“Son Posta, nın Hikâyesi İM İİ ISTINAT NOKTASI İvan İvanoviç Krutilkin, acele acele postaneye girdi. Gözlerile etrafa bakın - 'dıktan sonra «postrestante mektubların verildikleri pencereciğe doğru giderek sıraya durdu. Takriben bir iki dakika sonra pencere - ye yaklaşabildi. Pencerenin ötetarafın - da, «Postarestant» işlerine bakan memur, genç bir kızdı.İvan İvanoviç, çalıştığı mü- essescye aid elindeki hüviyet uzatarak: — Acaba İ. İ. Krutilkin'in namına mek tub var mı? Bayram münasebetile Mos - kovaya geldim. Memleketten (acele bit mektub bekliyorum da... Genç kız, bir hareketle; — Başka vesika muteber değil, dedi. Mutlaka nüfus kâğıdını göstermeniz lâ - sım! — Efendim, bakınız, Mesele şu şekilde oldu... — Canım uzun 4öz6 ne hacet var?. Nü- fus kâğıdınız yanınızda mı, değil mi? Siz ondan haber veriniz. — Yanımda. — Şa halde gösteriniz!, «— İşte maalesef onu yapamam. İvan İvanoviç bunu söyledikten sonra başını pencerecikten içeri uzatarak; — Ben uzak bir yoldan geliyorum, Ne olur, Be olmaz insan hali bu, nüfus kâğı. dım kaybolmasın diye onu çizmemin içi” ne sakladım. — Burası beni hiç de alâkadar etmez! — Fakat rica ederim, biraz insaflı olu - nuz!, Mesele hüviyetimi isbat etmek de - gil mi? — Nizam böyle... Mutlaka nüfus kâğı - dını görmem lâzım, — Demek ki şimdi burada oturup çiz « melerimi çıkarmaktan başka çare yok... — O sizin bileceğiniz iş.. İvan İvanoviç pencerecikten ayrıldı ve etrafını gözden geçirdi. Koskoca posta - menin içinde, oturacak bir tek sandalya yoktu, İvan İvanoviç, pardesüsünü çıka - rarak yere serdi. Sonra da elindeki çan * tasin; yanına koyarak, pardesüsünün ü - zerine oturdu ve sağ çizmesini çıkarmağa davrandı. Derhal, o sırada postanede bulu varakasını | Çeviren tarzda konuşmalar işitildi: — Ne olmuş? Bu edam niçin böyle s0- İ yunuyor? — Galiba ayağı yerinden çıkmış; şim » di de onu düzeltmeğe, tekrsr yerine o - turtmağa çalışıyor, Ahalinin arasında bulu sık suratlı birisi de: — Saçma, diye itiraz etti, herhalde he- rifte nasır var; çizmeler de ayağını siki- kta olan a - memiş olacak... kâğıdını arıyor. «Postrestante memuresi genç kız da, arak, o merakla İvan lerini gözlerile takibe İvan İvanoviş yerde (oturuyor, şıpır şıpır alnından terler (damlıyordu. Ayağındaki çizme bir türlü çıkmıyordu. Bu vaziyet karşısında İvan İvanoviç, sol ayağile, sağ çizmesinin ökçesi üzerine taz- yik icra etmeğe başladı. Sağ çizme kıs - men yerinden oynadı. İvan İvanoviç bir sevinç nârası attı. Fakat (adamcağız bu nârayı atmakta acele etmişti Çünkü çiz me biraz kımıldar gibi olmasına rağmen, birdenbire, gene tıkanıp kalmıştı. Her kafadan bir ses çıkmağa başladı. Önüne gelen ortaya bir fikir atıyordu: — Çizmenin burnunu oynatmağa bak.. iş burunda... — Hangi burun canım? Bütün iş ökçe- de. — Çizmenin koncunu biraz olsun gev- şetmeden hiç bir şey olacağı yok. Zavallı İvan İvanoviç sucuk gibi terle- mişti. Bütün sarfettiği gayretler boşa gi diyor, çizme bir türlü ayağından çıkamı- yordu. Nihayet, imdad isteyen (gözlerle etrafına baktı, ve; — Ne olursunuz, biraz yardım etseniz, diye söylendi. İvan İvanoviç'in bu istimdadı üzerine, gözlüklü ve bastonlu bir adam, bastonu” nu bir köşeye dayayarak, İvan İvanoviçe yaklaştı ve çizmesinden asıldı. Fakal kı- sa bir zsman sonra, o da kesildi; meğe ve sık sık nefes almağa (o başladı Bu işi b mıyacağım anlıyarak, ümu- mi bir kahkaha tufanı arasında bir ke « ta olan kalabalık bir ahali grupu, İvan İvanoviçin etrafında halka oluverdi. Şu' «Son Posta» nın edebi romanı: 29 nara çekildi. İşle bu sırada, muazzam bir kalabalık haline gelen ehalinin içinden, Du İL Yuvakı Ve kisa bir süküttan sonra gene mü- tahakkimane fakat tatlı ( bir ifade ile flâve etti: — Şimdi, bu güzel havadan istifade| etmek için hemen giyinip sokağa çıka- caksın. Bügün için yazıhane yok... E - sasen.. : Cümlesini o bitirmeden, bir dakika karşısında titreyerek duran bu genç ve güze! kıza derin derin baktı ve duda| larında tatlılaşan bir tebessümle sözi De nihayet verdi: — Haydi, gülegüle git. Hem artık göz yaşı istemem, anladın mı? Genç kız da, gözlerini örten buluta fağmen gülümsedi: — Hayır, artık bitti. Başını eğerek kapıya doğru bir adım attı; fakat birdenbire gene, içerideki zavallı aile babasının ( felâketi aklma gelerek durdu. Acaba onun hakkında Feridun beye bir şey söyliyemez miy - di? Bugün onda merhametli ve müş - fik bir hal vardı.. kendisine Karşı çok müs#mahakârane hareket etmişti. Bel ki de cesaret edip Cemil bey hakkında bir ricada bulunursa bu defa birkaç se- relki gibi reddetmez, dileğini ka- bul ederdi. Evvelce geçen o müthiş vak'ayı ha - tırladıktan sonra bu adamdan gene bir Şey istemek ne kadar müşkül ve ağır - di Fakat bir aileyi sefaletten vikaye için kendi izzeti nefsinden fedakârlık yapmak, en küçük bir ümidi bile kaçı#- mamak lâzımdı. Başını çevirdi ve Feridun beyin ken disini her zaman titreyen o esrarlı ba- kışlarla süzmekte devam ettiğini gö - Yazan: GÜZİN DALMEN rünce gözlerini indirdi, yanakları bir « denbire kıpkırmızı oldu. — Bana bir şey mi söyliyecektin Ne- rime? — Evet ağabey.. O zavallı Cemil bey hakkında.. Biçare adam pek ümidsiz bir haldedir. Bugüne kadar (buradan aldığı maaşla mehmaemken geçiniyor » du. Şimdi ise... Feridun kaşlarını hafifçe çatarak o - özünü kesti. — Böyle şeylerle meşgul olma sen. Ben bu memurun vazifesine nihayet vermeği münasib gördükten sonra ar - tık verdiğim karar üzerinde münakaşa edilemez. Nerime, nereden bulduğunu anlaya madığı bir cesaretle ısrar etti; — Siz onların ne kadar muhtaç bir vaziyetle olduklarını bilmezsiniz. To - runlarından birisi dalma hastadır, onu tedavi etmek için birçok borçlara gir - di... Öyle namuskâr, öyle iyi bir alle - dir ki... Rica ederim, onlara merha « met ediniz. Ellerini birbirinin içine koymuş, yak varan, dilenen güzel gözlerini Feridun beye kaldırmıştı. Feridun sesinde ha « #t bir tereddütle cevab verdi: — Kabil değil Nerime.. Onun yerine gelecek adamı tayin ettim. Genç kızın yüzünde çok derin bir te essür belirdi: — Zavallı adam! Zavallı ailel Ne fs » lâket yarabbi! Gene gözleri (o yaşarmışta Feridun tekrar ona yaklaşardik elini tatter — Bugün ne kadar fazla hassasım Nerimel Senin göz yaşlarına kabi öm «| sevseydim bu bene seni de snnem ve) / yordur. Çıkarmaktan başka çare göre *| — Ne nasırı canım? Adamcağız nüfus| terle - “SON POSTA ; RH. Alaz iri, yanı, kolları ve bacakları fevkalâde uzun, elleri bir kürek kadar geniş bir a - dam ilerledi. İri, yarı adam; avuçlarına tükürerek çizmeye yapıştı. Ortalıkta si sada kalmadı. Çünkü herkes bu adamı ya çizmeyi veyahud ayağı (çıkaracağım çok iyi anlamıştı. İvan İvanoviç korkudan gözlerini ka - padı, İri yarı adam, hafifçe İvan İvano - viçin ayağından çekti. İvan İvanoviç bir kaç metre ileriye sürüklendi. İri yarı a - dam bir kere daha çizmeye (asıldı; ayni hal tekerrür eti, Bunu gören iri yar, adam, boru gibi bir sesle: — İstinad noktası arayın, kendinize bir istinad noktası arayın! diye bağırdı İvan İvanoviç sol ayağile, tahta lere mesned vazifesini gören bir direğe dayandı, İri yarı adam çizmeye bir daha asıldı, Direk bir yana fırladı. İvan İva - neviç gene tahtaların üzerinde sürüklen meğe başladı. İri, yarı adam, gene boruyu ayni sesle: — Bir istinad noktası, bana bir istinad noktası bulun, diye söylendi. Bütün postanenin içinde, obuiri yarı amcaya lâyık bir istinad noktası buluna - mıyordu. İri, yarı amca, hiç durmamaca- sına İvan İvanoviçi yirmi dakika yerlerde sürükledi. Ahali, dikkatle onları takib e- diyordu. Bunlar postanenin koca salonu - nu iki defa devrettiler.. Nihayet iri yeri amca da yoruldu: — Bir istinad noktası bulunmadan bu| iş yürümez, d & ve alnında biriken *erleri Bu vazi -| İvet karşısında seyircilerden dört beş kişi, | İ birbirlerinin bellerinden yakalıyarak İ - van İvanoviçe sarıldılar. Bunu gören iri, yarı amca: — Şimdi iş başkalaştı. Deği, Ve İvan İvanovişin o bacağından pi kendine doğru çek- an İvaneviş ve ona baflı olan beş ik kafile ileri doğru sürüklendi, İ defa daha çizmeye asıl tar etti. İri, yarı amca kalabalığa dönerek: — Yahu, dedi, öyle alık alık bakınaca-| ğınıza bir ikiniz duha yardım etsenizel, (Devamı 14 üncü sayfada) andıran yakalıyarak çizme; i İğil tahammül edemiyorum. Pekâlâ. Himaye ettiğin o #dama, Cemil beye söyle, simdiye kadar aldığı maaşı bun- dan sonra da kendisine tekaüdiye ola - rak vereceğim... Nasıl memnun oldun mu? İ — Teşekkür ederim.. teşekkür ede - rim ağabey. Ne sıcak, ne minnettarlıkla dolu na- zarlar!Bir dakika için Nerime Feridun beyle kendisi arasında acı hatıraları u- nutmuş gibiydi. Onun bu gibi ricalara İ katiyen müsaade etmediğini ve hiç kimsenin kendisine müracaat etmesine meydan vermediğini nazarı dikka alan genç kız, kendi ricasının bu kadar hüs- nü niyetle kabul edilmiş olmasından büyük bir sevinç duyuyordu. — Zavallı adam ne kadar sevinecek! Bütün ailesi size ne kadar minnettar olacak! Ne iyi bir iş yaptığımızı bilse- niz ağabey! Feridun beyin yüzünde: «Onların nd düşünecekleri benim umurumda bile değilis sözleri açıkça okunuyordu. Eli, Nerimenin küçük ve yumuşak elini tut- müş, onu bırakmak istemiyor, bilâkis her halile bu güzel kızım hoşuna git - mek arzusunda olduğunu belli ediyor- du. : — Seni memnun ettiğim için ben de pek sevindim Nerime,.. Dur bakayım, benim sana söyliyecek başka bir sözüm daha vardı; az kaldı bunu unutuyor - dum. Birkaç gün sonra annem, her se- ne gibi bu sene de benim yıldönümüm şerefine bir ziyafet verecek; bu ziya - fette senin de bulunmanı istiyorum. Nerime hayretle haykırmaktan ken- dini alamadı: — Ne? Ne söylüyorsunuz? Benim de ziyafet gecesi salona indiğimi mi isti - yorsunuz? Ordu Hastabakıcı Hemşireler Oku” luna ait bazı izahat ve Okula kay” ve kabul şartları. i 1 — Hastabakıcı hemşire yetiştirmek üzere Ar'karada M. M. Vekâleti | k — 'Tabit. Artık on sekiz yaşına girdin; insanların arasına girmen, bu gibi zi- yafet ve toplantılarda hazır bulunman Yzımdır. Eğer ben baloya gitmesini dan «Ordu hastabakıcı hemşireler okulus açılmıştır. 3 — 3433 sayılı kanun mucibince bu okuldan mezün olacaklar, tekaüdiye alacaklardır. 3 — Mezun olanlar 6 senelik mecburi hizmetlerini Ordu hastanelerinde caklar, ondan sonra ârzu ederlerse memleketteki bütün sıhhi teşekküller lerine açık olacaktır. 4 — 'Tahsil müddeti 3 sene olup, > bu müddet içinde okurlara ayda beş Wr8 yet ık verilecek ve iaşe ve ilbasları tamamen okula aid olacaktır. 5 — Okuldan mezun olanlar, barem kanununa göre 17.5 asli maaştan Üzere maaş alaceklar ve bu miktar gittikçe çoğalacaktır. Bu zaman dahi i8#* e dirme ve barındırma orduya sid olacaktır. 6 — Okul 15/Eylül/939 da tedrisata başlıyacaktır. 7 — Okula kayıd ve kabul şartları şutlardır: A — Türkiye cümhuriyeti tehaasmdan olmak ve Türk ırkından bulun”? B — Sıhhati yerinde bulunmak ve durumu her iklimde vazife görmeğ* bulunmak «bunu herhangi bir hastane heyeti raporu ile tevsik ettirmek W vaka bağlamak lâzımdır.» C — Yaşı on altıdan aşağı ve yirmi ikiden yukarı olmamak. Kendisi, ana ve babası iffet ehlinden olmak «Bu vaziyet pollsçe D tirilerek evraka bağlanacaktır.» E — En az orta okul tahsilini bitirmiş olmak veya bu derecede tahsil günü isbat etmek «tasdikname suretleri musaddak olarak eklenecektir» F — Evli veya nişanlı bulunmamak ölmüş olanlar kabul edilir. Buna sid medeni hali bildirir müsbet evrak eklenecektir.» G — Sıhhi sebebler dışında okulu kendiliğinden terkettiği, yahut suretile veya diğer inzibati sebeblerle okuldan çıkarıdlığı yahut akı geneli a bur! hizmetini yapmadığı veya tamamlamadığı veyahut sıhhi sebebler okuldan çıkarıldığı takdirde tahakkuk ettirilecek mekteb masraflarını ödeyeceğine ve gösterdiği vesikaların tamamen doğru olduğuna dair " eri © gö 2 «evvelce evlenip oboşananlarie el Noteri? tasdikli ve kefili bir taahhüdname vermek. 8 — Bu evrak sahibleri okula imtihansız olarsk kabul edilecektir. x 9 — 6. cı maddedeki evrâk;, tamamlamayanlar bunları ankarada V. Shh. İş Dairesine, diğer vilâyet merkezlerindekiler Valiliklerine, Kaymakamlara takdim edecekler ve bu yol ile M. M. Shh. İş, D. ne tır. Müracaatların 25/Ağustos/989 da sonu alınmış olacaktır. 10 — Taliblerin kabul edildikleri ve mektebe hareket etmeleri ayni tarafından kendilerine bildirilecektir. parası kendilerine aid olacak ve «M. M dilekçede bunu tasrih edeceklerdir. İl — Kabul edileceklerin okulun bulun duğu Ankara'ya kadar grteğ yollan” maksi” gi V. Shh, İş D. ne hitaben «1016, 3559» İİ ey iv eioy Şeybülc SEŞMNNMNNNN İstanbul defterdar'ığından : pr Beyoğlunda Feriköy mahallesinin Eski Bahçe yeni İzzetpaşa sokağındf katta on beş oda dört salon her katta birer hamam taraça, çamaşırlık, elektrik, ve terkos tesisatını havi eski 5 ve sırf nakit verilmek ve yirmi senelik evkaf icaresile sair masrafı ahoi)fZ muhammen bedel üzerinden kapalı zarf usulfle 8! i 525 liralık muvakkat teminatile teklifnamelerini e ü saat 14 de kadar Defterdarlık Mini Emlâk Mü ünde toplanan komisyona tevdi etmeleri ve ayni günde saat 143048 açılırken "azır bulunmaları ilân olunur. olmak üzere 7000 mıştır, İsteklile: (939 Pazartesi Nesrinle beraber görürürdüm amma doğrusunu istersen ben bu memlekette yapılan balolardan bir şey anlamıyo - rum; bundan maâada... Birdenbire sözünü keserek genç kıza baktı; fakat o, şaşkınlığından he: kurtulamadığı için Feridunun sözünü yanda bıraktığını farketmemişti bile. Biraz durgunlaşan, ağırlaşan bir sesle cevab verdi: — Mademki ben bu muhitte yaşama- ıya, kendi mütevazi hayatımı kendim idare etmiye ve benim gibi bir kızın hatır ve hayaline getiremiyeceği o lüks hayatı yaşamamıya mahıkümum, o hal- de insan içine karışıp da bu hayatı ya- kından görmeme ne lüzum var ağabey? — Bilâkis buna lüzum var ve ben bunu istiyorum Nerime,.. Kendine gü- zel bir gece esvahı diktireceksin. Sakın bu elbise için başkasının reyine müra- cast edeyim, şuna buna danışayım de- me; terziye gider ve kendin beğenirsin. Senin her şeyi iyi intihab ettiğini gö - rüyorum. Bundan manda, bu süvare için kendine lâzım olan ayakkabı ve saire gibi şeyleri de alırsın. Bittabi seni ben davet ettiğim için bütün mas- rafı da ben göreceğim. Fakat bu sözleri söyledim diye sakın fktısad yapmıya, eşyanın fenasmi almıya kalkışma; son- ra darılırım. Benim yapacağım hediye- Din iyi olması lâzımdır... Bu meselede böylece hdlledildikten sonra şimdi ça- buk şapkanı alıp sokağa çık, bu güzel güneşten istifade etmek ve biraz hava almak için şöyle 'bir dolaş... Elini tutan parmaklar ağır ağır ve adetâ istemiye istemiye gevşeyince genç kız serbest kaldı ve teşekkür ede- rek dişarı çıktı fakat tamamile şaş - kına dönmüştü, rüya görmediğine ken- di kendisini inandırmakta güçlük çe- kiygpdı. mi (Arkan var) hava” ra yeni 67 sayılı apartımanın para Ki ge 8130) Başı ağrıdan çatlıyacak gibi En şiddetli Baş ve P” Ağrılarını Dindirir- 1 — Tokad Hazinel Cedit mahallesinden Yarma oğlü N Fıs 'Teperik aleyhinde Toka Aİ” vi hâkimliğine aştığı emvali metrik taryan Karabet » kızı İsabet ** ma a Mardros bağının kıymeti olasi g 5 tahsili davasında müddelaleyh ye mma yazılan davetiye mezbures gittiği ve oradaki ikametgahının a Tanduğundan bahsile bua tebliğ a mış olduğundan iinen tebliğet ani 7” muhakemenin 1/7/939 gününe verilmiştir. O günde bizsat vey# fikan bilvekâle mahkemede aksi halde muhakemenin gre Unacağı tebliğ makamına kal Hân olunur, 3 — Bir suret mahkeme sılmak suretile ilân edilmiştir.