9 Temiz “Son Posta» nım tefrikası: 23 POSTA sümler parlayan bu cariyeler, onu ipek o serili bir sedirin üstüne oturt- e Soymaya başladılar. Ne sise karşıki sedire uzanmış, ya - Cariyeler, Melling'i soyduktan son - in kollarına girdiler. Al çuhâ kaplı bir ü kapıdan geçirdiler. Bir kurmanın ima götürdüler. Gül gibi kokan ve e kar topları gibi kabaran ilik ir Yumuşak hifleri batırarak yıka 7 temizlediler... Sonra, beline bir a sardılar. o Ormuzlarına, altın a işlenmiş havlular o koydular. dlağ kol girdiler. Dışarı çıkar - . worm götürdüler. Yer- ilip Sultanı selâmindık - tan sonra, çikip gittiler. iie İahırm.. ne saadet?.. Vücudü - Zerresinden ateş fışkıran genç e Tessam, bu muhteşem hamam ka de bu enfes ve bibedel şerk Fakat, başbaşa kalmıştı. o Biz, kapı arkasına kadar açıldı. ©vvel, çıkan cariyelerden biri, t ve baş de görünerek Di Seriler 2 Anım Felâket.. sarayı yeni- ge haykırdı. piç dehşetler içinde kaldı... He- a intima fırladı. Melling'i kolun- ii Ye bağırdı. © Metling, bu müthiş Bi İstemedi; Di beraber can verelim. anda, Sultanı di. Pakaş ; kapıya değme otundan tutarak onu — bir e e yapamazlar... Sen, ya line Za daki sı unsakı kavradı. Omuzlürın « > İşlemeli havluyu da 91 eli- bir a yaptı... Böylece, amdan fırladı. evleri nn etrafında meş'alelerin a - iyor. ve bu alevlerin ak- Bettiği mü, hitidetii yeniçeri çehreleri, pek B Eörünüyordu. ir) : z konmaz Yeniçeri; Melling'in yolumu H; © ka “edi. Fakat, bu melez frenk m büyük bir kahramanlıkla on - Üzerine Atıldı ve hançerini o de - Lo Sanmbasi iki tarafına savurdu Gür'e İş Sina, kâr yeniçerileri, kanlar Yere serdi, Yem heye açılmıştı Kendisi de, ha- Ve tay “esinin Karmakarışık ağaçları | ları Arasında bütün kuvvetile ve çarşafı bumburu: İğinda bulunca, gen bançerini çekti. Sağ elile.| Yelin lamıştı. ik ve çırılçıplak, elindeki ili savura koşuyor. ken - ; sırtına bir elbise Sonra, bu korkunç muhi - AM evvel kaçıp kurtulmak birine ka kça yollar uzuyor, bir- türlü guy, Yor.. dairenin yolunu bir Birden. kayaya Sonra, bütün kuyvetile kap büyüktü k,, Lâkin havuzo kadar de bir kuş * Vücüdü, havuzun üzerin - bire, Muka Bibi havalanırken, birden - z ik n kesildi. O durgun ve da A Sükut, çine yuvarlanıverdi. Yük ; e büyük b elling'in kalbinde o ka- Setirdi yy t korku ve heyecin husu- de Ey şte, men, İki giyen, Yatağının içinde doğruldu. e Yanya tuttu. Başı, sleşler İçin. Biratına. aaa yacak Etbi ağrıyordu. ile göz gezdirdi. Ken - db. m. kapısı sımsıkı kapalı odasında k olmuş yata - ir nefes alarak. — Hay, Allah.. meğer, rüya imiş. Dedi... Ve sonra, derin (derin içini çekerek. — Ab, hain yeniçeriler!.. Ne olurdu, sarayı biraz daha geç bassalardı. Diye, söylendi. gir Bwtaci sün, Hayrettin ağa gülerek © dâsına geldi. — 6. söyle bakalım, çelebi... Dün| gece ne rüya gördün?.. Dedi. Melling, gördüklerini söylemiyerek. — Susunuz, ağa hazretleri... En tat- li bir zevk ve lezzetle başlayan. fakat, en korkunç bir âkibetle (o hitam bulan bir rüya... Demekle iktifa etti. Hayrettin, gevrek gevrek güldü. — Macunu fazla kaçırmışsın. Diye, cevab verdi. * İLK 'TÜRK (MÜZİKA BANDOSU)- NUN UYANDIRDIĞI HİDDET Bu korkulu rüya gün. Melling'in en mes'ud günl birini teşkil etti: Saraylarda, #kşam yemekleri erken gecesinin ertesi rinden Ankara horsası Açılış - Kapamış fiatları &- 7-939 a a ÇEKLER KİNA İlk Türk bandosu Dudaklarında tatlı ve manalı tebes-|disini, İmenedebildi. Ve, karşısındaki yenir... O gün ikindiden sonra, akşam yemeğini beraber yemek için Melling'e misafir gelen Hayreddin ağa, gülerek şu müjdeyi getirdi: — Sultan hazretlerile görüştüm. Se- nin söylediklerini, aynen kendilerine arzettim. Düşündüler, taşındılar. Frenk harflerini, senden öğrenmeyi karar - laştırdılar. Dedi. Melling, bu müjdeye o kadar sevin- di ki, hemen yerinden fırlıyarak Hay- reddin ağaya sarılıp şapır şapır onun yanaklarmı öpmekten kendini güç kurnaz kiyi şüphelendirmemek için, müm- kün olduğu kadar lâkayid görünerek: — Bu işi, kendim için çok şerefli bir hizmet telâkki ederim. Amma. bil - mem ki bu kadar işler arasında, buna da yetişmiye muvaffak olabilecek mi * yim?. Diye, mukabele etti... Ayni zamanda içinden de: : — Dün geceki rüyanın, tatlı kısmı - İşte, artık sultanla başbaşa kala- , Hemen Allah, bu rüyanın dan esirgesin. * Melling ders levazimin! hazırlamıya başladı... (Arkası var) Açılış Kapanış 5.3 3.3 10).0076 3.50 606 28.475 6.825 bu.B35 a3 262) 106 4.3825 14.085 7.816 24.8123 Gs0ö 2.60yö Biz 80.S5 tokhol A 284025 *oakova ea ensar memen ser 290 saamaREN rape ra AAADNEN MANA “ Doktor Hafız Cemal (Lokman Hekim) Divanyolunda 104 numarada “ergün basta kabul eder. Telefon 21044-23348 İlân Tarifemiz Yek ai alem Birinci sahife 400 kuruş İkinci sahife 250 Üçüncü © sahife 200 Dördüncü sahife 100 İç sahifeler 60 Son sahife 40 Muayyen bir müddet zarfında fazlaca miktarda ilân yaptıracak- lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına aid işler için şu adrese müracaat eğilmelidir: » » » » » | LAOLANTSE PANİK UNİNV Baron Wratislaw Dünkü kısmın hülâsası Hatıralarını yazan Baron Wratislaw 1501 yılının Eylül ayında Tuna nehrindeki ge - mülere binerek İstanbula hareket ediyor. Kendisi Viyana İmparatoru Rudoiph'un se-| firi olarak giden Fredrie Kregwlir'in ye Ve nezaretine memur olarak gitm. dir. Birçok kasabalar geçtikten sonra Os - İsnanir hududuna giriyor. Orada kendilerini İsüvari Türkler karşılıyor. Gran kasabasma yaklaştıkları samun kapıkulu olan öç Ye- üiçeri karşılarına çıkıyor. (Hatıralar devam ediyor) Bu askerler, topuklarına kadar uza- nan çuha bir şalvar giyerler. Bunların üzerinde ipekli hiç bir şey bulunmaz. Başlarına şapka veya kasket yerine bir nevi «külâh» (1) korlar.Bu külâhın her iki mihayetinin genişliği (o birbirinden farklıdır: Külâhın en geniş tarafı başa geçer ve öteki ucu ise enseyi örterek askerin sırtına kadar sarkmış bulunur. Bu külâhın ön tarafında ve tam alın İhizasında gümüş yaldızlı, inci veya a- ğı değerde taşlarla tutturulmuş ince bir borucuk bulunmaktadır. Savâş za- manında bu borucuğun içine tüy ko - nulmaktadır. Bu, yeniçeri denilen erler, ya genç ta iken düşman i'lerinde ele geçen imparatorluğu hu * n ve . müslüman ülerden «Dev- şirme» suretile toplanan çocuklardan! asker olarak yi İdudları içinde yaşıy dininden olmıyan kö lerce adam, her üç yılda bir, bir yere toplanır ve birlikte getirdikleri sekiz- on yaşlarındaki erkek çocuklarını be- kimlerin muayenesine bırakırlar, bu sonuncular da çocuklarda gördükleri zekâ ve kabiliyete göre ileride üzerle- rine almaları uygun olan vazifenin ne| olabileceği hakkında hükümlerini ve - rirler. Bu seçimde en çok göze çarpan- lar padişahın hususi hizmetine ayrı - paşaların ve sair yüksek devlet adam- larının. hizmetlerine verilirler. Geriye| kalanlar, zekâ ve entelektüel kabiliyet bakımından aşağı derecede bulunanlar 16 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı lırlar; fkinci sınıfa tefrik edilenler deli Sayfa 13 ın hatıraları; 2 Türkçeye çeviren; Süreya Dilmen Osmanlı topraklarında İsAcemi oğlan» (2) bölüklerine ve usta yeniçeriler maiyetine verilerek tüfeli atma, kılıçla vorma, sapan kullanmaş siperler üzerinden atlama, duvarları aşma ve süire.. gibi askeri temrinleri" Bi görürler. v Bu gençler, kendilerine yaşlı yeni » çeriler tarafından verilen direktife gö- re hareket etmek mecburiyetindedir « ler. Acemiler, eski askerlerin yiyecelğe lerini hazırlarlar, odun keserler ve sulli zamanında lüzumlu bütün işl gö “ rürler. İmparatorluğun U berhangi bir serhaddinde veya herhangi bir düşmas na karşı «harb halisne geçildiği vakif bu genç askerler. bağlı bulundukları bölükle olmakla beraber gene ustala« rının buyrukları altında bulunurlarş çadır kurmak, erzak taşıyan deve vi katırlara bakmak gibi hizmetleri yap mıya devam ederler. Harb başlayınca veya bir istikşaf yapmak fırsatı zuhur edince 'bunlar, her biri, kendilerinir değerini tebarüz ettirmek için birbirle lerile yiğitlik müsabakasına girişirlek Esasen bir kahramanlık ve bahadırlığ örneği göstermedikçe asıl yeniçeri bö" İükleri içine alınmazlar. Harb meydar nında belirtilen bir kahramanlıktan $0r ra usta askerler arasına katılan genç « ler, eskilere verilmiş bütün imtiyaz « lardan istifade ederler. Yani o vakif kenöilerinin bütün işlerini gören ace mi gençler bulunur. İşte bu erlerden; bugün Türklerin malik oldukları er cesur, en mütehammil ve en kabra * man muharibler me; Yeniçeriler hakkında men hemen ilk sahife! uzunca bahsetmiş bu yolda fırsat zuhur etmiş ileri gelmiştir. Çünkü bug bu askerleri il dimizin elini öpüp kendilerini takdim ettikleri zaman gördüm ve sonralar tanbulda bunların ne şerait altındı çocukluktar n! Ve bu süretle (nam ise Rumeli ve Anadolu eyaletlerinde her biri birer duka altını mukabilinde istiyenlere satılırlar. Bu çocuklar, ve - rildikleri veya satıldıgları şahıslar e - linde muâyyen bir zamana yani on se- kiz yaşına kadar kalırlar ve sıcağa, 80- ğuğa, açlığa dayanır bir halde yetiştiri- lirler. Genel o'nrak köpeklere yapılan muameleden biraz daha İyice muame- le görürler. Yalnız bunları ellerinde bulunduran kimseler vakti gelince pa- dişah sarayına getirip teslim ederler. Eğer bunlardan ölmüş bulunanlar o - İursa sahibleri, bulundukları yerin ka- dısına veya en büyük devlet memuru- na ölüm hâdisesini rapor ederler. Ka- dılar veya herhangi bir bölgenin ida - resi uhdelerine mevdu bulunan me - murlar bu gibi «devşirme» veya esir çocuklara sid bir sicil kütüğü tutarlar, gidiş, geliş veya ölüm vukuatım bu! kütükte yürütürler. Yaşları yirmiye varan gençler; güneşle esmerleşmiş ve her türlü işe alışmış oldukları halde dağılmış bulundukları memleket bö! - gelerinden İstanbula getirilirler (ve (1) Yeniçeri neferlerinin p*“dikleri bu kü- lâhlara Börk tesmiye olunur ki beyaz çuha veya keçeden yapılıp aittarafı şerit geklinde sırma ile ve ön tarafında, müellifin anlattığı! .. gibi, bir boru vardır. Bu aarı tenekeden olup (kaşıklık) denilirdi. Şark fdetlerine teyfi- karı kaşık yoldaşlığının yeniçeriler nezdinde büyük ehemmiyeti olmasından dolayı bu ka» #khğın içine neferler birer tahta kaşık koy. mağı Adet edinmişlerdi. Yeniçeriler Börk'ü umumiyetle alaylardı giyerler, sair günler- de ve bilbassa muhsrebelerdâ kavuk giyer. lerdi, (Mütercim) İtakdim olunacak armağanları ker olarak meydana gel hede ve etüd etmek ettim. * Bugün, vaktin geç olm Sancak beyile, haşmeti muz adına bir mülâkat töreni apıla - madı. Yalnız bey, bize kifayet elecek kadar, et, şarap, Mersin balığı ve ta » vuk gibi yiyeceklerin verilmesini em « retmişti. Burada, kuş tüyünden yataklarımız olmadığı için ilk defa halılar Ye kilini ler üzerinde yatmak (mecburiyetinde kaldık. Bunun için herkes kendine mümkün olduğu kadar iyi bir yer buls ma kaygusuna düşmüş bulunuyordu. Eylülün sekizinci günü sabahı, er « kenden Sancak beyi gemilere son de © rece güzel on beş at göndermişti. Bun, ların tekmil binek takımları gümüşlü, inci vesair kıymetli taşlarla müzeyyeti,. göz kamaştırıcı bir ihtişamda idi. y Gönderilen bu atlara sefaret erkâni bindiler ve Sancak beyinin konağına; müteveccihen harekete geçtiler. Sefi « rin maiyeti erkânmı: Sancak beyi ta hizmetkârlar yaya olarak ve ikişer şer takib' ediyorlardı. Bunlardan ü 1 dört çocuk, elçi efer * sıra birer silâh taşıyorirre, (Arkası var) o « !2) O asırlarda «Oğlen) kelimesinde; bila gün olduğu gibi, terzi ifade eden bir mina yoktu. Bu kelime «delikanhe veya «deltke ili olmya yaklaşmış erkek, anlamında buluuü Jyordu.