12 Sayfa SON POSTA ” “Son Posta,, nın Hikâyesi YRmRmunRRRAMRARSARARRRııGan, Kilidli kapı Balayları geçeli epeyce olduğu halde, “(oğulları ilk mektebin dördüncü sınıfn- da idi) Davud, Şekspirin Otellosunu ha- sedinden çatlatlıracak kadar kıskançtı, Bir insanın, Helen gibi karısı olursa, kıs- kançlık etmeğe hakkı vardır. doğrusu... Hele, gene o insan Davud gibi bir saat intizamı ile işliyen'bir müessesede muay- yen saatlerde bulunur, oradan mukannen Saatlerde çıkarsaş karısı da bunu bi istediği gibi fink atabilecek bir vazi olursa ötesini varınız &iz ölçünüz... Da- vudu işkillendiren diğer bir nokta da, ka- rısı Helenin, oğullar Jakı, kendisinin işte olduğu ve tabiatile serbest bulunma- dığı zamanlar — Mekteb vazifelerini yapmadan ev- vel biraz g . hava alsın. İhtiyacı var çöcuğun., teranesile sokağa yollaması idi, * İşin en feci tarafı, Davud karısına: — Peki amma nazlı karıcığım. tonton kocacığın işinde çivilendiği sıralar mı, oğlana temiz hava lâzım oluyor; ona lâ. zim ölüyor, diyelim... Kendine ne buyu- rulur? Evde kapanmanın manası ne?. diye çıkışamıyor, bunun için de şesini çı- karmıyor amma gözlerini dört açıyordu. Onuda borusunun öleceği zaman gele- cekti elbette!... Ve günün birinde Davudun beklediği €şref saat ge çattı, O gün saat be doğru, derin bir can sıkıntısı ile idarede çalışamaz bir hale gelen Davud, kıskanç bir adamın duyduğu garib bir hisle pay. dosa yarım sünt kala işinden çıktı vine koştu. Kapıyı açmadı pencerelerine bakacak oldu. çekildi. Öyle ki vücudüne bıçak saplasa- Yar bir dami, kan bile akmıyacaktı, Zira yatak odalarının per Deli gibi merdivenlere Söğirtti. Kendi anahtarile kapıyı açtı, yukarıya fırladı, karısının yatak odalarına bitişik odasının kapısını bir hamlede ardına kadar açtı. Karısı Helen, tek başına Üzerinde ü bir kimono ile adeta yarı çıplak bii bütün sevimliliği, neş'esi ve kadınlığı bir iskemlede oturuyordu. * Helen kocasının böyle bomba gibi içeri- ye girdiğini görünce, saklıyamadığı * telâşla sordu: — Neye erken geldin. Davud? — Şaştın buna değil mi?. Bir hâdise, hergünkü itiyadımı bozdu. peki, “ senin il eğdi «Son Posta» nın edebi romanı: 38 bir) Çeviren İ yemeğimizi erken yiyip konsere gitmiye- İcek miydik?. — Ya!.. Demek elbise değiştiriyordun ha!. Oğlan nerede?. Genc gezmeğe gi miş galiba?.. Çoktandır, şüphe içinde kıv- Tanıyor, yanıyordum. Artık her şeyi öğ- renmek, meydana çıkarmak sırası geldi. Herif nerede?.. Öldüreceğim melünu... Bırak.. bırak.. tutma diyorum beni.. Helen, kocasını önlemek istedi. Fakat Davud sert ve haşin bir hareketle, karısı- mu itti: e göstereceğim. Artık yetişir.. diye gür. Davud aldırmadı. Hiddetten, kıskanç- " İliktan çılgın bir halde kilidi kapiya 8- tıldı: — Yuvamı yıkmak istiyen melünun kim olduğunu şimdi anlıyacağım. Ona öy- le bir ders vereceğim ki ömrünün sonuna kadar unutmıyacak.. ben de hiç olmazsa diken üstünde oturmakzan kurtulacağım.. diye söylendi, Karısı, gene itiraz etmek a İ nevralji, kırıklık ve bütün Ty bel Yakı Bundan bu ictinab ederdi; fakat akşam kalbi öyle de bir acı iyor, içinden öyle ku - Tiyordu ki bütün vaşça Semiha nın kulağına eğildi ve oğlunun Nerime- ye karşı olan hattı hâreketini ve bun - dan mütevellid üzüntü ve isyanlarını anlatmaktan kendini menedemedi. Semiha hanım ev sahibinin sözlerine sadece kısa hayret kelimeleri ile mu- kabele ediyordu. Ancak tecessüsü o kadar tahrik edilmişti ki böyle bir salon köşesinde fısıldaşan iki üç sözle kanaat edemiyerek ertesi gün gelip «Süheylâ harımcığının» bu hazin derdine ortak olacağını ve onü uzun uzun dinliyerek teselli edeceğini söyledi: Yeni hayatın bütün değişikliklerini evine sokmağı kendisi için bir izzeti nefis mes yapmış olan Süheylâ ha- nim, yalnız oğlunu dansetmiye razi et- mediği için, her sene yaptığı davetler, danssız ve musikisiz geçer ve davetli- ler yemekten sonra çok durmadan gi - rlerdi, Bu sene, Feridunun neş'esi or- talığa biraz can verdiği için saat bire kadar oturdular ve sonra yavaş yavaş dağıldılar. © heylâ hanım oğlu ve iki genş kız salon Yazan: GÜZİN DALMEN !da yalnız kaldılar. Fakat Nerimenin muvaffakiyeti, esasen safran gibi sarı olim tenini büsbütün sararttığı için İ Nesrin hemen yengesinden müsaade isyiterek yukarı çıktı. Tenhada oturup Nerimeye karşı olan hiddetini düşün - mek ve küçüklüğünden beri hayatının lışığı gibi gördüğü Feridunun kendisine ikarşı olan kayıdsız ve soğuk muamele- sini hazmetmiye çalışmak, kendi kendi- sini teselli etmek istiyordu. Süheylâ hanım gelince, dolsiblardan bu akşaırın şerefine çıkardığı kıymetli bardak ve tabaklarını yerleştirmek ve- silesile, fakat daha ziyade oğluyle bu sığıntı kızı beraber görmive tahammüi edemediği için içerik! salona geçti. Feridun akşamdanberi bir düziye gö- zünü ayırmadığı Nerimeyi tekrar müş- fik nazarlarile okşıyarak ona yaklaştı: * — İlk defa olarak bir salonda bulun- imak sende fena bir tesir bırakmadı yal! — Bilâkis çok memnun kaldım. — Çok iyi; şimdi gidip istirahat etme- lisin... Çek yoruldun mu? — Hayır ağabey, yorulmadım. — Artık bana sadece Feridun de; bu- nu terefh ediyorum. Hem yarm sabah yazıhaneye gelme, biriraç saat fazin w- dinlendir. « — Çekil; çekil diyorum sana... İkinize| Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma :İbrahim Hoyi istedi. Fakat Davud, bir elile onun ağzını| kapadı. Öteki elile de omuzuna bastırara onu zorla bir iskemleye oturttu, Arkasın- dan kapıya hücum ederek kilidi çekti! kopardı | Oğulları Jak, yüzü hiddetten kıpkır. mızı bir halde odadan dışarıya fırlıyarak adelâ ağlar gibi bir sesle; — Ah baba!, diye isyan etti. Her.şeyi harab ettin, bozdun. filmlerimi yıkıyor- dum.. perdeleri uyduğu için odandan da- ha münasib bir yer bulamamıştım... şim- e ışığı doldurdun. ve filmle:im idu, bozuldu. Davud, biran olduğu yerde put gibi ka- lakaldı, Sonra karısına döndü, ve pi | olduğunu gösteren bir tavırla eli rek: — Hayır oğlum!.. Hiçbir şey bozulmar| dı.. aksine, her şey yeniden başlıyor, dü- zeliyor... dedi Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinden: | Tokadın Yar Ahmed mahallesinin 8 inel hanesinde kayıdı Abdal oğlu kerimesi A -| İsminin kocası Erbaanın Sakar