ŞAMOT — Şameot ne demektir? — Etendim!.... Suali soran tekrarladı: — Şamar. — Şamok mu? — Yok deve. — Bildim bildim, Şamo olacak; fran- sızca bir kelimedir. Türkçesi de deve. — Şamo değit, Şamet. — Hiç duymddım. — Bir gazetede okudum.. — Sadece Şamot mu? — Cümleyi aynen okuyayım: «Şa - mot fabrikası kurulacak.» — Bir kere de dikisyonere bakayım. Dikisyonerde de bulamadım. Müte- madiyen zihnimi kurcalıyordu: — Sorup öğrenirim! Diye sokağa çıktım. İlk karşılaktı - ğım makine işlerinden iyi anlıyan üs - telik birkaç ecnebi lisanı da bilen bir tanıdıktı: — İyi oldu da'seni gördüm, dedim, Şamot ne demektir? Düşündü: — Şamot, Şamot? — Galiba sen de bilmiyorsun! — Bilmiyorum. Bir mekteb çocuğunu durdurdum.. — Çocuğum Şamet, nedir bilir mi - sin? — Bilme olur muyum amca. — Aferin sana söyle bakayım. — Bizde 38 Ahmed var ya. — Sonra... — Ona biz Şamot Ahmed deriz! — Manası yok, aklımıza öyle geldi, İöyle ad taktık. Meğer o da Şamotu bilmiyormuş. Muhakkak öğrenecektirm. Tanıdığım, bir genç kadını gördüm: — Hele bir de buna sorayım! Selâmladıktan sonra sordum: — Affedersiniz: Şamot diye birşey İ- şittim. — Şamot mu? — Evet Şamot! — Hiç kullanmadım. — Olabilir kullanmamışsınızdır, fa - kat ne olduğunu bilmiyor musunuz? — Ne olduğunu tahmin etmek o ka- dar güç mü? — Kolay demek! — Tâbit kolay. Ya, bana sorduğunu- zagöre yabir parfömdür, yahudda bir dudak boyasının markası. Ondan da hayır yoktu. En yakın te- lefon merkezine koştum. Telefonun tekerleğini çevirdim. Niyetim, Şamot fabrikasının açıla - cağını hdber veren gazete ile konuşup Şamotun ne olduğunu öğrenmekti. Te- lefon benimle alay eder gibi: — Düt, düt, düt! Sesleri çıkardı. Gazetenin telefonu| meşguldü. — İyi oldu da meşmul, dedim, hava- disi verenler de belki; «Şamotun ne olduğunu biz de bilmiyoruz.» diyecek - lerdi. Benim merskım tatmin edilmedi- ği gibi, üstelik onları da müşkül vazi- yette bırâkmış olacaktım. İSMET HULÜSİ | Bunları biliyor mu idiniz? | Bir senede Pariste na kadar fare itlâf edilir?.. Avrupanın büyük şehirlerinde farelerle mücadele çok şiddetli bir surette yapıl- maktadır. Fare mücadelesi yapan şehir - ler içinde Paris en ileri mevkii işgal ey - lemektedir. Pariste bir sene içinde #tlâf edilen fareler hakkında belediye istatis- tik neşreylemiştir. 1908 senesi için ya - pıla nistatistik şudur: Merkezi hâllerde: 80,000, merkezi çar- şılarda: 20,000, mezbahalarda: 120,000, bakkallarda: 300,000, debağlarda: 100,000, hususi şahıslar tarafından: 00,000, lâ - Kımlar. ve mecralarda #lât edilenler; 110,000, zehirle itlâf edilenler: 200,000. Bu rakamlara tabii bir surette ölen ve miktarları 100,000 i bulan fareleri ithal eylemek lâzım gelmektedir. Bu suretle bir sene içinde Pariste i*lâf edilen fare - lerin sayısı: 1.580,00 i bulur, Ruhü'kudüs ismini taşıyan çiçek Panamada çı « kan bu çiçeğe Ru - hülkudüs çiçeği is- Mi verilmiştir. Zi Ta içinde beyaz bir güvercin şekli bu- Junur. Orta Amerikanın en yüksek binası Merkezi Amerikanın beş eyaletinden en küçüğü olan San Salvadorda bulunan Be- yaz Saray orta Amerikanın en yüksek bi- nasıdır, * 17 türlü meyva yetistiren bir ağaç Amerikada Flo - ridada yetişen bu ağaç 17 türlü mey- va verir, Meyvala- rınım ber biri ayrı w tad, ayrı bir şe- kildediz. Çok güzel kadın Tehlikeli midir? «Çıldırasıya seviyorum. Onda bâ- na karşı kuvvetli bir aşk var mı, belli değil, fakat bana varmaya ra- zıdır. Yalnız tereddüd ettiğim bir nokta var: Genç kız güzel, çok gü - zel. Çirkini isyana sevkedecek kadar güzel. Dikkat ediyorum: Her yerde bütün gözler ona takılıyor, bütün kulaklar onu dinliyor. Korkuyo - rum, günün birinde fazla takılan gözün dili onu benden ayrılmaya ik- na eder diye...» Bu satırları yazan genç erkek An- karada oturar, mektubunda kaydet- tiği bir fıkraya bakılırsa geniş istik- bal sahibi, şimdiden çok kazanır bir zattır. Şahsı hakkında malümat ver- memiş, daha doğrusu bir fotoğrafı - ni yollamamış oltnasına müteessi « fim. Bu takdirde güzelliği araştır « mıyorum, fakat normalin biraz üs - tünde olup olmadığını anlıyadak- tım, ona göre söyliyecektim. Yoksuz- suzluk karşısında cevabı biraz vzat- mak icab edecek! I — Fazla güzel zevceye malik o- lan bir erkek, zevcesine karşı mut- lak bir emniyet beslese dahi tama- men rahat, endişesiz değildir. 2 — Fazla güzel zevceye malik olmanın erkek için azçok endişe ve- recek birşey oluşu erkeğin güzel ka- dından çekinmesi için bir sebeb de- ğildir. Fakat erkeğin de normalin üs- tünde olması şartile. Aksi t4kdirde vazgeçiniz, bedbaht olursunuz. TEYZE 3 Kadın Köşesi (OŞ/(/E: Muhtelif derilerden yapılmış ayakkabıların muhafazası esi Ağırceza mahkemesinde, dün üç ca» Susluk suçlusunun duruşmalarına baş- Janılmıştır. Hâdisenin suçluları Süleyman Nu - ri, Fuad Sabit ve Rıza Bakır isimlerin- bancı bir devlet hesabına casusluk yap- maktır. Suçlular, bundan bir buçuk ay ka- dar evvel adliyeye verilerek, hakların- da müddelumumilikçe tahkikata baş - lanmıştır. Bilâhare bu tahkikat sorgu hâkimliğine intikal ederek, tekemmül ettirilmiştir. Nihayet suçları sübut mer tebesinde görülen üç maznun sorgu hâkimliğinin kararile, ağırcezsya sev- kedilmişler ve dün yapılan hafi çelse ile muhakemelerine başlanılmıştır. Mahkeme, dünkü celsede dinlenmek | üzere Aziz, Emrullah, Safa ve Papazi- ça Hazel isimlerinde dört kişiyi şahid olarak celbetmiştir. Sahta tayyare mühendisinin plânlarını ehli vukuf tetkik edecek Rugan ayakkabıların önçe tozları yumuşak bezle alınır. Sonra temiz bir bez, ya bir fincan süte, yahud bir fin- can yağa batırılır. Ayakkabının her ta- rafı silinir. Kuru, yumuşak bir bezle de parlatılır. Bu ayakkabıları kalıba koymaya gelmez. Biçimlerinin bozul - maması için, gazete kâğıdını bürüp iç- lerine sokmak kâfidir. * Giâseler, üstünde yağ lekesi bulun - mâzsa, lâstik fırça ile mükemmel te - mizlenir. Lekeler eterle çıkarılır. Bir İanilâ parçasi etere batırılır. Ateşten uzak bir yerde ayakkabının lekeleri 0- de üç kişidir. Haklarındaki iddia, ya - miştir. Ağır cezada üç casus muhakeme edildi Yabancı bir devlet hesabın: gizli celsede muhakeme edildiler a casusluk yapan casuslar İplânların shte olmadığını iddia et mektedir. p Mahkeme, Franykenin bu iddiasımii doğru olup olmadığını tesbit için işi bir eh'ivukufa havalesine katar ver 4 1 Plânlar üzerinde tetkikat yapılara hâdise gelecek celsede tavazzuh ede # cek, dava da son sdfhaya varacaktır. | İhtilâs suçlusunun geçen yıllarda zimmelinn para geçirdiği anlaşıldı İhtilâs suçundan 2 nci sorgu hâkimin nin kararile dün tevkif edildiğini dığımız Eminönü Malmüdürlüğü mu 4) hasebe mutemedi Kâzım hakkındaki adli tahkikat, devam etmektedir. Yapılan tahkikatt# suçlu tarafından ihtilâş edilen 440 liranın pul parala <” rından toplandığı tesbit edilmiştir.Suç- İu parayı bir makbuzu iki defa kul" lanmak suretile ihtilâs etmiştir. Kâ - zımın 937 yılı içerisinde ihtilâs ettiği, 1400 liradan başka, 935,36 ve 38 yıl - , | gulur. rengi solmuş ise ayni ya; gene bir Jâstik fırça İle dir. * Keten ayakkabılar çarşı boyasile bo- yana boyana üstlerinde kimi yeri ks- lm, kimi yeri ince bir tabaka hâsıl o - lur. Bunun için haftada bir kere olsun onları da temizlemek icab eder. Su, sabun, fırça bu ayakkabıların en iyi temizleme vasıtasıdır. * Beyaz güderi #yakkabılar (meselâ bebeklerinki) eterle temizlenmelidir. Yalnız ateşe dikkat etmeli. * Lâstikleri yeni iken temizlemek çok kolaydır. Suya dakdırılnca | tertemiz olur. Ve bunu herkes bilir. Ancak es - kimeye, soyulmaya