SON POSTA lxinciunm ğ Köy ve ziraat kalkınması Etrafında mülâhazalar Yazan: Muhittin Birgen Z iraat köngresi istişari mahiyet- te alınan bir takım kararlardan sonra Cuma günü kapandı. Kongrenin sön celsesinde Emin Sazakla Fatk Kurdağ lu arasında bir de münakaşa cereyan et ti, Bu münakaşayı uzaktan seyrederken zihnimden bamı mü'âhazalar geçti. Bu mülâhazaları buraya kaydetmeği faydalı görüyorum: Ziraat Vekilimiz, genç bir iktısad na- zariyecisi ve teşkilâtçısıdır. Bizde devleti idare eden sınıfın en kuvvetli unsurla « Tından biridir. Buna mukabil Eskişehir meb'usu da köyden ve tarladan çıkmış, yavaş yavaş etrafına yayılmış, Anadolu köylüsünün bütün ps'kolojisini ruhunda taşıyan bir köy adamıdır. Hayatının bü- 'tün safhalarında pek çok tecrübelerden geçmiş, pek çok işlerle uğraşmış, fakat hiç bir zaman köylü vasfını kaybetme - miş olan insan bir realitedir: Bugünkü Anadolu köyünde münteşir bir halde bu- hunan içtimat bir realite. Genç iktısad nazariyecisi ve devlet teş- kilâtçısı Faik Kurdoğlu, memlekette bir köy kalkınması yspmak istiyen devletin bamle duygusunu ve inkılâb azmini tam- &f eder. Emin Sazak da, yukarıda işaret et - tiğimiz köylü psikolojisinin mümessili olduğuna göre, bu iki görüş ve iki pei - koloji reahıtesi arasında cereyan eden münakaşa, bütün ziraat köngresi için « de birbirlerile gizli ve açık tesadümler yapan iki kuvvetin, başka başka dillerle konuşan iki ifadesi almuş demektir. Bu elhetten hâdise fevkalâde ehemmiyetli - dir. Müreccahtır. İngiltere Harbiye Nazırı oyuncak Askerlerle oynadı! * Ziraat Vek'li, köy kalkınmasını bir fnkılâb problemi olarak mütalca eden bir zihniyeti temsil ediyor ve ziraat kon- Eresinden, biraz da kendi elile çekerek aldığı kararlarla, köy hayatımızı bir in- kilâba doğru sevketmek istivor. Buna karşı Anadolu meb'usu ve tecrübeli ol - duğu kadar muhafszaklir çiftçi de teem- ni tavsiye odiyor. Zatnnedersem her iki taraf ta haklıdır; köyde inkılâb, piyasada veya fabrikada inkılâb yapmıya pek benzemez. Çünkü köy dağınık, kendi kabuğu içinde yaşa - mıya çok kuvvetle meyilli ve ayni za - manda çok muhafazakâr bir âlemdir. Bu Alemin yakın zamana kadar bizde hü - küm sgürmüş olan devlete karşı ne dere- eelerde !timadsız olduğunu biliriz. Bu köy, bugünkü devlete 1sınmıstır. fakat, bütün köylüler gibi, bizim köylümüz de devletin müdir sımıfına karşı itimadsız « lıkla değilse bile her halde şüphe ile ba- kar, Onu israfla ve köy işlerinden anla - mamakla itham eder. Şehrin ve devlet'n münevver unsuru- na gelince, bunlar da kövlünün muhafa - zakârlığından yeniliklere kartı göster - diği alâkasızlıktan ve hattâ onun kısmen tembel oluşundan müsteklâtr. Şu vaziyete göre, bütün bu kalkınma hareketinin tam bir muvaffakiyetle ne - #celenmesi için, narar! surette hazırlan. miş olan plâniın hayata çok dikkatle ge « girilmesi ve teenni ile hareket olunması Tâmımdır, İngiltere harbiye nazırı Hor — Belişa, misafir bulunduğu Alzasta Mathis ismin- deki dostunun köşkünde kurşundan as - ker oyuncaklarıle oynamıştır. Bu, vesile ile de, Parise giderken: «Söylediğim sö- zü (akrarlıyorum: Fransa hududu Taymistedir. İngiltere ile Fransanın birbirine uygun menfaat « leri vardır. Bu hakikati de hiç bir şey de- Biştiremez.. demiştir. Heyecan ve teessürden bayılan futbol seyircileri İngilterede yapılan bir futbol ma - çında Rover takımının gözbebeği ve sağ açığı, rakib takımın sol hafile bir çar- pışma neticesinde bacağını kırmış, bu- nu gören seyircilerden 8 kişi de heye- can ve teessürden bayılmışlardır. cağımız her yenilik, köyde değişmesi lâ- zım olan şeylerin yerlerini kolaylıkla tu- tabilir bir #ntibak kabiliyeti göstersin ve yaıkmak istediği şeyin yerini tutarken kö- ye, köylünün kolaylıkla görebileceği bir takım faydalar ve iyilikler temin etsin. Bunu da bize, ancak, aldığımız tedbirle- rin ve kurduğumuz teşkilâtın çok iyi he- sab edilmiş, çok iyi ölçülmüş olması te- min eder. Türkiyeye Avrupai veya Ame- gikat bir köy bünyesi vermeğe çalışırken yalnız nazari düşünecek olursak işin için- den çıkamayız. Falan yerde tatbik edilen şu usul bizim memlekette fatbik edilir veya edilemez. Bütün, mesele bu iki nok- tayı ayırmak hususunda gösterilecek isa. bete bağlıdır. İsabet ettiğimiz derecede * Hakikaten de veziyet budur ve Ziraat Vekâletinin bu mühim iştek* muvaffaki- yeti yalnız bir şarta tAbidir: İki eörüş ve iki petkoloji arasında bir ahenk ve bir kargılıklı anlasma tesizi. Köy kalkm - masının ancak bir takım mühim nokta « larda bir takım mühim deMemeler saye. sinde tahakkuk edebileceği muhakkak - tır. Kövün, muhafazakâr ruhu ve mu - hafazakfr — teşkilâti — ile — yapılma- İ muvaffak olacağımız gibi isabet edeme - 81 — mültezrem — ve ayni — zamanda diğimiz derecede de bütün inkılâb pit - ellem — olan bir takım değişmelere|nını Kısırlığa uğratabiliriz. karşı passif bir mukavemet göstereceği şüphesiz olduğuna göre, İnkılâbi mahi - yette atılacak olan her adırmın dikkatle ve muvaffakiyetle atılması ve mutlaka fyi neticeler wermesi lâzımdır. Bilhassa flk adımların. Kifer ilk adımlar dikkatle atılacak ve Türkiye köylüsünün umum! psikolojisine uyacak olursa hareketin alt tarafı kolavlaşır. Aksi tükdirde köyün passif mukavemeti kuvvetini arttırır. ve devletin köye sokmak istediği her ye - nilik suya düşer. Şu halde bütün bu hateketi sevk vt_ idare ederken şu noktaya bilhassa dik - Kat etmeğe zaruret vardır: Köye soka - 'Tokrar edelim: Koöngrenin son celse - sindeki münakaşa, alelâde bir hâdise, bir İSTER almak istediğini bildirmiştir. gördük. İSTER Büyük eser kuvvetle değil, sebatla Laşarılır. muntazaman akan tek damla, bir günde gelip geçen sele 'î Hergün bir fıkra Gene dün ayni gazetenin sonuncu sayfasında şu ilâmı Her gün Ma, miş olursun. BEEL eZ ÇAS M Tramvaydaki sarhoşlar İki sarhoş tramvaya — binmişlerdi. | Biti: — Müsaade et, bileti ben alayım! ; $ : İ ? ; İ — Yöl, dünydda, ölmar,.bu sefer ! ben alacağım! ; Diyerek biletleri almıştı. Beş da - İ kika sonra Hilet almışan sarhoş kon » ı düktöre baktı: ğ — Buraya gelsene! ğ Kondüktör yonma geldiği zaman : cebinden çıkardığı bir trayı kondük- i töre uzattı: İ — İki bilet daha ken! Bu sefer de f ben asmarlıyorum. $ are B S Ni n d Prens Otto Hâlâ taht peşinde! Avusturya tah - tının namzedi Ar- şgidük Otto Habs - burgların Avru » padaki menfaat - lerini müdafaa et- mek maksadile te- sis etmiş olduğu yeni teşkilâtımı kurduktan — sonra Paristen ayrılmış- tır. Paristeki mer- keze eski Avustur- yalı diplomatlar « dan biri tayin o - lonmuştür. Bu zat Otto'yu Fransada temsile memurdur. Arşidük, Pariste sağ cenah ve Ruvay- yalistlerle temasa geçmiş ve onlardan yardım istemiştir. 27 yıldır birbirlerini görmiyen kardeşler 27 yıldır birbirlerini görmiyen ve mektublaşamıyan iki kardeş 30 lira sa- yesinde 22 bin kilametrelik mesafe - den telefonia konuşmuşlar, 27 yılın hasretini anmışlardır. Filhakika bu kardeşlerden biri Yeni Zelandadadır. Zengin — bir çiftçidir. Diğeri de Lon - drada Maarif Nezaretinde bir memur - dur. ferdi görüş farkı deği'dir. Bütün bir köy ve şehirii meselesinin, tesadüfi bir şe - kilde, açık ve kat'i ifadesinden iharettir. Muhittin Birgen KAT e eee — aa ae ea İNAN, Dün bir gezetenin ikinci sayfasında şu haberi okuduk: —- Viyanada tanınmış bir ticaretevi slâkadar makamlara b'r mektub göndererek Türkiyeden ince marangoz eşyası .İSTER Tacaktır.> Okuduğunuz ilk haberin bu ilân ile telif kabul ettiğine; İNAN, 1ST ER Yarın yarım bıirakacağın hiç değilse e— Şişli, filân sokağın filân apartımanında tanınmış bir aileye atd, memleketimizde bulunamıyacak derecede güzel Viyana mamulâtı mobilye Pazar günü müzayede ile satı. — Büyük eser — işe bügün niç başla - bir. kısım kuvvetini iktısad et- Alnına elektrik Yepan san'atkâr Londralılar, sular karardıktan sonra, | Sözün Kısası Rakı ve o_l;;ıı_obıl E Tatfa izde bir otamobil kazası oldu mu, sebebini uzun boylu ara- mağa lüzum yok! Eğer tahkikata me« mur olanlar, kazazede arabanın içinde böş rakı şişeleri, kadehleri, meze kırımr tıları bulmamış iseler, aözı ispirto ko- kan şoför veya Mmüşterilerin, yolda her hangi bir meyhaneye uğrayıp rakı iç- tikleri sabit olmuştur. Her nedense, bazılarımız, otomobilim bir yerden ötekine çabuk gitmeye yür rar bir vasıta olduğunu unutarak, onu seyyar bir meyhane, ufak çapta bir zevk ve eğlenti salanu bellemişiz. «Hocam, edebsizlik değil, yersizlik!.» hikâyesini tekrar edecek değilim. Ger« çi eğlence hayatı son derece pahalı o« lan İstanbulda, pirelerini mutlaka dök« mek istiyenler için, otomobili hatırla- mak muhik ve mantıki gibi görünür.. İse de... Yollarımız mahdud, dar ve bozuk op duğundan, böyle bir eğlentiye çıkmak, emsalile sabit o'duğu veçhile, Azraile ği Lâmbası takarak resiml| arzuhal vermekle