11 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

11 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta, nın Hikâyesi Kesilen Ağaç Yazan: Muazzez Tahsin Berkand © | Yarım saattenberi başını koltuğun ka - b na dayayıp gözlerini odanın karanlık p lerinden birine dikmiş hareketsiz du. / an Nahide, birdenbire fırlayarak balko. © hun kapısını açtı ve biradım iierledi. Şimdi karşısında tenha bir sokak ve her “katından işik taşan yüksek bir bina var “dı. Genç kız dalgın gözlerle bu ışıklara “baktı, bir iki saniye nazarları karşıki o. © dada, perdelerini kapamağa ihtiyaç his . “ setmeksizin yemek yiyen bir aile üzerin. © de durdu ve neş'e ile konuşun çocukla . © zim, pırıl pırıl parlıyan sofra takımının üstünden kayarak karanlık sokağa dön. dü. uzaklara, çok uzaklara gitti. Gözleri şaşkın ve kararsız, biraz da korkak ve endişeli bakışlarla etrafında dolaşırken. başının içinde muntazam ve muttarid bir âhenkle bir çekiç vuruyor, Yuruyordu: — Ziya beni sevmiyor, artık... Bu şüphe, bir aydanberi mübhem his. « İer halinde ve bir bulut arkasından se © giliyormuş gibi gayri vazıh O bir surette © kalbine sinmekle iken, bügün nişanlasile © geçirdiği birkaç saatten sonra, tam an .. © me ve babasile karşı karşıya yemek ye . mekte iken birdenbire kat'i (ve şaşmaz bir kanaat halinde beynine saplanıp kal. die — Ziya beni sevmiyor artik... Halbuki, Ziya onu senelerce çok can. dan ve sıcak bir duygu ile ihata etmiş ve “bir sene evvel de biri liseyi diğeri üni . ; Versiteyi ikmal ettikten sonra bu sevgisi “ni resmi bir bağ ile mühürlemek istemiş. | ti. © (O halde, görünürde bir sebeb yokken — niçin yavaş yavaş nişanlısından kaçiyor, ona karşı yabancı gözlerin farkedemiye » ceği, fakat seven bir kadının varlığının en derin yerlerindeki hususi ve çok has - “sâs antenlerile hemen duyağığı bir uzak. luk gösteriyordu? Evet, görünürde Ziyanın harekâtında, — tavırlarında ve nişanlısına (karşı oian bütün muamelelerinde hiç bir değişiklik! “yoktu. Her zamanki gibi haftada bir iki! © defa onu görmeğe geliyor, gene beraber çıkıp geziyorlardı Hattâ, yalnız olmadık. © darı zaman Nahideye karşı daha samimi ve muhabbetli bir alâka bile gösteriyor - du. Fakat başbaşa kaldıkları vakit N Karşıki apartımandaki aile yemekleri - © hi bitirmiş, çocuklar annelerile babaları. nı öptükten sonra yatmağa (gitmişlerdi. Şimdi açık pencereden dışarıya hafi? bir müzik sesi sızıyordu. Nahide dalgın göz - “ Feridün evvelâ Fabriyeyi piya- nosu için tebrik ettikten sonra onun da bir şarkı söylemesini ricd etti. Bu se - © derde Zerrin piyanoya (geçmişti. En büyük meziyetleri musik! ile iştigal 0-| an bu ailenin her ferdi cidden çok bü- yük bir meharetle çalıyor ve şarkı söy- Jüyordu. Ancak sıra Nejada (gelince, genç adam hafifçe nezleli (olduğunu © söyliyerek itizar etti. Feridun da itiraz etmedi. Musiki faslı bittikten sonra Feridun küçük çocukları nasıl yetiştirmek ni - “o yetinde olduklarını sordu, Feridle Şev “ket o vakte kadar seslerini çıkarmadan © bir köşeye sinmişler, her zaman evde bahsini işittikleri bu müteazzim adet - “mın yanında nefes almaktan bile kor - kuyorlarmış gibi bir tavır takınmışlar- dı. © — Nuriye hanım on altı yaşında olduğu © halde hâlâ cılız kalan fakat her halin - © de sevimli bir kibarlık görülen Feridi “işaret ederek: > —Şu çocuğun istidad: büsbütün baş- ka... dedi. O, fenle ve makine ile uğraş- Ç “ maktan hoşlanıyor. Kabil olsa onu bir — “San'at mektebine göndermek isterdim. kib ederken başının içine yerleşen bu ka. naati sarsmak ve zayıflatmak istiyormuş gibi nişanlısile geçen günlerine aid iyi ve cazib hatıraları zihninden (geçiriyor, O mes'ud anların gölgesine sığınmak isti - yordu. Bu maksadla, birkaç saat evvelin. den başlayıp geri geri giderek hatırala - rının zincirini çözmeğe başlad, ve bir se. nelik nişanlılık hayatile üç senelik gizli sevişme günlerini en ince teferrüatile yâ. detmeğe koyuldu. Ne tatlı, ne unutulmaz saatler yaşı - mışlardı! Ziya nişanlısına karşı ne sami mi ve sade bir sevgi göstermiş, onu tam manasile mes'ud edecek itina ve tekay - yüdleri, gözel ve sıcak sözleri. velhasıl bir genç kalbinin beklediği bütün heye. canları vermesini nasıl bilmişti! Onu bu suretle tanıyıp benimsedikten sonra, bir aydanberi harekâtına ve sesine düşen be. lirsiz değişikliklere ve kayıdsızlıklara ta. hammül etmek kabil miydi? Nahide birdenbire Ziyanın o kendisine sevgisini söylediği ilk günü hatırlayarak içinin en ince tellerine kadar sarsıldı ve bu hatıranın getirdiği heyecana dayâna muyarak gözlerini kapadı. Yanaklarına doğru evvelâ | titrek ve mütereddid, sonra hıçkırıklarla sarsıla - rak coşan gözyaşları, yakıcı bir taşkın - Lıkla süzülmeğe başlamıştı. Kendisini bu derin yeise bırakmamak için ıslak kirpik. İlerini aralıklayarak başka şeylerle meş. gul olmak, kederini dağıtmak istedi; fa . kat karşıki apartımanın ışıkları tamami. le sönmüş. radyonun sesi susmuş, perce. relerin siyah perdeleri sokağın karanlığını korkunçlaştırmıştı. Genç kız derin bir a. İciyle parçalanarak içeriye girdi. perdesini çekerek harici hâyatla âlâkasını kesti ve yatağının üzerine uzanarak kendisini tat. k olduğu kadar acı hatıralarının derinli. ğine bıraktı. — Nahide, bu güzel bahar gününü be. nimle beraber Boğazda geçirir misin? — Peki Ziya, fakat nereye gödeceğir? — Seninle, Rumeli ve Anadolu kıyıla. rma uğrayan vapurlardan birine (biner, vanları ve salkımları seyrederek istediği. miz yere kadar gideriz. Ve gitmişlerdi. Bundan tam dört sene evvel, gene böyle bir bahar gününde (bir kaç saat evvel de hava o günkü gibi gü . zeldi) Köprüden vapura binip mavi su - lara doğru akmışlar (o ve güverteden iki tarafın mor, yeşil, kızıl güzelliğini sey - retmişlerdi. Bak burası ne güzel Yuwakı Yazan: GÜZİN DALMEN retle kendisine iyi bir veziyet hazırla- mak k#bil olur. Hiç beklemediği bu teklif karşısında Nuriye hanım pek mütehassis oldu. — Size pek minnettar oluruz. — Bu meseleyi düşünür, size bir ha- ber yollarım. Haydi Nerime, zannede- rim ki artık gitme zaman, geldi. Çok iyi bir vakit geçirdim fakat saat te geç oldü. Nuriye hanıma itiraz etti: — Daha pek erken... Hiç olmazsa Ne- rimenin akşam yemeğine bizde kalma- sına müsaare edin. — Bu dkşam israr etmeyiniz rica €- derim. İstiyorsa yarin gelsin; fakat se- nenin Ilk gününü evde geçirmesini is- tiyorum. Nejad Nerimenin pelerinini getire - rek giyinmesine yardım etti. Parmak - ları titriyordu. Genç kız bunun farkına vararak ona büyük bir şefkat ve mer - hametle baktıktan sonra başımı çevire- rek sabırsız bir hareketle ondun uzak- ki hi. Ferldun sofada onun hazırlanmasını bekliyordu. Ev sahiblerine veda eder - iki sahil, boyunca açan leylâkları, ergu.