ZE '015 de gard cephesinde bir Alman makineli tüfek kolu Süzan, ithamkâr bir tonla sözlerine devam ederek: — Siz Alman değilsiniz, siz Fransız- gayet tabi bir dille protesto etmekten de geri durmadım. Süzan benim bü pro- testolarıma kulak bile vermek istemi- yordu. Ayni ithamkâr sözlerine devam etti: — Biz şimdi sizinle danstan bahse - diyorduk; bana fransızca olarak: «Ben sizinle yirmi defa dansetmek ietiyo - rum» cümlesini söylesenize!. Süzanın iği cümleyi söyleyince, Süzan sevinçle haykırdı: — Tamam, ben zaten bunu bekli - yordum! Hiç bir Almdn, doğru olarak hiç bir zaman «Danser» (1) kelimesini *elâffuz edemez!, Gene hiç bir Alman <Vingts (2) kelimesindeki #V> harfini de doğru olarak söyliyemez!, Süzan, ufak bir fasıladan sonra daha elddi bir eda ile sözüne devam etti: — Hem esasen Madam Sofi birini ba- na gönderdi mi, ben mutlaka bundan bir fevkalâdelik beklerim. Hiç çekin - meden siz bana açılsbilirsiniz!. Sizi gö- Yür görmez, derhal zahiri hüviyetini - zin altında bambaşka bir hüviyet giz U olduğunu anlamakta Pu vaziyet beni birar düşündürdü. Önceleri, Madam Sofi'nin mel'un mey- hanesine niçin bir milden fazla yak - laştığıma, herhangi (bir gizli Fransız ajanının yardımı olmadan niçin kendi | ku: kendime bir yer bulmadığıma adatns- kıllı canım sıkıldı. Fakat, sonraları ce- reyan eden hâdiseler, bu can sıkıntı - mın tamamen manasız olduğunu, Sü - zanı tanımakla hiç de zarar görmediği- mi bana isbat etti. Öyle insanlar vardır ki siz ister is - temez, daha ilk görüşünüzden itibaren onlara itimad edersiniz!, İşte Süzan da bu cins insanlardan biri idi, Sonradan öğrendöime nazaran Süzan tam mana- sile bir casus olmamakla beraber, âra- da sırada Madanı Safiden, Due'de bu - lunan birisine bazı haberler götürür - müş.. Polisce herhangi bir şüphe altın- da olmadığı için Süzan, hiç de dikkati celbetmeksizin bu işi pek &lâ başarı -|zimin yormuş... Aradan henüz bir gece bile geçme - ği halde, bütün plânımı kıza açmağa karar verdim. Bu belki de biraz teh - Tikeli idi, fakat bu tehlikeyi göze al - mak lâzımdı. Süzan, benim alelâde bir insan olmadığımı pek çabuk anlamıştı. Şayed o bir hain olsaydı, beni çoktan ele verebilirdi. fakat Süzen hiç de bir hain değildi. (0) Danser: Dans etmek, 4 Vinst: Yirmi. Gerek babasının gerekse annesinin bu meseleye aid biç bir şey bilmeme - leri lâzım geldiği hakkındaki düşün - celerime o da iştirak etti. Vakıâ Sü - zs#nın babasından bazı malümat almak mecburiyetinde idik, amma bu malü - matı dolambaclı yollarla tedarik etme- ğe çalışıcaktık. Süzan: — Hakikaten, dedi, bab#m lüzumu olam bütün malâmatı bize verebilecek bir vaziyettedir. Çünkü babam, bu ha- valldek; şebekenin başlıca tekatü nok-| tasından bir mil mesafede bulunan Av- yon ihtiyat yolunda senelerdenberi ma kascılık yapıyor. Ertesi gün, şimendifer hattına mü - vazi olan şose boyunca tesadüfen do - Yaşıyormuşum gibi yaparak, o havaliyi iyice tetkik ettim. Harita üzerinde ilk seçtiğim yer, galiba bu işe yarar yezâne yerdi. Şimdi benim önümde duran en mühim vazife, bu noktanın nasıl mu - hafaza edildiğini öğrenmekti. Yolların tekatü ettikleri yerde bir işaret kulübe- si vardı; kulübenin yanında bir nöbet- çinin bulunduğunu farkettim. Bu nö - betçiden manda burasının muhafazasi- le mükellef herhangi birisinin bulun - duğunu zannetmiyordum. Diğer nö - betçi, bu nöbetçiden çeyrek mil mesa * fede bulunuyordu. O akşam, akşam yemeğinde, Süza - nm babasından her ne öğrenmek müm künse hepsini öğrendik, Ben Süzanın sual sormasını tercih ediyordum; çünkü da plânımın teferrilatını bulunduğu için tabiatile bana lâzım 0 len noktaların hangileri olduklarını da pek âlâ kestirebiliyordu. Çok reçme - den gayet milhim bir kaç noktfyı tes - bite muvaffak oldum. İlk öğrenmeğe muvaffak olduğum nokta şu oldu: As- ker taşıyan trenler Due, Lan şimal ana hattından; yök trenleri ise umumiyet - le, Due'nin birkaç mil cenubu garbisin- de Du, Arras ana (hattından ayrılan senub hattından gidiyorlardı. Gene öğ- rendiğim noktalardan biri de, erzak ta- şıyan trenlerin, gayet (muntazam bir tarifeye tabi (olarak ve netliren, oda birkaç dakika için, geç kalarak sefer et tikleridir. Fakat bütün bu öğrendikle- içinde hepsinden o mühim olam şu idi: İşaret kulübesi civarında bulu - n#n nöbetçi, her (gece tam saat İkide işaret kulübesine girmeği adeta gayri resmi bir itiyad haline getirmiş. çünkü isaretçi tam saat ikide kahve pişirir ve nöbetçi ile beraber içerlermiş.. Nöbet- çi, ancak beş veyahud on dakika için kendi yerinden ayrılırmış.. masmafih bu zaman içinde de, işaret kulübesinin venceresinden yolu gözlemek kabil # miş. tablt bu, dışarıdan da farkedile - bilen bir hareketti, Süzan tarafından hüviyetimin keşfe- dilmesini istisna edersek, bütün plân - larım, şimdiye kadar hiç bir müşkülâ- ta uğramadan mükemmelen tatbik e - dildiler.. fakat şimendifer hattını tah - rib edeceğim gün müthiş bir korku ge- çirdim, Her şeyin olup biteceği (ogün, işimi bozacak en ufak bir engelin bile kal - maması için, her şeyi (bir defa daha gözden geçirmek düşüncesile bir saat kadar Lan'da dolaştım. Cephehin her iki tarafında, harb sahasına yekın cep he gerisindeki şehirler, şu veya bu iş münasebetile, şehirde serbestçe dolaş - mak hakkını haiz bir sürü (münferid askerlerle doludur. İnzıbatlar bu as - kerlerin beherini durdurup vesika so - ramazlard:. Çünkü bu vaziyet, bir sü- 5 rin geri kalmasını mucib olabilirdi. P (Arkan var) SOLDAN SAĞA ve YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Gazetemizde çıkan «Battal Gazi» ro- manının muharrir. 3 — Meramını anlatmak - Bilgili, 3 — Dostlar - Lâtife, 4 — Valdli - Bir binanın üstüste olan ber dairesi, 5 — Bayram. 8 — Yükseliş. 7 — Bazan onu yapayım, derken göz çı - karan da olur - Böyle olduğu muhak- kak mıdır? manasında şöylenilir. Güçleştirmek - Cemi edatı. Arab yazısında bir yazı tarsı - Mazli şühudinin öçüncü şahıs lâhikas, 19 — Harbi umumlide meşbur olan bir ce- sus kadın. 1 284 56671890 a le arar Bovelki bulmacanın eri gekli Milli Küme maçları Fenerbahçe Ankara Gücünü 4-1 yendi Oyun ekseriyetle Fenerin hakimiyeti altında geçii. Fenerin gollerini M. Reşad, Naci, Yaşar, Basri attılar Dünkü maçtan heyecanlı bir safha Şehrimize gelen Ankaragücü futbol! takımı dün fik maçını Fenerbahçe ile| yaptı. Birçok dedikodulara tadı kaç” seyirci toplanmıştı. Hasılât 366 lira... dar birşey kalmaktadır.) ral Ali Hikmet için üç dakika süküt edildi. Bilâhare ilk ve güzel hücumuli sıkı bir şütünün direğe çarpıp Fener kalesine girmesile bir gol kazandılar, Bu gol maneviyatlarını yükselt den on dakikan kadar çok hâkim dılarsada başka sayı yapamad lar. Forved hatları iyi anlaşmakla beraber çalım yüzünden netice alamadı. Bu tazyikten kurtulan Fenerliler sıkı hü” cuınlara girişerek Ankarağücü kale - sine inmeğe başladılar. 1! inci daki- kada Esad bir gol kaçındı. 15 inci daki- kada Basri boş kaleye topu atamadı. Esadın soldan yaptığı güzel bir akım da kaleci kesti. Fenerliler mütemadi - yen sıkıştırıyorlar, fakat netice yok... 30 uncu dakikadan sonra oyunda teva* zün hâsıl oldu. Her iki takımın karşı- lıklı akınlarından sonra birinci devre 1-0 Ankara lehine neticelendi. İkinci devrede sıkı bir hücum ya - pan Feneritler, Ankardeüceünün bi - rinci devrenin İlk dakikasında kazan dıkları gol gibi, beraberlik sayısını Jar başlamaz soldan M. Reşadın attığı frikiki Ankara kalecisi elinden katır - Di Yaşar yetişerek topu kaleye sok - EM mütemadiyen atak yapı” yor ve hafbeklerle forvedin güzel o - yunu neticesinde top Ankara kalesin den ayrılmıyor. İkinci devrenin 17 li dakikasında sol hafı çalımla zeçen Na- ci mukabil zaviyeden sık; bir vuruşla ikinci Fener golünü attı. Bir dakika sonra bir korner vuruşunu 18 çizgisi dişmda yakalıyan M. Reşad, oyunun en güzel golünü yapmağa muvaffak oldu. Bu üç golden sonra Fenerbahçe açıklarla oynıyarak Ankaragücü de - İ fiamsını müşkül vaziyeflere sokuyor... 23 üncü dakikada Nacinin ortaladığı topu demarke vaziyetie yakalıyan Bas ri mükemmel bir vole fle Ankara ka - lesine soktu. Ankaragücünün muka - bil akınında Hamdi bir gol kaçırdı. Fenerin hâkim oyunu devam ediyor. Kâçan birkaç fırsattan sonra oyun bitti ve Fenerbahçe maçı 4 - | kazan- dı. Fener takımında; Lebib, AH Rıza, B- sad ve bilhassa Reşad çok iyi idiler. Ankaragücünden başta Semifı olmak üzere Ali Rızx, Abdul ve Hamdi iyi oynadılar. Ankaragücü: Kefer - Ali Rıza, En “ mış olan milli küme maçlarının karar): sız vaziyeti dolayısile sahaya pek az (Stad ve diğer masraflar çöktiktan!i sonra genel direktörlüğe 150 lira li Maça başlanmadan evvel eski Türki Spor Kurumu başkanı merhum Gene-|! yapan Ankaralılar sol açık Hamdinin!; .| Fikret, ” Bugünkü spor hareketleri Mecidiye köyünde: 76 kilometrelik bisiklet yaranı sat & Taksim stadında: Anado'uhisar - Galata Gençler onat ; 930, Barkohba - Demirspor seat İLi8, i (Beykoz - Kurtuluş) - (Kasımpaşa - Ge- lataspor) muhteliti saat 13, Cİ. Bpor » i Pera) - (Topkapı - Arnavudköy) mub- İ telli saat 14,45, Ankaragücü - Vefa İ Gmili küme) saat 1630 Nivea ver - Abdul, Semih, İsmail - Hamdi, Muzaffer, Fahri, Hamdi... Fenerbahçe: Hüsameddin - Muzaffer, i Rıza, Angelidis, Reşsd “ Refik Osman hastalandığından gele » memiştir.) * Dün Fenerbahçeye #-! yenilen An * karagücü bugün ikinci maçını Vefa ile oynıyacıktır. Seyahal yorgunluğu ve bilh; saha yabancılığı dolayısi” le hakiki oyununu gösterememiş olan Arikera takımınm bugün daha iyi bie oyun çıkaracağı tahmin edilmektedin Vefalılar da maçı kazanmak azmile ve en kuvvetli kadrolagile çiikmaktadıp” yapmağa muvaffak oldular. Oyun batş-| lar... MTO Güneş klubü kongresi Güneş klübü kongresi dün klüp mer kezinde yapılmış, fakat bazı hesabla “ rn tesviye edilememiş olması dolay» sile tekrar toplanmağa ve iki sy sonra fevkalâde bir kongre yapılmasına Ke rar verilmiştir İngiltere Kral kupası maçları İngiltere Kral kupası maçlarının 48 mi finali dün yapılmıştır. Ligde ikinci vaziyette olan Wolver hampton ayni ligdeki Grimeby takımı" nı 5-0, Portsmouth takımı Hudderef- #eld takımını 2-! mağlüb ederek # « nale kalmışlardır. Şişli takımı Ankaraya gidecek Şişli klübü 29 ve 30 Martta fi maş yapmak üzere Ankaraya gidecektir. HALK OPERETİ Bogün 15 da Zozo Dalmasla Çocuk Esirgeme teşklilitımızın köyle rimize kadar yayılması için yüda 1 B- ra verip üye olalım.