ihönü havihk kampor gü Köy çocuklarını yeise düşüren derd İnönü köylerinden gelen gençler: “Kampa giremiyoruz, çünkü tahsilimiz müsaid değil, ya burada lise açsınlar, yahud bizleri başka liselerde okutsunlar,, diyorlar Kampta uçakları seyreden Sahanın etrafına gelip dizilmiş hay- ,ran gözlerle genç havacıların talimlerini seyredenlere yaklaştım. İçlerinde yetmişlik ihtiyarlar, ellilik mile babaları, yirmi beşlik delikanlılar ve üç yaşından yirmi yaşına kadar çocuklar Hepsi en yeni, en iyi esvablarını giyin- mişler... Tartemjiz süslenmiş, gelmişler. Kimisi dizleri üstüne oturmuş, kimisi a- yakta, kimisi sırtını duvara vermiş... Hepsi de hayran gözlerle motörlü uçak- ların üstünden kendilerini havaya salıve- ren paraşütçüleri, plânörlerle sandovla- rın üstünden kayarak boşluğa sıçrıyan plânörcüleri, havada saf halinde uçuşup dönen tağyyareleri seyrodiyorlar. Evvelâ içlerinde en yaşlı gördüğümle konuşuyorum: — Merbaba baba... Diyorum ve elimle göğü işaret ederek soruyorum: — Hoşuna gidiyor mu? — Kızım şu göklerde melâikeler gibi üçuşan insanları bu gözler görür de na- £ıl hoşa gitmez!.. Olmaz, zannettiğimiz şeylerin hepsini olurmuş diye gördük.. eskiden — bize insanlar gökte u - Çuşurlar — deselerdi, masal - diye ağ- zı açık dinlerdik.. Meydana gel meğe ne zaman İzin vergeler- -he- men buraya deyneğimi kaka, kaka g yorum... Kendi kendime: «Allaha şükür- | ler olsun ki ölmeden bugünlere yetiştim. Gözlerim bunu da gördü. Bunu görme- den ölseydim, pek yazık olurdu.» Diyor... Medeniyetin bir - tezahürünü görmüş olmaktan duyduğu payansız zevk çok çizgili yüzünün, her bir çizgisin- de ayrı, ayrı okunuyor, — Yazik ki Cumhuriyet devrine böyle | ihtiyar yetiştik, diyor. Onların uçuştuk- Jarını gördükçe utanmasam kumandan- Jara: «Beni uçurun» diye yalvaracağım. Ondan biraz daha genç olan arkadaşı; — Bıraksalar diyor. İnönünden kadın, erkek, çoluk, çocuk hep buraya gelip uç- mağı öğrenecekler. Hepsinde büyükx bir heves var... Çocuklarımız artık uçurtma Hçurtmuyor, köşe kapmaca, birdirbir oy- namıyor, yalnız uçak yapıyor, onları u- çurtuyor, onlarla oynuyor. Buraya ge- lenlerin hepsi mekteb görmüş, şenlik görmüş çocuklar, onlar İnönüne gezmeğe gelince bizim halkımız onlardan lâkırdı etmek, yürümek yaniya ki nıedeııiye:' öğreniyor. Baka, baka onlar da büyük şehirliler gibi oldular.., Üç ay burada kaldıkları için alışveriş te ziyade oluyor. Bu mektebin burada oluşu, bizim için en büyük kazançtır. Ben ihtiyarlarla konuşurken' çok zeki bakışlı ancak on sekiz yirmi yaşlarında görünen - lâciverd poturlu, lâciverâ — ce- ketli, tertemiz giyinmiş bir köylü çocu- | ğu dürüst bir ifade ile söze karışıyor: — Buradaki gençler hepimiz tayyare- €i olmak için çıldırıyoruz... Onlar uçar- ken gördükçe gözlerimiz hem sevinçle, hem hâsedle doluyor ve içimizden duyu- yoruz ki biz de bu âletleri ku]lanıbliirkl çok iyi birer plânörcü, paraşütçü veya| hakiki bir motörlü uçak pilotu yelişecc—î gee köy çocukları arasında — Niçin kampa müracaat etmiyorsu- huz? — Edemiyoruz, çünkü tahsilimiz mü- sald değil.. — Mektebe gitmediniz mi? — Buradaki çocukların ekserisi yal- nız ilkmekteb tahsili görmüştür. Ben de onlardan biriyim... Ondan sonra hayata alıldık, rençperlik yapıyoruz. Arkadan bir başka genç: — Evet diyor... Biz hepimiz şimdi bu kamp buraya geldiğindenberi cahilliğin fenalığını daha iyi anladık. Okumayan adam nelerden mahrum kalır, şimdi öğ- rendik, okumak Istiyoruz. Madem ki bu- rada böyle bir kamp var, biz de bir lise isteriz... Bura gençlerine yazık değil mi ki gözlerinin önünde memleketin başka taraflarından gelen gençler bu nimetler- den istifada etsinler, biz mahrum kala- hım. Başında mek gösteriyorlar: — O başka yerde lisede ökuyor, gele- cek sene kampa da yazılacak ama hepi- babasının bizleri başka yer-« mektebe — yollamağa — müs: yok... Gazeteci iseniz — yazı - Ya İnönünde bir lise aç- sınlar, ya İnönü çocuklarının orta ve li- se tahsilini başka şehirlerde yapmaları | için yardım etsinler... Göz görmeyince gönül katlanır derler. Eskiden biz pek farkına varamıyorduk, tahsilsizliğin fe- nalığını şimdi görüyoruz. Başka gençler de söze atılıyor. Hepsi- nin ağzında ayni söz: — Biz de havacı olmak istiyoruz...| Mekteb istiyoruz. Hevesleri öyle bariz bir şekilde yüzle- rinde okunuyor ki. İsminin Emine oldu- ğunu öğrendiğim küçük bir kız çocuğu henüz on yaşlarında var. O da ağabeyle-| rinin sözünü keserek lâfa karışıyor: eb kasketi olan bir genci | mizin kre desi nız... — Ben de uçakçı olmak istiyorum. — Sen de mi? — Evet... Hergün buraların etrafında | dolanıyorum. Beni içeri alsınlar, beni | gökten aşağı beyaz papatyalar gibi at- sınlar diye... Evde hep anne beni kampa ver diye ağlıyorum. Anam, sen daha kü- çüksün, seni almazlar diyor. Ben küçü- ğüm ama korkmam. Söyle kumandan amcaya beni de alsın. Uçakçı ablalardan daha iyi yapamazsam atsın beni dışarı!... Ayni yaşta bir oğlan çocuğu: — Ben de uçak zabiti olacağım diyor. Ben hem tayyareci, hem de Hekör olaca- ğim. — Şu gökten atladıkları beyaz şeyin ismi nedir? — Paraşüt. Onunla atılmak ister misin? Şimdi verseler sırtıma, atlarım, Peki makinesiz işliyen tayyarelerin ismi nedir? — Plânör,.. Makinelisi de motörlü u- — Niçin tayyare zabiti olmak istiyor- sun? — Evvelâ uçağı seviyaorum... Gökte kanadlarını germiş - dolaşan — plânörleri görünce, örlülerin motör sesini — İşi- tince ve pi tle atlıyanları seyredince, e yeni bir harb olursa... Beynelmilel askeri mütehassıslar mütearrız devletin bir senelik silâh ihtiyacını hesablarken dehşete düş tüler Bir senelik harb için ne lâzım? ÇELİK İstihkâmlar için Mühimmat için Muhtelif silâhlar için TAYYARE Cebhenin her 30 kilometresi için Taarruz ve müdafaa için ASKER Cebhede Cebhe gerisinde 25,000,000 ton BENZİN 9,000,000 ton 2,800,000 ton TAN K (Her sene yzııı'lı.:r_ınıak üzere| MOTÖRLÜ VASITA (Her sene yenilenmek üzere| TOP ve MİTRALYÖZ 6,750 aded 200,000 aded 6,000,000 aded 2,500,000 aded Mitralyöz Her sene yenilenmek üzere| 'anklara harşı küçük piyade topu ç İTayym ve donanma ihtiyaçları bBu yeküândan hariçtir) 40,000,000 ton 200,000 aded 835,000 aded 25,000 top 16,000 top 200,000 İngilterenin Arsenal fabrikasında yeni silâhlanma plânına göre yapılan deniz toplarından birkaçı sevkedilmek üzere Avrupa, Asya ve Amerikanın bü devletleri harbe hazır bir vaziyettedir- ler, Silâhlanmayı son haddine vardır- mışlardır. Birbirlerini gözleyip duru- yorlar. Diplomatlar, Erkânıharbiyeler durmadan çalışmaktadırlar, Dünya yü- zünde tazyik artmaktadır. İspanyada, Çinde harb devam ediyor. Çekoslovak- ya da bu kafileye iltihak edecek mi? Bütün memleketlerin harbiye nezaret- lerinde, başvekâlellerinde seferberlik emirleri hazır durmaktadır. Bugün kat'iyetle tebeyyün eden bir nokta vardır ki o da şudur: Nagihani bir hücum artık imkânsız hale girmiştir. Mütearrızlar, evvelden belli olmaktadırlar. İlk tayyareler, ilk tanklar hududları aşmadan hücuma acak memleke! kendisini koruma vasıtalarını hazır bulunduracaktır. «Fennin bu muazzam ilerleyişinden sonra harb ancak bir kaç hafta yahud bir kaç ay sürer» diyenler ahvale vakıf olmıyanlardır. Asri harb vesaitine gene asri harb vesaiti ile mukabele edilecektir. Bu yüzden patlıyacak olan harb şüphesiz uzun sürecektir. Pek çok harb vasıtaları, pek çok insan lâzım olacak- tır. Meşhur ve beynelmilel mütehassıs- lara göre o kadar harb levazımı © kadar insan lâzım olacaktır ki bunların temini imkânsız hale gelecektir. Hiç bir devlet bu kuvvetl meydana getiremiye - cektir. Bu müte leri kuvvet ihtiyacı insanın aklına dur- gunluk getirir. Bu rakamlar beynelmi- lel şöhreti haiz adamlar tarafından or- taya atılmamış olsa idi muhakkak mü- ayı sever muhayyilelere atfedile- bilirdi... | ların tesbit eyledik - hazyr vaziyette vel umumi harb sırasındaki Fransız harb cebhesi gözönünde bulundurula- rak tesbit edilmiştir. Bu rakamlar har- bin ilk on iki ayına âiddir ve yalnız bir tarafı yani mütgarrızı nazarı dikkate almaktadır. | — İstihkâmlar lâzım... Fransızların — Majino, Almanların Sigfrid daimi istihkâmlarından bahsey- lemiyoruz. Harbin ilk — günlerinde vücude getirilmesi icab eden istihkâm- ları kastediyoruz. Bunların mevkileri barbin tesiratına göre de; cektir. 12 ay içinde bunlar için: 8-9 milyon tonluk demir ve çelik 8 milyon ton çimento sarfedilmesi 1â - zımdır. Bu yalnız bir senelik ihtiyaçtır. Her sene yenilenmesi icab eder... 2 — Mitralyözler lâzım... Mütehassıslara göre bir sene içinde 100 binden ( 200 ) bine kadar mit - ralyöz lâzım olacaktır. Tanklara ka 16.000 aded küçük piyade tapu temin edilmelidir. 3 — Top lâzım... Hücumlarını hazırlamak ve hücum - larından istifade temin eylemek için mMütcarrıza cebhe kilometresi başına 47 batarya top yani cem'an 25.000 top lâzım olacaktır. Bu topların her sene değişmesi icap eder. Çünkü topun aşın- ma payı senede yüzde yüzdür, 4 — Tayyare lâzım... 30 kilemetrelik bir harb cephesi için hiç olmazsa 6.750 tayyare - lâzımdır. |Bunların — 4.350 si — bombardıman; 2.400 ü avcı tayyaresi olmalıdır. sab edilmelidir. Günde yüzde yirmi beş iskarta he- | tayyarelerin sayısı hiç olmazsa 200,000 olmalıdır... 5 — Tayyarelere karşı silâhlar lâzım... Arkasında dört milyon nüfusu bulu- nan bir payitahtı; her biri 400.000 nü- fusu bulunan 10 büyük şehri; mülead- did şehirleri bulunan 1.000 kilomet- relik bir harb cebhesini misal olarak ele alalım: Kayıplar nazarı dikkate — alındıkta, bir senelik zaman zarfinda ve tehdid altında bulunan bütün arazi için 60.000 avcı tayyaresi (ihtiyat kuvvetlerile birlikte 100 bin) 40 bin top. 100 bin tayyareye karşı mitralyöz; 100 - bin projektör ve ses makinesi, 100 bin baraj balonu lâzım olacaktır. 6 —Tank lâzım... Bir buçuk milyonluk bir - ordu için hiç olmazsa 150 bin ile 185 bin arasın- da tank lâzım gelecektir. Değerli ecne- bi mütehas: ra göre muvaffakiyet elde edilmesi için on kilometrelik bir cebhede (24.000) tanğın birden kul- Janılması icab edecektir. Senede bu kabil yalnız altı hücum yapılsa hattı harbde daima 72.000 tanğın hazır lundurulması lâzımdır ki zayiat nazarı dikkate alındıkta bu rakammm (200) bine çıkması icab eder. Senelik zayiat yüzde 300 olarak tesbit edilmiştir. 7 — Motör lâzım... İster molosiklet, ister mitralyö dirilmiş topçu, kamyon olsun; on i asker için bir motör hesab etmek lâ « zıradır. Mütearrızların senede 835.000 motörlü vasıtalara malik olması icab eder, Bunların bir sene içinde yenilen- mesi gerektir. |