Çal köyün. den Karakuş oğlu Bofus aleyhine Tokat asli- ye hukuk mahkemesine açtığı nikâh besçili davasından dolayı icra kılınan muhakeme neticesinde: Davacı Ağsvni markum Boğusla | kanunu medeniniu meşrinnden evvel dini bikkhla evlendikleri ve bu birleşmeden Zar-| min namında bir de çocukları dünyaya gelip hâlen 9 yaşlarında ve berhayat bulunduğu sabit olduğundan kanunu medeninin meri- yet ve şekli tatbiki hakkındaki (o kanunun İS uncu maddesi mucibince merkfir tarihte! erlendiklerinin sübutuna ve keyfiyetin nü fustaki keridlerine işaret edilmesine 27/4/930 İtarihinde temyizi kabil olmak üzere karar ğ müdeanleyhin de ikametgihi an itibaren bir ay zarfın- 0 duiresinde temyiz haki kullanmak aksi halle hükmün kesbi kat'iyet edeceği Odu olunur. ZE mmm mmm MM RR GN EE ağrılarınızı derhal keser. “iyen yorgun değilim; yalın er- kenden çalışabileceğime sizi temin ede- rim. — Benim sözümden dişarı çıkılmaz; bunu bilivorsun Nerime; Gülümseyordu; sesinde emreden bir ahenkten ziyade yalvaran isimsiz bir şey varlı. — Allah rahatlık versin. Yarın bana bu geceki tghassüsatını uzun uzadıya anlatırsın. — Yatmıya gitmeden evvel sizden bugünlerde bir gün Nuriye hanımı ka- bul etmenizi rica edebilir miyim? Si- zinle eve aid bazı müstacel tamirat Ja görüşmek istiyormuş. — Pekâlâ; fakat İstanbuldan avde- timden evvel hiç vaktim yok; yarın öğ- İleden sonra hareket edeceğim. Nasi tamirat imiş? -— Her şeyden evvel ocakları yaptır- mak lâzım. Taşları düşmüş olduğu için hiç çekmiyor ve dehşetli duman veri- yor. Zavallı aile bu soğuk havalarda üşüyüp duruyor. — Öyle mi? O halde Nuriye hanıma tarafımdan söyle; en müstacel tamiratı benim hesabıma derhal yaptırsın. Öte- kilerini de İstanbuldan dönüşün birgün bizzat gider görürüm ve ne yapmak lâ- zam geldiğini kendim tayin ederim. Bu eva masraf etmek değer mi bilmem. — Ne diyorsunuz! Öyle güzel oyma- lar ve tavanlar var ki tamir edilse mü- kemmel bir san'at eseri olarak meydana çıkacaklar. Ancak sesle etmek lâzım günkü o güzel bina çürüyüp göçüyor. — Bahi mi söyMiyorsun? Ben o bina i lemek serra Mütehassıs kimyagerler tarafından senelerdenberi tetkik ve tabu eli, vo bütün dünyada tesir ve faydası mühim olan tamamen yeni bir Püskürtmeye lüzüm yok Yakmak lüzumu hissetmez Hiç bir zahmeti yok. pi Yalnız odanızın veya elbise dolabınızın herhangi bir köşesine kâfidir. Sizin başka bir meşg»leniz olmadan aid SEPTA > 5 p tableti vazifesi! a kendi Kürkleri, elbiseleri, çameli halıları ve suireyi tahrip GÜVELE kökünden yok eder. Yömek salonuna. yatak odasına, banyo odasına, mutfağa. apteshanelere kcyacak olursaniz SİNEK, SI VRİSİNEK ve bütün haşaratı uzaklaştırdığı gibi fena kokuları da izale eder hastalıklar mikroplarım taşıyan haşarattan korunmak için E APARTIMANINIZIN içine bir veya birkaç tableti asmak kâfidir. Eczanelerde ve büyük Bakkaliye mağazalarında satılır. Deposu: Şark İspençiyari Laboratuvarı T. A. Ş., İstanbul İstanbul Limanı sahil sıhhiye merkezi eksiltme Komisyonundan Ii — Merkezimize sid Kavak istasyonunun tekne, kazan ve makine eksiltme ile tamir ettirecektir. 2 — Keşif bedeli 2619 liradır, 3 — Bu işe aid şartnameler şunlardır A — Fenni şartname ve liste, B — İdari şartname, 4 — dan alabilirler. Konuşarak yandaki küçük salona doğru ilerliyordu. Nerime de onu tekt& etti. Akşamdanberi dilinin altında ol- duğu halde söyliyemediği bir şeyi söy- ordu. Küçük salonun loşlu- ğu ona kuvvet verdi. — Senel devriyeniz için sizi tebrik etmemiştim ağabey; müsaade ederse- niz bu ihmalimi telâfi edeyim. Biraz evvel Feridunun izhar ettiği arzu hilâbna olarak ona gene İsmile çağırmıya cesaret edememişti. Genç adam gözlerinde derin bir şef- katle elini Nerimeye uzattı. — "Teşekkür ederim yavrum. Bu eli bırakmak istiyordu fakat an- lıyamadığı bir kuvvet buna mâni oldu ve genç kızı kendisine doğru çekerek saçlarından öptü. Sonra, aralarında hiç bir şey geçme- miş ve onun al al olan yanaklarını gör- memiş gibi ilâve etti: — Allah rahatlık versin... Her zaman saçını böyle tara olmaz mı Neri? Bu tuvalet sana çok yakışıyor. xI Feridun ertesi gün İzmirden ayrıla- rak İstanbula hareket etti. Bazı mühim işleri onu birkaç gün için fabrikadan uzdklaşmıya mecbur etmişti. Bütün geçen vak'alardan sonra Neri- me birkaç gün için bilhassa sofrada Süheylâ hanım ve Nesrinle kalacağını düşünerek üzülüyordu; takat ona eld her şeyl evvelceden düşünen Feridun gitmeden evvel buna da bir çare buldu Son misafirler de gittikten sonra Sü-| yuyarak ba akanmki ,yorgunluğunu| ya hiç ayak basmadım. Bir gün gidip| ve öğleyin yemekte, annesinin yanında göreyim bari ş Nerimey şu sözleri söyledi: İstekliler bu şartnameleri 14 kuruş mukabii sam nde merkezimiz yeri” 5 — Eksiltme 27 Haziran 1939 Salı günü saat 15 de Galatada Karama kağında me?kür merkez binasında eksilime komisyonunda yapılacak”. © © & — Muvakkat teminat param 198 lira 43 kuruştur. 7 — Bu eksiltmeye gireceklerin 2490 sayılı kanunda gösterilen aşağı 3000 liralık bu gibi işleri yaptıklarma dair vesika göstermeleri — Benim gaybubetim csnası0Ö yi rikada çok iş olmıyacak; sep dö i gün sabahtan akşama A biraz istirahat et ve gez- Mei a yemeklerini Reşadlarda 3 WA sonra onlarla birlikte gezmiy€ gi niz. Bu hafta sinemalarda gözel ler var, bunları da görebilir. £ arkadaşlarını, onlarda yiyeceği si meklerin bedelini vermek İsti, ge sun gibi yapmadan, sen siner a türürsen pek münasib ei Bu sözler Nerimeyi mişti. Birkaç gün beraber yep 4 sokağa çıkmaktan F#hriye ile de sevineceklerine senii işlerini büsbütün ibmal €' sabahaları yazıhaneye gitmek” ; östermedi. Feridun beyin seki diil anak isem Müsamaha! Feridun beyde duğu genç kıza karşı bunda yük ve derin bir his vardı. N İk hata. yanaklarının kızardığını dura nun bakışlarını, saçlarını el 4 Ni şünürken titremekten kent : yor, bu titremenin korkuda” ri «Bana karşı şefkat gösteriyor... Onun bun ,! N gr Ancak, herhangi tecrübe ği bilecek olan bu vak'alardaz. ağ l Yü bir mana çıkaramıyor. vd k le ; Genç kız onun sözleri > sevinçten mi geldiğini ans gi büyük bir © sı ne acayib şeyb çin bin bir ümid ve hayal sevilen bir akraba kızından i şey olwbileceğini aklına bi yordu. n çark”