zi m A e YY gm m İLİ b 8 Sayfa AAA Uz ÇANAKKALE umumun. General Cemil Gonkun hatıraları: 22 mununurz EL SON POSTA... NİSAN 23 “ Conkbayırında kopan müthiş bir Türk hücumu ,, General Monronun gönderdiği rap ıru biliyorsunuz. Yarın akşam Çanak - kaleye gelmek üzere yola çıkıyorum Komodor Key: ye Zannederim ki bahriye nezaret nakkale boğazını zorlamak plânını ka- bul edecek ve bofaza denizden bir hü- cum daha yapacaktır. Benim fikrime göre İngiliz harb ge karaya bağ «wr berzahını derhal zaptet - enizindeki İngiliz rım verece- na buradan lev ada sebat ettik -| -İrine giliz donanmasının & zuhından le Saros civarında ıtrah için en mi nın neresi olduğunu kemali tetkik ve muayene ediniz. Bu t ile berzah: tutabilelim. Bu ber; Bine kesebilecek müdufsa (hattır iki ucunu harb gemilerimiz müdafaa edecektir. Kumandaya pelince: Çanakkale nesindeki umum ku i nize tabi bulunacaktır. hina ihr& edilecek kt ve itina i lar tanzim ediniz riniz varsa ona göre da- münasib itina ile DİZ ne İse onu yapınız. uplmdlaMımnn tahliye idi. Ben tahliye emi büsü gayet büyük bir felâket olur. General Monro Çanakkale harb sa - hasından uzaklaştırılacak ve ocuklar dışarı çıkmasınlar diye, hanıminineler bunların pabuç - larını, urbalarını saklıyorlardı. Fakat kim dinler? Yumurcaklar, entari ile ve aba ter liklerle de sokağa fırlamasını biliyorlardı Otuz paraya satılan ekmek (kuruşa çıkmıştı, İhtiyarlar endişe ediyorlar, ai - le reisleri geçimin güçleştiğinden acı a - cı şikâyette bulunuyorlardı. Hele kömür ahaliye derd olmuştu. Hava böyle devam ettikçe o memnuniyetten (ellerini o w- Buştura © uğuştura (kadayıf o pişire- rek (Okeyfeden (Okömürcüler (Otoz - Iu topraklı, maraıklı kömürün okkasını on iki paradan oluz beş paraya çıkarmış. lar, fukaraya zulüm ediyorlardı. Beledi. ye bunlara bir şey yapamıyordu. Çavuş- lar belli ki esnafla ortakdılar. Ekmekle mahrukatın pahalılanması diğer hava yici zaruriyeye de dokunmuştu. Et kuruşa; sade yağ'beşe, gaz yağı altmış paraya, şeker yüz paraya, pirinç iki ku - ruşa fırlamıştı, Mahalle kahvesinde pi - nekleyen #htiyarlar: — Ba yaşa geldik. böyle pahalılık gör- medik. Ortalıkta bet bere kalmadı. Sebebi de karıların açık saçıklığıdır. Diye söyleniyorlardı. Efkârı umum! - yenin bu telâkkistı halkı yatıştırmak için tedbir almıştı. Bek çiler kapı kapı dolaşarak, her eve şu ten. bihi geçiyorlardı: — Çarşaf yasak, Kadınlar eskisi gibi uzun ferace giyecekler. Yaşmaklar pa * Paziden değil, tülbend olacak. Böcek ka- buğu kundura da yasak, Bunun çedik pebüç, yahud ki lâpçm gi Duyduk, duymadık dimen, ha! Bu da ayrıca bir masraf kapısı açtı - #ından, erkekler homurdanıyorlardı, Dü- şünmüyorlardı ki, bu saçma tedbir gene kendi ahmakça tefsirlerinin, mütaleala - rının: mahsulü idi. Zengin konaklarında kışın şiddeti, es'3- rin pahalılığı, geçimin zorluğu pek du - yulmuyordu. Kâhya efendinin aydan ya paşaya, beyefendiye, efendi hazretle - yerine cek, said nokta - General Cemil “Conk | başlad — Atatürkün bizzat idare ettiği | Çonkbay ırı tanrruzunu Aşmet Bartles, mumaileyhin Ça -|T. de gece yı | günü $ v almış ol ırından hattı har rece şedid savlet ve h tular. Türkler hayatlarını istihfaf eyliyerek iki iddetli bir surette bi alayımızu ırdılar. Bu unan efradı- ateşinin tesiri ve karşısında Conkbayırı lerine doğru çekilmek kaldılar. Türkler yap- gü hücumler: ile, cenubtaki uriyetinde i elde etmek üzere ilerlemi- İtoplarımız t u olan hücum- eti o derecede idi onları eritmese n yoktu. İ srımadasında hare ılıdanberi topçularımız kal bu derece büy ve gü- » Gemi Türk neferleri Ak ettikçe eni erinin ğa görülmekte idi. Merkezileştirilmi İtopçularmızın bu ateş cehennemi bile, ten bakmazlardı. Sof ralâarında geneay- ni yemekler, ayni konuklar bulunur, Margalları halis Ru- meli pırnal kömü - rile tinazlar gibi do- samur, vaşak, | İ crlgava, a ka» “İkum kürklerinin 4 - ıl İ çinde, dalkavuklari - le karşı karşıya otu- rup sonu gelmiyen yatranç veya © dama oyunlarına dalarlardı. Haremd? — Vaziyet . Hattâ, nımefendiler, ahva - Ni âlemle kocaları kadar oda alâkadar olmazlardı. İşleri, güçleri boğazları i - di. Sabahtan gece yarısına kadar, kat - merli çeneleri oynar, dururdu. Yanıbaş- larındaki ufak dolabın içi keçi boynuzu, iğde, halk arasında abdülleziz diye müte- arif hebbülleziz, dut kurusu, leblebi, ku- zu kestanesi, kuyu fındığı gibi acayip yemişlerle dolu dururdu. Küp gibi şişman, hafakanlı, helecanlı, romatizmalı kadınlar bir yandan dizleri- Bi kalfalara oğdururken, bir yandan da bunları svuç avuç ağızlarına atarlar, ve gene de konuşmağa, dedikodu yapmağa vakit ve fırsat bulurlardı. ayni idi. * Hürmüz merak içinde idi. Füruzan bey üç gündür görünmüyor. yordu. Yarım saat mütemadiyen işliyen | makineli tüfekler el ile tutulmaz dere- cede kızmışlardı. Türkler Cankbayırından bizi sürüp) çıkardı lar: ı bu kendilerine pek pa- rkilerinin kıymet | akdir eden Türkler, 'esurane ve baha- ehemmiyetini phesiz çok İ dirane harbettiler ve muveffak ta oldu Dört gün en ça iyi mu- iel - muharebelerinden sonra her iki tara mekle meşg dan çıkardığım hülâsaları #ustosta grup kumandanı Mus- tafa Kema! telefonla, saat 16 da 8 inci fırka 'karar#âhında b nemizi etmemizi bildirdi. bey ve vaziyeti tetkik Gece, gruptan gelen bir em t arafmdım düşma- bizim, bu taarruza İş- taarruz yapılacağı, İniz topçularımız ile İtirakimiz bildiriliyordu. Lâkin, erte bir gün evvelki düşman taarruzunun ehemmiyetsizli - ğine binnen, mukabil geçildi. VW Ağustosta ilk defa olarâx 3 tay - yaremizin birden uçtuğunu gördük. tabii sevindik. (Devamı 15 inci sayfada) taarruzdan vaz Son Posta'nın Romanı : kışın var, gın ba Bekçiler kapı kapı dolaşaror, her eve şu tembihi geçiyorlardı: — sekliğindeki kar tabakasının (Üzerinde yürümek, araba sürmek imkân: hemen hemen yok gibi idi. Fakat Füruzanın hiç bir gün şiddetini kaybetmemiş olan aş - kı, buna gelinceye kadar ne müşküllerin üstesinden gelmiş, ne engeller yenmişti. Acaba hasta mıydı? Hürmüz, konağa kadar adam gönderip de sordurmağa cs- saret edemiyordu. Zira, Füruzanla ara- larındaki münasebeti paşa babadan giz- li tutuyorlardı. Kadının bu merakı, Füruzanı sevdiğin. den değildi. Hâl o hadisenin İzi gön- Tünde duruyor, eski sevginin canlan- masına mani oluyordu. Fakat alışmıştı. Füruzan gelmediği zamanlar, onu arıyor- rine sunduğu masraf puslasına onlar za- gu. Vakıa, yerleri örten yarım arşın yük-İdu ve bir de, kini olmadığı için, başına | İ Nevyork doktorları geçenlerde senelik toplantılarını yapmışlardır. Bu toplantı ruznamesi meyanında başlıca mevkii iş- gal eden madde: «Nezle idi. «Boston» şehrinin en tanınmış doktor. | larından Arlie V. Bock nezle hakkında w-) zun bir rapor vermiştir. Bu rapor münderecatına nazaran her tekrar söze! Türklerin ileri hareketini durduramı - | Amerikalı senede iki buçuk defa nezle ol. | maktadır. Gerek dairelerde çalışın me- İmurların, gerekse fabrikalardaki işçilerin İ hastalıklarının yüzde ellisir olduğu tebeyyün eylemiştir. Doktor Arlie V. Bock'a göre nezle, te- İdavisi en güç olan hastalıktır. Nezle hakkında birçok tecrübeli bulunan doktor raporunu şu cümle bitirmektedir: Nezle için damlalar, N reler hep bü üzdür. Ekser defs bun- lar nezle geçireceği