni hakkı telif vermiye kandırmıştı. İki yüz lirayı da verdim. Artık piyesimin oynanmasını bekle - mekten başka yapacak bir işim yoktu. duvar afişlerinin el ilânlarının basıldığını haber aldım. — Yarın afişleri görürsünüz! Denildi. Ertesi gün afişleri gördüm. Fakat oynanan benim piyesim değildi. Ve nelere, kahvelere. gazinolara, kantalara, eşya depolarına asmakla SİNEK, SİVRİ SİNEK, GÜVELER DİĞER HAŞERATI UZAKLAŞTIRMAK KABİL OLUR. tai suretile çok ve imhası lâzım gelen GÜVELERİN SÜRFELERİ, KARINCALARI ve HAMAM BÜCEKLERİNİN İMHASI İÇİN ve kürklere, elbiselere, çamaşırlara, halılara, dolab çekmelerine ve sandıklara KUTU içinde satılan KRİSTALİZE ASEPTA'yı Kullanınız &or boyuyordu. Beni görünce işine de a vam ederek konuşmuya başladı: — Hoş geldiniz.. Afişleri beğendiniz mi? — Hangi afişleri. — Sizin piyesin alişlerini.. Bugün du. varlara asıldı, — Alay mi ediyorsunuz Allah aşkına, piyesin adı başka, müellifin adı başka. — Piyes ayni piyes.. Yani sizin yazdı. ğırız ve benim rötuş ettiğim -piyes, son dakikadı sedbonı değiştirdik.. Müellif is . müellif ismi benim ismime hiç benze .İmine gelinee.. Son dakikada onu değiş - miyordu. Dosdoğru tiyatroya koştum. tirmek mecburiyetinde kaldık, Sizin is . Tiyatro | miniz bir manifatura tüccarı, bir gümrük leri daha başka olmalı... Bu yüzden size bir namı müstear bulduk ve ilânlara o namı müstasrı yazdık. Ne çıkar efendim. Bundan böyle o isimle meşhur olursunuz. Adamâkıllı hiddetlenmiştim. Barbar bağırmıya başladım: — Bu ne rezalet, bu ne kepazelik, ben piyesin oynanması. nı menettireceğim, Gülüyordu. — Ne hakla? Hakkı verdu Ne hakla menettirebi » lirdim. Piyeste ne bir satır yazım, nede ismim vardı. * Piyes oynandı. Hakkı telife gelince. müdürünü sahnede buldum. Bir elinde| simsarı için gözel bir isim olabilir. Fa » | Tiyatronun hasılatı masrafa başa baş pel. bir bakraç boy «SON POSTA, VW PEFBİKASI: 14 bir elinde bir fırça de .İ kat muharrir için olmaz.. Muharrir isim. pm froylayn Grünvol - len'in niçin böyle kızardığı anlaşilmı - yordu. Kim bilir belki de salon pek isınmiş - tı, Hadi bey: — Dikkat ediniz güzel madam dedi. Bugünlerde bir teh- like geçireceksiniz — Sakın denizde boğulmayayım? Salih can sıkıntı - sından o esniyordu. Fekat Lady Salikok büyük bir dikkatle: — Şu tehlikenin nasıl bir tehlike ol duğunu bana söyler misiniz?. — Başka bir gün söylerim. Hakika- ten bu hususta sizinle ciddi surette ko- muşmağa lüzum var. Cevabım verdi. Ve sonra ilâve etti: e m a İngiliz kadın biraz pembeleşti: ma şöyle etraflıca bakınız. diyerek o” turduğu yerden kalktı. Şimdi Fazlı Şa- kir Hadi beyin karşısında ayakta du - ruyordu: — Bekir erkeklerin de eline bakıyor musunuz? Nakleden: Hatice Hatib Hayri bey, işde hattâ kullanmakta yormamışsınız... Siz elinizin emeği ve al” mruzın terile değil, daima zekânızla, kombinezon yap - maklaki mehareti - nizle hayatınızı ka - Yani kaba Türkçesi- le: «Alinin külâhını Veliye, Velinin kü * Yâhını Aliye» giydi - rerek. Şimdi şu gün lerde, iki işe teşeb - büs etmişsiniz veya- hud da iki işe teşeh- büs etmek üzeresi - niz. Hattâ belki üç işe... Fakat henüz kalem Jisarar vermiş bir vaziyette değilsiniz. — Hadi beyefendiyi artık yordunuz | İntihabınızın da sürebilmek teh - dedi. Cezsyı ben tayin edip büyük ma- rifetini meydana çıkardığımdan dolayı vicdan azabı duymağa başladım. Hadi bey: — Beyefendinin de emirlerini yerine getirmeğe hazırım dedi. Bi falıma bak- mak çok zahmetli bir şey değildir. He- le insan benim gibi bunun bir ustası o- İnşallah tekrar görüşelim. Fah -|lursa mesele yok demektir. Fazk Şakir elini ona uzatınca bunu (kir: kemal! ciddiyetle avucuna ald. — Sizin çok mühim ve çok beliğ bir eliniz var azizim dedi. Evvelâ size şir - nu söyliyeyim. Siz hayatınızda çalış - mamışsınız... Yani ellerinizi hiç bir iş- Mkesi mevcud... Hem de size bir şey söyüyeyim mi? Bugünlerde canınızı > kacak bir şey olacak... — Ben de mi tehlike geçireceğim? — Hayır.. sizin için bir tehlike yok... Fakat can sıkıntısı var; istediğiniz şeyi yapamıyacaksınız.. yaptığınız şey yan- lış olacak. Artık elini çekmek isteyen Fazlı Şa- — Bitti mi dedi. — Hayır bitmedi. Ellerinizin çizgi “Ji sinden çok mühim bir şey okuyorum. Siz bugünlerde evlenmek de İstiyorsu- DUZ. bile! diği için onu da alamamıştım. — Size bir şey söyliyeyim mi beye - ferdi hazretleri... Çok muhterem bir zat fakat çok kötü bir falcısınız. Be - nim hakkımda söylediğiniz & sözlerin bir tanesinde bile isabet yoktu. Maa - mafih zahmesinizden dolayı teşekkür - ler ederim. Bunu söylerken Hadi beyin karşı - sında hürmetle eğildi ve sonra öteye giderek Mina Wolkayn'ın o yanındaki iskemleye oturdu. Yerinden kalkan ihtiyar, yanından geçerken Emine eğildi: — Fazlı Şakir beyi çok'darılttınız. Dedi. — Ben de öyle zannediyorum. Cevabını veren ihtiyar adam bundan dolayı müteessire benzemiyordu. — Siz falınızdan memnunsunuz ya? Bu suali soran Osman Tezcandı. Ge- Bp Eminenin yanına oturmuştu. — Emine çok memnunum dedi. Mem nun olmamak için çok hased bir insan olmaklığım lâzım... Hadi Obey bana müthiş komplimanlar yaptı... Ziftlene- miyecek kadar çok papellerim olacak - mış... Aman eniştem duymasın... Ge - ne kızacak. şey diyecektim barcede - miyecek. sarfedemiyecek kadar çok pa- ram olacakmış... Eniştem duysa beni şimdi öldürürdü. — Üzülmeyiniz sizi duymadı. — Duysa da duymasa da böyle ko - nuşmamız doğru değil... Amma bili - yor musunuz... Biz aramızda hep böy - Je konuşuyoruz. Kadriyeler de böyle... Lisede kızlar da hep bu lisanla konu - şurduk. Amma doğru değil. ayıb olu - yor.. Eniştem istemiyor; konuşmamak lâzım. Enişteniz sizi çok (o seviyor. Esasen başka tavır alması mümkün değil ki. — Evet eniştem beni azarlar amma! Kendi evlödi gibi sever. Bana karşı çok dir... Sanki hakiki akrabam o imiş gibi halbuki onunla kan yok ki o sade- ce halamın kocası. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: