Le mn. 12.7 iin Öyle bir en büyük harb ki dünya yu- Yarlağının hiçbir sem İl ve hemen hiçbir Milleti onden masun kalamaz ve netice » #inde, belki yenileri. nin doğması için, biz şok eski mamure vo medeniyetlerin bat ülasınm önüne geçi. lemez, Öyle bir harb ki çabuk bitse de, uzun sürse de onun yüzün. den akacak insan ka- Bı zan ve tahmin e - dildiğinden kat kat tazla olacak ve gene bütün zan ve tah - , minlere ve harb va - Dile 1 Sitalarının fevkalâde bızlarmalarına yaz - | HER (Gask vlâyetlerinin zapnndan sonru > men kısa değil, bilâ- * Aragon taarrurundan sonra 2 Emekli General H. Emir kii 4 muvaffakiyet safhan ana cek olan Frankonün memleketi kazanacağı den evvel men sus dağlık gibi . duran 0.7.1936 2.10, 58 ha şüpbe edilemiye -'ile ikinci arasında on gün kadar bir za- kazandığı ve daha da zaferden asla sarhoş olmıyarak her şey 4 ve imarcı, dolayı mleketinin derin, yaralarını o sarmağa' bu hakikatleri de benim gördüğüm gibi ve iyi etmeğe koyu, lacağını şimdiden tah min edebiliriz. Bahu- şimalinde bir rampar dağlarile Fransadan ayrılmış ve üç ta» rafı denizlerle çevril- miş bulunması do - wee İspanya harbi biterken Sshneye çıkan ik - dünya en büyük harb tehlikesini atlatıyor Türk kadını hayatını “Son Posta, ya anlattı “Sahneye serbestce çıktığım ilk gece başıma yanlışlıkla bir vazo yedim ve düşüp bayıldım,, Yazanı' İsmet Hulüsi —i— Afife ile Vki defa konuştum. Birinel General şahsı ve narmna man geçmişti. İkincide, yani bundan bir kaç gün evvel onu daha yorgun ve deha bedbin gördüm. Kendi köşesinde bayat- tan, ber şeyden ümidini kesmiş yaşıyan sahne: ilk Türk kadını, belli ki her geçen günde bir keş daha üzülüyor, unu- tulmuş olmanın acısile bir kat daha çökü- yordu. il Bu söylediklerimi, yazının başına kapı İ yapmak için sıralanmış birkaç satır zan- İnetmeyiniz. Bunlar öyle hakikatler ki A- İlfeyi gören, onunla konuşan her insan büyük düzelt, görür. İşte şu anda Afife gözlerimin önünde. |“ Zayıf bir vücud, soluk bir yüz. Pek te sih- S hatte olmadığını insan yüzüne bakar bak. bi maz anıyor. Kaç yaşında acaba?. İşte bu mühim bir mesele, Belki kırk, belki <1, Hayır; ne kırk, ne de elli. Afifenin İspanya, Pirene haki şın, onu çök iyi bilenlerden öğrendim. Otüzdan fazla, fakat kırktan gok az. kis uzun sürecek ve 3.12. 38 layısile o müdafaası DA ER an e le taraflardan o birinin (| MN) © Katalonyanın 2aplından sona 2,730 bir surette |8 sid De öğrenebilirsem onları not ede. tab ve tavanı kesile- v v in Mİ kola bir memleket, |ceğim. Günkü bir üçüncü defa inin ke: sek yere serilmedikçe İspanya harbinin safahatını gösterir hürita tir, Onun için, aşırı va ii ii vi Dİ günler- p bitmek bilmiyecektir. Yamıştır, Bunun üzerine İngiltere gene-|bir teslihat yarışına girmesi icab etmek. jden bahsederken çok & uyuyor ve Öyle bir harb ki, onun muçib olacağı beşeri felâket ve sefaletler hiçbir kim- #enin hayalinden geçemiyecek kadar ge- iş ve şümullü olacak ve hülüsa, emsali görülmemiş olan bugünkü silâhlanmanın We son zamanlarda beynelmilel muaşeret ve münasebetlerde görülen usul ve Di- zam ibtilâlinin peticesi, kopabilecek ye- ni bir dünya harbinin manzarası da, âkı beti de o kadar müthiş ve o kadar feci olacaktır ki, onun için böyle bir harbin mes'uliyetini üstüne alabilecek kimseler bulunmıyacak ve şayed teslihat ta bir de- Teceye kadar hududlandırılabilirse, işte » zaman Sir Samuel Hoare'un bir iki gün evvel bir muhafazskârlar klübünde dedi- gi gibi, dünyada «altın gib' parlak bir devrin fecri doğmuş olacaktır.» İngiliz nazırı ebu mes'ud devri yarat- zaak dilnya İlderleri için ne güzel bir iş!» dltyor ve ilâve ediyor: «Avrupayı elinde tutan, üç diktatörle İngiliz ve Fransız başvekillerinden ibaret, beş adam bu hedefe doğru müşterek (o yürüyebilseler dünya tarihini inamlmıyacak kadar kısa bir zaman zarfında değiştirmeğe muvaf. #ak olurlar» Bu sözlerde yalnız âçık bir güzellik, okşayıcı bir teselit ve hattâ tat- min edici bir samimiyet değil, biraz ds hakikat var. Fakat, her biri türlü ve mu- tezad his, hesab, menfaat ve hırsların mümessili olan ve önlerine düştükleri, trlü fikir, emel ve e taşıyan muh- tenf *abiatli büyük in kütlelerini sa- adet, refah ve zenginliğe doğru yürüt mek ve ulaşlırmak için tülü yollardan giden bu beş kişiyi birleştirecek ve on - Har sırf adalet ve hakkaniyet prensipleri Hairesinde uzlaştırabilecek olan o fevkal, beşer manevi ve ahlâki kuvvet nered âir?!. Onun için, bü gibi durumlarda, ul- yi ve necib düşünceleri büsbütün yana atmamakla beraber, dünya meselelerini Konkre (Concret) mevzular halinde tet- kik etmeği daha faydalı bulurum. Malândur ki İspanya ihtilâl ve dola- sile iç harbi çıkalı 32 ay'oluyor. Bu w tun müddet zarfında Avrupa, ; İspariya meselesi yüzünden, aleddevam harb teh- kesi geçirmiş ve denilebilir ki bu âfe- #n önüne geçen şey yalniz İngiliz #oğuk- Kanhlığı olmuştur. Hattâ İspanya mese- lesinin sona eri e umumiye'le hük- medilen, bugün bile Avrupa, İspanya $ularında yeni him bir istilât tehli- kesi geçirmekt Çünkü İspanyada, btikömetinin meşmiyeti tasdik olunan General Franko, kendisine karşı hâlâ harbe devem eden merkezi İspanyanın Welensiyanın şimal yakıtından Almerla- tan bâtisma kadarki takriben 600 kilo- Metrelik sahil mıntakasını abluka'etmek hakkını kendisinde görmüş ve bu sahile Şanaşan yabâncı gemileri çevirmeğe baş. rale, hükümetini tanıdıysa da muharib- lik hakkımı tasdik etmediğini bildirmekle beraber Cebelüttarıkta manevra için toplanmış olan İngiliz Atlas Okyanusu ve Akdeniz donanmalarından bir flo a- yırarak abluka sahasına göndermiştir. Bunun manası, şüphesiz, Gönerel Fran- ko deniz kuvvetlerini İngiliz ve Fransiz gemilerini tevkiften menetmektir. Mili İspanya deniz küvvetleri, İngiliz harb gemilerine Karşı tabistile boyun eğecek- ler ve bunların bulunduğu semtlerden uzaklaşmaya bakacaklardır. Fakat bün- ara İtalyan harb gemilerinin yahud da Alman denizaltılartnın, kazara, yardım ettiklerini bir lâhza tasavvur ediniz, İşte © zaman bir Akdeniz harbin! iştialden artık kimse mensdemez. Bu doğrudur, fakat yüzde bir bile ol- mak ihtimali yok'ur. Çünkü İngiliz do nanmasma top stmsk Almanya ve İtalya için çok hesabsız bir iş olurdu. Hülüsa içim çok . hesabuz bir. iş oldu. Onun için bu yüzden de harb çıkmıyacağına - ve İspanya İç harbi. nin böynelmilel bir harb ihtilâtına mey- dan vermeden yakında biteceğine şimdi- den hükmedebiliriz. Ancak bu harb bitince, pürüzlü mese. lelerin biteceğine değil, bilâkis başlıyacs- ğına hükmedenler vardır, Hattâ Alman- yanın eski müstemlekeler ve İtalyanın da malüm talebler hakkındaki davalarım ya harbinin bitmesini bekledikleri yokın zamanlara kadar kuvvetle söyleniyordu. Acab öyle mi olacaktır?! Biz bir aralık merkezi İspanya muka- vemetinin de kırılarak Frankonum bütün ortaya atarak Avrupayı yeniden silâh şa-! kartılarile ürkütüp ülsetmek için İspan-| sizin bütün kaynaklarını, uzun müddet, memleketin iktısadi kalkınmasına hasre- debilir. Bu mülâhazalar gösteriyor k: iç harbin sonunda seferber İspanya ordusu icin ha- zari vaziyete geçmekten ve, yalnız basi-. na biebir şey yapamıyacak olan, oradaki İtalyan kolordusuna da İspanvayı bırakıp gilmelken