i Yakın Osmanlı tarihi Beşinci Murad bir gece zorla uy, ne aid ifşaat: 7 sese vaser een ee sema nasıl tahta çıkarılmıştı? NAKL ., — hülâsası i R W sütunlarda okuduklarmız ! de, buğün İstanbulun bir köşesin - bere ve Yardıma muhtaç bir vazi - dür, e eski bir saraylının ağzın- | E *Yoruz, N ğ di, miiyer kadm hikâyesine ken -İ çük, “makla başlamıştır. Çok kü-ij LM Kofkasyadan İstanbula geli dg, bulda veliahd Murad Efem: ! *ex satılmıştır. Sultan Aziz? ba bi * kad, biş Mepeli, gürültücü, kaba, sa- veliahd Murad Efendi ? a durgun; âdeta melâlli ; İka, “dr. Abdülâzizin haline ya alaya “e softaların kıyamı ve padişah veliahdını tazyik : İdaş, mekte ve veliahdin ösabı ? makta, yin yüzünden çok bozul -: korlaama « Veliahd Muradın ıztırab ve İ kğ bütün sürem sarmıştır. Çün- e Abdülâzizin serbesti te Bina teşriki mesai ettiğini zan- : tediye ederi aleyhine çok şid- &lacağı vehmi vardır, ; :4 / Aik Murad efendiyi çok seviyor, Amcasını ise hiç sevmiyordu. de M tarihinde kardeş cinayet- Mig ütü? Saltanat kavga- İnel baş kardeş kanı dök- Mm hen Bir biraderzâdenin erhalde kendi öz evlâdı a kaytan daha güç değildi yal... kip, ala harem ağaları bize ka- in bu hangi vasıta ile gelmiş o- Üy, kodunun daha fazla devam e olmak için hepimizi azar- a, tarafa dağıttılar. Mil, PePİmiz ayrı, ayrı odalarımı- fakat herkes kendi oda arka- Bük, may dar konuşup tnlda >T # 24£ 4 1 Yen İde, |, Ta gelen günler çok kas- İ İyice anlıyamadığımız Bari Sarayın içinde hüküm sürü. ME ba N taki kapayın içinde veliahdin vehmi- n Sunu unutmak için geceleri, N konya fazla miktarda şempan- ham İÇtiğİ söyleniliyordu. EN Aran in Kadınlarından biri be- çen > bir cariye idi Bü ka- “ 3 "mle beraber Medineye ay raya ra hayatında ve hat da Bulunduğumuz zaman- tendiden Öğrendiklerini bana TÜ ms pederinin fazla , m çok teessür yük bir korku içinde A» Bikaç lerde © da sabaha kadar ue ii Yk e Yamazmış. Çünkü deri, SEZAİ esin; kendi. aleyhinde da Bai, taraftarlarının re'slerile ma ça lacı annedi yin lar doğru e Bağl Vega *fen, ? bir » &meası aleyhinde Akay Bady Murad efendinin iç'ne düştü- herkese müthiş tesir yapmak- bilmiyorum. Ni atmıştır. z > di hakikaten böyle “ midir diye sorüyorsu- Erecek tynette bi Mp kap 1 ben şaş, is : e N İğ san zannederim, r u hususta ne ya. ME bi; Kadinim ve benim hü. EDEN: Dolmabahçenin Abdülhamid kümlerim gadece müşahedelerden alım- i mış intıbalar üzerinedir, (Sultan Murad tahta nasıl çıktı? O, bizim konserin geri bırakıldığı gü- nün üstünden galiba bir ay kadar bir z4- man geçmişti, Bütün bu günler haremde en kederli ve en kasvetli günlerdi. Veliahd odasın- dan nadiren dışarı çıkıyordu. Sarayda, gülmek değil, adetâ konuş- mak bile menedilmişti. Eskiden her bir odasından bir başka sazdan nağme çıkan sâray sonsuz bir sessizlik içine dalmıştı. Ne saz çalınıyor, ne meşk yapılıyordu. Murad efendinin kederi ve ümlidsizliği bütün sarayı üzüyordu. O bu sinirli günlerinde çocuklarını görmek istemiyor, ya ikinci kadınının, yahud validesinin yanından ayrılmıyor. du, Validesi de, ikinci kadınefendi de o Bun derd ortağı, mahremi esrarı idiler. Veliahdin kadınları arasında hangisi- ni tercih ettiği bilinmezdi. Fakat bu son hâdisede yani kendisini tehlikeye marüz hissertiği dakikada anası kadar ikinci ka- İdınının da fedakârlığından ve sevgisin- den emin olduğu orlaya çıkmıştı. Çünkü jen büyük kederini bir validesile, bir de jikinci kadınefendile yakından paylaş yordu, Sarayda boğucu bir matem havası var- dı ve bu hava içinde günler gelip geçi- yordu. Bugünlerin hepsi de birbirine benziyordu. İşte birbirine benziyen bugünler niha- yet bizl o geceye, Sultan Azizin hal'edi- lip Sultan Muradın tahta çıkarıldığı ge ceye kadar götürdüler. Galiba Mayıs ayının ortalarında id'k. Bütün gün şiddetli bir yağmur yağmıştı. Gece hâlâ yağmur devam ediyordu. Ha-| va pek serindi. Boğazdan sert bir rüzgâr SUAD DERVİS zamanında alınmış bir resmi bir takım sesler yükseliyordu. Fakat ne olduğunu anlıyamadım. Yalnız harem ağalarının simsiyah yüz- lerinden mühim ve korkunç bir şeyin geçmekte olduğunu anladım. Onların pe ğine takılarak azar işitmek, cezaya çar- pılmak pahasına merdivenleri tırman- mağa başladım. Üst kat merdivenlerinin başı tenha, geniş sofalar bomboştu. Harem ağalarından bazılarının veliah- din husus! dairelerine, bazılarının Vali- de dalres'ne, bazılarının da birinci ka- dınefendinin dairesine doğru gittiklerini gördüm. Ben elimde şamdanımla geniş divanhanenin ortasında kaldım. Harem ağasından biri validenin kapr- sına hızlı hızlı vurdu. Val'denin hazine- darı kapıda göründü. Harem ağası ona anlıyamadığım bir şeyler söyledi. Her za- man çok soğukkanlı olan hazinedar usta- nın birdenbire: — Aman yarabbit... Diye yüksek sesle bağırdığını işittim. İkisi içeri girdiler, Bir dak'ka sonra içe- riden aci bir feryad duyuldu... Bu feryadı, birinci kadınefendi dai- kaç dakika sonra merdiven başları, 59- falar, daireler ellerinde şamdanlar tutan gözleri korkudan şaşkın ve ne olduğunu bilmeden bağırıp haykırışan, oradan ©- raya koşuşan saraylılarla dolmuştu. Kim. senin hâdişeden haberi yoktu, Herkes bir- birine; — Ne oluyor?... Ne oluyor?... Diye soruyor ve ağızdan ağıza şu ce- vab dolaşıyordu: — Bir takım paşalar, zabitler veliahd dairesinin kapısına dayanmışlar, zorla iiçeri girmek istiyorlarmış. — Amanın efendimize ne yapacaklar!.. — Efendimizle konuşmak İstiyorlar- esiyor, yağmur taneleri kum taneleri gi- | MUŞ. bi pencerelere çarptıkça ses çıkarıyordu. Veliahd dalresine gecelikle koşan va- Gece yağmurun sesi uykumu kaçırmış| lde sultan: olduğu için yatağımın içinde dönüp du- — Amanın müslümanlar, bu fesad tay- ruyordum... Birden geniş duvarlara ve|fası aslanımdan ne istiyor? Şu Ali Os- kalın kapılara rağmen divanhanelerde| man saraylarından hiyaneti uzaklaştır. sarayın içinde duymağa alışık olmadığı maz mısın yarabbi! mız sesler işittim. Bunlar harem ağaları-| Diyo bağırıyordu. nın seslerine benzemiyen sesler: idi, Uyku uyumadığım için hemen Yata- ğımdan fırladım, Şamdanı yaktım. Ace- le ile üstüme bir şey geçirip sofaya fir.) ladım. Esasen hepsi tavşan uykusuna yatmış bulunan ve günlerce korku fle hariknlâ- de bir vak'anın ortaya çıkmasını bekli- yen saraylılarm hemen hepsi de adetâ tetikte idiler, Fakat o gece nedense biraz dalmış olacaklardı. Bunun için aşağı divanhaneye evvelâ ben çıktım. Sofaya varınca ellerinde b'rer şamdan tutan birkaç harem ağasının telâşla üst kat merdivenlerine doğru adetâ koşarak gittiklerini gördüm, Asağıya inen ve avluya açılan taraftan Sıralar, sırasızlar, büyük küçük he- pimiz koşarak veliahd dairesine gittik. / İkinci kadınelendi yatağının içinde olur- muş, ellerle yüzünü kapamış, hıçkıra bışkıra ağlıyordu. Murad efendi yâtak- |an kalkmış, üstüne bir kürk almıştı. Ba- şı sçıktı, Rengi balmumundan bir bebek İcengi gbi sararmıştı ve mütemadiyen: — Bizden kim ne istiyor!.. Gidin sorun, şevketlü amcamızın bir fermanı mı var? Diye tekrarlıyordu. Velikhde ihtiyar bir harem ağası: — Efendimiz, kapıda bulunan Süley- man Paşadır. Huzurunuza kabul edil mek, hâk payınıza yüz sürmek istiyorlar. | Efendimize mühim maruzatlatı varmış. Diyordu. (Devamı 13 üncü sayfada) tesinden gelen feryadlar takib etti, Bir! “e Sayfa” 7” | © Hayatı nasıl ucuzlatmalı: 1 ii Temiz ve hilesiz süt nasıl temin edilir? bir sütçü: “Ne idi ogünler, halk sütü sütçüden kendi sütü imiş gibi emniyetle ahır ve icerdi,, diyor İstanbulun ezeN derdlerinden biri de süt derdidir. Hileli süt yüzünden bek- lenen faydalı gıdayı alamıyan büyük bir ekseriyet bertaraf, zaman zaman birçok kimselerin de zehirlendikleri, ölümle pençeleştökleri gözülmüktedir. İstanbul Sıhhiye Müdürlüğünün ihti- mamına rağmen bileli süt satışının bir türlü önüne geçilememektedir. Şehrin sütü civardaki mandıralar - dan temin olunmaktadır. Bu mandıra- lardan bir kısmı Büyükçekmece, hattâ Lüleburgaz gibi uzak yerlerde kurul - muştur. Şehir Halkı süt ihtiyacmı iki şekik de gidermektedir. Ya sokaklardan ge- çen sütçülerden veya oraya buraya serpilmiş olan şütçü dükkânlarından süt alınarak kullanılmaktadır. Süt en mühim gıdalardan biridir. Bilhassa neşvünemea halinde bulunan çocukların en ehemmiyetli gıdasını süt teşkil etmektedir. Böyle olduğu helde bir türlü hileli | pacağı sıkı teftişler sayesinde kaymak» sütlerin ortadan kaldırılması kabil ole- | altı sütlerin bu civarda revaç bulma - mamaktadır. İhtiyar bir sütçünün anlattıkları 40-50 senedenberi sütçülükle meşgul olan ve mandıra işleten yetmişlik o bir ihtiyar şöyle derd yanmaktadır: sina imkân yoktur, Kasımpaşada sütün kilosu baş kuruşa kadar satılmakta - dır. Beyoğlundaki pahalılık Süt fiatları semtlere göre değişmek- tedir. Beyoğlunda sütçülerde süt ale « — Ne idi o günler. Halk, sütü süt -| jümum pahalıdır. Beyoğlu halkının & çüden kendi sütü imiş gibi emniyetle! 3ız tadı ile ucuzca süt içmesi imkân * alır ve içerdi. Hile yapmak kimsenin | ları çok azalmıştır. İstanbulun Edir aklına gelmezdi. HileH süt satışı U *| nekapı, Topkapı, Yedikule gibi birçok mumi Harb senelerinde çoğaldı ve har“ | semtlerinde ucuz ve temizce süt bul bi müteakıb aldı, yürüdü. Umumi Harb | mak nisbeten kabildir, Mandıralarla senelerinde süt satışı bir âlemdi. Sütü |temas edenler evlerine kadar iyi süt 6 kuruşa alır, verilen emirle 4 kuruşa | getirtebilmektedirler. satardık, Şimdi siz «Nasri olur da za“ rarına #3ttığınız sütten kâr edersiniz?» diyeceksiniz amma, su ne güne duru - yor. Altı kuruşa aldığımız sütün okka- sını 4 kurusa satarak kâr etmek için içine alabildiğine $u boca ederdik. Yalnız bazı zengin müşterilerimiz ok- kasına 8 - 10 kuruş verdikleri için on- lara verdiğimiz süte su karıştırmaz - dık» Süt fiafları arasmdaki müvazenesizlik. Busün süte su katma keyfiyeti pek az istisnasile umumileşmiş olduğun - dan ve katılan su miktarı da tehalüf ettiğinden fistlan arasmda müvazene teminine imkân yoktur. Sötün kilosu nu 16 - 17 kuruşa satan bir sütçü dük- kânının civarında gündüz akşama ka- dar bir cok seyyar sütçü dolaşmakta ve bu sütcülerde sütün kilosu 8 - 10 kuruşa satılmaktadır. Halk da, bu nis- betsizlik karşısında kimden süt alaca- ğını bilememktedir. Süte su katma işi, süt satanm fera- setine kalmıştır. Kreması alınmış sütler Hileli sütler yalnız içine su katılan- lardan ibaret değildir. Kreması alın - mış manda sütleri de inek sütü diye ucuzca satılmaktadır. Bir kısım alâka- darlar kreması alınmış sütlerin piya- sadan kaldırılması için şehirde yağ i- mal eden makineleri yasak etmelidir, demektedir. Kreması alnan sütler, pastalarda, hamur işlerinde ve seir diğer işlerde kullan:labilirse de içilmesi asla caiz değildir. Bilhassa bu sütleri çocuklara içirmek büyük bir cinayet işlemektir. Şehirde sayısı 80 - 10 u geçmiyen yağ makineleri s'kı surette kontrol edildi- ği, krema âletlerinin satışı menolun - duğu takdirde kaymakaltı sütlerinden kurtulmak kabildir. Şehre manda sü- tü daha ziyade Büyükçekmece ve 0 ci- vardaki mandiralardan gelmektedir. Yağ makireleri şehrin dışında ayni semte toplandığı takdirde kontrolları kolaylaşacak, kremaaltı sütlerin satışı orladan kalkacaktır. Kaymakaltı süt - lerinin en çok satıldığı yer Kasımpaşa ve civarıdır. Diğer semtlerin hileli süt- leri su katılanlardan ibarettir. Beyoğ- lu kaymakamlığının Kasımpaşada ya- Pahahılığa sebeb ne? Hülâsa, su şehri: olan İstanbulda halk, temiz su içemediği gibi sütü pek bol olan gene bü şehirde temiz süt bul mak pek güçtür. Hilesiz olduğu iddis olunan vs ekseriya sütçü dükkânla « rında bulunan sütlerin fiatları pahalı- dır. . Sütün pahalı oluşu iki sebebe at folunmaktadır: I — Mandıracılardan sütçüler sütü ucuz fiatla aldıkları halde dükkânla - rında pa'ınlı satmaktadırlar. 2 — Vilâyet hududları dahilindeki cayırlar seneler geçtikce ek'lmekte, hayvanlara otlıyacak saha buluna - mamaktadır. 3.— Ot fiatları da birkaç senedenbe- ri pahalılaşmıs bulunmaktadır. Bu im kânsızlıklar karşısında mandıradan da- ha ucuza süt alınamamaktadır. Derde çare Hilesiz ve ucuz süt temin edebilmek Için süt satışmı bir elden idare etme - lidir. Bu iş devlet ziraat kurumuna ve ya belediveye bırakılmalı veya ko « peratif usulü ikame olunmalıdır. Şeh- rin sütü birkaç mandıracmın, sütçü dükkânlarının ve seyyar sütçülerin & lindedir. Şehrin her tarafında süt satış şubeleri açıldığı, perakende süt satış- larına nihayet verildiği, husus! teşki- lât vasıtasile evlere kadar süt götürük düğü takdirde hersey yoluna girecek - tir. Teskilâtı vücude getirmek zamana mütevakkıftır. O zamana kadar bele - diye zabıtası daha sıkı tedbirler alma: hı, hilekârlara aman verilmemelidir. İzzet Kolay remearesreean Merzifon Halkevi çalışmaları Merzifon (Hususi) — Yeni yıl fsali- yet programını tanzim eden Halkevi idare heyeti Kurmay yüzbaşı İhsan Bo ra'nın kıymetYi yardımlarile Fransizca kursu açmıştır. Kursta 50 ye yakın yurddaş faydalanmaktadır. Diğer taraftan kışlık oOkonferanslar tertib edilmiş ve her hafta iki konfe « rans verilmesine karar verilmiştir. Halkımızın istifade edeceği bu kon - ferans serisinin birincisini Doktor Zi# ya Peköz veririştir. e izin en büyük noksanı radyo » hr. dike i A