23 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

23 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Battal Gazi ölecek mi? ayi söylene söylene yerinden kalk- Mine €ndisinin kalktığını görünce se - si inden arka ayaklarını hdvaya sa - laa başlayan Aşkarın boynuna s& Bi Gözlerinden öpmeğe başladı. e Gazi, o k&dar şiddetli gasyan izlira rağsen, daha hâlâ dehşeti bi size beliği gözleri kararıyor. şi g Sadan buz gibi terler boşanıyordu Şimdi Onun gözlerinin © önünde, bir payi dolaşmayı başlamıştı. Bu, As - y73 Ananın hayali idi. dü çile geen içine, birdenbire bir ir e O acüze karı niçin zehirle -|; iri, ui karıyı mutlaka Aspasya Ana Verdi iştir... Belki de, bina haber Tdiğİ Yeraltı depolarındaki zahire - © zehirlenmiştir... o Demek ki bu irin kızı, bizden intikam almak is - T... Mademki ölüyorum. Ölmeden > İyi canını cehenneme gönder- Diye, söylendi. ital Gazi, yavaş yavaş o şuurunu 3 YPediyordu. Zaten böyle söylenme- ©, ölüm acısından ileri geliyordu. teri, Biretini sarfederek, Aşkarın ü- rine binebildi. Hayvanın başını, ma- Mastır tarafına çevirdi. e hayvan. sanki efendisinin .nere- - itmek İstediğini anladı. Battal Ga- ik Üzerinden düşürmemeğe çalışa - Ni a manastıra doğru koşmaya * Mi ihtiyar keşiş, kapının dişinda- erini kaldırımlara çarpan nal ses- tele , iYAF duymaz, büyük bir hay - kapılarak, odasından fırladı. Bü - kapının ortasındaki küçük deliği Sçarak baktı. Aşkarın boynuna sarı) - i olan Battal Gaziyi O ölüm halinde Ti ir görmez, boğuk bir feryad kopa - orak, büyük kapıyı açtı. Battal Gazi - d, Üzerine abıldı. Fakat Battal o an - lang, 2 bir cesed gibi, yere yuvar - ve yar keşiş, o kadar korkmuştu ki, m aklını kaçırayazdı. Saçını sak b yolarak avluya koşup: der Yy Aspasya Ana... Hemşire - Di Koşun.. Battal, ölüyor. Ye, bağırmaya bakladı. anaslır halkı, bir anda avluya bo - Si sö ieei en önünde, o Aspasya Genç eğ balde rahibe, Battal Gaziyl o peri- Börünce şaşırdı. Fakat der - toplıyarak (o Batlal Gaziyi lerin üzerinden kaldırttı. Köş- "ettirerek sedirin üzerine yatıri- Ki yslirdaki kadınların içinde (He- tup ) denilen bir rahibe vardı. Ko- Za Battal Gaziyi muayene etti. #nladı. Derhal yoğurt, kaptanın akı ve zeytin yağını bir Yapyı sizde çalkalayarak o bir panzehir Ba ilâcı Battal Gaziye içirdi. Son lere, şükürler olsun... Müsterih olunuz. Artık, kurtuldunuz. Dedi... Ve sonra büyük bir merak ifade eden bir eda ile sözüne devam et- tü: — Eğer, kendinizde büyük bir rahat- zlik hi iyorsemız, anlatabilir mi- ». ne oldu size? Battal Gazinin boğazı, kupkuru ke - silmişti. Dili. güç! e” hareket edecek derecede sertleşmişti. Fakat, hakikatin ne olduğunu, o da bir an evvel anlamak Onun için, bütün kuvvet k'ayı 'dikten sonro,: — Bu kadın. kimdir?. Dedi. Batta! Gezinin sözlerini ye tarifini dikkatle dinliyen Aspasya Ana, bü ha- ince cinayete cür'et eden kadının, Cadı Marya olduğuna hükmetti. Bu kadın hakkında kısaca mslümst