Yontuk Ömer kasabadan eşeğine öte- beri (kendi ağızlarile hıngıl çıngı) yük. lemiş, köy köy dolaşarak satıyor, hafta © #onu iki gece evinde Kalıp gene bu akzati “yolculuğuna devam ediyordu. O gün, üzeninde bir hımbılık vardı. Gri kordelâlar gibi tozlu yollar tüken. © mek bilmiyordu. Kel bir bayır, bur. * nundan soluyarak aştı. Tigınların kollari ve bacaklarile karıştırıp bulandırdıkları kirli dere, biraz terini kurutmuştu. Me. nevişli küyüya varınca birdenbire ayak. Tarı düraladı, göz kapakları ağırlaştı. « Yeğenine döndü: — Emmoğlu sen yavaş yavaş dah delğ de Bozovaya eriş. Yükü indir, bekle. Ben gu gölgede biraz kestirivereyin gayri... Ercep (Recep) çocuk, eşeği mıdıllıya.| Tek yokuşu tutarken menevişin loş göl. gesinden rahat, muntazam hırıltılar ge. Jiyordu. Ömer sıçrayarak uyandı. Karışık düş. ler görmüştü, onu kovalıyorlar ve ar. dından boyuna onun adını ünliyorlardı fbağırıyorlardı) helecanla gözlerini açtı. Lâkin sesler kesilmemişti. Hayret içinde etrafına bakındı. Akağıda, derenin üst başında ihtiyar bir köylü hâlâ seslen. mekteydi — Beni bak bizim oğlan! Delikanlı! Hey çocuk! Aççık boriy gel! (Azıcık bu.| raya gel.) Genç köylü homurdanarak yerinden kalktı: — Hay gahba analı gocaman hay! dı. yordu, beni dingidek (hoplayarak) uy. kumdan uyardı. Netcek bizi aceb? l İhtiyarın dört gaz teneke pekmezi var. dı, dinlenmek için merkebinden indir. mişti amma şimdi hayvana saramıyordu. Yontuk Ömer tenekenin ikisini kaldırıp semerin bir tarafına denkledi, 1 ih. tiyar, bir türlü, öbür tarafını yük! rdu. Dakikalar geçiyor; tenek, ağırlığı Ömerin kollarını yoruyor, ipler parmaklaimı kesiyordu. İkide bir söyle oca dayı! Dermanım yükü ha? vurulmuş r can evinden gibi yalvarmakta idi: — Ne ses aman yarabbi... Ne harika, bu coşan hayranlığı susturmi Pist,.. Pist sus... Sesleri yükseldi. Bay Fazlı Şakir hemen sesini kesti, Bay Fazlı Şakir bu sene Adada en şik a dam olarak tanınıyordu. İnce hafi? bı. yıkları, ensesinde kıvrılan Coni Vays Müllervari saçları vardı, Piyanoya doğru atılmak ister gibi ye. rinden fırlamış olan Bay Fazlı Şakiri bu HUSEYIN 0Ğ Yazan — Aman kara tosunum, &ik dişini biraz dahal.. Lâkin bu muhaveler çok sürmedi. Ö. merin kolları birdenbire çözüldü. Sivri taşların üzerine bomba gibi düşen tene. keler patladı ve pekmezler önce yukarı fışkırıp, sonra harıldayarâk akmağa baş- ladı. İlk şaşkınlık ihtiyar köylünün - bir bora ile altüst olmuş gibi - başını dön. dürdü, farkında olmadan o da diğer te. nekeleri bırakıvermâşti. İkisi bir bağır. diler: — Allah! Ne oldu be? İhtiyarın aklı bşaına bir hiddet şimşe. i ile beraber gel — Deh gidi dnini, imanını sattığım ne. tameli karının oğlu, yaptın mı dediği. ni”, diye gürliyerek gencin Üzerine a. tıldı, Ömer bir ok gibi fırlayıp yokuşu tuttu. Bu kaçıp kovalama on dakika ka dar sirdü. İhtiyar kesilmişti. Yontuk yukarı sırta ulaşmıştı. Biçare köylü ter, gözyaşı ve hırs içinde, aşağıdan bağırı. yordu: — Gidi söküp paçanın oğlu; bu yollar. da karşılaşırız helbet bir gün, dur hele... Sonra, yeniden pekmez almak için ge. riye döndü, kas#baya doğru yollandı. * Yontuk yolu şaşırmış, bilmediği dağ. lardan, bellerden aşarak