$ Resimli Makale: İki büyük inkılâb. v: Cümhuriyet buğdayı ve Kimyevi gübrel 'Yazan: Muhittin Birgen ir köylü ile konuşuyordum; daha doğrusunu — söylüyeyüm: Bir köylü ile öeğil, bir çiftlik sahibi ile. İkisinin arasında büyük bir fark vardır; birincisi için herhangi bır ziraat işinde maliyet fiatı yoktur. Bu, zaten ikendi ih- tiyacı için çalışacak, Üst tarafında ne ka- lırsa onu piyasaya çıkaracaktır. Öteki işe kazanç çin ziraat yapar. Maliyet hesabı da vardır, kâr ve zarar hesabı da. — Bu sene işler nasıl gitti? — Havalar çok iyi gidiyor. Tarlada âyi çalışıldı; çok ektik. Şimdilik iyiyiz. Sonrasını Allah bilir. Sade ben üç yüz dönüm buğday ektim. Cümhuriyet buğ- dayı... — Âlâ... Ne mahsul alıyorsunuz, bu buğdaydan? — Bu sene ben, bire on yedi aldım. Fakat, daha iyi, bire otuza kadar alanlar da var. Ben geniş mikyasta ektiğim için biltabi toprağı hasılamak, tohumu he- sabla atmak, nihayet hasadı dikkatle yapmak bakımından o kadar iyi çalşa-| Çemberlayn'in mam. Fakat, üç, beş, an dönüm ekmek üzere kendi kendilerime çalışanlar bire or"ın" 20. 22 25. hattâ 20 alıyorlar. Köylünün| Moel kartı yüzünü güldüren bir şey... Gelecek sene 500 ci «keceğim! — Fakat, dikkat ediniz, dedim; &”myı-' da buğday stokları ertiyor; yalnız Şimali | ö yüz milyon kental stok iflân et- ön büyük buğday, © bir. spekülâsyon! hareketi oldu. Bereket versin ki şu sıra- | da her tarafta harb tehlikelerinden bah- sediliyor da devletler büyük buğday stokları yapıyorlar. Eğer bu stoklar du- racak olursa buğday piyasalarında bü-| İngiliz Başvekili Çemberlaynin bu yıl yük düşmeler olabilir. bastırdığı Noel kartında, kendisini Çe- Muhatabim, bu izahoti dikkatle dinle- İkoslovakya buhranı sıralarında Hitlerle di; ondan sonra omuzlarını sülkti: konuşmak üzere Münihe götüren tayya- — Yoh! dedi, bire on yedi aldıktan İrenin resmi ile, şu cümle vardır: gonra, isterse buğday yüz paraya düş-| — NWünıh, Eylül 1938, sün! Başvekil bununla: «1939 yılına sulh ile giriyorum!.> demek istiyor. a Boş odada yanan elektrik, iş görmeden dönen motör, başı boş akan çağlıyan gibi müfid olmyısn zekâ da israf edilmiş bir kuvveti temsil eder. y içinde, di * Faziletinden geçenlerde de bahsetti- ğim bu Cümhuriyet buğdayının bu mem- Jekette ne kadar büyük bir inkılâb yap- makta olduğunu bir büyük çiftçinin bu sözleri kadar kuvvetle gösteren — hiçbir delile lüzum yoktur. Cümhuriyet buğda- yı eğer, vasatf olarak, bire yirmi verik yorsa, köye mükemmel) bir inkılâbeı gir- miş demektir. Bu inkılâbeyı memleke- tin her köşeşine sakmak, her - tarlasına gşerpmek inkılâb hükümetirin ilk vazife. si olmak icab eder, Bu ınkılâbcı vazifesi. ni sade köyde ifa ecmekle kalmmaz, bü- tün memleketin Iktısadi hayalı üzerinde bir #nkişaf hareketi yapar. Demiryolları Gaha fazla nakliyat yaparlar. Hmanlar daha fazla işlerler; vapurlar daha fazla naklederler ve Türkiye daho fazla ihra- Cat yapar, döviz tedarik eder. Memleket. te ekmek ucuzlar, onun ucuzlaması İşçi- HEk üzerinde tesir yapar ve nihayet köy daha fazla mübayaat yapar, köylü için galışan fabrikalar