Çinli nasıl adamdır, nasıl yaşar,nasıl düşünür, nasıl görür ve inanır? cı""'- Çinin egarblılaşması» hakkın -| H6 ılîr çok muhtelif, Bir zümre var 'e aid her şeyi gerilik sayıyor ıı:f_r"îhkw" utanıyor. «Çinliliğin mü- gd'"_blınd;ger bir kısım, garb me- ı.qu'"'nn ruhunu inkâr ediyor, yalma & bi tihetinden istifadeyi düşünüyor. Müfrit cereyanın ortasındaki li - h“_'l'-ıiı e garb medeniyetini oldu- Oj 9 benimsemnenin yalnız çürük değil, & n unda İmkânsız olduğu kanaatin- ı.,:'"kr. «Çin garbhlaşmaksızın mo - G, e girebilir diyorlar ve garb me- Nş:ı:"'m seçilerek alınacak terakki ve fip,, “erinden, sabır ve azimle, modern &n “Sihli> kalacak bir Çin yaratıla- rkl ediyorlar, katış, © Polo on üçüncü asırda şarkı do- n':"kit Çini Avrupa kadar medeni G Ç Bütün Çin imparatorluğunda Rüri .'İılîllar kâğıd para ve maden kö- Famay lanıldığını görmüştü. «Sabalar, wım.'" adi kömür yerine bir takım l.,w( ;ııhllyor. hamam burada o ka - Blyam İ mevcud ormanlar ihtiyacı kar- Tama OT Haftada en-az üç kere ha - şötmiyen Çinli göremezsiniz. Zen- ÜD hepsinin evlerinde birer husu- Onları var» diyordu. lar hâlâ duruyor. Zengin evle lühteşem., at yaşama şartları ı.:" te Nerlemiş değil. Modernleş- dermpç . Sadece kıyılardaki şehirle - l"qıar:"volu Üstündeki mmayyen mın- İay, (* büyük nehir havzalarma mün- larda bile garblı görünüşün ar- ğl: bütün !;nlı Pek ez şey var, Memle- *"tıu,,:' toraflarında hayat, asır- '.»_ pek benziyor. N sı Cinlilerde milli şuuru N di fakat bu uyanış ağır ağır iliyor. «Vatanseverlik» Puj Tüh> " :"'lı—n Bakü M bütün istedikleri «bize bu- Na YİYeceğimi, * * -hhmdwrhı.hmvıılk. g Bm Tani, :':riuı i fi * iyor. & b Süsün ahlâk nazariyelerine g8- "'“)ç Ükek, ana ':l) h"'lkın:ı':ıa t şllan ;zı Slmiya ve kardeşlerini karı - Mi l::'in Tütmiya möcburd i'%. hk"'k'"'lt*t!i kımılırsa yerine ye -| :'m;[ ü "'“ıı elinizdedir. Bunun gibi kasını alabilir - r babadan do- Ayak- i bir der- 30 Ikinciteşrin I Medeniyetin en yüksek mertebelerinden en aşağı derecelerine düşen memleket nasıl kalkınmak istiyor? Bugünkü Çin l ç: vi Çin kadımı ve Çinli çocuk nıyordu. Yüksek mevkidekiler aşağı ta- bakaya bu cihetten bir örnek oldular mı her şey yolunda gidecekti. Bu sistem mu- valfak olamadı. Çünkü: Aile infirada. ferdiyetçiliğe saptı. Konfüçyüs aileler a. rasındaki münasebeti tayin etmemişti. Is- lahatçılar son senelerde onun nazari - yelerini bıraktılar, sosyeteyi yeni baştan kurmak için yeni prensipler verecek kay. nağı arıyorlar. Bununla beraber en gençler bile hâlâ aileye pek bağlı. Çoğu, ailedeki yerlerini ve miras paylarını kaybetmemek, kendi kendini kollamıya mecbur bir yabancı ha- Hine girmemek için ana, baba ocağını bı- rakıp başlı başına ev açmaktan korkuyor. Çünkü resmi bir işe girerek hayatlarını Çin| yalnız başlarına kazanmak fizere eski re- 1 bir söz... eİçtimaf fikirs. | simden ayrılanlar bir daha aile kucağına kelimelerinin ise okuma -| gönemiyorlar. için henüz hiç bir manası| Pu eski ve veni medeniyet daha uzun bir müddet böyle yanyana yaşıyacak.. Çin vâkıâ günün en büyük hızile ilerli - ret. Afle, Çin sosyetesinin| yor. Fakat toprağının genişliği ve tabia - Na baba saygısı da en köklü|tindeki muhafazakârlık bu terakkiyi ya- l edi vaş gibi gösteriyor. Japonya, sahası dar olduğu, - Çinden alınmış - bir medeniyet ve babasını açlıktan |içinde yaşadığı için, garb kültürünü da- nsa, çocuklarının ölü-|ha çabuk benimsiyebildi. Halbı ur. <«Ata «|tesiri tepen bir sevki tabiisi vardır. Hal- kın çoğunun eedaddan kalma eski usul. lere bağlı olduğu bu memlekette, ziyeti ancak tahsil de Çinde maddf terakki izleri En uzak vilâyetlerde bile mühim şeh ler meraleketin diğer kısımlarına tek SON POSTA tıp kalkanlar bulunuyor, o da başka... Çinlilerin hemen dörtte üçü çiftçi... Vaktile bütün toprak imparatorundu, şimdi hükümetindir. İstiyen, vergisini verdiği ve ektiği müddetçe bu toprağı e- HEnde tutar, Bazı şartlar dahilinde bu hak- kını satabilir, köylüye kiralıyabilir. Ve İbuna mukabil ondan mahsulün bir kızmı- ni alır. Ekim usülleri iptidaidir. moödern çift- Niklere de tektük rastlanır. Traktör yalnız nümune istasyonlarında kullanılır. Eski ekin an'anelerine bağlılık yüzünden işçi çok ucuz çalışır. Çiftçi bambudan yapıl - mış uzun saplı döğenlerle harman ya - par, iptidaf bir değirmende ya elle, ya da bir öküz veya eşek koşarak çeltik döver, buğdayını öğütür. Bu iptidaflik sade çifteilikte değil, her meslekte görülüyor. Naki; vasıtalarının en basitleri burada. Çin, son yirmi yıl içinde demiryolu yapmakta büyük bir hızla Jlerledi, hava ve deniz vasıtaları da günden güne arttırılıyor amma, yolcu - ların çoğu hâlâ şehirden şehre yaya o - larak gidiyor. Yahud sediye, at, katır, e- şek, araba, kayık gibi iptidaf vasıtalar - dan birile geçiyor. Bugün garbda yaşama ölçüsü o dere- ceyi bulmuştur ki her ferd kendinin ye. tecek kadar yiyeceğe, uygun bir yatma yerİne, serbestçe tahsile, biraz da eğlen- meye hakkı olduğuna kanidir, Çinli bu nimetlerin ancak birincisini istemektedir. Ötekileri hadisata bırakır. Tahsili çocuklarından hiç değilse biri tçin ister O tek çocuk aileyi sefaletlen kur « taracaktır. Kölence olsa da olmasa da ona birdir. Çünkü alışmış değildir. Sığına - cağı yere gelince bunda da hususf hiç bir isteği yoktur. Damı saman örtülü evi is - ter güneşte pişirilmiş tuğladan, ister yağ- müur görünce eriyiveren topraktan olsun, onca müsavidir. O, hasır döşeli bir ba « vakaya, milyonlarca eşi gibi büyük ne -| hirlerin birinde kayıkta gecelemiye Hle? razıdır. Hattâ çimali garbide bir çokları | kaya kovuklarında yatıp kalkarlar. Ne - rede yaşarsa yaşaısın, eğer ocağını tüttü- | recek bir oğlu, bir erkek torumu varsa, | bütün ailenin yardımile günlük yiyeceği. ni de kazanabiliyorsa fazlasında gi yoktur. Çünkü: Çin köylüsü kadere in -| nır. Başına gelen her felâkete sabırla, gü- ler yüzle dayanır, | Te znanmakla beraber, kaderi ida-| h ruhların hoşuna git -| an da geri durmaz. Ca- inin bütün hayatında ha-' him bir yer alır. Nehir - akliyatın çoğunu yapan küçük ge- | ptanları, günün uğurlu oldu- ğuna inanmadıkça yola çıkmaz. Her gemi- de boyalı iki göz deliği vardır. Kaptan bu- (Devamı 10 uncu sayfada) uğraşma! Çinli kütl lar mül Ercümend Ekrem Talu Eşsiz milli kahraman Atatürk için ya- pılacak (anıd - kabir) etrafında umumti bir hassasiyet ve alâka göze çarpmakta - dır. Bu alâka ve hassasıyete bakarak mü- nevverlerimiz arasında bir anket tertib ettim. Onların- söylediklerini yazıyorum: Edib Ercümend Ekrem Talu di - yor ki: «— Ankarada Kaleye müvazi bir Ti - mürlenk tepesi vardır. Bu, şehrin her ta- rafından ve uzak mesafelerden görünür. Bunun çepeçevre yamaçlarına öteki be- rikj derme çatma evler yapmışlardır. re nazır cephesine bir kaç basamak mer- | mer merdiven yapılır. Sonra tepenin on | beş « yirmi metre bir yükseklikteki yeri amuden kesilir. Buraya Ankara taşından yekpare bir levha konur ve üzerine Ata- türkün «Siyasf vasiyetir. demek olan gençliğe hitabesi hâkkedilir. Bu kitabe- nin gene iki yanından merdiven yapıla- rak tâ tepeye çıkılır, oraya gene Ankara taşından düz bir pehle yapılır ki Atamı- zın mübarek nâşı bunun altna gömülür. Pehlenin üzerinde yalnız bir isim: Ke- mal Atatürk... Altına Üç tane tarih: 1880- 919.1938... Bunlar Atamızın doğduğu, Türk varlığını yeni baştan yarattığı ve ebediyete göçtüğü tarihlerdir. 'Tepenin en üstüne bir volkan ağzı gibi| geniş bir menfez açılır ve arada ebedi bir alev fışkırtılır. Bu slevi —söndürmemek gençliğin vaz . Kitabenin önünde vücude - getirilecek mermer sola çelenk koyma vessir mera- sime mahsus olur. Burada iki er daimi surette nöbet beklerler. Bir nöbetçi de yukarıda medfenin başıucundadır. Orada yanacak olan alev, trenle gelirken, tâ E- times'uddan, Kayaştan ve Başşehrin her tarafından görünür. İşte benim fikrim.» * Mimar Mongeri Giulio diyor ki: «— Atatürk için yapılacak olan (anıt - kabir) üzerinde acele ile fikir beyan e - dilemiyocek kadar muazzam bir mesele- dir. Kurulacak olan âbidenin şekli hak- kında uzun boylu tedkikler yapmak lâ « zıradır. Yalnız, prensip itibarile, (anıt - ka - bir) in Ankara kalesi üstünde yapılma - sına taraftarım. Estelik ve inkılâb ba - kımlarından mana ve ihatası tam bir ifa- de taraa bulunmalı, bu fikir üzerinde ça- Hişılmalıdır. Kale, tamamen kolin ile dü. zeltilmeli ve orijinal bir motif içine gir- melidir. Bence, (anıt - kabir) in sair kompozis- yonu da söylediğim ana hatlar üzerinde vücude getirilmelidir.» * Adli tıb umum müdürü doktor Halid Tekin diyor ki: «— Ebedi Şefimiz ıçin yapılacak olan (anıt - kabir) etrafında bir çok noktai na- kir beyan etmenin mahzurunu işaret et. mek lüzumunu duymuyor değilim. Vâkâ, müli kahramanın (anıt - ka - bir) i için, Ankara kalesinin ve Ulus -| meydanının muvafık olacağını düşünen - ler var. Fa ben, hissi ve tarihi sebeb- | ler altında, bu husus için Çankayayı mü- nasib görüyorum. — Eğer (anıt - kabir) Çankay icude getirilecek olursa, A- | 3 kendisi ve hem de şerefli | âhi ile beraber ebedileş - asıl, hayatta iken Çar - rri olmuş ise, yani fanf Musta- al nasıl orada yaşamış ise; ebedi ta: nun ır fa Mustafa Keamlin de orada tecessüm etti- rilmesi doğru değil midir? (Anıt - kabir) in kompozisyonuna ge - Doktor Hatta vekin Sayfa 7 Ebedi Şef için yapılacak (Anıd-Kabir) nasılolmalı? Ercümend Ekrem Talu, mimar Mongeri, doktor Halid Tekin ve Galib Kemali fikirlerini anlatıyorlar — HM he süküsi isi Galib Kemali Hince: Türk Cümhuriyetinin fırkası olau Halk Partisinin 6 umdesini gösteren senbüller bulunmalıdır. Bunlara Atat'irk (anıt - kabir) inde yer verilmelidir. San- ra, tâ Anafartalardan başlıyarak son li - san ve harf inkılâbına varıncıya kadar, bütün — inkılâb —tarihini, — Atatürkün müşehhas muvaffakiyetlerini bariz bir şekilde gösterecek levhalar vücude geti- rilmelidir. Bunlar rülye kabar'malar ve fresk resimler halinde (anıt - kabir) e hâkkedilmelidir. Mevzuubahs teryinat, o- |rayı ziyaret edenlerin derhal gözlerine rpacak, günüllerine nakşolacak, hattâ deyi taşımalıdırlar. Her ziyaretçi, bunla- rın karşısında büyük bir tecessüs içinde ruhunun tahrik edildiğini duymalıdır Ben, böyle düşünüyorum.» * Eski Moskova sefiri Galib Kerr li Söylemezoğlu diyor ki: «— Ebedi Şefimiz Atatürkün (anıt kabir) i Ankara kalesi üstünde yapılma- hdır. Çünkü, tren, Ankaraya geldim, der de- mez Kale gözükmektedir. Bu tercih se - bebinden başka, Kaleyi intihab etmek için ikinci bir saik daha vardır ki o da şüdur: Ankara kalesi, zaten tarihi kıy « meti olan bir eserdir. Esasen, Atatürk te Türklerin kalesidir. Onun mübarek nâşı buraya konmalı, An- kara kalesini muhteşem bir Mozole yap - malıdır. Fikrimce, (anıt - kabir) Türk mimart tarzında olmalıdır. Şekil hakkında da şöyle düşünüyorum: Meselâ, Atatürk Türkiyesinden Türkiyeyi, Türkü tecessdm ettire heykel yapılmalıdır. Harab ve mahvol - muş bir vatan ki Atatürk onu kaldırıyor. onun elinden tutuluyor. Bu büyük heykelin kaidesini, etrafını, muharebelerin ve inkılâb hareketlerinin muhtelif safhalarını gösterir muhtelif pozlarla süslemelidir. Meselâ Atatürkün Samsuna çıkışı. kongreler; Dumlupınar, Başkumandanlık muharebeleri vesaire... Nitekim, (tâ kablelmilâd devirlerden kalan ve o zamanlara göre büyük olan a- damlara aid bulunan eski lâhidlerde de delâlet ettikleri şahsiyetlerin tarihf mu- vaffakiyetlerini gösteren freskler yok mudur? İşte, bu tarzdaki ifadelere orijinal şe - killer verilerek inkılâbımızın, Atatürkün Başbuğluğunu yaptığı inkılâbımızn - bir çok sembolik ifadeleri canlandrılmalı « dır.» Sabilf Alaçam İngiliz lirası bir mikdar düştü Birkaç gün evveline kadar 630 ku - ruş üzerinden muamele görmekte olan İngiliz Hrası evvelki günden itibaren İzarlar ileri sürülebilir. Vehleten bir #i-|579 kuruşa düşmüştür. Bu sukuta se -« bel İngiltere ile Amerika arasmda ya- pılan Hcaret anlaşmasında dolar kıy- metine göre sterlinin de düşürülmüş olma İngiliz lirasının düşmesi piyasamız- da büyük bir tesir göstermemiştir. İn - Jen alâkadar fabrikalar siparişle vermekte devam et rin Bir tramvay bir otobüse çarptı Vatman Şevketin idaresindeki 1153 maralı Beşiktaş - Patih tramvay n tır. Çarpışma icesinde — otobüsün kapısı kırılmış, süçlü vatman bakkında tah- kikata başlanmıştır.