“Son Posta, | | i Grasyöz adındaki iyi yetiştirilmiş bir kırın muntazam tırıs bir yürüyüşle çek- tiği güzel bir köy arabasının içinde iki ki- yardı. Erkek o civarın çifiçilerinden ansuva Lömaşon, yanındaki de «Keçi» İâkabile anılan karısı Leokadi idi. Bu, çok yerinde bir lâkabdı. Çünkü Leo- kodi inadcılık vasfını eksiksiz, olanca te- İerrüatile kendi nefsinde cemetmşi bir Yipti, Kafasına yalan yanlış olsun, ters ol- “ #ün bir şey yerleştirdi mi, artık bitti; dün- X yanın en makul, en mantıki itirazları, mu- X hatabının gösterdiği bütün gayrete rağ- men onun inadı karşısında erir, kaybolur. Mit du. © Ailesi, komşuları ve bütün kasabalıların İçinde onun inadını bilmiyen yoktu. Umu- mi ve hususi toplantılarda herhangi bir| münakaşaya mevzu teşkil edecek söz söy-| İcmekten, Leokadiye sual sormaktan her- 'kes çekinirdi. Bir yanılıp sorsun da bakın; şayed bu, Leokadinin hoşuna gitmiyecek bir mevzusa karşısındak'ni sinirden çıldır- ıp helâk edirciye kadar uğraşlırırdı. Evlendiği zaman hiç kimse, bu mahlükş © tahammül edecek olan kahramana “sabır “ve iahammil eylemekten başka bir tebrik “veya saadet temennisinde bulunmadı. Bi? talihsizlik eseri olarak kocası Fransuva da “asabi, çabuk hiddetlenen bir adamdı. Birbirine zıd tablatte olan bu kar: koca evlendiklerinin haftasından itibaren incir HAYIR Ö nın Hikâyesi YLE Çeviren : — Hayır öyle değil! den bir santim bile ne geri ve ne de ileri giderdi. Bu vaziyet karşısında Fransuva hidde- tin evci bâlâsına çıkar, gözü kızarır ve karısına yaklaşarak onu omuzlarından .| yakalayıp sağa, sola, öne, arkaya ite ka- ka, bazan da süpürge sopasını kavrayıp onu susturmağa uğraşırdı. Fransuvada hiddetin tezahürü başka başka şekiller aldığı halde, karısı hiç de.| Bişmez ve: — Hayır öyle değil, öyle değilden baş- ka hiçbir kelimeyi ağzından almanın ve- ya söyletmenin imkânı olmazdı. Katilliğe pek az istidadı olan Fransuva karısını yola getiremeyince kendisi yola geldi. Sırasile, boğmak, kafasını ezmk, ge- bertmek, parçalamak derecelerine varıp karısının bu inadının, aşk gibi ölümden kuvvetli olduğunu anlayınca işi oluruna bıraktı,. Bu vaziyet karşısında Fransuva karı. sile olan muhaverelerini z:d bir zemine sokmaktan kaçınarak bu suretle hiç ol mazsâ büsbütün ayrılmak mecburiyetin- den yakasını kurtarmıştı. Çünkü bu müt- hiş ve insanı öldürücü Inadına rağmen Leokadi eşine ender tesadüf edilir mü kemmel bir ev kadım olduğundan çiftli- Bin idaresi hususunda hemen hemen ko cası kadar ihtimam, kabiliyet ve gayret “çekirdeği doldurmıyan hadsiz, hesabsız * meseleler yüzünden her Allahın günü on W nöbet çekişmeğe başladılar. İlk günleri hiddetini yenerek karısını © uysallıkla ve sükünetle yola getirmeğe uğ- gösteriyordu, Yalnız bugün bilinmez neden, herhalde pek kurnaz bir ihtiyar olan baha Sokijöre İneği satabilmek için ksfayı bir hayli tütsüliyen Fransuvanın kendisini idare Faik Bercmen DEĞİL OE — Hayır öyle değil, öyle değil, benim dediğim doğru... Bu cevab üzerine gözü kararan F suva bir cinayeti bile göze alarak sını çal yaka arabadan alaşağı etti, Evi- re çevire bir güzelce patakladıktan sonra iki dizi üzerine yere çöklürerek: — Şimdi ben sana inadını