j z '? " Aman, bir iş... —. Yazan: Muhittin Birgen bakınız: ağınıza, — solunuza Renkleri sarı bir takım genç- ler görürsünüz. Bunların büyük bir kı- zit lişe ve üniversite mezunudur. Renk- leri niçin sararmış? Niçin bu gençlerin gehrelerinde hüzün war? Neden neş'e ve *çanlılk görmüyorsunuz? Neden dolayı, Bilâkis, bu çehrelerde asabi bir hayat gi- * dişinin, genç yaşta beliren çizgileri var? Üniversite mezunları, doktor, kimya- ker gibi henüz memlekette geçer meslek- tenseler, henüz kolayca, fakat az maaşlı ve dar maişetli bir iş bulabilirler. Öte- kiler ise iş aramaya mahküm gençlerdir. İş arıyorlar; iş bulmak için her kapıya baş vuruyorlar. <Aman, iş. diyorlar. Halbuki memlekette çok iş var: Fabrika- madernler amele, demiryolları arafta, iyi işci için n k imkâmı mevcuddur. Fakat, küçük bir maaşla uzakta memu- Tiyete gtmek ıstemiyen bir üniversite Mmezunu amelel'k ez; nitekim, lise —Mmezunu da bizim memlekette henüz ame- deliğe iltifat edebilecek bir ruh içinde de- Gildir. Ocun için, şehirde, hiç olmazsa Bineması bulunan bir vilâyet şehrinde ebir iş> bulmak Yâzımdır. İşte, o da sarı benzi ve sinirli çehresindeki gergin çiz- "gileri ile iş arkasında koşup duruyor. * Bu gencin aradığı iş, «münasib bir çe tir. Kendisine sorunuz: — Nasıl bir iş istersiniz? Size cevab verir: — Münasib bir iş... * «Münasib iş» ne demek? Bunu anla- madığınız için tekrar sorarsınız: & — Peki, sizin elinizden hangi iş gelir? © da der ki: — Efendim, Wse mezunuyum... Her iş yapanım. ; Halbuki bir lise mezunu hiçbir iş yapa- maz. Bütün bilâhare yapacağı işleri he- Büz öğrenmeğe muhtaçtır. O kadar sene mektebde okuyan, o kadar kitab sayfası Ölezberliyen, imtihan kapılarında ve mü. g Meyyiz karşisinda tiril tiril Ütriye titriye, genelerce kalburdan ve elekten geçmiş olan bu genç. hayatını kazanmak için henüz öğrenmeğe muhtaç olsun! İnanıl- maz şey! Halbuki, maaiesef, hakikat böy- “kedir. Lise, insanlara hiçbir şey öğret- merz. Hele şu bizim Fransız liselerinin faklidi olan nazart liselerimiz: Her şeyi kitabla öğreten ve her sene bir ıstılahı kaldırıp yerine diğer'ni oturtan liseleri- miz! Bunun için, bu sarı renkli ve sinir çize © gilerile dolu çehreyi memleketin her ta- yafında, hergün, mütemadiyen iş acar W görürüz. Daha da göreceğiz ve bunların E coğaldıklarına şahici olacağız. ; * Meselâ, New-York'tayım. Bir lokanta- — da yemek yiyorum. Bu esnada önümden bir hanım geçiyor: Koltuğunda bir sürü Mmecmua, kitab, üstünde şık bir — elbise, | başında son moda bir şapka, güzel bir W Ü VAmerikan kızı. Ben bu güzel şeyi tan- ak p “yorum. Fakat, nereden? Nasıl? Buldum: Bu hanım, biraz evvel hana servis yapan Bervöz kızdır. Diğer pek çoklarile birlik- ölle kendisini size takdlim edeyim: Lise| Mezunudur; şimdi üniversitede okuyor. Ayni zamanda bu lokantada hizmet ya- | par. Biraz evvel arkasında iş - elbisesi ı Wardı, şimdi vakit geldi. servisi arkada- Şana devretti, mükellef tuvaletile, zengin bir müşteri gibi, lokantadan - çıkıyor. Zengin? Evet, haftada en az altmış dolar | kazanır! Yüzündeki pudrayı, dudaklarıfidaki Kurmızıyı kaldırsanız bile onun çehresi Barı değildir; vüzünde hiçbir sinir çizgi- Bi, hiçbir gergin hat göremezsiniz. Çünkü jpeş'e içinde çalışan bir işci, iş içinde öğ- igenen bir ilim adamıdır! Bu genç kız bu- Arada çalışırken ötekiler. delikanlılar da başka yerlerde çalısıyorlar. Meselâ, bu akşam lokantada üç raat çalıı çalacak Jörkestranı tün delikanlıları üniversi- gençleridir. Hattâ, gelecek sene bu ü- Biversiteli gençlerden mürekkeb orkez- Olrayı, tatil mevsiminde ucuz artist. bile. #ille Ayvrupaya gelmiş, za Fransanın Öibir su şehrinde çalgı çalar ve hayatlarını Pokazanır görürsünüz! Hem syahat, hem ÖU ret! p * Okuyucularım neler söylemek istedi- Bimi anlamış oldukları için fikrim! fazla çe İngiltere kralına apka çıkarmıyan hi aile İIngilterede iki ailenin mengsubları In- giltere kralına şapka çıkarmaktan müs- tağnidirler. Bunlardan bir tanesinin ec- dadı, bundan 700 sene evvel, karşısına çıkan Fransız muharibini korkutarak pes dedirttiğinden, diğeri de sekizinci Han- rinin hayatını kurtardığından kralın hu- zuruna şapka ile girmek imtiyazını al- mışlardır. Resmimiz, krala şapka çıkarmıyanlar. |dan Lord Forester'i gösteriyor. ——— — ——— izah edecek değilim. Bu Amerikalı lise mezunu ve üniversiteli tipi, belki orada pek göze çarpacak kadar bol ve umumi- dir; fakat, Avrupada da, bilfarz Alman- yada bu, en münteşir tiptir. Bu gençler, iş aramazlar; iş onları bulur, bulmasa bile onlar mutlaka kendilerine «bir iş» değil, <işlerini» bulurlar. Bizde de böyle bir gençlik tipi yarat- mak lâzım. Kim yaratacak? Ne zaman yaratılacak? Nasıl olacak? Bunları bil- miyorum, Bilmiyorum, fakat, hiç olmazsa söy- Hyeyim! ISTER Jeri henüz yerlerine geçmemişlerdi. Koridorda üçer, beşer kişilik gruplar arasında sigaraların son nefesleri biraz daha çabuk çekildi. başlanmış olan hikâ- yelerin daha süratli anlatılmasına çalışıldı. Bir grupu bırakarak öbürüne gidiyor, bu sütun için bir mevzu arıyorduk. Aradığımızı sonuncu grupta bulduk, Bir üye arkadaşlarına şöyle söylüyordu: İSTER Aile hayatında hemen hergün karşılaştığımız bir sahne vardır: Çocuk yaramazlık eder, hırçınlık eder, ağlar. Onu susturabilmek için istediği şeyi, mümkün olup olmadığına bakmadan vâdederiz. Hatalı bir hareket yapmış olduğumu- Zu az sonrâ anlarız, fakat artık vakit geçmiş olur. Çocuk kendisine daha müdekkik'tir, C Hergün bir fıkra Sakın ha Miskinin biri, güneşli bir yerde ya- tıyormuş. Yüzüne, ellerine birçok si- nekler konmuşmuş, Oradan geçenler- der görenler olmuş; acımışlar.. — Bari şu miskinin sineklerini ko- İ valhm! Diye yanına sokulmuşlar, Miskin, isteksiz isteksiz: — Sakın ha, demiş, sinekleri kova- : yım, demeyin. | — Neye? | — Onlar doydular. Onlar giderler- | se yerlerine açları gelir.. beni daha İ| £ fazla rahatsız ederler. | AOAT A 22 senedenberi Miğfer Giyen mütekaid : İ İ ; ; | : i İ i : j i | İ Bu zat vaktile askerlik etmiş bir İngi- lizdir. Başındaki miğfcı, bu askerlik zamanının yadigârıdır. 22 senedenberi de bu serpuşunu giymekte: — Ne yıpranır, fle bozulur?.. Foena mı, âr yılında değil, kâr yılımdayız!» demek- tedir. Filmlerdeki “ buselerin İNAN, Şehir Meclisi dün devre toplantılarının sonuncusunu ya- pacaktı. Çıngırak çınlamaya başladı. Fakat reis le sekreter- aksülâmeli ,, nedir? Büyük bir ecnebi mecmuası sinema perdelerinde sık sık seyredilen buüselerin seyirciler üzerinde ne gibi tesirler uyan- dırdığı hakkında teğkikat yapmıştır. Buselerin aksülâmeileri beş sınıf üze- rine tertib edilmiştir: Çocuklar: Buseler çocukları alâkadar etmiyor. Gençler: Buseleri görünce kızarırlar. sıkılırlar, Muhittin Birgen | Aşıklar: Bustler ziyadesile hoşlarına IS TER «— Memleket dışı çenlerde kısa bir mü taallük eden noktalarda büyük insandan kendisine yapılan vüdin tutulmadığını mü karşısındakine yalancı damgasını vurur, artık yüğüne karşı inanma hissi kalmamıştır, hürmet hissi Düngyanın En küçük ve en Mahir dansözü “ zesmimizde gördüğünüz 9 yaşındaki In- Jgiz kızı, yaptığı danaların harikulâde- Hği yüzünden şimdiye kadar 4 kupa ve 71 madalya kazanmıştır. “ saltanatının ,, zevali Birz vakitler sarışın sinema yıldızları büyük rağbet kazanmakta idiler. Şimdi, Hollywoodda söylenöiği veçhile sarışın- ların artık saltanatlarına veda eyleme- leri lâzım gelmektedir. Halen pek büyük bir rağbet kazan- mükta olan sinema yaldızlarının başlıca- ları yüzde yüz esmerdirler. İşte sayayım: Claudette Colbert, Dorothy — Lamuor, Joan Crawford, Luülişe Rainer, Norma Shesarer, Kay Prancis, Çok sevilen sinema yıldızlarından: Jezanette Mac Donald ile Ginger Ro- cers sarışın değil, kızıl saçlıdırlar. k bir zevk jle seyre dalarlar, Evliler: Sıkılmadan gülüp dururlar. İhtiyarlar: Sıkılırlar. Sinemada İNANMA! unda çalışan bir arkadaşım vardır, ge- ddet kalmak için İstanbula gelmişti, Be- ni buradan tam ayrılacağı gün buldu. Bir de baktım, arka- arkamda imrenerek İSTER İNAN, sında fevkalâde nefis bir palto var, kaçaı yaptırdığım sor- dum. 38 lira, dedi, o kadar hoşuma gitmişti ki bir defa da kendi sırtımda denemek kevesine kapıldım, tıpatıp — geldi, bu sefer tecrübeyi aksi şekilde yaparak benim eski, amekdar paltomu onun sırtına taktım. o da uygun çıktı. işte demin gördüğünüz paltonun sergüzeşti budur.> İNANMA|L Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu irin Bugün Konamadı ererein Yeni istanbul valisi Vekâletin daveti lzerine Ankaraya gitti (Baştarafı 1 inci sayfada) sir Cümhuriyet Halk Partisi reisliğini yapmıştı. Kendisi göz doktorudur. Mas nisadaki icraat; her tarafla takdirle kar- şılarmıştır. Polis Müdürü ve müdür. muavini Ankara, 30 (Hususi) — İstanbul Emni yet Direktö: Kılıç Çorüm valili- Gine tayin edilmiştir. Çorum valisi Süs reyya tekaüde sevkedilmiştir. İstanbul Eraniyet Müdürlüğüne Ankara Emniyet Umum Müdürlüğü birinel şube mü: Mehmed Ali tayın edilmiştir. İstanbul Emniyet Mücür muavini Kâmran Emniyet Umum Müdürlüğü bi rinci şube müdürlüğüne nakledilmiştifi , Belediye Reiş muavinleri de değiştirildi Ankara, 30 (Hususi) — İstanbul Beles diye Reis Muavinlerinden Raufun bir vİ* lâyet idare heyeti azalığına, Ekremin d€ bir kaymokorüluğa nakiller! kararlaşmiş- tır. Muavinliklerden birine Çankaya kâay: reakamı Lütli tayin edildi. di - |Bir genci evinin önünde tabandâ ile yaralıyan ihtiyar kadın 6 sene 8 ayhapse mahküm edildi (Baştarafı 1 inci sayfada) Delikanlı, bir gün gene Şahendenin & vine giderek, aradığı kadının evde olup olmadığını sormuştur. Şahende: «— Biraz bekle, yukarıda, gidip çaği” rayım, diyerek içeri girmiş, odasına Ç” karak, usulca beyaz saplı tabancasını âb mıştır. Bir iki dakika aonra, tekrar aşâ” ğıya inen ihtiyar kadın, bir şeyden ha bersiz kapıda bekliyen gence, silâhını (e“ virmiş ve ateş etmiştir. Mustafa kanlar içerisinde yere yuvarlandıktan sonra dö kapı eşiğindeki kan Jekelerini temizliye” rek, içeri girmiştir. Delikanlı uzun — bİ tedaviden sonra ölümden kurtulabilmif- tir. Bu iddia ile mahkemeye suçlu kadın, verdiği — ifadelerde bunları kâmiler reddetmiştir. Fakat mahkeme dün tefhim ettiği kâr rarla, Şahendemwn suçunu delillerle sabit Rörmüş, hâdisedeki hafifletici sebeblerİ de nazara alarak, suçhu kadımı ceza SA“ nununun 448 inci maddesine güre-6 sen€ 8 ay müddetle hapse mahküm etmiştirı sevkedilen pütün Ankarada umumi Meclis seçimi Ankara, 30 (Hususi) — Umumt Meclif seçimi yarın Belediye aalonunda ylVJ'ı' caktir. Eski azaların yeniden seçileceği muhakkak sayılmaktadır. Merkez kazada inbilâl eden iki azalık” la ihdas odilen iki nzalığa şu zatların 59* çilmeleri muhtemeldir: FEski Şürayı Devlet datre reislerindet Ali Rıza Sun, cezacı Hüsteyin Hüsnü Sar- eski meb'üs Muslihittin, tüccar Reşid K tiboğlu. ğ srererererseneLenLALAKERAAR. eee saneçecEy ” TAKVİM