| İde, keşki Emirgânda inip ( bu ağaçların altında otursaydık! — İstinyede iner, sandalla geri döne - riz Ziya. Hakikaten şu cesim çam ağacı « nın gölgesinde oturmak ve etrafın güzel. İiğini seyretmek çok iyi olur. İşte o geniş gölgeli çamın altındaki taş- İlara oturup dünyanın en güzel manzara. larından birini seyrettikleri sırada Ziya ona hihayet kalbinin büyük sırtını aç» mış, aylardanberidir ikisini de çekingen olduğu kadar tatlı bir heyecanla yaşatan büyük heyecanlarma bir isim vermişti. O gün oradan ayrılırlarken Ziya: #ı ve gölgesinde ömrümün en mes'ud dakikalarını yaşadığım çu iri çamı son nefesime kadar halırlayaca - üm... demi Üç sene çılgın bir aşkla seviştikten son. Ta nişânlandıkları gün, gene Ziyanın is teğile, ilk ziyaretlerini bu ağaçlığa yap - inışlar, gene o iri çamın geniş gölgesinde oturarak ebedi sevgi yeminlerini teati et. mişlerdi, Genç kız yakın bir maziye aid olan bu günü düşünürken birdenbire yatağının üzerinde doğruldu, gözyaşlarını silerek| gülümsedi, Bir saniye içinde (büyük bir karar vermişti: — Yarın ona Boğaza bir gezinti yapma. | mızı teklif edeceğim. Gene Emirgâna gi - der, korunun denizden birkaç metre ile - risindeki büyük çamın altında otururuz. Şayet Ziya bana karşı bir sene (evvelki | gibi davı o yerdeki — iki en mes'ud| günümüze bir üçüncüsünü ilâve ederse o zaman onun beni hâlâ eskisi gibi sev - diğine ve benim lüzumsuz şüphe ve ev.| İhamlara kapıldığıma hükmedeceğim, fa. kat... * Emirgân iskelesinde indikleri vakit gü- neş, Temmuz ayında gibi | sıcâktı. Ziya, bir saattenberi; vapura girdikleri dal kâdanberi Nahidenin yüzündeki heyeca » nı; dudaklarında titreyen kesik nefes ri görmüş ve aşklarının en samimi vede. rin hatıralarile dolu olan bu yerlere gi. derken genç kızın duyduğu halecana min İnetle bakmiştı, O da kalbinde büyük bir titreme duymuş; son bir aydanberi birsz İdurgunlaşır ve şaşırır gibi olan o hisleri birdenbire büyük bir taşkınlıkla nişanlı - sına doğru gitmi: iy aç haf. talık buhran; uzun süren bir yakınlığın getirdiği alışkınlıktan başka bir şey de . ğildi ve olamazdı. Sevgili Nahideden u . zaklaşmasına imkân var mıydı? dı Nahide? ye hanım onun arkasından en - dişe ile baktı. — Her tarafı iyice gözden geçirdi amma düşüncelerini dişarıya vermedi; bir vâidde de bulunmadı. Evi dolaşır- ken öyle müteazzım ve soğuk bir tavrı vardı ki ben de kendisine bir sual sor- mıya cesaret edemedim doğrusu. Git- meden evvel bir şey söyler diye ümid ediyordum; umduğum boşa çıktı. Meliha omuz silkerek yengesine bak- ti: — Üzülme yenge hanım! Herhalde, mademki buraya katlar zahmet edip geldi, boş yere değildir. — Hakkın var. Hem, Nerime orada oldukça bizi hatırlar, ricamızı tekrar etmekte ihmal göstermez. Dikkat ettin mi Meliha, gözünü ondan ayırmıyor - du. Meliha kesik bir kahkaha ile güldü: — Görmez olur muyum hiç? Artık körün bile gözüne batacak bir hakikat olduktan sonra bunun farkına vardınız siz; ben dgha ilk günden gelecek şeyle- ri sezmiştim. Nuriye hanım içini çekti: — Doğru... Zavallı Nejadcığım! Gözlerile oğlunu aradı fakat o orta- dadan kaybolmuştu. — Bu sevimli kızı öyle seviyor kir — Bugün ona ilânı aşk ettiğini ve Nerimenin de bu sevgiyi reddettiğini sezer gibi oldum. Zaten böyle olscağı- nı tahmin ediyordum. — Hakikaten Nejad pek mahzun ve Halbuki .< — Eğer ukılı bir çocuksa onunlajken evde yapılacak tamirat hağlirnân | siniri 141. Zava'ı yavrucaği ben meşgul olur, okutur ve bilâhare| hiç bir sey söylemeden oradan uzelklaş-İne iyi, ne uysal, ne temiz ve muhsb- z çocuktum — e fabrikaya alırım. Belki de bu su - tw bet I — Osram, Tüngsram, Filips ve Luma markalarından olmak Üzere cut listesi mucibince mubtelif vatlık (7590) adet apmul yeniden satın alınacaktır. Ii — Muhammen bedeli 1400 muvakkat teminatı 105 liradır. NI — Pazarlık 14- VI - 989 vo Mübayaal şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Listeler hergün sözü geçen şubeden parasız alınabilir. V — İsteklilerin pazarlık için tâyin edilen günde “6 7,5 güvenme larile mezkür komisyona gelmeleri. (8790) rşamba günü saat 15 de Knbataşta İstanbul Limanı sahil sıhhiye merkezi eksiltme Komisyonundan 1 — Merkezimize aid Kavak istimbotunun tekno, kazan ve makine açık eksiltme ile tamir ettirilecektir. 2 — Keşif bedeli 2619 liradır. 3 — Bu işe mid şartnameler şunlardır A — Fenni şartname ve liste, B — İdari şariname. İnhisarlar U. Müdürlüğünden: 4 — İstekliler bu şartnameleri 14 kuruş mukabilinde merkezimiz eva dan alabilirler, $ — Eksiltme 27 Haziran 1989 Salı günü saat 15 de Galatada Karami sokağında mezkür merkez binasında eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 6 — Muvakkat teminat param 196 lira 43 kuruştur. > 7 — Bu eksiltmeye gireceklerin 2400 sayılı kanunda gösterilen vesikalar © aşağı 3000 Tiralık bu gibi işleri yaptıklarına dair vesika göstermeleri ma) Harb okulu komutanlığından Bu sene hariçten Harb okuluna girmeğe istekli bulunanlar için yirmi şma henüz girmiş olanlarla Üniversite ve diğer yüksek okullardan iken Harb okuluna girmek istiyen talebelerin bulundukları çınıf imtihan sini beklemeden askerlik şubelerindeki talimata göre evsafı haiz olanların Okuluna alınacakları ilân olunur. (4127) Deniz Fabrikaları Umun Müdürlüğünden Yabrikalarımız sıhhiye kadrosuna 165 lira ücretli bir doktorla 98 Wira bir eczacı alınacağından isteklilerin sahib oldukları vesikalarla birlikte bulunan Deniz Fabrikaları Umum Müdürlüğüne müracaatları. en saçların en iyi ilâ I ir Saç Ç Suyudür. — Evet, güneş pek sicak... — Keşki bir sandala birseydik.. Delikanlı pişanlısına yaklaşmış, derin bir şefkat ve sevgile dolu bakışlarını o - nun solgun yüzüne dikmişti. Biraz daha ilerlediler. Yeni yapılmakta olan yol gü. neş altımda kızmış, kum ve toz taneleri kafif rüzgârla havaya doğru kalkmıştı. — Yol epeyce genişlemiş. (Bahçelerin yarısı aslali rıhtima bırakılmış. Birdenbire Nahide kolunu nişanlısının kolundan ayırarak durdu. Yüzü büsbü - tün solmuş, gözleri korku ile açılmıştı! — Eyvah! O güzel ağacı, bizim ağacı - mızı kesmişler! Ziya da şaşırmıştı. Bir saniye, kesilen bu cesim çama acıyarak baktı. — Onu yola kurban etmişler... Ne ya. k1 — Bunlar doğru venge; fakat Nejad la Feridun beyi mukayese ederseniz birincisi ikincisinin yanında... Nuriye hanıni görümcesinin sözünü kesti: — Evet, servet cihetinden ve hattâ yüz güzelliği ve görünüş itibarile Nejad onunla boy ölçüşemez; fakat buy itiba- rile öyle değil; Nerime Feridunla evle- hirse pek mes'ud olamaz san)yorum. Bundan başka, Süheylâ hanımın geli - nine çektireceği eziyetleri de göz önün- de tutmak lâzım. Meliha hanım, ayni kuru güküşle ce- vab verdi. — Nerime kocası tarafından sevildik- (Lokman Hekim) Divanyolunda 104 numaradâ hasta kabul eder. Telefon 2İ! Fakat nişanlısına bakan kesilen ağaca değil, onunla bereb#f duyarak titredi. Mutlaka, mutlaka gözleri daki bu şüpheleri gidermek * O akşam sofrada Nahide annesile basıma o günkü gezintisini anlat yük bir heyecanla şu sözleri ten kennisini alamadı: — Emirgân korusundaki cesim 8 “| metli çam ağacını, açılacak kurban etmişler; bereket versi nındaki kestane ağacı se nr | korunun güzelliği büsbütün ölür ğ şi rüdükten sonra Feridun başladı. — Hava adetâ ılıklaştı; ipsanâ mek arzusu veriyor. Nerime Nejadı düşünüyor, lerini hatırlamaktan kendisini demiyordu. Bu sebebten dalgın le cevab verdi! — Evet, hakikaten öyle. Feridun bir iki saniye baktıktan sonra sordu: — Pek düşünceli duruyorsu me; ne oldu? Genç kız titriyerek gözlerini dırdı: çe kayinvalidesinden korkmasına hiç bir sebeb yoktur. Ondan sonrası için bir şey diyemem... Maamafih kendisini teselli için herhwlde servet ve samanı, şerefi, ismi ve mevkii kalacak. Bu sözlere Nuriye hanım şiddetle iti- raz etti: — Nerime gibi sevgi ve şefkate muh- tac olan bir kız için bunların pek bü - yük bir kıymeti olamaz. Genç dul, gözlerinde parlıyan kıs - kançlığı belli etmemek için önüne ba- karak: — Benim için bunun çok büyük kıy- meti var. diye mırıldandı. Xi Bahçeden çıktıkları zaman, çamurlu yolda yürlmek için genç kıza yardım etmek bahanesile Feridun onun kolu- na girmişti. Akşam karanlığı çökmüş, Mmbalar yanmıştı. Bir #ki dakika yü - risini üzdüğüm için canım — Birisini mi üzdün? Nasıl © Yürüyerek konağ ın bahçesini liyen duvara kadar gelmişlerdi menin cevab vermekte ti ni görünce genç adam ısrar — Ne olduğunu tahmin Bu meseleden biraz sonra yavrum. Birlikte eve girip merdi' tılar ve Nerime doğruca gitmek içir ilerlerken oldu. — Hayır, yazıhaneye gel de Yum. Onu geniş bir moruken kar turttuktan sonra kendisi 4# geçti ve gönç kızın eld! ısınmış olan sıcak elini alarak ona doğru eğildi: — Şimdi olanı biteni bakalım Nerime. el arta g7 Tae, ye” “ie Doktor Hafız Cemal | yg kıldığını zannettiği hatıralarına ds * Zını anladı ve bir saniye içinde N€ nin bir aylık iztırabını okendi W vene çapa y Si om” ! — İstemediğim halde biraz eri |

Bu sayıdan diğer sayfalar: