SA KRRTİL & ÇĞ AT ÖL x G ç ek ttt ASN TRŞLR — Ecelime susadın galiba, karımın ka- Pirun arkamında beni beklediği hiç ake — dıye beni aldatamazamız.. artık büyü- — Eskisi gibi «buradan kuş çıkacak» kna gelmedi mi? düm. B Hoş Sözler Memnundum Erkek hasta idi. Karısı başucunda otu. Tuyordu. Erkek yatağında doğruldu: — Karıcığım, dedi, seni hayatımda ev- Kliğe pişman etmedim ya. — Bilâkis kocacığım.. evlilik hayatın- | Gan o kadar memnundum ki.. sen ölür öl- Tez tekrar evleneceğim. * — Kizım, kocan nerede? — Seni o kadar çok seviyor ki anre; nezle olmuş, bugün senin geleceğini duyar duymaz, tek nezlesi sana geç mesin diye bir odaya kapandı, dışarı çıkmıyor, Yarın Mahkeme reisi, kadın müddeiye sordu: — Kaç yaşındasınız? — Kırkla otuz arası. — Otuza mı yakın, kırka mı. Kadın kızardı. İşitilir işitilmez bir ses- h& cevab verdi: — Kırka yakın. — Ne vakit kırk yaşına gireceğinizi de Horacağım. — Yarın! * Teşvik eden Hırsızı, bakkaldan tereyağı — çalırken Pakalamışlardı. Karakolda: — Kabahat benim değil, dodi, beni bu hırsızlığa teşvik eden var. — Kimdir? — Doktorum. — Doktorun mu? — Benim karım da keman çalar, — Talihlisiniz. -????? — Tahammül edemiyecek hale ge- Müşkülpesent Mağaza sahibi, kasada otururdu. Tez- Gihtarlardan birinin yazdığı fişe dik- Katli dikkatli baktıktan sonra tezgâhtarı tabırdı: lince, clinden kapar, pencereden aşa- Z a 5 : üç Takammına gı atabilirsiniz... beşe o kadar benziyor ki. — Fakat patran bu beştir. — Beş mi, dedin, öyle ise gene üçe .Cınyoı. * İstintak Bir mağazadan bir kutu mendil çaldık- fan sonra yakalanan hırsız karakolda iz- #intak ediliyordu. Komiser: — Sen bu kutu mendili çalarken ma- da kimse yokmuş, kasa da açıkmış. laki paraya dokunmamış, yalnız Mendlleri çalmışıın. Erkuk — Bugün hiç dâlgın değilim, Hirsiz içini çekti: bak şemsiyemi bir yerde unutmadım. — Bunu siz de tekrar etmeyin bay ko-| Karışı — Şemsiyeni mi unutmadın; Biser. bu yüzden karım esasen bana de-| — ten sabahleyin evden çıkarken şem- Bediğini bırakmadı. riyeni almamıştın ki!.. Deyim.. yoksa, yemek hazır mı? budala demek için evine geldim. (Resimli Fıkraıar] Üzüntü Otomobilli erkek, sevgilisile bir Ğ ortasında otomobil — nutmuşum. K Birlikte otomobilden Kıs Ü- züntülüydü: — Neye üzülüyorsun? — Neye üzülmiyeyim, erkekler hep böylesinizdir.. bana, seninle beraber dün- yanın öbür ucuna kadar giderim; dersin; sonra yüz kilometre gider gitmez, ben- zin yok, diye durursun! * Tebrik Erkek bapşırdı, öksündü.. karısı 1â- kayddı. Erkek kız- — Çe) Çü a Çi indiler. di: var diye şorsana. Bi Nen var? — Başım, — bey- nim ağrıyor, daha nem olacak? — Tebrik ederim. — Tebrik mi ediyorsun? — Evet, çünkü senin bir başın, bir de beynin olduğunu şimdi öğreniyorum da.. * Haksızlık Korı koca konuşuyorlardı. Erkek: — Ben haksız. D/*'”, lıktan hoşlanmam. | ş Dedi. kadın: — AĞ — Ben de, dedi, hattâ — hâayatımda | bir kere sana karşı haksızlık ermiş. tim. O bile beni her zaman üzer: — Bana karşı haksızlık mı etmiştin? — Evet, seni güzel, iyi addetmiş, se- | Tanle cvlenmiştim. * Üç sene — Bay bu akşam yemek harır oe — Ayağının kırıldiığini yerinden kımıldanama- düğu zaman, yemek pişti mı?., di- — dığını düydüm; sana: Abdal, sersem, — miskin, Kadım, yolda doktora rastladı: — Doktor. — bil- #T mem hatırlar mi- sınız, üç sene ev- vel bir kere — size | muayeneye gel- miştim.. — Neniz bayan? — Romatizmam vardı. Bana rütibet. ten sakınmamı tavsiye etmiştiniz.. — Evet hatırladım. — Şimdi bir şey soracaktım; o zaman- danberi ramatizma ağrıları hissetmiyo- rum. Artık yıkanabilir miyim? * Yalan söyleme Erkök traş olacaktı. Yüzünü sabunla- di, Usturasını aldı. Yüzüne sürdü: — Büu ustura kesmiyor. Karısı hayretle kocasına baktı: — Yalan söyleme, ustüran çok ıyi ke- ser.. senin sakalın konserve — kutusunun kapağından daha sert değil ya. Dün ak- şam.. ustura ile onu bile kestim. vardı — İşte bu fena? — Ne oldu! — Daha ne olacak, anahtarları u- nuttum; gece geç zaman eve dö- Rersem nasıl gireceğim?.. Resmen derlenmiş olan bir eserde gö- züme ilişen aşağıdaki malümatı, Türk pamukçuluğunun bugünkü durumunu # en güzel bir şekilde toplamış olması iti- |barile okuyucularımıza — nakletmekten kendimi alamadım: «Pamuk, petrol gibi dünya yüzünde e- suldür. Sulh zamanında pamuk, başta gi- yim olmak üzere insanlârın birçok ibti- larını karşıladığı gibi, harbde de en müthiş infilâk maddelerinin yapılmasın- da ilkel maddeyi teşkil etmekte ve bir lar. öbür tarafta gene pamukla sarılmak- tadır. Pamuk, gene petrol gibi istihsali mahdud memleketlere ve ellere münha- sır kalmış bir mahsuldür. Memleketimiz bu bakımdan haizi rüchan olan müstah- siller arasındadır. «Pamuğun Türkiye iktısadiyalında ve sanayünde oynıyacağı rolü çok iyi tak- dir eden cümhuriyet hükümeti; gerek kurmakta olduğu yerli dokuma sanayti- ne lüzümlu ve gerekse muhtelif mahreç- Jerin ihtiyac gösterdiği rekolteyi elde et- roek için esaslı adımalr atmış bulunmak- tadır. Son beş yılda pamuğun yurdumuzda mazhar olduğu inkişaf üç bakımdan mü- talca edilebilir: 1 — Pamuk mahsulünün artışı Aşağı- daki rakamlarda yurdumuzun pamuk is- | paa .Memeli pat» derler. İleride tafsilâtmi tihsalinin gön geçtikçe ehemmiyet!i nİs- | yazarım. betlerde arttığı bariz bir şekilde görül- mektedir: Ekilen Seneler — aha —— 1907 ye Koktar — süsbeti 1982 158116 — 100 19338 — 162140 — 108 1934 - 197060 — 124 1985 — 200945 — 133 1936 — 255636 — 160 — 51770 1937 230581 145 — 64738 Bu rakamlardan ye nazaran elde olunan vasati mahsulün gitgide arttığı nazarı dikkati celbetmektedir: Randıma- nn bu süretle artması bilhassa yüksek vergili nevilerin ziraat çevresine sokul- masından ve gittikçe daha rasyonet b'r |ziraat s'steminin tatbikinden ilerl gel- mektedir.» 2 — Pamuk kalitesinin ulahı: Bu ba histe iyi bir fikir edinebilmek için yerli, Jane ve gün geçtikçe memleketimirde ri- raatini artmasına çalışılan yüksek ka- Bteli nevilerin vasıflarını kısaca gözden geçirmek icab eder: a) Yerli kapalı koza tipi pamıkların liflerinin uzunluğu Seyhan bölgesinde 16-20; Ege bölgesinde 18-22 milimetre a- rasındadır. Bu pamuklarla 16 numaraya kadar iplik yapılabilir. b) İane denilen Amerikan Upland tipi pamuklarda ise lif vasat! 20-30 milimet- redir. Ziral ve sınal randımanı düşüktür, Tecanüsü bozuktur. 24 numaraya kadar tplik imaline elverişlidir. Yürd içindeki bütün dokuma fabrika- ları tam faaliyetle çalıştıkları vakit yılda 24-30 milimetre Uzunluğunda 18293 ton: ve 24 milimetreden aşağı uzunlukta T444 ton pamuğa ihtiyacı olacaktır. Ziraat Vekâleti işte bu ihtiyaçları gözö- | teğbirlerin ve 4 yıllık plânın netice * nünde tutarak beş senelik bir programla | sidir. » yabancı memleketlerden pamuk ithal!. ne zaruret kalmadan - bu miktar ve ka-İ çalışmaktadır. hemmiyet! gün geçtikçe artan bir mah- | Türk pamukçııluğıınu bugünkü vaziyeti e P E Devlet, gerak alıcı memleketlerin ve gerek milli dokuma sanayii- mizin ihtiyacını her veçhile karşılıyacak kemmiyet ve keyfiyette pamuk yetiştirmeği gaye edinmiştir. Pamukçuluğumuzun bugünkü vaziyeti bu gayeye pek kısa bir zamanda ulaşacağımızı gösteriyor. Yazan: Tarımman taraftan pamukla meydana gelen yara.| . litede pamuk yetiştirmeğe çalışmaktadır, — | Pamuk çiftçisinin, hükümetin yaymaya , galıştığı yüksek randımanlı nevilere ne , kadar rağbet ettiğini aşağıdaki rakamlar — | pek vazıh olarak göstermektedir: | Seyhan bölgesinde açık koza ekiminin, — || umumi ekim sahasina nisbetle artışı şöya ledir: 935 de — $6 251 l 938 da 96 32.7 İ 937 de 96 38.8 935 senesine nazaran ekim sahasının genişleme, nisbeti ise şöyledir: ! Açık Yerli Umuml! ekim koza koza — fazlalığının nisbeti 935 — İk 100 $b 100 $h 100 936 — > 160 .» 11 » 123 937 —» 213 » 114 » 188 Pamuk <kalitesinin ıslahile ne kazanç elde edildiği de aşağıdaki rakamlardan kolayca anlaşılmaktadır. Yeni çeşidler eskilerine nazaran randıman ve kalite yükseklikleri ve kilo başına dâha fazla bir fiatla satılmaları dolayısile geçen yıl tarımmanlarımıza 2-2,5 milyon liralık daha fazla bir gelir temin etmiştir, hal buk! hükümetin bu çeşidleri sokmak ve üretmek için ihtiyar ettiği hakik! mas« raflar yekünu son dört yıl zarfında an- cak 637,527 Hraya varmıştır.» (Arkası gelecek yazıdı) Terzi Bay Muharrem: Armud ağaçlarında gördüğünüz o hasta « Tarımman “Sulh elması — undan kırk sene evvel Sörcent Habili Sminde Parisli bir kuyumcu, her renkte elmas taplamaya başlamış ve şeametile meşhur «emin elmasını» satın aldıktan bir müddet sonra da, bütün dünyaya Sin- gapur civarında bir gemi kazasında bo- Bulduğu haberi yayılmış, ve elmasın şeş- metine bir kere daha inanılmıştı. Halbu. ki. bu adam sağdır, Şimdi Londrada bur lonmaktadır. «<«Sulh elması» ismini vere diği 12 koratlık bir taşı 1500 İngiliz liras gına, İngiltere elmas mütehassısı Kale Hnse satmıştır. Elması görüyorsunuz, Almanyada hizmetçi bukranı İngilterede çalışan —Alman tebaasi kadın hizmetçiler, garsonlar Almanı ya dönmektedirler. Bu da Alman hü « kümeti iarafından Almanyada başgös- teren hizmetçi buhranına karşı alınan İngilterede 12 bin Alman hizmetçi