Rİ MEİN AYAMAMA > “ a Bu hikâyeyi bir arkadaşımdan dinle- dim. Bir öğle vakti Sitedeki gazinolardan birinde ona rastlamış ve yuvamıza yeni bir yolcunun £ geldiğini - müjdelemiştim. Dostum, beni tebrik etmiş, sonra kendine has jestlerile: — Ne garibdir. Bazıları, o kadar içleri çektiği halde bir türlü bir erkek çocuğa sahib olamazlar. Zürriyetleri hep kızdan açılmıştır. Ne yapsalar fayda vermez Halbuki senin bir oğlun vardı. Şimdi de bir kızın oldu. mes'udsun.. fakat Bau- manlara soracak olsan içlerinin yanık ol- duğunu göreceksin. Ha, sahih.. sana on Tarı arlatmamıştım değil mi?. O halde dinle. dedi ve anlatmaya koyuldu: Madam Bauman, şimdiki kocası Bau- manla evlenmeden birkaç ay evvel her. kes gibi, küçük bir seyahate çıkmış ve gene hepimiz gibi giltiği kasabanın en meşhur falcısına da uğramayı ihmal et- isterseniz, madam Bauman, fala inanan- Tardan değildi. Bunu sırf alay olsun diye yapmıştı. Her ne hal ise, falcı ona bazı şaşılacak derecede doğru çıkan şeylerden bahsetmiş, bilhassa pek yakınlarda evle. neceğini ve sekizi kız, biri de oğlan ol- mak üzere dokuz çocuğu olacağını söy- lemişti, Fala, hele ağzı kalabalık; bir a- yağı üstünde binbir yalan kıvıran falcr- ya, kim inanır?, Sonra böyle bir zaman- da (hüdise 1923 senesinde olmuştu) han- gi benim diyen kadın 9 çocuk doğururdu. Bununla beraber falemiın dedikleri çıks| Miş, iki aya varmadan, madam Bauman evlenmişti. Kocası, genç, güzel, sırım gi- bi bir delikanlı idi. Aklı fikri çocukta idi.| Fakat geliniz görünüz ki dlâ da oğlan is-| tiyor, kız çocuğuna metelik vermiyordu. Mister Baumanın hali vakti yerinde Idi, Bolca para kazanıyordu. Bütün eme- Mi, gün geçtikçe genişliyen işinin firması" mi ileride şöyle, «Bauman ve oğlu» şek- linde değiştirecek bir erkek evlâd sahibi olmaktı. bu gayretle de çalıştı. İ İşte efendim, evlendiklerinin senesinde Baumanların bir kızları doğdu. Mister Bauman fütur getirmedi. Bir sene sonra| dünyaya gelen ikinci çocuğu da kız çıktı, İşlerini daha ziyade genişleten, Bauman bir müddet çoluk çocuk düşünemez oldu. Başından aşan işlerile uğraştı. Fakat üç sene sonra, madam Bauman tekrar har mile kalınca, Mister Bauman gayet emin bir tavırla: — Bu seferki muhakkak oğlan!.. dedi miyerek falına baktırmıştı. Doğrusunul g 4.., B m, bu sefer oğlan olacak!..| dedi “Son Posta,, nın Hikâyesi FALCININ KERAMETİ durdu. Komşular da bu fikri körükledi İer.. fakat evdeki hesab çarşıya uymadı Ve üçüncü yolcu da gene kız oldu, Çünkü tâmba altında sap çekmek güç ölüyor, gözlerim çabuk yoruluyor. Çeviren: Artık madam Baumanın ayakları suya ermişti. Falcının genç kızlığında söyle diklerine inanıyor, sekiz kız doğurduktan sonra, nihayet bir oğlana kavuşacağını muhakkak sayıyordu. Fakat kör talih ge- ne yâr olmadı. Madam Bauman dördün- cü, beşinci çocuklarımı da kız getirdi. Mister Bauman sarsılmış olarak, falcts| nın dedikleri galiba çıkacak, diyenlere: — Yök canım!.. Böyle saçma şeylere de inanılır mı?. diye mukabele etmekle be- raber, içinden de garib bir şüphenin kı- muldadığını duymuyor, değildi. Bir gün karısile birlikte, onun genç kız- lığinda tatilini geçirdiği sıralarda rastla- mış olduğu meşhur falcının uğradığı ka- sabaya gitti. Amma, mahud haberi veren çingene karısını bir türlü bulamadılar. Başkalarına fal baktırdılar. Fakat hiç bi- risinin söylediği diğerinin yumurtladığına uymadı. Başını ağrılmıyayım dostum.. Bauman- Jarın altıncı, yedinci, hattâ 1938 da doğan sekizinci çocukları da kız doğdu. Mister Bauman 40 yaşına gelmişti, Kızlarının