Müke - üzümleri ihrç edilemez mi? Sevkiyata dayanıklı ve geç yetişir bir çeşid olan müşküle üzümlerini ihraç malı yapabilmek için herşeyden önce “iyi,, ve “çok,, yeliştirilmeıini temin etmek lâzımdır Ziraat Vekâleti son günlerde ebemmi - Yetli bir mevzua el atmış bulunmaktadır: İznik çevresinde yetişmekte olan Müş - küle üzümlerinin, Avrupa memleketle - rine ihracı imkânlarını etüd ettiriyor. Malüm olduğu üzere, müşküle Üzü - mü kâmımuevvel nihayeline kadar da « hnda durabilen geç yetişir bir çeşiddir. Salkımının gösterişli ve yolculuğa da » Yanıklt bulunması - zalen mevsimin ye- güne Üzümü olan » müşkülenin mtışm:' €u kolaylaştırdığından, böyle mümtaz bir | Mahsulden geniş çapta islifade cdnme:'ı çok yerinde bir düşüncedir. Filhakika müşküle üzümünü bir ihraç malı yapa - bilirsek, bundan elde edeceğimiz kazanç Pek büyük olacaklır, yapabilirsek diyo « rum, çünkü bir çoklarının vakit vakit dillerine doladıkları (taze üzüm ihraca- tı) sandıkları gibi basit bir mesele de « Gildir. Bir defa dünya piyasasına arzedilecek Üzlüm, kendis'le birlikte o yere gelen Ü - zümlerden üstün evsafa malik olmak ge- rektir. Yani üzüm, kalite bakımından erm- saline faik bulunmaldır. Velevki az mik- | tarda da olsa, taneleri birbirine geçik gal. kımlar, ötesinden berisinden çilrümüş Ü- zümler bugünkü Avrupa da hüs nü kabul göremez. Böyle bir kalite yük- kesliği, ambalâj ve nakil işlerindeki in telikten önce, üzümün”istihsa! bahçesin- deki mükemmeliyetle alâkadardır. Diğer bir deyimle, ihraç edilmek üzere üzüm yetiştiren mıntakaların bağcılığı en ileri esaslar dahilinde yürütülmek Iâzımdiır. 'Tâ ki üzümün kalitesinde belli başlı â - mil olan engellerin hiç biri yol alamasın! | Bonra... Kalitece tercihe değer olan bu Mahı, alıcının emrine ıstediği zaman ve mikdarda derhal verebilmelidir. Ha de- Yince üç vagon, beş vagon malı derleyip Yollıyamıyan memleketin, yani bir yekün tutmıyan istihsalâtın ıhraç mevzuunda kıymeti olamaz. Demek ki taze üzüm !h- Tacında kalıtenin yanısıra kentitenin de toplu ve çok olmasını düşünmek icab &- diyor. Bunun için de mevcud bağ saha - Sını, İsteği karşılıyacak nisbette geniş - letmek lâzım gelir. Görülüyor ki her hangi bir üzümün (ihraca yarar) görülmesi, onun (ihraç e- GÜlebilir) olması için kâfi değildir. Şimdi Yalnız kemmiyet ve keyfiyet bakımların. dün ortaya atılan şu bir kaç mülâhazayı Müşküle üzümüne çekerek inceliyelim: Bu güzel üzüm çeşidinim yetiştiği İz - Çevresi iklim ve toprak Mümtaz bir hususıyete maliktir. Bağlar, Bu yerlerde serpilip gümrahlaşmak için tablatin türlü mkânlarına mazhardır. Sulatabildikleri için verimleri de - başka Yerlete bakarak - daha çoktur. Fakat bağ rını bu kerte memnur; eden iklim çük parçalara bölünmüş olması, devle - tin vesaitçe çok yardımını da istilzam ©- diyor. Köylüye fenni bağcılığın bilgisini yayacak, türlü vesaitle müzahir olacak teşkilât lâzamdır. Bu olunca istihsal e- dilen üzümün kalitesindeki üstünlük eh de edilecektir. İkinci noktaya, yani kemmiyete gelin- ce; bugün İznik çevresinde müşküle üzü- mü yetiştiren yerlerden merkez kasaba- da 250, Elbeylide 1400, İneklide 800, Ö- merlide 100, Gürlistanda 300, Dereköyde 50, Çamdibinde 20 olmak üzere (8820) dönüm müşküle bağı vardır. Bu 3820 dü- nüm bağdan 938 yılında kaldırılan mah- sul, 2,765.000 kilodur. Şurasımı araya Bok- malıdır ki bu mikdar bağ dört sene ev « weli 2200 dönümdü. Ve alınan mahsul de 1,320,000 kilodan ibaretti. Becerikli bir genç olan ziraat mualliminin devamlı himmetile bugünkü mikdara ulaştırılmış tır. Onun gerek fenni bağcılığı yaymak, gerek mücadelede köylüye yardım et « mek hususundaki emeğini takdirle zik « retmeliyiz. Fakat müşküle üzümünün İh- vacı mevzuu bahsolunca bu arlış ve çalı- şışın maksada kâfi gelmediğini söylemek isteriz. Sarfedilen emeklerin müsmir ola- bilmesi için evvelâ bağlık sahasının par- ça buçukluktan kurtarılarak lâyıkı veç- hile mürakabe edilebilecek bir mıntaka haline sokulması, bugünkü 3820 dönü « mün hiç olmazsa 25-30 bin dönüme çıka - rılması lâzımdır, lâkin bu temenninin ilk dayandığı noktayı da unutmuş değiliz. Bu ilk tokta bağların penişlemesi iste - nilen yerlerdeki nüfus kesafetidir, filha- kika müşküle üzümcülüğüne girişebile » cek yerlerde nüfus, bağcılık hizmetleri - min başarılmasına yetmiyecek kadar az- dir, Bugünkü müşküle bağları mıntakası - nın 985 sayımına göre nülus ve 938 tes- bitine göre mevcud sahâası şöyledir: Mevcud nüfus Bağlık dönüm İznikte 2605 250 Elbeylide 820 1400 İneklide 400 800 Özmerlide 737 1000 Gürlistanda 554 300 Dereköyde 329 60 Çamdibinde — M 20 Yekün 5780 3820 Gene 935 sayımına göre müşküle bağ- ları ihdasına müsaid görülen arazisi bu- lunan diğer kâüylerin nüfusu da şöyledir: Orbaniyede 263 Boyalıcada 609 Hisarderede 187 Hocaköyde 250 Viranlıda 180 Çakırcada DBi Yekün 2132 Görülüyor ki 30 bin dönüme ulaşması Ve foprak hususiyetleri oralarda bir çok|zarur! görülen bağ sahasını imar etmek hastalık ve haşerelerin de inkişafına ol mevkinde olan mıntakada yeter nüfus Disbette müzahir olmuştur. Mildiyo, Blak | yoktur. Bir hektar bağın yılda vasati Rot, ve bilhassa Ödemiş gibi zararlar |1200-1800 saat hizmeti icab ettirdiği dü- her yıl üzümün ya noksan, yahud da çü-|şünülürse kemmiyeti azttırmak için bağ Tüklü elde edilmesine sebeb olur. Müca- deleye başlanmadan önce bu yüzden mah- sulün X 2065 zarar gördüğü olmuştur. Köylü bunlarla devamlı surette mücade- le etmek zorundadır. Bağır belinde, ça- Pasında, budamasında pösterdiği her han- Ki bir ekgiklik onu nasıl zarara sokarsa, bu hastahklara karşı yapılacak mücade- le tertihlerinde de azıcık ihmal göster - Tmesile mahsulün kemmiıyet ve keyfiye- tinden o derece zarardide olur. Asıl fe - Dası, bu mücadelenin münferid bir şe - kilde parça buçuk yapılmasile müsbet bir notioe alınamamasıdır. Yani — yukarıda beftirttiğimiz ileri bağcılık bilgisinin tat- bikatı bütün mıntakada hep birlikte ya- pılmahdır. Bunun için devletin ziraat teşkilâtı bu Uğurda aytı bir emek harcamak mev - kündedir. hajbuki kazanm bir ziraat muallimi vardır. Ve bu memurun vazife gahasını genişletmek meselesinin nüfus- la nasıl alâkadar bulunduğu kolayca kav- ranır, (bugün Adanaya şarktan amele gelmesini menediniz, -Adanada pamük- çuluk yarı yarıya azalır) binaenaleyh ne yapıp yapıp buralara nüfus teksif etmek bir zarurettir. Hülüsa müşküle üzümlerimizin bir ih- raç malı olmas: bahsinde üÜstünkörü ele alınan şu keyfiyet ve kemmiyet mesele- sinin bile senelere mütevakkıf bulundu - ğunu unutmamalıyız, işin ambalâj, nakil wesaiti, rekabet, flat vesaire vesaire gi- bi bahislerini hiç açmıyoruz, ancak kali. te ve kantiteyi hallettikten sonra bunlar düşünülecek şeylerdir. Biz müşküle üzümlerinin bir ihraç ma- h yapılması yolundaki mesaiyi takdirle | .eee karşılıyor ve Ziraat Vekâletinin bunu e- le almasındaki isabete işaret etmek isti. yoruz. Elbette her ciheti düşünülecek ve Yükümü onun köylü ile kâfi derecede te-| 7 yeya geç maksada ulaşılacaktır. masına engeldir. Kaldı ki temas etse de bağ sahasının az nüfuslu köylerde, kü-| Tarımman Ankarada dünkü lig maçları G. Sarayla Gençlerbirliği 2-2 berabere kaldılar Ankara, | — Lig maçalarına, Muha- fızgücü stadında bugün de devam o - Yundu. Havanın soğukluğuna Tağmen |sahaya bir hayli kalabalık futbol me - raklısı toplanmış bulunuyardu. Bugünkü karşılaşmayı, Güalatasaray ile Gençlerbirliği ekipleri yapacaklar- dı. Beden terbiyesi genel direktörlü - ğünün yaptığı tamim üzerine, tahsil gençliğinin klüplerle olan alâkalarının bugünden itibaren nihayet bulması dolayısile iki takımın da sahaya nasıl bir kadro ile çıkacağı merak edilmek- te idi. Fakat bu merak çok geçmeden zall oldu, takımlar çok evvel futbolü ter - ketmiş bulunan eski, emektar oyuncu- ları aralarına almış oldukları halde sa- haya çi<tılar. Takımtarm bu suretle sahaya çıktıklarını gören halk ise gül- mokle beraber, onları, takdir ve alkış- larla karşıladı. Hakem Muzaffer Ertuğ 1di. Maç, balçık laşmış çamur deryası halinde bulunan sahada iki tarafın da istekxiz ve heye cansız oyunu ile başladı. Çamurdan bir kütle halini alan topun sevkinde genç- lerden daha #iyade muvaffak olan Galatasaraylılar yaptıkları ilk hücum- larım göl ile neticelendirdiler. Fakat, yapılan bu gol oyun ützerinde hiç de müessir olmadı. Ve gene eski tempo - sunu müuhafaza eden takımlar, birbir lerini sıkıştırmağa ve gol çıkarmağa uğraşıyorlardı. Nihayet Gençlerbirliği, Galatasaray kalesine yakın bir mesafede lehlerine verilen frikik vuruşundan gelen topu merkez muhacimleri vasıtasile bera * berliği tesis ettiler. Oyunu biran için Galatasaray yarı sahasına intikal ettiren Genclerbirliği yirminci dakikada bir gol daha yapa - rak vaziyeti kendi lehine çevirmiş bu- Yunuyordu. — Galatasaray da 7 dakika kadar sonra vanmış olduğu ikinci bir gölle tekrar beraberliği temine muvaf- fak oldu. Devre bu süretle 2-2 be - rabere bitti. Oyunun ikinci devresinde de vazi- vet İlk devredekinin ayni 1di. Ekserisl dzun müddet topa avak sürmemiş o - yunculardan müteşekkil bulunan ta - kımların hatlarındaki, yormunluktan mütevellid durgunluk kolaylıkla gö - ze carpıyordu. 'Top hanği kaleye yerleşirse orada uzun zaman kalıyar ve tesadüifi bir. vuTuş olmadıkça bir türlü uzaklaştırılamı - yordu. Galatasaray bu devrenin mühim bir Kısmını kendi baskısı altında geçirdi, fakat Hâşimin iki, üç defa kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağımen topu gdısarıya atışı kendileri için mühim bir kavmm savılabilir. Buna rağmen Genç lerbirliğinin de, burüne kadar hiç te sadüf edilmiyen bir sanasızlıkla mü - cadele edişleri lehlerine verilen üç ne- paltıdan da istifade edemeyişlerinden anlasılıyordu Netice itibarfle, maç Tlk devredeki yazlyetini muhafaza ederek 2 - 2 be - rTaberlikle nihavetlendi. Polonya Romanoflara aid tarihi hazineye kat'i surette tesahlb etti (Baştarafı 1 inci sayfada) dir. Tariht kıymetleri ise ölçüsüzdür. Bu eşyalar 1921 Riga muahedesi ve 1923 anlaşması mucibince ve harbden evvel Polonyadan Rusyaya götürülmüş olan kıymeti san'at eserlerine karşı - hk olarak tevdi olunmuştur. Sovyet hükümeti, 15 sene müddetle bunları satın almak hakkını muhafaza eylemiştir. Bu mühlet dünkü 31 KA - nunuevvel 1938 de nihayet bulmuş - tür. Dr. HAFIZ CEMAL | (Lokman Hekim) Dabiliye mütehassımı Pazardan — maada bergün (3 - © Divanyolu numara İdi, vv defonu 22308 - Miüld M Fransa, Suriye muahedesini yok — farzediyor 4 n (Baştarafı 1 inci sayfada) Şamdan gelen haberlere göre Suri- ye parlamentosunda, Fransa - Suriye anlaşmasının tasdiki meselesi etrafın- da cereyan eden müzakerelerde milli blok reisi Klusti, hükümetten Suriye- nin istiklâlinin ilân edilmesini taleb etmiştir. Propaganda ofisi şefi Fahri Barudi, Suriyenin kat'iyyen istiklâlinden vaz - geçemiyeceğini bildirmiş ve gençliğe hitaben vatan müdafaasına hazır ol - malarını söylemiştir. Suriye meclisinde Başvekilin nutku Başvekil Mardam Bey bir nutuk söy- lemiş ve ezcümle demiştir ki: «Suriye - Fransa muzhedesinin tas- diki bahsinde Pariste yaptığım son müzakereler hakkında mufassal malü- mat vermeyi faydalı görmüyorum, zi- ra Paris hükümeti bu muahedeyi yok farzetmektedir. Fransız politikasının bu yeni veçhesi çok şayanı tenkiddir. Fransada Reisicümhur, meb'usan mec» Hsi ve hükümet, Fransızların Suriye- ye gönderdikleri tahkikatı komisyonu raporu üzerinden müzakereyi kabul etmemekte hemfikir bulumuyorlar. E- Ber Fransa sözünü tutmak istemiyorsa, Fransız Başvekili seyahate çıkarken — beyanatta Suriyeliler vatanlarının istiklâli — için hayatlarını fedaya âmadedirler.» Meb'usan meclisinin kararları Meb'usan meclisi, bu müzakerat ne- ticesinde bir takiım karar suretleri kaâs bul etmiştir. Bu karar suretlerine gö re Suriye meb'usan meclisi Fransa ile ittifak arzu elmekte, fakat ayni za » manda kendisinin tasdik ettiği muaher de metninin idamesine azimkâr bu e Tunmaktadır. Fransiz - parlamentosu, Suriye ile iltifakı reddetmekte, ser « 'best olabilir, fakat Suriyenin istiklâli « ne olan tabif hakkını tanımamazlık &- demez. Suriye meb'usan meclisi, Frama sız parlamentosunun anlaşılır hiç bie sebeb olmadan taahhüdlerine sadaka$ göstermemesine tecesüf eder. Meolls, — Suriye hükümetini iktidarı ele atmağa davet eder. Meh'usan meclisi, kendi » —— sinin kabul etmediği her türlü taalir hüdlerden serbest bulunduğunu be « — yan edor. Meb'uşan meclisi ayni zamanda, memleketin bazı mıntakalarında kare şıklıklar olduğundan dolayı müteessir dir. Hükümeti, bu karışıklıklara bir nihayet vermeğe davet eder, Meb'u » j san meclisi bu meselede hükümetle ayı ni fikirde alduğunu müsahede eyler. bulundu (Baştarafı 1 inci sayfada) Bonnet de İngiltere sefiri tie Pariste yap- tığı bir mülâkat hakkımda bu husustaki mütaleasını bildirmişti. Fransız - İtalyan münasebetleri meselesinin Roma görüş » meleri esnasındâ umumi surette mevzuü- bahsedilmesi varid ise de bu husustaki tetkiklerin münasebetleriz halihazırda - ki vaziyetinin ihdas ettiği fiHl! meseleye teşmit edilmesi ihtimali mevcud değil - dir. Daladye'nin beyanatı dikal Sozyalist Partisi grupunda beya « natta bulimarak Fransanın kendi arazi « sinden bir karış toprak fedakârlık yapas mıyacağını söylemiş ve bu keyfiyeti, yar pacağı seyahat esnasında da tekraren İ » :Aıı edeceğini bhildirmiştir. .© Daladye'nin seyahati Paris 1 (AA.) — Başvekil — Daladye meh'usan meclisinin itimad reyinden son — ra Öğle üzeri trenle Tulon'a hareket et « miştir. Oradan Foş kruvesörile Korstlea Paris 1 (A.A.) — Başvekil Daladye Ra-| ve Tunus seyahatine çıkacaktır. Filistinde yeniden birçok| Frankocular : Arab tevkif edildi — İkasaba daha zaptettiler (Baş tarafı 1 inci sayfada) dün bir — (Baştarafı 1 önci sayfada) perverlerin taarruzuna uğramış, ve bir -| edülmemekte, fesad çıkarılmak ve mifalki kaç kişi yaralanmıştır. Kudüs 1 (AA) — İngiliz — kıtaatının Arablara karşpı olan hareketi devam edi- | sından da Almanya ve plânları ortaya çıkmıştır. Bu istilâ, bi — yor, Resmi bir tebliğe göre, Nasırada ve di-|Zim için büyük bir musibet tohumu ekilmekle iktifa olunmaktadır. — İspanyada evvelâ oskerf isyan, arka ftalyanın tevessti — olmuştur. ğer bir çok köylerde araştırmalar yapıl Fakat musibetin en büyüğü — bitaraf ve mış ve geceleri sokağa çıkılması yasak | dost milletlerin göz yummaları olmuş « — edilmiştir. Arablardan bir çok kişi tev - | tur. i kif olunmuştur. Mevsimin ilk karı düştü (Baştarafı 1 inci sayfada) Dün, rüzgâr şima! istikametinden sa- niyede 1! - 13 metre hızla esmiş ve son 24 saat zarfındaki yağışın metre murabbama brraktığı su miktar 0,9 kilofram olarak ölçülmüştür. Karadeniz ve Ege denizinde fırtına yeniden şiddetlenmiştir. -Fırtına yü - zünden vapur seferlerinde rötarlar ol- makta ve küçük merakip Karadenize çıkamıyarak Büyükdere önünde hava- nın düzelmesini beklemektedir, Fırtınadan Karadenizde bazı ufak kazalar vukuu muhtemel görülmekle beraber dün akşama kadar limana ka- za olduğuna dair bir haber gelmemiş- tir. Dün, yurdun bütün mıntakalarında| hava kapalı ve yağışlı geçmiş, muhte- lif yerlere kar düşmüştür. Rüzgârlar Trakyada şimali, “ölğer bölgelerde cenubi istikamette Ege de- nizinde kuyvetlice, diğer mıntakalarda orta kuüvvelle esmiştir. Erzincanda Halkevi salonunda Çocuk B - airgeme Kurumu menfaatine bir konser ve- Tilmiştir. Erzincan hükümet konağının tamiri bitti Bolca bir masrafla esaslı bir tamir gören Çekmiş olduğumuz — bütün iztırablara — rağmen, yalnız istiklâlimiz namına de « Bil, ayni zamanda beşeriyetin hürriyeti — ve kültür, imüsamsha — ve demokrasi prensipleri namına muzaffer çıkacağı e mıiza kanaatimiz vardır. ğ Japonlar, Asyada Avrupa — emperyalizmini imha etmek lâzımdır, diyorlar (Baştarafı 1 tnci sayfada) Uzun asırlarca uyuşuk bir halde kal « mış olan Uzakşark zihniyeti Japonyada Garb kültürü ile yapılan temas netice - sinde yeni bir hamle almıştır. Japonya — şark ve garb kültürünü birleştirmek a retile yeni Asya zihniyet'ni yaratmış tır, Binaenaleyh Uzakçark ırklarını yı bir hayat mefhumuna doğru sevketm hak kazanmıştır. Müşterek Iman İle yada Avrupa emperyalizmini- imha et mek lâzımdır. Mazide' Japonyanın ka » pılarını Amerika zorlamıştı. — Şimdi de Garb komşularını tarmak sirası Japon - yaya gelmiştir. Japonya yeni bir devrin askeri ve yeni Asyanın ümididir. ( veneseen e ınaan Akba kitab evi aa Her dilden kitab, gazete, necmua, lE ü mekteb kitablarının ve kırtasiyenin | Ankara gatış yeridir. Ündervüd ma- kinesinin acentasıdır. ;