21 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

21 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bi eT BŞ B 12 Sayfa Efsanelere bakılırsa, çok eskiden hay- vanlar da lisana gelip konuşurlarmış. Madem, ki eskiden konuşurlarmış; — şu balde şimdi de konuşmalarında hiçbir Bgayritabillik olmasa gerek. Lokanta sahibi de konuşan bir köpek gördüğünü ve bu köpeği satın aldığını, fakat nedense sonradan mezkür hayva- nın dili tutulduğunu iddia ediyor. Bu va- ziyette doğruca soluğu mahkemede aldı. İsterseniz hep beraber mahkeme salonu- na girip bu harikulâde celseyi dinliye- lim: | Hâkim — Anlattıklarına bakılırsa her şeve çabucak inananlardansınız! Lokantacı — Fakat bay hâkim, o sıra- da lokantada köpeğin sahibinden başka müşterilerim de vardı. Hepsi de köpeğin bülbül gibi konuştuğunu duydular. — Demek maznunun köpeği bizim gi- bi konuşuyordu? — Elbet efendim, elbet. Köpeğin söy- lediği sözler, bir insan ünden ne fazla, ne eksikti. — Peki, onunla karşı karşıya geçip konuştunuz mu? — Öyle pek uzun boylu ahbabbk et- medik, Fakat sorduğum şeylere cevab werdi. — Anlat bakalım, etraflıca — İşte bay hâkim, Mösyö Pivo (maz- Bun) yanında bir kurt köpeği ile lokan- taya geldiydi.. — Demek kendisini evvelden tanıyor- Gunuz? — Kimi, köpeği mi? — Hayır Mösyö Pivoyu? — Kat'iyyen tanımıyordum efendim: ne onu ve ne de köpeğini.. her ikisi de Eoldikleri zaman yanyana bir masanın başına çöktüler. Yanlarına yaklaşarak ne Brzu ettiklerini sordum. «Bir şişe şarap» Gedi. İşte © vakit çok garib bulduğum bir ses: «Bana da bir baş'» dedi. Bu sesin Hereden geldiğine şaştım kaldım. Doğ. Tusu.. etrafa bakınırken (elile maznunu göstererek) efendi: «O kadar — şaşırma dedi, bu konuşan köpeğimdir!» «Ne* Kö- Peğiniz mi?» <«Evet köpeğim, ben öğret- Fa ona konuşmasını.> Tabif bay hâkim uğradığım şaşkınlığı tahmin edersiniz! Benimle alay ediyor sandım. «Öyle ise biraz daha konuşturun bakalım!» dedim. O da: «Sorunüz canı ne istiyor?» dedi. İnanmıyarak köpeğe sordum: «Sana ne ikram edelim?» Köpek, aklımı başırndan bir şekilde: «Bir baş dedim ya» diye karşılık verdi.. Salonda, beni cuklarım, çırağım, ve bir alay daha mü: teri hepsi bir ağızdan: <A! nuştu, konuşuyor!> diye bağırmağa baş- ladılar. Büsbütün şaşırmış — kalmşıtım. sahibi mızı — getirsenel» uçuracak kadar pürüzsüz dle beraker, karım, ço- Ool Köpek ko- O aralık köpeğin «Haydi, dedi, Hemen gittim, istediklerini getirdim ve içkiyi efendiye, başı da köpeğe ver- dim. — Köpek sana teşekkür etti mi bari? — Hayır teşekkür filân etmedi. Hemen başın üzerine atıldı. İşte fenalık burada koptu. O aralık karım, beni bir köşeye çekerek: «Bu köpeği hemen satın alalım, dedi, dükkânın kapısına (Konuşan kö- Pek) diye bir levha astık mı? İşler ta- mamdır. Dünyanın parasını davranarak: ısmarladık toplarız.» Aldırmamak istedim; bu sefer çocukla- rım da, çırağım da yakama yapış:p sız- landılar: «Al baba, al bu köpeği baba!» diya, — Evet, efendim, tam kırk İliraya. yalnız parayı verirken köpek, efendisine: «Demek sen beni satıyorsun ha, dedi. Öyle ise ben de artık ağzımı açıp hiç ko- nuşmam!» — Şüphesiz, efendisi gittikten sonra da ağzını açıp bir tek kelime söylemedi.. — Buyurduğunuz gibi ağzıni havlamak için açtı. Akşam dükkâna ge- len müşterilerin hepsi benimle alay etti- ler ve köpeğin efendisinin karnından ko- nuşan yani Vantırlok olduğunu söyledi. ler. Allah Allah bü da ne demekti? Öm- rümde Vantırlok kelimesini duymadım. Aldatılmış olduğum için müthiş kızdım, hiddetlendim ve komisere baş vurdum. ancak | SON POSTA “San Posta,, nın Hikâyesi —at mamanmdaazLnaaazammıı KONUŞAN KÖPEK ğ-muı-mııum-mnmmı-ım Çeviren : ik Bercmen #MERNilllir Şikâyetimi dinledi; fakat sonunda kah- ki la gülmeğe başladı. ilmesin de ne yapsın adamcağız bu işel. Ne ise sonra ne oldu? — Komiser gülmesini bitirdikten son- ra bana: «Sen umduğumdan da daha ab- dalmışsın, doğrusu, dedi.> Aradan sekiz gün geçti, Bu sekiz günün nıhayetinde Monmartr panayırında köpeğin sahibine rastladım. Hem de orada cambazlık yapı- yordu. Onu görünce hemen polise koş- tum ve yaka Hâkim mazı dim onu.. a dönerek sordu: , — Siz Vantırlok musunuz? — Evet efendim. | — Köpeğinizin konuştuğuna, lokanta- cıyı inandırarak onu dolandırmışsınız; öyle mi? — Hüşâ efendim; dolandırıcılık kat'iy- yen varid değildir. Köpeği satın almak için saatlerce uğraşan ve bu yüzden ca- nımı sıkan bu adamdan asıl şikâyet ede- cek benim.. hayatımı onun yüzünden ka- zandığım için köpeğimi hiç te satmak istemiyordum. Rica, rica üştüne başladı. «Yirmi lira veririm!» dedi, reddettim. İş kırk liraya çıkıp ve baş ile şarap cubası- na olunca dayanamadım. «Yirini İlraya başka bir köpek alırım, üstü de oxna ka- h ye düşündüm. Razı oldum ve kö- peği sattım. İsrar eden kendisi. Şüphesiz, Velhasıl köpeği aldinız! |satmayıp ta ne yapacaktım. — Velhasıl köpeği aldınız! | — Köpek 'ne oldu? — Ne olacak, be: mafih köpek mö; aradı buldu. Maa- ün malıdır. Arzu e- şekkür ederim size kalsın! Konuş- mıyan köpeği ne yapayım ben? Hâkim — Demek maznuna, köpeği sat- | ması için ısrar eden bizzat sizsiniz!. — Ne yapayım karım, dükkâna asıla- İcak: «Konuşan köpek» ilânı ile müşteri celbeder, para kazanırız, diye israr e yardu. Ben satın almağa mecbur kaldım. Bu şerait altında, mâhkeme dolardıri- cılık iddiasını tamamile varid ve bunuu| teyid eder mahiyette delâil göremediği | için davayı reddedip, köpeğin asıl sahibi hakkında beraet kararı verdi. T. C. ZİRAAT BANKASI Kuruluş tarihi : 1888 Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası Şube ve ajans adedi: 262 Ziral ve ticari hor nevi banka muameleleri e RA BiRiKTİRENLERE iKRAMIYE Z 28400 Lira VERECEK Ziraat Bankasında kumbaralı ve fhbarsız tasarruf hesablarında en & 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki — plânâ göre ikramiye dağıtılacaktır: 4 Aded 1,000 Liralık 4,000 Lira 4 4 40 100 120 160 » DİKKAT: Hesaplarındaki paralar düşmiyenlere ikramiye çıktığı takâ Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 tarihlerinde çekilecektir. 500 250 100 50 40 20 Konservatuvar Yatı Kısı 2,000 1,0)0 4,000 5,000 4,800 3,200 ,, bir sene içinde 50 liradan aşığı rde 96 20 fazlasile verilecektir.. Birinci kânun, 1 Mart ve 1 Hazirap " ” ” ”» ”» ——— mı Direktörlüğünden: 1 — Konservatuar yatı kısmına 30 erkek talebe alınacaktır. Okul yatılı ** meccanidir. «Musiki ve orta tahsil öğre 2 — Müracaat edeceklerin ük mektab raiti öğrenmek için hergün saat edokuz üne baş vurmaları. — ——— —- Aklınca kahbelik telâkki ettiği hare- ket tarzından dolayı herife fena halde içerleyen — Torik ona hitaben: — Ulan! Senin dinini... .... bor « cum olsun! diye ulu orta savur - makla — beraber, can havlile pan - talonunun — ce- binden sustalı ça- kısını çektiği gi - Bi, açtı, hazırol veziyetine girdi. Boğa saldırmıştı. Torik geriledi.. ve tam, hayvan boynuzlarını onun karnı bizasına yaklaştırırken o da elini İleri- ye attı, çakıyı, iki omuzunun arasına, Sapına kadar soktu. — Bravo Torero!. Brava Torero!.. Canevinden yaralı hayvan, bir ton ağırlığında bir et ve kemik külçesi gi- bi yere, kanlar içinde yığılmıştı. Hâlâ burnunun deliklerinden bora gibi fış - kıran soluğu yerdeki ince topraklanl' birbirine katarak harman etmekte idi. | Tribümlerden, Necminin üzerine bir| sürü aeaib eşya yağmağa başladı: Şap- | kalar, şemsiyeler, mendiller, portakal- lar, her çeşid madeni paralar, bilezik - ler, kol ve ceb saatleri, mürekkebli, mürekkebsiz kalemler.. halk, eline ne geçerse atıyordu. Heyecandan ti tepinene idi. Zavallıcık Torik Necmi, şaşkın, bitab, alık ahık fina bakını- yor, arada bir yerde yatan boğanın lecine bir nazar atfediyor, sonra da, ta- rihi, karmızı mendilile, şakaklarındı alnından, burnundan sızan terleri sili- yordu. — — Bravo Taorı O, in ağzı gibi kapıdan, üç at koşulu kızak Kİbi bir şey get baoğanın leşi- ni yerden aldılar, götürdüler. Necmi meydanda yalnız kalmıştı. Fakat hal- Tem alkışları, feryadları kesilmiyordu. “isü bile bir çoklarına dehşet veren van ortadan kalkınca, ahaliden ba- yanına koştular. — Bravo Torerol, —Ebenizin örekesi!, — Es un toörero Turcol, Bravol. — Topunuzun a » nanızı eşşek kova « lasın!, Canlanmıştı. Ce - vab veriyor, doaya doya » — sövüyordu. Derken — kulağının dibinde bir ses çin - ladı — Aşkolsun To - rikzadem! — Toreca - dor olacağdın de nee demedin? — Ay! Sen bura - da mı idin, oğlu? — Bunda idim, ya? — Hayvanın beni kovaladığını gör - dün mü? — Hemde nasıl? Tak ilkkiptadan so- nuna cak. — Gördün ha? sördüm, ve iftihar ettim, — Beni parçalasa, barsaklarımı dök- seydi, gene de iftihar edecek mi idin? İyle bir şey fikrime gelmemiştir. — Benim geldi.. Tuh, Allah belânı versin! Haydi. defol karşımdan!. — Neden kovoorsun? — Ulan, git! Alimallâh tepelerim. Gerçekten de fena öfkelenmişti. O hâlâ, ne olduğunu ne bittiğini bilmi - yordu. İmn= boğa güreşleri yapıl- kâvur Torik; «Ulan git yoksa tepelerim!» diye b ağırdı. Gerçekten de fena — öfkelenmişti. başına bir kaza geldiğini, şu meydan - |da başka oyunlar yapılacak iken, bu bir ire, beklenmediği helde vuku bulduğunu sanıyordu. O - nun için, Takvorun seyirciler arasında bulunduğu halde imdadına koşmamış son derece bedine gitmişti. Son sözleri söylerken, üzerine hü « cum eden ahalinin gene kendisini yer- den kaldı. k. karga tulumba etmek istediklerini gördü. Bütün kuvvetile direndi ve bağırdı: — Bızakın, be! Anam avradım olsun ki, gitmem!.. Ben biliyaorum gene de nereye götüreceğinizi. Bu sefer man - depsiye zor basarıml, Fakat dinlemiyorlar, gene de bacak- ol siz, etrafına bakın - dı ve Takvorun hâ- lâ orada olduğunu görünce seslendi: — Ahpar! Gel şu hanım — evlâdlarına lâf anlat, dinin hak- kı için, be! Burada olsun arkadaşlığını göster, İ — Ne var? Ne is-| toorsun? Kime, ne ağnattırayım? — Baksana be! Ge- ne beni şubeye gö « türmek . istiyorlar. — Bu defa şube - ye değildir! — Ya, nereye? — Seni el üzerin- de taşımak, ehtiba « rını yükselttirmek istoorlar. — Aman, eksik olsun! — Bırak. Senin hakkında iyidir. Be- ni diğne! Zaten, dinlemiya falan kalmadı. Beş altı kişi birden kendisini sitmsiki yaka- layıp, havaya kaldırdılar. — Etmeyin, bel, Bırakın ulan!.. iste- miyorum!. Zaval'ı Torik bir yandan bağırıyor, biz yandan da muttasıl debelenib duru- yordu. Fakat kulak asan kim? Takvor da o aralık, yanına sokulmuş, kendisini teselliye, teskine çalışıyordu. — Tınma, beyzadem! İyidir. Koy al- tı okka etsinler, Bunu ilen kurtulacak, selâmete çıkacaksın! tilir.» mezunu bulunması İâzımdır. Diğer V? dan ön ikiye kadar» Beşiktaş «8446> kıstırmağa götürüyorlar! — Bana inanmazsın? Değildir d rum, Helbet benim de bir bu.ngım&; dır. Bu millet acaibdir. Bir boğs aB reni Allah mertebesinde tutar. AVA asker ederler, hiç? Nerede görmüllü ğün vardır asker olduğunu? — Eviva!, — Kamnarsı!, HA Bu esnada, genç, güzel bir k”v uzun boyu sayesinde Toriğin yüzü zas'na yaklaşıp bir öpücük i Dönüp de bunun kim olduğunu rg’; ; , 4 ce, Torik de hoşafın yağı kesildi. M . dsyanamayıp, kıza elile bir puse ğına dönen İspanyol Menfiğ — Torero de me korason!. me vida!, n Torik bu karşılığı fırlattıktağ » Takvora döndü ve sordu: du.. kurusun, falan karıştırdı.. »e C 4 mek istedi 0? o demek * caktır.. vida da candır. vida demek kl.. tevekkeli değil y gevşiyor! Velâkin bana öyle ge? bi —Mmiyorsun. — Yok inan olsun ki doğrudür — Vakti inan ben, Şişhane ye da bir yabhudi karısını mantinotâ ü — Ulen, yemediğin halt yök? çef Bağırmıalar, haykırmalar, ıl*;;d' du. İçerideki halktan maadâ ine de kalabalık birltü Onlar da katıldı. Artık sckl*";u,&' t almaz olmustu Mevkib kaldirt! ull"' rı!M“ tehlikeye koyarak, duvar di ğ kışıyordu bağırdı: — An., nam!. Canını seveyimi — Gaco, elmalı, vidalı bir 1âf "": — Korason demek yürek — Vida can mıdır? Bunların G#i attın. Ne demek olduğunu sen — Ne malüm? .vğ idim.. rasında alay caddeye çı dl"";*' kapının önü taşıyor, dükkânların T sarılıyoclardı, çare -İ — Ne selâmeti yahu? Cene kapana Hğne

Bu sayıdan diğer sayfalar: