Sayfa göyletmeden alırım. ydan bira adım. naaisizliğe m rindeki m e annesi , karım doğordu; bütür gireceği sirada kaynanam üz heyülâ gibi çöktü. Karşıma iki yol çıkı- yordu: 1 — Onun tahakkümü altında yaşa - mak, 2 — Ayrılmak... Birincisine imkân yoktu, Çünkü bu yolda pek yakın arkadaşlarım fena âki - «lere uğramışlardı. İkincisi ise. büsbütün im kü artık çoluğa çocuğa karışı yınvalidem ayrılmasın rünce tahakkümü fazlalaştırdı. Ben kav. ga ettim. Bunun üzerine kızının hasre - bir ay - ayırdı Bir Bu ayrılık de ni. tine dayanamıyacağı b ıla karımı benden çocuğum öldü. y sonra İzmir mahkem, hayet buldu Şimdi gene evlenmek istiyorum, Fakat bu iki yolun gene karşıma çıkmasınd korkuyorum. Bu âkibetler pek sc. Bu kadar paradan çıkmış ve ıztırab çekmiş kadar doğru bir harekettir. Bunun tak < bir bekârdan vergi almak me dereceye dirini sizlere bırakırım!ı © Sadık Karaca (Adapazarı Tığcılar mahallesi numara 52): «Yaşım 28, san'atım kunduracı. Yev. hmed Ercan odasında dokuz doğuruyordu. Doktor Şerif de hastaya çağırıldığı için, evin içinde, bir başına daha ziyade sabırsızlanmıştı. Sofada, büyük hanımın ayak sesini işitir işitmez, fırladı. Somurtkan çeh - resine dikkat etmeden, elini öptü: — Ne haber? diye sordu. Onun endişelerini hiçe sayan Süeda hanım: — Helâk oldum. Dur, döklneyim, acık yorgunluğumu alayım da, anlatırım. dedi. Ahmed. mecburen (o bekledi. #onra, karşısına geçip sualini soyuhayım, Nerien tekrar - biraz daha Lâkır - hanım kaşlarını verdi. diları çiğner — Gittim! dedi. Al — Neden? Ne oldu? — Kapı mişler.. € dıkları bi — Bir niz mi? ie oturur takımından olma - rede İşi olur mu? Fındıkçı karı, ğın bol yerine gitmiş. Bu tarizler Ahmedi cebrinefsedip cevab vermiyordu. yük hanım devam etti; — Görüşmek şöyle biyesiz uşak bozuntuları riye bile almad — Vah, vah! Sen asil v leyip dövün. dadan vazgeçmezsen. — Lâkin de t bahat, kusur sayılama ceden haber vermedik Süeda hanımın cinle: dik Ahmedin yüzü — Haber verseydik ne olacaktı? On- larda saygı mi var, sanki? İnsan evdi üzüyor, dursun; bi var, bizi sonra sö bu sonra rleyim a e — BEKÂRLAE Niçin evlenmiyorsunuz e rden fazla para aldıkları için tenezzül i manevi cihetinden, ri çıkmıştır. Görüşemedi -| | hakkında ver SON POSTA 150 kuruv! Pazar! n bir ku aylık gelirim ant şıyo um. Bir urmak emelini sebebi, | Fakat bu emelim birdenbire söndü » olan şudur: Bir n İnasında bayanın dileğini şöylece Beni b 8 masrafa davet için gine se n es. bir dü denbire Mira füzul etti. İlk olarak gösteriler nebi nasl evlen 1S neyim?» O Şemsettin Pekcan: lar hakkındaki & ile okuyoruz. kabul ederim. Böyle te kendimi at bekârlık hayatıma vergiyi ie bekâ sa evle yp şa her genç evlenmek devamı kendim için daha muvafık gö - şünceler bi rürüm.s © Hakkı Şinasi Onur (Erzincan): «Gazetenizde bekârlardan vergi alın » ması için bir kanun hazırlandığını oku - dum, bu iş e bir kanundur. arı f ve dairelerde orlar ve kendi S1 çi ve orta brikalarda, müesseselere birçok genç. lerle beraberce çal rıflarındaki erkeklerin hali vaziyetlerini zımanda biz genç- . Ev um, bu vazıyette hiç bir zaman Ben de 20 yaşında bekâr bir genci lenemi İyi biliyorlar ki alacağı bayın maaşı yalnız fantazisine kâ Orta okulun son sı. mfna kadar okudum, mali vaziyetimin evlenemem. Sebebi: gele. cevabı veriyorlar. İkin.