verdikten sonra: i — Bu kadını, şimdi size gösterebili- rim, Dedi. Zeki kadın, Aspasya Anayı Kaçır - mamak ve onu, ikinci bir cinayet tüze rinde yakalamak için, şöyle hateket etti. Kendisi, bizzat Cadı Maryanın höc- resine gitti. Höcreye girdiği zaman, O korkunç kadın, duvardaki bir salibin önünde diz çökmüş. dua vaziyetinde idi. z Aspasya Ana, bu duanın bitmesini bekledi. Sonra, başını çevirerek ken - disine hain ve öfkeli bir nazarla bakan Cadı Maryaya, yalvarır gibi bir sesle hitab etti — Hemşire!. Size, bir ricadat buluna- cağım. nakletti. Ve, bunu mmm EE Bir doktorun gönlük notlarından Çocuklarınızı Aşılalmayı İhmal etmeyiniz ! Çiçek aşısı her sene bir defa tekrar 6- dilmelidir. Bazan muafiyetin geçtiği ve çocukların çiçek hastalığına tutulmak i- çin büyük bir istidad kesbelliği görülü- yor. Fakat bunun ne zaman bağlıyaca - ğl belli olamadığı için her sene çocuk « ları birer defa aşılatmak Iâzumdır. Cüm- huriyet hükümeti (bunun için Balktan para İstemiyor, Meccani olarak hemen ber yerde taze taze ağıları halkın emir ve arzusuna hazır bulundurmaktadır. Tifo aşısma gelince, bu da meccanen yapılmaktadır. Aşının muafiyet müddeti vasali olarak 6 ay İle bir sene arasında - dır. Bu sebeble senede bir defa da tifo a- şi yaptırılması muvafıktır. Tifo çeken- Yer için aşıya lüzum yoktur. Tifo aşısı giçek gibi değildir. Veremlilere, böbrek hastalığına, kalb hastalarına vesair ba- sı hastalıklara müptelâ olanlara yapı - Bi Gazi gemi o kadar iyi geldi ki Batta Zayi, çe Pal gözlerini açtı. Dalgın na. eri a baktı. Ve bu sırada göz- lele an yaşlarla dolu na- Yiyin Ananın çehresinde o kadar İG zin ve teessür vardı ki, ein; zi bunu görür görmez, derhal —E Kendi kendine: Dep bu kadın, fenalık yapamaz. Batta v İn bü kararı verdikten sonra, ellerini örerken. içine sokarak, nemli SR > hik — erinin içine bekan güzel tal Gi kı azinin bu tebessümü, PA aklını başma getirmiye an Yanıyor ki, korkunç bir rüyadan w- Zerin ai silkinerek, Battalın #- — Hazreti Meryama.. ve bütün &ziz- Jamaz. Tifo aşımından evvel aşılanacak kimseyi bir muayeneden geçirmek mu- vafıktır. DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Betlia Türkiye şubeleri; —— Galata - İstanbul « İzmiş Deposu: İst, Tütün Gümrüğü # Her türlü banka işi * Yazan: ZIYA ŞAKIR Cadı Marya, sert bir çehre ile cevab verdi: — Nedir?. — Manastırımızda bir hasta var. — Bana ne? — Fe bu haste, bizim mişafirimiz- | di. Mechul bir sebeble zehirlendi. — Bu sözler, beni #âkadar etmez. — Belki, şahsen sizi alâkadar etmez. | Fakat, manastırımızı.. ve, manastırı - mızın çatısı altında bulunan bu ketlar masum insanları alâkadar eder... Çün- kü bu misafir, ismi bile herkese dehşet veren bir adamdır. Onu tedavi etmiye-| cek olursak, manastırımıza pek çok fe- ndlık edebilir .. Vâk:â hekim kız bazı| Hüçlar yaptı ise de bunlar kâfi derece-! de tesir göstermedi. Siz, otların ve çi- çeklerin bü bas l İ nuz. Bunlerdan