# K araköyde duran otobüsün kon. düktörü otobüsün açık kapı- sından sarkmış bir halde şoföre: — Ağır ol Kumundasını verirken, bana da: — Acele edelim, yer var. Diye bağırıyordu. Onun davetine İca- bet etmiş olmek için değil, tramvaydan şabuk beni evime götüreceğine azıcık Mnanım olduğu için otdbüse girdim: — İleri bayım. Sol taraftaki kanapelerden biri boştu. Oturduğum zaman solumdaki camı gör- düm. Dağılmaz cim ulduğu için kırılmış, fakat dağılmamıştı. Çok otobüste, çek 0- tomobilde dağılmamış kırık cam jgör- Mmüştüm amma, bu derece kırıldığını hiç görmemiştim. Ortadaki ufak bir deliğin #trafındaki ince ve sivri cem parçaları nın sayısı belki yüzler hanesine giren ra- Kamlarla ifade edilmiyecek kadar fazla 181. Evvelâ pencerenin önüne oturmuşken Bbür yana çekilmiştim. Benden sonra o- tobüse giren bir yolcu: — Affedersiniz, kenara geçseniz de ben de otursam! Demez mi? — Hayır orada ölüm tehlikesi var, siz İayurun! Diyemezdim. Çarmaçar camın yanına yaklaştım. Otwhis hareket etti, Cam parçaları t- kırdıdllar. 5 Ha şimdi parçalanıp başıma düşe- Diye bekliyordum. Otobüs bir tramva- yın yanından geçiyordu. Tramvayla ars- KORKU muzda ancak dört parmak yer vardı! — Şimdi sürtünecek, ve bu cam... Elimi yüzüme kapamıştım. Fakat bu da neye yarardı. Parçalardan ense kökü. me saplanacak bir tanesi beni öbür dün- yaya göndermek için kâfi değil miydi? Kirafıma baktım. Kucağındaki çocu- ğunu ikide bir ararhyan orta yaşlı kadın benim geçirdiğim tehlfkeden biheberdi. Sağımdski papyon boyunbağlı genç ben- den sonra otobüse binmiş olduğu ve ben! camın yanında otunmağa teşvik ettiği çin, benim ölümüme sebebiyet verece- ğin bizzat kendisi olduğunu hiç düşün- müyor gibi lâkayd oturuyordu. Şoförün yanındaki polis arkasında biraz sonra vukua gelecek büyük tehlikeden haber- sizdi. Otoblislin tekerleği bir taşa çarpmış ©- lacak ki' Bir anda makas çatırdadı. Bü. tün yoleular (bir fleri, bir geri harekete geldiler. Cam bu sefer daha korkunç bir takırtı fle takırdağı, Başımın ucunda bekliyen Azrailin soğuk nefesini bütün vücudümde hissettim, bütün vücudüm birden titredi, Kondüktör, gülerek şofö- re bağırıyordu: — Ne oldu 'be ağabey? İşaret ettim: — Burada dur? Kondüktör yüzüme baktı: — Hasta mısın ağabey! Yüzümün değişmiş rengini farketmşd: — Evet hastalandım. Otobüsten indiğim zaman ancak rahat bir nefes alabilmiştim: — Çok şükür hayattayım! İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Hem karada, hem denizde yürüyen otobüs İngilterede yapılan bu otobüs, hem karada, hem denizde işler. İçerisinde seyahat eden yolcular o ka. dar rahat ediyorlar ki yolcuların bir ço- ğu ba otobüsleri tercih ediyorlar. Aşk meselesinde Telepati Okuyucularımdan bir genç kız, Bayan 1.. D. beni pek anlamadığım bir mevzu fe karşı karşıya bırakı - yor. Anlattığı hikâye göyle hülâsa edilebilir: — Nişanlandık, nikâhlandık. Fa - kat düğün yapmağa vakit bulama - dan sevdiğim Erzuruma gitti, iş ice bı altı ay orada kalması lâzım. Errurum kelimesi dile kolay, fa - Yat demiryolu henüz yapılmadığı i- çin bana dünyanın öbür ucu gibi ge #iyor. Belki mübalâga ediyorum, fa Kat ne olursa olsun bir mektubun gi- dip cevabının gelmesi 25 günü bi İuyor, Fakat asıl söylemek istediğ gay bu değil, Nişanlımın, yahud ni kâhlımın gittiği gündenberi hemen her gece onu rüyamda görüyorum. Bazan şen, bazan kederlidir. Der « ken mektib geliyor, bakıyorum bi - rHinde işinin iyi gittiğini, diğerinde müşkülâtla karşılaştığı yazılı. Der - ken merak ederek rüyalarımın ta - rihlerini tutup mektubların tarihle- rile karşılaştırmaya başladım, gör « düğüm rüyaların hakikatlerin birer Hadesidir. Bir arkadaşıma söylemişlim: Te - lepati hâdisesidir, eo yekdiğerini çok sevenler araşında rubların uzaktan İncil mısralarından vücude getirilen ilâhi Çaris — Vezley ismindeki bu şair yazdığı omeşhur «Ruhumun âşı - Be» isimli ilâhisi- ni İneilden seçti- ği mısralarla vü- cude getirmiştir. Bu ilâhi cid den o harikulâde güzel ve canlıdır, konuşmalarıdır, dedi. Gerçekten biz birbirimizi bu ka - dar seviyor muyuz? Gerçekten böy- le bir kuvvet mevcud mudur? * Okuyucumu, evet veyâ hayır ce - vabile tatmin edemiyeceğim, yalnız başımdan geçen bir hâdiseyi anlata- yım: On yıl kadar evvel (o Beyoğlunda Fransız tiyatrosuna bir Fransız man yatizmacı gelmişti. İnsanı hayrette bırakabilecek tecrübeler yaptığı söy- leniyordu. Merak ederek oObir gün gittim. Sahnede bir kızı manyatize 2 uyuttu, sonra halk arasına ine- rek: — Benim kulağıma (istediğinizi söyleyiniz. sahnede uyuyan kız ay - nen tekrar edecektir, dedi. Merak et tim. Bir şey sordum, adam dinledi. Sonra sahnedeki kadına hitab ede - rek: — Bayan ne diyor? diye sordu. Evan hayret ederim: Kadın be - nim cümlemi aynen tekrar etti. Sahne fle aramızda (en aşağı 20 metre vardı ve tabi adam kadına telefonla bağlı değildi. Evet kızım, ruhlar arasında uzak- tan anlaşma, konuşma, “demiyeyim, bir münasebet var amma mahiyeti nedir? Cevab veremiyeceğim. TEYZE SON POSTA Yıldızların ziyası sese kalbedilirse netice ne olur ? Gökyüzünden bir görünüş “Yıldızlardan intişar eden Ziya, elek- trik vasıtasile sese kalbedilirse netice ne olur? Çekoslovakyada Strao Dala mıntaka- sında büyük bir rasadhane mevcud - dur. Bu rasadhanede bulunan büyük bir teleskop ile Vega yıldızı tetkik €- dilmiştir. Esasen bu yıldızı göz ile gör mek de kabildir. Yıldız bu teleskop | ile iyice tetkik edildikten sonra profe- sör Sterneberg tarafından icad edilen| hususi âletler ile de şuaları zaptolun - muştur. Bu şualar elekirik vasrtasile sese kalbolunarak Bratislava radyo merke | İ Profesör Sterneberg ve rüfekasının | zine verilmiş, gramofon plâkları dol - durulduğu gibi bu ses davetlilere radyo ile dinletilmiştir. Aşağı yukarı sesli filmlerdeki gibi, Bundan bir müddet evvel de küre - mizin semada dönerken çıkardığı 59$ işti! Bu ses kuvvetli bir andırıyordu. Keskin ve tiz çıkıyor idi... Bugün Vesa yıldızı ile yapılmış ve yapılmakta olan mühim tecrübe yarın diğer yıldızlarla yapılacaktır. beyanatlarma nazaran yakında muh- telif yıldızlardan çıkan seslerden kon- ser bile tertib eylemek imkân dahiline girecektir. Amma faydası ne diyecek » siniz? Bunu Çek âlimlerine soralım, * Kış saa'i ve ikizler... Geçen Teşrinievvelin ikinci günü ge- ecsi Londra hastanelerinden birinde garib bir vak'a olmuştur. İngiliz Adet- leri mucibince o gece saat 2 den İtiba- ren kış saati tatbik edilir. İkiye çeyrek kala kadının biri ikiz doğurur. İlk ço- cuk saat biri kırk beş geçe dünyaya gelir. İkincisi yarım saat sonra! Bu a- rada saatler bir saat geri alınır. Saat 1,15 i gösterir! Dektorlarla nüfus dai resi arasında bir ihtllâf başgösterir. Çocuklardan hangisinin daha evvel dünyaya geldiği hususunda bir türlü anlaşamazlar, Bunda şaşıracak bir şey yok zanne- denler &ldanırlar!. Çünkü nüfus daire- si çocuklardan büyüğünün saat biri rk beş geçe doğduğunu, küçüğünün We yarım saat evvel, yani saat biri çeyrek geçe doğduğunu iddia ederi... “Hisar, vapuru kurbanlarının aileleri yeni iki dava açtılar Davacılar ( Hisar ) vapuru sahiblerile Denizbanktan 260 bin lira taz Bundan bir müddet evvel İrvada| Morkeb adası açıklarında vukua gelen ve birçok insanın ölümü, birçok ocak» ların sönmesile neticelenen Hisar va - puru faciası, Adliyede yeni davaların açılmasına sebeb olmuştur. Faciaya kurban gidenlerin aileleri | tarafından evvelce asliye 4 üncü hukuk mahkemesine bir müracaat yapılarak kaza mahatlinde ve batan vapurun en kazı üzerinde bir tesbiti delâi keşfi yapılması istenmişti. Ehli vukuf, vapurun gayalara çarpa çarpa parçalanarak battığını tesbit et- Şimdi kazezedelerin aileleri efradı, mahkemeye ikinci bir istida vererek, Hisar vapurunun sahibleri bulunan Kalkavanzadeler ve Denizbank aleyhi” ne iki tazminat davası İkame etmişler- dâir, Denizbank aleyhine açılan dava- nın mevzuunu aşağıda yazdığımız İiğ-| dislar teşkil etmektedir: 1 — Hisar vapuru teknesinin uzun çalışma neticesinde fiziki mukaveme » tini kaybetmiş olması dolayısile vapu- minat istediler dürmeğe teşebbüs davasının duruşmi sına başlanmıştır. Suçlu, Şişlide Meşrutiyet mahallesi bekçisi Harcı Durbay, bir mezuniyet nünde, bir hayli rakı içtikten sonr Galutada Mehmedin kahvesine git tir, Hacı Durbay, bir müdde' oturduk” tan sonra, kahveci Mehmeü aramâ olduğu bir maznuna benzeterek, önü merkezine götürmek istemişti Öteki ram olmayınca aralarında kavi çıkmış, Hacı Durbay tabancasını çek * tiği gibi kahvecinin göğsüne daya! ter. Bekçi bir aralık tetiği dahi çel se de, tabanca ateş almamış, Mel din hayatı kurtulmuştur. Dün yapılan sorgusunda, suçlu: al — O gece çok sarhoş olmuşum, yaptığımı hatırlıyamıyorum, nz Mahkemede dinlenilen şahidler, hÂĞİ #eyi yukarıda yazdığımız şekilde a mışlardır. hakeme, diğer bazı şahlâlerin ef bi için talik edilmiştir. run seferden evvel kalafata çekilerek bir tamir görmesi icab ederken havuza çekilmemesi ve esaslı bir tamire tâbi tutulmaması. 2 — Liman idaresinin bu şartlar içe- risinde bulunan vapurun sefere çik- masına müsaade etmiş olması, 3 — Fenerler ve tahlisiye idareleri - nin kazazedelere kâfi yardım etmemiş diması. Bu iddislera karşı mukabil taraf ve- killeri cevablarını bldirecekler ve hâ- dise mahkeme #afhasına İntikal ede - cektir. 20 kişiden #baret olan davacılar, ge - rek Kalkayanzadeler, gerekse Deniz - banktan, şahısları namına ayrı ayrı 13 er bin Tira tazminat istemektedir - ler. Bu suretle her iki taraftan istenen umumi tazminatın yekönu, 260 bin Ti- rayı bulmaktadır. Bir kahveciye tabanca çeken bekçi muhakeme edildi Baronun toplantısı tehir edildi İstanbul barosu tarafından dün YE pılacak olan toplantı, ekseriyet bulun madığından gelecek haftaya tehir 4 miştir, Askerlik işleri: Masş yoklamasını yaptırmıyan emekli subaylara Üsküdar Askerlik Şubesinden: Üsküdar kazası emvalinden manş sini in Bulunan emekli söbaylardan 956 İKİRİ teşrin maaş yoklamalarını şübemim yaptı mamiş belunan ömekli sübayların mısa$ re ği mat senedlerile birlikte bir hafta zar şubemize behemehal müracant etmeleri J8 #umu ehemmiyetle Ylân olunur. Bir kahveci şakalaşırken yaralandı. Andon isminde biri, Şişhane yokü şunda kahveci İsakın kahvesi önün geçmekte iken elindeki bıçakla i ci ile şakalaşmağa başlamıştır. Bi nada İsak ayağından yaralanmış; u sf Dün, Ağırceza mahibemesinde bir ökllu yakalanmıştır. Dü, Ağıreza mahkemesinde bir ökİlu yakalanmışır........ 28 (© Matbuat Umum Müdürlüğünün fotoğraf ergiii Ankarada Matbuat Umum Müdürlüğü tarafından bir fotograf sergisi e t di . Yurdun birçok güzel köşelerini canlandıran bu fotograflar cidden Şimdi iş mahkemeye düşmek üzere »| tır. j dir! ler. Resim sergide Hatay köşesini gösteriyor. | Bacaksızın maskaralıkları: Bilmece zor gelince | FEİ SS EŞ ELİ e ÇERAE SESİ İİ, Öl ak > EÇ EF Fa FES, PES, E Ep #EFE s 3 FE, PERS SİLİLLLİ KEİ! SEE LEİ İŞ Ii