me dn d “SON POSTA,, nın Tarin Müsabakası No. 36 Kara Davud Paşa On yedinci asır ortalarında ihtiyac olan ilk askeri ıslahat düşüncelerini şahsi hırsları uğruna kanlı bir ihtilâl ile boğan adam Kara vavud Paşa âslen Boşnaktır. Sa.) ray gılmanları arasından yetişmiş, çu -| hadarlık etmiş, üçüncü Mehmed devrin. de saraydan kapıcıbaşılık ile çıkmış, hic. ri 1003 de Rumeli beyierbeyisi olmuştu. Bir aralık birkaç gün kadar kaptanı der. yalık etmiş, birinci Mustafanın kız kar deşile evlenerek damad olmuştu. İkinci Osmanın Hotin seferine iştirak etmiş, ve bu sefer dönüşünde, 1031 de çıkan büyük | ve kanlı ihtilâlde en meş'um ve en mü -| him rolü oynamıştı. "Tarihimizde «genç» lâkabile anılan bi. rinci Osman, henüz on sekiz yaşında, e .| nerjik bir hükümdardı. Lehistana karşı| açılan bir sefere bizzat iştirak etmiş, bü seferde Hotin kalesi muhasara edilmiş, fakat, inzibatsız, en ufak bir sebeble dı hal firar eden âsi ve serkeş bir kalabalık hâline gelmiş olan Yeniçerilerin yüzün den kale zaptedilememiş, Türk ordusu, şerefile hiç uygun olmıyarak, dönmeğe memleket için hayati bir ner dönmez de, Yeniçeri ocağında kadi ıslahat yapmağa mutlak şekilde karar! Türk mimarisi, yaşama ve âdetler hep vermişti, Hükümdarın kendi hakların . daki düşüncelerini sezen Yeniçeriler de, Osmandân evvel hükümdar olup en kuv. vetli manası ile bir «zır deli> olan birinci Mustafanın anası ile damadı KaraDa . vud Paşa tarafından mütemadiyen İsya. na teşvik ediliyorlardı. Nihayet hicri 1031 Recebinde, Yeniçeriler İstanbulda kanlı bir ihtfâi çıkardılar. Osman tahtından indirildi. Birinci Mustafa tekrar padişah, Dâvud Paşa sadrazam oldu. Osman ya. lmayak, başaçık bir hamal beygirine bin. dirilerek en ağır tahkirler arasında Ye. niçeri kışlasına götürüldü. Ve o gece, Da. vud Paşa ile adamları Osmanı kışladan alarak yük arabasile Yedikule zindanına götürdüler, Feci bir şekilde boğarak idam ettiler. Fakat bu cinayet Yeniçerilerin arzusu hilâfına işlenmişti. Çünkü Yeniçeriler, mecbur olmuştu. Genç Osman bundan | birinci Mustafanın deli olduğunu biliyor. | vasında onu tahrik eden bir kamçı olmuş. | suz düzlükleri kadar düğü, * verdi: fevkalâde müteessir olmuş, İstanbula dö. (Devamı 13 üncü sayfada) (İsa, iş sahasında da neş'e, onun enerjisini|da bütün bunlar gibi sak © — Hayır, katiyen o hüsusta tama > ii mile cahil olmakla beraber kul"*siN hmed Ercan, üç gün sonra nü fus cüzdanını nalbura götür - meğe gittiği zaman Seheri gene böyle meşguliyet üzerinde bulmuş, dikmekte olduğu basma entariyi gerek çeşid ve gerek biçim ve dikiş bakımından be - ğenmişti. Mektebe dönerken, kendi kendine: — Bu müstesna kabiliyetli kız, bir müddet sonra mükemme! bir ev kadı- Bı, iyl bir arkadaş olacak.. diye düşün- Mmüştü. Zihninde şimdi daha cesaretle muka- yeseler yapıyordu. Ve bunların netice- sinde daima Seheri, Nevbere ve daha da başka tasavvur ettiği kadınlara üs- tün buluyordu. Zaten ok yaydan fırismıştı. Hazır - lanan istidayı Mehmed efendi nüfus cüzdamlarile beraber almış, kasabaya götürmüş, askıları © astırmıştı. Artık muamelenin tekemmül etmesi bekle - niyordu. İki üç gün sonra katırcı postayı al - mak üzere Sapanlıya geldiği (ozaman, Ahmed Ercan Nerimana hitaben yazıp hazırladığı mektubu kendisine verdi. Bir ikinat mektubu da doktor Şerife gönderiyordu. O, bu zarfları katırcıya tevdi eder - ken, tesadüfen dükkânda bulunan Se- berin birazıcık mütecessis nazarlarla baktığını görünce: — Birini kardeşimden ileri sevdiğim biricik arkadaşıma, ötekini de beni bu saadete eriştiren bir hanıma yolluyo - rum! dedi.. bunlar, benim buradan ya- zacağım son mektublardır! * İçerenköyündeki köşkte (© Nevberle Neriman karşı karşıya oturuyorlardı. Biri ötekinin sırrına vâkıf olmıyarak, öteden beriden konuşmakta idiler. Ramiz bey sabahtan İstanbula ma3ş yoklamasına inmişti. İki kadın melül ve mahzun bir halde, erken başlayan sonbaharın gamından, melâlinden his- se almış gibi idiler. : Yeni Edebi Romanımız: 49 — İli diYlecek birhayat r 5. Ben rahat bir Jai şeylerle uğraşmaktan Zevk du i Zİ Dışarıda, (o bahçe, Eylülün serin ne - fesleri altında ürpe- riyordu. Ağaçların ikide birde yere dü- şen yaprakları ku - lağı tırmalayan bir hışırtı ile, kumlu vollarda yuvarlanı - yor, yakında başla « yacak olan muaz » zam kış senfonisi « nin Ilk giriş nağme- lerini deniyordu. Bu aralık, Bobun havlamaları, bahçe kapısına yabancı bi- risinin geldiğini ha- ber verdi. Neriman, hizmetçi kızı, gele - nin kim olduğunu tahkike gönderdi. Kız gitti.. geldi.. — Postacı imiş! dedi; bir zarf uzattı. Neriman önce pulun üzerindeki dam- gaya baktı; bir şey anlamadı. Zarfın kenarını yırttı; içinden çizgili bir kâ - ğıd çikardı, okumağa başladı: Okudukça yüzünün renginde birbiri üstüne değişiklikler oluyordu. Önce kı- zardı; sonra tedricen solmağa başladı. Dudakları bembeyaz (kesilmiş, elleri donmuştu. Mektubu, parmakları güç tutabiliyordu. İlk kıraati müteakıb bir daha oku- du. Gözleri karardı. Ağlamak istiyor; fa- kat ağlayamıyordu. Bütün Asabı, derin ve hanımına merdlik o hislerine Asırlardır, toprağı Okadar, kal. ğ x. şımarık “j bi kadar çiğnenmiş olan Hatay. he denir kuzguna yavrt hı, biran idealinden ayrılmamış, :d kalbi şaşmamıştır. Hataylı dün ma.| delisi idi, Röç bir insandır? Bu susl, büyük Hatay da. İtaçağ kafasında değil, yabancı kafa.| Yazan: SON POSTA 'Temmu: (HATAY ROPORTAJLARI ES Katay ve turizm Cümhuriyet Anadolusunun bu Cenub mıntakasın herşey ile bir Mısır yaratmak mukarrerdir Ana yurda yeni kavuşan Hatayın, taşı| —— toprağı, havası, suyu gibi insanları da çok sıcak kanlı ve temizdirler. Çö. kapılmadan söy. İlenebilir ki, bu bölge O toprakları altın kadar kıymetli, bu topraklar üstündeki sakinler demir gibi sağlam, kar kadar temizdir. h e izinli, | yalnız bırakırım yaşlarında kadar, çil sıl bir Türkse, bugün de öyle bir Türk olarak kalmış, ve şimdi ana kucağına, terbiyesi bozulmamış saf bir evlâd gibi atılmıştır. Bundan bir yıl evvel Hatay matemli, Hataylı gamlı idi. Şimdi Hatay bir gelin gibi süslü, Hataylı güvey Kadar sevinçli ve mes'ud! Hatay nasıl bir yerdir? Jaha ısmarladık vers, ji azmarlaral U Antekya civarında bir şelâle Hataylı nasl katmerliyen bir kuvvet halindedir. Yazı ile, Fesiyle, dille o anlaşılai vasının tegrih masasına konduğu sırada| Hataylı ıztırabdan olduğu kadar,|cak, gösterilemyecek Ködar güzel birer meçhul halinde idi. Bu istifham or-| neş'eden ve saadetten de kuvvet alma.| Hatay bölgesiin, mevsimde, E sını bilen insandır. Jarında bir gece yatınalısınız! Halay ve turizm ür göçen GERİM ye Mir ğunu dinlendiriyor. Hatayı artık bilmiyen kalmadı. Şul Harbiye, Beylan, Keseb mınta eskiden Sancak, ve birkaç gün önceye Hatayın en güzel Yâylalarıdır. Bu kadar Türkiyeden ayrı küçük bir devlet!da turistleri tatmin. Memnur edece halinde yaşıyan bölge... türlü Vasıta Var. Burasını görmek lâzim, -. Burada 86| Bühassa Hatayın gözde olan şı mek lâzımdır: Kum çöllerinin son bU-İSiz burasını bilir misiniz” Hataya dududur, Lübnanın şimalinde, Akdeniz mişler. muhakkak bilir kibü göz dı sahilinde kurulmuştur burasi... takyadır: Hatay denen bu bölge, âyni zamanda Meşhur <Âsi nehri kı kul Suriyeye komşu olan, düz, imei dan geçiyor. Antakya Afinin rinden hisse almış kadar güzeldir; ça.) yeşil bir toprak cennetidir, Burla ÖĞ.) g, kuruludur. , zibdir. fade edilmemiş yer altı ve yer üstü #0£. i v ” in vi LİR Güzel kadın neslini Hataydaki kasa. | vetlerile dolu hazineler var... © Çİ, çete mersi kapa elini hiçbir yerde göremezsiniz; denile.