daha fazla miktarda is. tihsal devrine geçerler ve bütün bu ha- reketler arasında, işmne we derecesine gö- rve herkes biraz kazanır. Devlet te bu &x. nada varidatının yükselmekte olduğunu görür. Şu halde, ziraat kongresi yapalım, iyi Fakat, bir sürü yazıp çizerken ve konu- şurken bir gözümüzün ucile de bu işi bü- | laşmazlar. tün kuvvetile ileri götürelim. Türkiye-| — Gübreyi kaça mal ettiniz? nin vasati buğday randmanı yüzde üçle| — Tonu elli liraya... dört arasında bir şeydir. Eğer bunu ya-| Halbuki bu fiat ta yüksektir. İngilterede yalnız çamaşır ile cevab verdi: çalan hırsızlar ü Ğ EEEEEEÜ LA GERETERENEEREDAN İngilterede bir evi soyan hırsızlar, oda- ların birinde açıkta bulunan mücevher- lere, altınlara e! bile sürmeğe tenezzül etmiyerek, ev halkının bütün iç çamaşır- larını, elbiselerini, yatak, yorgan çarşaf- larını ve döşeklerini çalmışlardır. Bir mürekkeb şişesine de tamah eden hırsız. lar, hokkanın yanında duran stiloya do- kunmamışlardır. Bir lord İngiltere Avam kamarası — İngiliz- lerin tanınmış devlet adamların- dan Lard Askötin harırasını taziz et. mek için bir hey- kel dikilmesine karar — vermiştir. Kral da, bu kara- Ti tasvib etmiş ve Lord Askitin mem leketine aşırı de - Mısırda 180 bin liralık beyaz zehir imha edildi İskenderiye gümrüklerinde, son dört ayda yakalanan 180 bin liralık beyaz ze- hir imha olunmuştur. Mısır gümrük ida- resi, paket ve bağajları açmadan mmuaye- ne etmek üzere, hususi bir röntgen alma- ya karar vermiştir. senin emniyeti yoktur. Arazi vergilerinin | masını istemiştir. ölçüleri hâlâ mı hâlâ karakuşidir; arazi Bir tarlanın gübrelenmesi Jçin masraf ihtiyar edenler, bu tarlanın gelecek sene- Şimdi mükemmel inkılâb rerede bulunur? bını yapabilecek vaziyette değilim, çün- * " Dostuma sordum: — Hiç kimyevi gübre tecrübe ettiniz mi? — Evet, fakat, larlada değil, çayırda. — Tecrübenize göre ne istifade ettiniz? — Yüzde kırk... Fakg', tecrilbem tam yapılmış değildir. E$er devam edebilsey- gdim, daha iyi neticeler alacaktım. — Niçin devam etmediniz? — Çünkü bu iş sermaye meselesidir; scrübelere muhtaçtır; teprak işlerinde istikrara muhtaçtar, hülâsa, — bilirsiniz, daha birçok şeyler... Dostumun saymadıklarını ben zihnim- den sayabildiğim gbi, köy işlerile wlâ- kaları olanlar da pek güzel sayabilirler. Meselâ, toprak mü'kiyeti bahsinde kim- (Devamı 3 üncü sayfada) İSTER İNAN, Garetelerden biri dün, şehrimizde mübim bir cam trös- tünün işlemekte olduğunu haber veriyordu: Cam, şişe ve benzerleri ticareti ile meşgul olan birkaç tane müessese bir yere gelmişler, Paşabahce fabrikasının bütün bir yılda yapabileceği ne varsa hepsin! satın almış- lar, bu gibi mamülâtın Avrupadan petirtilmesi güç ve pa- halı olduğu için piyasaya hâkim olarak istedikleri gibi sat- mıya koyulmuşlar.. İSTER İN'AN. SON POSTA Hergün bir fıkra Şimdiye kadar hiç sevmedim ! Meşhur Amerikalı Twain trene binmiş, bir kompartıma- na girmişti. Kompartımanda genç bir kızla yaşlı bir erkek vardı. Tren ha- reket ettiği zaman yoaşlı erkek, Mark Twain'le konuşmak istemiş, bunun i- çin bir bahane bulmuştu, Cebinden çıkardığı paketi uzararak: — Bir sigara içmez misiniz? Dedi. Mark Twain sigarayı alma- — Bilginizi kullanmıya bakınız. — Öğrenmek, bilmek, geniş malümata sahib olmak hiçbir mâna ifade etmez. Yaprakları açılmadan duran anaiklope- diye boyuna işleyen keser elbetle müreccahtır, bilginizi kullanmıya bakınız.. SOZ ARASINDA N mizaha Mark — Şimdiye kadar hiç içmedim. Kısa bir zaman sonra bir kutu açtı. — Bir incir almaz masımız? Mark Twain gene kabul etmedi: — Şimdiye kadar Kiç yemedim. Kisa bir zaman sonra: — Size kızımı tanutayam! Dedi. Mark Twain gene ayni eda — Şimdiye kadar hiç sevmedim! Heykeli yapılacak Olan vatanperver recede merbut bir hadim olarak tanın - kiymetleri - hâlâ mı hâlâ ölçüsüzdür.| Sandıklar dolusu mücevher saklıyan Han ailesi sinden emin olmazlarsa elbet bu işe yak-| gTürkistanda Taşkendde yaşıyan — dört kişiden mürekkeb bir sile, Rus memur- ları tarafından yakalanmışlar, uzun araş- | Kazanan Pearl Buck, yeni bir raman yaz- tırmalardan sonra, bunların Taşkendin | maktadır. Bu roman hem Çinlileri, hem serveti dillere destan olmuş olan meşhur | de Japonları alâkadar etmektedir. Hiç bi. A L YO SS İ . çini Hu Hlıroladaran VE og»îıh.n’rıniı de aleyhine yürütülmüş bir maksad kü tu satırları trende yazıyorum. Fakat. | bulundukları anlaşılmıştır. Sandıklar do- yoktur. (Vatansever) ismini taşıyacak o- tahminen yaptığım bir hesaba göre İzmöt |lusu yüz binlerce İngiliz liras değerinde | lan bü romanda, bir Japon kızile evlen- eivarında çiftçilik yapon bu dostum, ora-| mücevherler, kıymetli taşlar İSTER Ve mohterem arkadaşımız bu vaziyele alâkadarların dikkat gözlerini tiyor, Kanun bakımından haklı mıdır, değil midir, bir me- seledir, .dari bakımdan bir şey yapılabılir mi, yapılamaz mı, o da başka bir meseledir, Fakat biz çok iyi hatırlıyoruz ki bu mesele tam bir buçuk yıl evvel «Son Posta» sütuniarında ayner. bahis mev- || zuu edilmişti. O ISTER meydana | miş olan bir Çinli delikanlısının macera. çıkarılmış ve :müsadere edilmiştir. Sözün Kısası »Envalid Sarayı yangını E Talı T elgraf haberleri, Pariste meş- hur İnvalides - Envalld garayı- nın kubbesinden yargın çıktığını, ve ate- şin, bütün gayretlere rağmen söndürlüle- mediğini bildird'kleri zaman, bundan ©- tuz Üç yıl evvelisine aid talebe hatırala- rım birdenbire uyandı. O vakitler Pariste bulunuyordum ve bir gün bu sarayı ziyarete gitmiştim. Die mağımda, bir gece evvel Sara Bornar'ın tiyatrosunda seyrettiğim Aiglon piyesik nin lâyemut mıasraları hölâ uğullamaktâ idi. Daha evvel, Viktor Hügo'nun, (Asır ların efsanesi) ni okumuştum. Bu iki kat- h tesir altında saraydan içeriye girdim. Bir kolu omuz hizasından kopmuş, ihtiyar bir emekli asker bize rehberlik ediyordu. Donuk camlarmdan içeriye loş bir ışık süzen kocaman kubbonin tam altında, sa- deliği azametini artıran bir sandukanımt önünde durduk. İkliyar asker, bunu sağı lam elinin şahadet parmağı ile göstere- Tek: — İmparator! dedi. — Hangi imparator? demeğe Hizum yoktu. O vakitki her Fransızın nazarında, Felmiş, geçmiş bir tek imparator vandi! Birinci Napoleon! Üzerine doğru, kubberin kenacların- dan sarkıp, Fransa tarihinin minnetünl. tâzimini meşhur kumandana ifade etmek istiyormuş gibi eğilen bayrakların altıne da, Fransız milletini parlak bir şeref hâs lesile kuşatmıya muvsffak olan, Korsikâ adasının büyük çocuğu ebodiyetin kucar Banda, mağrur ve müsterih uyuyordu.. Papa yanında Doktoru olmadan Nutuk söylemiyor İşte, aradan yıllar geçti.. Napoleonun türbesini içinde bulunduran Envalid sâr rcayının kubbesinden yangın çıktı diye 0“ kuyunca, bir an için o koca dâhinân fütüs hatı, (Asırların efsanesi).. Aiglon.. ve O sade ve muhteşem türbe., üzerine eğilen ve her biri bir zaferin yadigârı olan bay« raklar.. hafızamda canlandı. Küçük Bonapart'ın, tâ, doğduğu adar dan, öldüğü ciğer odaya kadar bütün hâ- yatının kitablanda ökuduğum ve belledi. ğim safahatı gözlerimin önünde geçid resmi yaptı. Bütün bir tarth âolduran bu harikulle de hayat Korsikayı ilelebed Fransayâ mal etmek için kâfi idi. Envalid sarayında bugün çıkan yanglır nn sebebini vraştıranlar nafile yorulma- sınlar. Bu işde, şunun bunun suçu yok* tur! Korsikalı yüco kahrsman, mutlaka, soff günlerdeki yabancı iddiaları mezarmıli içinde duymuş olacak,. Envalid kubbesir n: anun isyan eden ruhu tutuşturdu! <u Bir çocuk Tersane havuzuna düştiül Kunmpaşa heavuzlarında çalışan Muzaf * fer isminde bir çocuk, evvelki gün bir atöl” yeden, diğer bir atölyeye el nrabasile mı naklettiği esırada arabayı — zaptedeı 3 numaralı havura düşüp başından yaralaf” mıştır, Yaralı; berayi tedavi Şişli Şifa Yurdunl kaldırılmıştır. Son günlerde bir akademinin yıllık a- çılış törenine riyaset eden Papa, ba mü- nasebetle elli dakika süren bir nutuk söy- lemiştir. Bu sırada, husust doktoru dök- tor Milani, Papanın yanında beklemiştir. Resmim'zde, Papayı diğer hitabeleri din. Terken görüyorsunuz. Kodreanu'nun kardeşi başka bir partiye girmek istiyor Hapishaneden kaçarken öldürülen. Ro- manyanın Demirmuhafızlar partisi reisi Kodreanunun kardeşi Desebal, kral Ka- rola telgrafla müracaat ederek, kralın kurduğu Rönesans partrisine girmesine tizin vermesini tica etmiştir. İ İ i İ ; İ H İ ğ S0 işsiz amele ekmek değil, çay- istediler Londrada'elli işsiz amele, şehrin en mutena oötellerinden sayılan Ritz oteli- nin büyük salonuna dalarak, kendilerine çay verilmesini istemişlerdir. Garsonlar ve metrdotel onları karşılamış, otel ni- |zamları icabatmdan, büyük salonda çay verilemiyeceğini söylemişler ve işsizler uzun süren bir münakaşadan sonra, oteli terketmişlerdir. Çin - Japon kavgasının romanı yazılıyor 1938 yılı Nobel edebiyat mükâfatını Beyoğlu Halkevinde konferans ve müzik Beyoğlu Halkevinden: Perşembe günü Te" pebaşındak! merkez binasında Prof, Dr. Mi Kemal Öke tarafından (Rasizm) mevzatri” da mühim blı konferans verilecektir. KOft — feranstan sonra Evimiz ar şubesi aylık kof” serini! verceektir. erermeane ea - T ATARKVİM ( BİRİNCİKANUN | | | | J sı anlatılmaktadır. İNANMA! çekiyor, teşebbüsün önüne geçilmesini is. vakittenberi tedkik edilmemiş olacağına: İNANMAI!