en büyüğü 12 yaşında olmuştu. Ailede zen- ginlik derseniz, zenginlik, amma, dirlik düzenlik yoktu. Zira Mister Bâumanın kederinden ağzını bıçaklar o açmıyordu. Çünkü bir erkek çocuğu yoktu. Aradan iki sene daha geçti, bir Noel arifesinde karısı kızara bozara kocasına: .. artık paçalarını siva... Mister Ba: Yalirik Yuvalı Yazan: GÜZİN DALMEN — Pekâlâ, Bu halde Nesrin sen de bundan böyle ona «Nerime hanım» — Ben böyle bahaneleri kabul ede-| diyeceksin; çünkü bu evde ikinizin de mem; mendilimi öbürsü gün isterim.| mevkiiniz aynidir, ikiniz de benim ak- Ona göre işini tut; icab ederse geceleri | rabamsınız; biriniz anne trafından bi. biraz geç yat; ne çıkar! Nerime henüz cevab vermiye vakit bulmadan Nesrinin arkasındaki aralık kapı açılarak Feridun beyin uzun bo- yu, geniş omuzları göründü ve ayni da- kikada sert ve soğuk sesi işitildi: — Bu tavır ve bu sözler ne demek - tir Nesrin? Ne hakla' Nerimeye iş bü- yuruyorsun son? Nesrin o kadar heyecana kapıldı ve ürktü ki geri geri giderken az kaldı Merdivenden yuvarlanacaktı. Parmak- Lığa tutunarak kekeledi: — Fekat. şey.. ben... — Nerime, o mendili olduğu gibi Nesrine iade edeceksin. Bir iğne işle - meni menediyorum. Bundan sonra da ondan biç bir iş almıyacaksın, bilhassa © bu tavırla ve bu sesle senden bunu (kendi isminle çağırdığı ve sana esen» dediği halde senin niçin ona «hanım,,| — Teşekkür ederim; Fehriye ile mü- ve «siz» dediğini lütfen söyler misin? Nerime kıpkırmızı kesilmişti. Çekin-| — Çok iyi. Şimdi de git biraz din - Ten... Odan kâfi derecede sıcak mıdır? Nerimenin yanakları tekrar ei al ol- | saçlarını taramakla meşguldü. Oğlunun gen bir tavrla cevab verdi: — Yengem böyle istedi ağabey... riniz baba tarafından... Anlaşıldı mı Nesrin? Genç kız kısık bir sesle: — Evet ağabey. Diye cevab verdikten sonra başımı öne eğdi ve biraz evvel Nerime ile ko- nuşurken ne kadar sert ve müteâzim ise şimdi de bilâkis o derece mahewb ve çekingen bir tavırla merdivenden Aşağı inmiye başladı. Nerime, Feridunun bu ant müdaha- lesinden hâlâ şaşkın bir halde yukarı kata çikan merdivene doğru ilerlerken Feridun yolunu kesti: — Nesrin sana her zaman böyle mi hitab ediyor Nerime? — Ekseriya böyle konuşuyor ağabey. — Bundan sonra artık buna cesaret isterse... Bundan başka, Nesrin sana) “demiyeceğini ümid ederim. Nas iyi gezdin mi? kemmel bir gezinti yaptık. İbrahim Hoyi. — Hayır doğru söylüyorum. Gebeyim. — Neye yarar?, Gene kız doğacak ok duktan sonra, Kadın kendisinden emin bir sesle ce - vab verdi: — Hayır, bu sefer muhakkak oğlan 0 lacak., ben biliyorum. Falcınm dedikleri hep çıktı. — Allah verede öyle olsun. bana bak karıcığım. Gazetede bir ilin görmüştüm. Doğacak olan çocukları teşhir eden bir gocuk mütehassısı varmış.. yarın bir ona gidelim. Madam Bauman gülümsiyerek konuş- tu: — Lüzum yok.. fakat mademki istiyor- sun gidelim kocacığım, Ve ertesi gün karı koca doktora gitti” ler. Mister Bauman anlattı, mütehassıs dercengi evvel vizitesinin 100 lira olduğüs nu müjdeledikten sonra masasının başma geçmiş, karı kocaya bir sürü sualler sor- muş, arkasından, bir kasadan çıkardığı bazı fişlere, dosyalara bakmış. ve çocu- ğunuz kiz olacak, demiş. Dostum belirsizce gülümsedi ve birer viski daha ısmarladı. Ben gülmeğe baş- ladım.. çaktım arkadaş: — Muhakkak biri kız, biri oğlan olmak Üzere madam Bauman ikiz doğurdu. Böy- İlelikle hem doktor, hem'de falçının de- dikleri doğru çıktı değil mi”. diye bil giçlik tasladım. — Hayır, bilemedin. Onlar da mışlardı. Ortada ne kız çocuğu, ne de oğ- lan vardı, Madam Baumanın karnında ur peydahlanmış, zavallı kadın «yalancı ge- beliğe» tutulmuştu. Bir hafta kadar has- tanede yattı. Pirüpâk olarak evine döndü. | yanıl- Dedi, Sonra bardağını kaldırarak mırıl- | dandı; | — Dostumuz Bâumanım doğacak olan oğlunun şerefine ben de kadehimi kaldır. dım. DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Berlin Türkiye şubeleri; Galata - İstanbul - İzmi Deposu: İst, Tütün Gümrüğü * Her türlü banka işi * du; bir saniye tereddüd ettikten sonra nihayet gülümsiyerek cevrb verdi: — Benim odamın ısınması kebil de - ğildir ağabey, sobam yok. — Evin ber odasında soba veyahud eskiden kalma ocaklar vardır. Senin odan nerededir? — Üçüncü katta... — Üçüncü katta mı? Sen tavan ara- sında m oturuyorsun? Feridun beyin sesinde büyük bir öf- ke ile karışık derin bir hayret vardı. — Ben senin hâlâ annenle beraber yattığın odada olduğunu zdnnediyor - dum. — Hayır; annem öldükten sonra o odadan çıktım. Sofayı aydınlatan lâmbanın ışığı al- tında genç wz Feridunuh gözlerinin hiddetle parladığını gördü: — İzmirde fazla soğuk olmaz amma bilhassa güneşsiz odalarda mutlaka a- teş yakmak lâzımdır. Tavan arası bu mevsimde çok serin oluyor değil mi ? — Evet; fakat benim vaziyetimde bir insanın buna alışması lâzımdır. Feridun sinirli bir hareket yaptı ve sesinde acı ile karışan bir İstihza ile söyledi: — Bu cümleyi sans çok defa tekrar- lamışlardır değil mi-Nerime? Fakat ben bu fikirde değilim. Hemen eşya - larınt topla ve bu kata inmiye hazırlan! Ben bu hususta annemle görüşeceğim. Bu sözleri müteakib Nerimeyi büytik bir hayret içinde bırakarak arkasını döndü, annesinin odasına doğru yürü- dü. karşısında Süheylâ hanım aynanm Naklolunacak tuz Sevk muntakası 'Ton başına miktarı nakliye ücreti Ton kuruş 18000 Oo Karadeniz limanları 350 12000 Oo Akdeniz limanları 300 36000 10000 Oo Marmara denizi limanları 150 15000 40000 235 114000 I — 939 mali senesi zarfında Çamaltı ve Foça tuzlalarından Karadeniz, a deniz ve Marmara denizi Ilmanlarına cem'an 40,000 ton tuzun nakli işi çete” mesi mucibince kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur. HI — Her mıntakaya naklolumacak mmfktar ve mülsmmen bedellerile, #9 ları yukarıda yazılıdır. gi HI — Eksiltme 5/V1/930 Pazartesi günü saat 15 de Kabataşta Levss Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır, m IV — Şartnameler her gün sözü geçen şube ile Ankara ve İzmir Bapmüdi” i lüklerinden 870 kuruş bedel mukabilinde alınabilir, pe V — 'Talibler gerek üç mıntaka için birden ve gerek 1 veya 2 mamak Ufatta bulunabilirler. Bu takdirde verecekleri teminat akçesi teklif Fiatlar haddi lâyık görüldüğü takdirde 3 mıntaka için birden yapılan ei tercih edilir. parası makbuzu veyu banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı # larını ihale saatinden bir saat evveline kudar «saat 14 de kadar» merkür koi” muıntakaya sid miktarlarda olmalıdır. VI — İstekliler mühürlü teklif mektubunu kanun! vesaik ile $$ 75 gür yon başkanlığına makbuz mukabilinde vermelidirler. 7 Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. o «3478» yi ml ger I — Osram, Tungsram, Pilips ve Luma markalarından olmak Üzere â cut listesi mucibince muhtelif vatlık (7590) adet apmul yeniden satın alınacaktır. NM — Muhammen bedeli 1400 muvakkat teminatı 106 liradır. NI — Pazarlık 14- VI- 939 ee günü saat 15 de Kubgtaşta vo Mübayant şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. , IV — Listeler hergün sözü geçen şubeden parasız alınabilir. pars ş V — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen günde © 7,5 güvenme ; larile mezkür komisyona gelmeleri, (8790) mm um ER ER NE an m pe Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal — “ icabında günde 3 kaşe alın. Devlet demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilanları 28/5/939 tarihinde Ankaradan ve 21/5/9439 tarihinde Haydarpaşadan harekti etmek üzere Haydarpaşa - Ankara ve Ankara - Haydarpaşa araman SOO, numaralı gündelik munzam bir yolcu katarı işlemeğe başlıyacaktır. BU ii Haydarpaşadan 14,05 de hareket ile saat 6,55 de Ankaraya varacak ve saat 16,42 de hareket ederek saat 8,20 de Haydarpaşaya varacaktır. es | 1 Heziran 1989 tarihinden Itibaren «Türkiye, Yunanistan» «Franko - Bel ve Bulgaristan arasında doğru « beynelmilel tarife » ile ecnebi mamak gönderilecek kesilmiş kümes hayvanları vo taze balıkları, sıcaktan için kullanılacak buzlar, muhafaza ettikleri eşyanın hakiki sikletinin #27 kadar meccanen nakledilecektir. Fazla tafsilat için Bi e il geldiğini ce gözleri sevinçle par- Iadı: — Ha, sen misin? Ben de davetlilerin listesini sana göstermek istiyordum; kimseyi unutmuş muyum bir defa bak! Feridun annesinin uzattığı kâğıdı ai- dı. Bu listede her seneki gibi hem davetlilerin isimleri hem de herkesin sofrada oturacağı yerler kayidli idi. Delikanlı bunları gözden geçirdikten sonra azametli bir tavırla ve bilhassa | kat'ileştirmek ıstediği bir sesle: İ — Sofrada Nerime için de bir yer ayırmak lâzımdır. Artik o da ziyafet - lere iştirak edecek yaşa geldi... dedi. Süheylâ hanım oğluna hayretle ba- karak yerinden fırladı: — Nerime mi? Onun da davetlilerle İbir sofraya oturmasını mı İstiyorsun? de kendisini bekliyen hayata için çok sade ve hattâ çetin bir sürmesi lâzım geldiğini birlikte muş ve kararlaştırmıştık. Bunu” bütün İzmirin kibar ailelerini deceğimiz bir ziyafete onun bei etmesini istediğine çok şaştım A su... Bu kız şimdiye kadar Alen ne çıkmamıştır, böyle ziyafetlerin ve süvarelerin ne bilmez, buralarda nasıl hareket ğinden haberi yok... — Öğrenir; herkes gibi o e Onun başkalarından ne farki a — O hayatımı kazanmak için N ya mecburdur, onun ömrü he için kibar âleminden uzak rın mütevazı bir aflenin *. gs necek... ç Fakat onun mevkiinde bir kızın. zan-| eydunun gözlerinde alaylı ye nederim ki.. şek çaktı. — Onun mevkii mi? Evet hakkınız var; bügüne kadar evimizde ona lâyik olduğu mevkii vermemiştik. İşte biraz evvel de Nesrini, Nerimeye emirler ve- rirken ve ona çok sert bir sesle hiteb ederken yakaladığım için asarlamıya — Böyle şeyler hiç belli ols j Nerime zengin değildir amin izdivac yapmak için pek çok leri vardır. Ona karşı olan sizin gözünüzün önüne bir giye Key geriyor. mecbur kaldım. Gene tesadüfen onun) — Ona karşı husumetim mi? yi çatı arasındaki basık ve güneşsiz oda-| masebet! Ben sadece onu pi we lardan birinde oturduğunu biraz evvel öğrendim. Delikanlının sesi sakin, öfkesiz fakat sert ve soğuktu ve Süheylâ hanım bu sesin altındaki mânayı herkesten iyi biliyordu. Esasen oğlunun bakışları bile onun ne düşündüğünü anlatmıya kâfi geliyordu. Bu sebebten, ona cevab ve- rirken bir#z kekelemekten (kendisini menedemedi. niyorüm ve onun demir bİT dan idare“ödilmesi lâzım ufak bir müsamaha ile za çıkacağını biliyorum. g Oğlunun kaşlarının sal lerinin gükremiş aslan Birgi U » dığını görünce fazla ileri Feridun karşısındakini sesle annesine cevab yarak sustu. verdi. gaf — Fakat çocuğum, bu kızın istikbal- (ars Yİ. nd ie » RE a e” el e Değ: MEY Şİ