| müsaidsizliği yüzünden çok sevdiğim tah. | m ediyor, serbest ola. silime nihayet verdim. Pek küçük yaşta Maişetini te biz ir akiksten kadın rın bu zamanda çok fazla rak yaşıy - | yetim ve kimsesiz kaldım. Sü yaşında ih.| ve) iyar annemden başka bana bakacak kim n oldukları için evl sem yoktur. 3 defa Devlet Demiryolla - edemiyoruz. Çünkü aldığımız sinai; akn da b znz de ikisinde bakımından iş ve - da on beş caa* ettimse | rında bir gi duğumuz yuvayı mes'ud edemiyecektir.| olmak için 4 ettim enmenin bir de mahkemeler kısmı Yar | de kadro ve askerli k ize elvermez, hem maddi ve hem| gilmedi ç det ira de - hâsılı evlenmek isti. | yetli bir kapıcılığa dahi mür yoruz, fakat yukarıdaki yazılı sebebler -| de hepsinden red cev mı aldım. Benim dolayı evlenemiyoruz.» © Sami Demirağ (Menemen): i <Ben 24 yaşında; Hem de nasıl bekârlik ver. telit fabrikalarda işçi olarak istihdam e.| gisi verebilirim? Şimdi bu vaziyette ev - dilmekteyim. Aldığım para 55 liradan hiç| lenecek olsam hangi kız benimle imtizaç birçok gençler ayni vaziyettedirler. i senedir muh-| evl te nasıl) fazla değildir. Evet evlenmek arzusunul edip benim ateşime yanar?» Haziran 21 “SON POSTA,, nın Tarih Müsabakası No. 26-—— Hain Ahmed Paşa Emrindeki donanmayı, en nazik bir anda götürüp devlete isyan etmiş bir valiye teslim eden amiral Üçüncü Selimin zamanında, Boğaziçin. de Çengelköyü iskelesi, kayıkçılarından | Ahmed isminde bir delikanlı vardı, Yakı. şıklı, güçlü kuvvetli bir genç olan Ah. med. birkaç kuşak evvelki ceddi Ana - doludan gelmiş ve Çengelköyünde yer - leşmiş çok fakir bir ailenin çocuğu ü İ Dolmuşa müşteri taşıyan bir çifte adi pi. yadede işlerdi. Kabakçı ihti manlı tahtına iclâş etti tafanın Alemdar Mustafa Paşa tarafın »| dan tahâten indirilip ikinci Mahmudun hükümdar olmasile, Osmanlı serayında parlıyan simalardan biri de Giridli Ali a. ğa idi. Padişahın berberbaşısı ve gilâhtarı olan Ali ağanın, kapıcılar kethüdası olan da Çengel. | köyünde idi. Bir gün nasılsa, kayıkçı Ah. med İbrahim ağıma gözüve çarptı. Le.| şıklı, güzel yüzlü, eline ve ayağına çabuk ve çok zeki olan bu ya- hnayak, baldırı çiplak genci kendi ka .| yıkçıları arası ağanın Çengelköyündeki y ca atarak, yanaşıp ilişerek, 2 Yeni Edebi Romanımız: 39 KARLI DAĞA GÜNEŞ VURDU azan: arken tembih e- der: «Cehennemin bucağında oturuyo ruz. Bir misafir ge lecek olursa, içeri ye alın, oturtun. B yorgunluk kahvesi döktüğümü, numdan amacasına sürtmeğe git -! sin? Kenarına al, uşa - efendisi kmünü, Sonra, evin sından baktım. elecâip.. bafur bak bezini Ahmed Ercan odasında dokuz doğuruyordu dı-|ran, hayatiyetini artıran emeller, bir - gi-lden eriyivermişti. Yegâne ümidi,Süe - ıre: değil. Bana 50-/da hanımın Nevberle mülâkatında idi. racak olursan, öyle evin kızından ada - | Kendi kendine bu işi neticelendiremi- ma bayır gelmez. Amma, gene de sen jyeceği ne, cesaret edip de Nevbere his - İsiyatını itiraf edemiyecğine kani bulunuyordu Bir müddet, başı avuçlarının üşündü. Sonra. biç bir şe; ktı, Şerifin, alt » Dok n tereddüdle sordu: — Ne zaman dönec ermiş, acaba? içinde Üzeri kusuru sual sormağa vakit rüm ona ordu. Ahmedi şler ne o mam oral Zavallı mua n ? Bir daha adım Allah gösterme: Tim iz! — Ne haber, Ahmedeiğim? dedi. n| Yirmi sâattenberidir ala -| sısmarladı- | Ercümend Ekrem Talu — Bilmiyorum. — Hani ya, kala - caktın? — Ne lüzumu var?! Ne yapacağım ka up da? — Niçin? Annem ne cevnb getirdi? — Kimseyi emiş kil — Azıcık o bekle de, seninle konuşa - İrm. Olmaz mı? Bu hitaba, med Ercan bir tavırla verdi — Ne konuşaca- ğız, Şerif? Gene ba- ma hasihat mi ver - meğe (o kalkışacak - sn? — Canım! Belki debir çare bulu - rum. Ne tuhaf adamsın? Nasihati; ön - ce, bir fayda umarak verdim. Madem- ki kâr etmedi, şimdi başka yoldan yü - rümeğe bak: m Ah - meyus cevab yaprakları | y, 1, Mm ee rek- karıştırmakla| ant ona bir asır kadar u zun gelmişti. Doktorun kapısım arala - yıp: diye bir müjde gibi katşıladı. İçe- b — y, anlat bakalım: Annem ne yâp- rl gör -| yıp. pala çalarak, diğer sandalcilarla be, raber yalının kayıkhanesinde yatan Ah, İmed, efendisinin gözüne girmeğe muvaf, fak oldu. İbrahim ağanın sandalcı bağısı oldu. Fakat çok geçmedi. İbrahim ağa öL dü. Ahmed, bu sefr de berber Ali ağaya kapılandı. Ali ağa, sandalcı Ahmedi, Top. kapı sarayında sofa ocağına aldı, Çalış » kanlığı ve zekâsı ile oradaki âmirlerinin de muhabbetini kazanan Ahmed. kaf Hayriyeden sonra süratle ilerledi. Yeni , çeri ocağı lâğvedilince evvelâ saraydakl kilerden «Asi Man e» e yeni bir sınıf se bostancılar ve ha: Muhammediy teşkil edilmiş surei aski Tez ca emirleri mutla hı, âmirleri verilen bir itaatle dorbal yerine çalışkan olan Ahmed de Bir müddet sonra mira! İ ağa kadar yüksele:. Bir aralık ikinci Mah mudun harb yaveri oldu. Padişahın da gözüne girdi. Bilhassa kendisine mutlak bir sadakat ile bağl olan eski s ikinci Mahmud ferikliğe kadar yi (Devamı 10 uncu sayfada) ————e m mn mış? diye sordu. Ahmed Ercan, Süeda hanımla geçen mülâkatını kısaca anlattı. Doktor: — Annemin kusuruna bakma; de? O öyledir. şeye içerler, dolar d ne. O bahçivan mı, ik mi, ne İse, € ğer kapıyı açıp da onları içeriye almış olsaydı sen o zaman görürdün. Hele bir filcan kahve de sundu mu idi, düny ol « tarafa da Hamdi kaptan ailesinden iyi mâzdı. Sen şimdi, bunları bir İbırak. Makul konuşalım. | —Geneni nesihata “İdöküyorsun, Şer — Yahu! Biraz sabırlı olamaz mısın? | Ne diyeceğime kulak ver de, itirazını a edersin. — Peki! Söyle! — Ea bu ra: zel , kalkar, gidersin. ereği ç — Sapanlı Vazife vazifedir. ekmek de kolay kolay bıra husus, evlenmey ğ yı aklına koymuş adam, vazifesine dört elle sa « rılmalıdır. — Güzel söylüyorsun, ne yapa ? — Dur! Şimdi oraya geliyorum. Na » I olsa, seninki, maaile Değirmendere ve gitmiş. Öyle yere giden üç günde beş gün kalın sonr , nihayet amma, on si Şimdi taze fındık, da ya bir akrab: bir dostları va!