birdir. Hele yufka yürekliliğimiz, efendi taslaklığımız da işe karışır da, şoföre de «keras» ettik mi idi, tamamdır. O zaman mahud Maslak yolu modern bir «Sırat» tan farksız oluyor. -Aşkolsum sağ selâmet geçebilene! * Bir de anlamadığım bir şey varsa, bu yol üzerindeki sözüm ona aile gas zinosu (!) velâkin hakikati halde bi « rer mükemmel boğuntu yeri olan ma« hud salaşlarda ispirtolu içkiler satır mMasına izin verilmiş olmasıdır. Bizim rahmotli meslektaş Tahir da dahil olduğu halde, buralarda nice ha« vardalar, rakı değil, ecel şerbeti içmiş lerdir. Otomobil kazalarının önüne geçmeti istiyenler, bu . gazi! rda biradan maada içki satılmasını yasak etmelikx dirler gibime gelir. - Diğer taraftan, gece yarısından son« ra bu netameli yoldan gelip geçecek otomobilleri yoklamaya tâbi tutup, şo- för muayene edilmeli ve eğer içmiş ise, alnına taktığı bir elekirik lâmbasile re-| 9tomobili kullanmaklar menolunmalır sim yapmaya devam eden bir ressamın hüviyetini araştırmışlar, bunun tanınmış Tessamlardan Piero Sansalvadore olduğu- nu aalamışlardır. Resmimiz san'atkârı gece — çalışırken gösteriyor. İsveçte bir eyaleti kurdlar istilâ etti İsveçte merkezi vilâyetlerde Cemtland dağlarına yüzlerce kurd inmiş, ve geyik sürülerine tecavüze başlamıştır. Çoban- ların hepsi silâhlı olmakla ve kurd sü- rülerine ateş etmekle beraber, şiddetli soğuktan aç kalmış olan kurdlar umursa- mamakta, gene bildiklerini yapmaktadır. lar. Buralara gezmeğe gelmiş olanlar, si- lâhh muhafızlarla etrafı dolaşmaktadır- lar ve her an heyecanlı bir sahne ile kar. şılaşacaklarını sanmaktadırlar. Şimdiye kadar bu civarda kuürd nesli- nin tamamile kaybolduğu sanılmakta idi. Hükümet, her kurd ölüsüne 5 İngiliz 1- raşı vermektedir, Bir İtalyan dı;nsözü açlık grevine başladı Fransa ve İsviçre aleyhine casusluk yapmak suçile yakalanan bebek kadar güzel İtalyan dansözü Virginia İda bu- Tunduğu Ceneve hapisanesinde açlık grevine başlamıştır. Geçen perşembe- denberi yemek yememektedir. Kendi- sini ziyarete gelen avukatlara, taharri memurlarına ağızlar ddusu küfürler etmektedir. İNANMA! İNANMAI! dır. Herhalde biz otomanbili seyyar meye hane olarak kullanmakta devam ettik çe ve otomnbil rezintisini içkili, kadın: h bir nevi modern hovardalık addetı tikçe, bu gezintilerin kanla neticelene mesini bile bile göze almalıyız. Ve her şeye rağmen bunu göze alar cak bhabayiğitler bulunduğu içindir ki, bunların üzerine kıymetli zabıtamızım himayesini celhetmek istiyoruz. <eti AAAT Hitlerin orduya emri yevmisi Berlin | (A.A.) — Hitler, yeni sene münasebetile orduya hitaben aşağıdar ki emri yevmiyi neşretmiştir: Asırlardanberi beslediğimiz emellet 1938 de tahakkük etmiştir. Büyük Ah manya kurulmuştur. Siz, bu işte kat'i bir âmil oldunuz. Sadakatinizden do « layı teşekkür ederim. İstikbalde da milletin haklarını her kime karşı olur sa olsun müdafaaya hazır olduğunuz dan eminim. TAKVİM