20 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

20 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kızıl manastırın esrarı — Delikanlı, Sen, Amuryonlusun. Bize anlat. Şu, Battal denilen akiam na- aldır? Battal, dudaklarmı büküp omuzları” Bı kakhrarak: — Mesih hakkı için derin, ben ohu Ömrümde görmedim. Amma rivayele beficılırsa, beş arşın boyu, iki arşın sa” kalı varmış. Muharebelerde, bir zırhlı Süvariyi, bir elile tutunca atı ile be- Taber başının üstüne kaldırıp yere ça” İarmış. Elindeki kılıcı, istediği zaman «lk arşın uzarmış. Bir çalışta, yirmi kişiyi hir çırpıda doğrarmış. Kati efsun bilirmiş. Onun için kendisine, demirli #ilâhların hiç biri tesir etmezmiş...| Yalnız bir tılsımı varmış. Eğer, tepe-| Sindek: saçların içinde bulunan üç teli deyaz saç koparılıp da ateşe atılırsa, Artık Battal bitermiş. O anda kuvvet Ye kudretten düşüp acuze bir kadına dönerm'ş. Bu adam hakkında, benim bildiklerim bundan ibaret... Diye cevab verdi. Köylüler ve Kayserili tüccarlar, bu Sözleri car, kulağile dinlemişler, ve pek derin bir hayret göstermişlerdi. O zamanın kafaları, böyle şeylere İnanatak derecede basitti, Şöhrel kaza- Man kahramanlara, mutlaka böyle fev- Xalâdelikler atfederler.. onları, şahıs- larını ve. silâhlarını tabii insanlardıh Ye silâhlardan çok farklı görürlerdi. Onun için, Battal Gazinin bu sözle- Mini hiç kimse itiraz etmeden dinledi. Ve orada bulunanların kalbine, derin bir korku girdi. Hattâ bazıları haç çı - kararak: — Ey Mesihl, Sen bizi, Battalın şer” tinden emin eyle. Dedi. Bu yaziyet karşısında, Battal kendi- hi tutamıyarak az kalsın, katıla katıla — Aman delikanlı! Sana bir iş sipa- Tİş etsem, yapar mısın? Dedi. Battal Gazi: — Buyur. Eğer elimden gelen bir iş İse, yaparım, Diye cevab verdi. cakmış. Onüan sonrir da, Malatyaya gi-| derek Rattaı arayıp bulacakmış... Eğer Ahmer pehlivanı görüp de, Battalın te- pesindek latım, onun tılsımı oldu” Buru söyler isen, çok iyi olur. Ahmer pehlivan, ilk hamlede bu saçları bulup aleşe atak suretile; ona daha kulay- lıkla zafer bulur, Bu hizmetirle, hem Ahmer pehliv: zh şerrinden, din kardeşlerimizi halâs eylersin... Batta) Gazi bu sözleri dinlerken, gül İmemek için kendini güç zaptedebildi. — Mademki böyledir, Ben de yarın kalkın doğruca Yuhanna keşişin ma nastırına giderim, Hem, bu mübarek kesişin elini önüp duasını alırım. Hem de, Ahmer vehlivaaın işine yatarım. Dedi, e Kızıl Manastır, sipsivri bir tepenin üstünde idi. Kâmilen kırmızı renkli taşlardan bina edilmişti. Battal Gazi, gün batarken manastı” rm kapısı önünde, Aşkardan indi. Ken- disini karşılayan keşişlere, dindar bir Fıristivan gibi selâm verip kapıdan i * çeri girdi, Keşişler, Askarı götürüp ahıra bağ ladılar. Bettslı, misafir odasına aldı- lar. Yemekler ve saraplar çıkararak izzet ve ikramda bulundular. Sonts, nereden gelip nereye giltiğini sordular, Battal Gazi, burada da Amuryorlu bir Ermeni olup Kayseriye gittiğini söyledi. Ve sonra, Efsus köyünde, Kay- gerili arın Eklerini nakletti: ; İşimiz. mukaddes mihrab önünde senin son Posta'nın tefrikası: 62 Baron Üz Yazan: ZİYA ŞAKİR " Eği e m e Tatarların ananesi Cengiz Handan evve! Tatariaın tarihinde sabit ve tamamen muhakkak birşey bulup çıkarabilmek zordur de Tott'un hâtıraları ji Terclime eden: Hüseyin Cahid Yalçın — Buraya, yalnız bu hizmet için gel- dim, Dedi. Keşişler, memnun oldular. — İyi ettin de geldin, delikanlı. bu hizmetin, boşa gilmiyecektir. Hem, Ah- mer pehlivan sana bir hayli mükâfat verecektir. Hem de, mübarek baş keşi- Müstahkem O çatolara (temel metini gören kayaların bile etraflarına hendek kazılmıştır. Esti müstebidlerin ikametgihlarının plânı bunlarda görü - İüyor. Ahırlarda bayvanların yemilikleri “kayaların içine oyulmuşlur, Bu çukurla - İzin çoğu birbirlerine muttasıldırlar, Ba- İzıları toprağın altındaki yollarla aşağı şehire irtibet peyda etmiş bir haldedir dirler. Bu aşağı şehirin caddeleri hâlâ serbesttir. Oldukça büyük bir salonun üzerinde on kadem kutrunda ve yedi kadem derink - ğinde dört köşe bir havuz gördüm ki in- san kemiklerile dolu idi. Bunun sebebi hakkında hiç bir mütalea dermeyan et- imiyeceğim. Yalnız hâlâ müşahedesi kabil bir vakıayı kayd ile iktifa ediyorum. Çün- kü bu harabeler Bahçesaraya iki fersah mesafededirler. Kırımda, kaya içine o - yulmuş bu ilticagâhlar çoktur, hep sarp dağlar üzerinde yapılmışlardır. Ceneviz - lerin gündüz oralarda otlattıkları sürü - lere sığınak hizmeti gördüklerine ihtimal verilebilir. Sürüleri geceleyin buraya 'kaparlardı, En yalçın yerler her zaman ya hürri » yetin iKicagâhı, ya zulüm ve istibdadın ini hizmetini görmüşlerdir. Filhakika, kayalar hem zalimleri, hem mazlümları 4stilâ eden korkuları izale kabiliyetine meliktirler. Bugün hâlâ Kırım ticaretinin merkezi olan Cafa şehrinin Ceneviz ticareti için de bir merkez teşkil etmiş olması pek muhtemeldir. Fakat Baluklava Hmanmın güzelliği ve orada göze çarpan bazı eski binaların harabeleri düşünülecek olursa burasını kullanmayı da ihmal etmemiş için hayır dua edecektir... Mübarek zet, geceyi ibadetle geçirir. Bu müddet zarfında yanıma girmek âdet değildir. Yarın sabah, kendisinin huzuruna Çı * karsın. Elini öper, duasını alırsın... O- nun duasını alırsan, artık gam, kasavet çekme, Bütün dünya sikımtısından kur- tulursun, Diye, bir çok teminatta bulundular, KIZIL MANASTIRIN ESRARI Yenildi, içildi, artık yatacak zaman geldi. Keşişler, birer birer çekildiler, Geri- ye bir tek kişi kaldı. Bu keşiş, Battal Gazinin yatağını serdi. Bir tak dolu- su meyva getirdi. — Yiğitim! İşte her o şeyin hazır. Yat. Rahat râhat uyu... Yalnız sana bir şey tembih edeyim... Vaktile bu ma - nastırın yerinde 'bir cazu bulunurmuş. Bu cazıyu devler öldürmüş. Bu ma - nastır da, onun mezârı Üzerine kurul » müş, Onun içir manastırımız, pek oka” dar tekin değildir. Hele geceleri, dışarı çıkın dolaşmıya gelmez. Ortalık ağa - rımeaya kadar, sakm odadan dışarı çık- ma, (Arkası var) Kadın köşesi: Çocuk bakımı (Baştarafı 6 ncı sayfada) ali Rahatsız eden kum tanesi yaşla elbet» demeyiniz. Hemen bir doktora gi- | bersber gkar gider. Tabi parmaklarını. âiniz. zın çok temiz olmasmı unulmazsınız, Çocuğun herhangi bir sebeble gözlerini| o Arpacıklara karşı tedbir. uğuşturmasına müsaade etmemeli. Göz-| Çocuğunuzun gözünde arpacık çıkınca ere kaçan ince kum taneleri rahatsızlık | şu tedbiri yapımız: Sıcak Suyu iyice kay- verir. Fakat uğuşturulursa o kırm tane-| natınız. İçine yüzde on dört nisbetinde Teri gözde çizgiler peyda ederek mühim!tuz karıştırımz. Elleriniz temiz olmek Bunun üzerine tüccar, şöylece söze| bir rahatsızlığa dönebilir. Kum tanesini | şarkile guz bezini bu suya bılıp göze girişti: — Buraya iki konak mesafede, (Kızıl Manastır) denilen bir dağ kilisesi var” dır. Orada, mübarek Yuhanna isminde bir keşiş oturur. Bu keşişin kerameti zahirdir. Eğer ister ise, bir dua ile ko- ca bir dağı eritir. Dilerse, bir pamuk dengi, gökdemir kesilir. Buradan doğ - Tuca oraya git, bekle. İki üç gün sonrâ oraya, Kayseriden (Ahmer) adlı bir Pehlivan gelecektir. Battalın tılsumını ©na söyle. Çok mükâfata nail olursun. Belki de heyben! altın ile doldurursum. Bu sözler, Battalın gözlerini açtı. “Tüccara sormıya başladı: — Bu, ( Ahmer ) denilen pehlivan kimdir?. — Kayseri beyinin baş pehlivanıdır. Eşi, menendi, düryaya gelmemiştir. Bir yurarukta, koca bir mandayı yere devirir. Anasmdan doğup bu ana gelin- © ceye kadar, onun sırtını hiç bir pehli - van yere getirmemiştir. — KIA, bu manastıra gelip de, mü - barek Yuhannayı ziyaret cimekten maksadı nedir?. —Huaa.. onu da söyliyeyim... Son muharebede bozulan sizin beyiniz Şe- mas, Malatyabılardan intikam almsk İçin, doğruca İstanbula gidip, İmpara- torumuzdan imdeli istedi, İmparator da, sonbahara doğru bir ordu göndere» Geğini vadetti, Fakat bu haber, Kayse- Tye gelince, Ahmer pehlivan "kükredi, Battalm ş#hretini çekemedi.: «Madem- ki bu işleri yapan, Battal imiş. Kota bir orduya ne lüzum var. Ben Malatyaya; gider, o herifi tepelerim, Cihanı, onun şerrinden halâs ederim, » dedi. Biz Kayseriden hareket ederken işittik ki, © da bir kaç gün sonra yola çıkacakmış. Kiril Monastıra uğrayıp mübarek Yu- gözden çıkarmak için baş ve şehadet par- | kompres yapınız. Geçmezss Goktora gi- maklarınızla üst göz kapağını #utup kal-|dniz. YUNAN KULAĞINIZA KÜPE OLSUN Kullanmakla kabildir. Bir hamlede nezle ve gripi geçirir. Harareli sür'atle düşürür. Baş, diş, sinir, mafsal, adale ağrıları ancak NEVROZİN s#lmak suretile çarçabuk defedilebilir. Kati Tesir İcabında günde 3 kaşe alınabilir | bana Keş'gir elini öperek duasını aza | AJNINANNLANAAYLIııı Arı Kına LK KKKA AAA olduklarına hükmedilebilir. Bu liman Kırımın en cenubi burnunda kâindir. Methalini teşkil eden iki burun Trakya bosforunun şimali şarkisinde göre » ilk topraktır, Bu limanın yakınlığına, genişliğine, eminliğine, kereste temin edebilecek ör- manların yakınlığı da inzimam ediyordu. Bugün liman tamamen metruk bir hal - dedir. Baluklava Emanı eski ehemmi - İyetinin ancak bir takım izlerini muha - feza etmiştir. Nasi ki yarımadanın eski payitahtı olan Kırımda hâlâ mevcud me- zarlar vaktile ehemmiyeti keiz bir şehir- den Kalan yegâne nişanelerdir. Kırımda zikre şayan pek az şehir var - dır. Mazmafih, Geuzleve'yi yarımadanın garb sehilindeki limanı ve Calga Sul »- danın (1) karargâhı olan Acmedehid'i zikretmek lâzımdır. Kırımın tabit tarihine taallök eden başlıca şeyleri gözden geçirdikten sonra, şimdi Tatarların siyasi vaziyetlerine ve hükümetlerinin istinad ettikleri pren » iplere daha essslı bir dikkat atfedelim, Küçük Tataristan namı alında İfade edilen ülkeler Kırım yarımadasile Cau - baudan ve Çerkesistanın bir kısmından ve Rusya imparatorluğunu Karadeniz - den ayıran bütün araziden terekküb e» derler. Boğdandan Tağganroğu kadar de- vam eden ve #4 arz derecesile 48 arz de- recesi arasında kâin bulunan bu mınta kann genişliği oluz, kırk fersah kadar - dır. Uzunluğu da #ki yüz fersahı bulur. Garbdan şarka diğru Yetireh&koulâ, Dgi- amboylouk, Yödösan ve Beserabyayı Sh- tiva eder. Bugün Bucak adı verilen bu vöüyet Tatarlerla meskfindur. Bunlar, yarımadadekiler gibi, köylerde İkamet etmefetedirler, Fakat diğer üç vilâyetin ahalisinde keçe çadırlardar başka bir şey yoktur, Bunları canlarının istediği yer. lere taşırlar. Nogay adı verilen ve bedevi zannedi - len bu kavimler hakikatte vadilerde sa- ikindirler, Bu vadiler ştmalden Ocenubs doğru onların sakin oldukları ovaları ke- serler. Tek bir hat Üzerine dirilmiş olan çadırları otuz baş fersah uzunluğunda bir nevi köyler teşkil (ederler. (o Muhtelif taifeler bu suretle birbirlerinden ayrıl - mışlardır. Bü çoban kavimlerin kanaatkâr hayat. ları rüfusum artmasına