gösteririm, İdedi. yaya olarak çiftliğe varmağa daha üç saatlik yol var. Akşama kadar da ar- tık buradan araba geçmez, seni katır ka falı, keçi inadlı seni! Bu üç saatlik yolu tabancıklarınla yürü de nasıl inad edilir öğren! İstersen eve varıncıya kadar mil. yon defa «hayır öyle değil» diye tekrar et. dur! Hiç olmazsa ben akşama kadar İsenin bu pis, çirkin sesini duymaktan İ kurtulurum. Allaha ısmarladık, hoşça kal!, ! Tekrar arabaya atlıvarek yerine otur- idu. Dizlerini de örttüklen sonra karısını Jartık zerrece umursamıyarak dizginleri leline aldığı gibi kısrağı kamçıladı ve tek. rar yola çikti Bir buçuk sast sonra, karısına oynadığı İoyundan ve onu yola getirdiğinden em'n keyif, sen. sskrak çiftliğin avlusundan içeri giriyordu: m Pu sefer herhalde dinsiz karıyı yola getirdim, artık çenesini tutmayı öğren- miştir | Diye mirildanrken birden ( sğrindan okkalı bir küfü» cıktı Flinde cözülü kıs. yak ahıra doğru arabanın arkasından ge- İçerken, sivah bovalı tom arkalığın tem) orin verinde, ken inadlı Teokad'nin ace- İle, fakat pek boriz bir surette: «#Havır övle doğün div tozun Üstüne Deniz devletleri büyük gemilere, büyük toplara tekrar avdet ettiler (Baştarafı 9 uncu sayfada) 3 — Topları bir araya koyarak mermi- lerin bir araya düşmesini temin etmek. Fakat bu faydalara mukabil esaslı mahzurlar de mevcuddur. Meselâ taret- lerden bir tanesi bir düşman isabeti alır- sa dört top birden atıl kalır. İngilizler, Büyük Harbden sonra yap- tıkları, Nelson tipinde topları hep başa; koydular. Fakat, bilâhare, bu şeki; mah- zarlu teli koymaktan vazgeçtiler. Nitekim bütün devletler de top merkez sikletini başa vermekle beraber arkaya da birkaç top koymaktadırlar. Acaba Fransızların, bu hususta, ısrar etmelerindeki sebeb nedir? İşte bunu, bize, müstakbel bir deniz muharebesi gösterecek, * Cetveldeki hususiyetlerden bir tanesi de devletlerin hava korunmasına verdik. | leri ehemmiyettir. Bakınız muhtelif dev- letlerin gemilerinde kaç tane tayyare da- fi topu var: Aded . » İngiltere Fransa Amerika İtalya 32 ederek bütün topları başa| yaptığı zırhhlardır. Gerçi Fransız gemi- lerindeki tayyare dafi topları büyük ce samettedir. Fakat müessir bir hava mü dafaası için iopun cesameti değil, adedi makbuldür. Bunun iki sebebi vardır: 1 — Ufak #oplar daha çok ve çabuk mermi atar, 2 — İsabet ihtimali daha fazladır. Çün- kü top ve dolayısile nişancı adedi çoktur. A.T. am İzmirde iki kadın gayri meşru yavrularını sokağa attılar İzmir (Hususi) — Çeşme kakasının Neptinler köyünde 20 yaşlarında bir kiz, gayri meşru olarak doğurduğu ço- cuğunu bir sepet içine koyarak evin ahırma bırakmıştır. Yavru orada öl - müştür. Suçlu kız ifadesinde, çocuğunun gay ri meşru olduğunu, dünyaya ölü olarak geldiğini, bu itibarla hâdiseyi gizleme- #e mecbur kaldığını söylemiş ve tevkif edilmiştir. , | * Namazgâhta İrkılâb sokağında otu- rar «N» adında evli bir kadın, üç aylık çocuğunu düşürerek evinin bahçesine gömmüştür. Yapılan ihbar üzerine evin Demek oluyor ki havaya karşı en ziya- de tehlikeye 'maruz gemiler Fransanın bahçesinde cenin bulunmuştur. Adliye hâdiseye el koymuştur. Devlet demirvolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları (nis emir anlar Ün Sar ri Muhammen bedeli 10.000 lira olan 244 kalem Havshalter ve Rezsny sistemi sür'at kontrol saati teferrüatı 25/5/1939 Perşembe günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satım alınacaktır. Bu işe girmek istivenlerin (750) Ural: Faşan Fransuva başa çıkamıyacağını ah-| edememesinden olacak Ofmyelden Flanş- * layınca işi küfüre, hattâ dayağa kadar) vile araba ile gelirken bir aralık gene bir * vardırdı. Fakat nafile', Leokadi; gene| hiç yüzünden atışmağa başladılar. Mü- “herkesin bildiği keçi inadiı Leokadj idi. Fransuvayı en çok çileden çıkaran şey | tığının karı koca için pek ehemmiyeti de, karısının kendi hiddetine karşı gös-| yoktu. Elverir ki, içki ile kızarmişken terdiği soğukkanlılık ve süküttu. Karısı | hiddet yüzünden büsbütün kanı başına rüfüre küfürle mukabele etse, onur gibi| fırhyan Fransuva, nokta* nararını mü- irsa, çağırsa Fransuvanın içi rahat e-|dafaa ederken karısı, eller göğüste çap- cekti. Hayır, o, odadaki alçak iskemle-İraz, gözü kısrağın yuvarlak ve tombul #lerden birine oturup, ellerile dizlerini) kalçalarına takılmış bir halde dişleri ara- tucaklamış bir vaziyette, gözleri yerde | sında mütemadiyen: Sabit bir noktaya dikili, iradesini pek) — Hayır, öyle deği), öyle değil, diyor- “belli surette gös'eren sivri çenesi ileri)du. fırlamış bir halde daima ayni tonla ağ.| Bu şekilde çekişe çekişe bir hayli yol zından dökülen: «Hayır, öyle, hayır öyle) gittiler. Nihayet hiddet ve sinirden ba- değil! teranesini biteviye tekrarlateâk| yılma kderecesine gelen Fransuva kısra- Bv4 stile ağzımı açar, kapardı, ğı durdurarak yere atladı: Fransuva isted'ği kad. — Beni dinle Leokadi, sabrım! tüket- — Öyle değil mi? Öyle'değil mi? Bir) rşe!, Bu defa benim hakkım var; daha söyle bakayım! diye hiddetlensin, | ne diye inad ediyorsun? Sen de görüyer- ) in, kökresin!, sun, ki iş benim dediğim gibi olmuş. Bir O ille de: defa olsun hakkımı teslim et... “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 43 b p: NN Bir kaç ay evvel başlayıp ani olarak) casınıı 'Bevkozdan gitmesi ve sonra da Avru-| gelmeğe, onun yanına oturarak onunla paya yaptıı seyahat yüzünden yarıda | keraber çalışmağa başlamıştı. Yarı inik kalmış olan «Güzel Fatma» romanına | perdelerin mahrumiyeti altında geçen ve onun vesilesile yaptığı tarihi ted -| bu saatler ikisine de pek hoş görünü - nakislen : Muazzez Tahsin 777 rahat ve aydınlık yazı odasına nâkaşa ve kavganın neden ve nasil çık- eği 'kiklere yeniden ve bu sefer kar'i bir şekilde baslamıştı. Fakat bundan evvel bütün eserleri için kâtibini çalıştırdığı halde, bu ki- tabı, her nedense, yalnız Muallânw ile başarabileceğine ve kendisi- “ne ancak onun yardımı dökunabilece - Bine inanıyordu. Bu sebebten karısn- lan hergün bir kaç saatini ona hâsret- mesini rica etti Kütüphane lodosa nazır olduğu için * Cevadın yazı odasında çalışmağa ka » rar vermişlerdi. Ancak. sert kokuları 'Muallâya baş ağrısı veren çiçekler bu- radan kaldırılmıştı, Bu sebebten Mu - allârın kocasmin teklifini reddetme * hiç bir bahane kalmamıştı. Maa - ih, böyle bir bahane mevcüd olsa dahi, genç kadın vicdanen kocasma yardım etmeğe kendisini borclu bili- or, onunla calışmaktan zevk duydu - ğunu da gizliyemiyordu.. © Binaenaley hergün bir kaç saat ko- vordu. Bazan başlarını önlerindeki kâ- jıdlardan kaldırarak konuşmağa başlı- yorlardı. Cevad karısına bir çok projelerinden, bilhassa hazırlamak istediği romandan uzun uzun bahsediyor, ona did plânla- rını anlatıyor, battâ bu projesi hakkın- da onun reyini ve fikrini ısrarla soru- yordu. Halbuki o vakte kadar bu, Ce- vadın romancılık hayatında vâkı olma- mış bir şeydi. Bir kadının fikrini sor- mak? Mağrur Cevad Kartalın bir kadı- nın fikrini sorması ve kendi fikirlerini böyle genç ve tecrübesiz birisi tarafın münakaşa edilmesine tahammül etme- si ne harikülâde bir hâdise idi? Fakat bu kızın benzerine.pek az te- sadüf edilen çok manalı bir çift gözü vardı ve tatlı bir musikiyi andıran se- sile söylediği kelimeler, derinlikleri, manaları ve yüksek bir ruh taşıyan İfa- delerile en meşhur bir muharririn bile nazarı dikkatini celbedecek derecede 'arı ve tekliflerini ayni gün parmatle yazmış olduğu cümle gözüne r lâzımdır. #lismişti.. Şartnameler parasız olarak Ankarada Ni Tesellüm ve Sevk Şefliğinden dağı Yarınki niishamızda: Sah'bsiz könak Yazan: Muazzez Tahs'n Berkand | lik tal malnamesinde gösterilen şartları va müracaatları, «23893 Adapazarmın Söğütlü. nahiyesinde | Er” Perma grama &ızı Kadriyenin 5 yaşların Muhsine #dındaki kızı yanarak ölmi tür. Tehkikat için maha müddeiumumi Ahn tahkikaü yapmış ve 3 defa evi önünde- ki su arkına düşerek görenler tarafın - dan muhakkek ölümden o kurtarılan| Muhsinenin bu kere de gene yaramaz- lığı neticesi ocakta yanan ateşten tutu- ve bu yanma meticesin- | Nevraiji, kırıx'ık ve bütun ıdurmağ; lara bırakıp #t sırtında koşmaktan büyük bir zevk duymağa başlamıştı. Bu gezmelerin onun sıhhati üzerin- de de faydası olmağa başlamıştı. İzmit- te faal bir hayat -İ geldiği günden karısına karşı olan hürmetinde bi-| mecburi bir gevşekliğe bıraktığı için daha derinlik, ona bakan gözlerin-| bir parça zayıflamış ve sararmıştı; hal- de, genç kadını lerine ksdar titre-| buki kocasile birlikte dağlarda bayır- ten bir sıcaklık vardı. Lâkin bü tireyiş|larda koşmak ve penç kuvvetini sarf eskiden olduğu gibi korkudan delil me-| etmek onun yanaklarına kan getirdi. rak, heyecan ve İsimsiz bir duyğudan| İzmitteki rengini bulmağs' başladı. geler bır titreme idi. Bir gün bu gezintiler esnasında baş- Kocasının bu yeni tavrı karşısında 0-| larından geçen bir vak'a ikisinin de ha- na karşı olan uzak ve çekingen hali he-| yatını yeni bir safhaya sokacak mâhi- men hemen kaybolmuş gibiydi ve iki-| yette idi; fwkat ikisi de birbirinden si de bundan pek memnundular; çünkü | mağrur oldukları için bu vek'a onları yeni romanı için onun fikrini sormağı nektabii bulmuştu. Hergün bir kaç saat başbaşa oturup çalışmalarına ve uzun fikir münakaşa- Jsri yapmalarına rağmen Cevadın ilk “ünlerdeki vaziyeti deği nz rar vamlı bir didişmeden ibaret olacaktı.İtam bir anlaşma tesis edecek yerde bi- Halbuki şimdi, busust hayatları müs -| lâkis onları birbirinden hafifce uzak - tesna, haricen normal bir karı kocallaştırdı. ömrü sürüyorlardı. Kendilerini ziya-| Bir sabah bermutad erkenden atlaf rete gelen silelere beraber iadei 2iya -İ ına binip gezmeğe çıkmışlardı. Ağaç- rete gidiyorlar, yaz münasebetile Bey-| hıkların arasında ağır ağır giderlerken kozda çiftlik civarındaki köşklerine ta-| anlasılmıyan bir sebebten o Muallânın şınan ve Körtal silesinin ötedenberi| ., pirdenbire şahlanıp koşmağa başla- dostu olan ailelere birlikte safa geldinel 4, Bu o kadar ani olmuştu ki Cevad gidiyorlardı, elini uzatıp hayvanın dizginlerini tuta- Bundan maada Cevad ata binmesini! e/k vakti bulamadı ve kendi âtmı da çok sevdiği için Muallâyı da bu spora| daha fazla koşturarak onu önlemekten alıştırmak istemiş, karısı için kendi eli-| başka çare olmadığını anladı. Eğer Ce- le güzel bir at seçmişti. vad mükemmel bir binici olmasaydı İlk günler ata binmekten korkan Mu-| Muajlâ ogün müthiş bir kazaya kurban allâ yavaş yavaş genç vücudünü buna | gidebilirdi; fakat bir saniye içinde va- alıştırmış, kocasile birlikte gezintiler ziyeti kavrıyan genç adam öyle bir ma- yapmağa başlamıştı. Hattâ ilk zaman-|nevra çevirdi ki bir iki dakikalık bir ları sırf Cevadın teklifini kabul etmek | mücadeleden sonra Karısını kolliatı a- için kabul ettiği bu gezintiler, yavaş) rasına alârak bir ağacın dibine uzatma- yavaş onun âteşli ve genç kalbini dol- ğa muvaffak oldu. acaktır. aksi takdirde müşterek hayatları de-| birbirine yaklaştıraşak ve aralarında| ık muvakkat teminat ile kanunun tayin saat 14.30 a kadar komisyon reisliğine Malzeme Dairesinden, Haydarpaşada (2368) Üniversite Rektörlüğünden : Tıb Fakültesi çocuk hastalıkları ve bakımı kliniği asistanlığı açıktır. Asistan- haiz olanların Tıb Fakültesi Dekanlığı- Ea, Wi, Nese, Grip, Romatizma, ağrılarınızı derhal keser. İMARA) GAMA) icalın a günde 3 kaşe alınabilir. MN) — o — —— —————— << İkisi de korkmuşlar, ikisinin de rengi sapsarı olmuştu. — Çok korktun mu yavrum? Cevadın kendi yüzünden yaralanıp ölebileceğini tasavvur ederek bir iki dakika müthiş bir heyecan geçirmiş ©- lan genç kadın, onun muztarib gözler- le yüzüne doğru eğildiğini görünce kalbinin isimsiz bir saadetle çarptığını duymuş, gözlerini okapamıştı. Onun kendisine ilk defa «sen> diye hitab e- den tatl: ve sıcak sesi, içinin heleca- İnını bir elektrik kuvvetile dişarı ver- diği için, birdenbire soğukkanlılığını muhafaza edememiş, ayni zamanda ve üstüste gelen bu sarsıntıları yenemiye- rek, korku ve dehşetle kucasına buk - muşta. İşte onun bu bakışı Cevaklın damar- larında kaynıyan kanı birdenbire s0 - Zutmuştu. Demek Muallâ hâlâ ondan korkuyor, hâlâ onun, eline geçecek ilir fırsatta kendisini müşkül bir vaziyete sokacağını düşünüyordu. Demek bü - tün gayretlerine rağmen hâlâ o kendi- sinden ilk evlendikleri gün gibi nefret ediyordu! Fakst niçin? Genç adam karısından bir kaç adım arkada ve dalgın dalgım köşke doğru dönerken bunu düşünüyor, bu ezici ve hırpalayıcı hissin kalbini kemirmekte olduğunu duyuyordu Halbuki #ypi zamanda: Muallâ da muztaribti, Onun bir saniye için göz - lerinde ve sesinde duyduğu yakınlığın geçici bir his olduğunu, kocasının bu bir saniyelik samimiyetine pişman O * larak derhal kendisini geri çektiğini zannerliyordu. (Arkas var)