Lazim yep maz, Fakat İtalyan gö: y eN boş olarak vatana dönmelerinin faşist rejimine zarar ve halel vereceğini ve bü sebeble bu kuvvetin meselâ Adriyatikte bir kısım Arnavud sahillerine çıkarılarak bilhassa Arnavudluk Tirol sahalarının! işgali ve İtalyaya ilhakı hususunda kul-| lamılacağımı ortaya atanlar vardır. Gerçi böyle bir hareket Balkan devletlerile be-| raber Yugoslavyanın derin hosnudeuzlu- Bunu Üzerine çekeceği #bi İtalya, bütün dünya tarafından, müstakil bir devlete; #ecavüzle yeniden itham “olunacaktır. Bundan başka Arnavudluğun omüstem. lekelik yumuşak bir yer ve Arnavudların da Isüklâlin tadını almış, kolay rTâmelmi- yan bir millet olduklarına bakılırın İtal. İ başladı: çok yoruluyor. Karşımda sakin sakin otu- Tan ve İnsanı: — Acaba ne söyliyecek? Diye meraka düşüren sessiz kadın sah- neyi, sahnedeki hayatını hatırlarken san- ki bir an evvelki o değilmiş gibi değişi- yor, coşuyor ve yazik ki yoruluyor. - ankle çanakla yüküne nere — Sahneye serbestçe çıkacaktım. Ti- yatroya gizlenmeden, çekinmeden, korka korka etrafıma bakınmadan girdim, gene başka seferlerdekinin tamamile zıddı idi, Beni korumak için tiyatroya gelmişlerdi. Sahnedeki odama çıktım, Odam tozlu idi, Orada bir çocuk vardı, ona odamı sü- pürmesini söyledim. (Burada birkaç satır ilâve edeceğim. bu bahsi bana anlatan Afife, anlattıktan İsonra yazmatnı söylemişti ve ben de note larymin bu kısmını çizmiştim. Fakat olan, bir çoklarının da hatırlıyacakları bir hâ- diseyi yazmakta mahzur görmüyorum. Afifenin niçin bu hâdiseyi yazmamamı istediğini biliyorum. Bir sahne arkadaşi- | yanların böyle bir hareketten, Arnavud- Tük dağ ve bataklıklarında, başlarına se- bebsiz yeni bir belâ almaktan başka ne kazanacaklarını bilemeyiz! Bununla be- raber böyle bir hareketin bir umumi Av- rupa harbine sebeb olabileceğini zannet- meyiz. İtalya mutlak bir şey yapmak isterse, İspanyadak' gönülü kolordurunu ve w- saklarım, şimdik! halde xalen bir İtalvan hava üssü halinde bulunan, Mayorka (Mallorca) adasına çıkarabilir ve bura- amı, Fransa ve istediği şev- İspanyaya hâkim olduğunu kabul eğe.|ler oluncaya kadar, elinde bir tutu (rehr) Tim. Bu takdirde, orada işsiz ve hedefsiz | olarak bulundurabilir. İtslya Mayorka kalacak olan yarım milyondan fazla bir) edasmı ilhaka kalkışmadıkça, bu takdir. kuvvetteki seferber ve her türlü asr! tes-İde dahi, bir harb çıkması ihtimali pek Whatla mücehhez milli İspanyol ordusu-| zayıftır. Fakat İtalyanıı, böyle bir hare- hun, elbette, ayağının tozile ve İtalyan|ketle herkesten evvel kendi mahmisi lejyonlarile hemen Cebelüttarığı hücum |ve dostu General Frankoyu kırarak mili edeceğini ve oradan Fransanın Şimali | İspanyada haklı bir infial uyandırmaktan Afrikasını, İtalya ile birlikte zapt, istilâ| çekineceği beklenir. ve sonra da paylaşmak için Afrikaya ge-| *Tunus, hemen hemen taarruz olunamaz çeceğini farz ve kabul etmek biraz ha -İğiz hal almıştır. Korsikaya bir baskın da fiflik olur. Kezalik General Frankonun| neticesi çok meşkük bir harekt olmakla ipe Fransaya taarruz için Pirene dağ-| borabor İtalya ile Fransa arasında harbi larını aşmaya kalkışması bir cinnet olur.| yutak surette açar, görülüyor ki harb. İspanya milleti kendi oyarımadalarmda| . siz kaparız artık güçleşti ve hattâ muhal sakin ve mes'ud yaşamanın lezzetlerini hükmüne girdi, Bah veya, ve büyük fayda ve kazançlarını Büyük) > Harbde bilbil değrüba etti. Şimâl de y;| | 1052 dalma taarruz zartık düşünül nın aleyhinde bir şey söylemiş olmak is-| temiyordu.) * Oda süpürülürken bir ses yükseldi: — Bu Kız bunu, benim odamı toza bu- lamak için yapıyor. Ses, Saramanniğin sesi idi. Tepiniyor, bağırıyordu: — Ben bu gece oynamam, giderim, Eşyasını bir bohça yapıp sahnenin or- tasıma gelmişti, Şaşırmıştım. Ben kimse- nin odasını toza bulamak istememiştim ki. esasen toz kalkmış ta değildi. Sara- mannik gidiyordu. o giderse çok fena. çünkü rolü var ve oyun oynanmıyacak. Ben şaşırmış bir halde bekliyorum. O — Ayağımı öpüp özür dilemezse dünya yıkılsa bu gece oyuna çıkmam. Geliyorlar: — Afife san'at senden bir fedakârlık daha bekliyor, Mannik hanıma tarziye vereceksin, lâzım gelirse elini, eteğini ö- peceksin.. biliyoruz; senin kabahatin yok, o bumu bilikizeam yapıyor. amma oyun oynanmıyacak. 'Tereddüd etmedim. Hemen Saraman- niğe gittim; , — Affedin, dedim, ben size karşı ter- biyesizlik ettim. «Hançer» piyesinin el #lânları Bu hareketimden Mannik bile utan mış, ve başını önüne eğmişti. - * O gece Hançer piyesini oynadık. Birin grisi yen —.. . şöyle bir sahne vardır. Kocam Salâhad: din (bu rolü Onnik Binemecyan yapar) Aşığımla beni yakalar, (aşığım rolünü ya pan da Muvahhiddir). Onnik orada duran polisler vardı, fakat bu sefer vazifeleri) bir vazoyu kaldırıp Muvahhilde vuracak tir. Fakat ben onun vurmasına meydan bırakmadan elinden kapacağım. sahne epey güç. çünkü benım biraz geç davra- nip vazoyu yakalıyamam, işi bozar ve va. zo Muvahhidin başına iner. g Onnik vazoyu Kaldırdı. Ben çabuk tut- mak isterken şakağım vazoya çarptı. Çat ettiğini işittim ve o anda gözlerim ka- rardı, f Canım yanıyor, bayılacağım. bayılma» mak için gayret ediyorum. Aklımda şu var: Bayılırsam, ölürsem mesele değil, piyes yarım kalacak. i Sayıklar gibi yavaş sesle; Onniğe: — Tabancanı çıkar. Dermişim, çünkü Onnik tabancasını çi- karırsa rol icabı ben: — Salâhaddin! © Diye bağırıp dizlerine kapanacağım, * İşte bunu #stiyorüm. O sırada yere yata. bilirim, a İ OOnnik şaşırmış, bir türlü kendini to - İparlıyamıyor: — Eyvah ben mi öldürdüm! Dermiş Nihayet güçlükle tabancasını çıkarmış. Ben tabancayı gördüm. Ayağr na kapandım. Daha doğrusu yere düş tüm, Düşer düşmez bayılmışım. Onnik vaziyeti kavramış; bayılmam yüzünden piyesi aksatmamak için: i — Bayıldı! a. Demiş ve beni kucağıma alıp kulise doğru yürümüş. Sahnedeki odamda ayıldım. Onnik bu noktada hiç kabahatli değildi. Buna rağ- meh: Ben sebeb oldum! Diyor, çok üzülüyordu. Benim kula. © Bımdan da mütemadiyen kan akıyordu. ve bir türlü kanı durduramıyorlard. Gerçi birkaç sahnede rolüm yoktu amma, © pere benimle kapanacaktı. Sahneye çık. zun ve çetin bir ihtilâl, bir iç harbi İs- panyolları farlaca kanatmış, birçok âile ocaklarını #öndürmüş ve güzel memle- ketlerinin eh mamur yerlerin! ve şehir. lerini birer harabeye çevirmiş bulun-| maktadır. Bu sebeblerle, iyi bir valan- sever olduğu kadar makul bir sef olduğu» mez ve işte bu sebeblerle harb ihtimali biraz daha uzaklaşmış bulunmaktadır. Netice şudur ki, 1939 da büyük bir har. bin çıkmasına âmil olabilecek sebebler ive daha doğrusu zâflar birer birer orta- dan kalkmaktadır. Bunların başlıcaları İİngiliz askeri zâfı ile Fransız iş dirlik . / sizliği ve biraz da İspanyol iç kavgasına | Dam Tizımdı. Başka çare yok, Sahneya İtalya ile Almanyanın karışması idi. Çün. | çıkacaktım. Sahneye çıkarken kucağıma kü Alman müstemleke Havası ile İtalyan | çocuk olarak bir de bebek almam lâzm- taleblerinden makul olanları hakkında |dı. Bebeği bir elimle kucağımda tuttum. neticede iyi kötü uyuşulmak kabil ole- Bir elime aldığım mendilimi kanayan ku- caktır, lağıma bastırdım. Sahneye çıktım. “gi (Aricası var) H, E, Erkilet