hizmet ettiği hal (0 Bu payanin ne okluğu aşağıda görü - Jecektir. hiz “İde medeni milletlerdeki ihtiyaçler, lüks Biyacı bunu ebedi temelinden tahrib ettiğine ihtimal - verilebilir. Filhakika, güze çarptığına göre, nüfus adedi Kır » mın ve Bucağın çatıları altında bile No guy çadırlarındaki kadar çok değildir. Bu nüfusun sayısı ancak Kamın topl » yabildiği askeri kuvvetlerden anlaşılabis Byor, biraz aşağıda görüleceği veçhile, bu prens ayni zamanda tüç ordu toplıya « bilir: Birisi bi etiği yüz bin kişilik bir ordudur. Diğeri Calgının altmış bin kişilik ordusu, üçüncüsü de Nouradin'in kırk bin kişilik ordusudur. Mutad mesaiye hiç halel getirmeden bu kavmin iki mislini de toplıyabilir, Askes rin bu miktarı ve Tataristan vilâyetleri « nı sahası gözönüne getirilirse nüfusunu bizimkine benzetmek kabil olur. Bu mülletlerin kuvvetlerini tahmin et « menin en emin yolu onların kolordu bas dinde faeliyetlerini görmektir. Fakat da- ha evvel bu kuvvetlerin mahiyetini ve kendilerini toplamak için istimal edilen vasıtaları tetkik etmek münesib olur. Bu vasıtalar hükümet şeklinden ileri gelir « ler. Her hükümetin menşei de tarih saha na aiddir Tatarların menşei geniş bir Okyanus manzarasını #rzeder, Bunun vüs'ati &n cak kerrisini ihata eden sahilleri dolaşı- larak anlaşılabilir. Filhakika bu kavmin haşmet ve debdebesi sncak kendilerinin eli alında bulunmak feliketine “düşmüş ve birbirlerini müteskib mahv ve tahrib edilmiş midletlerde görülür. Pek az ya « zan, yahud hiç bir şey yazmıyan bu mil « letler tarihi ihtimaller sahası içine ka « patmak mecburiyetinde bırakıyorlar, Fa. kat bu #htimaller o şekildedirler ki bütün kavimlerin vakayii ie mukayese edilir. lerse Tâtarların onlari karşı eskilkleri aşikâr surette sabit olduğunu tesKm ve #iraf zarureti hâsil olur. Umumi Coğrafya — Herkesin (istifadesi Kin yazılmış olan Coğrafya bilgisi ve Lise Gokumuncu sınıf talebesinin de derslerini ko- layoa takib edecekleri bu kitab Çığır Kitab- evi tarafından neşredilmiştir. Aşk, İzdivaç ve sile mektuhları — Şimdiye kadar çıkmış bu isimdeki kitablardan tasnif ve üslüp bakımından başkalık gösteren bi hassa silelerin bütün ferdlerinden birbirine Yazılmış zuektubları ihtiva eden bu kitab, Çiğir Kitaberi tarafından dağıtılmaktadır. 1655 - 1666 da Türkiye ve İstanbul — Geç» miş asırlarda memleketimize gelmiş «lan €0- nebi seyyahların Türkiye üzerine yazdıkları eserleri «Türkiye seynhatnameleri serisis adi altında dilimize çevirmeğe başlamış olan Re- şad Ekrem Koçu bu serinin 4 Üncü kitabı o- Yan rJean de Thevonot'nun Türkiye seya'- hatnamesini yukardaki isim altında neşre- miştir. Tarih kaynaklarımız - arasında çok mühim hir yer tutan Türkiye ceyahatname- Jeri ve bu arda «1658 - 1658 da Türkiye ve İstanbul» w karilerimize tavsiye ederiz. Ana — Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafından çıkarılmakta olan (Ana) adlı derginin (14) oÜncü sayısı (o çıkmıştır, Yurd analarının sağlık, sosyal, kültürel du- rumlarının Inkişafına hizmet eden bü kiy - metli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve ba- balara tavsiye ederiz. İlân Tarifemiz Tek sütun santimi Birine o sahife 400 huruş İkinci sahife 250 » Üçüncü (sahife 200 » ! $ Dördüncü sahife 100 » İç sahifeler 6 » Son sahife 40 » Muayyen bir müddet zerfinda fazlaca mikdarda ilân yaptıracak. lar ayrıca tenzilâtı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari “İânlârına aid işler için şu adrese müracaat edilmelidir: İlâncılık Kollektit Şirketi Kahramanıade Han Ankara caddesi i 4 Z güdü

Bu sayıdan diğer sayfalar: