ie | e ZİBATTAL GAZİİİ Battal Malatyaya döndü! - Battal, bu sözlere zerre kadar ehem- miyet vermiyordu. Yalnız, üzerine al- dığı vazifeyi düşünüyordu... Halbuki o, vazifesini tamamile ifa etmişti, Bi - zans imparalorunun askerlik vaziyeti nin içyüzünü tamamile öğrenmişti. Fazla olarak da, şehirde bir ihtilâl çı” karmış.. bir hamlede imparataru tah - tından indirmişti. Bu yüzden hasıl o * lan karışıklık da, bir hayli zaman de - vam edecekti. Şu halde, yapılacsk bir şey varsa, derhal Malatyaya dönmek. iyeti Ömer beye bildirmek.. bu büyük fır -| sattan istifade etmekti. Battal da böyle yaptı... O akşam, Üs- küdar yakasını geçti. Geceyi orada ge- girdi. Ertesi gün, sabah namazımı kılar| kılmaz, Devzade Aşkarın gözlerinden öperek eğerini vurdu. Ver elini Malat-| ya deyip, yola revan oldu. * AKIN. Battal, Aşkarı dörtnala tlgar ederek on beş gönde Malatyaya gekli. Onu gö“li genler tasccüb ettiler. | — Bunca küffarın içinden nasıl kur- tulup gelebildin?, Biz, artık senin ha- ıyatından ümidimizi Kesmiştik. Dediler. Battal, doğruca Ömer beyin sarayına gitti, Biltün beylerin huzurunda, gör- düklerini ve yaptıklarmı nakletti — Duracak zaman değildir. Küffarın bu zebun zamanımda, onlara göz açlır- mamak gerektir. Dedi. Örner bey (le diğer beyler, büyük bir sevinç ile tekbir getirdiler. Kalkıp Bat-| talın boynuna sanlarak alnından ve gözlerinden öptüler. Battal Gazi, oradan kalkıp evine gel- di Devrade Aşkar, neş'esinden tatlı tatlı kişnedi. Battal alası 'Tâvabil, bu kişnemeyi duyar daymaz; — Geldi. aslanım geldi. Diye, haykırarak kapıdan fırladı. Battalın dizlerine sarılarak büyük bir sevinçle öpmiye başlamıştı, Tâvdbilin bağırmasını duyan Saide batın ile Zeyneb de koşa koşa geldiler. Hasret ve meserret göz yaşları ârasın- da Battalı karşılayıp Cenabıhakka şü - kürler ettiler. Saide hatun, tarif kabul etmez dere- cede sevinmişti. Fakat Zeynebin sevin- ci, onu kat kat geçmişti. Çünkü genç kadın, sevgili kocasının Bizans diyarı na gittiğini öğrenir öğrenmez, artık 0- nun hayatından ümidini kesmikti, Sai- de hatunun verdiği teselli ve nasihatler kâr etmemiş göz yaşları, bir gün bile dinmemişti. İşte, iki aya yakın bir müddet, bu 17“ tırab içinde yaşamış olan genç kadın, şimdi sevgili kocasını, kahraman Bat talını görür görmez, memnuniyet ve meşerretinden, adeta sermest olup git- mişti, * Battalın evinde bu neş'eler ve şenlik- ler devam ededürsum; bu taraftan, Ö- mer bey, yapılacak işler hakkında, memleketin beylerile müzakereye £i - rişti. Bu müzakere neticesinde, (halife (Abd81-Melik)e bir name yazılmasına karar verildi. Bu nâme yazılıp gönderildi. Battal Gazinin büyük tedakârlıklarla elde 6t-| tiği netlee bildirildi. Ve sonunda da: (Bizler, cümleten cenge hatzırız, ve lâkin kuvvetimiz, kâfi değildir. Eğer tez elden bir ordu gönderilirse, derhal | Bizans üzerine gideriz. Küffarın şu zebün vaktinde, kaleyi kolayca zapte- Ehli Islâmı, Bizans kâfirlerinin inden halâs eyleriz.) Denildi. - * Aradan iki ay geçtiği helde, halife- den hiç bir cevab gelmedi. Çünkü, sal- tanat hırsile memleket dahilindeki ra- harb etmek için büyük bir ordu gön -|İşte halife, ancak bu korkudan dolayı derecek vaziyette değildi. Hattâ, Afri- Ömer beyir mektubunu nazarı dikkate kanın şimal kıyılarını baştanbaşa| almıştı. Uzun uzun düşündükten sonra; zaplettikten sonra aya geçen or-| Ömer beye bir cevab yol du bile ihmal edilmişti. Endülüs Halife, gönderdiği leri, arkalarından o kuvvet iltal Gazinin kahramanlıklarını için müşkü ediyordu. Ve sonra, yakında bir ordu gün (imdadi.) diye feryad etmekteler | göndere yordu. di (Abdurrahman) ismin bir kumandan, (Fransa) aşarak (Puvatye denileh M ismindeki frenk ile dehşetli bip harbe gir kuvveti, kâfi raman kumandana vektile im: trilsevdi Fransa ve İtalya kâmi Bu ordu ile Bizans üzerine yürümek tilâ edilecekti. Halbuki; hilâfet tahtına | mümkün değildi. Çünkü, Bizans asker dişleri ve tırnaklarile sarılmış olan ha-İleri ne kadar bozuk düzen olursa ol - life, saltanattan başka hiç bir şey dü-|cun. hiç şüphesiz ki bu küçük halife or” şünmiyerek Endülüs ve Fransadaki| dusunu bir hamlede perişan edecek ka” kahramanları, kendi mukadderatnâ |dar çokluk ve kuvvete mabkti, terketmişti. Battal Gazi, bu perişan kıyafetli in- Bu vaziyette olan halife, hiç şüphe -|san sürüsünü görü» siz ki Bizanshlarla da harbe girişmek | meden fikrini söyledi: Fakat, Bizanslılar, büyük bir! — Ber, bu dilenci kıyafetli adamla” ediyorlardı. İkide birde, |rm arasına girip de, cenge gidemem. halifenin hükmettiği yerlere baskınlar | Bana, bir kaç yöz Türk atlısı verin, On yapıyorlar, hududlardaki müslümanla” | larla, Rum diyarının içine kadar gire- ra rahat ve huzur vermiyorlardı. yim. Düşman kalelerine akınlar ede Günün birinde, Bizans ordularının| yim Suriyeye hücum (etmeleri, ve hilâfet! Dedi. tahtın: üst eylemeleri ihtimali vardı.i Orman Umum Müdürlüğünden İki muhasib alı-acak © bağlı devlet orman işletmeleri vevirlerinde istihdam edil - Hra Gcretli iki muhasib alınacaktır. A — Şartlar şunlardır: 1 — Memurin kanununun 4 ncü maddesi 2 — Yüksek Ticaret mektebinden mezun $ — Umumi muhasebe ve sanayi muhasebesile devlet muhasebesine vâkıf bu- Aradan çok zaman geçmeden, bu or” yirmi beş bin kişiyi geçmiyen bu küçük ordunun an” kun zam askerdi. Di- (Arkası var) larını haiz olmak. ulunmak, ak muhasiblere aylığından başka eymen ayda 15 ira Şu kadar ki umum müdürlükçe mahallerinde ikamet- bu bedel verilmiyecektir. C — Muhasibler kıdem; kazandıkça çalışma vaziyetleri ve kabiliyetleri de na- zarı dikkate alınanak devlet memuru hakkındaki mevzuatın tesbit ettiği müd - dette fiilen terfi ettirilecek ve umum müdürlükçe tayin ve Ziraat oVekâletince tesbit olunacak miktar üzerinden maaşları arttırılacaktır. Talib olanların aşağı - daki fıkrada yazılı evrakla 6/4/909 Pazartesi günü akşam saat 17 ye kadar An- karada Orman Umum müdürlüğe müracaatları lâzımdır. 1 — Hüviyet cüzdanı. 4 — Orta ve yüksek tahsil diplomaları. Z $ — En son ikamet ettiği yerde mahalli zabıtasından alacağı iyi hal ve tezkiye varakası. 4 — Tam teşekküllü resmi bir hastaneden alacağı umumi raporu. 5 — Halen çalıştığı ve evvelce çalışmış bulunduğu müessese veya resmi bir daire varsa bunlardan alacağı durum vesikası ve Bonservisi. 6 — Kendilerini tesviye edebilecek tanışmış zatların sarih adreslerini bildirir muhtıra, 7 — Gelirlerini ve en son kazanç miktarını irad veya maaş olarak gösterir bir not varakası, © (2030) emegi > Yemekleriniz n dezzet ve nefe setini, ancak ÇAPA MARKA BAHARATINI Kullanmakla temin edebilirsiniz. 15 gramlık Sale ve baharat Paketleri her yerde 5 kurustur. kiblerile uğraşan habe, Bizanslılarla rörmez, hiç çekin-| Son Posta'nın tefrikası: 69 Tatarlar ve lığın bütün gururile aya Tercüme eden: Hü Bunur üzerine, belâğıtimi sarfetmek Yizumunu hissettim, Fakat büyük bir muvaffakiyet temin etmiyeceğini derhal anladım. Dinleyicilerim gayet ateşli idi - ler. Gürüğtü patırtı benim tesis ettiğim süküna pek az imkân bırakıyordu. O za- man, daha müessir çarelere baş vurdum. Bu karışıklıklara bir panik sebebiyet vermişti. Buna ancak daha hakiki bir kor- ku, bir çare teşkil edebilirdi. Tavrımı de- İğiştirdim, Kam'a şikâyet edeceğimi söy- liyerek tehdide başladım. Kami derhal i İtedib hareketine sevkedeceğim! anlatı - yordum. Daima teşvik edilen tarafa gi - den avam halkı mazur görüyordum. Ben bu sözlerimi dinliyenleri isyan cürmü ile kabahatli buluyordum. Biraz etraftakile - rin titremeğe başladıklarını, (boyunları bükük bir hale geldiklerini gördüm. Bo - yarların en şerkeşlerinden biri: — Halka doğrudan doğruya aiz hitab e- diniz. Size itant ederler, Bizi itham ede- cek yerde hüsnü niyetimize şahadet ede- ceksiniz. Bir hayli mükavemet gösterdim. Teklif edilen tehlikeli rolü hiç bir zaman kabul elmiyecektim. Fakat buradan ayrılmak için merdiven başına geldiğim zaman, | muvasalatımdanberi büyük bir endişe ile çırpınan hâlkı yarıp ta bir yol açmak izo- kânını göremedim. Biraz evvelki Boyar: — Bu zavallılara siz söyleyiniz, dedi ve hiç şüphesiz bu yeni hitabet kürsüsünde bana arkadaşlık etmek için merdiven ba- şına doğru ilerledi Dişlerine kadar müsellâh üç Yeniçeri müslümanlığın bütün gururile orada du- | ruyorlardı, Azametli tavırları birer hami vaziyetinde bulunduklarını gösteriyor - du. Bu maceraya bir hatime çekmek mec- buriyetinde kaldığım için, halkı hayrete düşürmek gayesile iptida bu cüreti Ye- niçerilere kendimi saydırmak Tüzumünü hissettim. Metin bir tavırla onlara: — Bursada ne yapıyorsunuz? dedim, İçlerinden biri cevab verdi: — Bu kâfirleri müdafaa ediyoruz. — Müdafaa mı ediyorsunuz? Kime kar- şı? Nerede onların düşmanları? Bu düş- manlar padişah mı, yoksa Tatarların! Kam'ı m? Böyle ise, siz Âsisiniz demek oluyor. Burada hüküm süren karışıklığın yegâne sebebi sizim olmanız icab eder. | Bundan dolayı cezanızı vereceğime hiç İşüpheniz olmasın. Ben daha sözlerimi bitirmeden Türkle- İrin gururu korkuya inkılâb etmişti. Söz. lerimi dinlemek için yerlerinden kalk » muşlardı. Mazeret beyan ederek meri « | venlerden indiler. Yardımcı kuvvetler &- izerinde ihraz edilen bu ilk muvaffakiyet halkın dikkatini celbetmişti. Halkın sü - kütu bana iyi bir alimet gibi göründü. ! Bumun üzerine ilerledim. Sesimi yüksel. iterek rumca söylemeğe başladım. D6 - mosthene'in bütün muvaffakiyetlerini ihraz edeceğim sırada, bir sarhoş, halkı yararak ve muarız bir pehlivan gibi kar. şıma dikilerek şu sözleri söyledi: İ — Biz açlıktan ölürken sir itantten, İ sükünetten, zireatten bahsediyorsunuz. | Bize ekmek getiriniz. İşle birim ihtiyacı miz budur, | Halk hiddetli bir halde: ! — Evet, ekmek diye tekrar etti, O zaman, bütün kurduğum binanın ye | kıldığını ve ihtiyatsız bir surette kendi. imi attığım vartadan kurtulmak için hiç hs RE görerek ellerimi cebime um. İki avuç para çıkararak | bunları kalabalığın üzerine serptim ve: — Alınız, dedim, işte, çocuklar, size ekmek. Evlerinize gidiniz. Orada refaha kavuşacaksımız. Sahne derhal değişti. Herkes parayı ka. pışmak için birbirini itip kakmağa başla. dı, Sarhoş her taraftan hücum edenlerin ağırlığı altında ortadan kayboldu. Tah. kirlerin yerine hayır dualar işitildi. Beni ke sevkeden gayrete müsavi bir mü- sareatla buradan çekilmeğe kalktım. Mas Dişlerine kadar müsellâh olan bu üç yeniçeri müslüman- Baron de Tott'un hâtıraları ETE 3 yeniçeri kta dimdik duruyorlardı seyin Cahid Yalçın ları arasında arabama kadar ilerledim. Halk ertesi günü evlerine avdet ettiler, Nutuk ve nasihat verdiğim manastırın kapısında beni bekliyen arkadaşım ihti, yatsızlığımın netiçelerınden merak Ve endişe içinde idi. izi tekrar bu İ anca, ikimiz de pek sevindik, yolumu « 2a devam ettik. Boyarların vermiş oldule ları yiyecekleri her gün idare ile istihlâk ediyorduk. Geçtiğimiz köyler, Buğdanı İkaplıyan tahrib sahası içinde buunduk « ları için buralarda ancak geceleyin barı nacak bir yer temin edebiliyorduk. Eflâk ülkesi de Kam'a Utihak edecek bazı Tajar kuvvetleri tarafından & memleketlerini harab etmekten bir şey yapmış değildiler, Bu Türklerin irtikâb etmedikeri hiç bir tecavüz kal « mamıştır. Tıpkı serkeş bir takım askerler gibi ki bir şehri yağma ederken her şeye canlarının istedikleri gibi tasarruf et « mekle iktifa etmiyerek hiç arzu edilmi « yecek müuvaffekiyetleri bile elde etmeğe kalkarlar. Bazı Sipahiler (1) ihtiyar Yaş Jbudi hahamana ve Rum başpeskoposuna bile tecavüz edecek kadar işi ileri vardır. mışlardı. Nihayet, çok yargunluktan ve pek mrüşkül bir perhizkârlıktar, sonra Kiche. now'a vâsıl olduk. Vali bize gayet İyl yemekler ve rahat bir ev tahsis ederek her şeyi unutturdu. Artık on iki fersahlık yolumuz kalmıştı. Sabahleyin erkenden yola çıkmağa hazırlanıyordum. Fakat u- yandığım zaman, bu yolculuğun imkân « sızlığını haber verdiler. Bir gün evvelki şiddetli soğuğu şimdi o kadar bol kar ta- kib etmişti ki yolumuz dağlardan geçece- Bi için arabaların müruru imkânsız bir hale gelmişti. Maamafh ben Kam'ın nezdine avdeti- mi geciktirmek için ittilak etmiş gibi gö- rünen bütün bu müşkülâta mağlüb olmâ- mağa azmetmiştim. Fakat daha az faal ve dâha yorgun olah yanımdaki ihtiyar Ta. tar arabaları ve eşyayı muhafaza için Kichenow'da kaldı. Ben kızakla yola çık. (Arkası var) Başı ağrıdan çatlıyacak gibi En şiddetli baş ve diş ağrılarını dindirir. NEVROZİN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser, NEVROZİN Nezle, grip ve roma- tizmaya karşı çok müessirdir. e L O ETEL ri PA YAT maffh, bu rio'at gayet şerefli bir surette yukun geldi. Bana Yol acan halkın alkış.