bir takım ilâçlar tertib rsunuz. Acaba bu adamı bir an Idırmp buradan uzaklaşmasını temin eden bir ilâç yapamaz mısınız?. Sizden, bunu rica ediyorum. Cndı Maryanm yüzündeki hatlar de- gisti. Daha acı bir mana ve ifade ile ge- rildi. Gözlerini bir noktaya dikerek, bir kaç saniye düşündükten sonra, yatağ- nın yanına gi Yastığının altındaki küçük bir kutuyu Aspasya Anaya uza- tarak: — Bunun içindeki tuzu, ona içiriniz. Buradan dethal uzaklaşmasına kâfi gelir. Dedi. Aspasya Ana, titriyerek kutuyu al- dı. Cadı Maryanın halinden, bu kutu- nun İçindekinin müthiş bir zehir oldu- ğunu ahlamış.. artık, Battal Gaziyi ze- hirliyenin, bu hain ve canavar ruhlu kadın olduğuna, hiç şüphesi kalmamış- t» (Arkan var) Nöbetçi eczaneler Bugün nöbetçi olan eczaneler şunlar- dir: İstanbul eihetindekiler: Cibolide: (Necati Ahmedi, Sirkecide; (Ali Rıza), Bahçekapıda: — (Minasyan), Lâlelide: (Haydar), Bakırköyünde: GL lâl), Eyübde: (Arif), Balatta (Hüsamed- din), Edirnekapıda:; (Arif), Aksarayda; (Ziya Nuri), Şehremininde: (Hamdi), Şehzadabaşında: (Üniversite). Beyoğlu cihetindekiler: Kuledihinde: (Hayreddin), Karaköy - de: (Karaköy, Tophanede: o (İttihad), Tepebaşında (Kinyoli), Yenişehirde: (Yenişehir), İstiklâl caddesinde: (Kemal Rebul), Maçkada: (Feyzi), Hamamda; (Halk), Beşiktaşta: (Süleyman Receb), Bokaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İmrahor), Kadıköyün » de; (Halid), Pazaryolunda: (Rıfat), Mo- dada: (Alâeddin). Bu gece nöbeiçi olan eczaneler şun » lardır: İstanbul cihetindekiler: Şehzadebaşında (İ. Hakkı), Eminö nünde: (Yorgi), Aksarayda: (Sarım), Alemdarda: (Sırrı (o Asım), Beyandda: (Belkıs), Fatihte: (Hüsameddin), Ba - kırköyünde: (M8). EByübde: (Eyübsul. tan), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Tepe- başında: (Kinyoli), Taksimde: (Tak - slm), Tarlabaşında: (Nihad), Kurtuluş - ta: (Necdet), Beşiktaşta; (o (Süleyman Receb), Bofnziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Kadıköyünde: (Hüsnü, Rıfat), Üskü - darda: (Ömer Kenan), Seriyerde: (Os - man), Adalarda: (Şindal Rıza), Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosunda Bugün sent 15 de CEHENNEM BP. vedvil 1 P, (TARİHİ BOYUK KOMEDİ) 4 perde &yrisa Atilln ve Serç Miçe varyoteleri Son Posta'nın tefrikası' 92 Sayfa 13 Baron de Totfun hâlıraları Ls: ie 5 İLİ EL a a ia! Çanakkalede Türkler Haşmetpenah Çanakkalede her şeyin benim emrime tabi olmasını ferman buyurmuştu ve bir an evvel de benim oraya gitmem isteniyordu Tercüme eden: Hüsayin Cahid Yalçın Zaten büyük iktidar ve ehliyetler or- duda lâzımdı. Efendilerimin en çok tevec- cühüne mazhar olan vezirler kendilerini İstanbuldan uzaklaştırmanın faydalı ola- cağını padişaha telkin etmeğe kalkmıya- cak kadar kurmaz idiler. Hükümdarını idare etmek, bütün işler! şahsi emniyet ve buzurunu tehlikeye sokmadan ve kendi zevklerini feda etmeden tahşid eylemek gibi müşkül hünerde bilhassa İsmail Bey pek maharet gösteriyordu. P Darbhane emini bulunan İsem (İzzet) Beyefendinin teveccühüne bilhassa maz- har bulunuyordu. Fakat etrafında hiç bir kin ve hased tahrik etmiyordu. Vezarate göz dikmiyecek kadar âkil idi. Haiz ol - duğu itibar ve teveccühü padişahın çok kere vezirlerine karşı izhar ettiği gazabı tahfif ve teskin hususunda kullanıyor ve bütün itina ve ihtimamını her gün yar - dım ettiği &ceze ve fukaranın elemlerini teskine hasrediyordu. Sadaret kaymakamı ve padişahın e - niştesi Melek Paşa bu en yüksek makam- | da sultanı kardeşi padişahtan onu köle olarak istemeğe sevketmiş olan güzel çehresile temeyyüz ediyordu. Bu kadar gözde olmıyan, fakat babası tarafından son harbde iktisab edilen şöhret ile mağ- rur, kendisinin de kazanacağına emin bu- lunduğu şöhret ile müftehir olan defter- dar harisicah olmaktan ziyade ateşin bir adamdı, Ne vukufu, ne faaliyeti itibarile bir değer sahibi değildi. İkinci derecede- alelâcele kalafatlanarak içine topları yer« Jeştirilmesine, üzerine amıral bayrağı çes kilmesine karar vetdik. Gemiye kalın tabla direkler, kazmalar, kürekler ve das ha sair lüzum gösterdiğim âletler yük « letilecekti. Gemi mümkün olduğu kadar, yakın bir zamanda hareket ederek Ça « nakksleye bana gelecekti. Birkaç senedenberi esir bulunan Mal « talı bir korsan gemisinin kaptanı vardı ki halini iyileştirmek için Malta Şövalyesi olduğunu iddia etmek yüzünden fidye tedarikini bütün bütün zorlaştırarak pran ga altında inleyip duruyordu. Conte de Saint - Priest bu zavallıyı kurtarmak içla fırsattan istifade etmek istedi Bunun ü « zerine küçük yangın gemilerine üzüm gösterdim. Bu esiri istemek için vuku bu» lah talebime daha kuvvet vermek için, yangın gemileri inşasını güys bilmediği « mi ileri sürdüm. Esirin ehliyetini met « hediyor ve bu meselede benim yerimi yal nız onun tutabileceğini söylüyordum. O- nun da gemi ile bana gönderilmesini te « min ettim. Haber verdiğim derecede eh« liyet ve kabiliyet sahibi ise mutlak su « rette serbest bırakılması vâ istihsal eyledim. Bu hususta onun bilmediğ! şey- lerde kendisine yardım etmeği kararlaş» tırmıştım. Fukat tahmin edmediğim bir nokta zuhur etti. Kendisinden ne hizmet beklendiğini Türklerden haber alan bu adam teşebbüsümün hakiki maksadını ân« Uıyamıyacak kadar akılsızlık gösterdi vd ki nazırlar, hattâ müftü bile hükümette)benim sözlerimi cerhetti. Sırf merha « pek az müessir olduklarından onların ga- hısları hakkında izahata lüzum görmü -| yorum, Çanakkalenin hali ve payitahtı tehdid eden teklike hakkında benimle müzake - reye memur edilen İsmail Bey müzâke - remizi gecenin perdelerile örterek hükü- metin hissettiği korkuyu benden gizle - mek istedi. Beni hususi evinde kabul et - ti. Evinde kendisini bir işle meşgul bul- dum, Bu işin ehemmiyeti içtimannıza se- beb olan diğer işin ehemmiyet. hakkın - da bir şaşırtma hareketi teşkil ediyordu. En ufak zevk ve meraklarmda bi- le gayet