Ein E iii ml ii ii ekili ii çe a, Rİ in ke, aa Rİ ki er He yem e Generalin övindeki bu ziyafette bir tayyare yüzbaşisile ahbab oldum. Bizi| birbirimize bağlıyan nokta, beni Fran- Baya gölürüp getiren genç tayyareci Palmer'i her ikimizin de ayni derscede tanımamız ve sevmâmiz oldu. Bu tay- yare yüzbaşısı, generatin evindeki he- men hemen bütün davetlileri tanıyor- du. Misafirler salona girdikçe o bana isimlerini söylüyor, ve kendileri hak- kında kısaca izahat veriyordu... Misa- firleri resmen tanımadan önce vukua gelen bu hususi tanıma benim çok ho- şuma gidiyordu. Bütün bu kalabalık arasında dikkati- mi ceken, bugün dahi kendisini unuta- madığım, bir tek insan vardı. Bu adam, aske, bakımından belki de dikkati çekecek bir tip değildi Apoletlerinde yüzbaşı issreti bulunmasına rağmen bir askerden ziyade bir âlim bir profe- söre benziyordu. Bu adam uzun boy'u ve Yevkalâd. yifti. En karakteristik tarsfı, küçücük vüzile tezad teşkil e- derrk kadar büyük ve geniş olani Adi. Arkadaşıma, bu dikkate şayan ada - mın kim olduğunu sordum: Arkadaşım: — Şu yüksek alınlı yüzbaşı mı? de- di. O fevkilide enteresan bir adamdır. Onunla mu*lakn tanışmakısmX, — Peki, bu adamın adı ne? — Hart: Doğrusunu isterseniz bu isim bana hiç bir şev ifade etmiyordu.. hafızam beni aldartmıvorsa, ben bu ismi hiç işit- memistim. Hart, resmi el sıkma mera « $iminden kurtulur kurtulmaz. arkada- şım hemen onun yanına sokuldu, Onu bir kenara çekerek bizim bulunduğu- muz köşeye sürüklevin getirdi. Arkadaşım beni Hart'a takâim eder- ken: — Şu karşında gördüğün delfkanlı, dedi. Lan civarındaki düşman tren yo- Tunu tahrib eden kahramandır. Arkağjasım bu sö3leri biraz yüksek sesle söylemis, salondakilerin hepsi de Bunu işitmişlerdi. Hart bana büyük bir alâka göşterdi. burada benim asıl dikketimi çeken nok- ta, Hart'm, diye kadar benimle ko- huşanlarm ekserisinm aksine olarak, Lan'daki hareketimin hisset kısmile hiç alâkadar olmayışıdır. O bilâkis, işin hissi teferrüatını bir kenara bırakarak 'Alman ihtivat kuvvetlerinin bir kaç Bas” için değil de, bütün bir yirmi döt saat müddetince çepheye sevkedileme- meleri noktası üzerinde ehemmiytle durdu. Sonra derhal, biraz alaycı bir tavırla, işin ters tarafına, yani”taarruz eden ordunun ihtivat kuvvetleri bahsi- ne, bunların vaktinde işe müdahale et- #rilmemesi cihetine temas etti. Onun kanaatince, taarruz eden bir ordunun e HB altında ihtiyat kuvvetleri bulunması, 'düşmanm ihtiyat kuvvetlerinin cephe- ye gelişine mani olmak kadar mühim- dir. Ben aylarca, düşmandan bir kaç kilo- metrelik bir arazi parçası koparmık için harıl hari plânlar yapan ve bu - runları dibindeki Alman mevzilerinden ötesini göremiyen bir çok yüksek rüt- beli erkâmharb zabiti ve bir çok gene- ral arssında yaşadım. Halbuki şu kar- şımda duran yüksek alınlı zayif adam, bütün bunların aksine olarak, bir kül halinde harbin istikbalini görebilen bir adamdı. Hart bana, harbe aid umumi meseleleri izah ettikçe, ben ilk defa olarak, münlerid cephelerin dar çet - çevelerinden çıkıyoribir kül halinde harbin umumi heyetini görmeğe baş- İryordum. Hart'ın .anlattığı meselelerden Ço - ğunu hafızamda * tutmağa, bunlardan bir çoğunun üzerinde derin derin dü- şünmeğe karar verdim, Hart konuşur- ken, bazan tanınmış âskeri otoritelerin #ikirlerinden iktıbasatta bulunuyor, fakat umumiyetle kendi şahsi kanaat - lerini izah ediyordu. Hart'ın ileri sürdüğü fikirler arasın- da Napolyonun harb kaidelerine isti - naden söylediği: « Ordunun hedefi - düşman başkumandanının dimağıdır. » mütearıfesi bilhassa kafamda yer etti, Hart bu mütearifeyi şu tarzda tef- sir diyordu: Bir kumandanın vazifesi sdece, düşman orduların mağlüb, hattâ onları imha etmek değildir; bun- dan başka düşmanın fikirlerinde, ka - natlerinde bir sarsıntı uyandırmak, o- nun kendi kendine olan inanışını da kökünden yıkmak Tâzımdır. Siz düş - man orduları başkumandanının fikir. lerinde ordularının tamamen mağlüb oldukları hakkında bir fikir uyandır - madıkça harb kazanılmış sayılmaz. Düşman ordusunun meağlâbiyetinden maada ordu kumandanının da bu mağ- Tübiyeti kabul etmiş olması şarttır. Hat- tâ düşman ordusu Başkumandanında böyle bir fikrin uyanması için ardusu- nun mağlüb olması da her zaman şart de- İngilizler harbde ancak bir tek muh kazanırlar : “ Sonuncu muharebeyi! ,, Tercüme eden: FL. Alas arebeyi ğildir. Kendi ordusu hiç bir esaslı mağ- iyet geçirmediği halde kafasındaki değişiklik dolayısile mağlübiyeti kabul eden kumandanlar vardır. Sonra, bu- nun aksi de variddir: Siz düşman ordü- sunu mağlüb bile etmiş olsanız, bun- dan hârbi kazanmış olduğunuz manası çıkarılamaz!. Harb o her şeyden önce bir sinir meselesidir. İlk muharebele- rin, ilk müsademelerin galibi bir gök şeraitte, harbin sonunda mağlüb çık - miş taraftır. Hattâ Venizelos itilâf dev letlerine iltihak etmek kararı verdiği zaman aşağı yukar: bu fikri ileri sür- müştü. Onun o zaman ileri sürdüğü fi- kir şu idi: « İngilizler harbde ancak bir tek mu- harebeyi kazanırlar: Sonuncu muhare- beyit» 5 Hart'n bu enteresan fikirlerini din- ledikten sonra, beni ona tanıtan tayya- reci arkadaşıma hak verdim. Hart şöh- retini sadece harbde bir tabur kuman- danı olarak kazanmadı. (Arkası var) Elinin Bulmacası Soldan sağa: 1 — Kurtuluş 1 — Rsarete düşmüş - Nehi Jâhikası - Bir nota 9 — Dar zamana gelmek 4 — Hastalık - Beli 5 — Mefalmaa edatı - Araya girmiş bu - Junan 6 — Vermek - Elenen unda bulunmıyan ” Birdenbire $ — Koparmak masdarından İsmifali - Hendesede daire ölçmek için kullanı- lan adod 9 — Nimmüstakli #are edilen yerler. W — Bir nota - Tembeilik Yukardan aşağı: 1 — Sesli - Kalmak masdarından emri - 8 — Yerden çıkarılan şeyler - Bir nota # — Menkıbeler 10 — İyi - Vilâyet 1 284 5 6 78 910 Yeni neşriyat Küçük Rok — Mopasan'ın en güzel hikâye- lerini bir arayt toplıyam bu nefis eser, Mus- tafa Nihad Özön tarafından olgun bir türk- çe ile çevrilerek Remzi Kitabevinin «Dünya muharrirlerinden tercümeler serisi» nin 32 nal kitabı olarak intişar otamiştir. Hastalık çocukların o çokluğu Milleti inkırasa sürükler. Yoksul yavruyu kur- tarmak için yılda bir lira ver Çocuk Psir- man), Büyükadada: (Şinasi Riza), İ Bir doktorun günlük notlarından Kan tükürme.. Meşhur bir profesör demiştir ki: Kan tükürmiye dalma çok ehemmiyet vermek lâzımdır. Çünkü kan tükürmek muhtelif hastalıklar ve*sebebler tahtı tesirinde vukua gelebilir, Meselâ en ağır bir verem yak'asından başlayınız da doğrudan doğ- ruya bazı İsterik ve sinirli kadınlarda is- tedikleri zaman kan tükürme tablaşu ya- pabllirler. Bunların arasında veremden başka kalb hastalıklarında, zatürrecde akciğer epselerinde, boğaz lUtihabların- da hünnaklarda kan tükürme hâdisesi görülebilir. Fakat kan tüküren bir insan sinirlidir veyahud göğüsten değildir, bo- ğazdandır diyerek işi ihmal etmek adin caz değildir. İşte yazımın başindaki pro- #esörün sözü bu derin manaları ifade et- mek itibarile son derecede ehemmiyeti hatadır. Kan tükürme mühim bir htimal le akelğer veremine delâlet eder. Kalb hastalıklarında da kan tükürme görüle- bilir. Şu halde her ikisi de yekdiğeri de- recesinde mühimdir. Sebebini (derhal aramak lâzımdır. Her iki şıkta da has - tanim derhal kati istirahata çekilmesi, fazla hareket yapmaması, konuşmama- sı lâzımdır. Sicak yemek, ve sicak meşrubat Kan tükürenlere verilmez, buz yutturmak çok muvafıktır, Kan tükürenlerde asbah ak- şam dezecel hararet ölçülmelidir. Öksü- rüğü ve gıcığı durduracak müsekkin Müçlar verilmekle beraber damar içine kalsiyom şiringaları yapmak çok muva. fıktır. Kan tükürme bitinceye Kadar has- tanın kati istirahati şarttır, Ondan #on- ra rontken muayenesile teğhisi kat'llaş - #ikten sonra esaalı tedaviye girişmek lâ sımdır. Nöbetçi eczaneler Buşün nöbetçi olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Şehzadebaşında: (Üniversite), Emla - önünde; (Hasen Hulüe), (Aksarayda: (Sarim), Alemdarda: (Sirri Asım), Beya- #ıdda: (Belkis, Fatihde: (Hüsameddin), Bakırköyünde: (HUA), Eyübde: (Ryüb- sultan)., Beyoğlu cihetindekiler: Dellasuda, Güneş, Limonciyan, Nar - gileciyan, Hüzeyin Hüsnt. Boğaziçi, Kadıköy! ve Adalardakiler : Beşiktaşta: (Süleyman Receb), Kadı- köyünde: (Büyük, Yeldeğirmeni), Üskü. dara: (Ömer Kenun), Sarıyerde: (Os - teminde devam ediyor. İngiltere lig maçlarının 35 inci haftası oyunları lig lideri Everton takımının şan etmektedir. Everton: 1 - Stoke Gity: 1 Everton takımmın sahası olan Goodi - İson Park'da yapılan maç, iki tarafın bir- İbirini zorlayan bir oyunu olarak başla - mış ve nihayete kadar gittikçe artan bir heyecan içinde cereyan etmiştir. Devre #fır sıfıra bitmiştir. İkinci devrede Stoke City'nin ve İngi- liz millf takımının sağ (o açığı Matthews pek mahirane bir hücumla takımına bır sayı kazandırmıştır. İngiliz milli takımının merkez müha - cimi Evertondan Lawton bu sayıya der- hal mukabele etmiş ve oyun 1 - 1 bera - bere vaziyetin! sona kadar muhafaza et- roiştir. Everton 50 puvanla big lideri, oStoke City 38 puvanla sekizincidir. Maçta 45.000 kişi bulunmuştur. Wolverhampton: 2 - Chelsea: O Yirmi dakika kadar müsavi hücum - larla devam (eden oyun bu müddetten sonra Chelsea müdafaasının zorlanma - Ba başladığı görülmüştür. Uzaktan ve yakından (çekilen şutler Chelsea kalesini müdafaa (eden İngilir milli takımı kalecisi Woodleyin bombar- dıman içinde kalmasına sebeb olmuştur. 33 ürcü dakikada Westcott takımı he- sabına ilk sayıyı yapmış 10 dakika sonra sol iç bu galibiyetin ikinci golünü yap - mıştır. Devre bu suretle (o bitmiş, ikinci devrede Wolves takımının o bütün hü - cumları Woodleyin önünde kırılmış, Chelsea - Wolverhampton arasındaki bu maç bir nevi kaleci (Woodley) maçı ol - muştur. Wolves 46 puvanla ikinci, Chel. s8a 28 puvanla on dokuzuncudur. Maçta 74000 kişi bulunmuştur. Aston Villa: 3 - Preston: O Devrenin on beşinci dakikasında As - ton Villa sağ içi ilk golü sıkı (bir çutle yapmıştır. Kupa galibi Preston sağlam bir milda - faa yaparak ilk devreyi berabere bitir - mek için çok gayret sarfetmiş ise de ne- *iceyi değiştirememiştir. İkine! devre A. Villa pek parlak bir oyun tutturmuş ve Preston takımından satın aldığı K O'dönneli edki klübüne üç dakikada iki gol yaparak bu maçı 3-0 ketanmıştır. Aston Villa 39 puvanla altıncı, Pres - ton 38 puvanla on birineidir, DALGA UZUNLUĞU / TAG 19,14 m. 15198 Kas TAP. İL. m. Mi Kes, SALI: 11 -4-39 1230: Proğram. 1235: Türk müziği - PL. 13: Memleket saat Ayarı, ajans ve metgoro- loji haberleri, 13.15: Müzik (Karışık proğ - ram - Pi) 1845 . 14: Konuşma (Kadin saa- ti - Br hayatına eld.) 1830: Proğram, 1835: Müzik (Dans müziği - Pİ) 19: Konuşma (Tür kiye postası) 1915: Türk müziği (Fasil hoy- eti.) Çalanlar: Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Halük Recai, Basri Üfler. Hamdi Tokay. Okuyan: Tahsin Karakuş. 20: Ajans, meteoroloji hâberleri, ziraat borsam (fiat) 20.15: Türk müziği: Çalanlaş; Vöcihe, Roşad Erer, Cevdet Kozan, Kemal Niyazi Seyhun, Okuyanlar: Sadi Hoşees, Müzeyyen Senar. 1 — ve. bey - Tahir Puselik şarkı: Geçti o gamlı ey- yamı 5 — Kâmm Us - Tahir Puselik şarkı; Ben sana mecbur. 8 — se » Tahir pu. selik sax semalsi, 7 — Osman Nihadın - Ni- İ İ Türkiye radyo difüzyon postaları Ankara radyosu bak, 8 — Şevki beyin - Hicaz şarkı: Bağla- İngiltere lig maçlarının son haftası Wolverhampton galibiyetleri ve puvan kazançların! sını biraz sarsmış, takım berabere kal -| Arsenal merkez muavinin dığı halde aradaki büyük puvan farkı do-| kalması, (takımı on kişi ile bırakmağii layısile vaziyetini olduğu gibi muhafaza | mecbur etmiştir. RADYO) .. - Tahir Puselik peşreri. $ —İşarkı: Bir bakışla beni mest etti, 10 — -- Dedenin — Tabir Püsik yürük semaisi: OlTürk - Alıverin bağlamamı 21: göl endam 3 — Kâzım Uz - Tahir Puselik| şap ayarı 21: Konuşma Grikuk ilmi arka; Görmenene < g0l yüzümü. 4 -. RAMİ yaman) gis Esham, Samilkk, harend şarkı: Körfezdeki dalgın suya gir, (Gasband - PL) 23.45 - 24: Son ajana Arsenal fena vaziyetle Arsenal: 1 - Middels: 2 Daha oyunun başlamasile sakatlı yerinin böfl Daha ziyade hücum fırsatı ile bu bop © luğu telâfiye çalışan Arsenal, sağ içlefi vasıtasile 18 inci dakikada gol yapm muvaffak olmuş, devre bu şekilde ermiştir. Kısa ve süratli paslarla ilerleyen Mid dels takımı, Arsenalin can yerinden v&” rulmuş olmasından (istifade çareli bulmuş, merkez muavinlerinin de, hü * cum hattına karışması neticesi yal toplu hücumlarda iki | sayı yaparak bü maruf takımı mağlüb etmiştir. İki tarafın kalecileri harikulâde kuf” tarışlar yapmışlarır. Arsenal 37 puvanla dokuzuncu, Mid * dels 42 puvanla dördüncü vaziyettedir 9 Maçta 38.000 kişi bulunmuştur. ! Kurtuluş, Beykoz muhtelitinin Ankara maçları İstanbu! bölgesinin tertib ettiğ, muh * telitlerden biri olen (Kurtuluş - Beykos) Ankaraya gitmişti. Ankarada iki maç yö” pan muhtelit dün şehrimize dönmüştüf İlk maçta Gençlerbirliğile oynamış " 14-0 mağlüb olmuştur. İkinci maçı Pazsf günü gene Gençlerbirliğile yapan tuluş - Beykoz) çok sert bir hava cereyan eden bu müsabakayı 4-3 kazan “© mağa muvaffak olmuştur. Ankara mektebliler arasi i futbol maç'arı Ankara (Hususi) — Mektebler ar: da tertib edilen müsabakalara Ankara © gücü sahasında devam edildi. Yapılan #38 maçta Ticaret lisesi San'at mektebini #8 mağlüb etti. İkinci müsabakada, mektebler şampiyonluğunu kazanması muhtemel #“ Jan, Erkek lisesi İnşaat usta 14 yenmiştir. i General Cemil Taner Ankaraya döndü 3 Beden terbiyesi umumt müdürü Geni ral Cemil Taner bu sabahki trenle An * karaya hareket etmiştir. j Dolmabahçede yapılacak stadın hazır * lıkları ile meşgul olan komisyon, Be “© yand ve Taksimde yapılması düşünüle ei kapalı jimnastik salonları için de tetki” lerde bulunacaktır. | İlân Tarifemiz ei İkinci i fazlaca mikdarda ilân yaptıracak” lar aynca tenzilâtı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım $ ve çeyrek sayfa flânlar için ayri 9 bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari “ânlarına aid işler için şu adrese müracaat 9 edilmelidir: Kahramanıade Han np zülfü hezaran, 9 — Şükrünün - nukut borsası (fiat) 21.25: Neş'eli pli 4130: Müzik (Sanfonik plâklar.) 2130; sk (Romanslar, vesaire . Pi) 28: ve yarınki proğram,