TÜRKÇE rkadaşım, Amerikan yazıhane - sine oturmuştu. Ben kapıdan girdiğim zaman: — Çok rica ederim, dedi, on dakika «et, gazetede bir makale var, O- okuyup bitireyim! — Pekâl! © — Dedim, bir koltuğa oturdum, bir siga ta yaktım. Arkadaşımm arkası bana dönük oldu- ğu için okuduğu gazeteyi göremiyordum. O bir yandan gazeteye bakiyor, bir yandan da yanhanesinin üstündeki cildli bir kitbi karıştırıyordu. On dakika demişti amma, okuduğunu okuyup bitirinceye kadar yirmi dakika- dan fazla zaman geçmişti. Bana döndü. Cebinden mendilini çıkar- dı; terini kuruladı: — Çok şitkür, dedi, bitirebildim. — O nasıl makele okumak yahu, bir gwzeteye bakıyorsun, bir kitab*karıştı - rıyormm? Yoksa ilmi bir tetkikle meş - gukün de befahür olmasın diye bana ga- zetede bir makale okuduğunu mu söyle. din? — Eminol makale okuyordum. Üşen mezsen gel gazeteye bak! MAKALE — Diksiyoner! — Diksiyoner mi? Desene sen işi bü- yüttün, Artık ecnebi gazetelerdeki maka- leleri de okuyorsun! Halbuki ben seni türkçeden başka lisan bilmez, bilirdim. — Gene öyle bil — Ya, demek lisan öğrendiğini saklı, yorsun. .. — Ne münasebet canım, neye saklı - — Lisan öğrenmiye meraklı değilsin de ne diye İransızca mı, ingilizce mi, het ne lisanda ise o gazeteyi alırsın? — O gazete ne ingilizce, ne de fransız ca... İstanbulda akşamları çıkan türkçe bir gazete, : — Makale ne Hizanda? — Türkçe! — Yahu sen şaşırdın mı? — Hayır şaşırmadım; gazetedeki ma - kalede o kadar fazla fransızca kelimeler, *İtabirler var ki; lügata bakıp türkçe kar- | alıklarımı bulmadan makaleden mana çı- — Vâzgeç, ne diye yerimden kaldırır. karamıyorum. sım.. O kitab neydi? İsmet Hulüst | Bunları biliyor mu idiniz? | Dünyanın en zarif giyinen adamı Regley, dünyanın en zarif, en gık ve en pahalı giyi- nen adamı olarak tanınmakta dır. Son günlerde, gömlekçisi ile ara- kırında bir anlaş Gk Elbise takımı Palto 140 Türk Hrası v..... Don tanesi Pijama takımı » Mister Pegley, her seferinde bir .v....... 40 5 2 6 28 20 4 di Mister Pegley: Okuyucularıma Cevablar İsimlerinin yalnız baş harflerini gâ- zeteye yazarak kendisine cevab memi istiyen okuyucum K. K. ye: Düşüncen doğrudur, şimdi nişanla Bir, ve askerliğini bitirince evlenirsin, Fakat mektubunun ikinci kısmında te. mas ettiğin cihet için ben başka türlü düşünüyorum. Benin göstereceğim yoldan gidersen daha doğru hareket etmiş olursun! Mademki six uzsik akrabasınız ve birbirinizi (o tanıyorsunuz. Doğrudan doğruya hislerini ona senin açmana ve kendisile evlenmek istediğini kendisi. ne söylemenize Yüzüm yok. Allenle ko. muş, onlara söyle, bu işi onlar yapsın. Jar. Sen ona aşkım, önu beğendiğini, omunla evlenmenin senin için büyük 'bir saadet olacağını söylemeyi arzu €- debi irsin, fakat ne lüzum var, söylü 'yeceklerini sonradan da söyliyebilir. sin. Esasen vasıta İle olsa da bir izdi. vaç talebi bütün bu sözlerden daha ver» çin sarfettiği paralar Londra fiatile şun- dardır: dü - ziline gömlek, yarım düzüne pijama 18 - marlar, Senede en aşağı 4 takım elbise, #ki palto yaptırır. Hep ipekli mendil kul- Hanır. — İnsan şöyle sdamakıllı giyinmek is Papanın tacı 1870 senesirdenberi ük defa olarsk pa- konunda bir papaya taç giydirilmiş bu- Yunmaktadır. Üzerinde 146 mücevher, 11 elmas ve 6 dizi indi bulunan altından üçüzüü bir taç yeni papa, 12 incel Pius'nun başına konmuştur. * Günyada 160 cins balık varmış | Balıkçıların sattıkları yenecek ba - lıkların cinslerini tesbit eden bir balık) meraklısı bunların 160 cins olduğunu tesbit etmiştir. terse benim yaptığım gibi hareket etmek imecburiyetindedir. İyi eşya daima pa - halıdır. Fakat ucuz eşyadan daha çok da- İd demektedir. kuvvetli bir yakınlık, bir sevgi, ifa * Küçükpazardan H. A. rümuzile mek, tub