20 Mart SON Sayfa 7 Londra Ne Garib Şehirdir, Bilir misiniz? ; K hakimidir. Geri kalan yarım dünyada da ondan izinsiz iş yapılamaz!,, i) aomdranın #y denilen en eski kısmı; gizli pasajları, gizi menfezlerile â- Beta kralhik içinde bir krallıktır. Bu kral. dağın hükümdarı vak, asılzadesi belediye aazalarıdır. Kendi polisi, kendi ordusu! yardır. Ne kral (Core V) un askerleri, ne! de Skatlandıyard mensubları onun hudu- İdundan içeri adım atamazlar, Bizzat kral bile oraya ancak uzun bir merasimden sonra girebilir. Ve orada kendi evrak müdürlerinden başka mümessil bulun - duramaz. Şehir meclisi önünde başı ka - palı duzmak hekkı, yalnız bu mümessile wezilmiştir. Londra valisinin, tıpkı kral gibi âsâsı wardır, Bu âsâyı kavaslar taşır. Aradaki yegâne fark: Kralın âsâsı biraz eğri tu - #ularak taşmır, Valininki dümdüz tutu- nde de Ely Peace adında, e tâbi olmıyan ayrica müs- taki)'bir kısrm vardır, 60 mil uzakteki Eiy peskoposluğu £ dan idare edilir. Pa- yilaht polisi bu manteakanım hududlarını geçemez. Demir parmaklıklı kapısında &rma üniformalı bir bekçi bekler. Bu Kapı gecenin on birinden sabahın seki - zine kadar kapalı durur. Her saat başı bekçi Ely Peace'in etra - fini dolaşır, Saatin kaç olduğunu, hava - nın halini var kuvvetile bağırarak ha - ber verir. Epey zaman evvel, o böyle «Saat Ikil Yer şey yolunda!» diye ala- bildiğine haykırıp dolaşırken, payitaht polisine yasak edilen bu mukaddas yerde büyük bir soygunculuk olmuştu. * 1214 yılımdanberi her St. Michael gü - nünde valinin; kendi hükmü altındaki yerleri, altın bir araba ile dolaşması â - deltir, Arkasında, peruklar takmış şaklar yürür, Önünde hâkimler ve gü - müş işlemeli mor kadife elbiseler giyili teşrifatçılarla #rampetecileri gider, Şirketler ve birbkler altı yüz yıl önce şehrin neresinde idiyseler gene öradadir- Jar. Kuyumcular, terziler, bakkallar, ku - Mmaşçılar, ipek tacirleri ayrı ayrı birer girket kurmuşlardır. Muayyen kilise saat- Se: tamir hakkı saatçiler birliğine ve. rilmiştir. Bu sonuncu birliğin verdiği ziyafet ve- ya şenliklerde garsonlur misafirlere dal. ma şunu sorarlar; — Kimin davelisisiniz? mı, Lady (Cooper) in mi? Bu, şu demektir: — Likör mü istersiniz, konyak mı? Alderman da Lady Cooper de on seki - zinci asırda ölmüşlerdir. Yakat bunlar - inin ziyafet. ikincisi de kon- yem edilmesi için muayyen birer Aidermanın i kuşu bezlemek mü « şarab ta- il verilm'ştir. Bu imtiyazdan bü - yük bir gurur dayan şarabcılar büyüt - şka © yaln Yazan: Marcel Ghaminade — Veznedarları pembe palto, kırmızı ceket, silindir şapka giyen “ İngiltere | Bankası,, nın müdürü için bir iktısadcı şöyle demişti: “O dünyanın yarısının Çeviren: Londradan diğer bir manzara indir şapka giyen - mübaşirlerine açık| bulunan «esham borsast» - ki bu mukad- deslerin mukaddesi yere kral beşinci Corç bile bir kerecik girebilimiştir. İkisinden sonra da şunlar gelir: İler memleket parasile muamele görmekte| dünyanın biricik müessesesi olan Royal| Exchange, maden fistlarını kararlaştı- ran Metal Exchange, dünya gemilerini tevsik eden, keten, kenevir, reçine, yağlı madde ve envaı istihsallerinin kambiyo- su vazifesini gören Battie... * Royal Exchange'in bulunduğu küçük meydandan yılankavi, dar bir yol, «Lom- bard sokağı» başlar. Bu sokağın dünyayı tutan şöhreti tâ on beşinci asra, Lombar- diyadan gelen kuyumcu ve sarraflarm, burada yerleştikleri zamana dayanır. Bu- mun içindir ki: İngiliz paralarının sem- bölleri de ingilizce isimlerinin baş harf- leri yerine Kalyanca para adlarının baş harflerinden alınmıştır. (Pound, ialyanca Lira kelimesinden ahnma L harfile, ghilling italyanca sol diden alınma S. le, pence italyunca dene- riden alınma d. harfile gösterilir.) Londrada bütün dünya memleketlerin. deki müzmelelerde ihtisasları olan muh- telif bankalar vardır: Hon-Kongla birle. şik Amerika arasında bir havale mi ya” pacaksınız? Derhal bu işle meşgul mü. eseseyi sorup öğrenmelisiniz. Zira ticari her ihtiyacın milessesesi, teknik her mu- amelenin mütehassıs ayrıdır. Londra; €s- ham, ihracet, transit, antrepo ve her tür- Yü sigorta kolaylıklarını kendinde topla. mıştır Herhangi bör saatte, herhangi bir mal için ahcılar ve satıcılar bulabilirsi. niz. «Mili Eyalet Bankas», «Beş büyük banka» nın en küçüğüdür. Bununla be- raber sermayesi Fransanm en büyük beş kredi müessesesile iki büyük Fransz ti caret bankasından daha çoktur. Bu bankanın ez ilerisinde, Miiland| bankasının bulunduğu «Asur mabedis| ile Lloyds, Barclaya, Westminister ban.| tükteri kuşların - iki aylık olur olmaz - garalarımı çentikli ve hususi bir demirle Bağlarlar, & Bu «Para imparatorluğus nda her şey Birkaç blok halinde toplanmıştır: Resmi kalarınm muazzam sütunlu binası göze çarpar. Hiç birimin sermayesi 5, 6 yüz milyon İngiliz lirasmdan aşağı değildir Her perşembe günü silindir şapkalı bi“ centilmen; önünde al üniformalı İsviçre) kapıcının beklediği, «Yunan mabedi> nin Neyyir Kemal Sahneye Bir “Son Posta —6— Darülbedayiden ayrılan arkadaşlarla birEkte çalıştığımız zamanlarda da para- sızdık, pars kazanamayorduk. Fakat san'at Aşkı bizi birdenbire dağıtamadı, Yoksuz- luğa en son hadde kadar tahammül ettik ve mihayet çaresiz kaldık, dağıldık. * Otellio Kâmil bana geldi. — Sizinle bir tiysiro kuralım, Bursaya gidelim, orada temsiller veririz. Dedi, Kimilin parası yoktu, benim hâ- keza, Fakat ben evimin eşyasını sattım, biraz para yaptım. Bu para ile bir tiyatro kurduk ve Bursaya gittik. * Bursaya gittiğimiz zaman İstiklâl har- görünüşü 7 Jmuhaklınk on ikiyi çalıyordur. Bu daki-|den başka kadın artist yoktu. Süflörü - kada dünyada ondan duha mühim bir si- osham borsasına götürmektedir. Veznedarları pembe palto, kırmızı ce. hi sona ermiş ve Bursa kurtulmuştu. Si. nemayı kiralamıştık, Trupumruzda ben - müzün kırk yaşını geçmiş karısı Huriye Hanımı da kadın artist olarak sahneye çi- karmak istemiştik. Huriye Hanım kendi halinde bir ka - çıkan ilk Türk kadını hayatını » ya anlattı Yârân onun kadrini ancak senki musallâda bilip saf saf el bağlamakla mı iktifa edecekler? Yazan: İsmet Hulüsi son sahneye kadar bu deflere yazdım ve oynadık. Bilâhare eserin aslını elime geçirdim. Ve benim yazdığımla karşılaştırdım. Bir tek yerinde hata yapmamışım, benim €z- berden yazdığım Zühal burcu aslının ta- mamile ayni olmuştu, * Bursada dördüncü temsili vereceğiz. Temsil edeceğimiz eser Rakibe, Perde a- çılmak üzere iken tiyatronun sahibi sah- neye geldi. Telâşlı idi, yüzü sapsarı ke - silmişti: — Bu akşam oyun oynanamaz! dedi. Ben sordum: — Neye oynanamıyor? — Efeler gelmişler! — Gelirler ya, burası