Tercüme eden: Mebrure Sami Madam Valevskanın cevabı Derhal saraylar kethüdasına bir mek- | Napolyonun bu ant değişikliğini, kendi — Alın Mare. Şu zarfı mühürleyin Ve hemen bugün gönderin. Biraz sonra Viyanadan gidiyoruz. Haydi" o0 kadar ağlamış suratlı olmayın. Size küskün değilim. Geçti. Ne yapalım, dedi. Baş mektubeunun yanağına bir fiske do - kundurdu. Adamcağız, birden can bulmuş gibi sevindi. Odasında yalnız kalınca, imparator derin bir düşünceye daldı: Staps'ın tertib ettiği suikasddan kur> tulalı daha çok zaman geçmemişti. Bü- tün harikulâdeliğine rağmen, kurduğu Munzzam, dev yapısı binanın bir tek İnsan varlığına istinad etmekle ne de Tece. süreksiz, dayanıksız ve ÖMÜ Olduğu bir kere daha bütün Avrupanın Bözü önünde belirmiş oluyordu. Yeniden ve her zamandan fazla, ese- Tihin atisi zihnini hurguluy'urd-î, etresinin çocuğunu, bir imparaforluk beşiğine yatırmağı kararlaştırıvermek- îe' hemen her şeyi hallettiğini sanımış- L Ja demişlerdi ona! pmalıydı? Mariyi sıkıştırmak mı? Israr etmek mi? Üzmeğe kıyamıyordu Onu... Sevgisinden izin çıkmıyordu Hem bu tasavvurun, mevsimi de Beç- Mişti artık, Hemen bundan cayıp, bir başkasını tasarlamağa başlıyordu - bile. Daima hareket içinde yaşadığından, başarı! - Ması geçikecek bir tasavvurun Üzerin- de kat'iyen fazla durmazdı. Aklına ge- leni ya hemen yapmalı, ya da olmuya - Cak bir şey ise, tamamen bir yana atıp, aşka bir çare aramalı idi. ? Başını eğmiş, imparatorluğa bir varis hal yollarını, birer birer Bözden geçiriyordu. X Üvey oğlu Öjen sadık, merd bir in> Sandı ama, gevşek tabiatli idi, Gayret- sizdi. Emir kulu olarak yaşamağa mah- küm bir yaradılışı vardı. Hem böyle bir intihabın karşısında Bonapartlar öyle bir. ayaklanacaklardı ki, zorla Napol - yonu bu kararından döndüreceklerdi. Kardeşlerinden birini seçse? Ama han- Bisini? Muhakkak ki, içlerinde en 20- kisi Lüsyendi. Ama o da âsinin, kafa- sının doğrusuna giden — suçlunun biri idi Jozele gelince, onun da ne sahrı, qı_:— batı, ne de iradesi vardı. Lul de ayağı nekrisli, yarı sakat bir halde idi. Jerora ise havaimeşreb ve lüzumsuz yere de dehşetli mağrurdu. a Fransa, bunların hiç birinin ardından Yürüyemezdi. Şu halde, varisini Roma Usulünce kardeşleri nacmdın_ seçip nasbetmekten — vazgeçmesi — lüzumdı. Ona bir erkek evlâd isterdi. O vakit de yapılacak şey Jozş!!nî boşamak, şimdiye kadar Kaçındığı © acıklı, berbad sahnelere meydan ver - Mek demakti. Bütün hodbinliğine raf Men, kimbilir belki de bu bodbinli Yüzünden, göz yaşlarından korkuyor - du. Halbuki. Allah bilir, bütün ömrün- ce, ne kadar çok yaş döktürecekti! — Tam bir saat, kendi kendisile mü - ele etti. Niha benliğinden er * Keklik duyguı;nmuip, sade bir şef fasile karar verdi. SİNİ çekerek: — Fuşenin hakkı varmış, ne yapa- hm... dedi, Konstan'ı çağırdı. — Söyle, mabeyn müşürü gelsin, de- İmparator, Düreya, bir kaç kelime ile Ma in seyahatinden alınan neti- ceyi bildirdi. Mabeyn müşürü buna hiç de şaşmadı. dam Valevskanın bu yolda ce- vereceklerini tahmin etmiştim esb. Ona öfkelenmeğe pek S . Ne denebilir?. Kalbi - hin emri, üstün çıkmış... Napolyon, sabırsızlanarak: — Gene saçmalamayıı ö ümem anlamamış vesselâm. Ama şimdi düşünmekle vakit geçirmiyelim. b W yapılacak başka şeylerimiz var. tub yazınız. Fontenbloda Jozefinin dai- resile benimkileri ayıran ara kapıyı duvarla ördürüp kapattırsınlar. İlk anda, Düro kulaklarına inanama- di: — Kapıyı ördürmek mi? İmparato - riçe ne der buna? Ya böyle bir emrin sebebini sorarlarsa ne cevab verece - Biz? — Hiç bir şey demiyeceksiniz. Sebe- bini çok geçmeden öğrenecek. Haydi Düro, söylediklerimi yapın ve bana lâ- kırdısın! bile etmeyin artık. İçim sız - lyor dostum içim... Anlıyar m' ? Ama ne yapacaksın?. Çaresiz, — lâzım bu... lâıı;nl Haydi' yalnız bırak beni. 'TUİLERİ'DE Jozefin, beynine işkence edercesine, (Baştarafı 6 ncı sayfada) evvel, İrana geldiği zaman hem karagöz, hem de orta oyununu görmüş.. orta Oyu- nu bizimki gibi başlar ve birçok taklid- lerle devam edermiş.. karagöz de bizimki gibi perde arkasında, şam'a yakılarak oy- natılır; fakat tasvirleri bizimkine benze- mezmiş.. © halde asıl anayurddan gelen ve 'Türk tarzı olan «hayal oyunu» nun aslı bu olmalı... Bugün maalesef kalma- mıştır.. yahud varsa da aylatca oralarda dolaşmak ve uzun uzadıya taharri - edip tedkik etmeğe ihtiyaç göstermektedir.. * İranlılarda bir nevi <orta oyunu>» ya- büd «meddah» tarzı da vardır.. bu oyu- nun oynanış tarzı bizim taraflarda ne gö- rülmüş, ne de işitilmemiştir.. bu adeiâ ediyalag> dur.. tpkı arla oyununda ol- duğu gibi halk bir meydanın etrafına toplanır.. ortaya yüksekçe bir sandalya konur. Sandalyanın üstüne bir adam o- turur.. sonra ikinci bir şahıs gelir.. Asıl meddah budur.. bu ikinci gelen adam, birinciyi muhatab tutarak ona şehname- den, yahud kahramanlık destanlarından parçalar okur.. sandalyadaki adam da, o- na münasih cevablarfa mukabele eder.. an latılan hikâyenin mevzuuna uymak için sandalyadaki adamın bir kâdın kıyafeti- ne, yahud başka bir şekilde, başka bir kıyafete girmesi lâzım gelince, Üüstüne yatak çarşafı gibi bir örtü örtülür. O a- dam, örtünün altında kıyafet tebdil eder. Sonra örtüyü üzerinden kaldırınca, ikin- & perde başlamış olur.. * YVaktile buraya <Oszman bey» isminde, Sabittir, sıhhi l durmadan düşündüğü halde bir türtülmi sana bildiririm.> HAĞ Şd alae Gi üü İ aa Düi e Cürkam he — Kafdağının arkası '_- | Lokanta ve Gazinocuların kendine izah edemiyordu, Kocasının tasarlamış olduğu hileye hiç bir şart koşmaksızm derhal yıza göstermekle, «zevcelike tinden sonra, Malmezona tekrar gele- cek yerde, imparatorun, meseleyi mu- hemen — hareketini allakta bırakıp emrettiğini bildiren, ve kendisinin de hükümdara mülâki olmak üzere der - hal Almanyaya müteveccihen yola çık- tığını arzeden mübhem bir mektub yazmıştı. Sonra da Münihten, Napolyon, şu kı- a pusulayı göndermişti: 21 Teşrinievvel «Dündenberi buradayım. — İyiyim. Stuttgartta bir gün kalacağım. Avd&ti- N. (Arkan var) İstanbulun Aksarayında doğmuş bir m- dam, iki kadınla gelmiş.. kadınlar «K- rım> li ve «Bahçesaray» li imiş.. bu kız- İlar, Ahmed ağa oğlunun orada açtığı | nazarı dikkatini celbotmiş ve habersizce jmektebde okumuş talebelermiş.. Osman- (a beraber İranda uzun müddet tiyatro- culuk etmişler.. Osman, İstanbulda iken aktör değilmiş. Fakat buraya gelince bu san'ata sülük etmiş; İran tiyatro san'atı- na senelerce hâükim olmuş.. şimdı çok ih- tiyar olan «Osman bey> Buharada yaşı- yormuş. Kızlar da, İranlılarla evlenmiş- ler, Çoluk çocuğa karışıp Tahranda yer- leşmişler.. * Bugünkü İran devleti, bilhassa Şahin- şah hazretleri, her san'ata verdiği ehem- miyet kadar «<tiyatro ve müzik» san'atına da ehemmiyet vermiş ve teşebbüsata gi- rişmişlerdir.. Tahranda bir «opera» ti- yatro binası yapılıyor.. bu bina Avrupa- daki eşleri kadar muazzam ve onlardan daha mödern bir şekildedir.. bina biter bitmez, tiyatro teşkilâtı kurulacak, tale- beler, Avrupadan getirilecek olan müte- ! hassıslara teslim odilecektir, Evvelâ bina, sonra tiyatro moktebi ve kumpanyası.. herhalde daha akıllıca bir hareket.. keşki «Cemil Paşa» da <Darül- bedayi> ! kurmadan evvel bir tiyatro bi- nası yaptırsaydı, şimdi başımızı sokacuk bir beton duvarlı soyun yeri>» miz olur- dü.. * İşte İranım dünkü, bugünkü ve yarın- ki tiyatrosunun hülâsası.. öbür sefere de musikisinden bir nebze anlatırım.. Varfi R. Zobu SAÇ BOYALARI JUVANTiN amral ve siyah olarak saçlara tabil surette istenilen rengi verir. ve zararsızdır. İNGİLİZ. KANZUK ECZANESİ Beyoğlu — İstanbul mevkiinden artık aslâ atılmıyacağına iman getir - mişti. Halbuki Mare, o sabahki ziyar- Sayla 1X (Baştarafı 1 inci sayfada) tafa Reşid veresesine aid olan bu vapur bundan takriben altı ay mukaddem bir vergi boarcundan dolayı Beyoğlu tahsilât komisyonu tarafından haciz altına alın- | mış ve seferden menedilmiştir. Vapurun Maliye tarafından satılması veya borçlu- ların borçlarını ödemeleri için verilen kanuni müddetin dolması beklenilmekte idi. Evvelki gün akşama doğru bu vapur, görenleri hayrette bırakacak bir şekilde yavaş yavaş batmağa başlamış, birkaç dakika sonra da tamamen suların içine gömülüp gitmiştir. Vak'adan haberdar olan zabıta derhal fasliyete geçmiş, va- purun demirli bulunduğu mahalde san- dallarla dolaşarak bir araştırma yapmış isşe de geminin niçin ve nası! battığına dair hiçbir şey elde etmek mümkün ol- pusulanın da Asya vapuruna sid bulen duğu tesbit odilmiştir. Hüseyin Hkönce kaçamaklı yollara sapı- rak zabıtayı aldatabileceğine zahib olmuş - sa da sonra bunun çıkar yol olmadığını ön- Tamış, yelkenleri suya indirmiş ve her geyi olduğu gibi söylemeğe mecbur olmuştur. Hüseyin demiştir ki: «— Bundan tahminen yirmi gün evveld?, arkadaşltarımıdan Ali Akyıldız. Şevket, Nüti Kaya Paşabahçede bir kahvede — oturduk, son zamanlarda iş bulamadığımır için mali vaziyetimiz pek bozulmuş üdeta aç kalmiş « tiık. Ne yapacağımızı düşünüp — dururkett arkadaşlardan Nuri Kaya: : «Çocuklar dedi, yapılacak bir iş var. (Eİ! ile Asya vapurunu göslererek) — şu vapı görüyor mMusunuz? Altı uydanberi — içinde delim, bu geminin makine dalresinde para e< decek bir çok şeyler vardır. Bunları — söküğ satalım. Oradaki makine levazımı bizi” bit hayli zaman idare edecek kadar çoktur. Öne Jarı hitirinelye kadar da nazıl — ölen biz dj bir iş buluruz.» dedi. , Hep beraber gemiye gitmeğe karar ver « a HCN AnİYEt İ ıg. Pakat oradan sökeceğimiz parçaları :« Müdürlüğünde nöbetçi bulunan ikinci|tanbula nakletmek için bir sandala Ihtiyağ Şubenin müdür muavini Tevfik Doğanöğ-| vardı. Bunun için de bir hayli düşünüp ine Tu bu esrarengiz hâdisede bir kasid eseri| =m sonra içimize :'r sandaleı almafd olduğunu h üş ve birkaç dakika için- | r verdik. Ve Paşabahçede sandalcı! de ikinci şubenin bütün memurlarını se- âî:_n 2 G e SADH “k’l - ferber ederek hâdiseyi örlen esrar per-| — Bir gece beşimiz hirden gemiye gittik v desinin en kısa bir zamanda sıyrılması 'bir hayli makine malzemesi sökerek Nuti « için kat'i ve şiddetli emirler vermiştir. |nin sandalı ile İstanbula getirdik ve bütür i bunları beni yakalamış olduğunuz Şükrü, O vekimin dükkânına getirip sattık. Oradari aldığımız 65 lira para bir kaç gün idara et « t Paralar bitince tekrar gittik ve bunu oi$ çok seferler tekrar ettik. Gemi nasıl batırıldı? mamıştır. Beykoz zabıtası tarafından — telefanla haberdar edilen ve evvelki gece Emniyet * İstanbulda, Beykozda ve Paşabahçede faaliyete geçen sivil memurlardan — bir kısmı Galatada Çeşmeydanı caddesinde dolaşarak burada vapurlara alâ yeni ve müstamel levazım satarı mağazaları — ta- rassud ettikleri bir sırada elinde bir ge- zete kâğıdı içine sarılmış bir cisim oldu- ğu halde dolaşan bir adam memurların ir sorulan sunle de Hüseyin şu cevabı ver < miştir: — Dün artık on seferimizi yapmıştık. Çi Kü arlık sökülüp satılacak hiç bir şey kal « mamıştı. Vapurun maliye tarafından haciğ edildiğini ve satılacağını — işitmiştik. Yarnz memurlar gelip gemiyi bu halde görünce po- lisin bizi aramağa başlıyacağını anlıyarali önü k suçumuzu ortadan yok etmek çarelerini 0 « kânın önünde durmuş ve elindeki paketi | çağık ve hep beraber geminin bazı akaamı « onlara vermiştir. Caddenin yaya kaldırı-|nı detmeğe karar verdik. Ve ambarların alt mı üzerinde dolaşarak paketin içinden ne | kumını delerek gemiyi terketlik. çıkacağını merak eden memurlar çıka çı-| Hüseyinin bu itirafı özerine uç orlağı 64 ka bir vapur pusulası çıktığını görünce hiçbir tereddüde lüzum görmeden bu a- damı elindeki pusula ile beraber yaka- hyarak müdüriyete getirmişlerdir. Ya- pılan tahkikat neticesinde bu adamın İs- tanbulda ikametgâhı olmuyan Rizeli Ab- dullah oğlu Hüseyin olduğu ve elindeki Vanu takibe başlamışlardır. Bu adam doğ- ruca Arabeamiinde hurdacılık eden Şük- rü ve Ovakim isminde iki ortağa aid dük- ralı evde oturan Ahmed oğlu — All Akyıldıa, Galatada Arabeamtinde Abdüsselâm soka « ğında 6 numarada oturan Mustafa oğlu Şev ket Ne Beykozun — Yı de 8 numaralf evde oturan Mustafa oğlu Nuri ve eşyalari nakleden sandalkcı Nuri, parçaları satın alan Şükrü ve Ovakim yakalarımışlar ve Üskü « dar müddelumumlliğine teslim edilmişlerdin, Hitler söylüyor: Hiçbir şey İstemiyoruz (Baştarafı 1 inci sayfada) |hen ve Sar mıntakalarını da dahil edece « Eğer, bugünlerde sizi görmeğe ge- | Zim. Bu tedbir, Almanyanın emniyetini arta liyorsam bunun sebebi geçen son haf- MPOGAKU - a ğel - | — Esasen bir kaç güne kadar buhranlı ay« |talar "ffı“dd_k: hâdiseleri, siz, kadım 'tarda almış olduğumuz tedbirlert. kaldıra - ve erkek Sarlılar kadar hiç kıır;er,ınwuıımı büdirmekle bahtiyarım. Bu yüz bin- anlamayacağına kani olduğum içindir. |lerce kişinin ve ihtiyatlarımızın yurdlarına Çünkü siz, Almanyadan ayrı bulun - Gönebileceklerinden dolayı memnunum, Ke- Bi tlmet: za, büyük bir merilikle hareket eden Alman "“';:ıı"c oldu__unudprk k;:*lı“'""” millettne teşekktir etmekle de mahtiyarım. itler, Almanyadan ayrı bulunmı olan Ğ vağiğön 'Almanı ga kztüzrant| -< Si YNM e KE A € Hlbdikmidaki iyeti Almanya, bu kuvvetli ve kudretli devlet, işinin tahakkukundaki ehemmiyeti Ve | 4ostlarile bir anlaşma siyaseti yapmağa ham vahamet| kaydettikten