yazan okuyucuma: Oğlum, sen daha çok gençsin ve bil hassa tahsilini ikmal etmemişsin. Ey. Penmek için dahsili bırakmak kadar yanlış bir düşünce olmaz, evlenmek ancak tahsil bittikten sonra mevzuu bahsolabilir, Sevgiye gelince, ne olsa gün gelecek unutulacaktır. Çünkü sen genç olduğun gibi o senden genç bu bu yaşlarda başlıyan aşklar saman a- İevine benzer, birdenbire parlar ve birdenbire söner, Ne yapayım, ne edeyim? diye uzun boylu düşünme, mektebine git, ders. lerine çalış! * Şiştiden Tillün Sevgi: Kızım senin yaşadığın muhiti bilme. diğim için kst'i olarak, hangisini inti. hab etmen lâzım olduğunu söyliyemi. yorum. Aile itibarile, yaşayış ve görgü âtibarile, hangisine yakınsan onunla evlenmek muvafık olur, TEYZE " Mei pe Kadın Köşesi Çocuk bakımı Çocuklarınızın gözlerinin sağlam kalmasını temin etmelisiniz Fransızcayı iyi bilmiyen bir Fransız yıldızı: Meg Lemonnier i Meg Lemonnier Pariste operet oynamağa başladığı zaman tek kelime İ fransızca bilmiyordu. Çünkü Londrada doğmuş, 17 yaşına kadar i oradan ayrılmamıştı. Annesi bile ona fransızcayı (oöğretememişti. Fransız sinema yıl. dızları içinde en gü- zel ve en şirin olan lardan biride Meş Lemonnlerdir. Bu s©- vimli yıldız ayni za manda da kudretli bir san'atkârdır. Film leri her tarafta bü yük bir muvaffaki. yet kazanmıştır. Yıldızın san'at ha- yafına ne suretle atıl Gözü normal şekilde gören bir çocu- Yun iyi görme hassasını uzun müddet de- vam etiirmek veya kısaltmak çocuğa ye” pılacak ihtimama bağlıdır. Bu hususta mücadele edilecek en mühim mesele » yopidir. Miyopinin şu fenalığı vardır: İlerledi- ği yerde durdurulabilir, fakat eksiltile- mez, Arcak, tedbir alındığı teldirde bil- hassa yirmi beş yaşından sonra arttığı da nadirdir, Miyopluğa karşı iki şekilde mücadele edilir: Çocuğun geceleyin ça- ir fazla eğilmeden okuyabilecek derecede aydınlatılmış olmalıdır. İyi tanzim edi-! lirse elektrik ziyasının gündüz ışığından bir farkı kalmez. Çocuğun, ışığı cephe- man müsaade ötmemelidir. Ziya dalma soldan gelmelidir, Güneşin aydınlığı yav- gelip akis yapmamalıdır. Çocuğun gözile kitabının arasındaki mesafe en a2 33 san- timetre olmalıdır. Kitabına bundan daha ziyade yaklaş- mak ihtiyacını duyan çocuğa gözlük ve- rilmelidir. Nadir hallerde ve bir takım şartlar altımda çocuk yatağında da oku- yabilir, Ziya kitaba aksetmeli, çocuğun görünme gelmemelidir. Ziya kâfi derecede olmalı, Tavana asılı ampulden gelmemeli, sayfaları parlmacak kadar da kuvvetli olmamalıdır, Çocuk yatağında tıpkı bir koltukta oturuyormuş gibi oturarak ça- lışmalıdır. Yattığı yerde okursa gözleri |! çok yorulur. Küçük şeyleri uzakta tutarak gören çocuklara gözlük Yizumdır. Bazı adamlar gözlüğün mümkin olduğu kadar geç kul. lanılmasını, çünkü bir defa alışınca bir daha ondan vazgeçilemiyeceğini ileri sü- rerler, Bu doğru bir düşünce değildir. Gözlük bir Ilâçter, İlâçtan sakınmakla hastalık iyi olmaz. Sağlam gözlere banyo yapmak lüzüm- suzdur. İnce işle uğraşan, çok okuyan ço- €uklar vakit vakit uzaklara bakarak göz- rTunun okuduğu şeye doğrudan doğruya! İinanmazsınız. Fakat sipe aynen hakikati söyliyeceğim. Pariste | öperet oynamağa baş- İladığım vakit bir ke- İlime bile fransıye bilmiyordum, i | Herkes buna şaşa- Meg Lemonnier «Süt hemşirem. filminde Henry Garat ile cak!... Nas olür? *İ (phi âleminde, Senpiyec kilisesinin bal-İlıştığı oda kitabının üstüne lüzumundan | Hem Fransız yıldızı olsun, hem de fran- sızca bilmesin?!. Ben Londrada doğdum, On yedi yaşıma ikadar Londrada kaldım, Annemin üzül İmesine rağmen bir türlü fransızca konuş- i benâ alıştırmak öçin fransızca konuşurdu. Ben bir türkü ona İransızca cevab vere- mezdim, En büyük arzum doktor olmak- İt. Fakat bu arzum bir türlü kuyveden file çikamadı. Bugün hâlâ doktorluğa karşı bir meyil duyarım. Mektebde tem- serde rol almağa özenirdim (Klâsik danslarda da muvaffak olurdum. Bir yaz günü büyük bir temsil verdik: İsmi «Bir yaz gecesinin rüyası» idi Puck rolünü yaptım. Fevkalâde muvaffak oldum. E- beveynim benim bu istidadımı yakından gördüler ve beni Hampstead konservatu arına yazdırdılar, Bir taraftan dans ders- leri, bir taraftan şan dersleri, bir taraf. tan da Usan dersleri alıyordum. Bir gün arkadaşlarımdan biri beni mektebin tele- fonuna çağırdı: «Wandeville'de rövü için Provalar yapılıyor. Gel bir kere tecrübe ci!» dedi. Helecan ile gittim. İmtihan et- #iler, Muvaffak oldum. Rollere çıktım. Wandeville'de rollerimi yaptıktan son- ra Londranın en büyük ve en şık otelle. rinden biri olan Metropole'da Metropola Follies rövüsünde numaralar yaptım. Bu numarslarım herkes tarafından fevkalâ. | İde beğenildi. Çok yoruluyordum. Sabah-| lerini dinlendirmeyi tere'h etmelidirler. 27 saat yedide kalkardım. Provalarla Bu mesafe takriben dört metre olmalıdır. | uğraştıktan sonra sahne saatine geç yeti. bir arada gece Seymour Hicks beni çağırttı. Oyu. numu çok beğendiğini söyliyerek tiyat- rosuna dahil olmamı ve binlkite Kanada. ya gitmemi teklif eyledi. Kabul ettim. 1928 senesinde idik, Kanadaya gittik O- den alacak şekilde çalışmasına hiçbir za.| mağa muvaflak olamadım. Annem €Vde| rada ingilizce roller yaptım. Ben orada ilen kız kardeşim ğe annem Parise gelip crada yerleştiler. Londraya yalnız dön- Güm ve yalnız kadım, O sırada Edgar Wazlace'ın bir rolünü oynıyacak idim. Oynadım da... Tesadüfen Pariyte bulunmakta olan bir Amerikan prodüktörü fransızca bir film çevirtmek arzusunda idi. Film meşbur Fransız muharriri Charles Mere'in ese - rinden iktibas edilen bir eserdi, Telgrafla beni davet etti, gittim. O fırsat ile anrem ile kız kardeşimi gördüm. Fakat bir tür. lü #ransızca konuşmağı beceremiyordum. Büyük bir sıkantı devresi geçirdim. Son- radan ingilizce eserlere başladım, Sine - mayı hiç te yadırgamadım, Tiyatro kadar hattâ tiyatrodan fazla bile muvaffak olu- yordum. Brodway ve Good News adla- rında iki film çevirdim. Meşhur Fransız bestekârlarından Wil lemelz ve Çukson beni Bouüffes Pari- sienste rol yapmak için angaje eyled'ler, Pransizcam sökmeğe başlamıştı. Sinemaya ne suretle intiseb eylediğimi söylemeği unuttum, onu de anlatayım: 1931 yılında Cannes şehrinde idim. Bir apandisit ameliyatından henüz kalkmış. tım, Orada nekahat devresini geçir'yar- Çünkü bu kadar mesafede göz, hiçbir İseyi dikkatle seçmeğe çıbalamaz, Ne zaman doktora müracaat etmeli? Çocuk uyandığı zaman çapsklan göz kapakları birbirine yapışıyor ise, gözleri ıktan müteessir oluyor, az bir soğuk ve Tüzgârdan yaşarıyorsa, kapaklarının al. tında kum varmış gibi acı duyuyor, Böz- lerinin yanmasından uzun boylu çalışa” muyorsa «yorgunluktan olmuştur, geçer (Devamı 13 üncü sayfada) ii | dum. Natan bana bir tecrübe filmi çe- İ Akşamları evime yorgunluktan bitkin virtü. Muvaffak ollum. Haftada 20.000 ibir halde dönerdim... |frank aldım ve birinci yıldız olarak ilân | Gayretim semeresini göstermeğe baş. | edildim, O vakittenberi de br hayli film İadı... Bir gün Vendeville'in san'atkârla- | çevirdim. Fakat hayat bu... Halk ve pto- İrından biri her nasılsa vazifesi başına |düktörler bir san'alkârda kalmıyorlar... gelmemişti. Onun yerine sahneye çıktım. | Tenevvü arıyorlar... Şimdi seyrek olarak Muvaffak oldum. Bana ertesi günden iti | çeviriyorum, Ne de olsa 20 yaşında bir baren rol vermeğe başladılar, Bu arada | genç kız değilim. Şimdi de aranan çok Juvenile Tead rolümü aldım, Yani genç! san'atkâr.. Oynadım, şarkı söyledim. Bir | genç olanlardır, Ne ise bans da tol çıkıs ör va?