tiyatro, herkes gelebilir. Bana anlattılar: — Efeler bir müslüman kadının tyat- roda oynıyacağını duymuşlar, bir müslü. man kadın nasıl olur da elâlem içine çı- Mp göbek atabilir, diye hiddetlenmişler, ket, parlak silindir şapkalar giyen <İ9-|dıncağızdı O ana kadar tiyatrodan de - giltere bankası bir bankerler bankası-| g1, dünyadan haberi olmamıştı. Rolleri dir. Her akşam bütün para üç kilid alimi ben kısaltıyor, sekiz kelimeye kadar anda saklanır. Kildlerden her birinin! indiriyordum. Üstelik dişleri de yoktu. anahları bankanın muhtelif direktörle-| Sahneye çıkacağı zaman ona (sakızdan rinden birinde durur. dişler de yapıyordum. Tanınmış bir iltısadcı «İngiltere ban! Bursada kendimi sevdirmek, tiyatroya kası umum direktörü dünyanın yarısının gelenlerin beri fena karşılamalarının &- hâkimidir, geri kalan yarı dünyada Ga münü almak en birinci emelimdi. Bunun bankaların anası demek olan cİngiltere| merdivenlerinden iner. Bu adam Wel- ondan izinsiz hiçbir muamele olamaz» için sahneye başörtümle çıkardım. demişti, Hakikaten onun şöyle bir telefon | edivermesi herhangi bir mali harekeli durdurur, O reddederse Londra para bursası herhangi bir ecnebi devletin yü- züne kapanır. En büyük bankalar elb'r. liği etseler, diplomatlar vekiller yalvarsalar, #iremezler. İngiltere rektörü bir «kredi peygamberi Papazı» dır. Zaten «Londra» denilen bu minimini fakat mükemmel dünyacık; insana, ha- kiki papanın Vatlcanını hatırlatır. İkisi. nin de sahası mevrud, nüfuzu dünyaya şamildir, İkisi de eski bir görünüş altın. da günün reahitelerinin en keskin bir gö- rüşünü saklarlar. Maneviyat âleminde Vatican ne ise, maddiyat dünyasında da Londra odur. em çanta, ham şapka Londrada zeki bir kadın resmini gör. düğünüz sihirli şapkaları yapmıştır. Bü- yük bir tehalükle, âdeta kapış kapış edi- demarş üstüne! |demerş yapsalar, krallar aracı olsalar, zetiyordum. Darülbedsayie eser veren bir onun kararını değiş-| çok muharrirlerin eserlerini böyle oyna- bankası umum di-İdık. Şimdi onlarden eserlerine Bursada bir müddet kaldık, Köylülere bedava temsiller verdik, oynadığımız pi. yesler müteadditti Fakat bunları, ele - man eksikliği yüzünden değiştirmek mec. buriyetinde kalıyorduk. Ben piyesleri bi- zim elemanlara göre kırpıyor, kuşa ben- karşı yap » <Para|tığım bu suikasd için af diliyorum, * Şumnu da söyliyeyim: Zühal burcunu oynamak (istiyorduk, fokat elimizde eser yoktu, Ben eseri bi - Eyardum., bir defter aldım, ilk sahneden 9032 de gelen bir Muhacir nüfus cüz- danı alamaz mı? Okuyucularımızdan Zonguldakda Gür- cütepede marangoz Hüseyin oğlu Cemil yanıyor: «Ben 932 yılmda muhacir olarak gel- Gim ve nüfus cüzdanımı almak için mö- rscsat ettim. 14 ay sonra tabilyet ka - ieminden bir muhselr kâğıdı verdiler ve bir sene bununla serbestçe çalışabi - leceğimi söylediler. Mesleğimle alâkadar bir şirkete girerek çalışmağa başladım. Karazabey, Urfa, Adana, Kayseri, Erzin- can, Maraşda köprülerde çalıştım ve har gittiğim yerde vesikamı değiştirmek ve nüfus kaydını tamamlamak üzere müra- eaatin bulundum. Bağılarından menfi cevablar aldım, barilarından da müşkü- lâtlarin karşılaştım. Nihayet 28-12-038 de Zonguldak amele payyonlarında ça - Uşmak üzere gönderildim. Burada göç - men köğıdımı müddeti geçmiş olduğu İ- çin elimden aldilar ve tahkikat için İs- tanbula gönderdiler. İki aydır bir cevab gelmedi. Burada da iş tamam olmak & - #eredir, Fakat ben o elimde bir tabiiyek vesikası ol'nadıkça bir yere gidemem ve bir işe giremem. Buralarda sürüklenip külmamaklığım için işimin bir sn evvel yapılması için alâkadarların nazarı dik- katini çekmenizi rica ederim, * Karabük postanesi herkesin istifa « desini temin edebilecek hale getirilmeli Okuyucularımısdan Karabükte Bolulu Halis Bayındır yazıyor: Karabükte bir kemi fabrika ve bir kısmı #ehir inşaatında (o çalışan işci ile beni sahnede görür görmez dağa kaldı - racaklarmış — Çok iyi oldu geldiler, dedim, karşı- larında görecekleri kadının bir kantocu olmadığını her halde anlıyacaklar, o za- men mesele kalmaz. Tiyatro sahibi, bir şey anlamıyordu: — Olmaz Afife Hanım, olmaz, bu gece Oynıyamazsınız, Diye ısrar ediyordu, Kendisine sahne » den çıkmasını ve temsilin sonuna kadar bir daha sahneye ayak basmamasını söy- ledim. eLâhavles der gibi başını iki ta - rafına salliyarak uzaklaştı. Ve o gider Bitmez sahne kapısını arkadan kilitlettir. dim. Perdenin arasından seyircilere baktım. Efeler, efe kıyafetlerile en ön sıralara di- zilmişlerdi. Perdenin açılmasını söyle - dim. Perde açıldı ve piyesi oynamıya bâş- ladık, Kendimi tamamile piyese vermiştim. ler mi hiç düşünmüyordum. (Devamı 12 nci sayfada) ” mi kkk ünü vü üs sinüs neu nü na saha ssns8ru0u844 hat kamanamananamena) tan dahilindedir, Şehre yarım saat me - safede olduğu için gidip gelmek husu - Sundaki zorlukla bermber pastanaden mel tub ve havale almak veya telgraf ve pa- ra yollamak için zaruri olan müracaat » larımaada fabrika bekçileri ekseriya alâ- kadarları içeri sokmamaktadırlar, Bo - nim gibi iş için gidenler ve içeriye s0 » kulmayıp eli kolu boş dönenler pek çok- tur. Geçen ay aldığı bir telgraf Üzerine para yatırmak için postaneye giden bak- kal İbrahim adında bir arkadaşım bek - çiler tarafından içeri sokulmamış ve işi- ni görememiştir. #nmiyet kamiserliği va Sıtasile vaki müracaatı Oda bir semere vermemiştir. Bu müşküldtın (oortadan kalkması neye müterakkıf ise alâkadar makamatın bunu teminini rica ederim. * Bursa nüfus müdürlüğünün tavzihi 21/2/030 tarihli okuyucu sütununda bir nüfus kaydı hikâyesi başlıklı bir ka. ri mektubu neşredilmişti, Bursa vilâye- ti. nüfus müdürlüğünden aldığımız bir tavzihde şikâyetçi Ahmed Asafın Pa - tihte Allfakıh mahallesinde asıl kaydı olduğu halde Bursada 928 yılında nüfus yanımında bahsettiği yedi çocuğundaz yaln üçünü misafir olarak kaydet - tirdipi ve bu kaydı ilah etmesi lâm gelirken düzelimemiş olduğu bildirilmekte ve bilânı hakikat . beyanatia bulunduğu Hikredilmektedir. * Aksaray tütün bayilerinin teşekkürü Aksaray tütün bayileri, bize yazdıkları bir mektubda inhisarlar idaresinin Aksa- ray tütün deposu müdürü olan ve şimdi merkez depo müdürlüğüne tayin edilmiş bulunan Reşad Eyüboğlundan gördükleri kolalıkları, kendilerine karş sarrfedi - bankssı», halka kapalı, yalnız kendi a -İlingtonün at üstündeki heykelinin Ubu-İlen bu şapkaların hususiyeti ayrıca çanta esnaf miktarı 7000 1 bulmaktadır. galarına ve - sabah kıyafeti üstünde si -İlunduğu küçük meydana vardı mu saat| vazifesini de görmeleridir. j len nezaketi zikir ve teşekkür etmekte » Posta ve telgrafhane fabrika hudud - dirler,