25 Mart Sayfa 7 EN MİZAH Tiyatro münekkidi kadın muharrir Yazan: İsmet Hulüsı wÜç Nokta» gazetesinin sahibi odasın- 8x düşünüyor, ve kendi kendine söyle - niyordu. — Gazetenin sürümünü arttırmak için muhakkak bir yenilik yapmak lâzımdır. Bunu söylerken de yapıcağı yeniliği bulmak için önünde duran eski gazete - ileri evirip çevirip bakıyordu. Bu sırada|i li kapı vuruldu. «Üç Nokta» gazetesinin sa- bibi seslendi: — Buyurun: İçeriye iyi giyinmiş genç bir kadın gir- di, Gazete sahibi yerinden kalktı. — Bir emriniz mi var bayan? — Estağfurullah «Üç Noktas gazetesi -| nin sahib ve başmuharririle görüşmek istiyorum. | Sahib ve başmuharrir, her ikisi bir ara- da, Üç Nokia sahibinin kollarını kabart- mıştı, Kollarını indirdikten sonra cevab verdi — Ruyurunuz bendenizim! — Efendim, şunu arzedecektim, Ben gazetenizde çalışmak isterim. — Hay hay, fakat siz gazelede ne yap- mak istersiniz. Magazin mi? — Mağazin. yani mağaza.. Hayır hayır bon öyle mağaza mağaza dolaşmaktan pek hazzetmem! — Rüportaj yapar mısınız? — Evet biraz makyaj yaparım, amma Bunun ne mahzuru ver, — Hayır anlatamadım.. her ne ise, sizi keifhbarata versek”. — Rica ederim bay, ben telefon başın- Ön herkesin sorduğu numaraları mı söyli- yeceğim? — Olmadı. onu demek istemiyorum. Fakst başka bir şey bulalım, Daha iyisi Biz söyleyin, gazetede ne yapmak isler « giniz. — Ha sunu söylesevdiniz. Benim bütün arzum gağslenin tiyatro münekkidi ol - mak. «İlç Noktas gazetesi sahibinin beyninde Bir şimşek çakıştı. İste günlerdenberi düşündüğü yeniliği ortaya alabilecekti, Mazetesinde bundan böyle tiyatro tenkid- Teri çıkacak ve bu tenkidleri bir kadm yazacaktı. Bundan iyi, bundan yeni ne ©- İsbilirdi. Senelerdenberi her gazetede tiyatro #enkidleri çikıyordu amma, bir defa ol. sun bir kadın tarafından yazılmış bir ten- Bid çıkmamıştı «Üç Noktas gazetesinin sahibi yerin - den kalktı, Kadına doğru Iki adım attı: — Olmaâz mı bay? — Niçin olmasın bayan, maalmemnmu « niye. Siz bugünden itibaren bizim tiyat- ro münekkidimizsiniz. — İsminiz neydi? ye Perder, bir isim, bilhassa bir tiyatro münekkidi için bundan daha güzel isim olamaz. Yarın gazetenin birinci sayfasına eye intişabınızı 0- rim. İşte Şehir Ti- biletleri, Bu akşamdan tezi yok gidiniz ve ilk tenkidinizi yazıp yarın muhakkak getiriniz, — Hay hay bay, Üç Nokta gazetesinin okuyucuları erte- si gün gazetde şöyle bir ilân gördüler: hk emearaveromzim ( Tiyatrodan en iyi anlıyar. münekkid Bayan Lübiye Perder : Yarından itibaren gazetemizde tiyat- ro tenkidleri yazacaktır. Ve bir gün sonra Bayan kid neşredildi: «Şehir Tiyatrosuna giderken, tuvaleti- me ve giyimime çok dikkat etmiştim. Sa. bah erkenden berberime gittim. Saçları- İma yaptırdım, manikürümü düzelttim, Ve makyajımla ronun bağ- lamasına on dakika kala girdim, Etrafı ma bakındım. Pek o kadar güzel giyin- © gün akşama kadar evde meşgul oldum, Tiyatroya * vermen aş «biye Per-ih, derin Şehir Tiyatrosunda #emsil edilen bir piyes hakkında yazdığı aşağıdaki ten- Namuslu bir kadını koruyan genç bir cinayet işledi İzmir, (Husust) — Dün gece Tepecikte Alman kulesi civarında, içki masasında başlıyan bir münakaşa yüzünden bir ci- nayet olmuş, bir delikanlı ölmüş; Ağır- ceza mahkemesi suçluyu mahküm ctmşi- tir, Cereyan eden ve üç saatte bitirilen muhakemede hâdise şöyle tenevvür et- miştir; — Said, 33 yaşlarında bekir bir sdam- dır. Tütün mağazasında amelelik eden Naime adında dul bir kadınla evlenmek veya evlenmek vesilesile tanışmak eme- ilindedir. Namuslu bir kadm olan Naime, tesadüflerin hazırladığı bir alâkayı kabul edecek kadınlardan değildir. Fakat Sa'd, mutlaka bu kadınla tanışmak istemiş, mahalle bakkalı Abdullah ile kendisine haber göndererek evlenmek istediğini bildirmiştir. Naimenin bu teklife verdiği cevab sü- küt olmuş, Seld bundan sonra kendisi Naimeyi bulmağa karar vermiştir. Filha- kika dün akşam tütün mağazasından çı- kan Naime, yolu üzerinde Saidle karş laşmış ve Said Nalmeye: «— Naime, sizinle mes'ud bir yuva kur- mak isterim, Ben bir sergüzeştçi değilim. Seni mes'ud edeceğim.» Demiştir. Naime bu teklife müsbet bir cevab vermemekle beraber Saidle ko- nuşmağa başlamış ve Saldin teklifi üze- ine Saidin a'lesi efradile tanışmak üze- re onun evine gitmeye muvafakat etmiştir Fakat Satdin Naimeyi sürüklediği ev dt evi değil; Sıtkı adında bir adamın Nâime, Saidle birlikte girdiği ev- de bir içki masasının kurulduğunu, bir kaç kadının masada oturduklarını, kadın- erkekli içki âlemi hazırlandığım görmüş ve bu masaya oturmak istemiye- | rek Saide; Beni namuslu bir eve götürmen lâ- zımdı. Burası bir batakhaneye benziyor. Müsaade edin, ben gideceğim, demiştir. Sa'd tem'nat vermiş ise de, Naime kan- dırıldığını ileri sürerek bu evden o çık- makta ısrar iş ve cebir karşısında mâ- sava oturmuştur. Bu sırada bu eve gelen Ahmed oğlu Hüseyin adında bir delikanlı vâziyeti an- ke bir miş kadınlar göremedim. Ben onların|lamış ve Saidin, kendi tanıdığı kadınları hepsinden daha güzel giyinmiştim. Daha| nasıl kandırdığını > bildiği için müda- güzel görünüyordum. Perde açıldı. Sahneye ilk çıkan Bedia oldu. Arkasında siyah bir rob vardı, Saç- ları her zamanki gibi kesik ve briyan - tinli idi. Bedianın siyah robu fena değil fakat önündeki kırmızı düğmeler biraz büyük düşmüş, düğmeler daha küçük ol- gül de düğmelerin aksine biraz küçük. l Halbuki gülün büyük olması lâzımdı. Ço- | rapları ince ve renkleri son moda, yal "| nız iskarpinleri çoraplara pek uygun de- Hil, daha tuvalete bir çift iskarpin güzel giderdi. Bedlanin saç tuvaletini! de artık değiştirmesi zım, Kesik, bri - yantinli saçlar gerçi kendisine yakışıyor. sn da, bugünün modasında bu tarz saç hiç yoktur. Sahneye ikinci çıkan Şaziye oldu. Şa- ziye gitride daha şişmanlıyor, kendisinin biraz perhiz etmesi, biraz yol yürümesi muhakkak elzem. Saçlarını kızıla boys- mış, Fena gitmemiş, daha biraz da kızıl- İlaştırabilir.. giydiği elbise fazla dar, De- İha bol elbine ona yakışacak. Yalnız elbi « İsenin yakası olmamış. O tarz elbiselere daha kapalı yaka daha yaraşır. sonra İson modada etekler biraz daha kısa, Hal buki Şaziyenin etekleri uzun, kısaltması Yâzım, Sahneye üçüncü olarak çıkan Cahide Hide. Siyah ve çok açık sire bir tuvaleti var, model. doğrusu çok beğendim. Ken- dine de fena gitmiyor. Fakat Cahide bu tuvaletini siyah yapacağına âciverd. Saks blösü yapsaydı daha hoş olacaktı. Çünkü saçlarının rengi çok açık olduğu için bu renge maviye bakan renkler ya- İkışır, frapam olur. Cahidede şu noktaya da bilhassa temas etmek isterim, Ruju dudaklarına fazla da- hitıyor. Derli toplu ufak bir ağız yüzüne, çok uyacak göz kapakların da hafif bir morluk sürmelidir. Rimel sürmesi doğru olmaz. Cahideden sonra sahneye çıkan Neyyi. re Neririn elbisesi son senelerde hiç giyil- miyen bir elbise. beli ve yakamı düşük robların artık modası yok. Bunu hiç yap- tırmamalıydı. Fakat mademki bir kere yaptırmış, atması da olmaz, en iyisi iyi bir terziye götmeli, son gelen modeller. (Devamı 10 uncu sayfada) #a daha gürel görünecekti; Yakammdaki) | hale ederek: — Said, namuslu kadınları zorla otur-| tamazsın. Bırak şu namuslu kadını ken. ma, demiştir. Bunun üzerine Saidle Hüseyin kavga- ya tutuşmuşlar ve onlar kavga ederler- ken Naime kaçmıştır. Naime kaçınca Sa- id ve Hüseyin de arkasından sokağa çık- mışlar ve Sald, Tepecikte meydan ye- rinde Hüseyinin yolunu bekliyerek ge- çerken elinde sakladığı bir sopa ile üze- rine hücum etmiştir. Hüseyin bu vaziyet karşısında bıçağını çekerek Saide sapla- mış ve Said yere düşerek beg dakika f- çinde ölmüştür. Hüseyin, bu cinayeli işledikten sonra Sıtkının evine gitmiştir. İddiaya göre Sıtln, Saidi öldürmesi i- çin kendi bıçağını Hüseyine vermiştir. Sıtkı Saldin öldürüldüğünü anlayınca gramafona bir plâk koymuş ve dansetme- ye başlamıştır. Bu sırada eve gelen polis- ler katili yakalamışlardır. Ağırcöza heyeti, &ş saat alirem bir mu- hakeme sonunda suçlu Hüseyini, katil kasdile olmaksızın yaralamaktan 3 sene 10 ay ve 20 gün ağır hapse, kavgaya işti- rak eden Sırkıyı 4 gün ağır hapse mah- küm etmiştir. Donanmasız Amiral, sevmediği hanedanın naibi,şayanı dikkat bir Şef Macaristan Kral naibi Amiral Horty kimdir, ne yapar, ou mevkie nasıl geldi? Amiral Horty bir geçid rerminde i Macar kral naibi Amiral Horty nasl bir adamdır ve Maoaristanda tuttuğu ha- kiki mevki nedir? Horty bir imparatorluk İ memlekete hükmeder, fakat| örtada imparstorluk mevcud değildir. A- imiraldir, fakat donanması yoktur. Bir hanedan naibidir, fakat bu hanedanı iste- j mez, sevmez. Macaristan hükümetinin şekli gerçek - ten çok garibdir. Bu memleket bir va - Kitler cümburiyet ilân etti. Lâkin bu fikri «köhne imparatorluğun» yıkılmasını mü- teakıb ortaya atıveren «meclis, bütün Macaristan namına söz söylemek salâhi- yetine sahib değildi Anlatıldığma göre, daha o gün «meclis» te dümhuriyet Hlânı- na karar verildi, arkadan hemen bir mu- rahhas söz aldı ve: — Pekâlâ, dedi, işte ecümhuriyeti ilân ettik, bu iş oldu bitti Şimdi biraz da kral- ) ıktan bahsetsek ne dersiniz? » Amiral Horty'nin devlet idaresindeki! salâhiyeti tasrih edilmiş değildir. Buda- pesteye bakan eski imparatorluk sara - vında yaşar, Kararlar naşreder, emirler verir, hâkimleri, resmt memurları tayin! eder. Hattâ eğer isterse parlâmentoyu da feshedebilir. Sözün kısa Horty bir dik- tatördür. Fakat bu Idare şeklinden, memlekette herkes - memnundur. Cümhuriyetçiler: «Bir cümhuriyet idaresinde yaşıyoruz» diyebiliyorlar. Kral taraftarları amirale bir nalb gözile bakıyor ve tahtı, bir gün memlekete dönecek olan, kral namına sı- cak tuttuğunu kabul ediyorlar. Nazilerse bu teşkilâtta Nazi sisteminin elemanla - rını görüyor ve şimdilik şikâyet etmiyor. ! iar, * | Şimdi Macaristanı biraz 4a bundan yir-| mi yıl önceki halle görümüzün önüne ge- tirelim: Bütün memleket bölşevist ayak takımının elinde kalmıştı, Kadınlar aç - Uktan sürünüyor, çoluk çocuk bir lokma ekmek için gözyaşı döküyordu. Köylerde papazlar kiliseden darağaçlarına sürük - leniyordu. Burjova memurlar sokaklarda katlediliyor, cesedleri Tunaya atılıyor - du, Bir yandan Rumen askerleri tarafın- dan işgal edilen memleket, öbfir yandan Çeklerle Slovakların tehdidine uğruyor- du, Kurtarabildiği eşyasını alıp yollara düşen muhacir kafileleri ştmaldeki dağlık nahiyelerden ve Transilvanvadan Buda - peşteye akın ediyordu. Köşebaşlarında hir şimşek hızile toplanan siyasi partiler gene o hızla dağıhveriyordu, * İşte bu sıralarda, yani 1920 de idi. Bir sabah uykudan gözlerini açan Budapeşte halkı duvarlara yapıştırılmış bir takım garib ilânlarla karşılaştılar, (şaşırdılar. 'Bu ilânlar onlara «Bir Macar ordusunun şehre yaklaşmakta olduğunu» haber veri- yordu. Altlarındaki imza şu idi Nicolas Herty. Acaba Budapeşte üstüne yürüyen meç-| bul «Macar ordusu nasl bir ordu :4!7| Nicolas Horty denilen adam kimdi? Peş- teliler, ilânları görür görmez zihinlerin-! &e beliren bu heyecanlı suallerin ceva - bını öğrenmekte gecikmediler. Zira, çok| geçmeden gene bir sabah vakti Nicolas! Amiral Horty Horty bir kıt'anın başında ve bir Arab atının üstünde çıkageldi. Meraktan sokaklara dökülen halk onu uzun uzun seyrettiler. Bir deniz sübayı elbisesi giymişti. Güzeldi, geniş omuzlu, yakışıklıydı. Çok geçmeden meçhul ku- mandana aid her şey öğrenildi. Vektile imparator Fransuva Jozefe yaverlik e - miş, Büyük Harbde Adriyatik kıyılarında harbe girmiş, yarasanmış, ondan sonra Avusturya - Macaristan imparatorluğu umum donanmasının başkumandanlığına kadar yükselmiş. Harb sonunda imparatorluk donanma sından arta kalan kısım da İtilâf devlet - lerine teslim edilince Am'ral Horty da or. tadan çekilmiş, memleketin bir köşesin - deki evine kapanmış, epey zaman görün. mez olmuştu. Sonra birdenbire yeniden meydana çıkrvermişti. Bu defa gayesi bambaşka idi, Macaristana yeni bir ni « zam verebilmek için bir ordu kurmıya azmetmişti. Dediğinde muvaffak olunca ordusunun başına geçti ve doğru payi 4 tahta yürüdü. * Budapeşteliler onu kendilerine şef yap- tılar, Ve kâh «vali», kâh «başkumandanı adını verdiler, En sonunda da «Naib» ün. vanını taktılar. Horty idareyi alınca bir iki hafta içinde memlekette asayiş düzeldi. Macaristanda kral yoktu. Son kral Şar, İtilâf devletle- rinin #htari Üzerine tahtından vazgeç « mişti. Zarar yok, memleketi avucunun içine alan Horiy, bir kralın - adı müstes- na olmak üzere - yermi pekâlâ tutabilir- di. Bu naibliğin hattâ on dokuz yıldır de- vam etmesini bile Macaristanda kimse fe. na görmüyor. Amiral Horty halk tarafından sevilen bir insandı. gene de öyle, İmparstor Fran suva Jözefin etrafını ihtişam sarmıştı, A- mira! Horty'min muhit! haşmetle değil saygile dolu, Bir vakit Habsburgların geri getirilme- si di Idü, bu sörgün hanedan hakkın. da türlü fikirler yürütüldü, Hiç biri bir işe yaramadı, onlar dönmediği için hâlâ Amiral Horty «naib» sıfatile başla. (Devamı 13 üncü sayfada)