sonra sözlerine |zırdır. Hiç bir şey arzu etmiyoruz. Miç bie şöyle devam etmiştir: gey istemiyoruz. Sulhtan başka emelim yoğ «Nihayet on milyon — Almanın ve tur. Ancak, Almanyanın :stc;!lğ! bir şey vağş , © da her şeyden ziyade İn, İ yöz bi küemsire müurabbamdan Jaz »| lll lll se l elakl la toprağın Almanyaya iltihakı sulh İ-|İneiltere Versay devrindenberi almış olduğu çinde temin edilebilmiştir. Muharrik- /bazı tavırları yavaş yavaş değiştirirse hiç fo lerin ve beynelmilel fırsatcıların bü _'nı etmez. Almanya, İngilizlerin takındağı mü B ; - roböllik hareketlerine artık tahammül ede tün ümidlerine bunu kat'iyen kan dö- mez. rlamentocuları Pilis < Kübüelikirii tnak a eizdl Ölüüabi- |a ae maa rrrE Va bire l MasiN- İ yup bitenlerle meşgul olsunlar ve bizim £ dan dolayı hepimiz mes'ud ve bahtiya-|lerimizi kendimize biraksınlar. Siyaset n - rıZz.» damlarının başkalarının işlerile değil, ken< Ba meselenin müslihane tarm hallinde di işlerile uğraşmalarını dünya sulhü namı- ; b ediyorum. — Eğer bü — öl- yardımları dokunan diğer devlet adamla -|4 — taleb . e n - |mazsa — ,devamlı bir — sülh — için ra- rından bahsederkem evvelbeevrel bugün ma- | — e A A ine — getirmek Hk olduğumuz yezâne ve hakikt dostumuz, Benlito Mussoliniyi zikretmeliyim. Fakat ây- ni zamanda muslihane bir tarzıhal bulmak içim çalışan ve büyük İtalyanla ve bizimle birlikte müyonlares Almanın — hakkını ve, dünya sulhünü temine çalışan diğer ikl dev Jet adamından bahsetmek isterim. Eden'e Çörcil'e hücum Bvet, bugün Almanya sulh isteyen dev - Jet adamlarile karşılaşmış bulunuyor. Fa - kat, bunlar her an yerlerine — başkalarının gelmesi muhtemel olan memleketlerin ba - mümkün olamaz. Ve bu devamlı sulhü Al - manya kadar hiç bir kimse arzu edemez. Südet topraklarında intihabat det topraklarında Alman mebusan mec> lisi için intihabat yapılacağımı da ilârc etmiştir. Belgradda sanayi sergisi Belgrad 9 (A.A.) — Dün saat 11 de hiç kimsecikler yoktur. Bir sandal tedarik es | Gemiyi niçin ve nasil batırdıklarına daa | af Paşabahçede Neva sokağında 26 numas - Kayçenberg, 9 — Yakında bütün S“- 1 kuzum, Mari| Nazarı Dikkatine ! Fabrikamızın BAŞKURT marka - h yerli mamulâtımızı görmeden ÇATAL KAŞIK ve BIÇAK takımlarınızı —alma- Bütün mallarımız hem kalite itibarile Av- rupanınkinden daha yüksek ve hem de fiat- yüzde OTUZ daha ucuzdur. Toplan satış yeri * Tahtakale caddesi No. 51 Şında bulunuyorlar. Ve bu başka adamlar sulha o-kadar bağlı olmıyanlardır. Meseli, İngilterede Çemberlayn'in yerine — ölr Duff Copper'in bir Eden'in veya bir Çöürçil'in gel- mesi bunların derhal bir dünya harbini aç- mak hedefini takib elmelerine kanaat ge - tirmek için kâfidir. Binaenaleyh, Almanya fevkalâde müteyakkız davranmalı. Biz dafma sulh istiyoruz. Fakat, her an kendimizi mü- dafaaya da hazıriz. Tahkimata devam Bunun içindir ki, garb istihkâğmatımızın inşaatına azami enerji e devama karar ver- dim. Şimdi, müstahkem mintâkâlara Ac - Belgradda bir çok zevatın huzurile bi- rinci sanayi sergisinin küşad resmi ic- ra edilmiştir. Bu münasebetle bir çok nutuklar söylenmiş, bilhassa iktisad ve sanayi nazırı Kabalin, bu serginin mâ- na ve ehemmiyetine işaret etmi: Son Posta Matbaası Neştiyat Müdürü: Selim Ragıp EBmeç 8. Ragıp EMEÇ SAHİPLERİ 4 gkrem UŞAKLICİL