19 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

19 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: ZIYA ŞAKİR Battal İstanbuldan çıkıyor! deal ölüm geliyordu. Ve ora- Erden lerce Bizans aekerinin üze - ak bir kasırga geçiyordu. kizil Gazi yalnız silâhile değil, 2e- V olar, Bizanslılara galebe etmişti. Yen ölüm gafil avlıyarak etrafını çevi- Bmişti Şemberini bir anda kırip heç bu kahramanca cür'eti, o kadar nh e tesir husule getirdi ki; et- Olan muhafaza askerlerile muhwt ö yeğ Leon bile: > si im xi? 7 dam, Meli a vape .Bua ya şiddetle mahmuzlıyarak, sahnenin i tali yakınında! bulunan derhal Tazırının konağına iltica etmiş. Vaiyayapları kapattırarak müdafaa Hal bir e Battal Gazi, artık burada rebeye girişmek fikrinde de- bi #€çtikten son; İN meyan MEYdanı; Bia, oradaki askerlerini , Divanyolu yoku- ede tırmahdı. Çemberli- e birikti. Beya- ray inişine saptı. in, ESlİF gelmez Devzade ilkem çekerek, yol Üstünde bulunan Gemiciler biraz sonra yanıma geldiler. Kaptan: “ İşte kurtardığınız zavallılar, dedi. Allah szn yaptığınız iyiliği tesirsiz bırakmadı ,, yapılacak işimiz kalmadı. Buraya na- sıl girdi çene öyle çıkacağız. hadi, bakalım. ilerik Diye, bağırdı. Koca kahraman, Devzade Aşkarı mahmuzladı. Beş saat evvel, büyük bir zafer neş'esile geçtiği yollarda, şimdi muvr'fakiyetsizlik hislerinin Harile kalbi burula burula, ileri atild bâzarı formünü, yıldırım sü Meryem Ana kilisesinin küçük meyd nında. daha hâlâ kanlar içinde y cesedler üz den Aşkarı atlattı. Bel- grad kapısının iç tarafına davandı. Bu kapının muhafızı olan Got asker- leri dağıldı lerinde Bizan: vardı. Bizanslılar, hiç ümid etmedikleri bu baskın karsısında o kadar şaşırmışlar - dı ki; silâhlanmıya bile vakit bulama - mışlardı... Onun için Battal Gaziye çar çabuk kapıyı açtırdı. Kendisi bir kena- ra çekilerek arkadaşlarını kâmilen dışa rı çikardı. Ve sonra, korkudan birer kö- şeye sinmiş olan Bizans askerlerine: — Kalın sağlıkla, patriyotlar... Eğer kısmet olursa, tekrar görüşürüz. ı. Devzade Aşkurı meh - İn İrini omuzlarından ya- 2 Patiryoti, Eğer yaşamak isti- ve bide zn doğru söyle. .: Yen Bize mdan tiril tiril ZANSİı ile konuşmıya başla- Bi Kali öy derhal yere diz çökerek az- *esle cevab çe VEFİr gibi, bitkin bir — Bü e Ne Azizler Mamma yemin ede- — Bizim doğru söytiyeceğim. İSA eti, Aker, Şehrin hangi kısmını — Sizin &sker, — Nasıl?, Sehre >— Hayır. £ Vi k diki gü, İSlttiğime göre kare vo iiMan ordusundan Hal Birmiş kapı cum ii dar Fakat impara tek biye ermiş. ondan se girememiş... Bati a vin vereni Bizanslının bu söz! Di v derhal kanaat geti rken, arkasın - gönderilmesi haber yolladığı Börünmemişti. sonra, Aya- Ya gelinceye b askerine rast - Di titri di; k bir etmiş. içeri © kapıya im. nra, şehre bir memişlerdi. , fena halde can: sıkık du hi mlszliğe Kapıldı. Sanki mee- Yi. Gözlerini imdad bekliyormuş büy O: EE şaşkın etrafında İmamı e hiç bu kadar müşkül bir Mpa ye Arkabında, Suç ke PİE kütle halinde duran bu bi aşa ramanla, Yüz binlerce pia Vüziyeç ç/dân okuyacaktı?. tan kalesini, er kezde iken, artik Bi. değidek bie, içinde bir dakika vakit İdi. ,) delilikten başka bir şey mEi bir kuvvetle erim yap yere Ö- Yapacaktı?, ei bu düşünceleri den geçirdikter erdi: ie 2 İ cebren girdik ise, cebren çıkmalıyız. Sirişten daha kolay ola - bun; bunu mütenkıb üzengileri b üzengileri- Yağa kalktı. Başını geri- Ba düsman ininde, muzliyarak - Bizanslıların henüz boz- mıya vakit bulamadıkları- o mahud dolma yoldan, hendeğin öte tarafına sıçradı. * Bâttai Gazi, kapıdaki vaziyete hâkim olduktan.. ve kapıyı da açtırdıktan sor- na, orada, niçin beklemedi.. niçin, der- hal Emir Müslimeye haber göndererek tekrar asker istemedi?. Bunun sebebini, bilmiyoruz... Arcak İstanbul İkinci dan; İstanbulda evvelce Sirkecide Sanasaryan hanında 6 numarada olurmakta olan Hara- Jambos Andonyadisin iflâs 27-12-93 tari- hinde açılıp tasfiyeniı adi şekilde yapılma- #ina karar verilmiş olduğundan: 1 — Müfüste alacağı olanların ve istih - kak iddinsında bulunanların alacsklarını ve istihkaklarını Hândan öir ay içinde İstanbul İflâs Memurluğun- ij. İ İkinci İnâs dairesine gelerek kaydettirme - leri ve delillerini (defter hüldesları ve sened vesaire) asıl veya musaddak suretlerini tev- di eylemeleri, 2 — Hilâhna hareket cezal mes'uliyeti müstelzim almak üzere müflisin borçluları nın ayni müddet işinde kendilerini ve borç- larını bildirmeleri. 3 — Müflisin mallarını ber ne sıfatla olür- a olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerindeki haklar» . mahfuz kalmak şartile bunları #yni müddet içinde da'te emrine , |tevdi ötmeleri ve etmezlerse makbul maze - petleri bulunmadıkça cozayi mes'üliyete uğ. rıyacuklar: ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 — 27-5-999 tarihine müsadif Cumartesi Günü saat 10 da alacaklıların ilk içtiman gel- Muhabere ve münakale 1—C.İ.F. İst miş üç lira tulan zarf usulile eksiltmeye konmuştur teslim şartile mi 3 — Eksiltmeye iştirak için isteklileri; 4 — Bu işe aid şartname ve mukave' de parasız olarak dağıtılmaktadır. 5 — Teklif mektublarının 2490 savılı Bine verilmiş olması lâzımdır. — (3275) 2 — Tahmin 3 — Şartname ve evsafı ko, 4 — İsteklilerin e gün eksiltme saa kanunun tarifi veçh için, şimdi bunların yer-| den en.az bir saat evvs) sıra numaralı makbuz mukal muhakkak olan 'bir şey varsa, bütün hayatı merdlik, vazifeperverlik ile geç- İmiş olan bu Türk kahramanı, Emir Müslimenin maiyetindeki zayif ruhlu, iradesiz, tembel ve vazife hislerinden İçok uzak olan adamlardan o Kadar nef- ret etmiş.. ve bunlardan o derecede Ü- midini kesmişti ki; artık onların hesa- bina fedakârlık etmiye lüzum görme- ti. İmişti. * FECİ BİR AKİBET Battal Gazi; Emir Müslimenin çadı- rınm önünde Aşkardan indi. Büyük bir öfke ile çadıra girdi. Hiç bir selâm; teş- rifat ve başlangıca lüzum görmeden; jsert bir sesle: — Yâ, Emir! Yaptığınızı beğendiniz Hareketiniz, affolunmaz bir cine i, zavaln Emir Müslime, o ka- bir teessür içinde idi ki, bu acı sözleri hiç işitmemiş ve anlamamış gibi, Battalın yüzüne dikkatle bakti — Acaba rüya mı götüyorum?. Diye, mırıldandı. Sonra, kendisine hitab eden şahsın hakikaten Battal Ga- zi olduğuna hükmeder elmez, derhal yerinden fırladı. — Ya, Battal! Seni tekrar görmek, hiç şüphesiz ki bir mucizedir... Allahü ekber... Diye, bağırarak, Balla) Gazinin boy- nuna sarıldı. (Arkas. aa») İlân Tarifemiz Tek sütün santimi sahife 400 kuruş İkinci sahife 250 Üçüncü o sahife 200 Dördüncü sahife 100 İç sahifeler 60 Son sahife “ Muayyen bir müddes zarfında fazlaca mikdarda ilân yaptıracak» lar ayrıca tenzilâtı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarın ve çeyrek sayfa ilânlar için ayn bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari Jânlarına aid işler için şu adrese müracaat edilmelidir: İincilik Kollektit Şirketi | Kahramanıade Han Ankara enddesi Birinel meleri ve müflis İle müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borennu tekeffül eden sair kimselerin toplanmada bulunmağa bakları aclduğu ilân olunur. (17800) vekâleti İstanbul elektrik işleri Umum Müdürlüğünden uhammen bedeli (7173) yedi bin yüz yet- urşun mabfazalı lâstik İzöleli 2 ve 4 nakilli kablolar kapal 2 — Eksiltme 9/8/939 Cuma gilnü saat 15 de İdarenin Tünelbaşında Metro Han binasının 5 inci katında toplanacak komisyonda yapılacaktır. n (53798) beş yüz otuz yedi lira doksan sekiz kuruşluk muvakkat teminat vermeleri lâzımdır. projeleri idarenin levazım müdürlüğün- kanum ahkâmına uygun olarak eksiltme- nde komisyon reisli - ei m Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan : vasıtaları için 66 kalem bakım ve tutum levazımının 22/5/939 Pa. saat 1 de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır, turi 4989 lira ilk teminatı da 378 Hradır, isyondadır, Görülebilir, tinden bir saat evveline kadar 2490 sayılı ile hazırlıyacakları teklif mektublarını Galatada eski İtha. İât gümrük binasındaki komisyona vermeleri. © «3084. İ memnuniyeti hakikaten görülecek bir Jpanzara teşkil ediyordu, Bana Tercüme eden: Hüsajin Cahil Yalçın Bir gün, dökümhaneden dönerken, Ka- radenizde bir Türk gemisinin Tarabya karşısında mubalif rüzgârlar dolayısile liman medhalinde karaya oturduğunu ha» ber aldım. Hava o kadar sakin, rüzgâr o kadar lâtif idi ki bu kazaya akıl erdirmek kabil olmuyordu. Sebebini anlamağı me- rak ederek o tarafa doğru ilerledim, Gö- #üme ilk. çarpan şey geminin karinesi idi. Burasi sudan harice çıkmıştı. Kaptan ile tayfayı teşkil eden beş altı gemici yüze yüze çıktıkları sahilde oturmuşlar, bu kazayı mahzun mahzun seyrediyorlar. dı, Ayni gemide yolcu bulunan bir genç kız ile anasının kendilerine hiç bir yar - dım imkânı olmadan öldüklerini duy - dum. Fakat bu tafsilât bu kadar fevka - lâde bir vukuatın sebebini izah etmiş ol- muyarlardı, Ancak birçok sunller sorduktan sonra- dır ki, tâ direğin yarısna kadar tahta yüklü olan bu geminin Sinobdan hiç saf- rasz yola çıktığını öğrendim. Bu zeval - ların geçirmiş oldukları tehlikeyi dü - şününce titredim. Rüzgâr azıcık değişse bu tehlikeden kurtulamazlardı. Rüzgörm hep arkadan esmesi sayesinde açık deniz- de gemileri devrilmemiştir. Çünkü bu rüzgârla Boğaz medhaline kadar gele - bildiler. Orada hafif bir cenub rüzgâr! kendilerini zorlayınca cehaletlerinin ce » zasını çekimişlerdi. Bu hareket kaplan ile tayfaların ilk de- fa olarak denize çıktıklarını gösteriyor «| du. Bu kazazedelere acıdım. Gemilerini düzeltmek için yardımda bulundum. Ken- disini bahriye işlerinde mütehassıs diye gösteren bir Türkün onlardan avans ola- rak bu iş için yüz «seguin» almış olduğu” nu duyunca merhametim arttı. Kazadan! yegâne kurtarabilmiş oldukları bu para - nım onlar için hakiki bir ziyan teşkil et-| tiğini düşündüm ve bu tahminimde aldan- madım. Filhakika İstanbuldan bir düzüne ka » dar «Levend: (1) ierle birlikte bir san - dal içinde getirilen birkaç halat, gemiyi sahile yaklaştırmakla onu kayaların üze- rine çıkarmaktan başka bir işe yarama - yaştı. Denizin ufacık bir çırpıntısı orada gemiyi parçalıyabilirdi. Bu sırada, bu nim resmi gemiciler yeniden para isteme- ğe kalktılar. Ve aldıkları red cevabı üze- rine bırakıp gittiler. Kazazedelerin yeis ve ıztırabi son dereceyi bulmuştu. Lâzim o- lan âletlerin gönderilmesi için derhal ka- lelere haber yolladım. Bunlarla birkaç saat içinde gemiyi İstanbula girebilecek bir hale getirdim, Bu zavallıların hali , hediye vermek için çırpınıp durduler, Ben bun- dan sonra safrasız olarak denize çıkma. malarından başka bir hediye islemediği- mi söyledim. Felâket insana derstir, dedi, Bana ver - diğiniz dersten istifade ederek size min - nettarlığımı göstereceğim. Bu minnettar- lık eseri yaptığınız hizmete daha lâyık bir şekilde olacaktır. Filhakika, birkeç ay sonra, bu adamın Bunun üzerine hiç bir şey kabul ede « miyeceğimi katiyetle söyledim. Mukavet metimden tahmin edemiyeceğim derece de müteessir olan Türk kızardı: Ni — Şüphesiz ki bizim sözümüzü reddedw bilirsiniz. dedi. Fakat emin olunuz &i bu red cevabınızı aldıktan sonra gidip ge mümizi bizi kurtarmış olduğunuz mevkiğ ayni vaziyette bırakacağız. i Bu sözler o tarzda söylenmişti ki üze“ rimde tesir yaptılar. Bu zavallılar, sevmi- dane bir harekette bulunmağa sevket « mekten korkarak hediyelerini kabul et «* tim. Fakat bunun tekrar etmemesini kati surette söyledim. (2) Veziriâzam çoktanberi yeni dökümha « neyi ziyaret etmek istiyordu. Orduda muttasıl taleb edilmekte olan yeni sali ra toplarile meşgül olduğum bir sırada; sadrazamın geldiğini haber verdiler, G zaman bütün atelyelerde hüküm süret faaliyet bu işin teferrüatın: ona gösteri bilmek imkârunı temin etti. Demirhaneyt geldiğimiz vakit, bir örsün üzerine oturdu En mühim mevzular hakkında büyük bit alâka ile konuşuyorduk. Fakat, vezirin bir çuhadarı muttasıl sö zümü keserek bahşiş istiyordu. Onun bü tacizlerine kızdığım gil efendisinin sef çıkarmamasına da sinirlendiğim için hif olmazsa muhaverenin bitmesini bekleme sini şiddetli surette söyledim. j — Peki amma, dedi, o zaman kalkıp gk decek, ben sizi beklemeğe vakit bula « Talyacağım, j Bu cevabın küstahlığını yalnız ben fan kettim, İki «seguin» verdim, Benimle çok işi olduğunu söylediler. Dört «seguina a. Susmuş olan vezir, birsz evvelki gibi, tekrar bana sualler sormağa başladı, Sonra hazinedarı vasıtasile amelele; bir miktar «seguin» dağıttıktan ve bil hassa benim adamlarıma para verdirdike ten sonra kayığına gitti, Kayığı kadar kendisini taşyi etmiştim. Veziriâzam ka yığa oturmuştu. Hamlacılâr harekete gele mişlerdi. Tam bu sırada, her tarafta bana' refakat eden ve kayığın arkasını gözeten topçu zabiti kayığı durdurdu ve almadığı, bahşişin verilmesini istediler. Gene be sl nim muhafazama memur olan bir topçu! zabiti de ayni talebde bulundu. Sadra « zam bu iki adamın tevziattan niçin hisse almadıklarını hazinedarına sordu. Bu 20. bitler önden yürüdüklerini söyliyerek 18. rar ettiler. “ (Arkası var) (2) Minnettarlık blasini pek kuvvetli au rekte tasvir eden bu vak'a Türk millet tavsif edecek bir misal diye kabul edilme melidir. Nasıl ki tek bir nankörlük vak" da rleyhte bir delil teşkili edemez. İnsani hakkında umumi renklerine göre hüküm, vermelidir. Bu da kendilerini terkip e müteaddid renkleri bir araya getirmekle ka. bil olur. Bu renüler karıştırıldıktan sol dır ki hakiki renk meydana çıkar, Başı ağrıdan çatlıyacak gibi yanında ayni tayfalarla geldiğini, kuru üzüm, tereyağı, sair Karadeniz mahsulâtı ile müteaddii koyunlar getirdiğini haber verdiler. Hiç bir şey kabul etmemeğe kendimce karar vererek onları yanıma kabul ettim. Beni görünce: — İşte, kurtardığımız zavallılar, dedi Allah sizin yaptığınız iyi rakmadı. Muvaffakiyetli bir seyahat yap- tık. Elimizde ne varsa hepsini size borç. luyuz, Size minnettarlığımızın bir nişa - nesini getiriyoruz. — Sizi tekrar gördüğüme pek memnu- num. Fakat yaptığım iyiliğe mukabil bir mükâfat alarak onun kıymetini düşürmek istemem. — Hiç korkmayınız. dedi. Biz Allah bi- İzim tcaretimizi yolunda devam ettirsin diye her sene böyle bir hediye vermeği kararlaştırdık. (1) Bunlar harb gemilerinin hizmetine ve- rümiş babriye nezareti gemicileridir, En şiddetli Baş ve Diş Ağrılarını Dindirir. NEVROZiN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser. NEVROZiN Nezle, Grip ve Romatizmaya karşı çok müessirdir. z

Bu sayıdan diğer sayfalar: