Çok e Bana sordular: — Yılbaşında eğlendin mi? Cevab verdim: — Neler gördün? Gene cevak verdim: — Neler görmedim ki! B Gerçi yılbaşı gecesi matbaada işim bibter bitmez evime dönmüş, yatmış, u- yumuştum, amma yılbaşında herkesten fazla gülmüş, herkesten fazla eğlen- miştim. Merak edecekri: — Yılbaşı gecesinde tavuklar gibi u- | yuyan bir insan nasıl eğlenmiş olabi- lir? Diyeceksiniz. Nasıl eğlendiğimi ben şimdi size anlatırım: * — Dün gsabahtı.. gayet erken uyan- mış, gayet erken sokağfa çıkmıştım. So- kaklar yılbaşı eğlencelerinden dönen- lerle dolu idi. 'Tuvaletlerinin uzun eteklerini soka- Ön çamurlarında sürüyen iki kadın gözleri uykusuzluktan şişmiş erkekle- rinin kollarma girmişler.. evlerine dö- nüyorlardı. Onlara baktım ve çok güldüm. * Bir kadın, kocası olduğu yeknazarda belli bir erkekle beraber yürüyodu.. kadın ikide bir kocasına bakıyor: — Alçak! Diyordu. Erkek bu söze cevab veri- yordu: — Yapma canım, vallahi günahıma giriyorsun, ben Neclâ ile dansettimse onu beğendiğim için değil! Tek kaba- hk etmis olmamak için dansettim. Hem L Bunları biliyor mu idiniz ? — Uğrunda 500 kadının kendi | — En kendini yaktığı adam Kişmirli Sinklat Sing, 1843 yılın -| da öldüğü zaman, bir rivayete göre 500 | karısı kendi arzıdlarile yukılmışlari » dır, »x -Leyleklerin kudsiyeti Avrupayı bir baştan bir başa istilâ ederek birçok krallıkları yıkan Hun - lar, leyleklere kudsiyet izafe ederler- di. Bir şehri muhasara ettikleri zaman evvelâ şehrin bacalarındaki leyleklere bakarlardı. Bu leylekler bacaları ter - kedip bir başka memlekete doğru uç - tukları takdirde şehri her ne pahasına olursa olsun zaptederlerdi. Leylekler İki, Üç gün zarfında yuvalarından ay- Kocası bir ay evvel Ölen bir kadının Mekhtubu Kocası bir ay evvel ölmüş genç bir dul kadım bana yazdığı mektub- da diyor ki: e— Henüz yirmi sekiz yaşında - yım. Kocamla tam dokuz sene evvel evlenmiştik. Dokuz sene çok iyi yaşadık. Kocam iyi bir insandı. Ay- hk kazancı iki yüz İlirayı geçerdi. Fakat kocam da ben de tasarruf ne- dir bilmeden kocamın aylık kazan « e! ay içinde bitirirdik. Bundan bir Ay evvel kocam zatürreeye tutuldu. Bütün tedavflere rağmen onu kur « taramadık. Öldü. Ben yalnız kal - dun. Ne param var, ne başımı soka- /cak bir evim.. Tahsilim de çalışıp kazanmam ve iyi yaşamam için kâfi değildir. Gencim ve çok güzelim, Gerçi evlenmeyi düşünmüyorum, isteniyorum antma, ben evlenmez- sem ne yapabilirim?.. Beni istiye - cekler olacağını biliyorum. Bunla « |nuz?.. lendim sen de o sırada Necmi ile dansediyor- dun! — Bak bak.. benim Necmi ile danset- meme de mana veriyorsun! — Mana vermiyorum, sadece gördü- ğümü söylüyorum. — Ne görmüşsün söyle bakayım. ben seni görmedim mi? Neclâ ile danse derken ikide bir kulağına eğiliyor, bir şeyler söylüyordun. Benden uzaklaştı- ğınız zaman kim bilir neler yapıyondu- Onlarm konuştuklarına kulak ver- dim ve çok güldüm. * Tramvayda kondüktör fraklı erkeğe: Bilet! Dedi, fraklı erkek ceblerini karıştır- dı, yanındaki mavi tuvaletli kürk man- tolu kadına döndü: — Yanımda para yok, senin... — En sonda restimizi verip poker masasından kalktığımızı unuttun mu? Kondüktör sabırarzlandı: — Çekeyim mi? — Rest mi çekeceksin? — Hayır fki defa zili çekip tramva- yı durduracağım! Acımak istedim amma acıyamadım, gülüyorum. * Yağmur çiseliyordu. Kadınların yüz lerine dikkat ettim. Kirpik boyaları yanaklarına, dudak boyaları çenelerine akmıştı. Onları bu halde görmek çok eğlenceli bir şeydi. * Bana: — Yılbaşında eğlendin mi? Sualini soranlara: — Pek çok! Demekle hiç te yalan eivîrmış sayıl- mam! İsmet Hulüsi En çok suç işleyen | kadınlarmıs ! Amerikada 1938 Tenesinde neşredi. len bir istatistik- ten — anlaşıldığına Röre hapishaneye Rirmiş olan, |i tuçlu erkek ve 1000 suçlu kadın â- rasında yapılan bir mukayesede, kadır- ların daha fazla cinayet işledikleri, teca- vüzde bulundukları ve beyaz zehir kul- landıkları meydana çıkmıştır. rılmadıkları takdirde şehri yakıp yıl- madan, musalâha ile ele geçirmeğe ve nihayet bir miktar haraç al:ıp çekı!r'ıe- $e razı olur_ıv:h SÖON POSTA- Çocuk mantosu Edebiyat âleminin büyük kaybı: Karel Çapek Yazan: İbrahim Hoyi Mektebe yeni başlamış bit mini minş için hergün rahat rahat giyebileceği sa- de, şık bir küçük manto, Yakası tayyör gibi, cebleri kullanışlı fekat değişik, kol- ları da dikişlerle süs'ü, Dantelden tuvalet Dantelden bir tuvalete kordelâ ve fi yangölü kn—m renginde satendendir. Yemek bahsi: Keşkek Aşurelik yanl dövülmüş ve kabuğu çı- karılmış buğdayı ayıklayıp güzelce yı kadıktan sonra parça parça kesilmiş yağ- h bir koyun gerdanını bırkaç parça yağ- h ve ilikli kemik ile beraber bolca suya Tın arasında saçma sapan insanlar bulunacağı bana iyi bir koca o- İkoyup akşamdan ateşe koyunuz. Sabaha Robot »« Makine adam kelimesini her medent dile perçinliyen, ve şahsınlda © debiyat Çekoslovakyasını, bütün dür ya tanıtan Karel Çapek, daha genç nilebilecek bir çağda, 48 yaşında olar zatürreeden Pragda öldü. Şöhreti bütün iklimleri aşan Çapek, 300 yıldır derin bir uykuda, Alman hâkimtyeti altında yaşıyan Bohemyanın manevt - varlığını canlandıran, ve bu başarısını Amerika ve Avrupaya isbat eden büyük bir insandı. Harb sonrası nesli içinde edebiyat ve Ü- yatroya yeni yeni havalar getiren, taze çığırlar açan gene odur. Çapek Çek lisanını pürüzlerden, ma - lozlardan ayıkladı, ve bugün duyduğu - muz klâsık şeklini verdi. Mübalâğasız bir benzetişle Valherbe fransızcada, Mil- ton ingilizcede neler vücude getirmişler- er Çapek te Çek lisanında böyle yüksek bir âbide dikmiştir. Karel Çapek 1890 yılında doğdu. Ba -| bası bir doktordu. Kendisi de doktor ol- mak niyetile, Berlinde, Pariste ve Prag | üniversitelerinde okudu. Ayrica felsefe doktoru da oldu. Bu sıralarda yakalan - dığı lekelihümma neticesinde Mmüzmin bir romatizmaya tutuldu, yürüyemez ol- du. © kadar arzuladığı. içi çektiği halde a- sıl mesleğini yapamıyacaktı. Bunun üze- rine Çapek yeni bir sahaya atıldı, şlir okudu, eserler, piyesler, romanlar, kısa hikâyeler yazdı. Bunlardan bazılarını bir ressam olan kardeşi Jozef Kapek ile bir- likte kaleme aldı. İlk önceleri piyesleri oynanmadı. Fakat talihin garib bir cilve- y sile belediye tiyatrosuna rejisör seçildi. Bu işe canla başla garılan Çapek, ülkesi, samim? ve yakın dostu Mazarikin saye - sindo istiklâl, ateş ve heyecanile kaynar- ken kendisini bütün dünyaya tanıtan meşhur R. U. R. Robotlar isimli piyesi yazdı. (1921) Bu piyes 1923 de Londrada oynandı. Mevzuu bir makine adamın yaratılışı idi. Her ne kadar ptyesin esası, ana hatları, fikri, meşhur Frankenştayn efsanesile, Mary Wollstonecraft tarafından billür - landırılmış Alman folklarlarından âlın - mış ise de, Çapek bu mevzını başka türlü işlemiş, yoğurmuş ve kütle istihsal, in- sanın makine tarafından esir edilmesi, fikrini hicvetmiş, iğnelemiştir. Eserin sonunda Robot -« Makine a - |damlar kendilerini gittikçe artan bir mü- |kemmeliyet ile yaratmış olan mühendis- lerden maada bütün insanları öldürdük. ten sonra inkiraza yüz tutarlar. Fiziyonomi bakımından bhir parça Os- İkar Vayldı andıran 20 nci asrım bu en usta, ve büyük yazıcısı, bir kaynak velüdiyetile bize verdiği eserlerinde Aris tofanosun hievini, Bernurd Şovun içti - mal şuurunu, Wellesin tIk zamanların - daki yüksek hislerini, ve Jül Vernin ile- riy! gören fantezi duygularını maharetle kadar buğday kısmoen pişer ve etler de yağını ve özünü koyuverir, kullanmıştır. Kraktitt'te olsun (Böcek oyunu) isimli Sabahleyin (eğer suyunu çekmiş iseleserinde olsun, Çapek insenlığın ebedt biraz su ekliyerek) etler ve buğdaylar i- | cılgınlıklarımı, bizi kahkahalarla güldü. yice pişinceye kadar tekrar kaynatınız. İrecek bir surette anlatmış, arkasından da tacaklar da bulunacaktır. Ben ne yapayım, şimdilik bunları reddet « mem, evlenmemem doğru amma, sonradan beni istiyecek bulunmaz- &a.. Ve şu da var ki.. Ben aylarca, se- nelerce beş parasız nasıl yaşarım, bana bir akıl öğretiniz.» Okuyucumun vaziyeti müş! hakikaten Ül, dul kalmış, kimsesiz ve pa- Tasız bir genç kadın ne yapabilir?0- kuyucumun çıkacak falibleri ara - sında en uypun bulduğu birile evlen- mesi muvafık olur. Gerçi hakkında dedikodu yapılacakı «Kocası ölür ölmez evlendi. Biraz bekliyemez miydi » denilecek amma, okuyucum bunlara fazla ehemmiyet vermeme- Hdir. Nihayet kendi hakkında çıka- cak daha fena dedikoduları da ev - lenmekle önler, Mademki başka ça- Te yok. Hiç tereddüd etğmemek, ev - lenmelidir. * TEYZE Sonra ateşten indirip etleri ve kemikle - ri çıkarınız. Buğdayı da soğumamak için hafif bir ateşin üstünde tutunuz. Etleri el ile te) tel ayırıp buğdayın içine atı - niz ve bir agaç kepçe ile iyice ezilinciye kadar dövünüz. Bir *ki soğanı ince doğ - rayıp sade yağda pembe'eşinceye kadar kavurduktan sonra üstüne — tuz ve biraz çiy soğan daha ekleyiniz. Soğanlar yu - muşayınca kaynatınız, bunu da buğda » iki ahbab çavuşla, bu kabahatleri düzeltecek çare ve ted- birleri söylemekle gecikmemiştir. Mektubları ve bahçıvanlığa dair yaz- dığı mizahi bir kitabı bize, Çapekin ha« | kiki çehresini ve neş'esini göstermek ba- yın üstüne döküp gene kepçe ile dövü - nüz, Tabak ve sahanlara alınız. Üstüne yanmış tereyağı ve dövülmüş — kimyon serpiniz. r |kımından ehemmiyetle tetkike değ |Felsefesi dört esasa dayanırdı, demol sinin ilâhi vazifesi, ci kadaşı Mazariğe) mu harici politika sistemi ve dahili asayiş.. Bugünkü dünya edel meşgul olduğu zabit. lâde bir aheni selâ peri masallarında, pori hırsızlarda! postacılardan, polislerden bahsederdi asını, kahraman'arımlı veya balıklardati manlarda da, böceklerden, hayvan seçerdi. Holanda, İspanyaya ve Ttalyaya dali kitablar yazan Çapek senelerce kend idare ettiği bir gazetede her gün mun tazaman bir fıkra neşretti. 1934 de İ: tereye geldi, «İngiltereden mektublar» da intıbalarını söylece kaydetti: e—İ gilizler maktaşı kadar sert tirler, İntibak Kkabiliyetler! goktur. MW hafazakârdırlar, sadıktırlar, daima daimia çekingen yaşarlar, Yemeğe da edilemeden onlarla konuşamazsınır gilterede bir bebek veya bir öküz ola yaşamayı isterdim...> Eserleri 25 dile tereiime edildiğ " bunlardan epeyce geliri olduğu halde pell az para sarfeden Çapek 1935 senecsindi Pragdaki Çek milli &y de artistlerinden Olga Şay f]ugnn ipe evlendi. Fakat arası çok geçmeden, köca kendi husust villalarında ayrı © rak yaşamıya başladılar, Sebebini so ranlara; de piyes muharriri ir damaltı bize az geli © l romancıyız... yor...» dediler. Kimyaya, fiziğe, hattâ hevet âlen aşırı dorecede inerakı olan, fakat riyi yeye biç aklı ermiyen Knürel Çapel diktatörleri hicveden «Kuvvet ve Zafl isimli san eseri memleketinde menedild Londrada ise günlerce oynatıldı. Çapekte ecdadı Bohemyalı Con Hus: © engin milliyetçilik hisleri çağlad halde, Çekoslovakyanın son tarihi par * çalanmasından evvel radyoda bir nutü söyliyerek vatandaşlarını süküna da' etti. (Devamı 13 üncü sayfada)