| Burada Anadolu cernelinin güzell, o ml ae bilir a 1, Tam bu sirada odanın kapısı acile lirler. lerile eş dağlar, yaylalar ve plâjlar vi Çocuğun “yüzü müthiş “cam sıkığim Bu bölgenin insanları, ciddi olduğu| İskenderun sahili tıpkı Ege sahili iie < sıkIŞI kadar neş'elidir de... Eğlencesini, yaşa.| gibidir! Öyle bir sahil ki yalnız inf GanB! i masını, yemesini, sini ve giymesini >» — O hallo!.. Latourt... Babamın ;.. musaffa kumu, berrak ve sakin / Hâtaylılar modern manadaki adam gibi, |le değil, sayısız hususiyetleri.» | Masüsini Mi topluyorsun? onun kadar bilir. İskenderun plâjının suyr ÇÜ | (Devamı 13 üncü s Izlırab nasıl Hataylmın istiklâl da. havası gibi ılık, sebili geni, Genç kız da hiç “düşünmellen” , ki larda mevcuddu. Makat görüldü &, Hatayda mimari Türkün yaşama ve âdetleri gibidir. Bu şirin cenub memleketinin en büyük küt. lesini teğkil eden Türkler, tıpkı Anadolu insanları gibi gürbüz, neş'eli, merd ve cesurdur. Hatayda göze çarpan şeylerden başlı. cası da şudur: Hatay kadını!.. Hatay kadını, erkeği kadar cesur ve temiz ruhlu; Hatayın bütün güzellikle. kırana 7 kadar gelen dedikodulardan ve of rmı ÜMum Şeylerden bü hayatım pek arzu olmadığını anlıyo * ömür. sürmek v6, hu, “nd göz'ücile ona baktı, İnce çizi rel yüzü, sadeibir şekilde “g “sere kış güneşi âltinde sular, sirkelerle bi - 1G tlayan saçları ile geri leklerini o oğduğu|ârübası Kaji, table Me 4 halde, zâvallıyı ken- is mai gözle yi iençi, , | çarpısmıştır. Kaza &$ize'k dine getiremiyorlar, üzerinde bulunan Abbss 7, telâş ediyorlardu. | yaralanmış ve tedavi altına alındı Derken, hafif ha -| Suçlu vatman yakslanarak ti fış gözlerini arala -|bislanmşir...N dı; etrafına bakındı Nevberin gerçek bir; Ercümend Ekrem Talu nazarlarım gördüVe || Yevmi. Biyasi, Havadis ve Halk 6 ki hüngü: Yerebatan, Çatalçeşme sokak, e uğikinği İSTANBUL başladı. Gazetemizde çıkan yi resimlerin bütün b Nevber bir dahp mahfuz ve gazetemize 4 sordu: —-— — Nen ver, kar -İ| ABONE FIATLAJ deşim? Ne oldun? İ Er bir teheyyücü takib eden bir nevi felce Bir kara haber mi aldın? uğramış gibi kdi. Bu suale, Neriman, güzel başın ö- Başını tutamadı. Oturduğu kanape - ne eğmek suretile cevab Yeri. nin üzerine cansız gibi yığıldı. : Nevber bu sahneyi şaşkın şaşkın sey. | Nevber ısrar ediyordu: — Nedir, ayol? Bana da söylel retmişti. Arkadaşını baygın görünce &- tıldı, ellerini onun soğuk alnına götür-| Bu Sefer Neriman, hazarlarını gaib- dü. : deki bir hayale tevcih etti, ve solgun — Neriman! 'Neriman|. Ne oldun? di- dudaklarından Nevber için müphem o- ye sordu. EA a V lan şu cümle döküldü; Yere düşen mektubu alıp da bakma- 4 — Karı dağa güneş vurdul. ğa cesaret edemiyordu, Onun içinde ne lailiini : türlü müthiş bir haber (vardı ki genç) Ve güzel gözlerinden tekrar yaşlar kızı böyle birdenbire kendinden geçir- (boşandı. ECNEBİ . Abone bedeli Peşindir. Adr değiştirmek 25 kuruştur. evrak geri veril İlânlardan mes'uliyet alır Cevab için mektublara 10 kur' Pul ilâvesi lâzımdır. sana sanenmasassasusmzana saman mayssi Posta kutusu : 741 İstanbu Telgraf : Son Posta —Ankara, Mayıs 939. —ON— Neriman bir türlü ayılmıyordu. O es nada odaya giren hizmetçi kız da soğuk