yerde arttırmakta, Nezleyi geçirecek bir tek ilâç vardır. Bu ilâç ta bundan iki bin sene evvel tıb üs- tadı az edilen ilâçtar. İlâç ta şudur; Nezle olunca hemen yatağa girmeli Vücudü sıcak tutmalı, İstirahat eylemeli, Bir damla bile olsun ilâç almamalı> Doktor Arlie V. Bock tarafından Har- vard Üniver: dilmiş olan 1677 sulü ie nezleden iki g mile kurtulmuşlardır. İnsan ve ter Normal bir adamın si hastanesinde tedavi bu basit tedavi mn zarfında tams- ter ifraz eden iki miş» |tir. Bu guddeler ya k olursa |4-5 kilometre boyuna vs Vasat bir harare'te bu guddeler yirmi dört saatte 500 gram ter ifraz etr İdirler, Ekzersizlerde b ar artar Terler cinslere ayrı | En makbul olan ter ek edilen terdir. Çünkü b bütün zehirlerini defeylemektedir. Bir İns fazla avucunun içinden terlermiş, Alın üçüncü derceede imiş. Herkesin 500 kitabı olması lâzım imiş!.. Buna karar veren Amerikan kitabcıla- izlerle ter vücüdü: bir felâket gelmesi ni, — hastalanmasını istemiyordu. Şazimendi karşı - sına oturtmuş, onun. da muhtelif ihtimal - eri bir bir hatırdan geçirip, her biri hak- kında mütalea yürü- konuşuyor » — Ne dersin, Şa - xmendciğim? Ne ol- du beye?. — Vallah bilmem, şekerim! (İnşallah hasta, falan değil - dâir. — Hasta olmasa mutlaka gelirdi — Öyle. Sizi o ka- Çarşaf yasak! dar seviyor kü, — Büşünüyorum da, hiç başka sebeb bulamıyorum. Nasıl etsek de bir haber alsak? — Hele yarını da bekliyelim de. gö - rünmezse, ben oraya kadar giderim. — Olmaz; kızar. — Ben ulu orta konağın kapısını çal - mam. Bakkaldan, çakkaldan öğrenmeğe — Onlar nereden bilecek? — Eczaneden sorarım. Hasta ise, ecza- cıdan elbette ilâç, falan almışlardır. — Dediğin gibi, yarını da bir bekliye- Him de, — Siz bilirsiniz güzelim! mı Hipokrat tarafından tavsiye Lik Garih ve meraklı şeyler | Nezleye karşı en müessir ilâç nedir, bilir misiniz? Dünya yüzünde bir dakikada olanlarin bir dakikada hikâyesi Japonyada bir dakikada 10 bif telefon muhaveresi yapı # Bütün dünya bir dakikada yarı milyon kilo patates istihsal eder, * Rusyada bir dakikada 80 gazete satılır. 4 Japonyada bir dakiada 4 çocuk doğar, 2 kişi ölür, * Amerikada her dakikada bir & dam Pellegr hastalığına tutulur, Vi taminsizlikten erir # Harb masraf) yerine alüminyon para kulla a sevketmiştir. Neticede Japonya" r dakikada 2 kilo bakır iktısad ikada bir dak larlık şemsiye satılır. Hepsi tereye yollanır. A Bu satırları okumaya baş niz andanberi İngiltered 15,000 mektub sahiblerine miştir. Jadığır rı cemiyetidi Bu cemiyete göre bir Amerikalının mf kak 500 kitablık bir kütübha hi imiş, İş yalnız kitabların adedi ile kalmıyüf Cemiyet .İrini de 'Tercümeihaller 'Terih kitabları Seyahatnameler Şiir kitabları Tiyatro piyesler Felsefe tecrübeleri Muhtelif kitablar Yekün 500 Ertesi gün de Füruzan gelmemi: tereddüdden sonra, Hürmüz, Şazimenğ yola çıkardı. Konağı kendisine iyice t# rife çalışmış idi amma, Şazimendin bü“ Tup bulamıyacağı şüpheli idi. Maamafih, gitti, ve sora sora (o buld” Hesabı doğru çıkmıştı: o Eczaneye vari da sorar sormaz, İhtiyar kalfa: — Evet, dedi Konaktan daha demi” gelip bir reçete yaptırdılar, Küçük bf hasta imiş. — Nesi varmış acaba? (Arkası var) Yevmi, Biyasi, Ha yasi, Havada ye ve Halk gazete Yerebatan, Çat çeşme sokak, İSTANBUL Gazetemizde çıkın yazı “€ resimlerin bütün (haklari mahfuz ve gazetemize giddif ABONE FIATLARI Abane bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilme” İlânlardan mes'uliyet alınma Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. MM . Posta kutusu : 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 sonam sunnunasiaansan