itinalı olan nokta bu itinasını ço- cukça yapan bu Türk ayni havayı teren- nüm edecek iki ispinoz kuşu istiyordu. Adamları şehri dolaşmışlar, fakat arzu e- dilen kuşları bulamamışlardı. Nazır da keyfini tatmin için başka çareler düşünü. yordu. Ben de tam bu sırada payitahtı teh did eden felâketi uzaklaştırmak çereleri- ni tezekkür etmek üzere onun yanıma ge- yordum. Çanakkalenin halini o da benden iyi bilmiyordu. Fakat evvelce vezirlâzam 9- İup uğradığı nikbet sadece Çanakkale mü dafii ünvanı altında Boğaz kaleleri ku- mandanlığı gibi madun bir işe tayin e - dilmeğ inhisar etmiş olan o Moldovancı Paşanın mektublarından o zamana ka - dar geçilmez zannolunan bir seddin ufa- cık bir hücuma bile mukavemet edemi - yeceği, ilk kaleden görünecek mesafede seyreden Rusların bir müsald rüzgârdan istifade ile Marmara denizine girebile - cekleri ve sonra saray surları altına ka - dar gelerek İstediklerini padişaha kabul ettirebilecekleri aşikâr surette anlaşılı - yordu. İşte bu kibirli ve gururlu saray böyle bir vaziyetie idi. Vezirlerin sehaleti, me. dun memurların istikametsizliği, gayet endişe verecek bu zelil Vaziyeti hazırla - mıştı. İstanbul civarında Çanakkaledeki kaleler sisteminde inşa edilmiş hisarlar hakkında her gün Yaptığım tetkikler Ça. nakkaleye gidince ne gibi icraatta bu - lunmak icab edeceğini bana gösteriyor - Tardı, Harb gemileri tedariz etmek çaresi pek az kolaylık temin edebilirdi. Donan - maya iltihak edememiş iki gemi şimdi Çanakkalede ilk hisarlar baticinde de « mirlemiş bulunuyordu. Bunlar benim mu vasalatımdan evvel Rus filosu tarafından zaptedilebilirlerdi. Tersanede hizmete salih olmadığı anlaşılmış eski bir gemi - den başka bir şey yoktu. Maamafih, Rels efendi ile bu geminin İmet sevkile yapılan bu teklifin ne garibi bir netice hösil ettiği aşağıda görülecek. tir. Padişahın beni bir an evvel Çanakkale de görmek istemesi, orada işe başlamak için muhtaç olduğum şeylerin hiç birini beklemekliğime imkân bırakmadı 0. Haşmetpenah Çanakkalede her şeyin be. nim emrime tâbi olmasını ferman buyur« muştu, Bir komiser istedim, Meşhur Dga- mum hocanın (2) torunu Mustafa Beyi kamiser tayin ettiler, Derhal, beni Ça. nakkaleye götürmek üzere bir Fransız ges misi kiraladım. (Arkas var) (1) Kâlnala hâkim olmak midi yerine mahvolmak korkusu onda süratle kalm oldu © Ki Rusların göründüğü haberi üzerine bütün İstanbul kendisini kaybetti. | Gayretlerimin muvaffakiyeti uğurunda aleni dualar edildi, Gayretime itimad bağlamış olan padişah, & sırada daha başka bir şey yapamıyacağı Için, ancak ben yola çıktıktan sonra rahat bir nex fes alabildi. (3) Dgamun hoca Sultan Ahmedi hal'et - ükten sonra halefini de tehdid eden ihtilâr samarında amiral idi Asilerin şefi divanda bu amiral tarafından öldürüldü, Onun me- taneti ve ihtiyatı Asayiş! izde ve temin et « miti. RA Ankara borsası Açılış- kapanış fatları 22 - 4 « 939

Bu sayıdan diğer sayfalar: