TEVEKKELT « denizde, bu denizde seneler- ce; insan, hayvan, eşya taşı « dıktan sonra:Artık işe yaramaz! Diye çırağ edilen bir gemi vardı. Ge- miler mezarlığına çekilmiş, — hurdacı müşteri bekliyordu. Günün — birinde 'Türkiyeden birkaç kişi gittiler. Gemiyi gördüler: — İşe yarar! Dediler: — Hiç bir işe yaramaz. — Hiç bir işe yaramaz mı? — Hayır! — Fakat biz onu işe yarar hale soka- cağız. — Yeni bir keşfiniz mi var? — Yeni bir keşif değil, eski bir keşif. — Aman bu keşif nedir? Bize de öğ- retin., — Öğretmeyiz, sadece adını söyliye- Him: Tevekkeltü!.. * Mezarlığa çekilmiş — gemiyi buraya getirdiler. Şöyle üstünkörü bir kala - fatladıktan sonra bir kaptan buldular: — Bunu sevkeder misin? Kaptan gemiyi gezdi, makinelerine, uskuruna, dümenine göz gezdirdi: — Sevkederimi! Dedi, sordular: — Ne ile? — Tevekkeltil ile! Gemi, tevekkeltü ile sefere başladı. Bozuluyor, tamir ediliyor; fakat tekrar bozuluyordu... Nihayet: — Bu gemi artık işleyemez! Denildi. Bir kere de bizde çırağa çı - karıldı. İlân edildi: «Satılık hurda gemi.» Biri gemiyi gördü: — Ben bunu alırım. — Ne yapacaksın? — İşleteceğim! — İşlemez.. — Niye? — Çünkü elli yaşındadır ve iler tu- tar yeri kalmamıştır, — Ben işletirim. — Ne ile? — Tevekkeltü fle! (Geminin sahihi her terafa haber sal- di: — Kaptan arıyorum, çarkcı arıyo - rum, tayfa arıyorum. Kaptanlar, çarkcılar, tayfalar müra- caat ettiler: — Biz bu işi yapamayız! Diyenler oldu. — Neden, dediler, ehliyetiniz mi yok? — Ehliyetimiz var amma yapama - 1 — Biz bn işi yaparız! Diyenler oldu. — Nasıl, dediler, daha mı ehliyetli - siniz? — Hayır, fakat bizim bir tılmımımız var. — Nasıl bir tılsım? — Adımı söyliyelim: Tevekkeltü.. * 'Tevekkeltü gemisi Karadenizde yü - zerken azgın dalgalar da av arıyorlar » dı, sağa koştular, sola koştular; kükre- diler: — Av istiyoruz, ax Tevekkeltü gemisini gördüler: — İşte kolay ele geçecek bir av! Elli bir yaşındak! gemi, bir anda dal- galar arasında kaybolurken — onunla hemsin olan diğer gemilerden gene © ses yükseliyordu: — Tevekkeltü! İsmet Hulüsi (| Bunları biliyor mu idiniz ? Ağaçların budanan yerleri niçin| Kömür ve hindyağından ipekli » Şinko ile kaplanır? Budanan ağaç - ların, budanmış yerlerine — neden çinko — kaplarlar, bilir misiniz?. A - ğacın kesilen yer- lerine — kaplanan ginkolar, bu su - retle yağmurun içine girmesine mâni olur. Böylelikle ağaç kurur, ve tama - mile kesildiği zaman işe daha elveriş - li olur. li Yıldızların hararet derecesi Yıldızların merkezleri, en hararetli Boktalarıdır. Umumiyetle burada ha - raret derecesi 40 milyonu bulur. aeke ae rannna n çorap yapılıyor! Amerikada, kömür ve hindyağından ipekli çoraplar yaptlmağa başlanmış, ve patentası da alınmıştır. Amerikalı kimyagerlerin iddia ettiklerine güre, bu icadları hakiki ipekten daha kuv - vetli ve daha elâstikiyetlidir. Kolay kolay da yırtılmamaktadır. * Tarihli yumurta yumurtlıyan tavuklar Avustralya çiftliklerinden birinde ye- tiştirilen tavuklar, yeni icad edilen bir «tavuk aleti> sayesinde, üzerlerinde, cinsleri ve yumurtladıkları tarihi yazan yumurta yumurtlamaktadırlar. İki suale iki cevab ai Cesr BAy (i 0.) ya: — Ablamını — düşüncesinde haklı görüyorun. Onu dinlemekle iyi bir harekette bulunmuş olduğunuz mu- hakkaktır. Biri kız, diğeri erkek iki karde - şin veya o vaziyette — bulunan kar - deş çocuklarının evlenmeleri bahis mevzuu olduğu zaman evvelâ genç kız düşünülür, zira zamanı mahdud bir çiçeğe benzer, solmadan âtisi te- min edilmelidir. Erkek bekleyebilir. Hattâ kırkına gelmiş bir erkek için #hliyar denildiğini işitmedim, fakat 25 ini geçen bir genç kıza bizde ne- dense birez dudak buruşturarak ba- kıyorlar. Esasen sizin yaşımızı beklemeye çok müsaid buluyorum. 24 yaşında bir erkek daha bir çok seneler inti - 'Zar edebilir. Zaten askerliğinizi de yapmış değilsiniz. Üzülmeye hiç lü- züm yok. - e Bayan Halideye: Ne garib tesadüf. Meklubunuzu aç madan beş dakika evvel çocuk an - nesi olmamış, belki olmak ümidini de kaybetmiş bir kadın arkadaşımla konuşuyordum. Tesadüfen bu mev- zua temas edince hayatının en bü - yük mahrumiyet! bu olduğunu söy - lüyordu. Bir aralık meselenin his ta- rafını bırakarak maddi tarafına do « kundu: «Bugün anneme ben bakarım, bak maktan zevk duyarım. O, beni ye - gâne istinadgâhı telâkki eder. Ve be- ni karşısında çalışır gördükçe müs - terihtir. Fakat ben ne olacağım? İh- tiyarlığımda bana kim bakacak?» Yeni evlenmiş genç bir kadını ço- cuğun eğlenceden mahrum bıraka- cağı, hayatın en tatlı senelerini ona kaybettireceği iddiası — Fransız ro - manlarında bulunur. Siz hakiki ha « yata bakınız ve inanınız ki en bü - yük zevkinizi kucağınızın bekledi » ği bebeğin şakrak sesi teşkil edecek- tir. TEYZE SON POSTA, Kadın Köşesi Makyajın harikaları İ doşhur bir güzellik mütehassısı dün - yada iki türlü kadın vardır: «Çir boyananlar» diyor. Yani güzellerin yeri- ne boyananları koyuyor. Bu söz, hiç şüp- hesiz, mübalâğalıdır. Fs-ket makyajın, daha doğrusu iyi bir makyajın kadın yüzünü güzelleştirdiği de inkâr edile - mez. Zatan bu güzellik mütehassısının «boyanmak» tan maksadı da en iyi ve en uygun bir makyajdır. Bunu en bariz şe- kilde sinma artistlerinde görüyoruz. Si- nemaya &lınan her genç artislin makyaj- tanınmıyacak kadar değiştiğini hepimiz biliriz. Sinema hartcindeki tabif hayatta bu türlü mübalâğalı makyaja ne yer, ne de Vizum vardır. Fakat esas, ikisinde de bire dır. İyi makyajın gayesi, mübalâğasız da t'ea, yüzün en güzel yerinin kıymetini arttırmak, hoşa gitmiyen tarafları gizle- mekten ibaretlir. Bütün boyalardan, kremlerden, pudralardan beklenen ne - tice budur. Bakınız bunda muvaffak olmak - için sön zamanlarda nasıl bir çareye baş vu- rulmaya başlandı. Size anlatayun: Artık yüzün her yanı ayni renk pudra ile boyanmıyor. Açıkbı koyulu, bir | hattâ üç dörl! pudra kullanılıyor. — Açı renkler cildin en güzel, en genç ve pü - rüzsüz kısı —arına sürülüyor. Bilirsiniz ki her şey ışıkta daha çok göze çarpar. Açık pudra koyu renk pudraların yanın- da aydınlık tes'ri yapıyor. Gizlenmesi lâ- zım gelen yerler, bilâkis daha koyuca bir pudra !le örtülüyor. Meselâ: Çizgisiz, geniş bir alnı, fakat irice bir burnu olan genç bir.kadın alnma açık renk, burnuna ve burnunun bittiği yere koyu pudra sü- rüyor. (Tabii bu iki renk arasında da bir münasebet pözetilccektir). Bu, yalnız pudrada böyle geğil. Allık ve dudak boyasında da öyle.. Meselâ: İri bir ağzın hiç bir vakit açık rujlarla bo « yanmaması şurt konulmuştur. Ağız iri ok maz da dudakların kalınlığı arasında bir nisbetsizlik olu;sa ince dudağı kalın gös- termek için koyu renj ruj kullanılıyor. Fazla kalın ducak, ya daha az boyanıyor, ya da re;beten oçık bir ruj sürülüyor. Makyajın bütün hüneri bu kadar de Bildir. Gözlerin, kaşların, saçların, hâsıhı gözelliği yapan ve yaratan her şeyin mükyaj vasıtas'le en güzel şekline bü - rünmesi mümk4ündür. Sinema artistlerin- den meselâ Greta Garbonun göz bebek- leri ve bakışı yaradılışından harikulâde Büzeldir. Fakat kirpikleri azdı. Halbuki him isminde bir hamamcının açık sa - çık resimler çekerek, umumi ahlâka mugayir hareket etmek suçundan, ad - liyeye verildiklerini evvelce yazmıştık. sonunda bu gayri ahlâkt fotografların fotografer Moiz tarafından çekildiği ve İbrahimin de teşhir ettiği anlaşılmış - kadın ve bir erkeğin resimleri görül - tir. sadlar görülmemekte olup, hâdise şah - si bir <merak» n neticesidir. Tiye | inci ceza mahkemesinde dün baş Tanılmıştır. hazır bulunmuşlar, tesbiti hüviyet va - kikat kararı okunmuştur. sabit görüldüğünden, ceza kanununun 426 yncı maddesine göre muhakemeleri istenmektedir. söz almış ve davanm mevzuu itibari « cereyanına karar vererek, salon boşal- — — bu meşhur art'stin en güzel yeri de göz- olduğu kadar göze çarpması içın her tür- Bacaksızın maskaralıkları: ” At;ı saçık fotoğraf çeken ve teşli | edenler muhakeme olundular — İddia makamı suçun mahiyeti itibarile davanın gizli sede görülmesini istedi, davaya gizli olarak devam Suçlular mahke me huzurunda Moiz isminde bir fotografcı ile İbra-| Hüdisenin kadınlı erkekli bir © hidile, kalabalık bir meraklı de, mahkeme kapısının önünde tü mışlardır. Sahte vesaik kullanan iki mahküm edildi Ağırceza mahkemesinde, dün D tekârlık davası, neticeye varmıştif Hâdisenin suçluları Hüseyin V€ haeddin isimlerinde, iki gençtir. seyin, sahte şahadetnameler yâPr Bahaeddin ise, sahte bir şahadetn#') yi istimal etmek suçlarından, f durlar. Hüseyin hakkındaki iddialara | ran, Hüseyin arkadaşlarına ald erkek lisesi ve Antalya Tisesindefi mıs şahadetnameleri çalarak, rinde tahrifat yapmış, kendi — Mf pibi göstererek, noter dairesinde, © lerini çıkarmış ve sonra bunları İt etmeğe tesebbüs etmi Bahaeddin ise, kendisine Hüsef rafından verilen, Erkek F'Bre b kuluna ald bir sahadetname vas! yedek stibay okulmma girmiş ve bir det okumuştur. Fakat. bilâharo hâdisedeki eati lik meydana çıkarak, suçlu yakt 4 mış ve derhal adliyeye teslim mustur. Ağırceza mahkemesi. vavılan T keme sonunda ehEvukuf ravoru #er delillerle her ikisinin de süf sabit görmüstür. 4 ğ Neticede, Hüsevinin içtimaen " ö 15 gün. Bahaeddinin de 2 sene ? Antla hanlelerine barar veriİmisti” İplik hırsızlığı davası netic İbrahim Ziyaya aid fabrikadat lira kıymetinde iplik çalmaktani bulunan Fahreddin ve Alinin / görülen muhakemeleri, Ağrı 4 mneticelenmiştir. Fahreddin af kanunundan etmiş, Ali tse, 5 ay müddetle haps? küm edilmiştir. Bu hadise etrafında müddelumumi - likçe açılan tahkikat süratle ikmal e - dilerek, neticelendirilmiştir. Tahkikat tır. Çirkin şekillerde ve tamamile çıp - lak olarak alıman bu fotograflarda, iki müş ve bu şahıslar da tesbit edilmiş - Hâdiseyle alâkalı bulunan bazı şahıs ların tddiasına göre, bu işde hususf mak Bu garib vak'anın duruşmasına As - Mahkemede, suçlu İbrahim ve Moiz dıktan sonra, iddianame ve son tah- Kararda, sucluların suçları delillerle Bundan sonra, müddetumum? İhsan le. hafi celsede devammı istemiştir. Mahkeme, durusmanın gizli olarak tılmıştır. leri sayılıyordu. Bu güzelliğin mümkün 10 sun'i vasıtadan, takma kirpik. sürme, rimelden ıstifarde edildi. Ve bugün gör - düğünüz gözler meydana çıktı. Joan Crawfordun ise ağzı kimseye benzemi - yen bir güzellikte idi. Bu tri, fakat güzel ağzın - gözlerden başka - yüzün bütün diğer kısımlarından fazla ehemmiyet al- ması için hususi bir dikkatle boyandı. Bütün bunları her yüze tatbik etmek —ii mümkündür. Süphesiz birer sinema ar- tisti olmak, onlar gibi harikulâdeleşmek Toplantılar : için değil, takat güzel yerlerini en güzol Kebataş ; hâline sokarak, güzel olmıyan tarafla - kongresi rinı unutturmak için.. Zaten bu mak »| — L L L L o Zunları birliğinin Ç sadla kullanılmazsa boyanmanın <nanâsı | yangresi ? İtincikâmın Cumartesi l' kalmaz. Hi Halkevi aalonunda toplanacaktır. Şapkalı köpek |