başlayınca iş de - ğişir. O vakit yıkayıp iyice kuruttuk - tan sonra iyi bir cilâile cilâlamak, sonra da fanilâ parçasile parlatmak lâ- zımdır. * Kuruyup katılaşan ayakkabıları na- sıl yumuşatmalı? Bazı ayakkabılar u- zun zaman giyilmeyince kurur, katıla- şır. Ayağı vurmağa başlar. Bunlar pet- rolle silinirlerse yumuşarlar ve artık inçitmezler. Petrol deriyi güzelleştir - mez amma ivi cins ayakkabı da zalen| hastanesine kaldırılmıştır. bu hale girmez. * Aynlkabılarınızın “biçimlerini boz - mamak için elinizde ise şunları ya; yınız; Yorgun günlerinizde ye: ak- kabınızı giymeyiniz. Bozuk düzen bir yürüyüş derisinde fena kırışıklar yapar ve onu biçimden çıkarır. Çabuk eski - mesine sebeb olur. Ayni ayakkabıyı iki gün üstüste giy- meyiniz. Dinlenen ayakkabı geç eskir ve biçimli kalır. Yeni ayakkabılarınızın bağını gev -| yakkabınızı yarın sizi rahatsız edecek şek bırakmayınız. Bu, ayağınızı sıkış-İ bir şekle sokar. Sahte tayyare mühendisliğine teşeb- İlanı zarfında da ayni şekilde zimme « büsten suçlu Horst Frank hakkında -İtine para geçirmiş olduğu ve bunların; ki davaya asliye | inci cezada devam | dahi yüksek bir rakama vardığı anla; edilmektedir. Suçlu, kendisinin bu işte kullandığı Poliste ; Karanğeç mezbahasında bir öküz bir çocuğu yaraladı “İzne uğramıştır. Karaağaçta Ihlamurköşkü caddesin- de 6 yaşında Hakkı adlı çocuk arkadaş larile oynarken pay mahalli adı deni - len, Mezbahada kesilecek hayvanların toplandığı yere gitmişler ve öküzlere takılmağa başlamışlardır. Öküzlerden biri, boynuzu ile Hak - kının yüzüne vurmuş, çocuk ağır su - rette yaralanmıştır. Hakkı, Şişli Çocuk hastanesine kal - dırılmıştır. Kahvede bir adam yaralandı Kasımpaşada kömür iskelesinde © - turan deniz molörlerinde melinecilik eden Sürmeneli Osman, Galatada Ka- raoğlan sokağında kahvede oturmak - ta iken Rizeli Şükrü sarhoş olarak içeri girmis, Osmanı sol kalçasındıkı ve di - zinden bıçakla yaralamıştır. Şükfü yakalanmıştır. Cinayetin es- ki bir kin yüzünden ileri ge! şılmaktadır. Yarab, Beyoğlu Zükür Bir deli bi: karı ! soraile yeraldı Şehremininde Ördekkasab mahalle- sinde Bostan sokağında oturan Mehme dir karısı Makbule bir delinin tecavü- Evvelce birkaç kere tımarhaneye gi- rip çıkmış olan 30 yaşlarında Receb, birdenbire Makbulenin üstüne hücum ederek başına sopa ile vurmuştur. Receb yakalanmış, Makbule hasta - neye kaldırılmıştır. mektan muvakkaten kurtarsa bile a- şılmaktadır. Bu paralar da, adli taki 4 bata mevzu olacaktır. Müteferrik: Şehidlikleri İmar Cemiyetinin Belediyeya teşekkürü Şehidlikleri İmar Cemiyetinden: E « dirnekapı Şehidliğinin imarına sörfe « dilmek üzere Beledie bütçesinden Ce - miyetimize 5000 lira tahsisat verilme» sinin Vilâyet Umumi meclisinde tek « lif ve kabul olunduğunu gazetelerde ©- kuduk. Vatan ve istiklâl fedailerinin yettik- ları yerleri mütevazı bir bütçe ile ima-. ra çalışan cemiyetimizin hayırlı mak - sad ve gayesine karşı gösterdikleri bu yüksek ve kıymetli alâka ve müzahe $ retten dolayı Umumi Meclisin muhte- rem reis ve azalârına alenen teşekkül bir vazife biliyoruz. Bir kadın merdivenden düş'p yaralandı Beşiktaşta Serencebey yokuşunda © turan Hötice Güler, merdivenden iner- ken ayağı kayarak yere yuvarlanmış « tır. Hatice, bu sukut neticesinde basın * dan yaralanmış, Beyoğlu hastanesine kaldırılmaz: Bir sarhoş kahvenin csmlarını kırdı i Şehreminind» Ahmediye caddesin « de 9 numarsh evde oturan: dökumaci Mustafa, Şehremini caddesinde Alinin kahvesine sarhoş olarak gitmiş ve müş terilerden Hasanın başına rakı şişe * sini atmıştır. Mustafa, kahvedekilerin müdahale si üzerine büsbütün hiddetlenmiş, kah- venin camlarını da kırmağa başlamış - tır. Zabıta memurları, Mustafayı yak Tamışlardr. Pa