«Bon Pestas nın deniz romanı: SON POSTA Türkçeye çeviren: M. Süreyya Dilmen “Cenge hazırol!,, Lecoga son hafta ye rastlayıp sum zaman bana Bu tuhafı, Kapfa içinde herh. r rastlamadığını — Nel Cevabını vermiş mi jurnalında ise bir Sandığına ve onun r ğına dair bir kayıd da bulunmamıştı. Zabitlerimden biri bu jurmali tekrar ve dikkatle gözden geçirirken bir yap- rağın koparılmış c unu görmüştü. Bunun üzerine Fransız gemicileri 8i- kı bir sorgudan geçirilmiş ve bu su - retle gemilerinin bir İngiliz kruvazörü tarafından adamakıllı araştırılmış bu- lunduğu haki meydana: çıkmış ii Bu harb gemisinin; bizden üç yüz mil uzakta ve cenubumuzdaki pasifik- ten gelen ticaret yoluna vi eri, geri cevelânlar yaptığı ve gelen geçen gemileri yok! Kaptan Tecor ze bir şey sövlememeleri hakkında tay- İasına direktif vermisli. Galiba bizim cenuba doğru ie iner ederek İngiliz kruvazörüne cavarız olacağımı» zı ve bu suretle yakalanmış bulunaca- ğımızı umuyordu. O vakit kaptan Tecog'un bu kullan- imak istediği des'ceden dolayı pek ca - Fakat sonra düşündüm bu adam bir Fran- nsız vatanının düş - manları idik. Fra ansız kaptanın bu ha - reketi biraz da kahramanane idi. Zira biz düşman kruvazörile çapariz oldu - ğumuz takdirle carrısarak batabilir - dik ve o da hizim'e birlikte denizin di- bini boylavabilird:. Meğer kaptan Le - cog'la sonradan belâva girmek benim #çin mukadder bulunuyormuş! Elde ettiğimiz ge- uvazöre rast * xv YELKENLİ - VAPUR SAVAŞI *c zaptettiğimiz ge - imilerin en büvüğile ( karşılaşıyorduk. Bu, Hornsarth (o sdında ve şampanya harmıleli 9800 tonluk bir İngiliz va - puru idi. O gün bizim bayram günü - müzdü. İngiliz vapur büyük deği, | müsellâhtı da... Sıbahın erken bir vak İinde vapur rÜvet sahamıza girmiş bü- Yunuyordu. Runun nli gemimiz yi olabileceği anla * Şimdi Atlant! VZ İ Bütün gemimizi, hepimizi sudan yuka- İri fırlatıp atmağı bu topun bir mer - | gafonunu kaldırdı ve bizim topun gür- | Schmidt'le birer gizli tebessüm si zannedebileceğimiz bir gürültü çı - karacaktı. Gemiciler arasında sesi en kuvvetli ve gür çıkanlardan üç kişi ayırarak e lerine birer büyük megafon vermiş ve | kendilerini grandi ve mizana direkle »| rinin gabya çubuğu ( serenlerine çı - kartmıştım. İngiliz vapuru nezakette kusur et - mişti amma insani bir vazife ifası hu- susunda istical eylemiş bulunduğunu söylemek gerektir. Kıç tarafından tu - tuşmuş gibi görünen bu köhne yelken- linin imdadına şitaban olmak için kah- rTamanane bir süratle üzerimize koşu - yordu. Vapurda kudretli bir telsiz cihazı da vardı. Gemimin kumanda köprüsünde | dikilirken süratle yaklaşın (vapurun baş tarnfındaki beş pusluk toplan gö #ümü bir türlü (o ayıramıyordum. Bu hakiki topun yanında bizim patlangaç topumuz ne yapabilirdi? misi kâfi idi. Vapurun kaptanı, iri yarı, şişman bir zattı. Kasketini bir gözünün üze - rine şöylece yıkmış bulunuyordu. Bu iri adamın sesi de o derece gür çıkt - yordu. Hattâ onun fısıltısı bile bir bö- gürme gibi idi, bu ses megafondan işi- tilmeğe değerdi! Vapur iyice yaklaşmıştı, Kaptan me- — He..y! Ne oldu, e minize cehennemden kıvılcım mı sıç - radı? Sanki yansım, zorlu bir çalışmadan sonra bastırmışız gibi dumanı ve ale - vi kesmiştik. Kaptanın güzel (zev: Schmidt geniş omuzlarına ve dolgun Kalçalarına kokotvari hareketler yap « tırarak güvertede geziniyordu. Vapu - run kumanda köprüsü üzerinde batu nan zabitler, güvertemizdeki (gü manzarâyı görmüşler ve bizim Üvia n teati etmişlerdi. Hattâ geminin şişman kaptanıda kadın güze ne karşı gayri hassas Günün Bulmacası re ile vekit? Lütfen. run karşılık verme - — Vârsın şu köhne yelkenli kendine bir saat alsın! Dediği vanhan arlasılabilirdi. Fakat bizim hur'alarımız bundan iba ret değildi. Yanılahilecek daha bir çok Oyunlarımız vardı. Meselâ gemimizin mutfağında kesif duman bulutları neş- reden bir aparatfs ve mutfağın tava - nında içi icabında vakılınca dehşetli - evler husule petirecek olan mağnez - yum dolu bir kah vardı. Derhal bu duman âletini harekete ge çirdik ve mavnezvumu da yakarak ge- mimizde korkunç bir yanın (çıktığı ” hissini vermek suretile mağrur İngiliz gemisini tuzağa düsürmeği istihdaf e- diyorduk. Duman âleti kesi? dumanlar çıkarırken «tehlike» sinyalini çekmiş « tik. Seeadler gemisi simdiye kadar gör- düğünüz yancınların en faciaengizile karşılaşmış gibi görünüyordu. o Silâh endazlardın otuzu küneştenin arka - sında gizlenmişlerdi. Bizim (Schmidt (derhal koşmuş ve kadın elbiselerini gi- yerek, başına lepirka saç perukesini ta- karak kaptanın güzel ve fakat şaşkın gülüşlü ve koca ayaklı karsı oJose - İeena olmuştu. Başka bir âlefimiz daha vardı ki onü Ba ilk defa kullanmak lüzumunu his » Bediyorduk. Bu büca parçasından yapılmış bir nevi toptu. Onu bir atım barutla dolduracak ve bir sigara ate - şile ateş »ktik, Kimseye zararı ok muıyan bu sahte top yalnız müthiş bir gürültü, bir süper dritnotunun salve * SOLDAN SAĞA ve YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Resimde mizah, 3 — Berseri - LâAhza. 3 — Oruç ayı - Beygir. 4 — Dost ve komşu bir devlet - Evde gi - yilen ceket. 5 — Kezanın «As sı eksik « Oda ortaların- da bulunan. 6 — İztırab nidası - Hikâye, 7 — «Tanımak» ın zıddı. 8 — Şeref - Taraasud etmek, 9 — Topallıyan - Bir nota, 10 — Araben Gül - Arının yaptığı 84 RA 1 5 Hİ Gg B j gilmeler — Leudemann, dedim, telsizle şu| bulunmadığını izhar etmişti. O, özi Syle bir döndürerek (o sırılmış ve e zabitlerinin oradan savuşup ine sebeb olmuştu. beş pusluk topa bak! — Telsizini tahrib edelim, topunu kullanmağa meydan vermiyelim. Dedi, derhal kumandayı verdim: — Cenge hazır ol! Bir anda güzel kadın ipekli elbise - sini çkarıp atmış, başından lepiska saç perukesini güverteye fırlatmış ve bir Alman bahriyelisi üniformasile birkaç saniye evvelki takdirkârlarının gözle - ri önünde arzıendam etmişti. Bu va; yet karşısında İngilizlerin beti benzi atmıştı. Bu anda da Alman harb ban - dırası direkte yükseliyordu. Silâhen - “ İdazlarımız küpeştenin ardından ayağa kalkarak silâhlarını ateşe müheyya bir vaziyette vapurun güvertesine çevir - mişlerdi. Bilhassa topa kimseyi yaklaş» »ak için elleri silâhlarınm teti - ğinde bulunuyordu. Topumuz patlamış ve telsiz oGihazı parçalanmıştı. Bi da sahte topumu- | zun korkunç gü sü İngilizler üze-| rinde fena bir tesir husule getirmişdi. Vapurun tayfası bu müthiş top gürül tüleri üzerine yuvalarından (fırlayan arılar gibi güverteye çıkmışlar, çılcın hayvanlar gibi öteye beriye koşuşmak- ta bulunmuşlardı. Kaptan makine dar resine ileri kumandasını vermişti. Hal buki vapurun makine mürettebatı da güvertede paniğe karışmışlardı. Bunun üzerine filikaların mayna edilmesi em- rini verdi. Zaten tayfalar daha evve - linden sandallara koşmuşlar ve korku- larının müsaöde ettiği derecede bünle- rı #treyen ellerle mayna etmeğe çalış makta bulunmuşlardı. Kaptan tekrar gürlemişti: — Cenge hazır ol! Bu kumanda gemi tayfasını evvel - kinden daha büyük bir korku içine dü- ana bağırdım: — Teslim olun, yoksa batırırım! (Arkan var) Bir doktorun günlük notlarından SETTE Grip salgınlarında Kulak ihtilâtları Grip salgınları oemasında en mühim ibtlâtlar ve en sik tesadüf edilen arıza- lar zalüreş Ve bunlardan da en sık görüleni orta kulak Dtihabıdır. Malâmdur ki'orta ku - lak bir boru e boğaza merbuttur. Ora ile sıkı sıkıya alâkası vardır. Bu sebehie grip mikropları bademcik - “Ter, malüm tarikle orta kulağa kadar gi- derek ornda şiddetli bir Utihab meydana gelirir. Şimdi de bu seneki salgında bun- İara sık sik tesadüf cdiyoruz, Gripin a - teşleri ve ıztırabı bitmek üzere ve hasta da iyileşmek üzere iken birdenbire ku - daki şiddetli ağrılar (Obaşlar. ODsrecel hararet yeniden yükselir, Ve bu iztırablı Ihtlât hastainra cidden çok fena günler geçirtir. Kulak IUJAtı gripten daha kor- kunçtur. Olta kulakta süratle teşekkül eden oerahatin bazan gışayi tabeli de - lerek barice çıkmasına yardım edilir.Ve bu sayede de hasta biraz rahat eder, Bu defa cerahat ve kan ile karışık Oakıntı başlar, Bunun da esaslı bir surette teda- visine çalışmalıdır. Çünkü bazan hayat sonuna kadar izleri baki kalabilen kısmi malöliyetler tevlid edebilir. Bu bahse ya- rın devam edeceğiz. Cevab irlayen o okuyseslarımısın. posta pulu yallamınlarımı ren ederiz. Aksi dak» Çorluda bir yılda 117 çift evlendi Çorlu ( Hususi ) — 938 senesinde Çorlu evlenme memurluğunda çiftin nikâhları kıyılmıştır. 2 #ESPORS Son karardan hiç 5) olmazsa yükseli tahsil talebesini istisna etmeliyiZij £ 1936 Olimpiyadında Norveçli bir sp i lacaksınızls demişti. Eğer o zamanki İ sından uzaklaştırmasaydık Norveçlini i buki güreşçilerimiz geçen sene Esto Mmeaemenresessen Avrupanın hemen her köşesinde bü - yük, küçük bir çok beynelmilel müsaba- kalarda bulunmuş olan eski sporcu ve idarecilerimizden Vamık Gezen, beder| terbiyesi umum. müdürlüğünün verdiği, son kararlar münasebetile bize bir mek - tub gönderdi. Dikkate şayan olan mek «- tubu öynen neşrediyoruz? Spor işlerimiz için verilen son karar İ herkesi olduğu gibi pek tabiidir ki beni de alâkadar etti, Kırk seneye yaklaşan hayatımın en büyük zevki spordur. 1924 ten itibaren dünya sporlarını yakinen ta- kib ettiğim için dünyanın spor sahası Ü- zerinde nasıl çalıştığını biraz bilenler - İdenim. Son verilen kararm tatbik sahasında İyeri yoktur. İ Sporun dershanede okunup yapılması mümkün olmadığına göre verilen bu ka- İrarın yanlışlığı münakaşasız meydana çi- kacaktır. Türkiyede sporu ilk defa benimsiyen | Galatassray, mekteb olarak yapıldığı hal- de hemen biç bir sporu tamamen yapa - bilecek bir sahası yoktur, Bilmem ki sporun sahalarda yapılabi leceğini söylemeğe lüzum var mıdır? ğer mektebler, ya konaktan bozma veya: hud eski nezaretlerden mektebe çevrilen | bir takım binalardır. Hepimizce malüm- dur ki bunların hemen hiç birinde tale- benin istirahat edebileceği bahçeler bile! yoktür. O halde şimdi ne olacaktır? Bugüne kadar iyi, fena bir spor var- Uğumz vardı. Bu varlık bir zamanlar inkişafa yüz tutmuştu. Kimse in- kâr edemez ki güreş faaliyetimiz son se- nelerde Avrupanın en fazla ehemmiyet verdiği bir kıymet olmuştu. 1938 olimpiyadında Norveçli bir spor idarecisi: «Pek yakında rakibsiz kalacak- sınız, buna emin olabilirsiniz!» demişti. Bu sözürde haklı idi. Eğer biz o za - manki faaliyeti gösteren arkadaşları iş başından uzaklaşlırmasa idik, bugün Norveçli idarecinin endişesi tahakkuk e debilecek şekle çoktan girmiş olurdu. Bir şeyi iyi yapacağım diye yıkarken, yerine daha iyisini getirebileceğimi yetle emin olmadıkça tatbik elme - İ bir memleket borcu bilmeliyiz. | ün yıkık. Çok güzel. Yapmak istedi- İğimiz programı ne ile ve ne zaman tatbik jedeceğimizi düşündük mü?.. Hangi mektebli, hangi sahada düne | kadar yapmakta olduğu sporunu yapa - caktır? Bu imkân onlara yarın verilmek istense nelere muhtaç olduğumuzu bili - yor muyuz? Geçen sene Estonyada yapılan Avrupa merkezi Avrupada nazarı dikkati celbe -| or idarecisi: aPek yakında rakibs' faaliyeti gösteren arkadaşlari iy in endişesi tahakkuk edecek nyadan perişan bir halde döl zim gibi bu ıztırabı duyanlar çok, pek çoktur, Her hangi yanlıs bit dan dönmek gene sportmenlik şi#” dır» Bu hafta yejıla lig maçla! Beden Terbiyesi İstanbul bö bol ajanlığından: 14/1/1939 Cumartesi günü maçlar Taksim stadı; Anadoluhisar * takımları saat 14,30, Hakem TW : İzerengin. Beş ktaş stadı: Galatagençlef paşa B takımları saat 14,30, Hai Tezcan. 15/1/1939 Pazar günü maçlar gi 'Taksim stadı: Galatasaray * İtakımları saat 11,30, Hakem Şe3i Yan hakemleri Halid Uzer ve © Beşiktaş stadı: Boğaziçispor * A takımları saat 9,30, hakem kalıç. Davudpaşa - Feneryılmaz A saat 11.15, hakem Refik Osman Eyüb - Galata Gençler A 3, hakem Şahab Şişmanoğlu. Beşiktaş - Vefa A takımları p hökem Tarık Özerengin, Yan P Fahreddin Somer ve Ziya Ku! Fenerbahçe stadında: Beykoz * Pı A takımları saat 13, hakem kın. Yan hakemleri Neşed ve Özbaykal. Fenerbahçe - İstanbulspor A © saat 14,45, hakem Ahmed Âdem © Yan hakemleri Ekrem Ersoy v€ Yeniden iki oyuncü cezalandırıldı” Beykoz klübü Gazenfer Oleayi9 y Süleymaniye klübü Rauf Günsif Yukarida klüpleri ve isimleri 2 mancılara lig maçlarındaki sul İleri dolayısile hizalarında yazıl ler için müsabaka boykotu Get wi miştir. Bu cezalar tebliğ ta 13/1/1939 tarihinden başlamakt?” kadar klüplerle hakemlerin bu ları müsabakalara idhal etim zumu tebliğ olunur. Aston Villa gana gö takımile 1-1 berabere kalan İğ ş hafta arasında tekrar edilen güreş şampiyonasından perişan bir hal- de döndük. Bir Avrupa şampiyonasm - dan ikincisine on iki ay sonra Finlândiya blarla yapılan tek müsabaka ile gitmek ne demektir? Norveçte yapılacak şampi- yona bizi bekliyor, hazırız diyebilir mi- yiz? 1936 Berlin olimpiyadından sonra Flo- re ve Epe sesi duyan varsa haber versin. Atletlerimiz Belgraddan döneli beş ay oldu. Kendi haline bırakılan bu şubenin yarın ne olacağını açıkça bilen var mı?. Zannetmem ki bunlar günün, haftanın, hattâ senenin emeklerile temin edile » bilsin! Hüsnü niyetlerine çok emin olduğu - muz büyüklerimiz bu acıklı vaziyeti tak-| dir edip hiç olmazsa yüksek tahsil tale | besinin - tekrar yeni imkânlar bulunun. cıya kadar - spor faaliyetlerine devam çarelerini temin eylesinler. Aksi takdirde bugüne kadar tecrübe ile | geçen ve kaybedilen vakitlerimiz gene! geçmekte devam edecek ve bütün rakib - lerimizden senelerce geri kalmış olaca - ğız. Bunun sksin! iddfa edenler yanıldık - larını çok yakında anlıyacaklardır. Fa - kat kaybedilen zaman geri gelmiyecektir. İ Bu vaziyet karşısında bence, gene mem | zanmişir. Anadolu klübü ligden * Talebe ve asker oyuncuların 4 ayrılmaları üzerine Anadolü * den çekilmiştir. “OSMANLI BAN TÜRK ANONİM Şİ TESİS TARİHİ : Bermayesi: 10000000 Türkiyenin o başhca O # Paris, Marsilya, Ne e Mançester'de, Mısır, Ki İran, Filistin ve Şanel Şubeleri, Yugoslavya, Suriye ve Yunanistanda vardır, Her türlü banka mua” yapar. ra