başka bir pati kaya çıkmıştı. Pek uğrak olmadığı gür otlarından belli olan bu yol onu büyü. cek bir köye iletmişti. Avlusu sığır te. zekleri dolu caminin önünden geçerken artık karanlıklar kapışıyor, davarlar damlara giriyordu. Ömer bir tümseğe çömelip beş on soluk dinlendi. Ne yapacaktı şimdi? Yo. Ju bilmiyor, bu köyü tanımıyordu. Üste. Wik Receb çocukla eşeğin izini de kaybet. mişti. Açlıktan, susuzluktan dermanı &- zalmıştı. En iyisi gece bu köye konuk 0. lup dinlenmeli, yol yordam sorup sabah namazı çarıkları yağlamalıydı. Alaca karanlıkta, ilerideki serinledi. İçi yanıyordu. yöneldi. Yaklaşıp ta wn başındaki kadınları görünca geri çekildi ve bek. ledi. Az sonra ortalık tenheldi (tenhalaş, ti). Bir kadın sesleniyordu: içeceksin çeşmeyi Oraya doğru ellelem — Gel oğlum, su SON POSTA “San Posta, nin Hikâyesi & “YARRRRRRRRANMRRDıııaı LANIN DÖNÜŞÜ Feridun Osman (Allah âlem) sen garibe de benziyor. sun, nereden kopup geldin?. Ömer yorgunluktan cevab veremedi, hemen çeşmeye yaklaşarak ağzını oluğa dayadı. O su içerken yaşlı kadın nü yak. laştırarak dikkatle Ömeri sözdü ve bir. den heyecanlanarak bağırdı: — Ah evlâdım! Sen benim Hüseyin oğlum değil misin? Yontuk şaşırarak hopladı: — Hüseyin oğlun mu? — Öyle ya! Oğlum, Hüs be. nim!. Dört senedir gözlerimiz senin yo- lunda... Bizi bırakıp, tezüp (kaybolup) gittin.. nerelerdeydin çocuğum, kimlerin yarında durdun. ne yaptın. ne işledin bu vakittir? Ah yavrum benim! Ömer büsbütün afallamış, zihni ala. bura olmuştu: — Ne Hüseyini canım goca âna, diye mırıldandı, ben... — Aaa... Bizi de unutmuş, anasını da unutmuş! Sen sapıttın mı evlâd? Sen benim Hüseyin oğlumsun. Vallah ta 0. sun, bülâh ta osun,.. Yüz, göz, boy bas, . Ana, doğurduğu kaş, göz, bakışlar, s05.. kaş, gö mışsın (neşvünema bulmuşsun) haydi çocuğum, haydi evimize gidelim, Baban neredeyse gelir, karın da evde bizi bek. Jiy: Basit delikanlı bu tepeden inme mü. dahale ve telkinle adetâ ipnotizma oldu. Arasıra muhskemesi canlanıyor ve dü. şünüyordu: «Allah Allah canım, yirmi yıllık Uluköylü Yontuk Ömer, bu koca; karının Hüseyin oğlu nasıl olur? Haydi ben kendimi bilmem, köylüler beni bil mezler mi? Hüseyin oğlu ha! Karım da evde bekliyormuş. Peki, k eki Güllü. yü ne yapacı mdi?> Biran gene durdu: Canım goca ana, dedi, yanlışlık var bunda, ben Hüseyin oğlun değilim senin. Ben, ih sürüklüyordu: (Devamı 13 üncü sayfada) «SON POSTA» NIN TEFRİKASI: ar, onun elini bırakmıyor, "Temmuz. TATİL KAMPLARI İstanbul Maarif Müdürlüğünden: 1 — Bu yaz taülinde İlk okullar talebesi için Pendik, Eren köy, Kızıltoprak, Yeşilköy, Florya ve Büyükçekmecede. Lise, öğretmen, san'at ve orta okullar kız talebesi için Kandillide; erkek ta. lebe için Maltepe ve Zincirlikuyudâ, Öğretmenler için Heybeliadada, Tatil kampları açılacaktır. 2 — İlk dereceli okul kamplarının sylık ücreti 16, orta dereceli okul kamp. larının aylık ücreti 18, öğretmenler kampının 40 günlük ücreti 30 liradır. 3 — Bu kamplara sıhhi durumları el verkli taldbe ve öğretmenlerin yanı. masina başlanmıştır. 4 — İlk okul talebe kampları 10 Temmuzda ve orta dereceli okulların talebe kampları 27 Temmuzda ve öğretmenler kampı 6 Temmuzda açılacaktır. 5 — Kamplara yazümak veya fazla malümat almak isbyenlerin okullara veya Maarif Müdürlüğünde Beden Terbiyesi bürosuna baş vurmaları lâzım. 1 dır. o (4784) Preventorium - Sanatoiğüm Direktörlüğünden « Eksiltmeye © Miktarı Tahmin olu- Tutarı ilk Teminat” #kelitmenin * konan maddenin kilo nan Fi. pılacağı “ea Lira Krş Lira Krş Lir KeĞĞİ 1 cant çekil (250 kilosu) VS Kesilmiş kuru 259000 2 » aw ) aa meşe ve gürgen ) Yes odunu ). 238 25<—889 14 Açık Meşe mangal 10 000 4: M0- ) K kömür ) Tonu Tonu Gazhane koku 820 19 00 680 ) 611 65 17.7.9389 14.30 Yerli kriple mw iş © #5 ) kapalı 1 — Kurumumuzun 1939 meli yılı ihtiyacı olan odun ve kömür hazırlanan gart. rameleri mucibince şekil, gün ve saatleri yukarıda gösterildiği şekilde ek. siltmeye konulmuştur. Eksiltme İstanbulda Cağaloğlunda Yüksek Mektebler Muhasibliği bina. sında toplanacak komisyonda yapılacaktır. İstekliler 1939 yılına aid Ticaret Odası vesikası ve yine 1938 veya 1939 yılına sid ruhsat ünvan tezkerelerini ibraz edeceklerdir. Kapalı zar? usulile yapılacak eksiltme için isteklilerin teklif mektublarını 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde istenilen vesikalarla birlik muay. yen saaiten bir saat evvel makbuz mukabilinde komisyon relsliğine ver. meleri, v » Yukarıda yazıb maddeleri verik östiyerlerin yukanda gözlerilen öt ten bir saat ev#eline kadar muvakkat teminatlarını Yüksek “Mektebler Muhasipliğine yatırmaları ve şartnameleri görmek istiyenlerin de hergün müessese idaresine baş vurmaları, * (4732) «Beyhude yere, «7 Du sirada odanın kapısı ai Burhaniye asliye hukuk o mahkftuğun-yazu muvhiş can sikiğimi 039/218 ediyordu: Bürhaniyenin Hisar köyünden — O Hallo!.. Latour!... Babamin |. belirsiz olduğu tahkakuk eden Fat a Masasını mi topluyorsun? kırana ka işe s davasının günü olan 12/7/9839 G/” (Devamı 13 iü 1 5— “aş ida mahkemesinde hazır bulunmaslaşi , v 1, ana kara devam edeceği ve kendisine aid,j * e kız 2 hiç düşünmüden”.! Yi i i — Hayır, ka”iyen o hüsusta tama »'5” mile cahil olmakla beraber kul" Kadar gelen dedikodulardan ve oğüü e esler biraz in ettiği için hemen ye- rine oturdu, fakat bu defa da yanına doğru eğilerek: — Ne istidad!.., Na istidad!... Demekter kendini slakoyamadı... O. Bun bu sözleri söylediği'adam, bu sene Adanın en şık değil, fakat &n zengin ada. mı diye tanınan biri idi. Otuz beş, otuz sekiz yaşlarında olan bu adam gayet âdi bir adamdı. Fakat buna rağmen pek se. vimli idi. İsmi Osman Tezcandı. Çok ce: #aretli ve girgindi. Fakat yüksek bir tah. siki yoktu. Fazlı Şakirin sözüne büyük inançla: — Evet dedi, hakikaten harikulâde bir Bes... Sonra yanında oturan orta yaşlı bir kadına dönerek: — Hanımefendi dedi, sahiden kızınız. la iftar edebilirsiniz. Bayan Nuruhayat Tekiner uzun boy. Tu bir kadındı. Elli yaşında olmasına rağ. meh ona ancak kırk beş yaşı verilebilir. di. Gayet eleganttı ve çok kibar bir gö. rünüşü vardı. Hafif bir sesle: — Evet, dedi. Hakkınız var. Fakat o is çok daha'ilerler... Fakat çalışmak istemiyor. Kadriye Ertekin - ona bütün bildikleri Karmen derlerdi - uzun boylu esmer bir kızdı. Beynz bir elbise ince vüdüğünü ga. myor, eteklere doğru . fazla bollaşarak salıncaklı i#kemleye düşer gibi oturdu:İesvab giyiyordu. — Çalışmak mı dedi, ben enayi mi.|babasına: yim... Herkes gezsin de ben çalışayım. — Haydi gene vızıldama baba biliyo. Altmış yaşlarında kadar görünen İYİ| ruz. biliyoruz. dedi. çehreli, etti; — Evet çalışmadan insan hiçbir geye muvaffak olamaz... Kadriyenin küçüğü olan Belkis söze karıştı, temiz giyinmiş bir adam ayağa| y, küçükleri olan Aysel kırmızı saçlı, > li kalkarak Bayan Ertekinin sözünü teyid! güt gibi lekesiz beyaz tenli, koyu İaiiniz rengi gözlü bir kızdı... O da kız kardeş. lerini taklid ederek; — Kafa şişirirsin hergün hikmetlerin. ir, r ” le baba, dedi. Biliyoruz. biliyoruz.. insan Gökülüyordu. Kadriye, annesinin söf 'sö.| Belkis kız kardeşi gibi esmerdi. Onun | çalışmazsa hayatta hiçbir şeye muvaflak zünü duydu ve piyanonun taburasinı ka.| kadar güzel değildi. Fakat onda daha gö. | olamaz... i ha, haşin bir jestle iterek boş kalan bir|ze çarpar bir hususiyet vardı, pembe bir! Kadriye birdenbire salonun bir kena. Kaşlarını kaldırarak “ükğum şeylerden Dü hayatın pek arzü » diiYilecek bin hayat olmadığını anliyo edir Ben rahat bir (OÖMÜr sürmek ğe dalı şeylerle uğraşmaktan Zevk dı atm, Çünkürad gözüsile ona baktı, İnce çiz vardı vürü, sade'bir şekilde Kadriye Yes kış güneşi altinda duğunu öğreningitlayan saçları ile bile ihmal etti“Sbiy table — Oh... Şüküzl “ilsğlim. 8, zle r İşte bu Salih için teşekk size h.” di çen bir iltifattı. me— O kadınlara hizmet etmesini ve mu kabilinde ancak bunu almakla iktifa et. mesini bilen ve bundan büyük bir zevk duyen bir insandı. Lady Salykok, kırk beş yaşlarında bir kadındı. Vaktile pek güzel bir kadın olduğu muhakkaktı, Bir tek kusuru hâlâ kendisini o kadar güzel sanmasıydı. O- nun için çirkin bir kadın demek değildi. HALA onu seyretmek erkeklerin gözlerine hoş gelen bir manzara idi. Uzun boylu, hâlâ vücudünün inceliğini muha. faza etmiş olan bir kadındı. «İ Günün birinde üç ây için İstanbula gelmişti, On üç senedir İstanbulda idi. Neden gitmemişti, kimse bunun farkında değildi, acabs Kendisi de bilmiyor muy- du? Bu hususta belki de kendi yemin ede. mezdi. Bu kadın eğer on altı yaşında bir kız gibi giyinmeseydi ve eğer bir göcük çi- marıklığı ve hippalığı göstermeseydi, herhalde daha güzel glacaktı. Fakat ma. alese? o, kırkını aştığını bir türlü farket- miyen kadıfilardan biri Kadriyeden sonra şimdi o Salihe yek- aşmıştır — Salih bey. O Mei Dear!, Acaba be- nim Dasy için istediğim o ufak çıngırak i ” P 1. tasmaları buldunuz -mu? 5 Salih yirmi sekiz yaşında bir gençti.) pöşün kadınların emrini yerine getir- lu sene Adada bütün eğlenceleri; bütün meği kendisine bie vazife bilen Salih İn. hayır müsamerelerini tertib ve idare © İğiliz kadınının arzusunu da yerine getir. den. 9 KL Otelde oturumları Bep'haer ak. (Devamı 13 üncü sayfada) rındâki Pirg.Pong masasından uzaklaşa » rak genç bir adamı görerek: — Salih bey... Salih bey dedi. Benim kalkanımı getirdiniz mi7. Hani şu Beyoğ. lundaki antikacıda gördüğünüzü söyle. diğiniz üstü kakma taşlı kalkam... — Evet Kadriye hanım,., Yarın sk. şam onu elinize alâcaksınız... Tablovi. van enfes olacak...